Charlotte Perkins Gilman kimdir? Charlotte Perkins Gilman kitapları ve sözleri
Amerikalı feminist, sosyolog, yazar Charlotte Perkins Gilman hayatı araştırılıyor. Peki Charlotte Perkins Gilman kimdir? Charlotte Perkins Gilman aslen nerelidir? Charlotte Perkins Gilman ne zaman, nerede doğdu? Charlotte Perkins Gilman hayatta mı? İşte Charlotte Perkins Gilman hayatı... Charlotte Perkins Gilman yaşıyor mu? Charlotte Perkins Gilman ne zaman, nerede öldü?

Doğum Tarihi: 3 Temmuz 1860
Doğum Yeri: Hartford, Connecticut, ABD
Ölüm Tarihi: 17 Ağustos 1935
Ölüm Yeri: Pasadena, Kaliforniya, ABD
Charlotte Perkins Gilman kimdir?
Amerikan edebiyatının etkili sesi Charlotte Perkins Gillman (1860-1935), feminist harekete yüzyıl dönümünde önemli katkılar yapan Amerikan geleneğinin önemli yazarlarından biridir ve feminist bir bilinçle yazan ilk Amerikalı (feminist) kadın yazar olarak kabul edilir.
Din bilimcisi olan babası çocukken ailesini terk ettiğinden yalnız ve mutsuz bir çocukluk geçiren Gillman, yaşamı boyunca kadınlara uygulanan adaletsizlikleri eleştirmiş ve kadınların oy hakkını savunmuştur.
Sanat öğretmenliği ve mürebbiyelik yapan Gillman, yazar olacağını sezdiğindeyse gönülsüzce evlenir. Ancak bir anne, ev idarecisi ve eş olarak yaşayacağı güçlükleri de tahmin eder ve evlendikten on bir ay sonra bir kızı olduğunda umutsuzluğa kapıldığından evliliğinde sorunlar yaşar. Annesi ve kocası ise, genç kadını depresyonu yenmesi için dinlenmesi gerektiğine inandırarak, tedavi için Philadelphia, Amerika'da döneminin kadınların sinir hastalıklarında uzmanlaşmış ünlü nörologu Dr. Sir Weir Mitchell'a gönderir. Histeri hastalarına verdiği dinlenme kürleriyle ünlü nörolog, Gillman'a altı haftalık yatak istirahatı verir ve entelektüel aktivitelerini kısıtlar. Eve döndükten sonra üç ay boyunca bu tavsiyelere uyan Gillman, zihinsel bir çöküntü olan "borderline" hastalığının eşiğine gelir ve nerdeyse çıldırır. Hayatını, isteksiz bir eş ve anne olarak yaşamakla, hevesli bir yazar olmak arasında geçirdiğini düşünür.
1888'de ise, evliliğinin deliliğine meyil verdiğini anladığı için boşanma davası açan Gillman, kızıyla birlikte Kaliforniya'ya taşınsa da ancak 1892'de resmen boşanabilir. 1900'de yeniden evlenen yazar, 1934'de eşinin ölümü üzerine kızının ailesinin yanına taşınır ve bir yıl sonra göğüs kanseri olduğunu öğrenince bunun üretken yaşamına engel olacağına inandığı için intihar eder.
Gillman'ın boşandıktan sonra kaleme aldığı ve evliyken yaşadığı depresyonu otobiyografik öğelerle birlikte anlattığı "Sarı Duvar Kağıdı" adlı öyküsü de, Freud'un özgül nedenlerle oluşan nevroz tespitine uygun bir biçimde sinirsel buhranları yüzünden doktor tavsiyesi üzerine, kocasıyla birlikte dinlenmeye geldiği yazlık malikâne de kocasından ve onun kız kardeşinin kontrol ve baskılarından uzakta, gizlice yazı yazmaya ve kitap okumaya çalışırken tamamen çıldırarak; evin sarı renkli duvar kağıtlarının desenlerinden dışarı çıkmak isteyen bir kadın olduğunu düşünen, yazar bir kadının hikâyesini anlatır.
Öykünün hemen başında, kocasıyla birlikte babadan miras kalan kolonyal bir malikâneye taşınan anlatıcı kadının, "perili ev" diye tabir ettiği ev, 19. yüzyıl romanslarını andıran bir atmosfere sahiptir. Patriarkal bir simge olan bu muazzam evin, kolonyal bir malikâne olduğu gerçeğinin ilk olarak vurgulanması, Amerikan tarihinin köle ticareti geçmişine de işaret eder ve öykünün sonunda, anlatıcının ancak duvar kağıdının desenlerinde gördüğü kadın gibi delirerek özgürleşeceğini ima eder.
Kölelerin özgürlük hareketiyle özdeşleşerek, kolonyalizm eleştirisi de yapan yazar, kadınların toplumsal cinsiyet öğretilerinin dışına çıkarak, özgürleşmeleri gerektiğini de savunur. Gillman'a göre bu bağlamda, siyah kölelerin hayaletleri de, Amerikan kadının bastırılmışlığında, susturulmuşluğunda ve nihayet deliliğinde açığa çıkacaktır.
Hikâyenin sonunda anlatıcı kadın, baskıdan kaynaklanan kendi şizofrenik bölünmesini yansıtır bir biçimde hem duvar kağıdını hem de kendi yazılarını kast ederek kocasına "Sonunda sana ve Jane'e rağmen çıktım! Ve, kağıtların çoğunu parçaladım, yani beni tekrar oraya kapatamazsın." der.
