matesis
dedas

Gürsel Korat kimdir? Gürsel Korat kitapları ve sözleri

Türk Yazar Gürsel Korat hayatı araştırılıyor. Peki Gürsel Korat kimdir? Gürsel Korat aslen nerelidir? Gürsel Korat ne zaman, nerede doğdu? Gürsel Korat hayatta mı? İşte Gürsel Korat hayatı...
  • 01.07.2022 11:00
Gürsel Korat kimdir? Gürsel Korat kitapları ve sözleri
Türk Yazar Gürsel Korat edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Gürsel Korat hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Gürsel Korat hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Gürsel Korat hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: Gürsel Sağlamöz

Doğum Tarihi: 1960

Doğum Yeri: Kayseri

Gürsel Korat kimdir?

1960'ta doğdu. Nüfus cüzdanına göre adı, Gürsel Sağlamöz'dür. Çocukluğu ve ilk gençliği Kayseri'de geçti. Öğrenimini 1985 yılında Ankara Üniversitesi'nde tamamladı. Bu yıldan itibaren de yazı hayatı başladı: 1984 yılından bu yana pek çok yayın organında yazıları yayımlanan Gürsel Korat'ın ilk kitabı 1994 yılında basıldı. Senaryo yazarlığı, film yapımcılığı, felsefe öğretmenliği, serbest gazetecilik gibi işler yapan yazar, İstanbul ve Ankara'daki bazı üniversitelerde edebiyat-iletişim ve dramatürji ekseninde öğretim görevlisi olarak çalıştı. İlk yazısı 1984 yılında Ankara'da Yarın Dergisi'nde yayımlanan Gürsel Korat, Mayıs 1986-87, Edebiyat Dostları 1987-89, Edebiyat ve Eleştiri dergilerinde 1990-94 yılları arasında yazdı. Doksanlı yıllarda peş peşe kitapları yayımlanan yazar, kısa bir dönem serbest gazetecilik yaptığı 1999-2003 yılları dışında dergi etkinliklerine girmedi. YKY Kitaplık, Sözcükler, Adam Sanat, Varlık gibi dergilerde zaman zaman yazılar yayımlayan Gürsel Korat, Ankara'da yaşamını sürdürmektedir.

Edebi Dünyası

Gürsel Korat'ın roman, öykü, inceleme, oyun ve senaryo gibi alanlarda yaptığı çalışmalar, yazarın sanatı kavrayışındaki çeşitliliğin işaretidir. Bu kavrayış zenginliği, geçmiş dünyayı ve günümüzü kavramada da kendisini gösterir; yazarın başka bir dil kurarak yazdığı Kalenderiye romanında onaltıncı yüzyıl Türkçesiyle konuşan bir Orta Anadolulu anlatıcı, üçüncü ve son bölümü bir dil şöleni haline getirerek noktalar. Böyle bir dilsel denemenin Türkçe edebiyatta benzeri yoktur. Gürsel Korat'ın yazarlığında Kapadokya coğrafyası önem taşır. "Kapadokya'yı estetik bir varlık olarak yeni bir biçime dönüştürmek" amacı taşıdığı söylenmelidir. Fakat yerel bir bakışla kendini sınırlamayan yazarın, merkeze ait olduğunu düşündüğü dilden ve mekandan uzak durduğu, bu nedenle Kapadokya'yı sembolize ettiği, kendisiyle yapılan röportajlardan anlaşılmaktadır.

Yazar, edebi yapıtlarında ölüm, acı, tutku, aşk, din, metafizik, yoksulluk, eşitlik, korku, saplantı gibi konulara ve klasik edebiyatlara özgü trajik unsurlara, modern sonrası dönemin eğilimleriyle yaklaşır; ayrıca zaman kavramını irdeler. Deyim yerindeyse "açıklayan" ve "anlatan" bir edebi yapı kurmakla ilgilenmez, o daha çok "yeniden kuran" bir izleğin peşindedir.

