diorex
life

A Kingdom of Flesh and Fire - Jennifer L. Armentrout Kitap özeti, konusu ve incelemesi

A Kingdom of Flesh and Fire kimin eseri? A Kingdom of Flesh and Fire kitabının yazarı kimdir? A Kingdom of Flesh and Fire konusu ve anafikri nedir? A Kingdom of Flesh and Fire kitabı ne anlatıyor? A Kingdom of Flesh and Fire PDF indirme linki var mı? A Kingdom of Flesh and Fire kitabının yazarı Jennifer L. Armentrout kimdir? İşte A Kingdom of Flesh and Fire kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 03.05.2022 17:00
A Kingdom of Flesh and Fire - Jennifer L. Armentrout Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Jennifer L. Armentrout

Yayın Evi: Blue Box Press

İSBN: 9781952457111

Sayfa Sayısı: 626

A Kingdom of Flesh and Fire Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

A Betrayal...

Everything Poppy has ever believed in is a lie, including the man she was falling in love with. Thrust among those who see her as a symbol of a monstrous kingdom, she barely knows who she is without the veil of the Maiden. But what she does know is that nothing is as dangerous to her as him. The Dark One. The Prince of Atlantia. He wants her to fight him, and that’s one order she’s more than happy to obey. He may have taken her, but he will never have her.

A Choice...

Casteel Da’Neer is known by many names and many faces. His lies are as seductive as his touch. His truths as sensual as his bite. Poppy knows better than to trust him. He needs her alive, healthy, and whole to achieve his goals. But he’s the only way for her to get what she wants—to find her brother Ian and see for herself if he has become a soulless Ascended. Working with Casteel instead of against him presents its own risks. He still tempts her with every breath, offering up all she’s ever wanted. Casteel has plans for her. Ones that could expose her to unimaginable pleasure and unfathomable pain. Plans that will force her to look beyond everything she thought she knew about herself—about him. Plans that could bind their lives together in unexpected ways that neither kingdom is prepared for. And she’s far too reckless, too hungry, to resist the temptation.

A Secret...

But unrest has grown in Atlantia as they await the return of their Prince. Whispers of war have become stronger, and Poppy is at the very heart of it all. The King wants to use her to send a message. The Descenters want her dead. The wolven are growing more unpredictable. And as her abilities to feel pain and emotion begin to grow and strengthen, the Atlantians start to fear her. Dark secrets are at play, ones steeped in the blood-drenched sins of two kingdoms that would do anything to keep the truth hidden. But when the earth begins to shake, and the skies start to bleed, it may already be too late.

From #1 New York Times bestselling author Jennifer L. Armentrout comes a new novel in her Blood and Ash series.

