tatlidede

İyideki Kötü - Paul Watzlawick Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İyideki Kötü kimin eseri? İyideki Kötü kitabının yazarı kimdir? İyideki Kötü konusu ve anafikri nedir? İyideki Kötü kitabı ne anlatıyor? İyideki Kötü PDF indirme linki var mı? İyideki Kötü kitabının yazarı Paul Watzlawick kimdir? İşte İyideki Kötü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 04.02.2023 16:00
İyideki Kötü - Paul Watzlawick Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Paul Watzlawick

Çevirmen: Turgay Kurultay

Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları

İSBN: 9789755391207

Sayfa Sayısı: 99

İyideki Kötü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İnsan neden kendisinden kaynaklanan sorunları aşıp geleceğe güvenle bakamaz? Neden bunca ilgiye, bilimsel gelişmeye ve tarihsel deneyime karşın sürekli hatalar yapıp durur? Üstelik sonradan "bu nasıl yapılabilir" diyeceği türden hatalar. Aklın yolu birse, sürekli iyiden, doğrudan söz eden insan neden hep kötülüklerin kaynağı olur?Daha önce yayımladığımız "Mutsuzluk Kılavuzu"nda mutsuz olmaya azmetmişlere rehberlik eden Watzlawick, burada da aynayı biz insanlara tutuyor. Bilimsel çalışmalarıyla uluslararası ün kazanmış bir psikolog olan Watzlawick, birikimini genel ve ortak gündemlere de taşıyabilen ender bilimcilerden. Bu kişiliğinin bir örneğini oluşturan bu kitabında, büyük dil ve mizah ustalığıyla işlediği nice dokundurmalarla, kimsenin yabancısı olmadığı en insani davranışlarımızı sorunlarımızın baş kahramanı yapıyor. Kendinden başka güveneceği dalı olmayan insanın yine en çok kendine karşı dikkatli olması gerektiğini gösteriyor.Tehlike çevremizde "iyilik" suretinde kol geziyor. İyinin ve doğrunun temsilcileri kendi iyilerine mutlak anlamda inanarak çözümlerini diğer insanlara dayatıyorlar; onların kendi iyilerine tabi olmalarını istiyorlar. Kendi çözümlerini uygulamaya karar verdikten sonra da zaaflara, uzlaşmalara, belirsizliklere tahammül edemiyorlar. Genelin yararı uğruna tek tek insanların, azınlıkların ve "tartışılmaz gerçeği" hala göremeyenlerin canını da yakmaktan çekinmiyorlar. İşte bu iyilik düşkünlerinin ürettiği topyekün çözümlerin insanları ne tip çıkmazlara soktuğunu, başlarına ne tür belalar getirdiğini ve getireceğini anlatıyor. Watzlawick. Ama yanısıra bu çıkmazlara karşı hepten çaresiz olmadığımızı ve geçmişte insanların bunlara teslim olmadığını da... İnsanın derin sularını tarayan bir psikoloğun acımasız, ama umutlandırıcı bir eleştirisi "İyideki Kötü".

