diorex
life

İsmail Hakkı Bursevi kimdir? İsmail Hakkı Bursevi kitapları ve sözleri

Osmanlı Alim, Müfessir İsmail Hakkı Bursevi hayatı araştırılıyor. Peki İsmail Hakkı Bursevi kimdir? İsmail Hakkı Bursevi aslen nerelidir? İsmail Hakkı Bursevi ne zaman, nerede doğdu? İsmail Hakkı Bursevi hayatta mı? İşte İsmail Hakkı Bursevi hayatı... İsmail Hakkı Bursevi yaşıyor mu? İsmail Hakkı Bursevi ne zaman, nerede öldü?

  • 10.12.2022 11:00
İsmail Hakkı Bursevi kimdir? İsmail Hakkı Bursevi kitapları ve sözleri
Osmanlı Alim, Müfessir İsmail Hakkı Bursevi edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında İsmail Hakkı Bursevi hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. İsmail Hakkı Bursevi hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte İsmail Hakkı Bursevi hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 14 Eylül 1652

Doğum Yeri: Osmanlı İmparatorluğu

Ölüm Tarihi: 1725

Ölüm Yeri: Bursa, Türkiye

İsmail Hakkı Bursevi kimdir?

İsmail Hakkı Bursevî, 14 Eylül 1652 tarihinde, Rumeli Vilayet-i Celilesinin Kayılar kazası Aydos karyesinde dünyaya geldi.

Yedi yaşında annesini yitirerek öksüz kalan İsmail Hakkı'nın babası Mustafa Efendi İstanbul Aksaray'da sakin iken büyük yangında evi yanıp kül olunca Aydos'a yerleşmiştir. Bursa'da vefat etmiştir. Kabri Bursa'da Tuz Pazarı civarındaki dergahında olup ziyarete açıktır.

Alim, mutasavvıf, şair, hafız, bestekâr ve hattat olup tefsirci ve Mevlana'nın Mesnevi'sinin en büyük şarihidir.

İsmail Hakkı Bursevî, İstanbul'a taşındıktan sonra tasavvuf alanında eğitim almış ve birçok İslam bilgini yetiştirmiştir.

Osmanlı alim, müfessir ve şeyhleri içinde eserlerinin çokluğuyla tanınan İsmail Hakkı Bursevî, Kutub Osman Efendi'den de ders almış,[1] 1685'te Osman Fazlı Efendi'nin tayin etmesiyle Bursa'ya giderek Halvetiye tekkesine şeyh oldu. Halvetî tarikatına mensup olduğundan dolayı, aynı zamanda 'Hâlvetî' lakabıyla da tanınır. Bursa'da verdiği tefsir dersleriyle büyük şöhret kazandı. Hayatının yirmi üç yılını adadığı Ruhu'l Beyan isimli dört ciltlik tefsirinin de büyük bir kısmını burada yazdı.

Yazdığı eserlerinin sayısı 136 kadardır. İslâmî ilimlerde derin bilgiye sahip bulunması ve çok sayıda eser vermiş olmasına rağmen tasavvuf sahasında şöhret bulmuş Halvetiye tarikatı şeyhlerinden olan Bursevî, Ruhu'l-Beyan adlı ünlü Arapça Kur'an tefsirinin yazarıdır. Tefsirin Arapça orijinalinden Türkçeye aktarılması ile basımı Erkam Yayınları tarafından yapılmaktadır.

