matesis
dedas

20. Yüzyıl Felsefe Tarihi - Christian Delacampagne Kitap özeti, konusu ve incelemesi

20. Yüzyıl Felsefe Tarihi kimin eseri? 20. Yüzyıl Felsefe Tarihi kitabının yazarı kimdir? 20. Yüzyıl Felsefe Tarihi konusu ve anafikri nedir? 20. Yüzyıl Felsefe Tarihi kitabı ne anlatıyor? 20. Yüzyıl Felsefe Tarihi PDF indirme linki var mı? 20. Yüzyıl Felsefe Tarihi kitabının yazarı Christian Delacampagne kimdir? İşte 20. Yüzyıl Felsefe Tarihi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 03.12.2022 15:00
20. Yüzyıl Felsefe Tarihi - Christian Delacampagne Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Christian Delacampagne

Çevirmen: Devrim Çetinkasap

Editör: Işık Ergüden

Editör: Ali Berktay

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9789944888387

Sayfa Sayısı: 367

20. Yüzyıl Felsefe Tarihi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Fikirlerin tarihi hiçbir zaman "saf" değildir. Her fikir kendisiyle birlikte, bilimsel, siyasal veya dini kaynaklı tartışmaları harekete geçirir. 20. yüzyılın felsefe tarihini yazmak gibi zorlu bir işe girişen Christian Delacampagne, ele aldığı her örnekte bu kaynakları olabildiğince aydınlatmaya çalışıyor. Filozofların yeni bir kavram, duyulmadık bir sorunsal önerirken kimlerle diyaloğa girdiklerini veya kimlere karşı savaştıklarını anlamaya gayret ediyor. Bu önermelerin mantığı, 20. yüzyılın düşün hayatına yön vermiş irdelenmesini gerektiriyor. Çünkü yazar, bazı düşünürleri eserlerine sahne görevi varoluşsal veya sosyolojik arkaplanı bilmeden doğru şekilde okumanın mümkün olmadığı ön kabulünden yola çıkıyor.

Daha gelen olarak, büyük felsefi tartışmaların, cereyan ettikleri tarihsel bağlamdan tam manasıyla soyutlanabileceğine inanmıyor. İki dünya savaşı, 1917 Devrimi, Nazizm ve Komünizm, Auschwitz ve Hiroşima, Dünya ülkelerinin ve diğerlerinin direnişi... 20. Yüzyıl Felsefe Tarihi, Kant, Marx, Frege, Husserl, Wittgenstein, Heidegger, Adorno, Sartre, Lévi-Strauss, Habermas, Foucault, Derrida gibi geçen yüzyıla yön vermiş düşünürleri çağdaş felsefenin etkilenmeden yapamayacağı kadar ağır ve önemli sonuçları olan bu arka planla birlikte ele alan, vazgeçilmez bir başvuru kaynağı.

Chiristian Delacampagne (1949-2007), felsefe öğrenimi gördükten sonra felsefe öğretmenliği, gazetecilik, çeşitli ülkelerde Fransız Kültür Merkezi yöneticiliği gibi görevlerde bulundu. 1998-2006 arasında ise ABD'de sırasıyla Connecticut College, Tufts University ve John Hopkins University'de 20. yüzyıl Fransız edebiyatı ve felsefe edebiyatı ve felsefe tarihin dersleri verdi. 1973-2004 arasında düzenli olarak Le Monde gazetesinde de yazan ve otuzun üzerinde yayımlanmış kitabı bulunan Delacampagne'ın Filozof ve Tiran. Yanılsamanın Tarihi adlı eseri de Türkçeye çevrilmiştir. (2003)

