Azgın Mevsimler - Raymond Carver Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Azgın Mevsimler kimin eseri? Azgın Mevsimler kitabının yazarı kimdir? Azgın Mevsimler konusu ve anafikri nedir? Azgın Mevsimler kitabı ne anlatıyor? Azgın Mevsimler PDF indirme linki var mı? Azgın Mevsimler kitabının yazarı Raymond Carver kimdir? İşte Azgın Mevsimler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Raymond Carver
Çevirmen: Ayça Sabuncuoğlu
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750729942
Sayfa Sayısı: 142
Azgın Mevsimler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“Senden kalmanı istemiyorum ya da seni buna zorlamıyorum. Geminin kalkmasına daha beş-altı saat var, ondan önce kararını verebilirsin. Kalmak zorunda değilsin. Parayı paylaştırırım tabii. Bunun için üzgünüm. Kalmak istediğinden emin değilsen kalmanı istemem. Ama sanırım ben kalacağım. Hayatımın yarısı geçti, yarısından fazlası. Belki de yıllardır başıma gelen gerçekten olağanüstü tek şey, tek şey sana âşık olmaktı. Yıllardır olan gerçekten olağanüstü tek şey bu.”
Yaşamın acı yüzüyle bu kadar erken tanışmasaydı, kuşkusuz yine yazar olurdu ama hiçbir zaman okurları tarafından böyle sahiplenilmezdi Raymond Carver. Gençlerin haytalık yapıp havai aşklar kovaladığı yaşlarda o evli ve iki çocuk babasıydı. Hayatı öğrenmenin yolu, bulduğu her işte çalışmaktı. Benzincide çalıştı, hademelik, garsonluk yaptı. Yaşananlar, kâğıda döküldüğünde bazen Çehov tadındaydı, bazen Kafka... İnsanların yaşamlarında barınan, gizlenen öyküleri, yalın, gerçekçi, acıtan şiirsel bir dille yansıttı. Yenilenler içkiye sığınırken, kısa öykü türünü yeniden var eden Carver, her başarısında içti, çok içti, ölümüne içti...
Raymond Carver’ın öykü külliyatının son halkası olan Azgın Mevsimler, yazarın farklı kitap ve dergilerde yayımlanan erken dönem öykülerini ilk defa bir araya getirmesinin yanı sıra tamamlanmamış romanı Augustine Defterleri’nden de bir kesit içeriyor.
Azgın Mevsimler Alıntıları - Sözleri
- Bir süre düşündü, sonra not defterini açtı ve boş, beyaz bir sayfanın başına şu kelimeleri yazdı: Boşluk her şeyin başlangıcıdır.
- * ''(...)Dışarıda yağmurlar bulutlar halinde geldi, öfkeyle penceresine çarpan sayısız minik sarı böcek gibi dışarının açık sarı ışığında dalga dalga yükseliyor, atıştırıyor ve çağıldıyordu. Farrell öbür tarafa dönüp yavaşça Lorraine'e sokulmaya başladı, ta ki kadının pürüzsüz sırtı onun göğsüne değene dek. Bir an kadına nazikçe, özenle sarıldı, elini kadının boşluğuna koydu, parmakları külotunun elastik şeridinin altına kaydı, parmak uçları aşağıdaki sert, fırça gibi kıllara belli belirsiz dokundu. Derken tuhaf bir duyguya kapıldı, sıcak banyoya girip kendini yine çocuk hissetmek gibi, anılar yeniden uyandı.Elini kımıldatıp çekti, sonra yataktan yavaşça kalkıp sellerin boşandığı pencereye yürüdü. ......Dışarıda muazzam, yabancı bir rüya gecesi vardı. Sokak lambası, ucunda yanan cılız sarı ışıkla yağmura doğru uzanan çıplak, hasarlı bir dikilitaştı.(...)'' *Azgın Mevsimler öyküsünden
- * ''(...)Bavuldan eşyalarını çıkarıp çekmecelere yerleştirdi.Sonra banyoyu kullandı ve dişlerini fırçaladı.Masayı doğrudan pencerenin önüne gekecek şekilde kaydırdı.Sonra kadının örtüyü sıyırdığı yere baktı.Metal sandalyeyi çekip oturdu ve cebinden tükenmezkalem çıkardı. Bir süre düşündü, sonra not defterini açtı ve boş, beyaz bir sayfanın başına şu kelimeleri yazdı: Boşluk her şeyin başlangıcıdır.Bu yazdığına baktı sonra da güldü.Tanrım, ne saçmalık! Başını iki yana salladı.Not defterini kapadı, soyundu ve ışığı söndürdü.Bir an durup pencereden dışarı baktı ve nehri dinledi.Sonra yatağa girdi(...)'' *Çıra öyküsünden
- Başını çevirip pencereye baktı, karanlık çoktan bastırmıştı. Bir gün daha geçti, diye düşündü. Yazı yarım kalmıştı ama tamamlamayacaktı. Hayatta her şey yarımdı, eksikti, hatalıydı -bir iki şey dışında.
