Aşk ve Öbür Cinler - Gabriel Garcia Marquez Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Aşk ve Öbür Cinler kimin eseri? Aşk ve Öbür Cinler kitabının yazarı kimdir? Aşk ve Öbür Cinler konusu ve anafikri nedir? Aşk ve Öbür Cinler kitabı ne anlatıyor? Aşk ve Öbür Cinler kitabının yazarı Gabriel Garcia Marquez kimdir? İşte Aşk ve Öbür Cinler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Gabriel Garcia Marquez
Çevirmen: İnci Kut
Orijinal Adı: Del Amor y Otros Demonios
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789755105949
Sayfa Sayısı: 176
Aşk ve Öbür Cinler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bütün kitaplarının yayın haklarını elinde bulunduran yayınevimiz, "Gabriel Garcia Marquez"in 1994 yılında bitirip yayımladığı "Aşk ve Öbür Cinler" adlı son romanını sunuyor. İnci Kut'un İspanyolca aslından büyük bir özenle Türkçeye çevirdiği bu roman, dünyanın hiçbir başka ülkesinde yayımlanmadan, ilk kez Türkçede yayımlanmış oluyor. Ustalık döneminin doruklarında dolaşan Gabriel Garcia Marquez, bu romanını, 45 yıl önce günlük bir gazetenin muhabiriyken tanık olduğu bir olaydan yola çıkarak yazmış. Çok eski bir manastırın yıkıntıları üzerine, beş yıldızlı bir otel yapılacaktır. Manastırın mahzenindeki mezarlar kazılıp boşaltılırken, bir mezarda bakır rengi canlı bir saç yığını bulunur. Bu gür saçlar çekilip çıkarılmakta, ama bir türlü sonu gelmemektedir; sonunda hala bir kız çocuğunun kafatasına yapışık son saç telleri de dışarı çıkar. O harikulade saçlar yirmi iki metre, on bir santim uzunluğundadır. Gabriel Garcia Marquez, yıllar önce tanık olduğu bu ilginç olaydan yola çıkarak, çocukluğunda büyükannesinden dinlediği bir köpek ısırması sonucunda kuduzdan ölen küçük bir kızın masalını birleştirerek olağanüstü güzellikteki bu yeni romanını yazmış. "Aşk ve Öbür Cinler", bu ünlü yazarın yarattığı büyülü gerçekçiliğe yeni bir örnek.
Gabriel Garcia Marquez, 1982 Nobel Edebiyat Ödülü sahibidir.
Aşk ve Öbür Cinler Alıntıları - Sözleri
- Her zaman her şeyi anlamışımdır, ölüm dışında.
- Bana, istediğinizi yasaklayabilirsiniz. Ama düşünmemi yasaklayamazsınız.
- -"Neden bu kadar uzaklardayız!" diye içini çekti. -"Neden?" -"Kendimizden." dedi piskopos.
- Mutluluğun iyi edemediğini iyileştirecek ilaç yoktur.
- Seni unutmama izin verme.
- Onu ne kadar çok tanırsam, o kadar az tanıdığımı hissediyorum.
- Sierva María, şarkılarda dedikleri gibi, aşkın her şeyin üstesinden gelebileceğinin doğru olup olmadığını sordu ona. "Doğrudur." diye yanıt verdi babası, "Ama sen yine de inanmasan iyi olur."
- Galile'ye asıl gereken inanç değil yürekti.
- “İnançsızlık, inançtan daha dayanıklıydı, çünkü duygularla besleniyordu.”