A Kingdom of Flesh and Fire Alıntıları - Sözleri

  • “Dear gods, you have her on her own horse? Soon, she’ll be running one of us over instead of stabbing us.”
  • “Tekrar kaçmaya çalışacağım." "O kadarını düşündüm." "Seninle savaşmaktan vazgeçmeyeceğim." "Senden istemezdim." Bunun garip olduğunu düşündüm. "Ve seninle evlenmeyeceğim." "Bunu daha sonra konuşuruz."
  • “You know what you felt during the feeding and what surely came afterward is only natural.” “Thanks, but I don’t need you to tell me this.” “Then maybe you would like some advice?” “Not really.” “I’m going to give it to you anyway.” “Of course, you are.” “If you wish for future feedings—and I’m sure you realize there will be future ones—to be less intimate, you could offer him your wrist.” I spun toward Kieran. “Well, that information is so very helpful now.” Kieran laughed, not even bothering to move out of the way when I punched his arm. “Ouch,” he murmured. “That was actually hard.”
  • Kalbim sanki ölmüş birinin yasını tutuyormuşum gibi derinden acıyordu. Bir bakıma öyleydi. Hawke'ın kaybının yasını tutuyordum ve hala yaşayıp nefes alması önemli değildi. Güvenmeye başladığım Hawke, sırlarımı paylaştığım adam gitmişti.
  • “Beni kalbimden bıçaklayacak mısın? Tekrar?" "Neden bileğimi bırakıp öğrenmiyorsun?" "Bu kulağa evet gibi geliyor.”
  • Ignoring something doesn’t make it less true, Penellaphe.”
  • “Am I seeing things, or is that your dagger strapped to your thigh?” I grinned. “You’re not seeing things.” “You’re an absolutely stunning, murderous little creature,” he murmured.
  • I loved him. I was in love with him, even though that love had been built on a foundation of lies. I loved him even though there was so much I didn’t know about him. I loved him even though I knew I was a willing pawn to him.
  • Why did you tell me?” I whispered, not even sure if he was still awake or why I was asking. He’d already answered. “Why did you have to tell me that Hawke was your middle name?” The fire crackled, spitting sparks, and I closed my eyes. Seconds, maybe minutes later, Casteel said, “Because you needed to know that not everything was a lie.”
  • “Poppy,” he said, and every muscle in my body knotted. I wasn’t sure if it was the use of my nickname or the deep, musical lilt of his voice that made me tense. “I don’t think I’ve ever seen you so speechless.”

A Kingdom of Flesh and Fire İncelemesi - Şahsi Yorumlar

BEN AZ ÖNCE NE OKUDUM?! İ-NA-NA-MI-YO-RUM. Lisede Jennifer L. Armentrout kitaplarını okurdum, sürükleyici ve eğlenceli bir yazar olduğunu düşünüyordum ama bu sefer kendini aşmış. Ne desem bilmiyorum. O son sayfadaki son paragraf!!! Vay canına… Çok cool, çok iyiydi. Genel olarak kitap çok iyiydi, başından kalkamadım. Hiçbir şeye odaklanamadım, sadece bu kitabı okudum. Bu kısımdan sonrası spoiler içerebilir, ona göre okuyun. Kitap ilk kitabın finalinden itibaren başlıyor ve açıkçası başları çok güzel ve aksiyonluydu. Poppy’nin kaçış çabası, Kieran ile diyalogları falan efsaneydi. Ancak 150 sayfadan sonra biraz duraksadı, olaylar kendini tekrar etmeye başladı. Özellikle Poppy’nin güvensizliği… Yani göreceklerini gördün hâlâ neden korkuyorsun? Başına daha beter ne gelebilir ki diye isyan ettim. Poppy kandırılmaktan o kadar korkuyor ki, kendi kendini kandırıyor. Numara yapalım diye diye her haltı yapıp istemem yan cebime koy modunda dolanışı beni sinir etti ama neyse ki toplandı sonradan. Atlantislileri tanıdık bu süreçte. İlk kitapta klişe bulduğum detaylara daha iyi detaylar savaşçı ırklar eklendi. Bana yer yer bu İskandinav Mitolojisini anımsattı. Hani şu meşhur savaşçılar valkyrieler gibi değişik gruplar eklenmesi dünyayı, kurguyu sağlamlaştırmış ve renk katmıştı. Bir de bazı kitaplardan şeyleri anımsadım çokça. Malik ve Casteel olayı bana yazerın Lux serisindeki Dawson ve Daemon’ı hatırlattı. Bazı yorum yapanlar SJM’in Rhys karakterinden ilham alındığını düşünüyor sanırım yazarın başka kitabını okumadıkları için böyle çünkü dünya biraz SJM havası verse de JLA tarzının da bu şekilde olduğunu uzun zamandır biliyoruz. Zaten iki yazar arkadaş. Her neyse. Bir ara Ruh Yiyici kısmı Harry Potter’a, parlama kısmı Twilight’a, Cas’in susuzluktan kendini kaybettikten sonraki sahne de 50 Shades’e göz kırpsa ve beni ölümüne korkutsa da neyse ki öyle bir şeyler olmadı. Gereksiz uzatılan sahneler olduğunu düşündüğüm, kurgunun yavaşladığı yerler vardı ama her zaman topladı. Son olarak final… Son sahneler… Harikaydı. (Loc’hlaith)

