tatlidede

Walter Benjamin kimdir? Walter Benjamin kitapları ve sözleri

Alman Edebiyat Eleştirmeni, Düşünür, Kültür Tarihçisi ve Estetik Kuramcısı Walter Benjamin hayatı araştırılıyor. Peki Walter Benjamin kimdir? Walter Benjamin aslen nerelidir? Walter Benjamin ne zaman, nerede doğdu? Walter Benjamin hayatta mı? İşte Walter Benjamin hayatı... Walter Benjamin yaşıyor mu? Walter Benjamin ne zaman, nerede öldü?
  • 29.06.2022 22:00
Walter Benjamin kimdir? Walter Benjamin kitapları ve sözleri
Alman Edebiyat Eleştirmeni, Düşünür, Kültür Tarihçisi ve Estetik Kuramcısı Walter Benjamin edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Walter Benjamin hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Walter Benjamin hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Walter Benjamin hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: Walter Benedix Schönflies Benjamin

Doğum Tarihi: 15 Temmuz 1892

Doğum Yeri: Berlin, Almanya

Ölüm Tarihi: 27 Eylül 1940

Ölüm Yeri: İspanya

Walter Benjamin kimdir?

Walter Benedix Schönflies Benjamin, (15 Temmuz 1892, Berlin - 26 Eylül 1940, Portbou İspanya), Alman edebiyat eleştirmeni, düşünür, kültür tarihçisi ve estetik kuramcısı.

Yaşamı

Asimile olmuş bir Yahudi ailesinden gelmektedir. Antika ve sanat galericisi babası Emil Benjamin ve annesi Pauline (Schönflies), Berlin-Charlottenburgdoğumludur.

Walter Benjamin, aynı zamanda Doğu Almanya’nın 1950’li yıllarda adalet bakanlığını yapmış Hilde Benjamin’in eniştesi ve Gertrud Kolmar ile Günther Anders’in kuzenidir. Çocukluğunu Berlin’de geçirmiştir. Lirik ve felsefik bir dille yazdığı “Berliner Kindheit um Neunzehnhundert“ (Berlin Çocukluğu, 1900’lü yıllar) adlı eseri onun bir anlamda otobiyografidir. 1905-1907 yılları arasında Thüringen’de reformist bir okulda okudu. Burada kendisini derinden etkileyen ve öğrenci hareketlerine katılmasını sağlayan öğretmeni Gustav Wyneken ile tanıştı. 1912’de liseyi bitirdi ve Freiburg (Breisgau)’da, Albert Ludwigs Üniversitesi’nde felsefe, Alman Dili ve Edebiyatı (Germanistik) ve sanat tarihi okudu. Ardından şair Christoph Friedrich Heinle ile sıkı bir arkadaş oldu. 1912-1913 kış sömestirinden itibaren üniversite öğrenimine Berlin’de devam etti.

8 Ağustos 1914’de arkadaşı Christoph Friedrich Heinle’nin intihar etmesi Benjamin’i büyük bir şoka sokmuştu. Üzüntüsünü hafifletmek isteminden dolayı kendini Heinle’nin bıraktığı eserlerini yayımlamak amacıyla bir yayınevi aramaya vermişti. Wyneken’in giderek artan savaş heyecanı Benjamin’in öğretmeni ile olan ilişkisinin 1915’den itibaren bozulmasına neden olmuştur. Aynı yıl üniversitede matematik öğrenimi gören kendisinden beş yıl genç Gershom Scholem ile tanıştı ve yaşamı boyunca onunla olan dostluğu devam etti. 1917'de İsviçre Bern Üniversitesi'nden Alman Romantizminde Sanat Eleştirisi Kavramı teziyle doktora yaptı. Aynı yıl Dora Kellner ile evlendi. Evliliği 13 yıl sürdü. 1918’de dünyaya gelen oğlu Stefan Rafael, 1972’de de ölmüştür.

Benjamin, Berlin’e döndüğünde serbest gazeteci ve yazar olarak çalışmaya başladı. 1921’den itibaren Baudelaire’nin hikâyelerinin çevirilerini yaptı. Eseri “Die Aufgabe des Übersetzers (Çevirmenlerin Sorumlulukları)“ adı altında yayımlandı. Yine 1921’deki “Zur Kritik der Gewalt (Şiddetin Kritiğine Dair)“ adlı eseri büyük dikkat çekti.

Paul Klees’in Angelus Novus adlı resminden yola çıkarak Angelus Novus adında bir dergi çıkarmak isteyen Benjamin, bu girişiminde başarısız olunca 1924’de doçentlik yapmak üzere Frankfurt’a gitti. Bu dönemde Theodor W. Adorno ve Siegfried Kracauer ile tanıştı. Doçentlik için Almanların yas törenlerinin kaynağı üzerine 1925’de yazdığı tez çalışmasının akademik dünyadaki ortodokslar bağlamında resmi olarak geri çevrileceğini tahmin ettiğinden kurula girmekten vazgeçti.

