tatlidede

Doğu'da Seyahat - Gérard de Nerval Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Doğu'da Seyahat kimin eseri? Doğu'da Seyahat kitabının yazarı kimdir? Doğu'da Seyahat konusu ve anafikri nedir? Doğu'da Seyahat kitabı ne anlatıyor? Doğu'da Seyahat PDF indirme linki var mı? Doğu'da Seyahat kitabının yazarı Gérard de Nerval kimdir? İşte Doğu'da Seyahat kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 07.10.2022 20:00
Doğu'da Seyahat - Gérard de Nerval Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Gérard de Nerval

Çevirmen: Selahattin Hilav

Orijinal Adı: Voyage en Orient

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750807787

Sayfa Sayısı: 796

Doğu'da Seyahat Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Doğu’da Seyahat, kısa Batı izlenimleriyle açılıp Syra’dan İskenderiye’ye, Kahire’den İstanbul’a uzanıyor. Nerval, gezdiği yerlerin tarihi, toplumsal ve siyasal düzeni, gelenekleri, efsaneleri üstüne bilgi edinip saptamalar yapıyor; bu yeniliklerin, bu bilinmezlerin, kendi iç dünyasıyla çakıştığı yerlerde de şair kimliğini açığa vuruyor.

Farklı toplumları dışarıdan değil, halkların içinden yansıtmaya özen gösteren, dostça bir mektup içtenliğiyle kurulan bu başyapıt, Batılı “seyahat düşüncesinde“ bir kilometre taşı olma özelliğini hala koruyor, koruyacak. Binbir Gece Masalları havasında bir tanıklık Doğu’da Seyahat.

Doğu'da Seyahat Alıntıları - Sözleri

  • "Bütün dinlerde inançlar birbirine daha fazla yaklaştıkça, inananlar birbirlerinden daha fazla nefret ediyorlar; çıkın bakalım işin içinden."
  • En iyinin ne olduğunu Allah herkesten fazla bilir.
  • Kim, gökyüzünün yıldızlarında ezeli ve ebedi gücün kanıtlarını ve onların düzenli hareketlerinde gizlenmiş bir ruhun özenli etkinliklerini görüp tapınmazdı.
  • Yol arkadaşı olan bir Türk, bir Arap, bir İranlı ve bir Rum hep beraber bir ikindi kahvaltısı yapmak isterler. Herbiri onar para verir. Fakat ne satın alınacağı kararlaştırılmamıştır. Türk üzüm, Arap ineb, İranlı ingür, Rum da stafiliyon diye tutturur. Her birisi kendi arzusunu kabul ettirmek ister. Bu yüzden çekişmeye başlarlar. Tam bu sırada oradan geçmekte olan ve dört dili de bilen bir derviş, yakında bulunan seyyar bir üzüm satıcısını çağırır. Böylece, hepsinin almak istediği şeyin de üzüm olduğu ortaya çıkar.
  • Akşam yemegi vaat ettim, ama öfkeyle reddedildigimi gördüm. Burada(Viyana) kadınlar, kendini bilmezlere çok agır sözler söylüyorlar.
  • Seyahatin en eglencelı yanı, durduğumuz her limanda, yeni bir milletle tanışmak
  • Hayır, siz başarıya dalkavukluk ediyorsunuz; yerlerde sürünseydim, başımı çiğneyip geçerdiniz.
  • İngilizler, işgal ettikleri yerlerin halklarını İngiliz haline getirmezler, demek istediğim egemenlik kurarlar ve onları köleler ya da kimi zaman hizmetçiler haline getirirler.
  • Doğal olarak yetiştirilmiş kadınlar da, görkemli kuşlar da olduğu gibi, kendilerini adi baştan çıkmalardan koruyan bir gurur vardır.

Doğu'da Seyahat İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Doğu’da Seyahat yahut Doğu’ya Yolculuk. İki farklı baskısı olan ve epey lezzetli bir kitap. Anılar, gözlemler, düşünceler, o dönem toplumsal yapılar ve fikirler bir arada. Bu kadar net bir görüşü direkt olarak o dönemi yazan birinden okumakla dedelerden torunlara kalan anlatım mirasları arasında bile büyük fark var. Yazı kalır. Ölümünden birkaç yıl önce bu büyük seyahate çıkan yazarın Marsilya itibariyle başlayan yolculuğu, gözlemleri, anlattıkları sizi epey şaşırtacak çünkü beni şaşırttı. İngilizlerden değil, onların kibrinden nefret ediyor. Aslında gülerek seyrettiğimiz pek çok İngiliz dizisi ve karakterinde de bu durumu gözlemliyoruz. En çok bilinen Sherlock ve Doctor karakterlerini göz önüne getirmenizi tavsiye ederim. İzmir ve oradan İstanbul’a ayak basınca adeta ‘oh be medeniyet’ diye haykırıyor yazarımız. Özellikle İstanbul hayranlığını görmezden gelmek mümkün değil. Biraz kalın bir kitap ama öyle çok zor bir kitap da değil. Çeviri kalitesiyle beraber anlatım dili de yormuyor. Yağ gibi akıp gidiyor sayfalar. Hepimize iyi okumalar dilerim.. (Sadık Kocak)

