3391 Kilometre - Beyza Alkoç Kitap özeti, konusu ve incelemesi
3391 Kilometre kimin eseri? 3391 Kilometre kitabının yazarı kimdir? 3391 Kilometre konusu ve anafikri nedir? 3391 Kilometre kitabı ne anlatıyor? 3391 Kilometre PDF indirme linki var mı? 3391 Kilometre kitabının yazarı Beyza Alkoç kimdir? İşte 3391 Kilometre kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Beyza Alkoç
Orijinal Adı: 3391 Kilometre
Yayın Evi: İndigo Kitap
İSBN: 9786052361726
Sayfa Sayısı: 472
3391 Kilometre Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bir Mesafe Aşkı Hikâyesi
Yağmur böyle güzel yağar mı bir daha şimdi çıkıp ıslanmazsak?
“O gün, bana ‘Sinemaya gidelim mi?’ diye sordu. 3391 kilometre öteden, şehirlerce, denizlerce uzağımdan… Yanımdaki insanlar görmezken beni, o bana imkânsız olduğunu bile bile ‘Sinemaya gidelim mi?’ dedi…”
Aylarca sesini duymadığınız, yüzünü görmediğiniz, dokunmadığınız, kokusunu almadığınız, aynı sokaktan geçme ihtimalinizin dahi olmadığı, aynı fotoğrafın içinde bile bulunamayacağınız, sizden kilometrelerce, hatta denizlerce, adalarca ve şehirlerce uzakta olan bir insana âşık olur muydunuz?
Kendinize yapar mıydınız bunu?
Bu hikâye, uzak bir ilişkinin hikâyesi! Birbirlerini görmeden ve duymadan, aylar boyunca gece gündüz konuşan; birbirlerine bu kadar uzak, ama bir o kadar da yakın olan; aralarına giren onca kilometreye rağmen birbirlerine âşık iki insanın hikâyesi! Burası bizim gezegenimiz, burada her şey anını bekler. Burası, bizim 3391 kilometrelik gezegenimiz…
“Seni görmem için yanımda olmana gerek yok. Gözlerim kapalıyken de görebiliyorum seni. Zaten seni gözlerim kapalıyken görebiliyorum sadece…”
3391 Kilometre Alıntıları - Sözleri
- -Neler yaptın bensiz? +Ağladım. -Hep mi? +Hep ağladım. Sen neler yaptın bensiz? -Seni bekledim. +Hep mi? -Hep bekledim.
- +Ege, elini camdan dışarı uzatsana. -Neden? +Bende uzatacağım. Aynı yağmur elimizi ıslatacak sanki ellerimiz birbirine değiyor gibi. Uzatıyor musun? -Evet. Tuttum elini.. +Ben de..
- Yoğun bakımda Olmadığı hâlde bilinci kapalı ne çok insan var.
- Hayalini kurmadığın her şey imkansız olarak kalır !
- "Gördüğüm en güzel yeşil gözlerden daha güzel kahverengi gözlerin var..."
