Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri - Amin Maalouf Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri kimin eseri? Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri kitabının yazarı kimdir? Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri konusu ve anafikri nedir? Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri kitabı ne anlatıyor? Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri kitabının yazarı Amin Maalouf kimdir? İşte Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Amin Maalouf
Çevirmen: Mehmet Ali Kılıçbay
Yayın Evi: Telos Yayınları
İSBN: 9789755450920
Sayfa Sayısı: 357
Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri, iki yüzyıl (1096-1291) süren Haçlı Seferlerini ve Orta Doğudaki Frenk işgalini, anlatırken, bu bölgenin güncel durumuna da ışık tutuyor. 1096 yılında başlayan seferlerde Türk, Kürt, Arap emirlerinin kişisel eğilimlerini, kültür yapılarını, zaaflarını görüp, Haçlıların Orta Doğuda iki yüzyıl kalışlarının hikmetini anlatıyor.
Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri Alıntıları - Sözleri
- Üç yüzyıldır ilk kez tüm Müslüman Doğu tek bir hanedanın yetkisi altında birleşmiş ve bu hanedan İslâm'ı yeniden geçmişin şanlı günlerine döndürmek istediği herkese ilan etmiştir. Selçukluların 1071'de ezdiği Bizanslılar bir daha bellerini doğrultmamışlardır.
- "Şu çelişkiye bakın! Bu insanlarda ne kıskançlık var ne de şeref duygusu, ama bir o kadar da cesurlar! Halbuki cesaret sadece şeref duygusundan ve kötüye karşı duyulan tiksintiden kaynaklanır."
- Frenklere bakın! Dinleri için nasıl gözleri dönmüşçesine savaşıyorlar; oysa ki biz Müslümanlar cihat yolunda hiçde ateşli değiliz. Selahaddin Eyyubi
- Kılıçlar savaş ateşini körüklerken insanların kullanabileceği en kötü silah gözyaşı dökmektir!..
- Selahaddin, Kudüs'ü, altınları israf etmek veya intikam almak için fethetmemiştir. Kendi açıklamasına göre Allah'a ve imanına karşı ödevini yerine getirmeye çalışmıştır, o kadar. Onu asıl zaferi kutsal kenti istilacıların boyunduruğundan fazla kan dökmeden, yıkıma yol açmadan, kin uyandırmadan kurtarmasıdır. Onun mutluluğu o olmasa hiçbir Müslümanın namaz kılamayacağı bu kutsal yerlerde secdeye varabilmektir.
- Barbar olarak tanıdığı, yendiği, ama sonra tüm dünyaya egemen olmayı başaran bu Frenkler karşısında hem büyülenen hem dehşete kapılan Arap âlemi, Haçlı seferlerini artık geride kalmış uzak bir geçmişe ait bir sayfa olarak göremiyor. Arapların ve genelde Müslümanların Batı'ya karşı tavrının yedi yüzyıl önce bitmiş olması gereken hadislerden bugün bile ne denli etkilendiğini gördükçe, insan hayretler içinde kalıyor.
- Ama Frenk komutanlar ne yazık ki böyle yücegönüllü davranmazlar. Zaferlerini anlatılmaz bir kıyımla kutlar, sonra da büyük bir saygı beslediklerini iddia ettikleri şehri vahşice talan ederler.
- Frenklere bakın! Dinleri için nasıl gözleri dönmüşçesine savaşıyorlar; oysa ki biz Müslümanlar cihat yolunda hiç de ateşli değiliz. Selahaddin Eyyubi
- Şehirlerin hepsini kökünden kazımak gerekir ki, tüm dünya yeniden uçsuz bucaksız bir bozkıra dönüşsün ve bu bozkırda Moğol anaları hür ve mutlu çocuklarını emzirebilsinler Cengiz Han
- Frenklere bakın! Dinleri için nasıl gözleri dönmüşçesine savaşıyorlar; oysaki biz Müslümanlar cihat yolunda hiç de ateşli değiliz.