Osmanlı tarihini okullarda anlatıldığı kadarıyla biliyoruz. Padişahlarını, savaşlarını, fetihlerini, toprak kayıplarını, anlaşmalarını, devlet ve ordu yapısını, bize anlatıldığı kadarıyla biliyoruz. Ancak Osmanlıda halkın günlük yaşamı ile ilgili (kendi adıma söyleyeyim) çok az şey biliyoruz. Siz de okumuşsunuz; Osmanlı döneminde bir adam esnafın birinden alışveriş yapmak istemiş de esnaf, ben siftah yaptım komşu esnaftan alın demiş. Diğer esnaf da aynı şeyi söyleyip bir diğer esnafa yönlendirmiş. Böylece o dönemin esnafının ne kadar gözü tok, ahlaklı, vicdanlı olduğu, halkın bolluk, refah içinde çok mutlu olduğu mesajı verilir. Açıkçası bunu duyduğum çocukluk yıllarımda bile olayın hamaset ve propaganda kokan tarafı dikkatimi çekmişti. Bu nedenle Osmanlı döneminde halkın günlük yaşantısını ideolojik ve önyargılı bakış açısından arındırılmış, tarafsız bir gözlemcinin anlatımını okumak istemiştim. Her ne kadar Avrupalıların Osmanlıya bakışı önyargılı olsa da yine de 18.yy ın ilk yarısında, Fransız yazar Gerard de Nerval ile Mısır’dan başlayan Filistin, Suriye, İzmir ve nihayet İstanbul’da biten bir seyahate çıkmak ilgi çekici geldi bana. Kitapta dikkatimi çeken hususları aşağıya çıkardım. - Nerval, diğer seyahat yazarları gibi gittiği yerlerin detaylı tasvirlerini yapmamış; daha çok halkın giyimi, kültürü, gelenekleri üzerinde durmuş. - Müslüman halkın kültürüne olabildiğince hoşgörülü yaklaşmış, hatta Avrupalılarla karşılaştırıp yer yer onların üstünlüklerine değinmiş. - Usta bir dille yazmasına karşın, altını çizebileceğim kadar dikkatimi çeken bir cümlesi olmadı. (Belki bunda çevirmenin de payı vardır.) - Kitapta en sinir bozucu şey, tüm dipnotların kitabın sonuna alınmasıydı. Benim gibi dipnotları asla atlamayan biri için bir eziyetti. - Dipnotların çok büyük bir kısmı Nerval’ın anlattığı tarihi olayların yanlışını düzeltmekle ilgilidir. Nerval, ya yanlış bilgi vermiş, ya olayları karıştırmış veya kronoloji tutarlılığından yoksun olaylar anlatmış. Hal böyle olunca, anlatılanların ne kadarı gerçek, ne kadarı Nerval’ın uydurması, anlamak pek mümkün olmuyor. - Kitapta gerçek tarihi olaylara dayanılarak, ustaca kurgulanmış, biri oldukça uzun iki hikaye anlatılıyor. - Zaman zaman bölgedeki İngilizleri alaycı bir üslupla eleştirmiş. (Özgür Şafak)

Doğu'da Seyahat PDF indirme linki var mı?

Gérard de Nerval - Doğu'da Seyahat kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Doğu'da Seyahat PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Gérard de Nerval Kimdir?

Paris'te doğan Nerval iki yaşındayken, annesi Silezya'da vefat eder. Babası, Napolyon'un ordusunda askeri doktordur. Amcası, Antoine Boucher'in yanında; Valois bölgesinin kırsal kesimi olan Mortefontaine'de yaşar. Babasının 1814 yılında savaştan dönmesi üzerine tekrarParis'e gönderilir. Birçok defa, Valois tarlalarına geri dönen Nerval, Valois şarkıları ve efsanelerini bu dönemde yaratır.

Çevirmenlik hevesi, Goethe'in Faust (1828) eseriyle başlar ve bu O'nu ünlü eder. Goethe'nin de takdirlerini alan Nerval, 1840'lı yıllarda daHeinrich Heine'nin şiirlerini Fransızca olarak sunar.

