Ay Kapanı - Üstün Dökmen Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ay Kapanı kimin eseri? Ay Kapanı kitabının yazarı kimdir? Ay Kapanı konusu ve anafikri nedir? Ay Kapanı kitabı ne anlatıyor? Ay Kapanı kitabının yazarı Üstün Dökmen kimdir? İşte Ay Kapanı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Üstün Dökmen
Yayın Evi: Doğan Kitap
İSBN: 9786050963076
Sayfa Sayısı: 264
Ay Kapanı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Ağaç candır, hayvanlar ve insanlar ise canlı. Can gidince canlılar da gider.
“Ağaçların kökleri farklı da olsa yaprakları rüzgârda aynı yöne sallanır.” Bu roman, şiddet mağduru kadınlar ve Kaz Dağları üzerine bir ağıttır. Bir de aşk üzerine bir güzelleme var içinde.
Ay Kapanı Alıntıları - Sözleri
- Önyargılı bir toplum ile çok içmiş bir sarhoş arasında ne fark var? İkisinin de kafası karışıktır.
- İnsanın bulduğu para, insanın değerlerini örtmüştü bir kere.
- Tarih boyunca adalet hem çok önemli olmuştur, hem çok önemsiz sayılmıştır.
- "... dünyadaki bütün ülkelerin birer milli savunma bakanlığı vardır, hiçbir ülkenin milli saldırma bakanlığı yoktur... O zaman bunca savaş nasıl çıkıyor ortaya?"
- Biz kendi korkularımızdan ötürü bir canlıya eziyet ediyoruz.
- Ağaçlar candır, hayvalarla insanlar ise canlı. Tek farkları ağaçlar kökleriyle, dallarıyla daha yavaş yürüyor, canlılar ise koşabiliyor. Can gidince canlılar da gider.
- Yalan ne kadar büyük olursa inananı da o denli çok olur.
- Düşüncelerimiz her zaman, utangaç duygularımızı içine sakladığımız gösterişli birer kutudur.
- Ağaçların soluğu sustuğunda, insanlar nefes darlığı çekecekler...
- "Kaybolan günlerin kıvılcımı, ne hiçbir şey olmamış gibi hayata bağlar, ne de sorgusuz sualsiz kucaklar bizi."
- Bir kadının ölmüş ya da boşanmış kocasına sadık kalması pratikte anlamlı değildir; ancak böyle bir davranış toplumun gözünde, gökkuşağı gibi erişilmez bir şeydir. Bir kadın kocasının ölümünün üzerinden üç yıl geçmiş ve hiç sokağa çıkmıyorsa konu komşu “Ah ne sadakat” der de, “Bu kadın depresyona mı girmiş acaba” demez. Çünkü sadakat, tribünlerden alkış alır, depresyonu ise kimse sevmez.
- Bireyin kendini kurtarması veya bir bireyi kurtarmak mevcut sistemin iftihar ettiği bir şeydir. Er Ryan’ın kurtarılması şüphesiz göz yaşartıcı bir olaydır ancak sadece iki dünya savaşında milyonlarca eri kurtarmayı kimse düşünmemiştir; sistem düşünmemiştir. Sistemler ve yönetenler bilakis ölüler üstünde yükselir.