- “Ramazan ayında olunmasına karşın açık açık oruç bozup yemek yemeye başlar. Bir anda çevresinde öfkeli bir kalabalık birikir, askerler de tutuklamak üzere yanına yaklaşır. Ama Ebu Said ayağa kalkar ve çevresindekilere, binlerce Müslüman’ın katledilmesini ve İslam’ın kutsal yerlerinin yıkılıp yok edilmesini hiç umursamazken, bir kişinin oruç bozmasının onları niye bu kadar sarstığını sorar sakin sakin.”
- ... XII. yüzyıl Arapları açısından adalet ciddi bir şeydir. Kadılar (yargıçlar) çok saygı gören kişilerdir; bunlar kararlarını vermeden önce Kur’an tarafından saptanmış iyice belli bir usule uymak zorundadırlar: İddia, savunma, tanıklıklar.
- Şu farkla ki, Selahaddin tutsakların fazladan kalabalık etmemeleri için onları serbest bırakmıştı, ama Richard onları oldurtmeyi tercih eder. Akka garnizonun 2bin7yuz askeri ailelerinden yaklaşık 3yuz kadın ve cocukla birlikte şehir surlarının önünde toplanırlar. İplerle bağlanarak tek bir et yığını haline getirilir ve kılıç, mızrak hatta taşlarla üzerlerine saldıran Frenk savaşçıların insafına terk edilirler. Katliam , tüm iniltiler kesilinceye dek sürer.
- Ve asıl önemlisi, baskın basanındır.
- El- Mustazhir'in de üyesi olduğu Abbasiler hanedanı Bağdat'ı Binbir Gece Masallarının mücizevi kentine dönüştürmüştür. Dokuzuncu yüzyılın başında, atası Harun Reşid yönetimdeyken, halifelik yeryüzünün en zengin ve en güçlü devleti, başkenti de en ileri uygarlığın merkeziydi.
Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitabı bitirdikten sonra arkama yaslanınca okuduklarımı sindirmem biraz güç oldu. Çünkü okuduklarım hiç hafif şeyler değildi. Kitap tam bir bilgi hazinesi. Okudukça aydınlanıyorsunuz, yeni şeyler öğreniyorsunuz her cümlesi altın değerinde. Eser, Haçlı seferlerini yanı sıra Arapların iç meselelerine, İktidar kavgalarına kadar değindi ve bunları yazar anlatırken eksileri ve artıları da birer birer anlatıyor. Yazar olayların bir kısmını kendi ağzından bir kısmını o zamanın görgü tanıklarını konuk ederek anlatıyor. Kaynaklarına sık sık yer veriyor. Haçlı seferleri sırasında yaşanan katliamları anlatırken özelikle çok etkilendim. Bu aslında yazarın dilinin akıcı ve etkileyici olmasından kaynaklı. Eminim ki o sayfaları okurken kendinizi o savaş meydanında hissedeceksiniz. Yazar bazen çok detaya giriyor bazı kısımlarında okuyucuyu sıkabilir. Ama genel olarak üstün körü bildiğimiz bilgileri kaynaklarıyla derinlemesine inceledi. Bol bol altını çizeceğiniz bazı sayfalar durup gururlanacağınız bazı sayfalar durup insanlıktan nefret edeceğiniz harika bir Tarih kitabı. Kitabın dili oldukça kolay, okurken asla zorlanmayacağınız türden. Herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Şimdiden keyifli okumalar dilerim :) (Fatma Gül İŞÇİ)
Elmi əsərdir. Kitabda Xaç yürüşlərinin şahidi olmuş və ya həmin dövrə yaxın zamanda yaşmaış salnaməçilərin əsərlərindən geniş istifadə olunub. Hadisələr 1095-1291-ci illəri əhatə edir və ərəb tarixçilərinin dilindən nəql edilir. Bu kitabı yazıçının oxuduğum 4 əsəri arasında ən bəyəndiyim 2-ci əsər oldu (1-ci: "Səmərqənd"). Çox axıcı və maraqlı kitab idi. Hətta imtahan suallarını oxumaqdan yorulanda bu kitabı oxuyub dincəlirdim. (Babazade Shahla)
Emin Maalouf'un tarihe ışık tutan çok faydalı bir kitabını okudum.Haçlı seferlerinde neler olmuş neler.Müslüman ve hiristiyan hatta moğollar hiç huzurlu bir gün geçirmemişler.O dönemlerde yaşamak istemezdim.İstila, savaş ,katliam, barış, entrikalar, savaş hileleri ve taktikleri.Tarihte çok değerli şahsiyetleri ve politikalarını öğreneceksiniz.Heyecan ile nefes nefese okuyabileceğiniz bir kitap. Okudukça BARIŞ ın değerini çok daha iyi anlayacaksınız. (İLYAS YAVAŞ)
Kitabın Yazarı Amin Maalouf Kimdir?
