İsmet İnönü kimdir? İsmet İnönü kitapları ve sözleri
Türkiye'nin ilk Başbakanı, ikinci Cumhurbaşkanı, İstiklal Madalyası sahibi Türk asker ve siyasetçi İsmet İnönü hayatı araştırılıyor. Peki İsmet İnönü kimdir? İsmet İnönü aslen nerelidir? İsmet İnönü ne zaman, nerede doğdu? İsmet İnönü hayatta mı? İşte İsmet İnönü hayatı... İsmet İnönü yaşıyor mu? İsmet İnönü ne zaman, nerede öldü?

Tam / Gerçek Adı: Mustafa İsmet İnönü
Doğum Tarihi: 24 Eylül 1884
Doğum Yeri: İzmir, Türkiye
Ölüm Tarihi: 25 Aralık 1973
Ölüm Yeri: Ankara, Türkiye
İsmet İnönü kimdir?
Mustafa İsmet İnönü, Osmanlı döneminde albay, Cumhuriyet döneminde orgeneral ve eski Genelkurmay Başkanı olan, cumhuriyetin ilanından sonra Türkiye'nin ilk Başbakanı, ikinci Cumhurbaşkanı, İstiklal Madalyası sahibi Türk asker ve siyasetçidir.
1884 yılında İzmir'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Sivas'ta tamamladı. Bir yıl Sivas'ta Mülkiye İdadisi'nde okuduktan sonra, 1897 yılında İstanbul'daki Mühendishane İdadisi'ne gitti. 1901'de Mühendishane-i Berri-i Hümayun'a (Kara Harp Okulu) giren İsmet İnönü, bu okulu 1903'te topçu teğmeni olarak birincilikle bitirdi. 1906'da Erkân-ı Harbiye Mektebi'nden gene birincilikle mezun olarak kurmay yüzbaşı rütbesiyle Edirne'deki 2. Ordu'nun 8. Alayı'nda bölük komutanlığına atandı. Bu görevi sırasında İttihat ve Terakki Cemiyetine üye oldu (1907)
1908'de kolağası oldu ve 31 Mart Olayı (13 Nisan 1909) olarak bilinen ayaklanmayı Selanik'ten gelerek bastıran Hareket Ordusu'nda görev aldı.
1910-1913 yılları arasında Yemen İsyanı'nın bastırılması harekâtına katıldı. Bu ve bundan önceki görevlerinde hudut problemleri ve asilerle yapılan anlaşmalarda başarılı hizmetleri ve mesleki özellikleriyle dikkati çekti. I. Dünya Savaşı sırasında Kafkas Cephesi'nde Kolordu Komutanı olarak Atatürk'le birlikte çalışırken, dostlukları ve devletin geleceği hakkında ortak fikirleri gelişti. Ardından Suriye Cephesi'nde savaşan Mustafa İsmet Bey, Milli Mücadele sırasında Atatürk'ün en yakın silâh arkadaşı olarak öne çıktı.
23 Nisan 1920'de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Edirne milletvekili olarak katıldıktan sonra, 3 Mayıs'ta İcra Vekilleri Heyeti'nde Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Vekili oldu. Albay İsmet Bey, mebusluk ve bakanlık görevleri de uhdesinde kaldığı halde Garp Cephesi Komutanlığı görevine getirildi. Kuruluş aşamasındaki düzenli ordu ile Çerkes Ethem ayaklanmasının ve iç isyanların bastırılmasında etkin rol oynadı. Ocak ve Nisan 1921'de I. ve II. İnönü savaşlarında Yunan ordusunun Anadolu içlerine ilerleyişini durdurdu.
I. İnönü Savaşı ile tuğgeneral rütbesine yükselen İsmet Paşa, Sakarya Meydan Savaşı ve Büyük Taarruz'dan sonra kazanılan zafer üzerine Mudanya Ateşkes toplantısında Büyük Millet Meclisi'ni temsil etti. 1922'de hariciye vekili oldu. Gençlik yıllarından beri edindiği diplomatik müzakere tecrübesi nedeniyle Lozan Barış Konferansı'na Dışişleri Bakanı ve Türk heyeti başkanı olarak gönderildi.
Görüşmeler sırasında Türkiye'nin çıkarlarını titizlikle savunan İsmet Paşa, 24 Temmuz 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığının ve egemenliğinin tanınmasını sağlayan Lozan Antlaşması'nı imzaladı.
Cumhuriyetin ilânından sonra 1923-1924 yıllarında ilk hükümette başbakan olarak görev aldı, aynı zamanda Halk Fırkası Genel Başkan Vekilliği'ni üstlendi. 1934'te Soyadı Kanunu çıktığında Atatürk'ün verdiği İnönü soyadını alan İsmet Paşa, başbakanlık görevini 1925-1937 yılları arasında da sürdürdü.