1926-1927 yıllarını Paris’te geçirdi. Franz Hessel ile birlikte Marcel Proust’un çevirilerini yaptı. Özellikle kaybolan, yitirilen zamanın arayışı üzerine. Komünizme olan ilgisi onu 1927 kışındaMoskova^ya taşır. Ve burada kız arkadaşı Asja Lacis’i ziyaret eder. 1930’lu yılların başlangıcında Bertolt Brecht ile beraber radyo yayınları planlar. 1932’de “Berliner Kindheit um Neunzehnhundert“ adlı kitabını yazmaya başlar.

1932 ve 1933 yılları arasında İspanya’nın Balearen Adası’nda yaz mevsimini geçirir. Jean Selz ile tanışması onun uyuşturucuyla tanışması olur. Aynı zamanda Hollandalı ressam Anna Maria Blaupot ten Cate’ye aşık olur. İbiza ve Balearen arasında geçen bu zamanı yazar.

Nasyonal sosyalistlerin yaptırımı Benjamin’in Eylül 1933’de Paris’e sürgün olarak gitmesinin nedenidir. Burada kendisine destek olan Hannah Arendt ile buluşmuştur. Finansal olarak kısmen New York’daki göçmen Max Horkheimer uzantılı Frankfurt Okulu’ndan gelen parayla geçimini sağlıyordu.

Ernst Bloch, Theodor W. Adorno ve Bertolt Brecht’in etkisiyle 1930’larda giderek Marksizm’e yakınlaşan Benjamin, 1933’te nasyonal sosyalistlerin baskısıyla Almanya’yı terk ederek sürgün hayatı yaşadığı diyebileceğimiz Paris’e yerleşti. Burada edebiyat dergilerine ve New York’ta Adorno ile Horkheimer tarafından yayımlanan Zeitschrift für Sozialforschung’a (Sosyal Araştırmalar Dergisi) eleştiri ve denemeler yazdı. Geri döndüğünde kendisine ait olan son çalışması olan Die Thesen über den Begriff der Geschichte (Tarih Kavramı Üzerine Tezler)'i yayımladı. 1939 yılında, Almanmülteciler tarafından yayımlanan bir dergide çıkan yazısı nedeniyle Alman vatandaşlığından çıkarıldı. Almanların Fransa’yı işgal etmesi ve Paris’teki evini Gestapo’nun basması üzerine 1940’taFransa’nın güneyindeki Portbou kentine kaçtı; burada polis tarafından Gestapo’ya teslim edileceğini öğrenince aşırı derecede morfin alarak intihar etti. İntiharı üzerindeki spekülatif söylentiler vardır. Kendisinin şizoid olduğu ve bu yüzden intihar ettiğine dair tek kaynak Theodor W. Adorno'ya verilmek üzere Henny Gurland'a dikte ettirdiği veda mektubudur. Öte yandan Stalin'in ajanları tarafından morfin verilerek öldürülmüş olduğu da diğer bir başka söylentidir.

Son dönemin yaşamış en büyük Marksist ideologlarından bir tanesidir. Her ne kadar Karl Marx'ı kendi okuma listesinin son sırasına bıraksa da, getirmiş olduğu eleştiriler Marksist kuram açısından çok önemlidir.

2. Dünya Savaşı’ndan sonra Adorno ve Scholem, Benjamin’in yazdıklarını büyük oranda yeniden düzenlediler ve her şeyden önce 1970-1989 arası geniş kapsamlı olarak yayımlattıkları Gesammelten Schriften “Toplu Yazılar”, Benjamin’in yaşadığı yıllarda yazın dünyasında başarısız gibi görünen ortamı ters yüz etti. Oysa doktora tezi neredeyse hiç dikkate alınmamıştı. Doçentliğine dair yazdıkları hatta, Frankfurt Üniversitesi’nce kismen reddedilmişti. Ancak ölümünden sonra Benjamin’in bıraktıkları, sosyologların ve toplum bilimcilerin başvurduğu önemli bir kaynak olarak hâlâ tazeliğini korumaktadır.

Walter Benjamin Kitapları - Eserleri

  • Pasajlar
  • Son Bakışta Aşk
  • Tek Yön
  • Fotoğrafın Kısa Tarihi
  • Masalcı
  • Brecht'i Anlamak
  • Teknik Olarak Yeniden
  • Estetize Edilmiş Yaşam
  • Kafka Üzerine
  • Hikaye Anlatıcısı
  • Çocuklar, Gençlik ve Eğitim Üzerine
  • Bin Dokuz Yüzlerin Başında Berlin'de Çocukluk
  • Parıltılar
  • Esrar Üzerine
  • Yalnızlık Anlatıları
  • Moskova Günlüğü
  • Kitaplığımı Yerleştirirken
  • Flanör
  • Fotoğraf Yazıları
  • Proust ve Brecht
  • Sanatta ve Edebiyatta Eleştiri
  • Radyo Benjamin
  • Rüzgarda Asılı Arp
  • Uyuşturucu Deneyleri Tutanakları
  • Epik Tiyatro Üzerine Üç Metin
  • File Neden "Fil" Deriz
  • Tarih Kavramı Üzerine
  • Walter Benjamin Kitabı