- * "(...)Sebastopol yakınlarında otoyoldan çıkıp küçük bir kafede durduk.Yemek ve Benzin, yazıyordu tabelada.Tabelaya güldük.Arabayı kafenin önüne çektim ve içeri girip arka tarafta pencereye yakın bir masaya oturduk.Kahve ve sandviç siparişi verdikten sonra, Nancy işaret parmağını masaya değdirip tahtadaki çizgileri takip etmeye başladı.Ben bir sigara yakıp dışarı baktım.Hızlı hareketler gördüm, sonra da pencerenin yakınındaki çalılıkta bulunan bir sinekkuşuna baktığımı anladım.Kanatlarının hareketi flu bir görüntü oluşturuyordu ve gagasını çalılıktaki bir çiçeğe sokup duruyordu. ......''Nancy,bak,'' dedim. ''Şurada bir sinekkuşu var.'' ......''Ama sinekkuşu o an uçtu,Nancy de bakıp şöyle dedi: ''Nerede?Görmüyorum.'' ......''Bir saniye önce tam şuradaydı,'' dedim. ''Bak,işte orada.Başka bir tane sanırım.Başka bir sinekkuşu.'' ......Garson siparişlerimizi getirene kadar sinekkuşunu seyrettik,hareket üzerine kuş uçup binanın etrafında gözden kayboldu. ......''Bu iyiye işaret bence,'' dedim ''Sinekkuşları. Sinekkuşları şans getirir(...)" * Bana İhtiyacın Olursa Ara öyküsünden
- "Piramitleri kar sütunlarına, bütün geçmişi ise bir âna dönüştüren o zaman dilimi."
- Bir süre düşündü, sonra not defterini açtı ve boş, beyaz bir sayfanın başına şu kelimeleri yazdı: Boşluk her şeyin başlangıcıdır.
- Yaşamın acı yüzüyle bu kadar erken tanışmasaydı, kuşkusuz yine yazar olurdu ama hiçbir zaman okurları tarafından böyle sahiplenilmezdi Raymond Carver. Gençlerin haytalık yapıp havai aşklar kovaladığı yaşlarda o evli ve iki çocuk babasıydı. Hayatı öğrenmenin yolu, bulduğu her işte çalışmaktı. Benzin- cide çalıştı, hademelik, garsonluk yaptı. Yaşananlar, kâğıda döküldüğünde bazen Çehov tadındaydı, bazen Kafka... İnsanların yaşamlarında barınan, gizlenen öyküleri, yalın, gerçekçi, acıtan şiirsel bir dille yansıttı. Yenilenler içkiye sığınırken, kısa öykü türünü yeniden var eden Carver, her başarısında içti, çok içti, ölümüne içti...
- Bir süre düşündü, sonra not defterini açtı ve boş, beyaz bir sayfanın başına şu kelimeleri yazdı: Boşluk her şeyin başlangıcıdır.