Atatürk'ün ölümünden sonra 1938 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye'nin ikinci cumhurbaşkanı olarak seçilen İnönü, cumhurbaşkanlığının yanı sıra CHP Genel Başkanlığı'na da getirildi. CHP'nin 26 Aralık 1938'de toplanan I. Olağanüstü Kurultayı'nda partinin değişmez genel başkanı seçilerek Milli Şef unvanını aldı.
II. Dünya Savaşı sırasında Türkiye'yi savaş felâketinin dışında tutmayı başaran İnönü, savaştan sonra çok partili siyasi rejime geçilmesinde etkili oldu.
1950 genel seçimlerinden sonra CHP, iktidarı Demokrat Parti'ye bırakırken, İsmet İnönü de 1960 yılına kadar ana muhalefet partisi genel başkanlığı yaptı. 27 Mayıs askeri müdahalesinden sonra Kurucu Meclis üyeliğine seçildi ve 10 Kasım 1961 tarihinde başbakanlığa atandı.
1965 yılında bu görevden ayrıldıktan sonra milletvekili olarak siyasi yaşamını sürdürdü. 1972'de toplanan CHP Kongresi'nde kendi desteklediği grubun Bülent Ecevit'in listesi karşısında yenilgiye uğraması üzerine, genel başkanlık ve milletvekilliğinden istifa etti.
25 Aralık 1973 tarihinde ölünceye kadar Anayasa gereğince Cumhuriyet Senatosu tabii üyeliği yapan İsmet İnönü'nün, 1916 yılında evlendiği Mevhibe Hanım'dan üç çocuğu bulunmaktaydı.
İsmet İnönü Kitapları - Eserleri
- Cumhuriyetin İlk Yılları I-II
- Lozan Antlaşması
- İsmet İnönü Hatıralar - 1
- Defterler
- İstiklal Savaşı ve Lozan
- İsmet İnönü Hatıralar - 2
- Cumhuriyetin İlk Yılları I
- Lozan Antlaşması I
- Cumhuriyetin İlk Yılları II
- Lozan Antlaşması II
- Bir Kürt Aydınından İsmet İnönü'ye Mektup
İsmet İnönü Alıntıları - Sözleri
- Varidat* bulmak bir mesele değildir. Herhangi bir ihtiyaç maddesine bir kapik zam yapacak olsan, bizde milyarlar toplanır. (Cumhuriyetin İlk Yılları I)
- Abdülhamid devrinde, çetin vazife bölgelerinde ve güç şartlar içinde bulunan ordulara ayrıca itina edilirdi. (İsmet İnönü Hatıralar - 1)
- Başbakanlıktan ayrılmak kararını Atatürk ile birlikte, 1937 yılı Eylülü‘nün 18’inci akşamı, trenle Ankara’dan İstanbul’a giderken böylece verdik. (Cumhuriyetin İlk Yılları I-II)
- Lozan'a ikinci gidişimde Bayan İnönü'yü de beraber götürdüm. İlk toplantıya giderken ne olacağımız belli değildi. Yabancı bir muhite gidiyordum. Bu sefer bildiğim bir muhite Bayan İnönü ile giderek konferansın son safhasını beraber geçirmiş olduk. (İsmet İnönü Hatıralar - 2)
- Beraber trene girdik. Trene girer girmez Atatürk beni, yalnız yanına aldı. Akşam vuku bulan çekişmelere, hadiselere, tartışmalara kısaca işaret ederek, şimdiye kadar beraber çalıştığımız zamanda pek çok defa kavga etmişizdir dedi. Ama bu kadar açıktan bu kadar serti olmamıştı. Bu sebeple sizin çalışmanıza biraz aralık vermek doğru olacaktır dedi. Ben onun bu sözünün çok isabetli olacağını söyleyerek atılgan bir tavırla karşıladım. Çok müteşekkir olurum dedim. Hakikaten yorgun ve çalışamaz bir hale gelmişimdir. Bana izin verirseniz size çok müteşekkir kalacağım dedim. (Cumhuriyetin İlk Yılları II)
- ... Araplara karşı Lozan'dan vicdan rahatlığı ile çıkmışızdır. En dar zamanlarda, hatta kendilerinden müşkülat gördüğümüz zamanlarda bile, selametlerini temenni etmekten başka bir gaye takip etmedik. (İsmet İnönü Hatıralar - 2)
- ...kendisini ilk karşılayan, Gazi Mustafa Kemal 'in şu telgrafı oldu: Lozan Türk Heyeti Murahhasası Reisi ve Hariciye Vekili İsmet Paşa Hazretleri'ne Millet ve hükümetin zatı alilerine tevcih etmiş olduğu yeni vazifeyi muvaffakıyetle itmam buyurdunuz. Memlekete bir silsile müfit hizmetten ibaret olan ömrünüzü bu defa da tarihi bir muvaffakiyetle tetvicettiniz. Uzun mücadelelerden sonra vatanımızın sulh ve istiklale kavuştuğu bugünde parlak hizmetiniz dolayısıyle zatı alinizi, muhterem arkadaşlarımız Rıza Nur ve Hasan Beyleri ve mesainizde size yardım eden bütün heyeti murahhasa azasını müteşekkirane tebrik ederim. Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Başkumandan Gazi Mustafa Kemal (Lozan Antlaşması)
