Belki Yarın - Jale Sancak Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Belki Yarın kimin eseri? Belki Yarın kitabının yazarı kimdir? Belki Yarın konusu ve anafikri nedir? Belki Yarın kitabı ne anlatıyor? Belki Yarın PDF indirme linki var mı? Belki Yarın kitabının yazarı Jale Sancak kimdir? İşte Belki Yarın kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Jale Sancak
Yayın Evi: Hep Kitap
İSBN: 9786051920085
Sayfa Sayısı: 96
Belki Yarın Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Belki Yarın Jale Sancak’ın yeni öykü kitabı. Toplam 11 öyküden oluşan kitap sıradan sanılan sıra dışı hayatları insanın içini titreten bir gerçeklikle aktarıyor.
Belki Yarın Alıntıları - Sözleri
- Organizasyon firmalarının ilanlarında rengârenk boyalı, komik, acayip, sevimli, kiralık palyaçolar... Altmış dokuz liraya, özel günler için, müşteri memnuniyeti garantisi ile. Altmış dokuz liraya dayak yer, düşer, kalkar, ıslanır, güler, ağlar, şapşallaşır palyaçolar.
- Yaşanmamış şeylerle doluysa bir defter, hayallerden başka ne kışkırtabilir sözcükleri?
- Sahi suyun kandırma huyu var mıdır ?
- İşte böyle , birdenbire oldu . İki kilo istavrite bir yetmişlik dönemi, deftere yaz be ciğerim, alırsın sonra, elleşme, bu gece şuracıkta kıvrılıp uyuyacağım babako, sahi, bi yirmiliğin varsa atsana paşam dönemi bitiyordu. Evet, kalemizdi burası, sığınmalar burada, avunmalar, tutunmalar, sabahlamalar...Biz berbat herifler mekânımız kapanınca, boşluğa düşüp kaybolacak tık elbet ya da dağılacaktık, kesin. Öyle cakalı uydurukçular da değildik, dehşetengiz senaryolar yazamıyorduk, parlak laflar bulamıyor, zamanın ruhuna ayak uyduramıyorduk. Şu kire batmış barınaktan başka bir yer kabul etmezdi tekimizi bile. Kimimiz yeniden bataklığına saplanacaktı. O gece gelen kimdi, diye sormadım artık Tabut'a. Hesabın neresinde yanliş yaptın, demedim. "Senin de yolun açık olsun" dedim usulca. Kadehin di- binde kalanı, devetabaninin toprağına döküp geceye çıktım. Köprü issızdı. Yarin, diye mırıldandım, öyle bel bel baksa da suratıma,yarın gider anlatırım Kaptan'a. Aramıza hos geldin...
- Biri sırtındaki yükü bırakip yere çöktü, uykusuzluktan kırılıyordu. Biri terini silip şişeyi başına dikti, kalanı kana kana içti. Biri halâ delik deşik duvarların ardına sinmiş bekliyordu. Biri upuzun, kahırlı bir soluk koyuverdi,ölülerin yüzleri bugün gibi aklındaydi. Biri kaygıyla uzaklara bakıp kaşlarını çattı, geceden sabaha kesilmeyen silah seslerinde paramparçaydı. Biri tütün sardı, bir nefes çekti, öfkesi hiç azalmamıştı, oralara yağmur değil, alev yağıyordu. Biri sol memesini çikarıp bebeğin ağzına dayadı, sadece o kalmıştı geriye, ondan umuyordu.
- Sadece insan yalnız kalır dünyada...
- Şairin dediği gibi sadece insan yalnız kalır dünyada. Yazmak evet, sırf anlatma tutkusu değil ki, anlamaya da çalışmak, o uzun, yeğin yolculuğu. Sormak ya da, usanmadan sormak görünenin ardındakini, mutluluğu, mutsuzluğu.
- "Sinirini bozan bir şeyler vardır belki." "Var tabii...Hayat. "
- "Sevgilim hayat, elimi bırakma. "
- “Hoşaf dalgın bakışlarla sordu, suda boğulmak nasıl şeydi, hayatta boğulmaktan daha mı feciydi?”
- Altmış dokuz liraya dayak yer , düşer , kalkar , ıslanır , güler , ağlar , şapşallaşır palyaçolar.
- Şairin dediği gibi sadece insan yalnız kalır dünyada .
