Garry Kasparov kimdir? Garry Kasparov kitapları ve sözleri
Satranç Oyuncusu Garry Kasparov hayatı araştırılıyor. Peki Garry Kasparov kimdir? Garry Kasparov aslen nerelidir? Garry Kasparov ne zaman, nerede doğdu? Garry Kasparov hayatta mı? İşte Garry Kasparov hayatı...

Doğum Tarihi: 13 Nisan 1963
Doğum Yeri:
Garry Kasparov kimdir?
Garik Kimoviç Weinstein (Kiril: Гарик Кимович Вайнштейн, 13 Nisan 1963, Bakü), 1985-2000 yılları arası dünya şampiyonu olan Rus (geçmişte Sovyet) satranç büyükustasıdır.
Garri Kasparov, 1963 yılında Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin başkenti Bakü'de Yahudi bir baba ve Ermeni bir anneden dünyaya geldi.
1985'te Anatoli Karpov'u yenerek dünya şampiyonu unvanını kazanmış, bu unvanı 2000 yılında yenildiği Vladimir Kramnik'e devretmiştir. Onun Temmuz 1999'daki FIDE Rating listesinde gerçekleştirdiği 2851 ELO puanı yalnızca Magnus Carlsen tarafından geçilmiştir[1]. Pek çok kişi kendisini tarihte görülmüş en güçlü oyuncu olarak değerlendirmektedir. 10 Mart 2005'de bir daha satranç turnuvalarına katılmayacağını açıklamıştır.
Garry Kasparov Kitapları - Eserleri
- Zirveye Çıkan Yol
- Derin Düşünce
- Kasparov'la Satranç Öğreniyorum
Garry Kasparov Alıntıları - Sözleri
- Kazanmak, her şeyin yolunda olduğu ilüzyonunu yaratır. (Zirveye Çıkan Yol)
- Ben kaybetmeyi hazmedemeyen biriyim. Bunu baştan belirtmek istiyorum. Kaybetmekten nefret ediyorum. Kötü oyunları da kaybetmekten nefret ettim, iyi oyunları da. Zayıf oyuncular karşısında kaybetmekten de nefret ettim, dünya şampiyonları karşısında kaybetmekten de. (Derin Düşünce)
- İnternetin efsane ve söylenti yaymaktaki benzersiz becerisi sağ olsun, kendi zekâmla ilgili her türden yanlış bilgiye maruz kaldım. (Derin Düşünce)
- Bu öngörülebilir gelişim evresinden önce iki evre daha var: mücadele ve atılım. Bu Bill Gates'in aksiyomuna uyuyor: "önümüzdeki iki yılda gerçekleşecek değişimi abartıyor, önümüzdeki on yılda gerçekleşecek değişimi ise küçümsüyoruz.” Doğrusal bir ilerleme bekliyoruz ama elimize geçen sadece yıllarca süren aksamalar ve olgunlaşma oluyor. Derken doğru teknolojiler birleşiyor veya eşik kütlesine erişiliyor ve pat diye, bir süreliğine dikey ilerlemeye geçerek bizi yeniden şaşırtıyor, sonra olgunlaşma evresine ulaşıyor ve düzleşiyor. Zihinlerimiz teknolojik ilerlemeyi düz bir diyagonal çizgi olarak algılıyor ama asımda daha çok s biçiminde. (Derin Düşünce)
- Ders: Diğer adamla ilgili, kendi hedeflerinizden ve performansınızdan gözünüzü ayırmanıza neden olacak kadar kafa yormayın. (Zirveye Çıkan Yol)
- Her başarıyla, değişme becerisi de azalır. (Zirveye Çıkan Yol)
- Büyük düşler kurmayı bırakırsak, daha büyük bir amaç aramayı bırakırsak işte o zaman kendimiz de makine oluruz. (Derin Düşünce)
- Her alandaki , her başarılı şirket veya birey, başkalarından daha sıkı çalışarak ve daha fazla odaklanarak bulunduğu yere gelir. En tepeye tırmanan kişiler kendilerine ve planlarına inanırlar; dahası, bu planların inançlarını hak ettiğini görmek ve göstermek için sürekli çalışırlar. Bu olumlu bir döngü yaratır ve çalışma arzuyu, arzu çalışmayı körükler. Kendini sorgulamak bir alışkanlık haline gelmelidir; aşırı güven ve can sıkıntısı gibi engelleri aşmanızı sağlayacak kadar güçlü bir alışkanlık. Bu, ancak sürekli uygulamayla geliştirilebilecek bir kastır. (Zirveye Çıkan Yol)