İyideki Kötü Alıntıları - Sözleri

  • ... gerçekleşen bir umuttan daha göz açıcı bir şey yoktur ve boşlukta kalmış bir umuttan da daha yanıltıcı.
  • Mükemmellik peşinde olmak, insan ruhuna musallat olabilecek en tehlikeli hastalıklardan biridir.
  • Olog'un aklına, dünyanın rezaletini neden sadece kendisinin böyle açıklıkla görebildiği, diğerlerinin ise kıllarını kıpırdatmadan yaşayıp gittikleri ve duruma boyun eğdikleri sorusu takılıvermişti.
  • Sınırsız özgürlük fikrinden yola çıkıyorum, sınırsız despotluk oluyor vardığım nokta.
  • “Tarihi yok sayan, onu tekrar etmeye mahkûmdur”; daha vurucu bir deyişle: “Gü­neşin altında yeni bir şey yok — unutulanın dışında.”
  • Şaşılacak şey, daha Çicero bile, televizyonu ve onun etkilerini her nasılsa görmüştü. M.Ö 80 yılında şunları yazmıştı: "Eğer korkunç olayları dakika başı görmek ve duymak zorunda kalırsak, içimizdeki en hassas yapıya sahip olanlar bile, acı veren izlenimlerin sürekliliğinden dolayı, sonunda her türlü insani duyarlılığı yitirecektir."
  • Bir zamanlar bir adam vardı, kendi halinde mutlu bir hayat sürmekteydi, ta ki amaçsız bir merakla, belki de tamamen saçmalamaktan, kendisine, yaşamın kendi kuralları olup olmadığını sorana kadar.
  • "... "anlamak"la "anlaşmak" arasındaki fark. Bu ikisinin bilinçsizce birbirine karıştırılması en kıyak kavgaların nedeni. Zira insan, başkasının görüşünde olmadan, yani onunla anlaşma içinde olmadan da, onu eksiksiz anlayabilir."
  • Bu kuzu postundaki kurtların birçoğuyla çeşitli vakaları anlatırken tanışacağız.
  • “Saygıdeğer baylar, sizi temin ederim, çok fazla bilmek gerçek bir hastalıktır. [...] Zira bilginin doğ­ rudan, kaçınılmaz meyvesi atalettir, yani kollarını kavuşturup oturmaktır.”