Azgın Mevsimler İncelemesi - Şahsi Yorumlar
"Azgın Mevsimler" sitede üzerine inceleme yazılmamış bir eser. Belki birisi kitabı merak eder ve bilgi edinmek ister diye incelememi kaleme almaya başlıyorum. Kitabı çok uzun süredir okuyor görünüyorum, ama durum öyle değil. Kitaba başladığım gibi devam etseydim üç güne biterdi. Bense uzun bir süredir kitabı elime alamıyorum. Dediğim gibi kitapla alakası yok, durum tamamen benim özel durumumla, seyahatlerimle filan alakalı. Yoksa kitap kolay ve akıcı bir tarzda yazılmış. Okuma listemde yazarın "Fil" adlı kitabı vardı. "Azgın Mevsimler" indirimde karşıma çıkınca ve yazarın ismini fark edince yazarı tanımaya bu kitabı ile başlayayım dedim. Ama kitaptan sonra düşüncem, tanıştık sanırım bu kadarı yeterli, şeklinde oldu. Kitabı başlarda sevmiştim, ama her hikaye ucu açık ve ne mesaj verdiğini anlamadığım bir şekilde bitmeye devam edince yazarın başka eserlerini okuma fikrimi rafa kaldırdım. Belki başka bir indirimde karşılaşırız kitaplarıyla, o zaman devam ederim. Tekrar edeyim kitabı sevmedim değil. Ama çoğu hikayede yazar bunu neden anlattı, ne demeye çalıştı diye düşünmek ve hikayeden çıkarımlarımın doğru olup olmadığını bilmemek beni bir nebze hayal kırıklığına uğrattı. Bazı hikayelerde sebep-sonuç ilişkisi aramak için kılı kırk yardım, ama yok. Yazar bu hikayede anlatmaya değer ne buldu sorusuna cevap bulamadım. İlk hikaye biraz daha olay hikayesi kıvamındaydı. Geri kalan hikayeler, durum hikayesi. Birçok hikayenin konusunu ilişkiler, insanların duygu/düşünceleri, vicdan, pişmanlık, sıkılmışlık, tükenmişlik gibi konular oluşturuyor. Karakterlerin hiçbiri mutlu değil, hepsi bir sebepten ötürü yaşamından sıkılmış ya da birçoğunun iç dünyası kararmış. Öyle ki çoğu hikayede hava bile insanların ruh haline eşlik edercesine ya bunaltıcı sıcak ya kasvetli ya da karlar altında, sessiz ve durgun. Hikayelerde karakterlerin çoğunlukla bir sebepten ötürü kapana kısılmış, sıkılmış ve karamsar bir ruh halinde olduklarını söyledim. Burada aklıma takılan şey, yazar karakterlerin bu durumda olma sebeplerine değinmiyor. Bazen hafif bir ucundan belli eder gibi yapıyor ama etmiyor da. Bu durum da benim aklıma, acaba yazar karakterinin bu halinin gerekçelerini biliyor mudur, sorusunu getirdi. Nerede okuduğumu unuttum; bir yerde, yazar anlattığı olayın sebeplerini kendisi de bilmeli, yoksa başarısız bir yazım olur, minvalinde bir açıklama görmüştüm. Hakikaten yazar karakterlerin ruhsal durumunun temelini kurguladı mı yoksa bu karakter de yaşamından bunalmış biri olsun diyerek mi yazmaya koyuldu; merak ettim. Umarım ikinci dediğim şekilde olmamıştır. Yok o şekilde ise ben de yıllardır kurguladığım ama temelinde bir iki eksik hissettiysem yazmaktan vazgeçtiğim kurguları bitirmek adına çalışmaya koyulayım. Birçok hikayede işte şimdi bir şey olacak derken hiçbir şey olmadığını görmek kafamı karıştırdı. Mesela karakter bir ses duyuyor, merakla bekliyorum, ama bir yere bağlanmıyor. Bir karakter çok tuhaf davranışlar sergiliyor, bunda var bir işler diyorum, sonu olmuyor. Yani bir şeyler oluyor, ama aslında hiçbir şey olmuyor, hiçbir yere bağlanmıyor. İlk hikaye olan ve kitaba ismini