3391 Kilometre İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Gördüğünüzde 3390. Kilometreden Geri Dönmeniz Gereken Kitap: YouTube kitap kanalımda Beyza Alkoç'u ve 3391 Kilometre kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim: https://youtu.be/2Ia6xxuNANg Bu kitap yorumuna yazar Beyza Alkoç'un Karantina serisine yazdığım kitap incelemesi için kendi Instagram hikayesinde paylaştığı düşüncelerini göstererek başlamak istiyorum: https://i.ibb.co/R36vN3b/IMG-2450.jpg Karantina gonderi/79563128 incelemesinde bahsettiğim gibi kitabın neredeyse her sayfasında ağza alınmayacak küfürlerin olması, erkeğin kadın üzerinde sürekli bir sahiplik ve himaye iddia etmesi ile Alkoç'un çoğunluğu çocuklardan oluşan takipçi kitlesinin edebiyat zannedilen bir iğneyle uyutulmasını yazdıktan sonra kendisinin bana cevabı, edebi açıdan söylediklerime bir antitez bulabilmek yerine doğrudan "şizofrenik" olduğumu söylemek oldu. İncelememde yazdığım şeylere hiçbir cevabı olamadığı için ilkokullu çocukların birbiriyle olan kavgası gibi argümanlarımla alakası olmayan bir yorum yapmayı tercih etti. 3391 Kilometre kitabı incelemesine özel olarak farklı bir şey yaptık, Google'dan 1000kitap'a yolu düşüp bu kitap yorumunu okuma ihtimali bulunan okurlar için her yorum yazan arkadaşa bu sefer, ölmeden önce okunması gereken değil okumadan önce ölünmesi gereken 1 adet kitap önerdim. Böylece hangi kitapları okumamamız gerektiğini anlayarak bu tür kitaplarla vakit kaybetmeyeceğiz. Hatta belki de genç arkadaşlar bir ihtimal yorumları okur da bunun gibi kitaplarla vakit kaybetmek yerine çok daha iyi ve nitelikli kitaplarla karşılaşırlar diye siz de değerli vaktimizi kaybetmemek açısından okumadan geçebileceğimiz kitap "önermeyiş"lerinde bulunabilirsiniz. Mesela, vakit kaybetmemeniz için okumamanız gereken bazı kitaplar: 1- Beyza Alkoç, Karantina 2- Büşra Yılmaz, 4N1K 3- Murat Övüç, Yanık Görümce Öncelikle kitabın kapak tanıtımından başlamak istiyorum: https://i.ibb.co/nrzRWdv/0001751878002-1.jpg Bu tanıtım öyle bir tanıtım ki, kitap resmen mumlarla ve led ışıklarla birlikte Instagram'daki kitap fotoğrafçılarının kutsal ayinlerinin yerini almak için bekliyor. Çünkü sosyal medyadaki etkileşim müptelaları yüzünden özellikle de yeni kuşaktaki çoğu gencin, kitapları kendi kimliklerine katıp olgunlaşmak için değil, sosyal medyada ilgi görüp statü kazanmak, arkadaşlık gruplarına kabul edilmek ve birileri tarafından onaylanmak için okuduğunu fark ettim. İşte bu yüzden de kitabın bize içerik olarak kattıklarına değil, Instagram Edebiyatı üzerinden ilerleyen, kapağa ve görünüşe tapan, şekilciliği kendine biat edinen, edebiyatın işlevlerini boşaltan ama takipçi sayılarının yükselmesini arzulayan sanal bir “çok satan kitaplar” çağı içerisinde yaşıyoruz. Bir kitap düşünün, başlangıç cümleleri "Ayaklarıma baktım. Ayaklarımdaki siyah Vans ayakkabılarıma, kenarlarındaki beyaz çizgilere. İkisinin zıtlığına, zıtlığının güzelliğine." (s. 3) şeklinde. Hani çayın, kahvenin, pastanın veya çöreğin edebiyatını gördüm de neredeyse asgari ücretin çeyreği miktarında 500 liraya satılan ve hiçbir ekstra özelliği olmayan Vans ayakkabıları üzerinden edebiyat yapana da ilk kez rastlıyorum. Büyük resmi görme