Eddi Anter kimdir? Eddi Anter kitapları ve sözleri
Türk Yazar Eddi Anter hayatı araştırılıyor. Peki Eddi Anter kimdir? Eddi Anter aslen nerelidir? Eddi Anter ne zaman, nerede doğdu? Eddi Anter hayatta mı? İşte Eddi Anter hayatı...

Doğum Tarihi: 1961
Doğum Yeri: İstanbul, Türkiye
Eddi Anter kimdir?
1961 yılında İstanbul’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Nişantaşı Işık Lisesinde aldıktan sonra üniversiteyi İngiltere’de Brighton Polytechnic ve Amerika’da University of Miami’de okudu.
Uluslararası Pazarlama uzmanı olup, uzun bir süre tekstil işiyle uğraşmıştır. Bir kaç yıl boyunca bir internet sitesinde Don E adı altında kültür ve sanat üzerine yazılar yazdı.
Makale ve öyküleri bir çok gazete ve dergide yayımlandı. İlk romanı 2006 yılında piyasaya çıktı. “Lilly- Ben Bir Arap Yahudisi’yim” aylarca En Çok Satanlar Listesinde yer aldı. 2007 yılında çıkan “Kumbara” adlı ikinci ve 2009 yılında çıkan “İkilem” adlı romanı da uzun bir süre En Çok Satanlar Listesinde kaldı. “İnkar” 2011 yılının son aylarında raflarda yerini aldı.
5 Lisan biliyor. Üç çocuğu var. Yaşamını Türkiye, New York ve Florida’da sürdürüyor.
Eddi Anter Kitapları - Eserleri
- Kabile
- İnkar
- Kumbara
- Lilly
- Ben Benim
- İkilem
- Kesmeşeker
- Vakitsiz Kaybedenler
- Karanlıkta Yürüyen Yabancı
- El Ele
Eddi Anter Alıntıları - Sözleri
- İnsanlar genel anlamda kötüydü. Kötülük yapmak için zaman ve mekan kolluyorlardı. (El Ele)
- En uzun yol kendine varış sürecidir. (Karanlıkta Yürüyen Yabancı)
- Hayvanlar dünyasında iyi veya kötü yoktur. Onlar içgüdüleriyle hareket ederler. Kötüyü tanıyan insanoğlu, onu kullanmamak konusunda ne kadar güçlü olacaktı? Sınav buydu! Bununla sınanacaktı... Yasak meyve nefis miydi? Tadı mı nefisti yoksa nefsi mi tatlıydı? (Vakitsiz Kaybedenler)
- Biz almayı bilmiyor, beceremiyoruz. Hayal kurmayı unuttuk yuvarlanıp gidiyoruz. Ben gidiyorum... (Karanlıkta Yürüyen Yabancı)
- Ben Benim (Ben Benim)
- "Her şeyi bildiğini zanneden cahil insanlar vardır; hiç bir şeyi bilmediğinin farkında olan bilgeler de." (İnkar)
- ''Hayatta en önemli olan şey, düşmanla savaşmak değil, düşmanı dosta çevirebilmektir.'' (İnkar)
- İlişki, farklı kişilerle aynı şeyi sürekli tecrübe etmek değil, tek bir kişiyle farklı her şeyi yaşayabilmektir. (Karanlıkta Yürüyen Yabancı)
- Anladım ki ben benin ilacıydım... Kendimin şifacısıydım... .. (Kesmeşeker)
- İnsanoğlu bir şeyi yapmaya kesin karar vermesi halinde o an hemen karşısına yapmaması için gerekli onlarca tahrik edici unsur, yoldan saptırıcı fikirler ortaya çıkar. (İnkar)
- Gözler herkesi ve her şeyi görür kendini görmek dışında. (El Ele)
- Hayatın sırları basitlik ve sadelikte gizlidir. (Ben Benim)
- Kışlık ve yazlık olması gereken kıyafetler marka, şekil, boy ve renklerine göre pazarlanıyorlar. Bizler de bunu onaylıyor, eskimeden yeni şeyler satın alıp, bir duygu boşluğunu doldurmaya çalışıyoruz. Duracağımız yok. Özenmek, dikkat çekmek, onay almak ihtiyaç olduğu müddetçe herkesten farklı olmak gayreti de devam edecektir. Herkes özüne dönebilse hem dışarıda herkesten farklı olduğunu anlayacak, hem de içinde herkesle bir olduğunu deneyimleyecek. Olmuyor, belli ki olmayacak. Besbelli işte olmayacağı. Uyananlar biliyor. Uykuda olanlarsa, bilmeden uyumaya devam edecek. (Vakitsiz Kaybedenler)
- “Az ve özünde olan, çok ve sözünde durmayandan iyidir” (Kesmeşeker)
- Evrende hiç boşluk yoktur. Evrenin merkezinde yeryüzü vardır. Yeryüzü aşağıdan ve yukarıdan sularla çevrilmiştir. Sular içinde gökkubbe, gökyüzü yani hava bulunur, tüm bunların dışında ateş, Öz vardır. Kutsalın Kutsalı olan Öz'dür. Bunların her biri bir birini çevreleyen elementlerdir" diye arkasını getirdi Madam. (El Ele)
- Hayat ayrıntılarda yatar. Bunları fark etmeyen hayatı kaçırır, uyuyakalır. (Karanlıkta Yürüyen Yabancı)
- Kendi dünyamın kralıyım; başkasının dünyasında çoban olsam ne yazar (Vakitsiz Kaybedenler)
- "Hayat, kıymetini fark bile etmediğin her nefestir." (Kabile)
- Bilmezler mi bir şeyi ne kadar unutmaya çalışırsan, o şey kendini hatırlatmak konusunda o kadar güç kazanır. (Kabile)
- Tanıyıp bildiğini sandığın insanlar hakkında önyargıya ve nihayetinde de yargıya düştüğünde kendini bir şey sanmaya da başlarsın.İnsanın doğası yazık ki bu şekilde çalışır.Kendinden güçlü olduğunu sandığın ,bu şekilde gördüğün herkese kıymet veren olursun .Bu kişilere de kıymet verdikçe sen değerden düşersin. Sonunda kendi kuyruğunu yakalamaya çalışan kediye dönersin. (Kabile)