tatlidede
tatlidede

Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi - E. H. Gombrich Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi kimin eseri? Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi kitabının yazarı kimdir? Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi konusu ve anafikri nedir? Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi kitabı ne anlatıyor? Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi PDF indirme linki var mı? Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi kitabının yazarı E. H. Gombrich kimdir? İşte Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 29.06.2022 02:00
Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi - E. H. Gombrich Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: E. H. Gombrich

Çevirmen: Ahmet Mumcu

Tasarımcı: Ömer Küçük

Orijinal Adı: Eine Kurze Weltgeschichte Für Junge Leser

Yayın Evi: İnkılap Kitabevi

İSBN: 9789751017154

Sayfa Sayısı: 335

Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

rof. Gombrich'in bu kitabının ilk baskısı 1935 yılında yayımlandı ve büyük bir başarı kazanarak hemen hemen pek çok dile çevrildi. Bu yeni baskısı için DuMond Yayınevi yapıtı baştan aşağı gözden geçirterek en yeni durumunu almasını ağladı. Yüzür ayrıca "50 yıl sonra son söz" başlağı altında kapsamlı bir son bölüm kaleme alı, böylece kitap bugüne kadar gelmiş oldu. "Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi" yazmak her zaman göze alınabilecek bir iş değildir; tam ibir bilimsel cesarete ihtiyaç gösterir. bu nedenle yazar haklı bir övgü kazanmıştır. İnsanlığın gerçek gelişim öyküsünü üç yüz sayfayı bira aşan bir kitapla göstermek kolay kolay göze alınacak bir iş değildir. Büyük bir güç, anlayış ve bilgi birikimine ihtiyaç gösterir. Bu kitabın adı " Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi" adını taşımaktadır. bir zamanlar yirmi beş yaşında olan Ernst H. Gombrich'in kaleminden 1935 yılında çıkmıştır. Yazar okuyucusuna 'sen' diyerek sesleniyor; ama her şeyi bilen bir amanın otoriter tavrı yok bu seslenmede. O, daha çok bir ağabey gibi konuşuyor okuyucusuyla, sanki kardeşlerine bir öykü anlatan ağabey. Ama kardeşlere anlatılanlar öylesine ilginc ki onları he birlikte Düşünmeye sürüklüyor.Gombrich konusunda usta. Gelişmeleri gösteriyor, Çağ Değişiklerini anlatıyor. Ama bütün bunları yaparken akıcı bir ifade ve gözler önünde canlandırıcı bir üslup kullanıyor. Fırsatını bulduğu zaman da çağları için çok önemli kişileri tanıtmayı da ihmal etmiyor. Bu kitabın yararı şurada: İnsanlığın tüm tarihi bir nefeste okumakla kalınmıyor, ayrıca tarihsel olayların biribirine bağlılığı veya benzerliği, sebepleri de kolayca anlaşılabiliryor. Die Zeit (Almanya'nın en ünlü haftalık fikir gazetesi)

Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi Alıntıları - Sözleri

  • O zamandan bugünlere aşağı yukarı 10.000’den 3000 yıla kadar bir süre geçmiş. O günlerden beri kendimizi değiştirmek için henüz yeterli zamanı bulmuş değiliz.
  • "Bilmek istiyorum, neden bir insan hep kendinden bahseder ve örneğin 'Ben dünyanın en zeki, en akıllı, en cesur ve en yetenekli insanıyım,' dediği vakit kahkahalarla karşılanır ve neden 'ben' yerine 'biz' sözcüğünü koyarak 'Biz dünyanın en zeki, en akıllı, en cesur ve en yetenekli ulusuyuz,' dediği vakit, büyük bir coşku ile alkışlanır ve büyük bir yurtsever olarak nitelendirilir? Neden?'. Bu sözlerin aslında fanatik yurt sevgisiyle bir ilişkisi yoktur. Bir insan elbette, başka ülkelerde yaşayanların, ayaktakımından kişiler olduğunu ileri sürmeden de yurdunu sevebilir."
  • "Dünya tarihi ne yazıktır ki güzel bir şiire benzemez. İçinde sürekli değişiklikler, birbirini izleyen hoş olaylar görülmez. Özellikle kötü şeyler hep art arda gelir."
  • And if we also ask, ‘And how exactly did that happen?’ we will be asking about history. Not just a story, but our story, the story that we call the history of the world.
  • " İnsanın su altında uzun zaman nasıl kalabileceğini biliyorum. Ama bu düşüncemi ne yayınlıyorum ne de kimseye söylüyorum. Zira insanlar kötüdür ve benim bildiğim bu sanatı birbirlerini deniz altında dahi öldürmek için kullanabilirler. Örneğin gemilerin dibini oyup içindeki bütün insanlarla birlikte batırabilirler. "
  • ‘Dear Mummy, Yesterday we ate some lovely truffles, love from William.’ William was a little Italian prince who lived four hundred years ago. Truffles are a special sort of mushroom.
  • For the first time in the whole of history, all Germans – students and poets, peasants and noblemen – joined forces against their rulers to liberate themselves. But it wasn’t as easy as that. Napoleon was all-powerful. The great German poet Goethe said at the time: ‘Shake your chains how you may,the man is too great for you!’ And indeed, for a long time no amount of inspiration or heroism could match the might of Napoleon. What finally brought him down was his insatiable ambition.
  • Size kan, ter ve gözyaşından başka bir şeye söz veremem.
  • Sadece Müslümanlar ve Türkler arasında Yahudiler rahat yaşadılar.
  • Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Türkiye' yi; Japonlar'ın yaptığı gibi "Batı tarafından ezilmemek için", Batı uygarlığı içine soktu.

Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Her ne kadar dünya tarihi üzerine bir kitap olsa da yazarın Avrupa merkezli yaklaşımı yüzünden beklediğim derecede bir dünya tarihi bulamadım bu kitapta. Doğu medeniyetlerine gereken ilgi ve özen gösterilmemişti. Zaman zaman öznel yorumlar nesnel yargılar gibi sunulmuştu ki bu durum tarihe yabancı olmayan okuyucu için rahatsız edici olabiliyor. Avrupalıların Amerikan yerlilerine yaptıklarını kelimenin tam anlamıyla geçiştiriyor yazar. İslam medeniyetleri üzerinde de gerektiği kadar durulmamıştı, hatta Kur'andan bazı ayetlerin bağlamı dışında yorumlanıp sunulduğunu görmek de mümkün. Öte yandan hristiyanların hristiyanlık adına yaptıkları tüm katliamların/yanlışların gerçek hristiyanlık olmadığı sürekli vurgulanıyordu. Kitabın asıl kitlesinin çocuklar olduğunu düşünürsek, yazarın çoğu zaman avrupalıları "biz", diğerlerini de "onlar" diye anıyor oluşunu ve avrupalıların tüm kötü eylemlerini bir şekilde haklı çıkarmaya çalışırken avrupalı olmayanların tarihini neredeyse basmakalıp diyebileceğimiz bir takım yorumlarla geçiştiriyor oluşunu iyi niyetli bulmuyorum. Kitabın iki farklı yerinde önce Araplar sonra da Türkler hakkında "eğer Avrupa içlerine girebilseydiler sonuç çok kötü olurdu, şu an hepimiz müslüman olurduk" gibi epey ayrımcı ifadelere rastladım çünkü. Yani, fazlasıyla eurocentric ve taraflı bir kitaptı. (brûsk)

Kitap ilk çağlardan, ilk insandan başlayıp, 20yy.da bitiyor. Tarih okumak için akıcı ve yalın bir dili var. Kitabın muhatap kitlesi ve kitabın yazım tarihi dikkate alındığında, her tarihi dilimin ve özellikle detayların olmaması gayet normal. Ben yine de faydalı buldum. Neredeyse bütün kıtaların tarihinden bahsediyor olsa da, Avrupa tarihi en detaylısı. Ben bunu sevdim çünkü bize okullarda öğretilen müfredatın dışında konular vardı. Yazarın tarihi anlatırken objektif kalma çabası olduğunu düşünüyorum çünkü herkese birden eleştirel yaklaşmış. Bence İslam-Arap yarımadası tarihi bölümü de aynı eleştirellik dozundaydı. Dili keyifli bir kitap. kitap/kitap--18165 yazar/i5131 (yazar okur okur yazar)