Merhabalarrr. Öncelikle bu kitabın yorumunu nasıl yazsam hala karar veremedim.. O kadar güzeldi ki!Uzun bir zaman serinin çevrilmesini bekledikten sonra resmen ilaç gibi gelmişti bu seri.. E haliyle dayanamadım Kan ve Külden bitince direkt 2.kitabına başladım. Kitap İngilizce olduğu için biraz yavaş okusam da basit bir dili olduğu için zor olmadı.Gerçi çevirisi çıkınca onu da alıp okurum tekrar. Neyse serinin 2.kitabı olduğu için spoiler olmaması için oldukça genel bir yorum yapacağım. İlk kitabın sonu benim gözümde çok fena bittii.. İkinci kitap boyunca o olayın nasıl olacağını vs. düşünerek tüm kitabı bitiriyorsunuz. Eh tabi bazılarına sıkıcı gelen ama benim Poppy'i tanımak açısından sürekli iç sesini okumak oldukça hoşuma gitti. Çünkü böyle olunca aşkım Poppy'nin aslında ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha anlıyorum. Hawke 'a  gelince bu kitapta beni biraz çıldırttı! Hatta baya çıldırttı! Ama sonra o kadar güzel cümleler kurdu, duygularını dile getirdi ki, aramızdaki buzlar çözüldü. Yine de bazen dediği gibi Poppy'm Hawke' a fazla gerçekten Ahh birde Kieran var onu bu kitapta daha sık görüyoruz. Poppy'nin sürekli ona soru sorması Kieran'la aralarında ki arkadaşlığı daha da geliştirmelerine sebep oldu. Yani şimdi böyle deyince pek anlaşılmıyor ama Poppy o kadar çok soru soruyor ki aralarında oldukça komik diyaloglar geçiyor. Seriye birkaç tane yan karakter daha dahil olmasına rağmen kitap bu üçlü arasında geçiyor. Bunların yanında ilk kitapta Solis halkının tarihine ve düşüncelerine yer verilmişken bu kitapta Atlantian halkının düşüncelerini, yaşadıklarını ve tarihlerini öğreniyoruz. Toparlayacak olursak bence ilk 2 kitap kesinlikle giriş kitabıydı. Serinin muhtemelen 6 kitap olacağını da düşünürsek daha nasıl ilerleyecek hiç bilmiyorum. Çünkü JLA gerçekten oldukça farklı bir evren kurmuş.Spoiler olmaması için maalesef bir şey diyemiyorum.Okuyunca benim gibi şok olmanızı istiyorum Hala şaşkınım yani farklı bir yazarın kalemini okuyor gibi hissediyorum.. Her şekilde kalemini seviyorum JLA'nın ama bu tarzına aşık oldum.. Kitaba puanım 10/10 Sevgiyle kalın.. (İlknur Çetinsağ)

A Kingdom of Flesh and Fire PDF indirme linki var mı?

Jennifer L. Armentrout - A Kingdom of Flesh and Fire kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de A Kingdom of Flesh and Fire PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Jennifer L. Armentrout Kimdir?

Jennifer Batı Virgina’da, Martindburg şehrinde yaşıyor. Onun hakkında duyduğunuz her söylenti doğru değildir. Yazım işiyle yoğun olarak ilgilenmediği zamanlarda kitap okuyarak, egzersiz yaparak, berbat zombi filmleri izleyerek, yazıyormuş gibi yaparak, kocası ve Jack Russel köpeği Loki ile vakit geçiriyor.