20. Yüzyıl Felsefe Tarihi Alıntıları - Sözleri

  • ''Tıpkı benim gibi, başkaları da artık bir yüze sahip olmamak için yazıyorlar.''
  • Alman idealizminin ve özellikle de Hegel'in kararlı düşmanları Viyana Çevresi üyeleri, -Leibniz ve Bolzano gibi- evrensel bir dilin hayalini kurarlar.
  • "Kısacası, hakikat bilginin tek muharriki değildir. Bilginin toplumsal işlevi, her çağda, belirli bir iktidar ağı içerisinde kayıtlıdır."
  • Wittgenstein’ın acı çekmeye meyilli bir mizaç ile, genelde öngörülemeyen bir davranış tarzını bünyesinde topladığını ve kötü karakterinin kısa sürede depresyonları kadar meşhur hale geldiğini belirtmek gerekiyor.
  • “Filozoflar şimdiye kadar dünyayı değişik şekillerde yorumlamakla yetindiler: önemli olan şey ise onu dönüştürmektir.”
  • Leibniz’in çağdaşlarının gördüğü tek şey, onun hayal kurmaya olan tuhaf yatkınlığıdır.
  • Aklın işlevi, yaşama sanatını ileri taşımaktır.
  • Felsefenin faydası düşüncelerimizi ''açık kılması,'' başka deyişle ''mantıksal biçimler''in çözümlenmesi yoluyla, dilin yanlış kullanımından kaynaklanan metafizik tümceleri gidermeye yardım etmesidir. Ama bunun ötesine geçildiğinde felsefenin susması daha iyi olur.
  • "Felsefe tarihi aslında, insan acıları ve mücadeleleriyle dokunmuş bir siyasal tarihten ibarettir."
  • Marx, tarihi anlamak için yola çıkmış bir filozoftur. Yolda politikayı bulur ve felsefeyi terk eder.