Emin Maluf (Arapça: أمين معلوف Fransızca Amin Maalouf) 25 Şubat 1949 doğumlu, yapıtlarını Fransızca veren Lübnanlı yazar.
1949'da Beyrut, Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe başladı. Lübnan'da iç savaşın çıktığı 1975'e kadar Lübnan'da gazetecilik yaptı. Bu tarihte Paris'e göç etti. Yazar halen Paris'te yaşamaktadır. Çeşitli yayın organlarında yöneticilik ve köşe yazarlığı yapmış olan Maalouf, bugün vaktinin çoğunu kitaplarını yazmaya ayırmaktadır.
Yapıtlarında çok iyi bildiği Asya ve Akdeniz çevresi kültürlerinin söylencelerini başarıyla işleyen Maalouf, 1983 yılında yayımlanan ilk kitabı Arapların Gözüyle Haçlılar (Les Croisades vues par les Arabes) ile tanındı. Bu kitap, çevrildiği dillerde de büyük bir başarı kazandı. 1986'da yayımlanan ve aynı yıl Fransız - Arap Dostluk Ödülü'nü kazanan ikinci kitabı ve ilk romanı Afrikalı Leo (Léon l'Africain) bugün bir "klasik" olarak kabul edilmektedir.
Maalouf'un 1988'de yayımlanan ikinci romanı Semerkant (Samarcande) da coşkuyla karşılandı ve pek çok dile çevrildi. Maalouf'un sonraki kitapları da yine roman tarzındaydı: 1991'de yayımlanan Işık Bahçeleri (Les Jardins de Lumiére) ve 1992'de yayımlanan Beatrice'den Sonra Birinci Yüzyıl (Le premier siècle après Béatrice).
Emin Maluf, 1993'te yayımlanan romanı Tanios Kayası (Le Rocher de Tanios) ile Goncourt Akademisi Edebiyat Ödülü'nü kazandı. 1996'da Doğunun Limanları (Les Echelles du Levant) adlı romanı ve 1998'de ise Ölümcül Kimlikler (Les Identités Meurtrières) adlı deneme kitabı piyasaya çıktı. Maalouf 2000'de Yüzüncü Ad - "Baldassare'nin Yolculuğu" (Le Périple de Baldassare) adlı romanını yayımladı.
Ayrıca 2002'de opera için yazdığı ve Finlandiyalı müzisyen Kaija Saariaho'nun bestelediği Uzaktan Aşk (L'Amour de loin) Maalouf'un ilk librettosudur. 2004'de yayımlanan Yolların Başlangıcı (Origines) adlı romanından sonra, 2006 yılında Adriana Mater adlı ikinci librettosunu yayınladı.
Kitaplarında genellikle doğuya ait öğeleri çok iyi işlemektedir. Doğuya ait gelenek ve görenekleri kitaplarında mutlaka tanıtır. Bir çok kitabında Osmanlı-Türkiye üzerine yorumlara da rastlanmaktadır. Osmanlı ve Yavuz Sultan Selimin Kahire seferinde 8000 kişiyi katletme derecesinde öldürdüğünü Afrikalı Leo kitabında iddia etmiştir. Kitaplarında doğu halklarının neden geri kalmış olduğu konusunda sürekli analizler ve tespitler yapmaktadır. Doğu halkları ile ilgilenen kişilerin mutlaka okuması gereken kitaplardır bunlar. Kitapları roman tarzında yazılmış da olsa sosyolojik temalar kitaplarında sürekli olarak işlenir.
Kitaplarının Türkçe çevirileri YKY tarafından yayımlanmaktadır.
