Boşlukta Sallanan Adam - Saul Bellow Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Boşlukta Sallanan Adam kimin eseri? Boşlukta Sallanan Adam kitabının yazarı kimdir? Boşlukta Sallanan Adam konusu ve anafikri nedir? Boşlukta Sallanan Adam kitabı ne anlatıyor? Boşlukta Sallanan Adam PDF indirme linki var mı? Boşlukta Sallanan Adam kitabının yazarı Saul Bellow kimdir? İşte Boşlukta Sallanan Adam kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Saul Bellow
Çevirmen: Neşe Olcaytu
Yayın Evi: Okuyan Us Yayınları
İSBN: 9789756287248
Sayfa Sayısı: 205
Boşlukta Sallanan Adam Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
1976 yılında Nobel edebiyat ödülüne layık görülen Saul Bellow'un Yirminci Yüzyıl klasikleri arasına girmiş romanı. Roman, İkinci Dünya Savaşı sırasında askere çağırılmayı bekleyen bir gazetecinin hikayesi. Günlük şeklinde yazılmış olan romanda savaş ortamının insanların hayatlarına, düşüncelerine, ilişkilerine olan etkisi çok güçlü bir şekilde hissediliyor.
Yirminci Yüzyılın ilk yarısına damgasını vuran modernizm akımına getirdiği farklı bakış açısıyla Bellow, Boşlukta Sallanan Adam'da tekniği bir kenara bırakarak karakterin düşüncelerini, hatta ruhunu ön plana çıkarıyor.
"15 Aralık, 1942
Kişinin kendi kendisiyle sık sık konuşma alışkınlığına sahip olduğu bir dönem vardı ve iç dünyasıyla ilgili olayları belgelemek utanç verici değildi. Oysa bugün, günlük tutmak kişinin kendine yenilgisi olarak nitelendirilecek bir zayıflık ve küçümsenerek değerlendirilen bir zevk sayılıyor. Katı bir dönem bu içinde bulunduğumuz. Kanımca bugün, İngiliz soyluluğundan vazgeçmiş Amerikalı bir kabadayının ilkeleri her zamankinden daha güçlü olmuştur. Duygularınız var mı? Bu duygularınızı doğru ya da doğru olmayan biçimlerde belirlemenin yolları vardır. Bir iç dünyanız var mı? Kimsenin değil, kendi sorununuzdur. Heyecanlarınız var mı? Boğun onları. Bir düzeye kadar herkes bu ilkeye boyun eğer. Kısıtlı bir biçimde, belli bir içtenlik sayılır bu; sıkı ağızlı bir açık sözlülük. Fakat içtenliğin en gerçek olanının yasaklayıcı bir etkisi vardır. En ciddi sorunlar katılığın içinde kaybolur. İçe dönüklük yoktur ve bu nedenle büyük vurgunlarda ya da yüreklilikte yenemeyecekleri düşmanlara karşı iyi korunmamışlardır."
(Tanıtım Bülteni'nden)
Boşlukta Sallanan Adam Alıntıları - Sözleri
- Aradığımız dünyalar, asla gördüklerimiz olmamıştır; ne de pazarlığını yaptığımız dünyalar satın aldıklarımız.
- "Fiziksel acı duymak, yaşadığımızı anlamamıza yardım eder. Öte yandan yaşama sarılmak, yaşamı sürdürmek için bizi kışkırtacak olaylar yoksa bu tür olayları arar, ortam hazırlar ve tekdüze, kaygısız, önemsiz yaşamaktansa, utanç ya da acı duymayı yeğ tutarız."
- Her şeyden çok ‘ağaçsızlık’ beni kahrediyor. Doğal olmayan, fazla insan yapısı, soğuk ve ölü bir yer burası..
- Onda hayal kırıklığına uğramam onun suçu değildi.