Yazar olma hayali, vaktinin büyük bir kısmını kısa hikâyeler yazarak geçirdiği matematik derslerinde başladı. Bu, matematikten kötü notlar almasının da en büyük sebebidir. Jennifer genç okurlar için paranormal, bilim-kurgu, fantezi ve modern aşk hikâyeleri yazıyor. Ayrıca J. Lynn takma adıyla yetişkinler için aşk romanları da yazıyor.

Jennifer L. Armentrout Kitapları - Eserleri

  • Obsidiyen
  • Oniks
  • Opal
  • Köken
  • Direniş
  • Melez
  • Safkan
  • Tanrı
  • Apollyon
  • Avcı
  • Kimi Öptüğüne Dikkat Et!
  • Hep Seni Bekledim
  • Sağdıç
  • Saplantı
  • Kime Dokunduğuna Dikkat Et!
  • Kış Güneşi
  • Kan ve Külden
  • Kimi Seçtiğine Dikkat Et
  • Bodyguard
  • Oyuncu
  • Unutuluş
  • Lanetli
  • Geri Dönüş
  • Hep Seni İstedim
  • Güç
  • Paramparça
  • Mücadele
  • Sonsuzluğun Sonuna Dek
  • Ölene Dek Beraberiz
  • En Karanlık Yıldız
  • Cesur
  • A Kingdom of Flesh and Fire
  • Kehanet
  • The Crown of Gilded Bones
  • Ya Yarın Yoksa
  • En Aydınlık Gölge
  • The War of Two Queens
  • Elixir
  • A Shadow in the Ember
  • Hold Om Mig
  • Trust İn Me
  • Scorched -
  • The Dead List
  • Forever with You
  • Fall With Me
  • Fire In You
  • Stay with Me: A Novel
  • The Queen: A Wicked Novella
  • The Prince: A Wicked Novella
  • The King: A Wicked Novella