Aşk ve Öbür Cinler İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Márquez dendiğinde aklıma ilk büyükannesi geliyor artık. Okuduğum tüm kitaplarda büyükannesinin anlattığı efsanelerden yararlanmış çünkü kendisi :) Aşk ve Öbür Cinler'in de aynı şekilde, büyükannesinin anlattığı bir efsaneye dayanmakla beraber bir kaynağı daha var: Gazetecilik yaptığı yıllarda karşılaştığı esrarengiz mezarlık... Bu mezarlıkla karşılaştığında, büyükannesinin ona çocukluk yıllarında anlattığı; saçları yere sürünecek kadar uzun olan, bahtsız kızımız Sierva María'yı hatırlatır ona. Ve hikayesini biz okurlarla, bu kitapla aktarır Márquez. Roman, Sierva Maria'nın kuduz bir köpek tarafından ısırılması sonucunda bir manastıra kapatılmasını anlatıyor. Kızcağız ilk önce bir doktora görünüyor ama doktor 'bu kız ölür' diyince çaresiz ve inanç yönünden sallantıda olan babası (gonderi/125406477), son çareyi dinde buluyor. Eh birçok din adamının gerçek hayatta yaptığı gibi, olaylar kitapta da bir güzel dine bağlanıyor; kuduz oluyor size cin çarpması. Sierva Maria manastıra kapatıldıktan sonra, manastırda meydana gelen tüm olaylardan sorumlu tutuluyor. Lanetli oluşu yüzünden manastırdan gönderilmesi isteniyor. Psikopos, Sierva Maria'nın tedavisi için birisini gönderiyor. İşte hem Sierva Maria'nın aşk cini hem kitabın isminin bir kısmı böylece açıklığa kavuşuyor. Márquez kitapta kör din adamlarını, at gözlüğü takmış insanları eleştiriyor. Bunlar belirgin görünüyor fakat romanın temelinde, insanların kendini sorgulamaktansa, kötülük atfedilmiş birisini sorumlu tutmasını eleştiriyor. Bu kitapta da günah keçimiz Sierva María oluyor. Márquez'in en sevdiğim özelliklerinden birisi de bu. Kimi veya neyi eleştirdiğinin önemi olmaksızın korkmadan, çekinmeden, anlattığı şeyin dışına çıkmadan, eleştirisini metne bir güzel yediriyor. Eleştiri okuduğunuzu fark etmiyorsunuz bile. Okuduğum bir incelemeye göre dönemin görüş ve dini kargaşalarını da eleştiriyor, bilgim olmadığı için bir yorum yapamayacağım bu konuda. Kitabım bir filmi çıkartılmış olsa da, aynen Kırmızı Pazartesi'de olduğu gibi, dandik, 'hadi filmini çekelim' deyip keyfine çekilmiş kıytırık bir film olmuş. Kitabını okumamış birisi olsam, çoğu yeri anlamaz ve kaçırırdım. Kitapta en beğendiğim kısımlardan birisi olan, Sierva María'nın tablosunun çizildiği kısım, müthiş diyalogların geçtiği kısımlar eksik olmasın diye eklenmiş; berbat bir şekilde işlenmiş. Kesinlikle izlenmesini tavsiye etmiyorum. Yönetmenlere de Márquez kitaplarını, filme uyarlamalarını tavsiye etmiyorum. Kitap "ben Márquez eseriyim" dese de benim gözümde ne Yüzyıllık Yalnızlık ne de Kırmızı Pazartesi kadar etkileyici değil. İncelemeyi birkaç alıntı ekleyerek bitireyim: Sierva Maria'nın tablosu gonderi/126064550 gonderi/124862124 Öbür cinler nelerdir gonderi/125912193 gonderi/125912605 (ebrar)