Boşlukta Sallanan Adam İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Günlük tutmayı sever misiniz? Hatta tutuyorsanız günlüğünüze yazdıklarınız sınırlı konularda mıdır? Saul Bellow'a 1976 yılında hem Pulitzer hem de Nobel edebiyat ödülünü kazandıran kitap, günlük türünde yazılmıştı. Üstelik yazarın ilk kitabıydı. Döneminin Amerikan edebiyatında sağlam bir yer edinmiş, yabancılaşmayı, ötekileşmeyi, bunalımı ve başkaldırıyı eserlerinde işleyerek farklı bir bakış açısı sunmuş. Bellow, kahramanı Joseph'i savaş döneminde yaşatarak askere çağrılma sürecindeki boşluğunu aktarıyor bize. Joseph'e bir gün askerlik için bildiri gelir ve beklemesi söylenir. O da ha çağrıldım ha çağrılacağım derken yedi aylık bir süreci deneyimler. Çalıştığı işten de ayrıldığı için günlük hayatın içine sıkışmıştır, beklemek yorucudur ve sürekli bir devinim arar. Joseph'in bu halleri, kendisini Franz Kafka'nın Joseph K.'sı gibi tutsağa dönüştürür. Onun bu tutsaklığı bir boşluğu andırır. Belirsizlik içinde sürekli yaşamak halindedir. Sallanmaları ise bir sarkaç misalidir. Bellow'un Joseph'i, böylelikle yaşamı daha net takip ederek tüm çıplaklığıyla gözlemler ve şahit olduklarını günlüğüne gayet de basit ifadelerle not eder. Aile ilişkilerini, savaş hakkındaki düşüncelerini, kişisel meselelerini tahlil ederek aktarır. Özellikle beni etkileyen bir nokta vardı: "Evet, ordunun bir üyesi olmak için kendimi hazırlıyordum, ama ordunun bir parçası olmak hevesinde değildim." Günümüz iş hayatını tek cümlede özetlemiş diyebilir miyiz bu sözüyle? Tabi istisnalar mutlaka vardır. Her neyse, Joseph günlüğünü günü gününe yazmaz ama her yazdığında mutlaka bir derinliğe ulaştırır derdini. Bazen bu nasıl bir kitap, nasıl iki ödül birden almış olabilir ki diyeceğimiz basit şeyleri kalemi alsa da sonlarına doğru hak etmiş diyorsunuz. Derdini, okuduğu yazarların sözleriyle besleyip onlarla destekleyen güçlü, sıradışı, kendinden emin ama bir o kadar da her şeyden ümidini kesmiş bir karakterin "kendi" düşüncelerini okudum. Düşüncelerini hiç sakınmadan yazmış ya daha ne isterim. Sırada yazarın diğer kitapları var. (Esengül Ersoy)
#1001kitap~~~: Nobel edebiyat ödüllü yazar Saul Bellow un ilk romanı olan "Boşlukta Sallanan Adam" benim de yazarla tanışma kitabımdır... Günlüklerden oluşan "Boşlukta Sallanan Adam" özgürlüğün içinde kendi ruhunu kısıtlamanın en güzel anlatıldığı kitaplarindan 1i olup yabancılaşma, başkaldırma ve bunalım konularını kitapta işler... Tam 1boşluktaymış hissi oluşturan yazar, kurduğu cümlelerde, cümle içinde tüm zıt durumları yazıp oluşturduğu boşluğun içine sürüklüyor resmen okuru, aynı zamanda bölüm içinde oluşturduğu sorularla bizimde tüm olayları sorgulamamızı sağlar... 2.Dünya Savaşı sırasında savaşa çağırılan Joseph, orduya katılacağı için işini bırakip, savaşa gideceği günü bekler. Bu bekleyiş tahmin edilenden daha uzun sürünce, Joseph kendini, insanları ve yaşadığı çağı anlamaya çalışıp, boşlukta geçen zorlu yılı tüm halleriyle kendine sunduğu tüm kısıtlamalarıyla anlatır, günlüğünde... Tüm bu sorgulamalar bende durağan 1okuma süreci yaşatsa da iyiki okudum dediğim yazarlar arasında olup, "Boşlukta Sallanan Adam" ölmeden önce okunması gereken 1001kitap arasındadır, boşlukta sallanırken nekadar özgür, kayıtsız olduğumuzun kitabıdır, herkese keyifli huzurlu sağlıklı okumalar... (Ayşe...)