Amin Maalouf Kitapları - Eserleri
- Tanios Kayası
- Semerkant
- Adriana Mater
- Beatrice'ten Sonra Birinci Yüzyıl
- Çivisi Çıkmış Dünya
- Doğu'nun Limanları
- Yolların Başlangıcı
- Işık Bahçeleri
- Ölümcül Kimlikler
- Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri
- Yüzüncü Ad
- Afrikalı Leo
- Doğu'dan Uzakta
- Uzaktan Aşk
- Fransız Akademisi'ne Kabul Konuşması ve Jean-Christophe Rufin'in Yanıtı
- 29 Numaralı Koltuğun Hikâyesi
- Uygarlıkların Batışı
- Empedokles'in Dostları
Amin Maalouf Alıntıları - Sözleri
- Yaşamda neşe ve karışıklık birbirini tamamlar. (Afrikalı Leo)
- biz aynı yalnızlığı yaşamıyoruz (Empedokles'in Dostları)
- "Doğulular, Batı'nın onları geçmiş olduğunu gördüler, ama bunun nedenini bir türlü anlamadılar. Bir gün, yakasına çiçek iliştirmiş bir Batılı gördüler. Demek buymuş, dediler kendi kendilerine, bunların ileri olmasının nedeni! Biz de yakalarımıza çiçekler takarsak, onları yakalarız!" (Fransız Akademisi'ne Kabul Konuşması ve Jean-Christophe Rufin'in Yanıtı)
- Her şeyin başka türlü olmasını nasıl da isterdim! (Adriana Mater)
- Çoğunluk zorunlu ihtiyaç maddelerinden yoksun yaşarken bir avuç insanın gereksiz şeyler bolluğu içinde yüzmesi doğa kanununa açıkça aykırıdır. (Fransız Akademisi'ne Kabul Konuşması ve Jean-Christophe Rufin'in Yanıtı)
- İnsanların kim oldukları sade adlarından mı anlaşılır sanıyorsun? Bakışlarından, yürüyüşlerinden, konuşma biçimlerinden de anlaşılır. (Semerkant)
- Cehalet öldürür , ilerleme kurtarır . (Empedokles'in Dostları)
- Tanrı güzelliği size vermiş kontes, Ama başkalarının gözleri için. (Uzaktan Aşk)
- Sonra da hiçbir şey avutmadı gönlümü. Kendi sürgünlüğümü anımsatıyor şimdi Ne zaman bir gemi yanaşsa rıhtıma Ve bir bırakılmışlık duygusu salıyor içime. Kıyıdan uzaklaşıp giden her yelkenli. (Uzaktan Aşk)
- İnsanın bilmek istemeyeceği o kadar çok şey var ki!.. (Adriana Mater)
- Bizi savaş birleştirmiş olsa da, onunla barış içinde yaşamak istiyordum. (Doğu'nun Limanları)
- Siyasette, dinin kendisi bir amaç değildir, düşüncelerden biridir yalnızca; meşruiyet en inançlı olana değil, mücadelesi halkınkiyle aynı olana verilir. (Çivisi Çıkmış Dünya)
- Nefrete son vermeli, ırkları, dinleri, kökenleri aşmalı. (Fransız Akademisi'ne Kabul Konuşması ve Jean-Christophe Rufin'in Yanıtı)
- Rüzgârın, yağmurun altında kalmak, bana neredeyse bir tür avuntu veriyordu. (Yolların Başlangıcı)
- …çok yaşayan, çok görür!.. (Tanios Kayası)
- “Yiyecekleri pis, temiz diye ayırmak hurafedir; insanları pis, temiz diye ayırmak aptallıktır, her şeyde, her birimizin içinde aydınlık ve karanlık yan yanadır.” (Işık Bahçeleri)
- Arzuladığım kadın öyle uzak, öyle uzakta ki Hiçbir zaman sarılmaya yetmez kollarım. (Uzaktan Aşk)
- Bu yüzyıl daha genç ama daha şimdiden insanların bu yüzyılda dinle yollarını yitirebilecekleri biliniyor, tıpkı onsuz da yollarını yitirebilecekleri gibi. (Çivisi Çıkmış Dünya)
- Tiksindiğim bir şey varsa , o da ırkçılık , ayrımcılıktı. (Doğu'nun Limanları)
- Ben asıl, sözlerim insanların kulağına yastıktaki tüyler kadar yumuşak geldiğinde telaşlanacağım. (Işık Bahçeleri)