kursundan henüz çıktığım için buradaki öncelikli amacın Z kuşağının ilgi alanlarına oynamak ve onların duymaktan hoşlanacağı bir şeyler söylemek olduğu aşikar. Bir gün durmadan koşmaya başlayan bir film karakteri olan Forrest Gump'ın yolda görmesi halinde 3390. kilometrede aniden durup geri döneceği bu kitabı, İsmail YK'nın Şappur Şuppur şarkısına benzettim. Çünkü içerisinde o kadar çok "Beni beğeneni ben ben beğenmem. Benim beğendiğim ise beni beğenmez" minvalinde cümleler var ki, bunlardan sadece bir tane örnek vermek istiyorum: "Benden giden kimse olmadı. Çünkü bana gelen kimse olmadı. Ben de kimseden gitmedim. Çünkü ben de kimseye gitmedim." (s. 6) Demek ki ben de yazacağım kitapta "Al dedi çocuklarını dedi çocuklarını istiyorsan dedi kendini dedi al kendini dedi git dedi nerde kalırsan kal dedi bana" şeklinde cümleler yazarsam binlerce kişi tarafından okunabilirim gibi görünüyor. Acaba Beyza Alkoç bu kitabını yazarken İsmail YK ile birlikte mi çalışmıştı? Kafamda deli sorular... Zaten bütün kitabın konusu İzmir ve Ege adında iki aşığın en sonunda birbirine kavuşması üzerine kurulu. Karantina kitabı incelemesinde yaptığım gibi yine bilinçli olarak spoiler verip bu kitabın sayfasına giren heyecanlı Alkoç müritlerini üzüyorum. Ayrıca kitabın tamamının Whatsapp konuşmaları üzerinden gitmesi, Beyza Alkoç'un İsmail YK sponsorluğunun yanısıra bir de Mark Zuckerberg sponsorluğu da mı var acaba diye sorgulatıyor... Gördüğünüz gibi normal dünyada asla bir araya gelemeyecek üç adet ismi yan yana düşündürebilme başarısıyla Beyza Alkoç, "paralel evren edebiyatçısı" şeklinde bir lakabı da hak ediyor. Dünyanın farklı yerlerinde de olsa aynı gökyüzüne baktıklarını fark eden gençlerin astronomları ve astrologları şok ettiği bu kitapta, İzmir ile Ege'nin aşkını okuyup ikisinin Eyfel Kulesi önünde fotoğraf çektirme hayallerini takip ederken Eyfel Kulesi mimarı olan Stephen Sauvestre'nin Eyfel kulesini tasarlamayıp o demirlerin demir atölyesinde hiç üretilmemesini, Ege Bölgesi'ndeki levhalar ilk kez oluşurken dağların kıyıya dik olarak uzanmayıp İzmir'in üzerinden paralel olarak geçmesini ve hatta bulunduğum konumdan 3391 kilometrelik bir daire çizerek bu kitabın bu daire içerisine hiçbir zaman sokulmamasını düşündüm. Yani tam olarak şöyle: https://i.ibb.co/BzyF0Tg/3391-km.jpg Ayrıca kitabın içerisinde öyle başkası adına utanılacak bölümler vardı ki, onlardan sadece birisini göstermek istiyorum: "Ege'nin takipçi sayısı daha geçen hafta 474'tü. Şimdi ise 477 olmuştu. Bunu hatırlıyorum çünkü ona uğurlu sayılarımın 4 ve 7 olduğunu söylemem üzerine bana takipçi sayısının 474 olduğunu söylemişti. Şimdi ise takipçi sayısı 477 olmuştu. Kimdi bu üç kişi?" (s. 356) Derde bakar mısınız? Eskiden toplumcu gerçekçi ya da birey psikolojisine eğilen yazarlarımız yaşadıkları dönemde bile hak ettikleri değeri bulamamışken, kitabının tamamını Whatsapp konuşmaları üzerinden kurgulayan ve takipçi sayılarını dert edinen insanları anlatan bu kitap binlerce kişi tarafından okunuyor. "Tabii ki de para vermedim yayınevi" şeklinde e-kitaptan okuduğum bu kitabı, diğer insanların neden okuduğuna bir türlü anlam veremiyorum. Gelelim kitaba neden 1 değil 2 puan verdiğime... Kitabın bir bölümünde Friends dizisinin geçmesini hoş bir ayrıntı olarak gördüm. Çünkü yeni kuşaktansa çoğunlukla eski kuşağın sevdiği bir dizidir. Ayrıca yazarın küfür dolu Karantina serisinden sonra yeni kitabı olan 3391 Kilometre'de küfrü çok az yerde kullanmış olmasını olumlu bir gelişim olarak görmek istedim. 