Kitap olay örgüsü olarak çok karmaşık halde ilerliyor. Fakat yazarın kendi iç dünyasına ait sözleri kişiyi durup düşündürecek tarzda... Kendi yaşamınızdan mutlaka bağlantı kurabileceğiniz bir eser keyifli okumalar... (⠀ོ Gölge Işıkoğlu⠀ོ⠀)
Boşlukta Sallanan Adam PDF indirme linki var mı?
Saul Bellow - Boşlukta Sallanan Adam kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Boşlukta Sallanan Adam PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Saul Bellow Kimdir?
10 Haziran 1915'te, ailesinin kısa bir süre önce Rusya'dan göçerek yerleştiği Kanada'nın Quebec şehrinde doğdu. Dokuz yaşındayken ailesiyle beraber bu sefer Amerika'ya, hayatının büyük bölümünü geçireceği ve roman ile hikâyelerinin büyük kısmının ana mekânı olan Chicago'ya göç etti. Babası soğan ithalatçılığı yapıyordu. Çok küçük yaştan itibaren kitap okumaya meraklı olan Bellow, bir röportajında söylediğine göre, Tom Amca'nın Kulübesi'ni okuduğunda yazar olmaya karar verdi. Chicago Üniversitesi'nde başladığı İngiliz Edebiyatı eğitimini iki sene sonra yarıda bırakarak, Northwestern Üniversitesi'nin antropoloji bölümüne geçti. Antropoloji eğitiminin edebiyatı üzerindeki etkisi pek çok eleştirmen tarafından vurgulanmıştır.
Bellow romancılık kariyerinden önce geçimini bir süre gazete ve dergilere kitap eleştirileri yazarak sağladı. İlk romanı Boşlukta Sallanan Adam 1944'te, ikinci romanı Kurban ise 1947'de yayımlandı. 1948'de aldığı Guggenheim bursuyla iki sene Paris'te ve başka Avrupa şehirlerinde kaldı. Asıl başarı ve ünü bu iki yıl içinde yazmaya başlayıp 1953'te yayımladığı ve yayımlanır yayımlanmaz prestijli Ulusal Kitap Ödülü'ne değer bulunan Augie March'ın Maceraları ile elde etti. Bu renkli, dopdolu ve grotesk roman, teknik anlamda olduğu kadar "Amerikalılık" kavramına getirdiği yeni yorumla da birkaç nesil Amerikan yazarını derinden etkilemiştir. Bellow'un en önemli edebi mirasçılarından, İngiliz romancı Martin Amis'e göre Augie March o hep sözü edilmiş ama bir türlü kimse tarafından yazılamamış olan "büyük Amerikan romanı"dır. Philip Roth'a göreyse Bellow kendisinden sonraki "göçmen" Amerikalı yazarlar için "edebi Kristof Kolomb"dur ve Augie March'la "Amerikan edebiyatı nasıl yapılır" sorusunun cevabını keşfetmiştir.
Bellow Augie March'ın Maceraları'nın ardından, 1956'da çok daha farklı, çok daha kısa ama bir o kadar güçlü olan dördüncü romanı Günü Yaşa'yı yayımladı. Bu kitapta Augie March'ın tam zıddı karakterde bir kahraman olan Tommy Wilhelm'in bir gün içinde yaşadığı ruhsal çöküntü anlatılır. 1959 tarihli Yağmur Kral Henderson Bellow'un 1960'lardan 2000'lere kadar yazacağı kitapların tema ve yapılarının habercisi olarak görülebilir. Bellow'un "hayatın anlamını arayan erkek entelektüel kahraman"larının ilki olan Eugene Henderson, içinde bulunduğu ruhsal bunalımdan çıkış yolunu Afrika'ya gitmekte bulan çılgın ve mutsuz bir milyonerdir ve aralarına katıldığı yerli kabilelerinden biri tarafından "Yağmur Kral" ilan edilir. Bellow'un beş senede yazdığı ve 1964'te yayımladığı en büyük kitabı Herzog'un kahramanı Moses Herzog da tıpkı Eugene Henderson gibi bir orta yaş krizinin, entelektüel ve psikolojik bir bunalımın içinden hitap eder okuyucuya. Ailesi darmadağın olmuş, akademik hayatı çıkmaza girmiş Herzog, ailesine, arkadaşlarına ve ölmüş ya da yaşayan ünlülere hiç göndermeyeceği mektuplar yazar ve dünyayla, tarihle, kendi hayatıyla ve hayal kırıklıklarıyla ilgili sorular sorar, özürler diler, şikâyet eder. Bu kitapla Bellow ikinci defa Ulusal Kitap Ödülü'nü kazanmıştır.