Üniversite'ye gittiği 1820'li yıllarda Theophile Gautier ve Alexandre Dumas ile dost olur. Nerval'in şiirleri Romantik Deizm içerir; bu dönemde hayranları arasında Victor Hugo da bulunmaktadır.

Dönemin Mason dünyasının önemli şahıslarından olan Nerval, uyuşturucu madde bağımlısı olmuş; 1841 yılı itibariyle birkaç kez akıl hastanesinde yatmıştır. Görevi vesilesi ile birçok ülke gezen Nerval, hiçbir şehirde yerleşik bir hayat sürememiştir. O'nun Paris'de 1820'li yıllarda, Lüksemburg ve Hollanda'da da 1830'lu ve 1840'lı yıllarda yaşadığı aşkları şiirlerine de yansımıştır.

1855 yılında, 47 yaşındayken Paris'te bir parkta ilk aşık olduğu kadını ailesi ile piknik yaparken görür. Çocuklarıyla mutlu olan babanın yaşamını kıskanarak tekrar bir bunalım içerisine girer. (Başka bir görüşe göre de; ilk aşkını, kocası ile beraber balkonda çocuklarıyla yemek yerken gördüğüdür.) Öldüğü gün, "Sıcak bir kış günü" tasviriyle dünya tarihine geçer.

Gérard Labrunie 'nin yazılarında kullandığı ismidir. Romantizmin en güçlü temsilcisi olan Fransız; şair, yazar ve gezgindir. Birçok defa Türkiye'ye de uğramış, İstanbul'un en çok mezarlıklarını beğenmiştir. Dünyaedebiyat tarihinin en önemli şairlerinden ve yazarlarından biridir.

Gérard de Nerval Kitapları - Eserleri

  • İstanbul Yolunda
  • Küçük Aylaklık Şatoları
  • Doğu'da Seyahat
  • Aurélia
  • Ateşin Kızları
  • Sylvie - Dizeler
  • Muhteşem İstanbul
  • Düş Gezgini