20. Yüzyıl Felsefe Tarihi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Vahşetin Çağrısı: Aydınlanmanın akılcı düsturunun ve düsturun beraberinde getirdiği ilerlemecilik, mutluluk ve refah inancının yerle bir olduğu bir yüzyıldır yirminci yüzyıl. Yirminci yüzyıldan önceki dönemlerde de her ne kadar kan, savaş ve vahşet olsa da, insanlığın zalimliği hiçbir zaman bu kadar açık ve temelsiz görülmemişti. Birinci Dünya Savaşı, Auschwitz soykırım kampları, İkinci Dünya Savaşı, Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombaları, soykırımlar, savaşlar… böyle de vahşet bir yüzyıl. Bazı ilkeli filozoflar bu hezeyanın hangi sebeplerle ortaya çıktığını araştırdı. Bazıları cevabı serbest pazar ekonomisinde, bazıları emperyalizmde, bazıları milliyetçilik ve ırkçılıkta, bazıları da devlet kavramına yüklenilen anlamda buldu sorunu. Sorun her ne olursa olsun, insanlığın yirminci yüzyılla birlikte bir kopuş yaşadığı ve asla yirminci yüzyıl öncesi dönemlerdeki gibi bir yaşama tekrar dönemeyeceği açıktır. Duygular, hisler, söylemler, fikirler, felsefi önermeler ve sosyolojik çıkarımlar topyekun bir belirlenime tâbi olmasa da; en nihayetinde toplumsal, tarihsel ve ekonomik ortamdan etkilenir. Bu etkiler ve bireyin içinde bulunduğu varoluşsal durum tespit edilmedikçe kavramların, önermelerin, yenilikçi fikirlerin niçin, hangi amaçla ortaya çıktığı anlaşılamaz. Kitabın yazarı Delacampagne, tam da bu nedenle, yirminci yüzyıl felsefe tarihini yazarken tarihsel arka planı ve filozofların varoluşsal durumlarını, çevresel ilişkilerini de serimleyerek bir felsefe tarihi özeti sunmuş. Okunduğunda daha iyi görülecektir ki; kavramlar, sorunsallar, önermeler filozofun (ve tüm insanların) zihinlerine gökten zembille düşmez. Her bir yenilikçi fikrin arkasında toplumsal ve varoluşsal bir durum vardır. Örneğin; yaşamında muhafazakar olan Heidegger Yahudi düşmanı, Nazi taraftarı, marksizm karşıtı ve hatta bilim ve teknoloji karşıtıdır; Nietzsche’nin fikirleri Naziler tarafından çarpıtılır ancak bunu görse de ses etmez. Bir başka örnek de Althusser’dir. Althusser genç yaşında savaş kampında esir düşmüştür ve oradan bir şekilde sağ çıksa da esaretin psikolojisi kendini yalnız bırakmamış; depresyondan, delilikten, umutsuzluktan, cinayetten kurtulamamış ve en nihayetinde de intihar etmiştir. Althusser çalışmalarında Kapital’e dönüş çağrısını sıklıkla vurgular. Amacı yeni bir komünizm açılımı yapmaktır çünkü Marks’ın açılımları kendini komünist-Marksist olarak tanımlayanlar tarafından defalarca çarpıtılmıştır. Bu yeni açılımla birlikte daha özgürlükçü, daha iyi bir dünyanın inşası umudu içerisindedir. İkinci Dünya Savaşının ertesinde soğuk savaş dönemi başlar ancak dönemin başlangıcında yeni bir umut ufukta görünmektedir: Özgürlük. Bu dönemde prangalar gevşetilmiş ve yeni bir yapılanma yoluna gidilmiştir. Örneğin izafiyet teorisi, kuantum, belirsiz ilkesi, Darwinci evrim kuramının toplum bilimlerinde uygulanışı, fizyoloji ve nöroloji alanlarındaki yeni çalışmalar, Pasteur’ün çalışmalarıyla birlikte modern tıbbın yükselişi, Mendel’in çalışmalarıyla birlikte genetik ve kalıtım alanındaki yeni bulgular, etnoloji alanındaki çalışmalarla birlikte Avrupa medeniyetinin üstünlüğünün ancak sözde bir üstünlük olduğu ve gerçekte bir karşılığı olmadığı… vs. vs. Bütün bu yapılanmaların ilk adımı ise, mantığın da atılımı vesilesiyle, matematikte görülmüştür. Matematiksel önermelerin yetersizliğini fark eden filozoflar o dönemde yeni bir arayışa geçmişlerdir. Matematik oldukça mühimdir çünkü en nihayetinde doğa bilimlerinin temelinde de matematik vardır. Matematiğin bir dayanağının olmaması, doğa bilimlerine güveni sarsar. Ancak sarsılan güvenin inşası da yine matematiğe ilgili düşünürler (Popper, Frege, vs.) tarafından sağlanacaktır. Aydınlanmanın çöküşünü ve yeni bir rotaya gidişatı ilk tespit eden ve belirleyen en büyük filozof belki de Kant’tır. Kant kendinde-şeylerin bilinemeyeceğini ve öznenin deneyimden önce geldiğini kritiklerinde serimler. Bolzano Kant’ı zemini sezgiye verdiği için eleştirir ve zeminin mantığa verilmesi gerektiğini söyler. Böylece mantıksal ampirizm doğar. Mantıksal ampirizmden de kopuş gerçekleşir. Koğuşu sağlayan ve hızlandıran düşünürler arasında Kuhn ve Chomsky örnek gösterilebilir. Wittgenstein’ın fikirleri iki yeni akımın doğmasını, Popper’in görüşleri liberalizmin ve demokrasinin güç kazanmasını; Sartre, Ponty, Camus ve Marcuse gibi filozofların düşünceleri ise varoluşçuluğun güç kazanmasını sağlamıştır. Husserl, Derrida, Habermas, Strauss, Adorno, Foucault, Frege gibi başka önemli filozoflar da fikirleriyle yirminci yüzyılı şekillendirmiş, ona bir biçim vermiş insanlardır ancak bu incelemede hepsine birden değinmem mümkün değil. Yazarın da belirttiği gibi, İspanyol filozoflar, dini felsefeler, feminizm ve çok kültürlülük gibi toplumsal akımlar kitabın kapsamının dışındadır. Bu bir eksiklik sayılabilir mi? Eksikliktir ancak yüzyılı kapsayan bir tarih yazımında elbette bazı dışlamalar yazar istese de istemese de olacaktır. Çerçeve belirlenmeden böyle bir işe kalkışmak abes kaçardı. İspanyol felsefesine değinmemesini yirminci yüzyılda felsefede en önemli iki kol olan Amerikan ve Fransız koluna öncelik vermesiyle, dini felsefeye değinmemesini dini felsefenin ilgisini çekmemesiyle ve son olarak feminizm ve çok kültürlülük gibi toplumsal akımlara değinmemesini de akımların topyekun felsefi bir akım olmamasıyla açıklıyor yazar. Doğrusu iyi bir çerçeve belirlemiş. Yirminci yüzyılda vahşetten kurtulanları dinleyecek kulak yoktu, ki onlar da yaşadıkları vahşetleri pek dillendirmedi. Yüzyılımızda ise yapılması gereken; vahşeti açıkça konuşmak, ona karşı çözüm yolları aramak, bulmak ve vahşetin önüne geçmektir. Bombalarla ve savaşlarla, kolluk kuvvetleriyle ve hapishane sistemleriyle oluşturulan denetim toplumunun eksiklikleri etik ve politikada bir atılım olmadan; devlet, millet, ırk, sömürge gibi kavramsal kategoriler yeniden değerlendirilmeden giderilemeyecek. (Özkan Eken)

