Fahri Erdinç kimdir? Fahri Erdinç kitapları ve sözleri
Yazar Fahri Erdinç hayatı araştırılıyor. Peki Fahri Erdinç kimdir? Fahri Erdinç aslen nerelidir? Fahri Erdinç ne zaman, nerede doğdu? Fahri Erdinç hayatta mı? İşte Fahri Erdinç hayatı... Fahri Erdinç yaşıyor mu? Fahri Erdinç ne zaman, nerede öldü?

Doğum Tarihi: 1917
Doğum Yeri: Akhisar
Ölüm Tarihi: 1986
Ölüm Yeri: Sofya
Fahri Erdinç kimdir?
1917'de (1 Ocak) Akhisar'da doğdu. Babası, Ankara kökenli Çandıroğulları ailesinden, öğretmen Halil Yaşar'dı. Annesi, Erdinç'i dünyaya getirdikten bir yıl sonra veremden öldü. Sonradan, bu kaybın, anasızlığın bilincine varmak, üvey analı kalabalık bir aile ortamında büyümek, çocukluk uykularının çoğunu alan tütüncülük çilesi ve giderek bir yıl da tenekeci çıraklığı, ilkokul öğrencisi Erdinç'i vaktinden önce olgunlaştırdı ve yaşamı daha yakından tanımasına yol açtı.
1957'de illegal Türkiye Komünist Partisi'nin "Dış-Büro"suyla ilişki kurabildi. Partide aktif çalışmaya katılmak üzere 1958 Mart'ında Bulgaristan'dan ayrıldı. 20 Mart 1958'de TKP üyeliğine alındı.
Böylece başlayan yurtdışı illegal parti çalışması 13 yıl sürdü. 1969'da bir kalp krizi geçiren Erdinç, aktif faaliyetlerden çekilme zorunluğuyla, 1971 yılı başında yeniden Bulgaristan'a dönüp yerleşti. Parti çalışmasına katkısını buradan sürdürmeye başladı.
Erdinç, yazınsal çalışmasına yetecek ölçüde Bulgarca, pratik olarak da Almanca ve Rusça öğrendi. 1965'te Bulgaristan vatandaşı, 1973'te Bulgaristan Yazarlar Birliği üyesi oldu.
Fahri Erdinç Kitapları - Eserleri
- Acı Lokma
- Alinin Biri
- Kalkın Nazım'a Gidelim
- Kardeş Evi
- Kore Nire
- Destur Ya Sefalet
- Nazım Hikmet ve Bulgaristan
- Diriler Mezarlığı
- Bulgaristan Mektupları
Fahri Erdinç Alıntıları - Sözleri
- Çok yorgunum, beni bekleme kaptan. Seyir defterini başkası yazsın. Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman. Beni o Ilmana çıkaramazsın . . . 1 Temmuz 1957, Varna. (Nazım Hikmet ve Bulgaristan)
- Hasanoğlan köy enstitüsünde en sevdiği öğretmeni. Komünistlik şüphesiyle tevkif edilen öğretmen.. “Köy öğretmeninin vazifesi yalnız çocukları okutmak değildir” derdi, Sizler köylümüzü de…” Arif zonklıyan şakaklarına yumrukların daha çok bastırdı: -Haklısın öğretmenim. (Alinin Biri)
- "Müslüman adamsın, bu kadar çırpınmak Allah'a isyan olur." ... "Ona da isyan ediyorum, var mı daha bir diyeceğiniz?!" "Yapma hoca. Cenabıhak yukardan her halimizi görür..." "Görmez. Bizi görmez. O da kör!" (Acı Lokma)
- "Şu Varna'da uyumanın yolu yok geceleri uyumanın yolu yok; yıldızların bolluğundan, yakınlığından, parlaklığından, kumlukta hışırtısından ölü dalgaların" (Nazım Hikmet ve Bulgaristan)
- "İnsan, sırtında taşıdığı insanı, kardeşi de olsa çekemiyor." (Acı Lokma)
- Bize doğruyu yalnız uyurken, düşümüzde söylemek hakkı veriliyor. (Kore Nire)
- "İlkin şu vatanda anlaşalım. Artık vatan kavramı da ikileşti. Biz onların vatanından kaçıyoruz. Özgürce soluyamadığımız, emeğimizle doyamadığımız, yönetimine katılmadığımız yerse vatan, ben vatansızım. Salt coğrafya kitabı kandırmıyor artık beni. Korkuyla yaşıyamayız ki... Korkuların en kötüsüne düşürdüler bizi: Yarın korkusuna... İşsiz kalırsam aç kalırsam korkusuna... Doğruyu söylemek, yazmak yüzünden tutsak olmak, içeri düşmek korkusuna... (Acı Lokma)
