diorex
life

İktisatçı Özçelik: “Faiz Ekonomik Değil, Ahlaki ve İmani Bir Meseledir”

İktisatçı İbrahim Özçelik, faizin toplumda adaleti bozmakla beraber haksız kazanç sağlamaya neden olduğunu belirterek, faize bulaşmadan çalışmanın elbette mümkün olacağını belirtti.

  • 01.08.2025 10:46
İktisatçı Özçelik: “Faiz Ekonomik Değil, Ahlaki ve İmani Bir Meseledir”

İktisatçı Özçelik: “Faiz Ekonomik Değil, Ahlaki ve İmani Bir Meseledir”

Modern ekonomik sistemlerin merkezine yerleşen faiz uygulamaları, yalnızca ekonomik değil; aynı zamanda ahlaki, sosyal ve manevi boyutlarıyla da toplumu derinden etkiliyor. Bu konuda açıklamalarda bulunan İktisatçı İbrahim Özçelik, faizin toplumda adalet duygusunu zedelediğini, kazancı gayrimeşru yollarla elde etmeye teşvik ettiğini ve bireyin manevi dünyasını olumsuz etkilediğini ifade etti.

“Faiz, Hem İslam Ahlakına Hem İktisadi Aklın Temeline Aykırıdır”

Faizin İslam’da açıkça haram kılındığını ve sadece ekonomik bir enstrüman değil, aynı zamanda imani bir mesele olduğunu vurgulayan Özçelik, şu ifadeleri kullandı:

“Faizden uzak durmanın en büyük nedeni Bakara Suresi’nde geçen, ‘Eğer faizcilikten vazgeçmezseniz Allah ve Rasûlü ile savaş halinde olduğunuzu bilin’ ayetidir. Bu ayet, faizin sıradan bir ekonomik uygulama değil, imani bir tehdit olduğunu ortaya koyar. Faiz, üretmeden kazanç sağlamayı, tembelliği ve sömürüyü teşvik eder. Fakiri daha fakir, zengini daha zengin hale getirir. Bu durum hem İslam’ın ruhuna hem de sağlıklı bir iktisat anlayışına aykırıdır.”

Faizin İnsan Psikolojisi Üzerindeki Etkileri

Özçelik, faizin bireyin karakterini de dönüştürdüğünü belirterek, “Faize bulaşan kişi zamanla bencillik, cimrilik, dar görüşlülük ve paraya tapma gibi zararlı eğilimlere kapılır. Zihinsel süreçleri yalnızca çıkar üzerine şekillenir. Buna karşılık, zekât ve sadaka gibi ibadetler cömertlik, yardımlaşma ve alicenaplık gibi ahlaki değerleri güçlendirir. Bu değerlerin tekrarı kişiliğe sirayet eder ve bireyde kalıcı hale gelir,” dedi.

Toplumsal Dengesizliklerin Kaynağı: Faiz

Toplumun yapı taşlarının da faiz yoluyla aşındığını vurgulayan Özçelik, şunları kaydetti:

“Faize dayalı sistemlerde insanlar yalnızca kişisel çıkarlarını gözetir. Bu durum toplumsal dayanışmayı ortadan kaldırır, sınıflar arası uçurumu derinleştirir. Oysa İslam toplumunda ihtiyaç sahibi olanın yardımına koşmak, zenginin malını başkasına da fayda sağlayacak şekilde değerlendirmesi esastır. Böyle bir toplumda yardımlaşma, sevgi, güven ve birlik duygusu güçlenir.”

Faize Bulaşmadan Ekonomik Yaşam Mümkün mü?

İslamî prensiplere bağlı kalarak faizsiz bir ekonomik yaşamın mümkün olduğunu savunan Özçelik, Müslümanların kapitalist sisteme sadece eleştirel değil, çözüm odaklı yaklaşmaları gerektiğini ifade etti:

“Ekonomi alanında İslami değerlere dayalı alternatif modellerin geliştirilmesi şart. Her ne kadar mevcut sistem faiz üzerine kurulu olsa da, bu durumu kabullenmek yerine Kur’an ve sünnet ışığında çıkış yolları üretmek gerekir. Faize bulaşmadan, üretken ve helal kazanç odaklı bir yaşam mümkündür.”

İslam Ticaret Hukuku ve Helal Kazanç Bilinci

Faizsiz bir ekonomik sistemin temel taşlarından birinin de İslam ticaret hukukunu bilmekten geçtiğini vurgulayan Özçelik, helal kazancın önemine dikkat çekti:

“Ticaret sadece alım-satım değil, aynı zamanda ahlaki bir sorumluluk ve ibadettir. İslam ticaret hukukunu bilmeden, yanlış sözleşmelerle, gizli kusurlarla veya aldatıcı reklamlarla kazanç elde etmek mümkün ama bu kazanç Allah katında sorumluluk doğurur. Ticaretle uğraşan biri sürekli kul hakkı ile yüz yüzedir.”

“Kaynaklar Sınırlı Değil, Paylaşım Adil Olmalı”

Modern iktisat tanımlarına da eleştiri getiren Özçelik, “Sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaçları karşılama” tanımının yanlış bir varsayıma dayandığını belirtti:

“Allah’ın kaynakları sınırlı değildir. Sorun kaynakların kıtlığı değil, adil dağıtılmayışıdır. Bu tanım bireyin malını mutlak sahiplik iddiasıyla istediği gibi kullanabileceğini öne sürüyor. Bu, servetin birkaç elde toplanmasına ve toplumun zengin-yoksul ayrımında keskinleşmesine neden olur.”

“İslam’ın Ekonomik Hedefi: Servet Dağılımında Denge”

Zekât, infak, sadaka ve helal kazanç ilkeleri üzerine inşa edilen bir toplumda faize olan ihtiyaç ortadan kalkacağını belirten Özçelik, sözlerini şöyle tamamladı:

“İslam, servetin bir elde toplanmasını değil, toplum içinde dolaşımda olmasını ister. Paylaşım kültürü geliştiğinde hem sosyal hem de ekonomik adalet sağlanır. Aksi takdirde bencillik artar, güven kaybolur ve toplum çözülmeye başlar. İslami ekonomi sistemi, bireyin hem dünya hem ahiret saadetini gözeten bütüncül bir yaklaşımı temsil eder.”

Editör: Beşir Şavur

Yorum Yaz