Dil biraz karmaşık belki çeviriden ötürü bilemiyorum. Yazar sahsen tanimadigim ancak bir hayli donanımlı bulduğum bir akademisyen. 20. yüzyılda yaşamış filozoflarin görüşlerini karşılaştırmalı olarak derin bir şekilde inceliyor. Felsefe ile yakından ilgilenenlere ve nispeten bilgi sahibi olanlara tavsiye edebilirim.Felsefenin evrimini ve bir bakış acısına göre de yıkımını çok güzel bir şekilde betimleyebilmiş. Biraz daha öze inmek gerekirse klasik felsefi argümanlardan metafizik kavramlardan kurtulmanın öyküsünü farklı görüşte filozoflardan karşılaştırmalı olarak analiz edebileceğiniz derinlikli bir eserdir. (Burak Erdoğdu)

Birçok modern çağ filozoflarına yer verilen bu kitapta filozofların düşünce sistemlerinin açıklanmasının yanı sıra onların pek bilinemeyen yönlerinden de bahsediliyor. Kitapta çok fazla yer alan ara cümle ve dipnot hali hazırdaki içeriğine ek olarak okumayı zorlaştıran bir durum oluşturuyor. Benim Bergson ve Heidegger gibi isimlerle tanışmama sebep oldu. Güzel. (Enes ergün)

20. Yüzyıl Felsefe Tarihi PDF indirme linki var mı?

Christian Delacampagne - 20. Yüzyıl Felsefe Tarihi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de 20. Yüzyıl Felsefe Tarihi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Christian Delacampagne Kimdir?