Ay Kapanı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
___ Ay Kapanı ___: . Bir Aşk hikayesi nasıl başlar? Eminim kimse bir fare yüzünden didişerek başlamaz :) Ay pansiyonda bir farenin yaşattığı kaos sonucu, pansiyonu işleten Aysel hanım pansiyonunda ağırladığı Hakkı beyin dile getirdiği sorun yüzünden konuşurlar ve hikaye başlar. .. Aysel hanım eski bir bankacıdır, Hakkı bey ise mühendis, belirli yaşlarda insanlardır. Hayatın ikilemlerini yaşayan ve ay kapanında kalan hikayeleri vardır ve zaman onlar için yeniden başlar. İki yetişkin insan olan Aysel hanım ve Hakkı bey daha önce evlenip ayrılmış insanlardır ve birbirlerini sever. Bir aşk hikayesinin yanında yaşanan inişli çıkışlı hayatın ikilemleri işlenmekte hikayemizde. . İki insanın yaşadıklarının dışında etrafındaki karakterlerin yaşadığı hayata dair ikilemlerde anlatılmakta. En önemlisi hikayemiz mutlu bir sonla bitiyor. Hikayede verilen mesajlar gerçekten insanlığa ve toplum bilincine dair önemli. . Kadın cinayetlerinden, Madımak Oteline , Deniz Gezmiş'ten, doğaya(Kaz Dağları), doğadaki canlılara, toplumsal inanışlara ve en önemlisi insanlığa ve ahlaki değerlere dair birçok konuyla harmanlanmış bir kitap. . Okurken Aysel hanımın merhametine, Hakkı beyin babacanlığına, dürüstlüğüne yazarın böylesi duyarlı karakterler yaratmasına hayran olduğumu saklamamalıyım. . Üstün Dökmen nedense kişisel gelişim yazan biri gibi algılansa da hayata dair bakış açısını hikayeleştiren ve okuyucuyu asla sıkmayan akıcı bir anlatımla hikayesini okuyucuya sunmakta. . Bu kitap için kesinlikle okunması gereken bir kitap diyorum :) Anlatımlarımdan daha fazlas kitapta :) . #okudumbitti # . kitap/ay-kapani--165690 yazar/Ustun-Dokmen (ѕνgι∂мя)
Üstün Dökmen'i sadece kişisel gelişim kitabı yazan biri olarak bilirdim ve okumazdım,arkadaş tavsiyesi ile bu kitabı okudum iyi ki okumuşum diyorum. Konusuna gelince,her ne kadar Kaz Dağları ve kadın cinayetlerine bir ağıt olsa da içinde son 30 yılda yaşadığımız Madımak Olayı, bozulmuş hukuk düzeni,yozlaşmış ahlakî değerler,toplumun ikiyüzlülüğü,küresel ısınma,çevre sorunları,yok olan sulak alanlar ,bitki ve hayvan türleri,torpil,adam kayırma,cemaatler vs gibi birçok konuya gönderme yapıyor. İçinde aşk da var tabi. Bu dönemde böyle bir kitap yazıp basabilmek herkesin harcı değil (Naci Ünal)
Dili sade ve akıcı, sımsıcacık bir roman. Ben severek bitmesini istemeyerek okudum. Üstün Dökmenin üslubunu beğeniyorum. Roman yazarın gözünden anlatılıyor. Bir bakıyorsunuz yazar okuyucuyla konuşuyor, bir bakıyorsunuz karakter yazarla konuşuyor. Konu bütünlüğü, karakterler, karakterlerin gözünden günümüz toplumsal olaylarının değerlendirilmesi bir de üstüne yazarla aynı hayat görüşünde olmak beğenimi arttırıyor. Keşke her insan okusa anlasa bu kitabı. (Asiye Yıldız)
Kitabın Yazarı Üstün Dökmen Kimdir?
Üstün Dökmen, (d. 1954, İstanbul). Türk akademisyen, psikolog, yazar ve televizyon programcısı. Hâlen Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nde profesördür.
1971 yılında Ankara'da Cumhuriyet Lisesi'ni, daha sonra Hacettepe Üniversitesi Psikoloji bölümü'nü bitirdi. 1986 yılında doktorasını Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanında bitirdi. 1988'de doçentlik, 1995'de profesörlük derecesini aldı.
Sosyal bilimlere ilgi duyuyordu, ancak öncelikle Hacettepe Üniversitesi Fizik Bölümü'ne kaydoldu. Üçüncü sınıfa gelince fiziğin kişiliğine uygun olmadığını fark etti. Yeniden üniversite sınavlarına girerek Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü'ne geçti. Bu bölümden mezun oldu ve aynı bölümde Uygulamalı Psikoloji (Klinik Psikoloji) alanında master yaptı. Psikolojik danışma ve rehberlik alanında 1986 yılında doktora, 1988 yılında doçentlik, 1995te ise profesörlük derecesi aldı. Hâlen Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinde öğretim üyesidir.
TRT'de Küçük Şeyler adlı bir programı hazırlıyor ve sunuyordu.
Dökmenin çeşitli bilimsel dergilerde yayımlanan makalelerinin yanı sıra dört bilimsel, bir de şiir kitabı vardır. Bu kitaplar sırasıyla; Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi: Kuruluşu, Gelişmesi, Çalışmaları , Okuma Becerisi İlgisi ve Alışkanlığı Üzerine Psiko-Sosyal Bir Araştırma , İletişim Çatışmaları ve Empati , Sosyometri ve Psikodrama adlarını taşımaktadır. Şiir kitabının adı Selam dır. Meslektaşı Doç. Dr. Zehra Yaşın Dökmenle evlidir; iki kızı bulunmaktadır.