- “Olsun, buraya varabilmişlerdi ya, umut hala vardı. Umut var kıyısıydı geldikleri. İnsan çoktu. Şu dünyada çoktu insan. Birisi, birileri, birinden biri mutlaka elini uzatırdı, mümkündü, öyleydi, yoksa varabilirler miydi şu göğün rengine belenmiş ummana?”
- Sevenler dünyada bahtiyar olmaz .. Peki ya sevmeyenler moruk ? Hıı ?...
- Bazı yolculuklar hiç bitmiyor.
Belki Yarın İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Hep daha güzel olacağına inanmak ister, yarına çoğu zaman olumlu anlamlar yükleriz. İyi bir şey bu, gerçekçi değil ama sağaltıcı. Bense sağaltıcı bir tutumdan uzak durmak zorunda kaldım, zorunda kaldım diyorum, çünkü öykülerdeki çatışma ya da gerçeklik buna izin vermiyordu. Umutsuzluğun umuda evrilmesine neden olacak bir durum yoksa ortada, sadece saçmalamış olursunuz. Sonuç olarak öykülerde ne yaşandığı, nereye varıldığı ile ilgili sonrası. “Ada”daki gibi, kahramanı bekleyen biri varsa, elbette yarın daha aydınlık olacak, yolculuğa devam edilecektir. Son öykünün kahramanı da yaşama yeniden tutunabilmek için denizden bir tutamak yaratır kendine. “Karşı Kıyı”da ise sonrası ürkütücüdür. Kocası ve çocuğu denizde boğulan, yapayalnız kalan bir mülteci kadına umuda dair ne söyletilebilir ki? (ß.Matpan)
Usta yazar, Jale Sancak, bireyin yaşadığı çıkmazlardan, toplumsal yaşamımızdaki çıkmazlara uzanan pek çok konuya el atmış öykülerinde.Öykülerin kahramanları, hayata tutunamayanlar, kaybedenler,mülteciler, azınlıklar...Kiminin umudu, kiminin acısı kalmış yarınlara.Karşı Kıyı,Geçkaldı Şermin Meyhanesi,Aram Galustyan,Son Otobüs en beğendiğim öyküler oldu. "Biri sırtındaki yükü bırakıp yere çöktü, uykusuzluktan kırılıyordu. Biri terini silip şişeyi başına dikti, kalanı kana kana içti. Biri hâlâ delik deşik duvarların ardına sinmiş bekliyordu. Biri upuzun, kahırlı bir soluk koyverdi, ölülerin yüzleri bugün gibi aklındaydı. Biri kaygıyla uzaklara bakıp kaşlarını çattı, geceden sabaha kesilmeyen silah seslerinde paramparçaydı. Biri tütün sardı, bir nefes çekti, öfkesi hiç azalmamıştı, oralara yağmur değil alev yağıyordu. Biri sol memesini çıkartıp bebeğin ağzına dayadı, sadece o kalmıştı geriye, ondan umuyordu." syf 31 (Özlem Akbaş)
Toplumun kanayan yaraları ve insanımızın sosyal gerçeklerini anlatan öyküler var. Dil ve üslubu çok güçlü. Kahramanlar, içinde bulundukları sosyal çevreyi çok iyi yansıtıyor, yapmacık durmuyorlar. Lakin modern üslup kaygılarından mı bilemeyeceğim edebiyat yapma çabası ve teknikleri belki de kopukluk doğuruyor, akıcılığı zedeliyor. Okuduğun yeri bir daha okuyup bağlantıyı kurmaya çalışıyorsun. Bu da çok çok sıkıyor. Fakat yazarın çok hümanist, iyi yürekli, evrensel bir insan olduğunu görüyorsunuz. En beğendiğim öyküler ise "Bataklık" ve "Geçkaldı Şermin Meyhanesi". Şunu anladım: Üslup ve teknik kaygısı yazarları okuyucudan uzaklaştırıyor. Keşke bu kadar olmasa. Livaneli'yi okurken bunu yaşamıyorum mesela. Gayet iyi. (Yaşar Kemal Öz)
Belki Yarın PDF indirme linki var mı?
Jale Sancak - Belki Yarın kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Belki Yarın PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Jale Sancak Kimdir?
3 Aralık 1958 tarihinde İstanbul’da doğan Jale Sancak, Bebek İlkokulu’nu, sonra da Behçet Kemal Çağlar Lisesi’ni bitirdi. Sekreterlik, düzeltmenlik, redaktörlük, desinatörlük yaptı. 1984’ten beri tekstil sektöründe modelist ve tasarımcı olarak çalışıyor. İstanbul’da yaşayan yazar; evli ve bir çocuk annesi.