Aşk ve Öbür Cinler, Yüzyıllık yalnızlıktan tanıdığımız mükemmel yazar Gabriel Garcia Marquez'e aittir. Yazar bu kitabını büyük annesinden dinlediği bir efsaneden yola çıkarak yazıyor. Konusu bakımından çok yoğun ve akıcı bir kitap olmasının yanında sarsıcıda çünkü her türlü acıklı hayatlara üstün körü de olsa değinmiş, baktığınız zaman küçük bir kız çocuğunun hikayesi gibi duruyor ama derinlere indiğinizde aslında konunun bu kadar basit olmadığını görüyorsunuz. Okurken bir huzursuzluk sarıp sarmalıyor insanı ki zaten bu kitapta sizi mutlu edebilecek tek şeyde kitabın bir efsaneye dayanması. Köleler, kuduzla mücadele, Aşksız bir evlilik, ilgiden ve sevgiden yoksun büyüyen bir kız çocuğu, pişmanlık, sözlerine tapılan cahil din adamları. Tüm bu karmaşanın içine yerleştirilmiş minicik bir aşk hikayesi. Kitabın kapağını kapattıktan sonra şu sözle ortada kalıyorsunuz; "Bir sevgi insana her şeyi yaptırabilir bir de sevgisizlik" (Çiğdem BAŞ️)
Aşk insanın kimyasını nasıl bozar? Aşk ve öbür cinler kitabı bu sorunun cevabını mükemmel bir şekilde vermiş. Okurken bir saniye bile sıkılmadım okuması çok keyifli bir eserdi. Normalde asla kitaplarımın altını çizmem ama bu kitapta o kadar çarpıcı, insana dokunan cümleler var ki kalemi elimden bırakamadım. Marquezle tanıştığım ilk kitap diğer kitaplarını da okumak için sabırsızlanıyorum. (Tuana Düzenli)
Kitabın Yazarı Gabriel Garcia Marquez Kimdir?
Gabriel García Márquez veya tam adıyla Gabriel José de la Conciliación García Márquez (6 Mart 1927 – 17 Nisan 2014), tüm Latin Amerika'da Gabo lakabıyla bilinen Nobel Edebiyat Ödüllü Kolombiyalı yazar, romancı, hikâyeci ve oyun yazarıdır.
20. yüzyılın en önemli yazarlarından birisi olarak nitelendirilen Márquez, 1972 yılında Neustadt Uluslararası Edebiyat Ödülü'nü ve 1982 yılında da Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmıştır.
Hayatı
Montessori eğitim modelini benimsemiş bir anaokulunda eğitim gördü. Sucre'ye geldikten sonra, Gabriel'in resmi eğitimine başlamasına karar verildi ve Río Magdalena'nın ağzındaki bir liman kenti olan Barranquilla'da bir staja gönderildi. Orada, mizahi şiirler yazan ve mizahi çizgi romanlar çeken ürkek bir çocuk olma konusunda bir üne kavuştu. Atletik faaliyetlerde ciddi ve az ilgi duyduğu için sınıf arkadaşları tarafından "El Viejo" olarak anılmıştır.
García Márquez, 1940'tan itibaren Colegio jesuita San José'de (bugün Instituto San José'de) lise yıllarını tamamladı ve ilk şiirlerini Juventud'daki okul dergisinde yayınladı. Daha sonra, Hükûmet tarafından verilen bir burs sayesinde Gabriel, Bogotá'ya okumaya gönderildi. Başkentten bir saat uzaklıktaki Liceo Nacional de Zipaquirá'ya taşınarak, orta öğrenimini burada tamamladı. Kendi imkanlarıyla okumaya çalıştığı Hukuk Fakültesindeki eğitimini yazar kariyeri için yarıda bıraktı.
Genç yaşından itibaren, hiç çekinmeden dış politika ve Kolombiya'yı eleştirdi. 1958 senesinde Mercedes Barcha ile evlendi ve Rodrigo García ve Gonzalo isimli iki çocuğu oldu.