veren "Azgın Mevsimler" anlattığı konu itibariyle beni rahatsız etti, sevmedim. Konusunu bir kenara bırakırsam yazılış tarzı ilginçti. Aynı sahneyi birkaç kez tekrarlayarak geri dönüşler şeklinde anlatması benim için hoş bir deneyim oldu. "Kulübe" en beğendiğim hikaye oldu. Kar, kış güzel betimlenmişti. Karakterin kalmak için gittiği pansiyon ve kaldığı ortam hoşuma gitti. Karakterin derdini az buçuk anlamıştım. Hikaye akıcıydı. Ama hikayenin sonucu neydi derseniz pek de cevap veremem. Çıkarım yaptığım hikayeler de oldu, tamamen anlamadım gibi bir algı olmasın. Mesela "Kıl" adlı hikayeden, ufak ve önemsiz gibi görünen bir şeyin veya kimsenin insanı ne denli rahatsız edebileceği yorumunu çıkardım. Bu şekilde yorumlar yapabildim, ama nedenlerim ve nasıllarım da çok oldu. Son olarak yazarın yazım tarzından da bahsetmek istiyorum. Yazar olayları doğrudan ve ayrıntılı bir biçimde aktarıyor, bu da başta beni biraz şaşırttı. Mesela yazarın tarzına uygun olarak kendim bir şeyler karalayacak olursam; "Oturduğu koltuktan kalktı, pencerenin önüne gitti. Perdeyi hafifçe sıyırdı ve dışarı baktı. Yağmur yağıyordu, sokakta göller oluşmaya başlamıştı. Su kaynatıcısının sesini duyunca perdeyi çekip mutfağa gitti. Sıcak suyu kupasına boşalttı. Kahveyi ekleyip karıştırdı. " Bu böyle gider. Ama bir süre sonra tarzına oldukça alıştım. Hatta sonradan hoşuma bile gitti. Eğer indirimden vs. temin ettiyseniz okunabilir bir kitap olduğunu düşünüyorum, yeni bir tarz okumuş ve yeni bir yazarla tanışmış olursunuz. Şahsen indirim dışında büyük bir istek ve hevesle almış olsaydım hayal kırıklığına uğrardım. Ama bu şekilde okumuş olduğum için memnunum. (Merve)
Amerikan Öykücülüğünün Zirvelerinden...: Azgın Mevsimler Amerikan kült yazar ve şair Raymond Carver'in çok öne çıkmayan öykülerinden oluşmuş bir kitap. Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz ve Fil isimli kitaplarından ve tabii ki buradaki öykülerden daha geride kalmış öykülerden oluşuyor. Fil ile karşılaştırmak mümkün değil ama Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz'daki kısa öykülere benzerlikler gösteren öyküler de var tabii. Raymond Carver okumak her zaman için büyük bir zevk. İnsan ilişkileri üzerine derinlemesine yazan ve uğradığı hayâl kırıklıklarını, özlemleri, nefretleri, dile getirilmeyen duyguları onun kadar çarpıcı ve etkileyici bir biçimde yazan bir yazar yoktur sanırım. Bu kitapta bilhassa kitaba da adını veren Azgın Mevsimler adlı öyküyü çok beğendiğimi söyleyebilirim. Diğer kısa öyküler ve roman denemesinden bir bölüm de Carver'in tarzını fazlasıyla yansıtıyordu. Kitaba dair tek eleştirim öykülerin kiminin çok muğlak kaldığı ve anlatılmak istenenin hedefini tutturamadığı olabilir. Hayranlarına tavsiye ederim. (Hasan Hüseyin AKKAŞ)
Amerika Edebiyatı Hayati boyunca sefalet çekmiş ve orta yaşların sonunda yazar olmuş olan Carver yazarlık başarısından sonra da surekli içerek başarısını kutlarken kendisini ölüme götürmüş. Okuduğum ilk ve son kitabi olacak. Soyle tanımlamışlar Carver i insanların yaşamlarında barınan, gizlenen öyküleri yalın ve gerçekçi bir dille işlemiştir. (Mehmet Emin Çiçek)
Azgın Mevsimler PDF indirme linki var mı?