"Bir zamanlar"bir tarih kitabı için ne kadar doğru bir başlık değil mi? "Bir zamanlar ufacıktın ve ayakta elini annene bile uzatamıyordun.Bunu anımsayabilecek misin?(syf:19) Anımsayamayız ama bizden sonra gelen bebeklerden ve bize anlatılanlardan biliriz... Öncelikle yazarı biraz anlatmak istiyorum. Sanat tarihi ögrenimi gördüğu halde bir tarih kitabı yazıyor.Viyana Üniversitesinde doktorasını tamamladıktan sonra iş bulmakta zorlanıyor.Ekonomik zorluklar çekmeye başlıyor.Bir lektör arkadaşından bir kitabı Almancaya çevirmesi isteniyor.Ama yazarımız bu kitabı beğenmiyor ve ben daha iyisini yazarım deyip bir cesaretle bu elimizde bulunan kitabı kaleme alıyor.Kitap tabiki genç okurlar için kendine özgü eğlenceli bir anlatımla hiç okuyucuyu sıkmadan anlatıyor.Bazen sanki bir tarih kitabı degil de hikaye okuyorum sanıyorsunuz. Kitap kısa sürede 5 dile çevriliyor ama naziler tarafından yasaklanıyor,yazar ayrıca yahudi asıllı belkide o yüzdendir.Kitabın ikinci basımı 30 yıl sonra oluyor ve yine büyük bir ilgi görüyor... (Syf:316) Yazar zamanı bir ırmağa benzetiyor.Bir uçağa binip bu ırmağın çıkış noktasından itibaren üzerinde uçmaya başlayalım.Irmağın başlarında,sisler içinde mağaralarda yaşayan ve mamutların peşinde koşan onları avlamaya çalışan insanları göreceksiniz... Ve insanı da(syf:319) Zamanında dalgaları üzerinde minik bir damlacık;her şeyi dalganın sürüklemesine bağlı ve ne olacağı belli değil;Puslu bir gelecek içinde yitip gidiyoruz.Durmadan yeniler geliyor,durmadan ve yok olup gidiyorlar. Tarihi hiç sevmeyen biri olarak tarihi sevmeye başladım.Sizde benim gibi tarihi sıkıcı buluyorsanız bu kitapla başlayabilirsiniz.Ayrıca bu kitabı bana öneren,sevgili İşsizler işsizi,kendisi tarihi sevdiren insan Nordavind ya çok teşekkür ederim:) (Özlem)

Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi PDF indirme linki var mı?

E. H. Gombrich - Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı E. H. Gombrich Kimdir?

1947’de İngiliz vatandaşlığına geçen ve hayatının büyük bölümünü İngiltere’de geçiren Viyana doğumlu sanat tarihçisi, eleştirmen, kuramcı.

En ünlüsü Sanatın Öyküsü olan pek çok kültür ve sanat tarihi kitabının yazarıdır. Sanat alanında gelmiş geçmiş en popüler eserlerden olan “Sanatın Öyküsü" adlı kitabıyla sanat tarihinin popülerleşmesinde, insanların sanatla tanışmasında önemli bir rol oynadı. "Sanat ve Yanılsama" gibi kuramsal kitaplarıyla da sanat tarihi kuramına katkı sağladı.

1909 yılında Viyana’da Yahudi kökenli müzisyen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Kızkardeşi kemancı olan Gombrich’in kendisi de iyi bir çellist idi. Müziğe olan ciddi sevgi ve ilgisi düşüncesini şekillendirmede etkili oldu. 1928-1933 yılları arasında Viyana Üniversitesi Sanat Tarihi Enstitüsü’nde okudu.

II. Dünya Savaşı’ndan önce İngiltere’ye gitti. 1936’da annesinin öğrencisi olan piyanist Ilse Heller ile evlendi. Gombrich’in bu evlilikten bir oğlu dünyaya gelmiştir. Çocuklar için bir İngiliz tarihi kitabı olan “Weltgeschichte für Kinder” (1936) adlı eserini yayımlayan Gombrich, o yıl Londra Üniversitesi Warburg Enstitüsü’ne araştırma asistanı olarak girdi. Profesyonel yaşamının tamamını, 1933’te Hamburg’dan Londra’ya gelen Alman sanat tarihçi Aby Warburg’un kurduğu bu kurumda geçirdi.

II. Dünya Savaşı sırasında BBC’de görev yaptı. Savaştan sonra Sanatın Öyküsü adlı kitabı üzerinde çalıştı. Tarih-öncesi çağlardan modern zamanlara sanatın geçirdiği aşamaları hem kolay biçimde hem de akıcı bir dille anlatan Sanatın Öyküsü ilk defa 1950’de yayımlandı. Onlarca dile çevrilen eser, sanat tarihinin popülerleşmesinde, insanların sanatla tanışmasında önemli bir rol oynadı ve yazarına büyük ün getirdi.

Londra Üniversitesi Warburg Enstitüsü'nde 1959’dan 1976’ya kadar da başkanlık yaptı. En önemli eserlerinden Sanat Ve Yanılsama 1960’ta yayımlandı. Sayısız ödül ve onursal derece aldı.

Son iki yılını hastalığı nedeniyle eve bağlı olarak geçirdi. 3 Kasım 2001’de Londra'nın batısında bulunan Hamstead'deki evinde hayatını kaybetti.