Bellow 1970 yılında Bay Sammler'ın Gezegeni'ni yayımladı ve bu kitapla beraber üst üste üç Ulusal Kitap Ödülü kazanan ilk Amerikan yazarı oldu. 1975'te de Pulitzer Ödülü'nü kazanacak olan Humboldt'un Hediyesi'ni yazdı. 1976'da İsveç Akademisi tarafından Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü. Akademi ödülü verirken Bellow'un "derin bir insanlık kavrayışıyla çağdaş kültürün incelikli bir çözümlemesini eserlerinde birleştirmesine" dikkat çekti.
Bellow'un bu tarihten sonra yazdığı kitaplar, sırayla Dean'in Aralığı (1982), Daha Fazla Kalp Kırıklığı Ölümü (1987), Bir Hırsızlık (1989), Belarus Bağlantısı (1989), Beni Hatırlatacak Bir Şey: Üç Hikâye (1991), İşin Aslı (1997), Ravelstein (2000) ve Toplu Hikâyeler (2001)'dir.
20. yüzyılın en büyük romancılarından biri sayılan Saul Bellow, 5 Nisan 2005'te, doksan yaşında Chicago'da öldü.
Saul Bellow Kitapları - Eserleri
- Boşlukta Sallanan Adam
- Günü Yaşa
- Herzog
- Yağmur Kral
- Bay Sammler'in Gezegeni
- Humboldt'un Armağanı
- Augie March’ın Maceraları
- Endişe
- Kurban
- Özüm Haqqında Xatirə
- To Jerusalem and Back
Saul Bellow Alıntıları - Sözleri
- Onda hayal kırıklığına uğramam onun suçu değildi. (Boşlukta Sallanan Adam)
- İnsan ancak sevdiği şey kadar iyidir. (Günü Yaşa)
- Sorun babamın sorunlarıma sırtını dönmesi değil, hissettiğim karmaşayı bilmezlikten gelmesi. Buna dayanamıyorum. (Günü Yaşa)
- Belki en iyisi insanın içinde bir düzen olması. Çoğunun aşk dediği şeyden daha iyi. Belki bu aşktır. (Bay Sammler'in Gezegeni)
- "Tarihin sevgi dolu yüreklerin tarihi olduğunu mu sanıyorsun? Seni aptal! Şu milyonlarca ölüye bak. Onlara acıyabilir misin, onların duygularını paylaşabilir misin? Hiçbir halt edemezsin! Çok fazla ölü var. Onları yakıp kül ettik, buldozerlerle gömdük. Tarih yumuşak mizaçlı insanların sandığı gibi sevgiyle değil zulümle örülü...'' (Herzog)
- “Hem akıllı hem deli olabilir. Bu günlerde birini öbüründen ayırt edemez olduk.” (Günü Yaşa)
- “Günahların affı daimidir, doğruluk bir ön koşul değildir.” (Yağmur Kral)
- Afrika’ya gittiğimi açıklayacaksam önce doğrularla yüzleşmeliyim. En iyisi paradan başlamak. Zenginim. Benim ihtiyardan vergileri düştükten sonra üç milyon dolar miras kaldı, ama kendimi serseri olarak görüyordum ve haklı nedenlerim vardı, başlıca neden de serseri gibi davranmamdı. Yine de tek başımayken sık sık kitaplara bakar, bana yardım edecek kelimeler arardım, günün birinde şunları okudum; “Günahların affı bitmeyen bir süreçtir; doğruluk bir önkoşul değildir.” Beni o denli etkiledi ki, bu sözü kendi kendime tekrar edip durdum. Ama sonra hangi kitapta olduğunu unuttum. Babamın bana