Walter Benjamin Alıntıları - Sözleri

  • Bir aşkın tip ve niteliği, onun insanın adı -önadı- için hazırladığı alınyazısında en keskin çizgileriyle belli eder kendini.” (Parıltılar)
  • ''Anımsama ile uyanış arasında son derece sıkı bir bağ vardır..'' (Pasajlar)
  • Benzerlikleri keşfetme yeteneği zaten o eski, benzeme ve benzer davranma zorunun zayıf bir kalıntısından başka bir şey değildir. (Bin Dokuz Yüzlerin Başında Berlin'de Çocukluk)
  • "Herkesin gözü dışarıdadır, ben gözümü içime çevirir, içimde gezdiririm. Herkes önüne bakar, ben içime bakarım: Benim işim gücüm kendimledir. Hep kendimi seyreder, kendimi yoklar, kendimi tadarım." (Son Bakışta Aşk)
  • Bir aşkta çoğu insan ebedi yurdunu arar. Ama başkaları, çok azı, ebedi yolculuğu. (Tek Yön)
  • - " (...) İnsan daima yalnızca kendini yaşar..." (Walter Benjamin Kitabı)
  • . En küçük hikayeyi bile anlatmanın ne kadar özgürlük gerektirdiğini nadiren düşünürüz. ... (Walter Benjamin Kitabı)
  • "Deneyim yoksulluğu: Bu, insanların yeni bir deneyimin özlemini duydukları biçiminde anlaşılmasın. Hayır, insanların özledikleri deneyimlerden kurtulmak... İnsanlar, dışsal ve de içsel de olsa kendi yoksulluklarını tertemiz ve açıkça ortaya koyarak doğru dürüst bir şeylerin ortaya çıkmasını sağlayacak bir çevreyi özlüyor. " (Parıltılar)
  • Uzun tarihsel dönemler boyunca, insan topluluklarının varoluş biçimi nasıl değiştiyse, algı biçimi de aynı şekilde değişmiştir. (Teknik Olarak Yeniden)
  • "Kendine geri dönen etkinlik yetisi, Ben'in Ben'i olma yeteneği, düşüncedir. Bu düşüncenin bizzat kendimizden başka nesnesi yoktur." (Sanatta ve Edebiyatta Eleştiri)
  • . Geçmiş şeylerin geleceği vardır. ... (Walter Benjamin Kitabı)
  • “Yolculuk yapmak, tanınanı geride bırakmaktır.” (Yalnızlık Anlatıları)
  • "Ben'in belirlenişi, kendisi üzerinde düşünsemesi... ancak kendisini, kendisine karşı bir Ben koyarak sınırlandırması koşuluyla olanaklıdır." (Sanatta ve Edebiyatta Eleştiri)
  • İnsan nasıl, birinin oturduğu meskenden ve yaşadığı semtten onun tabiatı ve mizacı üzerine bir tasavvura varırsa, [...] (Bin Dokuz Yüzlerin Başında Berlin'de Çocukluk)
  • Asıl ahlaksal olanın mecburen yanından geçip gidilir. (Çocuklar, Gençlik ve Eğitim Üzerine)
  • Bir insanın gençliğinde arzu ettiği şey, ilerleyen yaşlarda bolca oluyor. (Masalcı)
  • “Yüzlerimizdeki kırışıklıklar ve buruşukluklar, bizi ziyarete gelen büyük arzuların, kötülüklerin, sezgilerin tescilidir; fakat biz, ev sahipleri, evde değiliz.” (Proust ve Brecht)
  • Mal denilen fetişe hangi dinsel tören kurallarıyla tapılacağını moda saptar. Grandville, modanın istemlerinin kapsamını, günlük kullanım eşyalarını ve evreni de içine alacak biçimde ge­ nişletir. Modayı en uç noktalarında izleyerek doğasını gün ışığı­ na çıkarır. Moda, organik dünyayla çatışkı içersindedir. Canlı beden ile anorganik dünya arasında bir tür pezevenklik yapar. Cesetlerin hakkını canlılarda gözetir. Anorganik dünyanın cin­ sel çekiciliğinin boyunduruğundaki fetişizm, modanın can da­ marıdır. Mal kültü, bu can damarını kendi hizmetine alır. (Pasajlar)
  • Geleneksel kitap edinme yollarından bir koleksiyoncu için en münasip olanı iade etmemek şartıyla kitap ödünç almaktır. (Kitaplığımı Yerleştirirken)
  • Eski ve güzel günleri değil, kötü ve yeni olanları temellendirin. (Proust ve Brecht)

Yorum Yaz