Christian Delacampagne Kitapları - Eserleri

  • 20. Yüzyıl Felsefe Tarihi
  • Filozof ve Tiran

Christian Delacampagne Alıntıları - Sözleri

  • Istırabın ortadan kaldırılması meşru politik bir amaç oluşturuyorsa, belirlenmiş bir “iyinin” gerçekleştirilmesi politik değil ancak bireysel bir amaç olabilir-çünkü insanlar ıstırap çekmek istemedikleri konusunda hemfikirseler de, iyinin ne olabileceği konusunda değildirler ve hiçbir zaman olmayacaktırlar. (Filozof ve Tiran)
  • En hızlı ve en radikal yol her zaman şiddet dolu yoldur. (Filozof ve Tiran)
  • ''Tıpkı benim gibi, başkaları da artık bir yüze sahip olmamak için yazıyorlar.'' (20. Yüzyıl Felsefe Tarihi)
  • Sokrates - gerek mahkemeyi küçümsediğinden gerek davasını peşinen kaybedilmiş olarak değerlendirdiğinden - yargıçlarını suçsuzluğuna inandırmayı başaramamış ya da bunu başarmak amacıyla hiçbir çaba sarf etmemiştir. (Filozof ve Tiran)
  • “Filozoflar şimdiye kadar dünyayı değişik şekillerde yorumlamakla yetindiler: önemli olan şey ise onu dönüştürmektir.” (20. Yüzyıl Felsefe Tarihi)
  • Siyaset felsefesi, bu projeye Platon’un açtığı yolu esas alarak bağlandığı ölçüde,şimdi ya da gelecekteki gerçek tiranların kullanılması için tasarlanan bir iktidar felsefesi, iktidar için felsefe olmaktan başka bir şeye niyet edemeyecektir. (Filozof ve Tiran)
  • Leibniz’in çağdaşlarının gördüğü tek şey, onun hayal kurmaya olan tuhaf yatkınlığıdır. (20. Yüzyıl Felsefe Tarihi)
  • Marx’a göre, geçmişteki filozofların sözcük dünyaları kurmakla yetinmiş olmalarının nedeni sadece sınıfsal konumlarının onları kör etmiş olmasıdır.Egemen sınıfa aitken ya onun için çalışırken, yansımalardan başka bir şey olmayan düşüncelere bir yaratım değeri vererek üretim süreçlerinin yalnızca evrilmiş bir tasarımını edinebilirlerdi. (Filozof ve Tiran)
  • Wittgenstein’ın acı çekmeye meyilli bir mizaç ile, genelde öngörülemeyen bir davranış tarzını bünyesinde topladığını ve kötü karakterinin kısa sürede depresyonları kadar meşhur hale geldiğini belirtmek gerekiyor. (20. Yüzyıl Felsefe Tarihi)
  • Kuşkusuz, topluluğumuzun girmek istediği yönü tanımlamak ne filozoflara ne modern tiranlara bizzat topluluğumuza düşer.Ama felsefenin ışıkları topluluğumuzun, geleceği ile ilgili olarak sürdürmesi gereken düşünce için, bana ne gereksiz ne de yersiz geliyor. (Filozof ve Tiran)
  • Marx, tarihi anlamak için yola çıkmış bir filozoftur. Yolda politikayı bulur ve felsefeyi terk eder. (20. Yüzyıl Felsefe Tarihi)
  • Alman idealizminin ve özellikle de Hegel'in kararlı düşmanları Viyana Çevresi üyeleri, -Leibniz ve Bolzano gibi- evrensel bir dilin hayalini kurarlar. (20. Yüzyıl Felsefe Tarihi)
  • "Kısacası, hakikat bilginin tek muharriki değildir. Bilginin toplumsal işlevi, her çağda, belirli bir iktidar ağı içerisinde kayıtlıdır." (20. Yüzyıl Felsefe Tarihi)
  • Ama, “logos”un bir güçlüğü çözmekte yetersiz kaldığı yerde, bu güçlük başka bir yolla da gayet uygun biçimlerde çözülebilir (giderilebilir, çaresi bulunabilir): Zamanla. Kısaca, tarihle. Çünkü, tarih bizi yalnızca ilerlemekle bile, her gün, daha önceki gün çözümsüz gibi görünen birçok sorundan kurtarmayı üstlenmiştir. (Filozof ve Tiran)
  • Felsefenin faydası düşüncelerimizi ''açık kılması,'' başka deyişle ''mantıksal biçimler''in çözümlenmesi yoluyla, dilin yanlış kullanımından kaynaklanan metafizik tümceleri gidermeye yardım etmesidir. Ama bunun ötesine geçildiğinde felsefenin susması daha iyi olur. (20. Yüzyıl Felsefe Tarihi)
  • Kuşkusuz, global olarak daha iyi bir dünya isteriz. Ama, tek tek daha iyi olmak zorunda olacağımız bir dünyaya rıza göstermeyiz. (Filozof ve Tiran)
  • Bu dünyada örs ya da çekiç olmak zorunda kalınmasından korkarım; ne mutlu bu seçimden kurtulana! -Voltaire (Filozof ve Tiran)
  • "Felsefe tarihi aslında, insan acıları ve mücadeleleriyle dokunmuş bir siyasal tarihten ibarettir." (20. Yüzyıl Felsefe Tarihi)
  • Aklın işlevi, yaşama sanatını ileri taşımaktır. (20. Yüzyıl Felsefe Tarihi)

Yorum Yaz