Jennifer L. Armentrout Alıntıları - Sözleri

  • "Orada dikilip duracak mısın yoksa gerçekten bir işe yarayacak mısın?” diye söylendi Tink, Ren’e. “Benim için kutuları yerden alır mısın?” “Tink,” diye çemkirdim. “Kutuları ben alırsam, onları bahçeye fırlatıveririm,” dedi Ren. Tink ellerini yanaklarına vurarak aniden geriye sıçradı. “Buna cesaret edemezsin.” “Hem de öyle bir ederim ki.” “Ah, Tanrım,” diye homurdandım, Ren’in etrafından dolaşarak. Kutuları yerden alıp içeri taşıdım, sonra da kanepeye fırlattım. “Dikkat et!” diye ciyakladı Tink. “İçlerinde paha biçilemez, kırılacak şeyler olabilir.” Ren arkasından kapıyı kapatırken, havada süzüldü. “Ve sen! Sen kutuları bir hanıma taşıttın.” Gözlerimi devirdim. Ren gürültülü bir nefes verdi. “Tanrım; çok sinir bozucusun.” “Ne olmuş?” Tink kanatları hararetle havayı döverek, kanepeye doğru uçtu. “Ben lastiğim, sen yapışkan!” Ren ufaklığa doğru döndü. “Ne?” “Ne söylersen söyle benden sekip gelir sana yapışır!” (Paramparça)
  • “Beni kalbimden bıçaklayacak mısın? Tekrar?" "Neden bileğimi bırakıp öğrenmiyorsun?" "Bu kulağa evet gibi geliyor.” (A Kingdom of Flesh and Fire)
  • "Alexandria'nın Apollyon olması beklense de sizin kaderinizde hep çok daha fazlası olmak vardı." Karina bana baktı. "Kabullenmesi güç olabilir fakat bunu kabullenmeniz gerekiyor." "Yoda gibi konuşuyorsun," diye mırıldandım. "Anlamadım?" "Önemli değil." (Mücadele)
  • Kendimi nasıl hissetiğimle ilgili konuşmak konusunda hiç iyi değildim. Kahretsin, kendimi nasıl hissettiğim hakkında düşünmekte bile iyi değildim. (Melez)
  • “Nasıl cadaloz bir şeysin sen böyle,” (Hep Seni Bekledim)
  • “Öyle güzelsin ki, Layla. Sonsuzluğun geri kalanında bakabileceğim bir şey seçme imkanım olsaydı seni seçer­dim.” (Kimi Seçtiğine Dikkat Et)
  • "Aptal aptallık yapandır..." (Hep Seni İstedim)
  • “I’m not afraid of her,” I whispered to my reflection. “I’m a Queen. I’m a god. I’m not afraid of her.” (The War of Two Queens)
  • “Aşktı bu; aşk değiştirebilirdi insanları.” (Kimi Seçtiğine Dikkat Et)
  • Kitaplar. Kitaplar her yerdeydi. Beş adet kitap düzgünce kanepenin köşesine dizilmişti. iki tane de sehpanın üstünde duruyordu. Bir tanesinin içinde parlak bir ayraç vardı. Diğer sehpada üç kitap daha. Bir tane de televizyon sehpasının üstünde. O kitaba da bir ayraç konmuştu. İki kitap birden mi okuyordu acaba? Yoksa daha da mı fazla? Ben bir taneyi zar zor okurken... (Unutuluş)
  • Yıldızlar... ne kadar güzel olsalar da, çok uzaktaydılar (Hep Seni Bekledim)
  • “Seninleyken kendimi bir canavar gibi hissetmiyorum. Öyle olduğumu unutuyorum. Bana bunu hak ettirmeyen şeyleri yaptığımı unutuyorum.” (Geri Dönüş)
  • Bazen… bazen sanki bir tuzak kurulmuş da hepimiz dörtnala koşup tuzakla düşmüşüz gibi geliyordu. (Opal)
  • She was hugging me, and I didn’t know how to respond to that for several seconds. My senses were overloaded as I lifted my arms and wrapped them around her, returning the gesture stiffly. The hug felt awkward and strange…but then it felt like something wonderful. Ezra embraced me—squeezed me tightly—and then let go. “I love you, Sera.” Overwhelmed, I watched her step back and smile shakily. I stood there as she turned and made her way back to the carriage. I didn’t breathe until she was inside. I swallowed thickly, briefly closing my eyes. “I love you, too,” I whispered. (A Shadow in the Ember)
  • I loved him. I was in love with him, even though that love had been built on a foundation of lies. I loved him even though there was so much I didn’t know about him. I loved him even though I knew I was a willing pawn to him. (A Kingdom of Flesh and Fire)
  • Korku zayıflık değildir. Sadece üstesinden gelmen gereken bir durumun işaretidir. (Tanrı)
  • Herkes rahat olabilir. Buraya kargaşa çıkarmaya ya da çatıyı başınıza yıkmaya gelmedim." "Nasıl?" diye mırıldandı Deacon. "Sen nasıl..." "Uzun hikâye ve içimden açıklama yapmak gelmiyor hiç." (Mücadele)
  • "Biliyor musun?" Aiden'a meydan okuyan bir bakış fırlattım. "Gidelim. Hadi, Seth. Âşık kavgamıza devam edelim biz." Duvardan ayrılan Seth tek kaşını kaldırdı. "Evet, aşkım, bu kulağa çok hoş geliyor. Hançeri unutma da gözümü oyabilesin" (Safkan)
  • Aiden boğuk bir kahkaha atıp Alex'e baktı. Alex ona güven telkin eden bir gülümsemeyle karşılık verdi. İkisinin hemfikir oldukları belliydi. Zihinleri ve ruhları birbirine bağlıymış gibi. (Güç)
  • “I need you,” he groaned against my lips. “I need you, Poppy.”“You have me,” I told him, echoing the words I’d said to him once before. Now, they felt like an unbreakable vow. “Always.” “Always,” he repeated. (The Crown of Gilded Bones)

Yorum Yaz