- Türkiye'yi bu haliyle ne Anadolu'nun anası tanıyabilirdi, ne de Anıt Kabir'de yatan Atası tanıyabilirdi artık. “Küçük Amerika", “Tekelonya Cumhuriyeti”, “Zamistan”, “Yokistan” gibi isimlerin hiç de allegorik yanı kalmamıştı. Bunlara bir de “Yasakistan”ı, “Copistan”ı eklemek gerekiyordu. (Kore Nire)
- Cemre gibiydi her sözü. Suya, havaya, toprağa değil, adamın canevine düşer de ısıtıp, aydınlatırdı. (Alinin Biri)
- (…) Ankara’ya varıp Meclis’in, Çankaya’nın kapısına dayanacaklar. Toprak istiyoruz diyecekler. “Şu vergileri azaltın!” diyecekler. Düşünün, on binlerce köylü! (Alinin Biri)
- İnsan doğar da asker ölür Mehmet. Dirisi gazi, ölüsü şehit. Sonra Mehmeti nutuklara geçirenler yaşayıverirler onun yerine. Bir taş dikerler de tepenin üzerine, burada yatıyor derler, kalbimizde yatıyor derler. Mehmet taşın altında yatar. Yüreciği taş kesilmiştir, (…) (Alinin Biri)
- "İntihar, hayat mücadelesinde yılgınlığa düşenlerin, yaşamaktan tiksinmiş olanların işidir. Bense varlığımın her zerresiyle bağlıyım. Yaşamaktan asla vazgeçmiş değilim. Fakat hücremin köşesinde büzülmenin ve böylece ölüp gitmenin de bana dığı kanısındayım. Kalbimi cendereye alan kuvvetli krizler devam ederse, beni öldürebilir. Boşu boşuna ölmek, sessizce çekilip gitmek bütün iradeni kullanmadan boyun eğmek... ben buna asla razı olmıyacağınım. Şahsıma karşı işlenen adli hata düzeltilerek, buradan sağ-salim çıkamazsam, hiç değilse cesedim çıkacak, gördüğünüz gibi, her zamankinden daha güçlüyüm, içimde zafer ümidiyle savaşa gidenlerin sevincini duyuyorum. Savaşa atılanlar, bunda üstün gelmek için giderler. Bu yolda ölmek, yaralanmak, sakatlanmak vardır. Fakat savaşçılar zafer ümidi ve iradesiyle yürürler. İşte bu duygular beni sarmış bulunuyor." (Nazım Hikmet ve Bulgaristan)
- Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa? (Kardeş Evi)
- "Bu ülkede artık makineler, toprak, ağaçlar, ırmaklar, güneş, her şey, insanların mutluluğu için, refah içinde ve kardeşçe yaşamaları için çalışıyor. Dimitrovgrad'da sıfırdan başlanarak yepyeni bir şehir yaratılmış. Bu şehrin bağrında dev bir işletme, Kimyasal Gübre Kombinası yükseliyor. Burada muazzam kuleler, türbinler, elektrik santralleri insanların bahtiyarlığı için, toprakta verimin artırılması için, daha çok sosyalist ekmeği üretilmesi için çalışıyor. Sosyalizm kuruculuğu aynı enerjik tempolarla Bulgar yeni toplumunun halk aydınları arasında da hissediliyor. Sosyalizm, her şeyden önce, yeni insanın yaratılmasıdır. Bulgaristanda bu yeni tip insanın artık yetişmekte olduğunu görüyoruz." (Nazım Hikmet ve Bulgaristan)
- Varnada bu yaz günü. çok hasta, çok muhacir şair için bile, bütün büyük laflardan uzak bir bahtiyarlık - yaşamak. . . (Nazım Hikmet ve Bulgaristan)
- Duygulanmayı, duygusallığı aldın mı benden, geriye ne kalır? Yoksullaşırım, bütün zenginliğim gider,... (Kardeş Evi)
- ...neden, ne yüzle kurtuluş bayramı kutluyoruz, aklım ermiyor. Anlıyorum ki, kurtulamadığımız çok şeyler var daha. (Acı Lokma)
- yoksulun çok olduğu yerde zengin üçü beşi geçmez. Yoksulları kaldırıver zenginin olduğu yerden, Karun bile olsa, bir gün ille de acından ölür. (Acı Lokma)
- "Sizi, memleketimi, kavgamızı, sosyalizmi, barışı seviyorum." (Kalkın Nazım'a Gidelim)
- Her şey insan için bu dünyada, sevinç de, keder de... Kederin dozunu hislerinle değil, aklınla ayarla. (Kardeş Evi)