Charlotte Perkins Gilman Kitapları - Eserleri
- Kadınlar Ülkesi
- Sarı Duvar Kağıdı
- Bizim Ülkemiz
- Dağı Yerinden Oynatmak
- Sarı Duvar Kağıdı ve Diğer Öyküler
- The Yellow Wallpaper and Other Stories
Charlotte Perkins Gilman Alıntıları - Sözleri
- ''Erkeklerin kadınlardan daha üstün olduğu şeylerin cinsiyet farlılığından kaynaklandığını gururla iddia ediyorduk. Erkeklerin kadınlarda görülmeyen kötü özellikler sergilediği şeyleriyse büyük bir rahatlıkla ırk özelliği olarak değerlendiriyorduk.'' (Bizim Ülkemiz)
- "Bazen düşünüyorum da, biraz olsun yazabilecek kadar iyi olsaydım en azından düşüncelerimin baskısından kurtulup rahatlayabilirdim." (Sarı Duvar Kağıdı)
- ''Her dinin içindeki dayatma inanç, nihai hakikat olduğunu iddia ederek, diğer inananlara ve inanmayanlara karşı ahmakça bir üstünlük duygusu geliştirilmesini teşvik etme eğiliminde olduğundan, zulümde uç noktalara koşarlar.'' (Bizim Ülkemiz)
- "Havva Ana'ya gelince, orada değildim ve hikayeyi inkar edemem ama şunu söyleyeyim ki eğer günahı dünyaya getirdiyse bile biz erkekler günahın bugüne kadar gelmesinde aslan payına sahibiz. Buna ne dersiniz?" (Sarı Duvar Kağıdı ve Diğer Öyküler)
- İnsan zihninin en ayırt edici özelliklerinden biri, daha iyi şeyler öngörmesidir. Önceye ve sonraya bakarız biz Ve olmayan için yas tutarız. (Dağı Yerinden Oynatmak)
- Yalnızca yalnızken ağlıyorum. (Sarı Duvar Kağıdı)
- Şahsen, zevk alarak yapılan bir işin, heyecan ve değişiklikle beraber bana iyi geleceğine inanıyorum... (Sarı Duvar Kağıdı ve Diğer Öyküler)
- Yalnızca yalnızken ağlıyorum. (Sarı Duvar Kağıdı)
- Erkekleri dişilikle etkilemekten çok onlarla insan olarak arkadaş oldu; insan olarak fikir alışverişi yapıp anlaştılar. Kadınlar o kadar insan değildi. Genellikle daha dar bakış açıları, daha az deneyimleri vardı. İçlerinden birine konuşmak için yaklaştığında, fazla kadınca bir bakış açısı, faklı toplumsal ve ahlaki değer anlayışları, konumlarının getirdiği tuhaf sınırlamalar devreye giriyordu. (Bizim Ülkemiz)
- ''Her şey bol miktarda olduğunda, herkes istediği kadar almakta özgürdü; yetersiz olduğunda bölüyorlardı. Ne yaptıklarıyla ve ne yapacaklarıyla ilgileniyorlardı, ne alacaklarıyla değil.'' (Bizim Ülkemiz)
- İnsanlarınız halka yalan söylenmesine o kadar alışmış ki umursamıyorsunuz. Gözünüzü dört açmanız gereken belli kötülüklere karşı felç olmuş, hissizleşmiş, nasırlaşmışsınız. Çok daha fazla ses çıkardığınız, çok daha az tehlikeli bir sürü şey var. (Bizim Ülkemiz)
- Keşke daha hızlı iyileşebilsem. (Sarı Duvar Kağıdı)
- Bu aralar da bir hayli yalnızım. (Sarı Duvar Kağıdı)
- Otorite yöntemi çok basit. 'Bu bir emirdir!' ve sen sadece yerine getirirsin. Düşünmek yok, emek yok, sorumluluk yok. Tanrı böyle söylüyor, kral ya da kaptan böyle söylüyor, kitap böyle söylüyor ve hepsinin omurgası Aile, Baba-Patron. Nasıldı o güzel öykü: 'Baba ne diyorsa odur!' (Bizim Ülkemiz)
- “Yalanlara inanmayı bırakıp gerçekleri gördüğümüzde, dünyanın nasıl bir sabaha uyandığını sana hissettirebilseydim keşke.” (Dağı Yerinden Oynatmak)
- ''Demokrasi, bütün insanların bilinçli, mantıklı ve koordineli eylemlerde bulunmasını gerektirir.'' (Bizim Ülkemiz)
- Neden olmasın? Neden hayatında bir kez olsun kendin olmayasın, insanların senden istediklerini değil kendi istediğin şeyi yapmayasın? (Sarı Duvar Kağıdı ve Diğer Öyküler)
- “John benim gerçekte ne kadar acı çektiğimi bilmiyor. Acı çekmem için hiçbir neden olmadığını biliyor,bu da ona yetiyor. (Sarı Duvar Kağıdı)
- Beyefendiler her daim zararsız mıdır? (Kadınlar Ülkesi)
- "...yazmak düşüncelerin basıncını azaltır ve beni rahatlatırdı." (Sarı Duvar Kağıdı ve Diğer Öyküler)