94. sayfada "Merhaba, ben Acı" ile başlayan ve acının kişileştirildiği bölümü yine sevdim. Aslında yazar kendisini bu konularda geliştirse bir potansiyeli olabilir. Fakat kitabın tamamı Whatsapp konuşmaları üzerinden iki insanın birleşme hikayesi olunca ister istemez oldukça gereksiz ve edebi anlamda boş bir kitap olduğunu da kendisi bize söylüyor. Benim arkadaşlarımla yaptığım Whatsapp konuşmalarım eminim ki çok daha edebidir... İncelemenin başlarında dediğim gibi yazdığınız her yorum için vakit kaybetmemeniz açısından okumamanız gereken 1 adet kitap önermeyişinde bulundum. Çabuk, Beyza Alkoç'un müritleri gelmeden... (Oğuz Aktürk)
Sınırı gökyüzü olanlara ithafen...: gonderi/102583420 Uygulamada paylaştığım ilk alıntı olmasından dolayı bende yeri ayrı olup eskilerde kalsın istemedim. Hadi gelin şimdi Ege'nin incisi olan İzmir'in hikayelerinin en başına gidelim. Bir gece İzmir'e tumblr uygulamasından mesaj geliyor. Kimden:Gelmemeyegidenadam Kime:Benegeninincisi "Uyu Artık" Bu mesajla başlıyor her şey... 3391 kilometrelik mesafeyi aşan duygularla devam ediyor. Mesafelere rağmen yan yana olmasanız bile el ele tutuşup, birlikte uyudunuz. Yağmurda ıslandınız, gölgeleriniz birlikteydi ve aynı filmi izlediniz. Aranızda dağlar, denizler ve ülkeler varken;pencereye çıktığınızda aynı gökyüzüne baktınız.Birbirinizden kilometrelerce uzaktayken bile birbirinizin en yakını oldunuz. İnsanlar parklarda, sokaklarda bahçelerde anılar biriktirirken, mesajlarınızın her biri anılarınız ve hatıralarınız oldu.Yeri geldi güldüm ağladım, hüzünlendim ve korkuya kapıldım. Birçok duyguyu sizinle birlikte yaşadım. Ben sizin güzel aşkınızı iliklerime kadar hissettim. Birbirinize kavuştuğunuz zaman kitabı bile isteye okumayı bırakıp sizi yan yana hayal ettim ama merakıma yenilip okumaya tekrar devam ettim. İzmir ve Ege sizin aşkınızı uzun yıllar geçsede unutmayacağım. Kilometrelerce öteden birbirini tanımak, sevmek hatta aşık olmak kolaydı... Peki, tüm bunlar yan yanayken de kolay olacak mıydı? Merak edenlere şimdiden keyifli okumalar dilerim. BEĞENDİĞİM BİRKAÇ ALINTIYI AŞAGIYA BIRAKIYORUM °Güzel olan her şey bir anda olurdu. °Onun sessizliği, yüzbinlerce insanın cümlelerinden daha güzeldi. °Yani sen;kalbimin ta kendisi. °Onunla olan her günüm hayatımın en güzel günü, her gecem hayatımın en güzel gecesi olacaktı. °İnsanın en büyük çaresizliği kendi kendini teselli etmek zorunda kaldığı andır. Ama insanın güçlendiği anda odur. °İnsan susurakta konuşabiliyormuş bunu öğrendim. °Dünyanın en büyük mücadelesi birbirinin sessizliğine karşı verilen mücadeledir. °Mucizelere inanıyorum. Siz de inanın. Çünkü onlar her gün gerçekleşiyorlar... Gördüğümüz ya da görmediğimiz bir şekilde. (Dilek Özcan)
3391 Kilometre PDF indirme linki var mı?
Beyza Alkoç - 3391 Kilometre kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de 3391 Kilometre PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Beyza Alkoç Kimdir?
