tatlidede
tatlidede

Enis Doko kimdir? Enis Doko kitapları ve sözleri

Türk Fizikçi Enis Doko hayatı araştırılıyor. Peki Enis Doko kimdir? Enis Doko aslen nerelidir? Enis Doko ne zaman, nerede doğdu? Enis Doko hayatta mı? İşte Enis Doko hayatı...
  • 30.11.2022 15:00
Enis Doko kimdir? Enis Doko kitapları ve sözleri
Türk Fizikçi Enis Doko edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Enis Doko hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Enis Doko hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Enis Doko hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1987

Doğum Yeri:

Enis Doko kimdir?

Türk fizikçi. Enis Doko, 1987 yılında Makedonya’nın Ohri kentinde doğdu. Enis Doko’nun Dahi ve Dindar: Isaac Newton isimli eseri 2011 yılında yayımlandı. Enis Doko din felsefesi, bilim felsefesi, fizik felsefesi, ahlak felsefesi, ontoloji ve teoloji gibi konularla ilgilenmektedir. Aktif olarak din felsefesinde teizm-ateizm tartışmaları alanına yoğunlaşmaktadır. Bilim felsefesi alanında bilimsel realizm ve bilimsel anti-realizm tartışmaları ile ilgilenmektedir. Enis Doko katıldığı televizyon programlarında evren ve fizik ile ilgili bilgiler vermektedir.

Enis Doko Kitapları - Eserleri

  • Dahi ve Dindar Isaac Newton
  • Allah’sız Ahlak Mümkün mü?
  • Bilimsel Gizemler ve Yalanlar
  • Metafiziğin Temelleri