İsmail Hakkı Bursevi Kitapları - Eserleri

  • Ruhul Beyan'dan Kıssalar ve Hisseler
  • Esmaü-l-Hüsna Şerhi
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri (28 Cilt 32 Kitap)
  • Müminlere Armağan
  • Kenz-i Mahfi
  • Tasavvufun On Esası
  • Ruhu'l-Beyân
  • Şerh-i Rümuzat-ı Hacı Bayram Veli / Çalab’ım Bir Şar Yaratmış
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri
  • Çalab'ım Bir Şar Yaratmış
  • Bitmedik Ot Dibinde Doğmadıcak Bir Göcen
  • Mesnevi'nin Ruhu
  • Kabe ve İnsan
  • Seyr-i Süluk - Üç Tuhfe
  • Tuhfe-i Haliliyye
  • İlahi İsimler Tuhfe-i Recebiyye
  • İman Esaslarına Tasavvufi Bir Bakış
  • Ferahu'r Ruh
  • İmam Nevevi Kırk Hadis Şerhi
  • Namazın Hakikati
  • Kırk Hadis Şerhi
  • Varlığın Dili
  • Tuhfe-i Bahriyye Tevhid ve Sırlar Denizi
  • Hz. Hüseyin Risalesi
  • İsra ve Mirac-ı Nebi Sırları ve Hikmetleri
  • Kitâb-ı Kebîr
  • Kitâbu'l-Envâr
  • Ruhu'l Beyan Cilt:1
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri Cilt: 1
  • Ruhu'l Beyan Tefsiri - 3. Cilt
  • Ruhu'l Beyan Tefsiri - 2. Cilt
  • Yedi Esma Risalesi
  • Ruhu'l Beyan Kuran Meali Ve Tefsiri
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri
  • Allah'a Yakın Olmak Varlık Mertebeleri ve İnsan-ı Kamil
  • Mesnevi Şerhi
  • Mi'raciye
  • Mesnevi'nin Ruhu
  • Kelimeler Arasındaki Farklar
  • KİTÂBÜ’N-NETÎCE
  • Ruhu'l Beyan Tefsiri - 4. Cilt
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri 9. Cilt
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri 17. Cüz
  • Rûhu’l Beyân
  • Rûhu’l Beyân
  • Kitabü'n Netice
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri
  • Tamâmü’l-Feyz fî Bâbi’r-Ricâl
  • Ruhu'l Beyan Cilt:2
  • Ruhu’l-Beyan Tefsiri Cilt: 3
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri Cilt: 4
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri Cilt: 5
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri Cilt: 6
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri Cilt: 7
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri Cilt: 8
  • Ruhu'l Beyan Tefsiri - 9. Cilt
  • Ruhu'l Beyan Tefsiri - 8. Cilt
  • Ruhu'l Beyan Tefsiri - 7. Cilt
  • Ruhu'l Beyan Tefsiri - 6. Cilt
  • Ruhu'l Beyan Tefsiri - 5. Cilt
  • Ruhu'l Beyan Tefsiri - 1. Cilt
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri 27-1. Cilt
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri
  • Ruhul Beyan Tefsiri 4. Cilt
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri 7. Cilt
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri 6. Cilt
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri 5. Cilt
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri 3. Cilt
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri 26-1. Cilt
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri 10.cilt
  • Ruhul Beyan Tefsiri Tercümesi 28-1. Cilt
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri 8. Cilt
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri 26-2. Cilt
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri 27-2. Cilt
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri
  • Ruhu'l-Beyan Tefsiri
  • Ruhul Beyan Kuran Meali Ve Tefsiri