Üstün Dökmen Kitapları - Eserleri
- Küçük Şeyler 1
- Küçük Şeyler 2
- Ladesçi
- Sanatta ve Günlük Yaşamda İletişim Çatışmaları ve Empati
- Kelebekler ve İnsanlar
- Küçük Şeyler 3
- Küçük Şeyler 4
- Varolmak, Gelişmek, Uzlaşmak
- Miyase'nin Kuzuları
- Mektup
- Direksiyon
- Çocuklara ve Büyüklere Masallar
- Kuzular Vadisi
- Ay Kapanı
- Menderes Irmağın Gölgesi
- Yorgun Heykel
- Metrestepe
- Komşu Köyün Delisi
- Deriden Kültüre
- Sağdıç - Cümlemiz Bir Cümleyiz
- Komşu Köyün Delisi - Nokta Nokta Hanım'ın Hayatı
- Anne - Babayı İstismar
- Uzaktaki Köyden Biri
- Sosyometri ve Psikodrama
- Selam
- Mevsimler
- Oyuncak Şehir
- Otoyolda Piknik, Padişah-ı Hali Osman, Uluğ Bey
- Küçük Gezginler
- Mimari
- Ankara Destanı
- Çocuk ve Gençlik Oyunları
- Piknikte...
- Depremzadeler Mahallesi - Pusulamı Ayarlar Mısınız?
- Nokta Nokta Hanımın Hayatı
- Yağmurda Yangın
- Bir Yumurtanın Tarihçesi veya Bir Yumurta Pişirme Tarifi
- Okuma Becerisi, İlgisi ve Alışkanlığı Üzerine Psiko-Sosyal Bir Araştırma
Üstün Dökmen Alıntıları - Sözleri
- "Çocuğa sınır koymak onu sevmemek anlamına gelmez." (Anne - Babayı İstismar)
- Çatışmak, kavga etmek, kısa vadede kârlı olabilir; ancak uzun vadede taraflara ve ilişkiye zarar verir. (Varolmak, Gelişmek, Uzlaşmak)
- Oysa canı olan her canlının canı yanar canına kastedildiğinde... (Miyase'nin Kuzuları)
- Geç fark etti insanoğlu, sönmüş bir güneşin üzerinde oturduğunu. (Yağmurda Yangın)
- İletişimde mimiklere dikkat etmek, bazı canlı türlerinde, özellikle insanlarda ilginç özellikler ortaya çıkarıyor. Örneğin, yapılan araştırmalar genelde kadınlarda empatik becerinin erkeklere oranla daha yüksek olduğunu gösteriyor. (Küçük Şeyler 1)
- İnsanların yüzlerinin ve gözlerinin rengi başka başka da olsa gözyaşlarının rengi hep aynıdır. (Küçük Şeyler 3)
- Yol yorar seni ama belki bir gün hedefe ulaşırsın. (Ladesçi)
- "Bazı anababalar çocuklarını bugün için bir ekonomik meta, bazıları ise geleceğe bir yatırım olarak görüyor. İkinci grup, çocuğunu duygusal açıdan bağımlı kılarak, 'Yaşlılığımızda bize bakar, aman iyi yetiştirelim,' düşüncesini taşıyor. Çocuğu bu şekilde geleceğe yatırım olarak görmek de, onu bir tür meta konumuna indiriyor. Bu yüzden bu tavır, en azından bir duygusal istismar, bir tür kullaştırma sayılabilir. (Küçük Şeyler 4)
- İnsanın bencilliğine sınır yok. (Direksiyon)
- Hayatınızın başlangıcından sorumlu değilsiniz ancak finalinden sorumlu olacaksınız. (Küçük Şeyler 2)
- Sanırım Ezop masallarından birinde okumuştum bu acı dolu rivayeti "Kartalın kemiğinden Ok yapmış Avcı'nın biri, ve bu Avcı başka Kartalı vurmuş. Vurulan Kartal ölmeden önce demiş ki; öldüğüme yanmıyorum da, bir Kartal kemiğiyle vurulduğuma yanıyorum" bu masal bizim için de geçerli. (Metrestepe)
- Özünde, empati ve saygı olan her şey insanlığın yüzünü ağartır. (Kelebekler ve İnsanlar)
- Felsefede her tanımlama bir yadsıma (ötekilerden/diğerlerinden ayırma) anlamı taşır. (Deriden Kültüre)
- Gerçek kölelik , köleliği kanıksamakdır. Köleliği içine sindiremeyen, gerçek köle değildir. (Küçük Şeyler 4)
