matesis
dedas

Jorge Amado kimdir? Jorge Amado kitapları ve sözleri

Brezilyalı Yazar Jorge Amado hayatı araştırılıyor. Peki Jorge Amado kimdir? Jorge Amado aslen nerelidir? Jorge Amado ne zaman, nerede doğdu? Jorge Amado hayatta mı? İşte Jorge Amado hayatı... Jorge Amado yaşıyor mu? Jorge Amado ne zaman, nerede öldü?
  • 23.06.2022 16:00
Jorge Amado kimdir? Jorge Amado kitapları ve sözleri
Brezilyalı Yazar Jorge Amado edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Jorge Amado hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Jorge Amado hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Jorge Amado hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 10 Ağustos 1912

Doğum Yeri: Itabuna, Brezilya

Ölüm Tarihi: 6 Ağustos 2001

Ölüm Yeri: Salvador, Bahia, Brezilya

Jorge Amado kimdir?

Jorge Amado Brezilyalı romancı (Pirangi, Bahia 1912). Başlangıçta kakao tarım işletmeleri sahipleri döneminde Bahia'daki yaşamı işleyen, toplumsal yergili romanlar yazdı. Daha sonra lirik, düşünce ve mizah yüklü bir üslupla kaleme aldığı Dona Flor e Seus Dois Maridos (Dona Flor ve İki Kocası, 1966) gibi romanlarıyla ün kazandı. Amado, 2001’de Brezilya’nın Salvador kentinde öldü.

Jorge Amado Kitapları - Eserleri

  • Kızıl Tarlalar
  • Dona Flor ve İki Kocası
  • Tarçın Kokulu Kız
  • Mucizeler Dükkanı
  • Kızgın Toprak
  • Tereza Batista
  • Jubiaba
  • Gecenin Çobanları
  • Ölü Deniz
  • Kırlangıç ile Tekir Kedi
  • Su Kinkasının Qeyri-Adi Ölümü
  • Boksör
  • Amerika'nın Türkler Tarafından Keşfi
  • Pusu
  • İhtiyar Denizciler
  • Möcüzələr Dükanı
  • Top ve Kaleci

