diorex
Dedas

Bella'nın Ölümü - Georges Simenon Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bella'nın Ölümü kimin eseri? Bella'nın Ölümü kitabının yazarı kimdir? Bella'nın Ölümü konusu ve anafikri nedir? Bella'nın Ölümü kitabı ne anlatıyor? Bella'nın Ölümü PDF indirme linki var mı? Bella'nın Ölümü kitabının yazarı Georges Simenon kimdir? İşte Bella'nın Ölümü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 28.07.2022 03:00
Bella'nın Ölümü - Georges Simenon Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Georges Simenon

Çevirmen: Bilge Karasu

Orijinal Adı: La Mort De Belle

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9786051850801

Sayfa Sayısı: 190

Bella'nın Ölümü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Türk edebiyatının büyük ustalarının çevirdiği Simenon romanlarından oluşan dizinin üçüncü kitabı 1952 tarihli La mort de Belle, Türkçeye Bilge Karasu tarafından Bella’nın Ölümü adıyla 1981 yılında kazandırıldı.

Simenon’un Amerika yıllarında kaleme aldığı roman, yazarın sürekli olarak işlediği orta sınıf yaşam biçimi izleğini bu kez Amerikan orta sınıfına kaydırarak ele alır. Orta sınıfa mensup birinin, masumiyetini ispat etmek için ortaya koyduğu performansa odaklanan roman, giderek bir simgeye dönüşen Bella’nın ölümüyle birlikte, orta sınıfa özgü ahlak yapısının nasıl çürümeye yüz tuttuğunu, ilişkilerin nasıl bir yabancılaşmayla çerçevelendiğini, sınıfsal bileşenlerin nasıl da kolayca eriyebileceğini büyük bir ustalıkla dile getirir.

Nabokov anlatılarının tekinsizliğini, kara roman özelliklerini, Hitchcock filmlerinin gerilimini barındıran Bella’nın Ölümü’nün kahramanı Spencer, durumunu başkalarının gözünden görmeye, kendine onların baktığı yerden bakmaya başladıkça, neyle suçlandığını bilmeden düştüğü mahkemede kendini savunmak zorunda kalan Joseph K.’ya benzemeye başlar, ötekilerin bakışı altında kendi imgesinin farklılaşmaya başladığını hisseder, masumiyetini kanıtlama çabası, yavaş yavaş varoluşsal bir sorgulamaya dönüşür.

Eserlerinde Türkçenin olanaklarını genişleten, yeni sözcükler bulup çıkartmayı seven Bilge Karasu’nun bu tavrını sürdürerek çevirdiği roman, yazarın belli başlı izleklerini, kendi yapıtında sıkça karşımıza çıkan görme biçimlerini ve bunların bireyin iradesiyle olan ilişkisini de yansıtmaktadır. Bella’nın ölümünün merkezi bir imgeye dönüşmesi, Spencer’ın cinayetle sahneye çıkan yaşamı ve neredeyse anlatının sıfır noktası gibi alınabilecek olay sonrasında görme ve görülmeyi, zihnindeki düşünceler aracılığıyla bir çağrışım mekânına dönüştürmesi, Karasu’nun metinlerini, özellikle de Gece ve Kılavuz’u anımsatır.

(Tanıtım Bülteninden)

Bella'nın Ölümü Alıntıları - Sözleri

  • Sadece kendisiydi bu yasakları koyan.Belki de birtakım şeylerin onun için bambaşka bir anlamı vardı da ondan...
  • Hiçbir şey bilmemek, insanın elini kolunu bağlıyordu.
  • Bundan böyle her türlü şeyi bekleyen bir hâli var gibiydi.
  • İstediği gibi bir yanlızlığa kavuşmuştu; yorgan gibi kalın, dışarıdan tek bir gürültüyü olsun içeri sızdırmayan bir yalnızlığa...
  • Gerçi papaz, onları tehlikeye karşı uyarıyordu ama gönüllerine bir de güven salıyordu. Kötücül ruh güçlü de olsa, ara sıra yener, yengiye ulaşır gibi de olsa, utku gene de, gene de doğrucu kişilerindi.
  • Sevdikleri şey,bir kirletme gereksinimidir onlar için bir başka şey değil.Böylelikle günahlarından arınırlar gibi olurlar,daha temize çıkmıl gibi gezinirler ortada
  • İstediği gibi bir yalnızlığa kavuşmuştu; yorgan gibi kalın, dışarıdan tek bir gürültüyü olsun içeri sızdırmayan bir yalnızlığa...
  • Kötücül ruh güçlü de olsa, ara sıra yener, yengiye ulaşır gibi de olsa, utku gene de, gene de doğrucu kişilerindi.
  • Kötülük kötülerin ölümüne yol açar
  • Onlar doğru kişilerdi, meşe sıralarına oturmuş, birazdan yeni ilahiler söylemeye başlayacak doğrucu kişiler...
  • ... topluluğun hayatta kalması söz konusu oluyordu da ondan değil miydi bütün bu gürültü? Biri kuralları çiğnemişti. Kuralların dışına çıkmış, yasalara meydan okumuştu; işte bu biri bir yıkım öğesi olduğu için ele geçirilmeli, cezalandırılmalıydı.
  • Kötülük kötülerin ölümüne yol açar..
  • İstediği gibi bir yalnızlığa kavuşmuştu; yorgan gibi kalın, dışarıdan tek bir gürültüyü olsun içeri sızdırmayan bir yalnızlığa...