- Her birimizin içinde , eşsiz bir başarı sırrı yatar . (Zirveye Çıkan Yol)
- "Satranç acımasızdır, insanları öldürmeye hazır olmanız gerekir." - Nigel Short (Zirveye Çıkan Yol)
- Hangi şartların sizi tatmin edeceğini bilene kadar, ne aradığınızı bilemezsiniz. (Zirveye Çıkan Yol)
- Ancak neden değişiklik istediğinizi gerçekten anladığınız zaman değişimi başlatırsınız. (Zirveye Çıkan Yol)
- İnsan zihni bir bilgisayar değildir;satranç makinesinin yaptığı gibi, aday hamleleri muntazam bir şekilde listeleyip sonra onlara piyonun yüzde bir değerine kadar puan veremez.En disiplinli zihne sahip insanların bile rekabetin hararetiyle dikkati dağılır. Bu, insan bilişinin hem zayıflığı hem de gücüdür. Bazen bu disiplinsiz dikkat dağınıklıkları analizinizi zayıflatır. Bazense ilham verir, ilk başta aday listenizde yer almayan güzel ya da paradoksal hamlelere yol açar. (Derin Düşünce)
- Daima soruları anladığımızdan ya da doğru soruları sorduğumuzdan emin olmadan yanıt arıyoruz. (Derin Düşünce)
- Bizim yaklaşımımız önemlidir; istesek bile teknolojik gelişmenin ilerlemesini durdurabileceğimizden değil, yıkıma bakışımızın, ona ne kadar hazırlıklı olacağımızı etkilemesi yüzünden.Giderek artan bir hızla yaklaştığımız, tümüyle otomatikleşmiş ve yapay zekâya dayalı geleceğe dair ütopik ve distopik görüşler arasında dünyalar kadar fark var. Bir seçim yapmamız lazım: Ya yeni zorlukları kucaklayacak ya da onlara karşı koyacağız.Geleceği şekillendirmeye yardım edecek ve yeni teknolojiyle olan ilişkimizin koşullarını kendimiz mi belirleyeceğiz, yoksa bu koşulları başkalarının bize dayatmasına izin mi vereceğiz? (Derin Düşünce)
- Başarı, gelecekteki başarının düşmanıdır (Zirveye Çıkan Yol)
- Kökeni ne olursa olsun, satrancın entelektüel maharet ve stratejik düşünme için uzun süreli bir sembol, ayrıca politikadan savaşa, her tür spora ve hatta romantik zorluklara kadar fazlasıyla popüler bir metafor olduğuna hiç şüphe yok. Belki de bir teknik direktör için her "resmen satranç oynuyor” dendiğinde veya sıradan bir politik hareket "üç boyutlu satranç" olarak adlandırıldığında satranç oyuncuları komisyon almalı. (Derin Düşünce)
- Koşullara uyum sağlamak önemli ama stratejinizi sürekli değiştiriyorsanız aslında bir stratejiniz yoktur. Biz insanlar ne istediğimizi ve bu istediğimize en iyi şekilde nasıl ulaşacağımızı çözmekte zaten çok zorlanıyoruz, o yüzden makinelerin büyük resme bakmasını sağlamakta zorlanmamıza şaşmamak gerek. (Derin Düşünce)
- "Yapmayı bilenler yapıyorlar, yapmayı bilmeyenler öğretiyorlar, öğretmeyi bilmeyenler öğretmenlere öğretiyorlar ve öğretmenlere öğretmeyi bilmeyenler politika yapıyor. " (Derin Düşünce)
- Oyunun en büyük zorluklarından biri, tepki değil, eylem gerektiğinde, yani nereye gideceğinizi tam olarak göremediğinizde ilerlemeye devam etmektir. Tartakower, oyunun bu aşamasına yarı şakacı bir tavırla “yapacak bir şey yok” derdi. (Zirveye Çıkan Yol)