bıraktığı, bazılarını kendisinin yazdığı binlerce kitaptan birindeydi. Onlarca kitap karıştırdım, ama paradan başka bir şey bulamadım; babam kitap ayracı olarak kâğıt para kullanırdı -o sırada üstünde ne varsa- beşlikler, onluklar, yirmilikler. Bazıları otuz yıl önce tedavülden kalkan, arkası sarı büyük banknotlardı. Eski günlerin hatırına onları gördüğüme sevindim; çocukları içeri sokmamak için kütüphanenin kapısını kapattıktan sonra, bütün günü bir merdivenin basamaklarında kitapları karıştırarak geçirdim, paralar yere yığıldı. Ama affetmeye ilişkin o cümleyi bulamadım. (Yağmur Kral)
- “Güldüğümüz sürece, iyiyiz.” (Humboldt'un Armağanı)
- Yüzyılın en büyük suçunu alelade bir alçaklık olarak göstermek fikri hiç de sıradan bir şey değil. Politik planda, psikolojik planda Almanların dahiyane bir fikri var. Sıradanlık sadece bir kamuflajdı. Ölümü iğrenç olmaktan çıkarmanın, onu sıradan, sıkıcı ve önemsiz göstermekten daha iyi bir yolu mu var? Dehşet verici bir siyasi sezgiyle işi kılıfına uydurmanın bir yolunu buldular. (Bay Sammler'in Gezegeni)
- "Belki de insan kayboldu mu tam kaybolmalı; hayran olduğum Rus yazarlardan biri, bir toplantıya çok geç kaldıysanız, daha yavaş yürümenizi önerir." (Humboldt'un Armağanı)
- Keder,Bayım,aylaklığın bir türüdür. (Herzog)
- Güneş, sanki ölüm yokmuşçasına parlıyordu. (Bay Sammler'in Gezegeni)
- Ayırt etmeyi bilmek gerekirdi. Ayırt etmek, ayırt etmek, ayırt etmek. Önemli olan ayırt etmekti, açıklamak değil. Açıklamak düşünen kitleler içindi, yetişkinleri eğitmek için. Genel bilincin gelişmesi için. Entelektüel seviyeyi, sözgelimi, proletaryanın 1948'deki ekonomik seviyesine çıkarmak için. Ama ayırt etmek? Çok daha yüksek bir faaliyet biçimi. (Bay Sammler'in Gezegeni)
- Evet, tavanları seviyorum ve yüksek tavanları alçak olanlara tercih ediyorum. Edebiyatta, sanırım alçak tavanlı başyapıtlar var; Suç ve Ceza mesela; ve yüksek tavanlı başyapıtlar: Kayıp Zamanın İzinde. (Bay Sammler'in Gezegeni)
- "İnsandan aşağı, insandan üstün diyorsun. Lütfen söyler misin insan nedir?" (Kurban)
- Unutma, bizler doğanın değil, doğa üstünün çocuklarıyız. (Humboldt'un Armağanı)
- . O çok güzel ama ne demek istediğimi anlıyorsan, o buzluktaki tatlım. Soğuk tatlılar yayılmaz. ... (Humboldt'un Armağanı)
- "Yaşamak istiyorsun. Grun-tu-molani. İnsan yaşamak ister." (Yağmur Kral)
- "Milli bayramlarda fırlatılan bir havai fişek gibisin tam" dedi Jimmy. " Sana sadece patlayacak kadar barut dolduruyorlar. Yukarı çıkıyorsun. Sonra patlamanın ardından füze geri düşüyor. Artık çocukları yetiştirmek ve karını memnun etmek için yaşıyorsun." (Augie March’ın Maceraları)