Bella'nın Ölümü İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kitabı 3 liraya aldığımı söylersem buna kim inanır ki.. . Büyük beklenti içine girmeyerek aldım. Kitap Yurdunun indirimli günlerinden alınca oku gitsin, üç lira ekmek parası bile değil, dedim kendi kendime. Polisiye sevmem normalde ama kitap başlarda biraz sıkıcı gelse de sonraları sevmeye başladım. Alışkın olduğumuz gerilimi yüksek bir polisiye değil daha çok psikoloji ve polisiye türünün harmanlanmış hali diyebiliriz. Kitabın sonunda da değişik bir son bekliyor bizi. Suçlu yok bu kitapta suçluluk psikolojisinin suçluluğu var ortada. Keyifli okumalar (Lidyaa)

Karısıyla New England civarında yaşamakta olan Spencer'in hayatı, yanlarında kalmakta olan Bella adındaki misafirlerinin öldürülmesiyle tepetaklak değişir. Tüm gözler ve şüpheler olayın tek tanığı olan Spencer'i göstermektedir. Sıradan bir cinayet hikayesiyle başlayan ama cinayeti kimin işlediğinden çok suçlu konumdaki Spencer'ın psikolojisine odaklanan bir Simenon kitabı Bella'nın Evi. Çevirmen koltuğundaki Bilge Karasu'nun yetkin dili, olayların akıcılığı ve ilginç sonu ile okunmaya değer bir kitap (Seda)

Bildiğimiz, okuduğumuz polisiyelerden biraz farklı. Ceset var, katili açığa çıkarmak için polis var, ama katili ele verecek bir ipucu yok. Suçlu olarak kabul edilebilecek biri var ve roman onun düşüncesiyle , psikolojisiyle dile getiriliyor. (mavi)

Bella'nın Ölümü PDF indirme linki var mı?

Georges Simenon - Bella'nın Ölümü kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bella'nın Ölümü PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Georges Simenon Kimdir?

1903 yılında Liège'de doğmuştur. Genç yaşlarda okulu bırakıp gazete muhabirliğine atılmış ve 19 yaşında Paris'e yerleşmiştir. İlk polisiye romanlarını bu dönemde Sim takma adıyla yayımlamıştır. 1945'te Amerika'ya yerleşmiş ve 20 yıl bu ülkede yaşadıktan sonra, önce Fransa'ya sonra da İsviçre'ye geçmiştir. 1989 Eylülünde Lozan'da ölmüştür. Polisiyeler dışında psikolojik romanlar ve denemeler de yazmıştır. Polisiyelerindeki psikolojik derinlik, gerilimi sürekli ayakta tutmakta ve okurun ilgisini sürekli sonuca yönelik olmaktan çıkarmaktadır. Birçok romanı sinema ve televizyona uyarlanmıştır. Bazı yapıtları: Pietr-le-Leton (1931, Letonyal Pietr), La Maison du Canal (1933, Kanaldaki Ev), L'homme Qui Regardait Passer les Trains (1938, Trenlerin Geçişini İzleyen Adam), La Chambre Bleue (1964, Mavi Oda).