García Márquez, yazar olarak başladı ve beğeni toplamış kurgusal olmayan çalışmalar ve kısa hikâyeler yazdı. En iyi bilinen romanları Yüzyıllık Yalnızlık (1967), Başkan Babamızın Sonbaharı (1975), Kırmızı Pazartesi (1981) ve Kolera Günlerinde Aşk (1985) olmuştur. En önemlisi sıradan ve gerçekçi durumların aksine sihirli öğeleri ve olayları kullanan Büyülü Gerçekçilik olarak adlandırılmış bir edebiyat tarzı yaygınlaşırken, eserleri önemli eleştirel beğenileri ve geniş bir ticari başarı elde etti. Bazı eserlerinde Macondo (doğduğu şehir olan Aracataca'dan esinlenerek) ismi verilen kurgusal bir köyü anlatır ve çoğunda yalnızlık teması işlendiği gözlemlenir.
17 Nisan 2014 tarihinde Meksika'daki evinde 87 yaşında hayatını kaybetti. Ölümünden sonra, Kolombiya Cumhurbaşkanı Juan Manuel Santos, onu "bugüne kadar yaşamış en büyük Kolombiyalı" olarak lanse etmiştir.
Yazarın kişisel arşivi ölümünün ardından ailesi tarafından Amerika'nın Austin kentinde bulunan Teksas Üniversitesi'ne satıldı. Arşivde, Marquez'in kitaplarından onun el yazısı ile orijinal kopyaları ve Graham Greene, Gunter Grass ve Carlos Fuentes gibi yazarlarla yaptığı yazışmalara ait mektuplar da bulunmaktadır. Teksas Üniversitesinden yapılan açıklamada arşiv için 2,2 milyon dolar ödendiği belirtilmiştir. Marquez’in külleri, 2015 yılının Aralık ayında Meksika'dan Karayipler’deki Cartagena kentine getirileceği bildirilmiştir. Nitekim açıklandığı gibi yazarın küllerinin bir kısmı Cartagena'ya taşınmış; kalan kısmı ise Meksiko şehrinde bırakılmıştır.
2015 yılında The Washington Post'un bulduğu arşivlere göre; FBI'ın 24 yıl boyunca (1961'den 1985'e kadar) Marquez'i takip ettiği ortaya çıktı. Takibin sebebinin Marquez'in Kübalı haber ajansı Prensa Latina'nın kuruluşuna yardımcı olması, olduğu söyleniyor. Marquez'in 1982'de Nobel Edebiyat Ödülü almasına rağmen, 3 yıl daha takip edildiği bildirildi.
Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Gabriel_García_Márquez
Gabriel Garcia Marquez Kitapları - Eserleri
- Yüzyıllık Yalnızlık
- Aşk ve Öbür Cinler
- Benim Hüzünlü Orospularım
- Şili'de Gizlice
- Anlatmak İçin Yaşamak
- Başkan Babamızın Sonbaharı
- Kolera Günlerinde Aşk
- Şer Saati
- Kırmızı Pazartesi
- On İki Gezici Öykü
- Mavi Köpeğin Gözleri
- Yaprak Fırtınası
- Bir Kaçırılma Öyküsü
- Bir Kayıp Denizci
- Albaya Mektup Yok
- İyi Kalpli Erendira
- Hanım Ana'nın Cenaze Töreni
- Labirentindeki General
- Sevgiden Öte Sürekli Ölüm
- Doğu Avrupa'da Yolculuk
- Saat Altıda Gələn Qadın
- A Very Old Man with Enormous Wings
- Kötü Saatte - Yaprak Fırtınası - Bir Kayıp Denizci
- Balthazar'ın Olağandışı Öyküsü
- Bildiğimi Düşündüğüm Fidel - Çocukluktan Devrime
- Sənin Qar Üzərindəki İzinlə
- Öyküler
- Seçilmiş Əsərləri
- Yüzyılın Skandalı
- Küba' yı Savunmak
Gabriel Garcia Marquez Alıntıları - Sözleri