Gérard de Nerval Alıntıları - Sözleri

  • “Eski bir deyişe göre, insan çift yaratılır, benzerini görürse ölüm yakın demektir.” (Aurélia)
  • "Ruhum yok edilemez bir molekül, azıcık havanın şişirdiği ama doğada yerini bulan bir kürecik mi yoksa enginlikte kaybolan boşluğun kendisi, hiçliğin imgesi midir?" (Aurélia)
  • Jean-Jacques ne doğru söylerdi: 'insa­nları bozan, kentlerin zehirli havasıdır'. (Sylvie - Dizeler)
  • ''..ve dedi: dünyaları gezdim, her şey ölüyor yitirdim uçuşumu, o süt rengi yollarda yaşam kadar doğurgan, uzak damarlarında dünyanın, her şey altın kumlarla dökülüyor ve her yerde dalgalar boyunca kıraç toprak kabaran okyanuslar, fırtına, kasırgalar başıboş küreleri döndürüyor bir soluk o büyük sonsuzlukta ne ses, ne de bir ruh var Tanrının gözünü ararken küreyi gördüm Geniş, kara ve dipsiz, orda oturan gece Yoğunlaşıyor ve ışık saçıyor evrene; Ve bir gökkuşağı var o kuyuyu kuşatan, Eski kaosun eşiği, hiçlik, karanlık Ve bir helezon gördüm dünyalarımı yutan Değişmeyen bir yazgı, dar bir yol, dilsiz, sağır Buz gibi soğuk bir şart!.. Benden önce yol alan Ölü dünyalarda, kar altında ağır ağır Bir şey var, soğuyan ve evreni de solduran, Nedir bu yaptıkların, ey ilk güç, hele bir gör, Sönmüş güneşlerinde her şey soluyor şu an... Bir dünya can verirken öteki diriliyor, Emin inisin ölümsüz bir soluk sunduğundan?.. Oy babam, oy! Yüreğimde duyduğum sen misin? Ölümü diriltir ya da yenebilir misin? Ezilebilir misin son bir çaba içinde? Gecelerin meleği sürgün ediyor beni, Şu yalnız ve şu yaşlı gözlerimden geçeni Okuyabilir misin? Her şey ölecek benle!" (Küçük Aylaklık Şatoları)
  • Derin sonsuzluk bir zaman Gülerdi bakışınızda... Sönen ateşi yeniden Gökyüzünde yaksanız ya! (Küçük Aylaklık Şatoları)
  • Ben bir hayalin peşindeyim, başka şeyin değil. (Ateşin Kızları)
  • Doğal olarak yetiştirilmiş kadınlar da, görkemli kuşlar da olduğu gibi, kendilerini adi baştan çıkmalardan koruyan bir gurur vardır. (Doğu'da Seyahat)
  • Seyahatin en eglencelı yanı, durduğumuz her limanda, yeni bir milletle tanışmak (Doğu'da Seyahat)
  • Jean-Jacques ne doğru söylerdi: 'insa­nları bozan, kentlerin zehirli havasıdır'. (Ateşin Kızları)
  • "Yaşamış olduğumuz dünya kaderlerimizin örülüp söküldüğü bir tiyatro hâlâ; bizler bu tiyatroyu canlandıran ve şimdiden sönmeye yüz tutmuş merkezi ışıktan yayılan ışınlarız..." (Aurélia)
  • Yol arkadaşı olan bir Türk, bir Arap, bir İranlı ve bir Rum hep beraber bir ikindi kahvaltısı yapmak isterler. Herbiri onar para verir. Fakat ne satın alınacağı kararlaştırılmamıştır. Türk üzüm, Arap ineb, İranlı ingür, Rum da stafiliyon diye tutturur. Her birisi kendi arzusunu kabul ettirmek ister. Bu yüzden çekişmeye başlarlar. Tam bu sırada oradan geçmekte olan ve dört dili de bilen bir derviş, yakında bulunan seyyar bir üzüm satıcısını çağırır. Böylece, hepsinin almak istediği şeyin de üzüm olduğu ortaya çıkar. (Doğu'da Seyahat)
  • "Her insanda bir seyirci ve bir aktör, bir konuşan bir de cevap veren vardır." (Aurélia)
  • ...Ağaçlara isim oyulur ya, öyle/ Bir şey var çok önceden kalbimi oyan! (Sylvie - Dizeler)
  • Ben bir hayalin peşindeyim, başka şeyin değil. (Sylvie - Dizeler)
  • "Rüya ikinci bir hayattır. Bizi görünmez dünyadan ayıran bu fildişi veya boynuz kapılardan içim ürpermeden geçememişimdir. Uykunun ilk anları ölüme benzer, bulanık bir uyuşukluk aklımızı ele geçirir ve ben'in tam olarak hangi anda başka bir biçimde varoluş görevine devam ettiğini anlamayız. Yavaş yavaş aydınlanan belirsiz bir yeraltıdır uyku, burada gölgeden ve gecenin içinden, arafı mesken tutmuş, ciddiyetle hareketsiz duran soluk siluetler çıkagelir. Sonra tablo şekil alır ve yeni bir berraklık bu görüntüleri aydınlatıp hareketlendirir; ruhlar dünyası kapısını bizlere açar." (Aurélia)
  • "Bütün dinlerde inançlar birbirine daha fazla yaklaştıkça, inananlar birbirlerinden daha fazla nefret ediyorlar; çıkın bakalım işin içinden." (Doğu'da Seyahat)
  • "Kitaplarım, tüm zamanların biliminden tuhaf bir yığın, tarih, gezi, dinler, Kabala, astroloji, Giovanni Pico della Mirandola, bilge Mersius ve Nikolaus von Kues'un gölgelerini neşelendirecek iki yüz cilt halinde bir Babil Kulesi, hepsi bana kalmıştı! Bir bilgeyi delirtmeye yeterdi ya da bir deliyi bilge edecek kadar şey vardı." (Aurélia)
  • Muhteşem yüzyıl dizisinde tarihe yalan sokulması ve kötüleme-karalama projesi (Yabancı yazardan) Tarihi hadiselere önyargılı bakan birçok batılı yazarın, Osmanlı kadınlarının saray hayatını kendi hayat felsefelerine göre değerlendirip,"kafes edebiyatı" çerçevesinde senaryolaştırmasına karşılık, yıllarca Istanbul'da yaşayan "Muhteşem Istanbul" kitabının yazarı Gerard de Nerval Osmanlı saray kadınları hakkında şöyle yazmaktadır: "Saray kadınlarına gelince, bunların gerçekten birer alim olduklarını söyleyebiliriz ve bu sözümüzde mübalağa yoktur. Çünkü saraya giren her kadın, tarih, edebiyat, müzik, resim ve coğrafya konularında çok ciddi bir eğitime tabi tutulur. Bu kadınların birçoğu, sanatkar veya şairdirler." Asıl kitap kaynağı; Gerard de Nerval, Muhteşem Istanbul, Boğaziçi Yay., Istanbul 1974, sayfa 82. (Muhteşem İstanbul)
  • "Evrende hiçbir şey kayıtsız, hiçbir şey aciz değildir; bir atom her şeyi parçalayabilir, bir atom her şeyi kurtarabilir!" (Aurélia)
  • Hayır, siz başarıya dalkavukluk ediyorsunuz; yerlerde sürünseydim, başımı çiğneyip geçerdiniz. (Doğu'da Seyahat)

Yorum Yaz