Georges Simenon Kitapları - Eserleri

  • Bella'nın Ölümü
  • Kanaldaki Ev
  • Katili Herkes Bulamaz
  • Hollanda'da Bir Cinayet
  • Flamanların Evinde
  • Yaşamak Hırsı
  • Kirliydi Kar
  • Letonyalı Pietr
  • Katil
  • Manhattan'da Üç Oda
  • Kiralık Oda
  • Sarı Köpek
  • Üç Kardeştiler
  • Ormandaki Deli
  • Hakimin Evi
  • Küçük Köpekli Adam
  • Oynayan Gölgeler
  • Kedi
  • Kaçak
  • Yedi Kızlar
  • Üç Dul Kavşağı
  • Maigret'nin Yeni Soruşturmaları
  • Cardinaud'nun Bir Haftası
  • Mösyö Büve Öldü
  • Malular Ailəsi
  • Maigret ve Muhbir
  • Cinayetler Limanı
  • Venedik Treni
  • Kapanmamış Hesap
  • Avrenos'un Müşterileri
  • Komissar Meqre
  • Maigret ve İhtiyarlar
  • Maigret Arizona'da
  • Karşı Penceredeki İnsanlar

Georges Simenon Alıntıları - Sözleri

  • Bir kadına bakma olanağından yoksun kişi evlenmemeli. (Oynayan Gölgeler)
  • Herhangi bir adam gibi kabul edilmek, herhangi bir adammış gibi sevilmek, farkında olmadan ona bir acı veriyordu. (Manhattan'da Üç Oda)
  • Bizim gibi işi gücü olmayan ihtiyarlar vakitlerini düşünmekle geçirirler, anlıyorsunuz ya! (Hakimin Evi)
  • -Bu saraylar çok bozuldu... Şuna bak... Şu, Maigret idi ve yüzü hiç gülmüyordu. Şu dedikleri ayda iki yüz frank alan adam bir dava sona erip de katilleri parmaklıklar arkasına attığında, önünde bir kağıtla masaya oturmak zorunda kalıp masraflarının bir listesini çıkardıktan sonra yanlarına makbuzlarıyla fişlerini iğne ile tutturup sonra da kasiyerle tartışırdı. (Letonyalı Pietr)
  • Cinayet eğer evden biri tarafından işlemişse, bütün ev halkı suçludur. (Hollanda'da Bir Cinayet)
  • ...her şeyi boyuna geri atıyorlardı, tanıştıklarından beri geciktirmelerle zamanı gereğinden daha çok kullanmak istiyorlardı. Çünkü geleceğe güvenilebileceğini gösteren hiçbir şey yoktu. (Manhattan'da Üç Oda)
  • "Hayatı boyunca insanların onu yargılamasından, hele hele kendisi ne yapacağını bilmezken ve bocalarken onun ne yapacağını tahmin etmeye kalkmalarından nefret etmişti." (Kedi)
  • Gino hiçbir zaman bir valizden fazla eşyaya sahip olmamıştı. (Üç Kardeştiler)
  • Gülünç olduğu kadar iğrenç mi yoksa iğrenç olduğu kadar gülünç müydü? (Oynayan Gölgeler)
  • Zamanın bir kurala bağlı olmayışı sabahın ilk saatlerinde olağanüstü bir tat verdi. (Kaçak)
  • Sanki bu çok keskin ışıklarıyla gözleri rahatsız eden lambalar, insanların kendileriyle birlikte dışarıdan taşıyıp getirdikleri bu karanlığı bütün gece dağıtamıyordu bir türlü. (Manhattan'da Üç Oda)
  • Hiçbir şey bilmemek, insanın elini kolunu bağlıyordu. (Bella'nın Ölümü)
  • Kötülük kötülerin ölümüne yol açar.. (Bella'nın Ölümü)
  • "Aman burjuvalar halka kötü örnek olmasın!..." (Hollanda'da Bir Cinayet)
  • Güneş, kızıl alevler saçtıktan sonra bir renk cünbüşü yaratarak, şaşırtıcı şekilde tahrik edici bir hava verip, yolcuların yüzüne yansıyarak battı. (Mösyö Büve Öldü)
  • “Kar hep kirli; bunca kar, kara lekeler ve üzerine yapışıp kalmış çer çöple pislenmiş.” (Kirliydi Kar)
  • – Neyi kesip atıyorsunuz, hangi tip sözcükleri? - Sıfatlar, zamirler ve yalnızca bir etki yaratmak için orada olan her sözcüğü. Bilirsiniz, güzel bir cümlen mi var? At onu! (Üç Kardeştiler)
  • Hepimiz hırsızız. Hepimiz hayatlar veya hayat parçalan çalıyoruz, kendi hayatımızı onlarla beslemek için.. (Küçük Köpekli Adam)
  • Küçüklüğünden beri uğradığı her hakareti, her hayal kırıklığını, her bir üzüntüsünü tarihleriyle hatırlardı. (Kedi)
  • Kızlar ve şampanya, kalabalık... Ne hoş şeydi! (Yaşamak Hırsı)

Yorum Yaz