- "... döverdi, hep böyleydi Karagöz Hacivat'ı, sevdiği korumaya çalıştığı soydaşları Don Kişot'u, Gestapo üstün ırklı kardeşini, Sovyet polisi yoldaşını, ... vatandaş doktoru döverdi. Huzursuz insanların dünyası huzursuzdu yani," (Sağdıç - Cümlemiz Bir Cümleyiz)
- Bozkırın ve onun onurlu insanlarının, birilerini beğenmek ve onlar tarafından beğenilmek gibi bir telaşları yoktu. (Direksiyon)
- "Bazen küçük çiçekler büyük işler görürler." (Anne - Babayı İstismar)
- Anasından doğduğu gibi durmuyor insanlık. günbegün uyuyor tüfeklerin ve arzuların menzilleri. Freud haklı, varsa yoksa cinsellik ve saldırganlık. İnanmayan umumi tuvaletlerin arka kapılarına baksın yada gazetelerin ön yüzlerine. Mart kedisi gibi insan oğlu. Hem doğurur, hem doğurduğunu yer. Sen benden delisi Jung Baba: ortak bir bilinci yok ki insanlığın, ortak bir bilinç dışı bulunsun. (Komşu Köyün Delisi - Nokta Nokta Hanım'ın Hayatı)
- Bebeğiniz ile müdürünüz arasındaki benzerlikler: 1. Her ikisine de sahip olduğunuzda, başlangıçta çok sevinirsiniz, ancak ileride başınıza neler açabileceklerini düşünemezsiniz. 2. İkisi de çok sabırsızdır, isteklerinin hemen yerine getirilmesini isterler. İstekleri hemen olmazsa bağırıp çağırmaya, ortalığı birbirine katmaya başlarlar. 3. İkisinin de belleği zayıftır; bir gün önce onlar için yaptığınız onca şeyin önemi yoktur. 4. Her ikisinin de arada gazını almalısınız. 5. İkisi de size teşekkür etmez. 6. Siz ikisine de çok şey verdiğinizi düşünürsünüz. Onlar ise size açıkça bir şey vermemektedir. Siz "seviyor ama belli etmiyor" diye kendinizi rahatlatırsınız. 7. İkisi de size kötü davranır, tırmalarlar, hatta fırsat verirseniz sizi ısırırlar. Siz çocuğunuza bakıp "Büyüyünce geçer", amirinize bakıp "Bir gün değerimi anlayacak" dersiniz. Ama o gün hiç gelmez; çocuk büyür ergen olur, yüzünüze kapıyı çarpar, amiriniz yaşlanır, yüzünüze dosyaları fırlatır. 8. Bebeğiniz de amiriniz de sizin empatik becerinizi geliştirir. Bebeğinizin ağlamasının gaz ağlaması mı, yoksa acıkma ağlaması mı olduğunu kısa sürede kavrarsınız. Amirinizin hoşnutsuzluğunun işten mi, yoksa kendinden mi kaynaklandığını da kısa sürede öğrenirsiniz. 9. Her ikisinin de yüzünde tebessüm belirtisi ararsınız. Bebeğiniz yüz kaslarını hafifçe oynattığında "Bana gülümsüyor!" diye bağırırsınız. Benzer şekilde amirinizin de yüzüne bakıp "Bugün bana hafifçe gülümsedi galiba" dersiniz. 10. · İkisinin de kelimelerinden anlam çıkarmaya çalışırsınız. Bebeğiniz ·A..." dediğinde 'Anne dedi", "B..." dediğinde "Baba dedi" diye heyecanlanırsınız. Müdürünüz ise ''T..." dediğinde teşekkür ettiğini düşünürsünüz . 11 . Bazen her ikisinden de bıktığınız düşüncesi geçer aklınızdan ama hemen suçluluk duyar, günah işlediğinizi düşünürsünüz, 'Allah eksikliklerini göstermesin" dersiniz. 12. Her ikiside ben merkezcidir(ego-santriktir);sizin tek işinizin kendisi olduğunu düşünür. Her ikisi de sizin kendinize ait bir özel yaşamınız olduğundan habersizdir. Gecenin bir yarısında bebeğiniz pıtır pıtır gelip eşinizle aranıza girer, müdürünüz ise cep telefonunuzu sürekli açık tutmanızı ister, böylece o da "gecedir, özeldir" demeden yatak odanıza girmiş olur. (Küçük Şeyler 2)
- Ey gidi gocu benli nine eeeyyyy, Az galsın ölüveecekti. (Komşu Köyün Delisi)
Editör: Nasrettin Güneş