Resimle de uğraşan Sancak, 1985’te TRT İstanbul Radyosu’nda seslendirilen “Yitik Sesler” adlı oyunuyla yazarlık yaşamına adım attı. 1980’li yıllarda yazdığı şiirler dönemin sanat ve edebiyat dergilerinde basıldı. Radyofonik oyunları ise TRT radyoları tarafından yayınlandı. 1979 yılında yapılan bir film hikâyesi yarışmasında birincilik ödülü aldı. “Mırıl Mırıl Münevver” adlı öyküsü TRT tarafından televizyon filmi olarak çekildi ve gösterime sunuldu. TRT radyolarında 20 kadar oyunu yayınlandı. Özel TV ve radyolara tanıtım programları hazırladı. “Kasabanın İncisi” adlı televizyon dizisinin senaryo ekibi içinde yer aldı.
1998’de TRT’ye “Ateşi Çalmak” adlı televizyon programını hazırladı. Gene TRT’de yayınlanan “Ömrüm Ömrüm” adlı dizide metin yazarı ve danışman olarak çalıştı. İlk öykü kitabı Bu Gece Pera’da 1989’da yayımlandı. 2001’de ve 2005’te Açık Radyo’da hazırlayıp sunduğu “Kenti Dinlemek” ve “Yaşamdan Sahneye” programları kitaplaştırıldı.
2001’de “Bıçkın Melek ve Küçük, Önemsiz Bir Kayboluş” adlı öyküsüyle Haldun Taner Öykü Ödülü ikinciliğini aldı. “Bu Gece Pera’da” adlı öyküsü Finceye çevrildi. Öykülerinden bir derlemeSeçilmiş Öyküler adıyla Bulgaristan’da, Tanrı Kent ve Yitik Şarkılar ise Almanya’da yayımlandı. Almanya’da gerçekleştirilen bir dizi edebiyat etkinliğine konuk olarak katıldı.
19 Mayıs Kültür Merkezi, Aralık Derneği, Basad ve Turkcell Akademi’de yaratıcı yazarlık eğitimi verdi, edebiyat atölyeleri düzenledi. Şu anda İstanbul Galatapera Kültür ve Sanat Derneği’nin başkanıdır ve Galapera Sanatevi’nde hem edebiyat etkinlikleri hem de yaratıcı yazarlık, öykü ve senaryo atölyeleri düzenlemekte ve eğitmenlik yapmaktadır.
Muzaffer Buyrukçu, “Hayatın Bu Yakası” başlıklı yazısında Jale Sancak’ın öykülerini şöyle değerlendirir:
“Jale Sancak‟ın öyküleri, durgun hareketsiz bir zeminde göverir. Heyecan, entrika, kurgu çarpıcılığı, insanın yüreğini ağzına getiren bir coşku yoktur. Ama bir anlatım zenginliği vardır. Okurla baş başa kalan kişilerin yaşamlarını besleyen gölcükleri, ayrıntılı ve dopdolu bir biçimde koyar ortaya. Ruhlardaki karmaşayla, o karmaşanın doğmasına neden olan olayları ustalıkla kurcalar ve okurun iç evrenindeki olanakların arttırılmasına çalışır. “Sanat toplumun aynasıdır” derler ya, Jale Sancak, toplumun bir üyesi olan bireyin varlığındaki kıpırtılara ayna tutar, o aynayı benliğinin bütün katmanlarında dolaştırır, saptadığı gelgitleri, kavgaları, yükselme ve alçalmaları öyküleştirir.”