E. H. Gombrich Kitapları - Eserleri

  • Sanatın Öyküsü
  • Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi
  • Gölgeler
  • İmge ve Göz
  • Sanat ve Yanılsama

E. H. Gombrich Alıntıları - Sözleri

  • ‘’Göz milyonlarca yıl boyunca, hareket kabiliyeti olan organizmaların yönlerini bulmalarını, eşlerini tanımalarını, düşmanlarından veya çevrelerindeki herhangi bir engelden kaçınmalarını, kısaca hayatta kalmalarını sağlamak için gelişmeye devam eden bir enstrümandır,hem de muhteşem bir enstrüman ...’’ [...] ‘’hepimiz aynı dünyayı görürüz ve onunla elimizden gelen en iyi şekilde başa çıkarız ...’’ (Gölgeler)
  • "Bilmek istiyorum, neden bir insan hep kendinden bahseder ve örneğin 'Ben dünyanın en zeki, en akıllı, en cesur ve en yetenekli insanıyım,' dediği vakit kahkahalarla karşılanır ve neden 'ben' yerine 'biz' sözcüğünü koyarak 'Biz dünyanın en zeki, en akıllı, en cesur ve en yetenekli ulusuyuz,' dediği vakit, büyük bir coşku ile alkışlanır ve büyük bir yurtsever olarak nitelendirilir? Neden?'. Bu sözlerin aslında fanatik yurt sevgisiyle bir ilişkisi yoktur. Bir insan elbette, başka ülkelerde yaşayanların, ayaktakımından kişiler olduğunu ileri sürmeden de yurdunu sevebilir." (Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi)
  • Müzik ve şiir öteki sanatlardan farklı olarak ardışık sanatlar değildirler, resim ve heykel de durdurulmuş hareket sanatları değildir. (İmge ve Göz)
  • Sadece Müslümanlar ve Türkler arasında Yahudiler rahat yaşadılar. (Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi)
  • ‘Dear Mummy, Yesterday we ate some lovely truffles, love from William.’ William was a little Italian prince who lived four hundred years ago. Truffles are a special sort of mushroom. (Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi)
  • “Üslup” (Stil) sözcüğü, bilindiği gibi Romalıların yazma aracının adı olan stilus sözcüğünden gelmektedir; Romalılar, sonraki kuşakların “akıcı bir kalem”den söz edişlerine benzer bir biçimde, “yetkin bir üslup”tan söz ederlerdi. Klasik eğitimin odak noktasını anlatım ve inandırıcı konuşma tekniği oluştururdu. Bu nedenle retorik öğretmenleri, gerek söz, gerekse yazı dilinde üsluba ilişkin bütün sorunlara büyük önem verirlerdi. Yazılarının sanat ve anlatım üzerine düşüncelerden yana çok zengin olmasından ötürü, bu öğretmenlerin sonraki kuşakların sanat yazını üzerindeki etkileri kalıcı olmuştur. Bunların çabalarının büyük bölümü çeşitli sanatsal becerilerin ruhsal etkilerinin ve geleneksel anlatım biçimlerinin çözümlenmesi üzerinde odaklaşmıştır. Bu bağlamda olmak üzere bu türden anlatım biçimlerini tanımlamak için görkemli ve yalın, yüce veya abartmalı vb. gibi çok zengin bir terimler dağarcığı oluşturmuşlardı. Gelgeldim karşılaştırmalara ve metaforlara başvurulmaksızın bu türden izlenimlerin tanımlanabilmesi, hemen hemen olanaksızdır. Örneğin bizler de bugün “pırıl pırıl” ya da “bulanık” bir üsluptan söz ediyoruz. Böyle bir gereklilik olmasaydı eğer, üsluba ilişkin terimler dağarcığı belki de hiçbir zaman güzel sanatlar alanına geçmeyecekti. Antik çağın retorik üzerine yazan uzmanları, karakterize edebilmelerine yarayacak canlı yöntemlerin arayışı içersinde, güzel sanatlar alanından karşılaştırmalar yapmayı yeğlemişlerdir; özellikle Quintilianus, Roma konuşma sanatının “kabasaba güçlülükten” “incelmiş bir pürüzsüzlüğe” doğru gelişimini sergilemek için, sanat tarihinin arkaik yapıların “sert” anlatımından, dördüncü yüzyılın ustalarının “yumuşaklığına ve tatlılığına” kadar uzanan kısa bir özetini verir. (Sanat ve Yanılsama)
  • Açıkça bizler de -tıpkı öteki organizmalar gibi- altında yatan mekanizmanın farkına varmadan, aldığımız bilgiyi işlemden geçirip değerlendiren bir cihazla donatılmışız. (Gölgeler)