- ...böylece kendim olduğum zaman bile kendim olamamak konusunda sessiz bir dramı daha geçiştirmiş oldum." (Şili'de Gizlice)
- “Generaller: Aşk asla ölmez. Bir dakikalık karanlık bizi kör etmez.” (Şili'de Gizlice)
- Ama o sabah, bir gece önceki anıları baş ağrısının batağında dalgalanıp dururken, yaşamaya nereden başlayacağını bilemiyordu. (Hanım Ana'nın Cenaze Töreni)
- Benden nefret edenlerden nefret edecek vaktim yok. Çünkü ben, bana değer verenleri sevmekle meşgulüm... (Anlatmak İçin Yaşamak)
- “Öyle sanıyorum ki bir daha asla eskisi gibi olamayacağım.” (On İki Gezici Öykü)
- "Sen hayatta ne yaparsın diye sordu, ben de hayatta olmaktan başka bir şey yapamam, çünkü başka hiçbir şey emeğe, eziyete değmez karşılığını verdim." (Sevgiden Öte Sürekli Ölüm)
- Bu dünyada hiçbir şey bir insan enkazı kadar korkunç olamaz. (Yaprak Fırtınası)
- ... işleyen bir yarası var diyorlar... (Başkan Babamızın Sonbaharı)
- Her şey mümkündür hayallerde. (Anlatmak İçin Yaşamak)
- Vatandaşları tarafından ön adıyla çağırılan başka bir devlet başkanı bulmak pek kolay olmasa gerek... (Bildiğimi Düşündüğüm Fidel - Çocukluktan Devrime)
- Oralarda insanların yaşadığını gösteren tek şey, yolun sağında alabildiğine uzayıp giden dikenli teldi, telin gerisindeyse hiçbir şey yoktu, ne insanlar, ne çiçekler, ne hayvanlar... ne de başka bir şey. Pablo Neruda'yı düşündüm: "Her yerde ekmek, pirinç, elma; Şili'deyse tel, tel, tel." (Şili'de Gizlice)
- Castro'ya defalarca suikast girişiminde bulunuldu ama hiçbir zaman başarılamadı. (Bildiğimi Düşündüğüm Fidel - Çocukluktan Devrime)
- Bize her zaman, iki çocuk bir arada oldu mu, birinin tek başına yaptığı şeyden her ikisinin de kabahatli olduğunu söylerdi. (Öyküler)
- "Sizi uyarıyorum, henüz işin başındayım. Eğer kalbinizde bir damla memleket sevgisi, insanlık sevgisi, adalet sevgisi varsa iyi dinleyin. Rejimin gerçeği örtbas etmek için her şeyi yapacağının farkındayım. Bana kara çalmak için ne tezgâhlar kurulduğunun farkındayım. Ancak sesim kısılmayacak. Suçlayın beni, önemli değil. Tarih beni haklı çıkartacaktır." (Bildiğimi Düşündüğüm Fidel - Çocukluktan Devrime)
- Tanrı bilir ya, vicdanım rahat. (Hanım Ana'nın Cenaze Töreni)
- ...günümüzün en iyi yazarları Latin Amerika'da, örneğin Jorge Luis Borges. 1kaç yıl önce, laf lafı açarken, Graham Greene'e kendisi gibi geniş yelpazede özgün eserler karmış 1yazara Nobel Ödülü verilmemesi karşısında duyduğum hüsran ve öfkeyi dile getirdim... (Yüzyılın Skandalı)
- "Aşk da öğrenilir." (Kırmızı Pazartesi)
- Hiçbir zaman gülümsemekten vazgeçme, üzgün olduğunda bile. Gülümsemene kimin, ne zaman aşık olacağını bilemezsin. (Anlatmak İçin Yaşamak)
- "Umut karın doyurmaz," dedi kadın. "Karın doyurmaz ama insanı ayakta tutar," diye yanıtladı albay. (Albaya Mektup Yok)
- Bakılıp durmaktan başka işe yaramayan ağaçları sevmiyorum. Başka bir işe yaramaları gerekli. (Mavi Köpeğin Gözleri)
Editör: Nasrettin Güneş