Jale Sancak Kitapları - Eserleri
- Uyanan Güzel
- Fırtına Takvimi
- Burada Mutlu Değilim
- Belki Yarın
- Lodosla Gelen
- Tanrı Kent
- Aynadaki Yüzler
- Bu Gece Pera'da
- Ansızın Gelen
- Bahçedeki Tuhaf Adam
- Tanrı Kent ve Yitik Şarkılar
- Sürgün Melekler
- Surdibi'nde Çilingir Muhabbeti
- Aşkla Dayanmak
- Kenti Dinlemek
- Üç Aşk
Jale Sancak Alıntıları - Sözleri
- "Yani çağ bu. Bunalım geliyor abi,diyor kalabalıktan bir ses. Nötr surlarımızın çağı bu. Kurtulmaya çalıştıkça ,iyice içine battığımız bir çağ bu." (Bu Gece Pera'da)
- ️"Karanlığın kaç dil bildiğini öğrenmeye, kedilere ve delilere yetmiyor aklımız. Bir şarkı tırnaklarını tam da sağalır diye umduğumuz o yaraya geçiriyor. Bu sefer kar bizi kürüyor, şehvet etimizle çoğalıyor, babalar ölmeyi herkesten daha iyi biliyor. Yeniden başlamak istiyoruz karanlığa, sonra kedilere ve delilere. Bir şarkı daha söylesek diyoruz, bir mevsim daha geçse. Olmuyor. Ölüm, dayamış ağzını sol mememize, sütten kesilmemizi bekliyor." (Lodosla Gelen)
- Şairin dediği gibi sadece insan yalnız kalır dünyada . (Belki Yarın)
- Tasavvuf. İnsanın, sadece ben diye bir şeyin olmadığını görme noktası. Yani ben, sen diye ayrı bir şeyin olmadığını, insanın bir bütün olduğunu, bütünden parçalara ayrıldığımızı görmek. (Burada Mutlu Değilim)
- Organizasyon firmalarının ilanlarında rengârenk boyalı, komik, acayip, sevimli, kiralık palyaçolar... Altmış dokuz liraya, özel günler için, müşteri memnuniyeti garantisi ile. Altmış dokuz liraya dayak yer, düşer, kalkar, ıslanır, güler, ağlar, şapşallaşır palyaçolar. (Belki Yarın)
- Büsbütün mü gidiyorsun büsbütün mü yitik gökyüzü? (Aynadaki Yüzler)
- "Sana bir ad vermeyeceğim. Seni tüketmeyeceğim." (Bu Gece Pera'da)
- Doğup büyüdüğü yer diken gibi batar mı adama? (Tanrı Kent)
- Aşağılarda yalancı bir bahar. Dünya ise kesilmiş bir şah damarı. (Fırtına Takvimi)
- Şu senaryoyu filme çekebilirse, hayal tabii, çok para lazım çekmek için, burası Toronto değil, burası… Evet, illa bu kara kuşlar da olacak filmde. Angelopoulos’un takıntıları tadında. Güzeldir bazı takıntılar. Bardağa uzandı, temkinli yokladı, soğumuş neyse ki, bir yudum aldı. Kötü çay da alışkanlık yapabilirmiş anladık. Burası... Olmazlar ülkesi. (Uyanan Güzel)
- Kaçsa ne fark eder, devasa gerçek durup duruyor önünde. (Fırtına Takvimi)
- Sedat da kim? Deniz'i sorusu keskin, sivri uçlu bir şey gibi paralayıverdi içini. (Uyanan Güzel)
- "Dünyanın en büyük palavrası masumiyet!" (Fırtına Takvimi)
- Gel ey meçhul kişi, gel bütün kilitleri bir dokunuşunla paramparça et! Basamakları çökert! Duvarları yık! Tıkılıp kaldığımız şu bodrumu yok et! Gel çıkar beni buradan. Ya da fırtına kopart, kasıp kavur ortalığı. Deliler gibi es, bitir bu gürültülü sessizliği, bu korkunç boşluğu! (Aynadaki Yüzler)
- Bazen özlem, fazlasıyla hassaslaştırıyor insanı galiba , uzaklık kalbimi kırıyor (Tanrı Kent ve Yitik Şarkılar)
- “Olsun, buraya varabilmişlerdi ya, umut hala vardı. Umut var kıyısıydı geldikleri. İnsan çoktu. Şu dünyada çoktu insan. Birisi, birileri, birinden biri mutlaka elini uzatırdı, mümkündü, öyleydi, yoksa varabilirler miydi şu göğün rengine belenmiş ummana?” (Belki Yarın)
- Dev binalar, gökdelenler, plazalar, çok katlı alışveriş merkezleri, büyük caddeler tükürür onu . Bu kez hepten yara kesilir hem ruhu hem bedeni. (Tanrı Kent ve Yitik Şarkılar)
- Günler mi uzundu, beklemek mi? Öyle uzun. Neyi beklediğini bilmeden. Upuzun. (Fırtına Takvimi)
- "...Acıtan bir akış hayat benim için. " (Üç Aşk)
- "Birçoğu yeşil kartlı... Yani tescilli yoksul. (Tanrı Kent)