İsmail Hakkı Bursevi Alıntıları - Sözleri

  • Hikâye edilir ki Râbiatü’l Adeviyye’nin kocası ölünce Hasan Basrî ve arkadaşları onun yanına gitmek için izin istediler. O da izin verdi. Kendisi de bir perde çekip arkasında oturdu. Hasan ve arkadaşları: “Kocan öldü, dolayısıyla senin bir kocaya ihtiyacın var.” dediler. “Evet, memnuyetle. Fakat içinizde en âlim kim ise onunla evleneceğim.” dedi. “En âlimimiz Hasan Basrî’dir.” dediler. Bunun üzerine ona: “Sana dört mesele soracağım, eğer cevap verebilirsen ben seninim.” dedi. Hasan da: “Sor, eğer Allah muvaffak kılarsa cevap veririm.” dedi. Râbia: “Ne dersin, ölsem ve dünyadan çıksam, îmanlı mı ölürüm yoksa îmansız mı?” Hasan: “Bu ancak Allah’ın bilebileceği bir gaybdır.” dedi. Râbia: “Ne dersin, kabre konsam, münker ve nekîr bana suâl sorsalar, onlara cevap vermeye gücüm yeter mi, yetmez mi?” Hasan: “Bu da gaybla ilgili bir konudur.” Râbia: “Kıyâmet günü insanlar toplanıp amel defterleri uçuşmaya başladığında kitabım sağımdan mı, yoksa solumdan mı verilecek?” Hasan: “Bu da aynı şekilde gaybla ilgili bir husustur.” Sonra Râbia: “İnsanlara “bir gurup cennete, bir gurup da cehenneme gidecek.” diye nidâ olunduğu zaman ben hangi guruptan olacağım?” Hasan: “Bu da yine gaybla ilgili bir husustur.” deyince Râbia: “Bu dört şeyin gamını taşıyan kişi evlenmekle nasıl meşgul olabilir?” dedi, sonra da şöyle devam etti: “Ey Hasan bana haber ver, Allah aklı kaç parça yarattı?” Hasan: “On parça. Bunun dokuzu erkeklerde, biri kadınlardadır.” Râbia: “Allah şehveti kaç parça yarattı?” Hasan: “On parça. Bunun dokuzu kadınlarda, biri ise erkeklerdedir.” Râbia: “Ey Hasan, ben dokuz parça şehveti bir parça aklımla koruyabiliyorum. Ama sen bir parça şehveti dokuz parça aklınla koruyamıyorsun.” dedi. Bunun üzerine Hasan ağladı ve oradan ayrıldı. (Ruhul Beyan Tefsiri Tercümesi 28-1. Cilt)
  • Tevbe kapısı açıktır. Ölüm gelmeden önce müteşâyihlikten (şeyhlik iddia etmekten) ve evliyâlık taslamaktan tevbe etmek lazım. Eğer gerçekten mürşid-i kâmil değilseniz; kendinize acıyın, etrafınızda topladığınız saf ve temiz kalbli Müslümanlara acıyın. Şeyhlik iddia etmekten vaz geçin. Bu büyük günahtan tevbe edin. Eğer gerçekten evliyâullah değilseniz; kendinize evliyâullah süsü vermekten ve insanlara evliyâullah olduğu izlenimini vermekten uzaklaşın. İhlas ve takvâ üzere olan saf ve samimî bir Müslüman olun. Evliyâlık iddia etmekten vaz geçin. Yok eğer insanlar arasında kendinizin Allâhü Teâlâ hazretlerinin dostu olduğunu iddia ediyorsanız; daha niçin dünyanın kahrını çekiyorsunuz? Ölümünüzü isteyin cennette girin! (Ruhu'l-Beyân)