Raymond Carver - Azgın Mevsimler kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Azgın Mevsimler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Raymond Carver Kimdir?
(1938-1988) Yoksul bir çocukluk geçirdi, işçilik yaparak kasaba kasaba dolaştı. 19 yaşında evlenip iki çocuk sahibi oldu. Uzun süre alkolizmle mücadele etti. Tam anlamıyla hikâyelerindeki insanlardan biri gibi geçirdiği bu yıllardan sonra 1977’de ilk hikâye kitabı Will You Please Be Quiet, Please? (Lütfen Sessiz Olur musunuz, Lütfen?) yayımlandı. Ulusal Kitap Ödülü’nü alan bu kitaptan sonra, Carver’ın minimalist yazısında bir başyapıt kabul edilen What We Talk About When We Talk About Love (Aşktan Sözettiğimizde Sözünü Ettiklerimiz, Çev: Zafer Aracagök) yayımlandı. Yazar olarak giderek tanınan Carver, çeşitli üniversitelerde ders verdi. Cathedral (1983) ve ölümünden önceki son hikâye kitabı Where I’m Calling From (Telefon Ettiğim Yer, 1988)’in yanısıra şiirlerini Winter Insomnia (Kış Uykusuzluğu), Where The Water Comes Together With Other Water (Suyun Başka Suya Karıştığı Yer) ve Ultramarine gibi kitaplarında toplamıştır. Carver’ın Türkçe’de bundan önce çıkan kitabı hikâye ve şiirlerini biraraya getiren Ateşler adlı bir derlemedir. (Çev: Zafer Aracagök, Adam.)
Raymond Carver Kitapları - Eserleri
- Katedral
- Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz
- Fil
- Lütfen Sessiz Olur Musun Lütfen?
- Azgın Mevsimler
- Bilmezsiniz Aşk Nedir
- Yazmak Üzerine
- Ateşler
Raymond Carver Alıntıları - Sözleri
- Bazı yazarlar çok yeteneklidir; yeteneksiz yazar tanımıyorum. Ama olaylara eşsiz ve eksiksiz bir bakış tarzı ve bu bakış tarzını ifade etmek için doğru bağlamı bulmak, o başka bir şey. (Yazmak Üzerine)
- Konuştuğun insan hakkında bir sürü şeyi gözlerinden anlayabilirsin. (Fil)
- "İnanmıyorum sanırım. Hiçbir şeye. Bazen zor oluyor. Ne demek istediğimi anlıyor musun?" (Katedral)
- Yaşamın acı yüzüyle bu kadar erken tanışmasaydı, kuşkusuz yine yazar olurdu ama hiçbir zaman okurları tarafından böyle sahiplenilmezdi Raymond Carver. Gençlerin haytalık yapıp havai aşklar kovaladığı yaşlarda o evli ve iki çocuk babasıydı. Hayatı öğrenmenin yolu, bulduğu her işte çalışmaktı. Benzin- cide çalıştı, hademelik, garsonluk yaptı. Yaşananlar, kâğıda döküldüğünde bazen Çehov tadındaydı, bazen Kafka... İnsanların yaşamlarında barınan, gizlenen öyküleri, yalın, gerçekçi, acıtan şiirsel bir dille yansıttı. Yenilenler içkiye sığınırken, kısa öykü türünü yeniden var eden Carver, her başarısında içti, çok içti, ölümüne içti... (Azgın Mevsimler)
- ”bir şeylerin sonuna gelmiştik ve önemli olan, nereden yeni bir başlangıç yapacağımızı bulmaktı.” (Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz)
- "Piramitleri kar sütunlarına, bütün geçmişi ise bir âna dönüştüren o zaman dilimi." (Azgın Mevsimler)
- “İçimde bir şeyler öldü”, diyor. “Uzun zaman aldı, ama öldü. Sen bir şeyleri öldürdün, bir balta vurdun sanki. Artık her şey kirlendi.” (Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz)