İyideki Kötü İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bu kısa ve derin kitap bizlere insanın iyi olmak yolunda düştüğü safsataları merkeze alarak birçok farklı konunun da felsefesini yapıyor. Popülist fikirleri, genel yanılgıları alaycı bir dille ele alması açısından kitap/kitap--7906 kitabıyla benzerlik gösterse de, İyideki Kötü daha spesifik ve derin bir yaklaşıma sahip tabii. Konular çeşitli başlıklar altında bölümlenmiş, bu konular içeriğinin zenginliğine karşın çok sade bir dille ele alınmış. /// Spoiler 1. Güven: İnsanın atadan kalma ezeli düşmanı Buradaki söz konusu güven, Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde de bahsetmiş olduğu, temel fizyolojik ihtiyaçlardan hemen sonra gelen güvenlik ihtiyacının psikolojik-zihinsel veya genel bir ifade ile soyut boyutunu kapsıyor diyebiliriz. İnsan asla net olarak cevaplayamayacağı bir sorunun ısrarla peşine düşerse güvensiz hissedecektir. Burada yazar ölüm korkusuyla kişinin yaşadığı güvensizlik psikolojisi içinde yaşamdan hiç zevk almayacağı hatta bu korkunun yazgısını kaçınılmaz sona hızla yaklaştırabileceğini söylüyor. 2. Bir şeyin iki katı, iki kat daha iyisidir Genel bir sanrı olarak bu düşünce, birçok örnekle başarılı bir şekilde anlatılmış. Bunlardan bir tanesi, hava olaylarından - şimşek, yağmur gibi- uzay roketlerini korumak amacıyla bir hangar yapmayı düşünen söz konusu uzmanların girişimi. Devasa bir hangarla uzay roketi korumak fikir olarak mantıklı gibi görünse de böyle bir hangar yaptıktan sonra, bu büyüklükte bir boş hacim kendi iklimine sahip olabileceği görüldükten sonra aslında tam bir felaket dönüşmüştür. Sonuçta kaçınılan durumun tam da içine düşülmüştür. Kısacası 'nicelik, niteliğin sadece bir parçasıdır' ve niceliksel bir reçete her zaman doğru çözüm olmaz. 3. İyideki kötü En çarpıcı konulardan biri. Burada temelde başkasının iyiliğini düşündüğü için(!) karşısındakinin ne düşündüğünü umursamaksızın ona bir şeyler dayatan insanın yarattığı durumdan bahsediliyor. Bu aynı zamanda bir demokrasi problemidir ve yazar burada tam da işin ehlinden Karl Popper'dan yararlanıyor. 4. Olmayan yani yok sayılan üçüncü yol Maniheist yaklaşıma sert bir eleştiri bölümü. Kısacası bir şey illa ya iyi ya da kötü olmak zorunda değildir diyor yazar. Her zaman üçüncü bir yol vardır ya da yaratılmalıdır. Evet şartlar bizi bazı durumların içine sokabilir ve karşımıza seçmekle yükümlü olduğumuz iki yol çıkabilir. Ama çoğunlukla bu bir yanılgıdır, bizler insan olarak kendi kararlarını verebilen, bir bilince sahip varlıklarız. Daha iyisini veyahut daha doğrusunu yapmak bizim elimizde. Verilen örnek: bir savaşta düşmanların birbiriyle bazı yazısız anlaşmaları vardır. Örneğin noelde kimse kimse ateş açmaz gibi. Ya da sınır bekçileri, karşı tarafın düşmanlarına öyle olur olmadık ateş açmaz. Bu böyle sürüp giderken bir tarafın komutanı bu olaya sinirlenip askerlere bunu yapmanın düşmanla işbirliği yapmak olduğunu söyleyip kesin emir verir. Görünen o ki asker ya karşı tarafa gerektiğinde ateş açacak ve böylelikle karşılıklı kıyımlar meydana gelecek ya da ateş açmayıp emre itaatsizlikten yargılanma riskine göze alacak. Fakat askerler buna bir çözüm bulup ikisini de yapmıyor, karşı tarafın askerlerini gördüklerinde karambole ateş ediyorlar böylelikle hem emre uyup hem de kimseyi öldürmeyip bu kendilerince imzalanan kutsal anlaşmaya saygı gösteriyorlar. 5. Gelgelelim iyiliğini başlattığı zincirleme tepkimeye Evet, tam olarak başlıktan anladığınız. Yine başarılı örneklerle anlatılmış bir bölüm fakat incelemeyi uzatmamak adına buraya eklemiyorum. 6. Sıfırlanmaz toplamlar oyunları Bu ifadenin kasıt kısaca, bir oyunda bir kazanan olması için bir kaybeden olması gerekir yani her zaman ya kazanan olacaksındır ya da kaybeden. Bazı insanların hayata böyle yaklaşır. Günümüz gelişmemiş toplumlarında-bizde de- sık karşılaşılan bir durum. Daha kısacası saf çıkarcılık ahlaki düzeyinde olan kişiler. Bu mantık dahilinde savaşlar, kavgalar, iş yerindeki hırs mücadeleleri vs. ortaya çıkar. Oysa ki her iki tarafın kazandığı yollar da vardır. Karşılıklı iyilik düşünülerek çok daha güzel noktalara varılabilir. Demokratik ve totaliter devletlerin dış politika yaklaşımları buna örnek gösterilmiş. Totaliter devlet daha en başta diğer devletleri kendine tehdit olarak görür ve sadece kendinin daha iyi olmasını ister. Fakat demokratik ülkeler karşılıklı çıkarlar doğrultusunda daha uzlaşmacı yaklaşımlar sergiler. 7. 'Senin ne düşündüğünü çok iyi biliyorum.' Bir problemi çözmenin ilk aşaması problemi tanımlamaktır. Aynı şekilde insan ilişkilerindeki karşılıklı problemlerin çözülebilmesi için aynı paydada buluşulması gerek. Yani ikimize göre farklı olan bir sorunun ideal çözümüne beraber ulaşmamız mümkün olamaz zaten. Çözümsüzlük yaşadığımızda empatiyi kullanarak her şey halledebiliriz. Kuru ve içi boş bir seni çok iyi anlıyorum sözü bizi hiçbir yere götürmez. 8. Şu güzel dijital dünya İki önemli şeyden bahsedilmiş. Dijitalleşmeyle inansın bilgisayar olmaya adım adım yaklaştığını ki bu olumlu anlamda söylenmiş. İkincisi de insanın duyarsızlaştığını. 9. Düzensizlik ve düzen 10. İnsancıllık, tanrısallık, canavarlık 11. Hüzünlü Pazar 12. O bu mu? (Ramov)

