Bostan ve Gülistan - Şeyh Sadi Şirazi Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Bostan ve Gülistan kimin eseri? Bostan ve Gülistan kitabının yazarı kimdir? Bostan ve Gülistan konusu ve anafikri nedir? Bostan ve Gülistan kitabı ne anlatıyor? Bostan ve Gülistan PDF indirme linki var mı? Bostan ve Gülistan kitabının yazarı Şeyh Sadi Şirazi kimdir? İşte Bostan ve Gülistan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Şeyh Sadi Şirazi
Yayın Evi: Araf Yayınları
İSBN: 9786055205546
Sayfa Sayısı: 673
Bostan ve Gülistan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Mezarlıktan geçerken bir zenginin oğluna rastladım. Babasının mezarı başına oturmuş, bir fakire kibirlenip duruyordu: "Babamın türbesi eşsiz İran çinileriyle kaplı, tabanı mermer döşeli, sandukası sedef işlemeli, kitabesi filanca hattatın eseridir." Fakir genç, zengin arkadaşını tebessümle dinliyordu. Zenginin oğlu devam etti: "Bir de senin babanın mezarına bakalım! Gelişigüzel sıralanmış üç beş kerpiç, mezara yığılan birkaç kürek toprak!" Fakir genç, gülümseyerek cevap verdi: "Senin baban bu süslü sandukanın ve bu ağır mermerlerin altından kalkıncaya kadar, benimki Cennete çoktan varmış olur."
Hadis-i şerifte denilmiş ki: "Fakirlerin ölümü rahata kavuşmak, zenginlerin ölümü hasrete düşmektir. Fakirler, dünyadan ayrıldıklarında üzülecek bir şeyleri olmaz!" Fakirliğin sıkıntısını çeken kimse, ölümün kıyısına yükü daha hafiflemiş gelir. Zincirden kurtulmuş bir köle, zindana atılan efendiden daha mutludur.
(Tanıtım Bülteninden)
Bostan ve Gülistan Alıntıları - Sözleri
- Hiçbir şeye gönül bağlamamalı, sonra gönlü ondan ayırmak zor olur.
- Hakka karşı iyi, halka karşı kötü olan kimse, ibadetinden istifade edemez!
- "Birisine onu sevdiğinizi söylediniz mi, artık ondan saygı beklemeyin. Araya sevgi girince efendilik ortadan kalkar!"
- . Olgun ve akıllı insanlar, kusur bulacağım diye kendini yormazlar... .
- Faydasız söz işitmektense sağır görünmek iyidir.
- "Yüzü ekşi olanın balı acı olur!"
- Yumuşaklıkla düşmanın derisini yüzebilirsin. Halbuki sert davranış dostu bile düşman eder.
- Şahitsiz dâvâ, sahibine utançtan başka bir şey getirmez.
- Kendi ölmüyor, lâkin sarf ettiği acı sözlerle başkalarını öldürüyordu.
- "Hiç yaşamamak, yıllarca hata içinde yaşamaktan iyidir!" diyen Lokman Hekim ne kadar güzel söylemiş.
- Eceli gelmeyen balık karada bile ölmez, sıçrayıp suya düşer. Kısmetsiz balıkçı, Dicle’de bile balık tutamaz.
- Seni zengin etmeyen Allah, sana lâyık olanı senden iyi bilir.
Bostan ve Gülistan İncelemesi - Şahsi Yorumlar
İyisiyle, kötüsüyle Bostan ve Gülistan: İncelemenin bir kısmının -bu giriş bölümü olabilir- kitabı tanıtmaya ayrılması, okuyucu açısından önemli olabileceğini düşündüğümden, bu incelemeye de kitabı tanıtmayla başlamayı planlıyordum. Ancak okuduğum yayınevi (Meral) kitabın çevirmeninin (Kilisli Rıfat Bilge, K.R.B.) incelemesini giriş kısmına koymuş olması ve bu incelemenin, benim düşündüğüm şekille uyumlu ve benim yazabileceğimden daha kapsamlı ele alınmış olmasından dolayı belirtiğim şekilde giriş yapmaya gerek duymadım. Ama gerek gördüğümde o incelemeye atıfta bulunarak incelememi şekillendireceğim. Şeyh Sadi Şirazi , İran'ın önemli şairlerinden birisidir. Hayatının büyük bir kısmını bir gezgin olarak geçirmiş. 1200'lü yıllarda bir yıl arayla yazdığı Bostan ve Gülistan'ı da, bu diyarlarda elde ettiği kazanımlarını mana süzgecinden geçirmesi sonucu ortaya çıkarmıştır. Bu iki eser benzer bir mantıkla kaleme alınmış aralarındaki fark ise daha çok yoğunluk verdiği konularda ortaya çıkmıştır. Bu açıdan değerlendirdiğimde Bostan'da dikkatimi çeken devlet başkanları veya diğer bir ifadeyle idareciler iken (yani kısacası siyaset de denilebilir) Gülistan'da ise dünyevi aşk idi. Bu noktada K.R.B.'den faydalanarak kitaptaki konuları şöyle sıralayabiliriz: Adalet, siyaset, merhamet, askeri memnun etmenin önemi, hüner sahiplerini himaye etmek, iltifat, sır saklamak, cömertlik, misafirperverlik, tevazu, serserilik, aşk-ı hakiki, aşk-ı mecazî, sebat, varlığın fâniliği, kibir, tövbe, kazaya rıza, İhlâs, riya, doğruluk, yalan, sükût, ayıp örtmek, gıybet, gammazlık, kadınlar, terbiye, uzlet, şükür, gençlik ve ihtiyarlık gibi. : Eserlerin yazım mantığına gelecek olursak: Genellikle önce nasihat niteliğindeki ifadeler, sonra bu