Gürsel Korat'ın romanlarında temel olarak şu temel noktalar öne çıkar:

1. Tarihsel zaman: Yazara göre romancı tarihsel zamana uygun davransa da tarihsel olayları açıklamak veya kanıtlamakla uğraşamaz. Romancının görevi tarihi açıklamak değil, olabilir olandan hareketle insanda bilinmeyen bir hakikati ortaya çıkarmaktır.

2. Zaman: Bu felsefi kavramı, edebi kavram olarak derinleştiren yazar, kahramanlarının zamanla ilgili açmazlarında ve düşüncelerinde yeni bir estetik olanak arar.

3. Mekân: Gürsel Korat özellikle Zaman Yeli'yle başlattığı dörtlemesinin yazılmış üç romanında (Zaman Yeli- Güvercine Ağıt- Kalenderiye) Kapadokya'nın çeşit çeşit görünümleri üzerinde düşünür, onun dilini eğip büker, yeni bir edebi dilin olanaklarını işte bu "periferik çeper"de arar.

4. Özgün deyişler: Gürsel Korat'ın yapıtlarında görülen deyişlerin, atasözlerinin, şiirlerin veya metinlerin -bilinen bir iki tarihsel örnek dışında-tamamı yazar tarafından yazılmıştır. Bunun nedeni romanın kurmaca özelliğinin gerektirdiği sözün, alıntı yapıldığı takdirde özünü yitireceği düşüncesidir. Çünkü romanda başka şairlerden, yazıtlardan veya metinlerden yapılan alıntılar, yazara göre o edebi yapıtı pastiş (yapıştırma) haline getirir ve onu edebi yapıt olmaktan uzaklaştırır.

5. Haz: Yazar düşünce edebiyatına yakın duran metinlerinde heyecan ve acı arasında salınan bir anlatım yeğler. Edebiyatın düşünsel ve tensel hazların estetik imkânlarıyla kurulduğunu belirten yazar; edebiyattan düşünce çıkarmanın yazarın değil, okurun işi olduğu görüşündedir.

Gürsel Korat Kitapları - Eserleri

  • Unutkan Ayna
  • Zaman Yeli
  • Güvercine Ağıt
  • Rüya Körü
  • Kalenderiye
  • Yine Doğdu Tanyıldızı
  • Ay Şarkısı
  • Çizgili Sarı Defter
  • Kunday - Gölgeler Çağı
  • Kapadokya
  • Dalgın Dağlar / Çizgili Sarı Defter, Gölgenin Canı
  • Gölgenin Canı
  • Sokakların Ölümü
  • Pof Kuyruk
  • Bir Ayı Ne İster
  • Taş Kapıdan Taçkapıya Kapadokya
  • Kristal Bahçe
  • Dil, Edebiyat ve İletişim
  • Gözlüklü Karga
  • Ayaşan Kem Gözler Çağı
  • Yün Sultan ve Yedi İbiş
  • Ay Şarkısı