  • ".. Onların temiz ruhları, beş duyunun şiddetli arzusu ile çirkin suret alemine bakmaktan dolayı ruha aid sevgilerden perdelenmiş ve ardından hayvani nefsin yoldaşlığı ile ünsiyet peyda etmiştir. İnsana "insan" adı verilmesi, onun hemen çevresiyle ünsiyet edebilme özelliğindendir. İnsanın aziz ruhu, kötü nefsle bir arada bulunması sebebiyle kötü özellikler kazanır. Ruh artık nefsin iyi ve güzel gördüğünü iyi ve güzel görmeye ve onun tad aldığı şeylerden tad almaya, hayvani otlaklardan nemalanmaya başlar. Sonuçta ruhani gıdalardan kesilir ve üns bahçelerinde Hakk ile komşu olmayı ve yüce mekanları unutur. Halka bu yüzden "nas" denir. Çünkü insanlar unutkandır. " (Ruhu'l-Beyan Tefsiri)
  • Çün tecellî eyledi eşyâya Cenâb-ı Kibriyâ Zâhir oldu evvelâ nûr-u Muhammed Mustafâ On sekiz bin âlemin tahtına sultân eyleyip Verdi esmâ kenzinin miftâhın O'na İsmâil Hakkı Bursevî ks (Ferahu'r Ruh)
  • Allah'ın, eski elbiseler içinde öyle kulları vardır ki, onları ancak Settâr olan Allah'ın kendisine tanıtmış olduğu kimse tanıyabilir. (Ferahu'r Ruh)
  • Bir kimse iki kanatlı olmadikça -ki o kanatlardan biri Kur'an ve diğeri sünnettir-,talep ettiği yere uçamaz ve işi de bitmez. (Tuhfe-i Haliliyye)
  • “Bir şehrin ahalisinin iman kuvveti ve zayıflığı o şehrin âlimlerinin güçlü ve zayıf olmasına bağlıdır. Eğer âlimler din ilminde kuvvetli ve sünnî ise, ahali de öyledir. Nitekim “insanlar, melikelerinin yani idarecilerinin dinindedir” demişlerdir. Zirâ âlimler, ulu’l-emr gibidir.” (Müminlere Armağan)
  • Öğrenciler, öğretmenlerin nezaretinde eğitim görürler. Çıraklarlar ustalarından sanat öğrenirler. Sporcular, antrenörlerin rehberliğinde antrenman yaparlar. Bütün bunlarda 'bir yol gösterici"ye ihtiyaç olduğu gibi, nefis terbiyesinde de 'mürşid'e ihtiyaç vardır. (Ruhul Beyan'dan Kıssalar ve Hisseler)
  • Çünkü dünya sevgisi her türlü günahın başıdır. (Ruhu'l Beyan Kuran Meali Ve Tefsiri)
  • Soydum kabayı aşkın elinden Giydim abayı aşkın elinden Bir derd nâkim bir zerre hâkım Bir sîne-çakim aşkın elinden Sevdim kemâhi ol Padişâhı Eylerim âhı aşkın elinden Ellerim bağlı ol şaha karşı Derim Allah Hû aşkın elinden Hakkıyâ yandım aşka boyandım Âhir uyandım aşkın elinden (Tasavvufun On Esası)
  • Hz. Şeyh dedi ki: “Var olan (mevcûd ) vardır, yok olan (mefkûd) yoktur. İkisini tam olarak birbirinden ayıran; var olana yokluk, yok olana varlık ispat etmeyen safâ ve huzura ulaşır, kederden ve şerlerden kurtulur.” (Tamâmü’l-Feyz fî Bâbi’r-Ricâl)
  • Hakîkî îmân bir nûrdur. Kalbe girdiği zaman mü'min kişi üzerinde tezâhürleri ortaya çıkar. (Ruhu'l Beyan Tefsiri - 1. Cilt)
  • Binde biri kulağıma girmez On iki ilmi dinledüm kerrât (Mesnevi Şerhi)
  • Hakikatler çoktur.... Esma ve sıfat gibi... lakin, hakikatlerin hakikati BİR'dir....zat ve musemma gibi.... Bunun misali güneşin ziyasıdır... Ki o, kubbeli Pencereden dağılışına ve dağılış yerlerine göre çoktur....Lakin, güneşin ışığının aslında pencerelere vurması bakımından güneşin ziyası birdir... Ziya aynıdır... Renkli dağılsa bile... Yine bir misal: Deniz birdir... Ama akıntı yerleri ve Irmakları çoğalmıştır... (Kenz-i Mahfi)