Jorge Amado Alıntıları - Sözleri

  • Benim hiç kimsem yok. (Jubiaba)
  • Asla bitmeyen bir yolculuktu bu, bir bardak suyun bir başka bardaktakine benzediği gibi birbirine benzeyen adamlarca tekrar tekrar başlayan bir yolculuk. … İsimler değişse de göçmenler hep aynıydı. Yüzleri birbirinin aynıydı, açlık aynıydı, kadercilik aynıydı, yürüyüşlerindeki azim aynıydı. Taşların, dikenleri, yılanların, kertenkelelerin üstesinden gelip Caatinga’yı aşarak taşı toprağı altın olan Sao Paulo’ya gidenler ve ne toprak ne de altın bulabilmiş olarak Sao Paulo’dan dönenler… (Kızıl Tarlalar)
  • Durmaksızın büsbütün hayallerini gerçekleştirmek için Yola koyulan ve o yolda hayallerini gerçekleştiren durmaksızın durmaksızın.. (Tarçın Kokulu Kız)
  • Bana söyleyebilir misin neden hep iki aşka ihtiyaç duyulur, neden gönül bir taneyle yetinmez? (Dona Flor ve İki Kocası)
  • Ne beyazlar ne de siyahlar var, para beyazlatıyor, burada siyah olan yoksulluktur. (Mucizeler Dükkanı)
  • Bu diyarda, bir kakao plantasyonu bir piskopos bile yetiştirebilir. Kakao plantasyonu tren, katiller, mala el koymalar, şehirde evler, kahveler, okullar, tiyatrolar, barlar ve hatta bir piskopos bile verir. Evet, bu diyarda yalnız kakao değil, her şey, ne istersen yetiştirir. (Kızgın Toprak)
  • Ah! Arkanjo. Sen insanların ışığıydın, görmek için gözlerimiz, konuşmak için ağızlarımızdın. Sen bizim gücümüzdün, aklımızdın. Geçmişi, geleceği sen biliyordun, başka kim bilebilir? (Mucizeler Dükkanı)
  • Kocanın onuru , suçluların kanıyla temizlenir. (Tarçın Kokulu Kız)
  • Ezilenlerin savunucusu sayın önder acaba biliyor mudur ki, hiçbir sınıftan olmayan, bütün sınıflarca hor görülen, yaşamın dürüst savaşımlarına sokulmayan, alınlarına kara vurulmuş milyonlarca kadın vardır? Haklarını koruyan yasaları yoktur, örgütleri yoktur, emeklilikleri yoktur, manifestoları, bayrakları yoktur, hastalanırlar, doktorları, hastaneleri yoktur, aç susuz kalırlar, işsizlik ödenekleri yoktur, çocuk doğurmaya, ev kurmaya, sevmeye hakları yoktur, yalnızca orospuluk etmeye hakları vardır, bunları biliyor muydunuz? (Tereza Batista)
  • İyi ya da kötü her şeyin sonu vardır. (Tarçın Kokulu Kız)
  • Her şey için bir yer ve her şey kendi yerinde (Dona Flor ve İki Kocası)
  • Ölüyə təzə kostyum geyindirmək axmaqlıqdır. Bu paltar qurdlara yaxşı yem olacaq! Amma gör nə qədər adam geyinməyə şey tapmır... (Su Kinkasının Qeyri-Adi Ölümü)
  • Çiftliklerde ırgatların ayaklarına yapışan yapış yapış kakao, çanuru hiçbir su ile yıkanıp temizlenemeyecek kalın bir kabuk haline getirdi. Herkesin ırgat, katil, albay, hukuçu, doktor, tacir, ihracatçı; herkesin ruhuna, içine, yüreğine bu çamur yapışmıştır. Bunu oradan sökecek ne eğitim ne kültür ne de duygu inceliği vardır. Çünkü kakao zenginlikti, kakao güçtü, kakao hayatta her şeydi. Sadece kara toprağa dikilmiş, usaresi bol bir şey değil, onların içine işlemiş bir şeydi de. Onların içinde bitiyor, yüreklerine her cömertçe hamleyi boğan uğursuz bir gölge serpiyordu. (Kızgın Toprak)
  • Aşk, yaralı bir yüreğin kapısına dayandığı zaman içeri girmek için izin beklemez. (Tereza Batista)
  • Jesuino'nun dediği doğruydu: fakir fukara için yaşamak çok şeydi zaten. Bunca yoksulluğa, sonsuz güçlüklere, hastalıklara göğüs gererek hiçbir yardım görmeden, yalnızca ölmek gelirken ellerinden, yaşamak. İnatçı insanlardı bunlar, kolayca süpürülüp yok edilmeye boyun eğmiyorlardı. Yoksulluğu, açlığı, hastalıkları, göğüsleme yetenekleri ta eskilerden geliyordu. Onlardaki bu güç, Zenci taşıyan gemilerde, kölelik günlerinde doğmuş, gelişmişti. Vücutları zahmete alışmış, yoksullukla yoğurulmuşlardı. Dahası var, yaşamakla yetinmiyor, yaşamanın zevkini çıkartıyorlardı ayrıca. Karşılaştıkları zorluklar arttıkça, gitara, armonika çalarak gülüp eğleniyorlardı. Kedi Öldüren tepesinden Liberdade yoluna, Retiro'ya ve Bahia'nın bütün yoksul mahallelerine, çalgı sesleri ve şarkılar yayılıyordu dalga dalga. Güler yüzle göğüslüyorlardı sefaletlerini, yoksulluklarıyla alay ediyor ve yaşayıp gidiyorlardı. Doğdukları zaman, beşiklerinin çevresine gökten melekler inmiyordu. Tanrı'nın olduğu kadar dizanterinin, açlığın, bakımsızlığın da sevgilisi olan bu çocuklar, bu çetin ve neşeli hayat okulunda yetişiyorlardı. Analarından babalarından alıyorlardı dayanma gücünü ve gülüp eğlenerek yaşama yeteneğini. Yazgıya boyun eğmiyor, teslim olmuyorlardı yenik ve düşkün olarak. Hayır, her şeye karşı duruyor, hayatı göğüslüyor, yaşantılarının bütün çıplaklığını ve acılığını kahkahalara, müziğe, kardeşlik sevgisine ve Bahia halkının uygarca inceliğine bürüyorlardı. İşte böyle yaşıyordu bu sade insanlar, bu çetin cevizler. İşte biz böyleyizdir halk adamları, neşeli ve inatçı. Asıl gevşek olanlar yüksektekiler. Sinirleri yatıştırıcı bir sürü ilaçları tıkınarak yaşar bunlar. Bunalım, psikanaliz baskıları içinde çırpınırlar, Oedip ve Elektra komplekslerinin etkisiyle içlerinde, analarıyla yatmak, babalarıyla sevişmek isteğini duymanın sıkıntısı içindedirler. Serserilik etmeyi ve buna benzer abuk sabuk şeyler yapmayı pek hoş bulurlar. (Gecenin Çobanları)
  • On yıllık bitmez tükenmez konferanslar, bir günlük savaştan daha değerlidir ve daha ucuza mal olur; tutukevleri ve polisler bütün düzenlerde aynıdır ve hiç ayrımsız hepsi aynı derecede rezildir. Üniformalar sadece müzelik bir nesne oldukları zaman dünya gerçekten uygarlaşmış olacaktır. (Mucizeler Dükkanı)
  • Bir orospu soyunup bir adamın altına yattığı ve ona ufak bir ücret karşılığında yaşamın en yüce zevkini verdiği zaman, bu paradan kaç kişi pay alır, sosyal adaletin ateşli savunucusu sayın bay bunu biliyor mu? (Tereza Batista)
  • “Bu kadar çok şey bildiğiniz halde neden hala bu kadar çok okuyorsunuz üstat Pedro?” “Ah arkadaşım ,gördüklerimi ve bana söylenenleri anlamak için okuyorum.” (Mucizeler Dükkanı)
  • Zaten bu dünyada kim beklenmedik bir ihtiyaçla karşılaşma tehlikesinden azadeydi ki? (Dona Flor ve İki Kocası)
  • zaman daima geçmişin özlemini çekmekteydi. (Kırlangıç ile Tekir Kedi)

Yorum Yaz