İyideki Kötü adlı eser yazarın Mutsuzluk Kılavuzu adlı eseri gibi felsefik bir eser. Yazardan okuduğum ikinci kitap oldu bu. Mutsuzluk Kılavuzu adlı kitabıyla çok fazla benzer tarzda yazılmış. Yine o eser gibi kısa bir kitap. 95 sayfa; kısa olması sizi aldatmasın içerisinde altını çizdiğim tam 25 alıntı var. Bu alıntıları sizleri rahatsız etmemek adına gece ya da sabaha karşı eklemeyi düşünüyorum. 12 kısa kısa bölümlerden oluşmakta kitap. İçerisinde başka yazar ve kitaplardan bol bol alıntılar var. Yazar farklı konuları aynı tarzlarda işlemiş romanlarında. Bu seferde iyiliği sorgulamış. Aklın yolu birse, sürekli iyiden, doğrudan söz eden insan neden hep kötülüklerin kaynağı olur? Yazarın kendine özgü bir mizahi anlatımı var. Her yapılan iyiliğin iyilik olmadığını, çok fazla yapılan iyiliğin de iyi olmadığını anlatıyor. Size orta yolu buldurmayı sağlayacak bir mini sorgulayıcı ve kişisel gelişim kitabı. Çevirisi de çok başarılı. Tavsiye edeceğim bir kitap. Alıntıları ekledikten sonra daha fazla okumak isteyeceğinizi düşünüyorum. Herkese iyi okumalar diliyorum… (insan_okur)

Felsefi ve öğretici bir eser yazarın ilk kitabını okudum çok beğendim ilğimi çeken konu ise psikoloğ oluşu uzun yıllar ders vermiş olması insanın kafasında soru işaretleri oluşturup sonrasında cevaplarını bulması bu kitap da ders gibi bir kitap diyebilirim. Sonuç garantili...! Öğreniyorsunuz. yazar/i17199 (Ayse)

İyideki Kötü PDF indirme linki var mı?

Paul Watzlawick - İyideki Kötü kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İyideki Kötü PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Paul Watzlawick Kimdir?

Paul Watzlawick (25 Temmuz 1921 - 2007 31 Mart) Avusturyalı-Amerikalı aile terapisti, psikolog, iletişim kuramcısı ve filozof oldu. Bir kuramcı iletişim teori ve radikal yapısalcılık, o alanlarda yorumladı aile terapisi ve genel psikoterapi.Watzlawick insanların duygusal sorunları gidermek için çalışıyor çok eylemi kendi acılarını oluşturmak inanıyordu. O en etkili isimlerinden biri oldu Mental Research Institute ve yaşamış ve çalışmış Palo Alto, California

O memleketi 1939 yılında liseden mezun olduktan sonra Villach, Avusturya, Watzlawick okudu felsefe ve filoloji de Università Ca 'Foscari Venedik ve kazanılanfelsefe doktoru Sonra okudu 1949 yılında derecesi Carl Jung Enstitüsü'nde de Zürih, o bir derecesi aldı analitik psikolojinin o onun araştırma kariyerine devam 1957 yılında 1954 yılında El Salvador'da Üniversitesi.

1960 yılında, Don. D. Jackson ona gelmesi için düzenlenmiş Palo Alto araştırma yapmak Mental Research Institute (MRI). 1967 yılında ve daha sonra o öğrettipsikiyatri de Stanford Üniversitesi'nden. Palo Alto evinde bir kardiyak arrest 85 yaşında ölümüne neden oldu.