- "Bir dost ölünce böyle mi olur? Geride bıraktığı arkadaşlarının talihi yaver gitmez mi?" (Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz)
- Benim kör arkadaşım yok, dedim. Senin hiç arkadaşın yok, dedi. (Katedral)
- Ama siz bilmezsiniz aşk nedir Ben anlatıyorum size aşkın ne olduğunu kalkıp buraya gelse sizi becerecek olsa biriniz bile tanıyamazsınız aşkı (Bilmezsiniz Aşk Nedir)
- Eskiden dokunabildiğin şeyler, dokunamayacağın kadar uzak. Ve bazı daha önemsiz şeyler için tam tersi geçerli. (Bilmezsiniz Aşk Nedir)
- İşler güçleşince, güçlüler işler. (Katedral)
- * ''(...)Dışarıda yağmurlar bulutlar halinde geldi, öfkeyle penceresine çarpan sayısız minik sarı böcek gibi dışarının açık sarı ışığında dalga dalga yükseliyor, atıştırıyor ve çağıldıyordu. Farrell öbür tarafa dönüp yavaşça Lorraine'e sokulmaya başladı, ta ki kadının pürüzsüz sırtı onun göğsüne değene dek. Bir an kadına nazikçe, özenle sarıldı, elini kadının boşluğuna koydu, parmakları külotunun elastik şeridinin altına kaydı, parmak uçları aşağıdaki sert, fırça gibi kıllara belli belirsiz dokundu. Derken tuhaf bir duyguya kapıldı, sıcak banyoya girip kendini yine çocuk hissetmek gibi, anılar yeniden uyandı.Elini kımıldatıp çekti, sonra yataktan yavaşça kalkıp sellerin boşandığı pencereye yürüdü. ......Dışarıda muazzam, yabancı bir rüya gecesi vardı. Sokak lambası, ucunda yanan cılız sarı ışıkla yağmura doğru uzanan çıplak, hasarlı bir dikilitaştı.(...)'' *Azgın Mevsimler öyküsünden (Azgın Mevsimler)
- Erkek hayran olduğu bir şairden, Rilke'den kadına şiirler okurken kadın başını onun yastığına koyup uykuya daldı. Erkek yüksek sesle okumayı severdi, güzel de okurdu, kendinden emin, tok bir ses, kâh pes perdeden ve ciddi, kâh coşkulu; kâh heyecanlı. Okurken bakışlarını sayfadan asla ayırmaz ve sadece komodine uzanıp sigara almak için dururdu. (Lütfen Sessiz Olur Musun Lütfen?)
- "Hayatım değişecek. Hissediyorum..." (Lütfen Sessiz Olur Musun Lütfen?)
- * ''(...)Bavuldan eşyalarını çıkarıp çekmecelere yerleştirdi.Sonra banyoyu kullandı ve dişlerini fırçaladı.Masayı doğrudan pencerenin önüne gekecek şekilde kaydırdı.Sonra kadının örtüyü sıyırdığı yere baktı.Metal sandalyeyi çekip oturdu ve cebinden tükenmezkalem çıkardı. Bir süre düşündü, sonra not defterini açtı ve boş, beyaz bir sayfanın başına şu kelimeleri yazdı: Boşluk her şeyin başlangıcıdır.Bu yazdığına baktı sonra da güldü.Tanrım, ne saçmalık! Başını iki yana salladı.Not defterini kapadı, soyundu ve ışığı söndürdü.Bir an durup pencereden dışarı baktı ve nehri dinledi.Sonra yatağa girdi(...)'' *Çıra öyküsünden (Azgın Mevsimler)
- Bir süre düşündü, sonra not defterini açtı ve boş, beyaz bir sayfanın başına şu kelimeleri yazdı: Boşluk her şeyin başlangıcıdır. (Azgın Mevsimler)
- "İfadenin temel kesinliği, yazmanın BİRİCİK ahlâkıdır." Ezra Pound. (Yazmak Üzerine)
- Günün birinde her şeyi anlayacaklar, dedim. Belki, dedi. Ama o zaman bir önemi kalmayacak. (Katedral)
- Ama siz bilmezsiniz aşk nedir bilmezsiniz çünkü hiç aşık olmamışsınızdır bu kadar basit (Bilmezsiniz Aşk Nedir)