Enis Doko Alıntıları - Sözleri

  • Kuantum teorisinin determinizmi kesin olarak yanlışladığı tartışmaya açıktır. (Metafiziğin Temelleri)
  • Dünya görüşlerimizi belirleyen şey çoğu zaman ampirik gözlemlerden çok, metafiziksel inançlarımızdır. (Metafiziğin Temelleri)
  • Maddenin katı, sıvı, gaz ve plazmadan ibaret dört hali olduğu inancı yanlıştır. Çağdaş fizik, maddenin 30'dan fazla halini keşfetmiştir. (Bilimsel Gizemler ve Yalanlar)
  • Oliver Curry ve çalışma arkadaşları dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan 60 farklı topluluğun etnografik kayıtlarını incelediler. Bu inceleme bütün bu kültürlerin 7 tane temel işbirliği stratejisinin bütün bu kültürler tarafından benimsendiğini ortaya çıkardı. Bu stratejiler şu şekilde özetlenebilir: 1. Akrabalara kaynak tahsis etmek 2. Ortak faydanın koordine edilmesi 3. Sosyal değiş tokuş 4. Cesaret ve yetenek 5. Alçak gönüllülük ve saygı 6. Ayrım/adalet 7. Sahiplik/mülk (Allah’sız Ahlak Mümkün mü?)
  • Newton'a göre insan doğası putperestliğe eğilimlidir, bu eğilimin sonucunda Tanrı'nın indirdiği dini aracılarla kirleterek saptırmaktadır. (Dahi ve Dindar Isaac Newton)
  • Uzay Tanrı'nın duyu organı gibidir. (Dahi ve Dindar Isaac Newton)
  • Kaderciliğin bir diğer motivasyonu da dinlerden gelir. Teistik(yani İbrahimi dinlerin) Tanrısı her şeyi bilen bir varlıktır. Geleneksel olarak teistler Tanrı'yı zamansız olarak düşünürler ve onlara göre Tanrı ezelden beri geleceği bilir. Dolayısıyla benim yapacaklarımı da önceden bilir. Buna teolojik kadercilik denir. (Metafiziğin Temelleri)
  • Kralların ölü atalarının gördükleri hürmete zaafları vardır. (Dahi ve Dindar Isaac Newton)
  • Dünya aslında tam olarak Güneş'in etrafında dönmez. Güneş, Dünya ve tüm gezegenler, Güneş sistemi'nin ortak ağırlık merkezinin etrafında döner. (Bilimsel Gizemler ve Yalanlar)
  • - " (…) Metafizik en temel sorularla ilgilendiği için yapılabilecek en temel sorgulamaları içerir..." (Metafiziğin Temelleri)
  • Bundan sonra bir sihir gösterisi izlediğinizde şunu hatırlayın: Yaşadığımız evren o sihir gösterisinden çok daha şaşırtıcıdır. (Bilimsel Gizemler ve Yalanlar)
  • Kırmızı Çorapların Getirdiği Keşif 1700'lerde, İngiliz kimyacı John Dalton annesine bir çift kırmızı çorap hediye ettiğinde bütün ailesini şok etmişti. Dalton ve ailesi Protestan Quakers mezhebine bağlıydılar ve onlarda alçakgönüllülük esastı. İnançlarının gereği olarak koyu renkleri tercih eder ve kesinlikle kırmızı giymezlerdi. John Dalton ısrarlı bir şekilde çorapların mavi olduğunu iddia etmiş ve kardeşi de ona destek vermişti. Dalton sonradan yanıldığını anladığında büyük bir keşif de yapmış oldu. Bu keşif renkkörlüğü hastalığıydı. Dalton ve kardeşi renkkörüydü; burdan hareketle rönkkörlüğünün genetik olduğunu ilk bulan da Dalton oldu. Bu yüzden renk körlüğü Daltonizm olarak da anılır. Yanlışlıkla alınan kırmızı çorap da böylece bilim tarihinde yerini aldı. (Bilimsel Gizemler ve Yalanlar)
  • Eski çağlarda, genellikle, varlığın kategorileri ve tümeller² sorunu da metafiziğin konusu olarak görülmüştür. Modern dönemde yukarıda sayılanlar dışında şu konular da metafiziğin alanı içinde sayılmaktadır: 1. Modalite. (De re (şeylerin) ve De dicto (önermelerin) modalitesi): Şeylerin varlığı ya da özellikleri ile önermelerin imkânsız, mümkün ya da zorunlu olması konusu ile ilişkili felsefi problemler. 2. Uzay ve zamanın doğası ile ilgili problemler. 3. Devamlılık ve süreklilik ile ilgili problemler. 4. Nedensellik, özgür irade ve determinizm ile ilgili problemler. 5. Zihinle ilgili problemler. 6. Neyin var olduğunu tespit etmeye çalışmak (Metafiziğin Temelleri)
  • Bilimi başarılı kılan şey deneysel olması ve gerçeğin peşinden özgürce koşmasıdır. Bilim gerçeğe özellikler, koşullar atfetmez. Gerçek, zamanla yüzünü gösterecek teşekkür. (Dahi ve Dindar Isaac Newton)