  • Genç bir Melik, ( bir gün şöyle) dedi. (1/49) -“ Ben Meliklikten bir lezzet bulamıyorum. Bilmiyorum ki, insanlar da böyle mi buluyor yoksa sadece ben mi lezzet bulamıyorum,” Ona: -“ İnsanlar da böyle hayatın lezzetini bulamıyorlar,” dediler. Genç Melik sordu: -“ Bunu ne sağlar?” Onlar: -“ Senin Allah’a itâat etmen ve Cenâb-ı Allah’a âsî olmaman. Ancak bununla mutlu olursun,” dediler (Ruhul Beyan Tefsiri Tercümesi 28-1. Cilt)
  • Bir zamanlar Yûsuf babasına demişti ki: Babacığım! Gerçekten ben (rüyâmda) onbir yıldızla Güneş ve Ay’ı bana secde ederlerken gördüm! (Yûsuf, 4) Yûsuf Yûsuf (as)’ın rüyâsında gördüğü onbir yıldız, kardeşleri; Güneş, babası Ya’kûb (as) ve Ay da, teyzesi Lâyâ’dır. Zîrâ annesi Rahîl, vefât etmişti. Yûsuf (as)’ın kardeşlerini yıldız sûretinde görmesinin hikmeti, kardeşlikte insanın hayat akışına yön veren mühim müessirlerin bulunmasıdır. Güneş ve Ay’ın yıldızlardan sonra zikredilmesi ise, Yûsuf (as)’ın, babası ve teyzesi ile kardeşlerinden sonra buluşacağına işâret etmektedir. Yûsuf (as) bu rüyâyı gördüğünde yedi yaşında bulunuyordu. Bir Yahûdî, Rasûlullâh (sav)’e geldi ve sordu: –"Yâ Muhammed! Bana haber ver; Yûsuf’un gördüğü yıldızlar hangileridir?” Rasûlullâh bir an sükût buyurdular. Cebrâîl (as) geldi ve yıldızların isimlerini kendisine bildirdi. Hz.Peygamber (sav) Efendimiz, yahûdîye dönüp: —“Eğer sana haber verirsem, müslüman olur musun?” dedi. Yahûdî de: “Evet.” dedi. Bunun üzerine Rasûlullâh (sav): –Bunlar, "Cereyan, Târık, Zeyyâl, Kabis, Amûdan, Felîk, Mısbâh, Darûh, Fera’, Vesâb, Zâlkefiteyn’dir. Yûsuf, rüyâsında bu yıldızların, Güneş’in ve Ay’ın semâdan inerek kendisine secde ettiklerini görmüştü.” buyurdular. Yahûdî dedi ki: –"Vallâhi söylediğin isimler doğru isimlerdir!” (Ruhu'l-Beyan Tefsiri Cilt: 4)
  • Rızk iki nevîdir, biri rızku'l-yevm (günlük rızık/yeme-içme) ve biri dahî gıdâ-ı ervâhtır (rûhun gıdâsı/rızkıdır.) (Mesnevi Şerhi)
  • «Kitaplardan birinde Lokman (a.s.)’ın şöyle dediği kaydedilir: “Dört bin peygambere hizmet ettim ve onların sözlerinden sekiz tane seçtim: 1. Namazda iken kalbini, 2. Yemek yerken boğazını, 3. Başkasının evinde gözünü, 4. İnsanlar arasında dilini koru. İki şeyi hatırında tut, iki şeyi de unut. Hatırda tutacağın iki şey Allah ve ölümdür. Unutacağın iki şey ise senin başkası hakkında yaptığın iyilik ile başkalarının senin hakkında yaptığı kötülüktür.”» (Ruhu'l Beyan Cilt:15, İsmail Hakkı Bursevi). (Ruhul Beyan Kuran Meali Ve Tefsiri)
  • Her günün sabahında insanlar kendilerini pazarlamakta olup, ya kendilerini Hakk'a vererek kurtuluyorlar veya diğerlerinin eline terk edip helâk oluyorlar. Ve bu alışveriş tarzı her gün yenileniyor. İsmâil Hakkı Bursevî (Kırk Hadis Şerhi)
  • Hz.Ali (r.a.) der ki: “Sabırsız olmak, sabırdan daha yorucudur.” Rûhu’l Beyân 7.cilt s.518) (Ruhu'l-Beyan Tefsiri Cilt: 7)

Yorum Yaz