15 Şubat 1996 tarihinde dünyaya gelen Beyza Alkoç bir İngilizce Mütercim Tercümanlık öğrencisidir. Küçük yaşlardan beri romanlar, senaryolar ve tiyatro oyunları yazan Beyza Alkoç'un ilk kitabı 2015 yılında yayınlanmıştır.
Beyza Alkoç Kitapları - Eserleri
- Karantina: Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi
- 3391 Kilometre
- Karantina: Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi — İkinci Perde
- Karantina: Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi — Üçüncü Perde
- Karantina: Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi/Dördüncü Perde
- Sıfır Kilometre
- Kar Küresi
- Karantina: Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi — Beşinci Perde
- Asansör
- Sınır
- No: 26
- Sınırsız
- Kar Tanesi
Beyza Alkoç Alıntıları - Sözleri
- +Ege, elini camdan dışarı uzatsana. -Neden? +Bende uzatacağım. Aynı yağmur elimizi ıslatacak sanki ellerimiz birbirine değiyor gibi. Uzatıyor musun? -Evet. Tuttum elini.. +Ben de.. (3391 Kilometre)
- "Ay benim,gece senin.." (Karantina: Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi — Üçüncü Perde)
- " Bir harabeyi sevdin, yıkık bir binaya aşık oldun... Ben seni hak edecek ne yaptım? " (Karantina: Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi — Üçüncü Perde)
- Kötü hatıralar ruhun kelepçesidir. (Kar Tanesi)
- Ben olmasam gülüp eğlenebileceğiniz biri olmayacak. (Karantina: Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi — İkinci Perde)
- Ben ne zaman insanların arkalarında bıraktığı olmaktan vazgeçeceğim? (Sınırsız)
- " Kusurlarımız bizim yıldızlarımızdır, bırak parlasınlar... " (No: 26)
- "Sevsene Beni.” (Karantina: Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi — İkinci Perde)
- -Neler yaptın bensiz? +Ağladım. -Hep mi? +Hep ağladım. Sen neler yaptın bensiz? -Seni bekledim. +Hep mi? -Hep bekledim. (3391 Kilometre)
- İnsanın içinde ne varsa dışını öyle duyuyordu. İçim kırgındı, dışım daha kırgın. İçim hüzündü, dışım hüzün yığını. (Kar Tanesi)
- En mantıklı söz saf bir yürekten çıkan sözdür. (Asansör)
- Bu dünyada anlaşılmadığını hisseden, dünyaya arkasını dönen, içine kapanan herkese... (Kar Tanesi)
- “Keşke ruhumu da bir yara bandının altında yatırıp birkaç gün dinlendirebilseydim.” (No: 26)
- Her şey senin elinde mutlu olmak da mutsuz olmak da.. (Sınır)
- Teşekkür ederim hayatıma ; Karanlık için aydınlık için Acı için mutluluk için Gece için Güneş için... (Karantina: Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi — Beşinci Perde)
- "Elimizde kibrit yanarken bizi fark etmezler mi?” "Biz zaten yıllardır yanıyoruz kimse fark etti mi?" (Kar Küresi)
- Belki de bazı gerçekleri insanların yüzüne vurmalıydık. (Kar Tanesi)
- Dünyada bir yer bana ev olmak için ayrılmış da ben gelmiş orayı bulmuşum gibi... (No: 26)
- Yaşamın olayı sindirebilmek. Her şey bir şeyleri sindirebilmek üzerine kurulu. Karnımızı doyurmamız, susuzluğumuzu gidermemiz, nefes alışımız, aldatılmamız, terk edilmemiz. Hepsi sindirilmeye bakıyor. (Sınır)
- Dünya hassas kalplerin cehennemidir (Kar Tanesi)