- Kendisi bir dilim ekmek yerse bana yarısını yedirmekten zevk alır. Onun için gerek resmi hayatta, gerek hususi hayatta kendisine ne kadar minnettar olduğumu takdir etmek kolaydır. (Cumhuriyetin İlk Yılları I-II)
- Harf inkılabı bir okuma yazma kolaylığına bağlanamaz.... Ama, harf inkılabının bizde tesiri ve büyük faydası, kültür değişmesini kolaylaştırmasıdır. (İsmet İnönü Hatıralar - 2)
- Mücadeleyi bıraktık mı, ekmek bıçağı bulamayacaksınız. Elinizde ekmek bıçağını bırakmayacaklar. (İsmet İnönü Hatıralar - 1)
- Atatürk'ün siyasi kudreti, birtakım vesilelerle söylediğim gibi, esasen askeri kudretinden daha fazlaydı. (İsmet İnönü Hatıralar - 2)
- Memlekette yarattığı ayaklanmalardan dolayı İstanbul Hükümeti'nin kendisine taktığı ad: Asi. (Cumhuriyetin İlk Yılları I)
- hususi hayatımda bu memlekette maddi bakımdan rahat bir adamın hayatını geçirdim. Bunu bana Atatürk temin etti. Kendisi bir dilim ekmek yerse bana yarısını yedirmekten zevk alır. Onun için gerek resmi hayatta, gerek hususi hayatta kendisine ne kadar minnettar olduğumu takdir etmek kolaydır. (Cumhuriyetin İlk Yılları II)
- Talebelik yıllarıma rastlar. Bir insan devletin başında bulunacak o devletin daha kuvvetli, daha itibarlı olması için kayıtsız kalacak, daha fenası o devletin menfaatini, ilerleme ve yükselme şartlarını düşünmeyen bir fena nam sahibi olacak. Buna asla ihtimal vermezdim (Cumhuriyetin İlk Yılları I)
- Sigarayı bırakmak teşebbüsü (Defterler)
- Arif'in Bu işe nasıl karıştığına akıl erdirmiş değilim. Hiç ihtimal vermezdim. Çünkü Atatürk’ün çok sevdiği yakın arkadaşıydı. Teklifsiz arkadaşıydı. Aynı sınıftan idiler. (Cumhuriyetin İlk Yılları I-II)
- Benim çocukluğumda kültür sahibi adamlar, Türk dilinin kifayetsizliğinden, eksikliğinden meyus olarak bahsederlerdi ve bunun için cemiyet içinde hem Türkiye diye bir millet olarak Araptan ayrılığı kaldırmalıydık, hem de sağlam bir dile kavuşmak maksadıyla Arapçayı kabul etmeliydik, derlerdi. Yani vaktiyle devleti kurarken ve Türk dilini yaparken Arap dilini kabul etmek doğru olacaktı, görüşünü hararetle savunurlardı. (Cumhuriyetin İlk Yılları I)
- Her yaşta ve her mevkideki Türkler, kadın ve çocuk, bu müdafaa harbine iştirak ettiler. 1918 tarihinden sonra Türk milletinin maruz olduğu sonsuz hücumları ve ıstırapları, burada hatırlatmaktan kendimi men edemiyorum. Gerek bu hücumları ve ıstırapları, gerek hiçbir askeri mecburiyet olmaksızın, Türkiye topraklarının en zengin ve en mamur kısımlarında münhasıran mahvetmek ve yıkmak fikriyle muntazaman yapılmış tahribatı, hiçbir vechile mazur göstermek kabul değildir. Hâlâ bu dakikada bile, bir milyondan ziyade masum Türkün, küçük Asya ovalarında ve yaylalarında evsiz ve ekmeksiz, serseri gibi dolaştıklarını da hatırlatmak isterim. Türk milleti, bu insan takatı üstündeki fedakarlıklara katlanmak suretiyle, medeni insanlar arasında derin bir hayat kuvvetine malik milletlere has olan mevcudiyet ve istiklâl hakkı ile, sulh ve sükfına çalışmak unsuru olmak üzere büyük bir mevki kazanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kati gayesi, bu mevzii muhafaza ve tahkim etmekten ibarettir. (Lozan Antlaşması)
- Her dar zamanımda Hızır gibi yetişirsin. Dört beş gündür çektiğim azabı tasavvur et. Büyük işler yapmış ve yaptırmış adamsın. Sana merbutiyetim bir kat daha artmıştır. Gözlerinden öperim pek sevgili kardeşim, aziz Şefim. (Lozan Antlaşması II)
- Bu gece hararetim 38,5 yine kabus ve ağırlık var. Tenkih yaptım ve rahat ettim. Hanım bugün oruçlu. (Defterler)