Necdet Karasevda kimdir? Necdet Karasevda kitapları ve sözleri
Türk Eğitimci, Yazar Necdet Karasevda hayatı araştırılıyor. Peki Necdet Karasevda kimdir? Necdet Karasevda aslen nerelidir? Necdet Karasevda ne zaman, nerede doğdu? Necdet Karasevda hayatta mı? İşte Necdet Karasevda hayatı...

Doğum Tarihi: 1975
Doğum Yeri: Şanlıurfa, Türkiye
Necdet Karasevda kimdir?
1975’te Şanlıurfa’da doğdu. Önce Dokuz Eylül Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliğinden, sonra Harran Üniversitesi, Radyo Televizyon Bölümünden mezun oldu.
Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde Yerel Yönetimler Yüksek Lisansı yapmaktadır.
Çeşitli okullarda öğretmenlik, idarecilik yaptı.
Farklı radyo ve televizyonlarda şiir, öykü, türkü ve kişisel arayış programları hazırladı,
sundu.
Seminerler gerçekleştirdi; konferans, panel ve sempozyumlara katıldı…
Yazarlık Eğitimi verdi, birçok öğrenci yetiştirdi.
Çeşitli dergi ve gazetede yazıları, şiirleri yayınlanan yazar şu an Yenişafak Gazetesi’nde yorum yazıları yazmaktadır.
Birkaç belgesel ve film denemesi yaptı.
Birçok kişi ve kurumdan, yarışmalardan ödüller aldı.
İki dönem Türkiye Yazarlar Birliği Şube Başkanlığı görevini yürüten Karasevda, şu an Anadolu Yazarlar Birliği Genel Başkanı.
Türkiye İş Kurumu Şanlıurfa İl Müdürü olan yazar, kitaplar arasındaki yolculuğuna devam etmektedir
Necdet Karasevda Kitapları - Eserleri
- Yazarlık Okulu
- Mem ile Zin
- Aşk ve Savaş
- Vamık İle Azra
- Dört
- Şifre
- Facebook'tan Sevgiliye Mektuplar
- Aşk Beyazı
Necdet Karasevda Alıntıları - Sözleri
- Kalbini güzelliklerle doldurana ve donatana yöneltti kendini. Kalbinin süveydasına yari yerleştirene yöneldi en inanmış kelimeler. (Vamık İle Azra)
- Solgun, bir bir geri dönüyorlar Yaşanmamış günlerim benim, Önüme atıp sevgili ölüleri Çekip giriyorlar: İşte ilk aşkım Göğsünden yaralanmış; ve işte İnancım benim; eğik başlı; İşte şuracıkta aydınlık umudumun sönmüş gözleri Ve bir yığın düş, Beklenmedik ölümlerinde Gülümsüyor yüzleri; gelecek zamanlardan geliyorlar, Çekip gidiyorlar fırlatıp ölüleri Yaşanmamış günlerim benim... (Dört)
- Ne tuhaf bir şeydi böyle arkada kalmak. Ya da gidenlerle gidememek. Bir terk edilmişlik duygusu... (Aşk ve Savaş)
- Okumak insanı doldurur, İnsanlarla konuşmak hazırlar, Yazmak ise olgunlaştırır.. (Yazarlık Okulu)
- Ve aşıklar en berrak insanlardı. Gönüllerinin en saf, en temiz yerleriyle yöneldiler; vermek istemeseydi, istemeyi vermeyecek olana... (Vamık İle Azra)
- "Geceyle sarmaş dolaşım yine, Bıçak sırtındaki yalnızlığım, Yırtıyor sessizliği, sessiz çığlıklarla. Karanlığın soğuk ve keskin rüzgarıyla savruluyor Ruhumun iniltileri." (Dört)
- Mem; Cızrîn göğünde yarım bırakılmış şiir. Mem; Leylî'ye vuslat için çöllere düşmüş bir Mecnû. Mem; Dicle'nin kıyısında yalnız kalmış bir kaplan. (Mem ile Zin)
- Bir nisan ayının, gül yapraklarına yaslanmış ikliminde doğan çocuğunu görünce dünyalar onun oldu. İçi içine sığmadı. İçi de dünyaya. (Vamık İle Azra)
- "İllân-ı aşk makamından mısrâlar yürüdü Mem'in dilinden Zîn'in yüreğine..." (Mem ile Zin)
- Bir yarım vuslat. Eksiltili bir cümle. İçe narin bir akış. Belki tarifsiz bir kaçış (Aşk ve Savaş)
- Vamık'ın derinden çektiği ahlar mı daha sıcaktı yoksa çölün yakıcı sıcaklığı mı, kestiremedi bunu kum taneleri. (Vamık İle Azra)
- Ha bir de kendini gülerek ve güldürerek ifade eden Moliere'e kulak verelim istersen. " Beni isterseniz dövün, ama bırakın istediğim gibi güleyim." (Yazarlık Okulu)
- Fakat kendi mutluluğu, sırtı hançerli bir kahkahayı andırıyordu. (Vamık İle Azra)
- Doğru rehber pusulaya benzer, yön buldurur. (Yazarlık Okulu)
- “Şiir tadında, eski masallar yadında geçiyordu bu kentin günleri.” (Aşk Beyazı)
- Bir gün insan virgülü kaybetti. (Yazarlık Okulu)
- İki rüya İki sır Birbirini tamamlayan iki mısra Kafiye ve vezin (Aşk ve Savaş)
- Zîn sevinmişti aslında Sıtî'nin evlenmesine. Ama bilmezdi âşıkken yalnızlığın insanı bu kadar solduracağını.Öldüreceğini. (Mem ile Zin)
- Gözyaşı değil, ruhu akıyordu gözlerinden. (Mem ile Zin)
- “Kent henüz anlamsızlıklarla bağlamamıştı bağrını.” (Aşk Beyazı)