  • İkinci yaygın eleştiri Platoncu realizm aleyhinde getirilir. Nedensel ilişkiler çoğu felsefecilere uzay-zamanda gerçekleşir. Dolayısıyla uzay-zaman dışındaki tüneller nedensel ilişkiye giremezler. Peki nasıl oluyor da uzay-zaman dışındaki nedensel ilişkiye girmeyen tümeller, uzay-zamandaki içsinler tarafından örneklenebilir? Bu bağlantıyı sağlayan şey nedir? Sezgisel olarak bu durum epey gariptir. Nasıl oluyor da uzay-zaman dışındaki bir şey uzay-zamandaki nesnelerde beliriyor? Başarılı bir Platoncu realist kuramın bu sorulara cevap verebilmesi gerekir. (Metafiziğin Temelleri)
  • Ebedi ve ezeli, her yerde olan, her şeyi bilen, yüce, Dünya’yı ve gökleri yaratan tek Tanrı vardır: Baba ve O’nunla insanlar arasında tek bir aracı vardı: İnsan İsa. Baba hiçbir gözün görmediği ve göremeyeceği görünmez Tanrı’dır, diğer bütün varlıklar bazen görünebilir olurlar. Baba’nın kendinde yaşamı vardı ve Oğul’a da kendinde yaşam verdi. Baba her şeyi bilendir ve bütün bilgiyi öncelikle kendi göğsünde taşıyordu ve gelecekteki şeylerin bilgisini İsa’ya anlattı ve ne gökte ne yerde ne de yer altında Kuzu hariç hiçbir şey direkt Baba’dan geleceğin bilgisini almaya layık değildir. Ve bu yüzden İsa’nın tanıklığı Peygamber’in “Ruhu”dur ve İsa “Söz”dür ya da Tanrı’nın Peygamberi’dir. Baba hareketsizdir, hiçbir şey ondan daha boş ya da daha dolu olamaz o yüzden O doğanın ebedi mecburiyetinden dolayıdır: O’nun dışında diğer bütün varlıklar bir yerden başka bir yere hareket edebilirler. İsa gelmeden önce Baba’ya yönelik olan her türlü tapınma (ister dua olsun ister yüceltme ya da şükran) hâlâ O’na (Baba’ya) yöneliktir. İsa, Baba’sına yönelik tapınmayı azaltmak için gelmedi. En etkili dualar Oğul adıyla Baba’ya yapılan dualardır. Bizi yarattığı için ve bize yiyecek ve giyecek verdiği için ve hayatın diğer nimetleri için sadece O’na teşekkürlerimizi sunmalıyız ve dileklerimizi yerine getirmesi için İsa adına direkt O’ndan istemeliyiz. Aracılık için İsa’ya yalvarmak zorunda değiliz. Eğer Baba’ya doğru düzgün yalvarırsak o bizim için aracılık edecektir. Kurtuluş için Oğul adıyla Baba dışında birine dua etmemiz gerekli değildir. Tanrı adını Melek ve Krallar’a vermek birinci emre karşı gelmek değildir. Melek ve Krallar’a Yahudilerin Tanrısı’na tapar gibi tapmak ona karşı gelmektir. Çünkü emrin anlamı: “Başka Tanrılara değil bana tapmalısınız”dır. Bize göre, her şeyin kaynağı ve bizim kaynağımız olan bir Tanrı vardır ve her şeyin ve bizim aracılığı ile yaratıldığımız bir Rab İsa vardır. Diğer bir deyişle, biz sadece Baba’ya yüce Tanrı olarak tapacağız ve sadece İsa’ya, katledilerek ve kanıyla kefaretimizi ödeyerek bizi kral ve papaz yapan Efendi, Mesih, büyük Kral, Tanrı’nın Kuzusu olarak tapacağız. (Dahi ve Dindar Isaac Newton)
  • Ünlü alman filozofu Nietzsche, Tanrı’yı öldürmenin ahlakı öldürmekle aynı anlama geldiğini düşünüyordu: Ahlakın, “sadece Tanrı gerçekse gerçekliği vardır. O Tanrı’ya inanıp inanmamakla ayakta kalır ya da yıkılır. (Allah’sız Ahlak Mümkün mü?)
  • Her kıtayı kapsayacak şekilde 44 farklı ülkede toplamda 25.863 birey üstünde yapılan anket çalışması, bütün bu ülkelerdeki insanların temel değerler çerçevesinde anlaştıkları sonucunu göstermiştir Bu değerlerden bazıları şöyledir: 1. Evrensellik: Tüm insanların ve doğanın refahı için anlama, takdir, tolerans ve koruma. 2. Hayırseverlik: İletişimde olduğumuz insanların refahını koruma ve geliştirme. 3. Uyum: Diğerlerini rahatsız edecek, zarar verecek ya da sosyal normlar ve beklentilerle uyumsuz davranış, eğilim ve dürtülerin dizginlenmesi 4. Güvenlik: Toplum ve ilişkilerde düzenin, uyumun ve güvenliğin korunması. (Allah’sız Ahlak Mümkün mü?)
  • Sol beyinli insanların daha mantıklı, sağ beyinli insanların ise daha yaratıcı olduğu söylenir. Bu yaygın bir efsanedir. Binlerce insan beyni üstünde yapılan gözlemlerle, hem mantık hem yaratıcılık gerektiren işlerde iki beyin lobunun da eşit derecede aktif olduğu gösterilmiştir. (Bilimsel Gizemler ve Yalanlar)
  • İndeterminizm doğruysa zaten nedensiz gerçekleşen olaylar mümkündür. (Metafiziğin Temelleri)

Yorum Yaz