Paul Watzlawick Kitapları - Eserleri

  • İyideki Kötü
  • Mutsuzluk Kılavuzu

Paul Watzlawick Alıntıları - Sözleri

  • "Sevilmek her hâlükârda esrarengiz bir şeydir." (Mutsuzluk Kılavuzu)
  • Sınırsız özgürlük fikrinden yola çıkıyorum, sınırsız despotluk oluyor vardığım nokta. (İyideki Kötü)
  • "... "anlamak"la "anlaşmak" arasındaki fark. Bu ikisinin bilinçsizce birbirine karıştırılması en kıyak kavgaların nedeni. Zira insan, başkasının görüşünde olmadan, yani onunla anlaşma içinde olmadan da, onu eksiksiz anlayabilir." (İyideki Kötü)
  • Sevilmek her halükârda esrarengiz bir şeydir. (Mutsuzluk Kılavuzu)
  • Olog'un aklına, dünyanın rezaletini neden sadece kendisinin böyle açıklıkla görebildiği, diğerlerinin ise kıllarını kıpırdatmadan yaşayıp gittikleri ve duruma boyun eğdikleri sorusu takılıvermişti. (İyideki Kötü)
  • Bir zamanlar bir adam vardı, kendi halinde mutlu bir hayat sürmekteydi, ta ki amaçsız bir merakla, belki de tamamen saçmalamaktan, kendisine, yaşamın kendi kuralları olup olmadığını sorana kadar. (İyideki Kötü)
  • ... gerçekleşen bir umuttan daha göz açıcı bir şey yoktur ve boşlukta kalmış bir umuttan da daha yanıltıcı. (İyideki Kötü)
  • Oysa düşler sabun köpüğüdür. (Mutsuzluk Kılavuzu)
  • Mükemmellik peşinde olmak, insan ruhuna musallat olabilecek en tehlikeli hastalıklardan biridir. (İyideki Kötü)
  • Bu kuzu postundaki kurtların birçoğuyla çeşitli vakaları anlatırken tanışacağız. (İyideki Kötü)
  • “Tarihi yok sayan, onu tekrar etmeye mahkûmdur”; daha vurucu bir deyişle: “Gü­neşin altında yeni bir şey yok — unutulanın dışında.” (İyideki Kötü)
  • Adamın biri duvara bir resim asmak ister. Çivisi vardır ama, çekici yoktur. Komşuda bir tane vardır. Kısacası adamımız komşuya gidip çekici ödünç olarak istemeye karar verir. Ama birden ikirciklenir; ya komşusu çekici ödünç vermek istemezse? Zaten dün de beni öyle usulen selamlamamış mıydı? Ama belki de acelesi vardı? Yoksa acelesi bahane miydi? Bana karşı içinden bir şeyler mi geçiriyor? Ne geçiriyor olabilir, ona bir şey yapmadım ki boşu boşuna takı­yor kafayı bana; biri benden ödünç bir alet istese hemen veririm, o niçin vermiyor, insan insandan böyle küçük bir iyiliği nasıl esirgeyebilir? Bu herif gibileri insana yaşamı zehir ederler. Yetmiyormuş gibi kendisine muhtaç olduğumu sanıyor bir de. Neymiş, bir çekici varmış. Yetti valla! Ve bunun üzerine bir hışım komşunun kapısına dayanır, kapıyı çalar ve beriki daha “Hoşgeldiniz.” diyemeden “Çe­kicini al da başına çal, terbiyesiz herif!’ diye bağırır. (Mutsuzluk Kılavuzu)
  • Şaşılacak şey, daha Çicero bile, televizyonu ve onun etkilerini her nasılsa görmüştü. M.Ö 80 yılında şunları yazmıştı: "Eğer korkunç olayları dakika başı görmek ve duymak zorunda kalırsak, içimizdeki en hassas yapıya sahip olanlar bile, acı veren izlenimlerin sürekliliğinden dolayı, sonunda her türlü insani duyarlılığı yitirecektir." (İyideki Kötü)
  • “Saygıdeğer baylar, sizi temin ederim, çok fazla bilmek gerçek bir hastalıktır. [...] Zira bilginin doğ­ rudan, kaçınılmaz meyvesi atalettir, yani kollarını kavuşturup oturmaktır.” (İyideki Kötü)

Yorum Yaz