  • " İnsanın su altında uzun zaman nasıl kalabileceğini biliyorum. Ama bu düşüncemi ne yayınlıyorum ne de kimseye söylüyorum. Zira insanlar kötüdür ve benim bildiğim bu sanatı birbirlerini deniz altında dahi öldürmek için kullanabilirler. Örneğin gemilerin dibini oyup içindeki bütün insanlarla birlikte batırabilirler. " (Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi)
  • Bazılarımızın, az konuşup az jest yapan ve bazı şeyleri tahminimizi bırakan kişilerden daha fazla hoşlanması gibi, bazılarımız da hayal gücümüze yer bırakan resim ve heykellerden daha çok hoşlanırız. (Sanatın Öyküsü)
  • *Bir sanat yapıtı, bir insanın yaradılışının süzgecinden geçen bir doğa parçasıdır. (Sanat ve Yanılsama)
  • Güzellikle ilgili güçlük, güzelliği belirleyen beğeni ve ölçütlerin çok farklılık göstermesidir. (Sanatın Öyküsü)
  • Tarihi geçmiş olaylarla örülmüş bir duvar halısı olarak düşünürsek, olayları belirleyen tarihlerde bu halının duvara asıldığı kancalardır. (Sanatın Öyküsü)
  • Dikkatin özü, seçici olmasıdır. Görüş alanımız içindeki herhangi bir şey üzerinde odaklanabiliriz, ama her şey üzerinde odaklanamayız. Dikkatin gerçekleşmesi için, her durumda, bir dikkatsizlik arka planının olması gerekir. (İmge ve Göz)
  • Bir sanat yapıtı gördüklerinde ona bakmak için durmak yerine hafızalarını kurcalayıp ona uygun bir etiket ararlar. (Sanatın Öyküsü)
  • And if we also ask, ‘And how exactly did that happen?’ we will be asking about history. Not just a story, but our story, the story that we call the history of the world. (Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi)
  • Dil, varolan nesneleri veya bağlamları adlandırmaz; dilin yaptığı, içinde yaşadığımız dünyayı bizim için sınıflandırmaktır. Şimdi öyle sanıyorum ki, sanatın kullandığı resimsel göstergelerin de aynı şeyi yaptığını varsayabiliriz. Fakat bu varsayıma giderken, çeşitli üsluplar veya diller arasındaki ayrımlar, doğru betimlemelerin veya doğru çevirilerin engelleri sayılmamalıdır. Dünyayı çok farklı bakış açılarından görmek, buna karşın o dünya üzerine içerik açısından özdeş bildirimlerde bulunmak, rahatlıkla olasıdır. (Sanat ve Yanılsama)
  • Bir ressam nesneleri gördüğü gibi ressam nesneleri gördüğü gibi resmettiğini söylüyorsa eğer, onları yanlış gördüğünden emin olabilirsiniz. Bu ressam nesneleri kendi doğru olmayan tasarım doğrultusunda yansıtacak ve kötü bir resim üretecektir. Ressam eline kurşun ka­lemi ya da fırçayı almazdan önce, gözünü sanatın ilkeleri doğrultusunda yargıya var­maya alıştırmalıdır; bu ilkeler bize nesneleri yalnızca oldukları gibi değil, fakat nasıl betimlenmeleri gerekiyorsa öyle görmeyi öğretir. Çünkü kulağa ne denli çelişkili ge­lirse gelsin, nesneleri gördüğümüz gibi resmetmek çoğu zaman büyük bir yanlıştır. (Sanat ve Yanılsama)
  • Bildiğimiz tek bir şey vardır: Beğenimiz ve tepkilerimiz, önceki kuşakların beğenilerinden ve tepkilerinden zorunlu olarak ayrılmaktadır. Geçen yüzyılda çok sayıda yanlış yapıldığını bildiğimiz için, restorasyon tekniğindeki bütün ilerlemelere karşın bizim de sık sık yanlışlar yapabileceğimize olasılık, dahası büyük bir olasılık gözüyle bakmak durumundayız. (Sanat ve Yanılsama)
  • Büyük sanat yapıtlarından tat alınmasındaki en büyük engel, bizim alışkanlık ve önyargılarımızdan kurtulma konusundaki isteksizliğimizdir. Bilinen bir konuyu alışılmışın dışında betimleyen bir tablo genellikle “doğru görünmüyor” gibi sudan bir sebeple eleştirilir. (Sanatın Öyküsü)
  • Aslında, Sanat diye bir şey yoktur. Yalnızca sanatçılar vardır. (Sanatın Öyküsü)

Yorum Yaz