Gürsel Korat Alıntıları - Sözleri

  • Geçmişin ve geleceğin değmediği anlar, hiçlikten ibaretti. Beden zevklerini “Ah, şu anı yaşamaktan güzel ne var” diyerek yüceltmek, yalnızca belleğe ihanettir. Bütün zamanları avuçlayan bellek çalışmadan, birini süreğen olarak sevemezdik; şimdiyi yücelterek aşk övgüsü yapmak ahmaklıktı. (Rüya Körü)
  • Sen, ellerinle eski zamanı getiren, yüzüme bakıp beni tanıyamayan bir belleksin. Her bellek gibi acımasız, açık sözlü ve tarafsızsın . (Dalgın Dağlar / Çizgili Sarı Defter, Gölgenin Canı)
  • "insan, ruhundaki eksikliği görüyor ama onu neyin dolduracağını bilemiyorsa azaptadır." (Yine Doğdu Tanyıldızı)
  • “İnsan yaşlandıkça çocukluğu gözünün önüne mi gelir, yoksa çocukluğumuz içimizde saklı duran bir cevher midir?” (Zaman Yeli)
  • Düşünce Suçlarını İzleme Komiteleri veya Sovyet Yazarlar Birliği artık yok; ama korkarım neyin yazılacağını söyleyen bir piyasamız ve yayınevlerimiz var. (Kristal Bahçe)
  • Aşk için ölmek hiçbir zaman aşk uğruna ölmek değildir. O bir benlik çılgınlığıdır. Tanrı, insanları, benliğini her şeyin önüne koyan aşıklardan korusun. (Kalenderiye)
  • Çünkü edebiyat, her insanın deneylediği şeyin, yazarlar tarafından farkına varılmasına dayanır. Edebiyat, tüm insanlığın deneyimlerini bir duygu estetiği içinde paylaşmaktır. Bu, şüphesiz yüksek nitelikli ve özel bir iletişim yoludur ve bir iletim halini gerektirir. (Dil, Edebiyat ve İletişim)
  • Aşkın amacı yalnızca kendisidir. Aşk sorumsuzdur, sorumluluk anımsanınca aşkın sonu gelir. (Dalgın Dağlar / Çizgili Sarı Defter, Gölgenin Canı)
  • "Bir bütün olarak kişiliğimizin, dilimizin ve hatta aksanlınızın oluştuğu bir toprak parçasında “bizi biz yapan değerler” olarak sunulan ve kurmaca bir ideolojik tasniften öte bir şey olmayan “millî, dinî ve ahlâkî şuur”dan başka şeyler olduğunu görebilmek için kesinlikle ayrı bir “frekans ayarı”nda durmak şarttır. Bu ülkenin içtenlikle tutkunu olan bir insan olmak yeterli değildir; bu ülkenin insanlarının kültürel oluşumunu bütün insanlara değer veren bir enternasyonalizmle kavramak da gerekir. İnsanı insan olarak kavram ak için nasıl doğa bilim lerinin nesnelliği gerekiyorsa, kentleri ve uygarlıkları da dinin, ırkın ve ulusun dışında kalan bir nesnellikle gözleyebilmeliyiz. " (Sokakların Ölümü)
  • Çünkü insan bir gerçeği anladığında, aynı şeyi geçmiş zamanda da anladığını sanarak yanılır. Olayları geçmiş ışığında anlamak başkadır, geçmişte anlamak başkadır. Çünkü bir şeyi geçmiş zamanda anlayan kişinin, gelecekte anlamasına gerek kalmaz. (Rüya Körü)
  • Gördüğü düşü kendisinin sanması için hiçbir neden yok. Çünkü bu şehir, ''başkalarının'' düşüdür. (Sokakların Ölümü)
  • ... insan aşık olduğu zaman, içindeki gerilimi birisine anlatmak ister, bu yüzden saklı kalmış tek aşk yoktur. (Dalgın Dağlar / Çizgili Sarı Defter, Gölgenin Canı)
  • Saruca’ya göre müzik, insanın farkına varmadığı özü, o anda oluşan hakikati gösterirdi. (Güvercine Ağıt)
  • "Bilmiyor musun, aşk hep hemen şimdi der. Ya şimdi, ya hiç." (Gölgenin Canı)
  • Bir aşk engelleri oraninda büyür. (Dalgın Dağlar / Çizgili Sarı Defter, Gölgenin Canı)
  • "Çılgın gimi bir aşka düşdün," didi, "bu aşkın kılıncı seni ikiye biçdi, şimdi bir olmak senin iyçün olmaz görünür. Ayrılığı sınamaktasıñ. Bu aşkdır. Bak herif, pişmanlık çok yakın, bırak şu katır meşrebinde durmayı, he diyip çık işiñ içinden." (Kalenderiye)
  • "İnsan, ruhundaki eksikliği görüyor ama onu neyin dolduracağını bilemiyorsa azaptadır." (Yine Doğdu Tanyıldızı)
  • "Biz" neydik? Biz tarih boyunca önüne gelen bütün surları yıkıp yerine sosyal konut yapan insanlar mıydık? (Sokakların Ölümü)
  • Dünya benim için,yalnızca bir resim. (Zaman Yeli)
  • Ne büyük bir yenilgiydi bu! Yoksa aşk böyle bir şey miydi? (Güvercine Ağıt)

Yorum Yaz