ifadelerin anlaşılabilirliğini artıran bir hikaye ve hikayenin sonuna konulmuş bir veya birkaç özlü söz şeklindedir. Hikayeler ya bizzat Sadi'nin şahit olduğu ya da birilerinden dinlediği olaylardan oluşur. Kitabı okurken art arda gelen nasihatlar, belli bir noktadan sonra okuru yorabiliyor. Çünkü beyin hep benzer bir yönden uyarıldığında ister istemez, bir zihin yorgunluğu oluşur. Ama bununla birlikte bazen öyle bir özdeyişle karşılaşırsınız ki, o yorgunluğu yaşamamış gibi mest olursunuz. Açıkçası bazı ifadelerini çok beğendim özellikle de devlet idareciliği hakkında olanları. Eğer bir okuma yobazı değilseniz bu eserden faydalanabileceğiniz birçok noktanın olabileceğini düşünüyorum. Tabii bunun yanında benim tasvip etmediğim ya da anlamadığım noktalar da, yok değil. Bunlardan bir tanesi giriş bölümünde, "Tabiatım padişahları methe mâil değildir." deyip sonra da EBU BEKİR BİN SA’D BİN ZENGÎ'yi yere göğe sığdıramaması, hatta bunu sonraki birçok hikayeye de konu etmesi, Sadi bu ne iş! Demekten kendimi alamadım. Beni en fazla rahatsız eden konu ise kadınlar hakkındaki tutumu zaten kitap sanki erkeklere hitaben yazılmış. Hep erkek bazlı değerlendirmeler yer alıyor, erkekler şöyle yapın, erkekler böyle yapın... Yani kadını Sadi'den dinlediğinizde, kadın bir insan değil de, insan olan erkeğin bir gönül eğlencesi, ihtiyaç duyduğu bir yan varlık gibi bir yaratık. Sadi'nin kadın hakkındaki söylemlerini değerlendirdiğimde, günümüzde bir kesim tarafından zevk unsuru olarak görülüp, kullanılan bir kadın profilinden farklı bir şey görmedim. Sorun gördüğüm başka bir konu da Hadislerin beyanında kaynak gösterilmemiş olması; tabii ki ne şartlarda yazıldığını bilemiyorum, günümüzdeki imkanların o zaman olmadığı da kesin ama yine de bir klasik haline gelecek nitelikte bir eser kaleme alıyorsanız, her şeye fazlasıyla dikkat etmeniz gerekir. Hadis mevzusu zaten sorunlu olan bir alan ortalıkta birçok uydurulmuş hadis varken verdiğiniz hadisin kaynağını da belirtmezseniz yaptığınız iş eksik olur. Elbette iyiden de kötüden de her zaman çıkarılacak bir ders bulunur yeter ki anlama kabiliyetimiz olsun, diyor ve sizi anlamlı alıntılarla baş başa bırakıyorum... "Hepiniz, kendi ayıbınızın hamalısınız, başkalarının ayıbına dil uzatmayın" "İnsan ya âlim olmalı, ya âlimi dinlemeli." "Kendini iyilerden sayacak olursan kötüsün." "Zamanın insan üzerinde yaptığı değişiklik insanı korkutmak için kafidir." "Benim huyum sana hoş gelmediyse sen kendi güzel huyunu elden bırakma.!" "Her kabın içinde ne varsa dışına onu sızdırır." "Cahil için susmaktan daha iyi bir şey yoktur." "Dünya iki yokluk arasında bir varlıktır." "Kötülere acımak iyilere zulümdür. Zalimleri affetmek mazlumlara zulmetmektir." "Mal ömrün rahatı içindir, yoksa ömür mal biriktirmek için değildir." "Gönlün sevdiği her şeyi göz güzel görür" ...ve âdeta günümüz Türkiye'si için özel olarak yazılmış bir hikaye (fazlasıyla beğendim) "Bakmışlar ki, tilkinin birisi düşe kalka kaçıyor. Birisi ona sormuş: Ne âfet, ne felâket var ki bu kadar korkuya sebep oldu? Tilki demiş ki: Develeri angaryaya tutuyorlarmış diye işittim. Tilkiye demişler.- Ahmak! Senin deve ile ne münasebetin, deveye ne müşabehetin var? Tilki cevap vermiş: Susunuz. Eğer hasutlar, garezkârlar benim için «bu devedir» derler de yakalanırsam benim deve olmadığımı anlatarak beni kurtarmak için kim çalışır? Iraktan tiryak gelinceye kadar yılan sokan ölür gider." "Yolunu şaşırmış bir kimseye: «İyi gidiyorsun» demek; büyük zulümdür." "Bir padişah memleket ahalisinin gönlünü yıkıyorsa, o, memleketin mâmur olmasını ancak rüyada görür." BU DA SONUNCUSU OLSUN "Padişah bir ağaca benzer, kökü ahalidir. Ağaç ise kökünden kuvvet alır. Elinden geldiği kadar halkın gönüllerini yaralama. Eğer yaralarsan kendi kökünü baltalamış olursun." (RA)
Günümüz kütüphane/sahaflarda ayrı ayrı kitaplar halinde sunulan "Bostan ve Gülistan"ı yayınevi birlikte istifademize sunmuş. Tabiri caizse bizleri uzun bir yolculuğa davet etmiş. Bu uzun yolculuktan yeni dönmüş bir kardeşiniz olarak naçizane aklım ve gönlümde kalanları sizlerle paylaşmak istedim :) Öncelikle, Sadi Şirazi'nin kitaba giriş kısmı beni son derece etkiledi. Evvela Allah'a sonrasında peygamberimize naat yazdığı bölümler İslami bir kimliğinin olduğunu bizlere göstermekte. Akabinde kitabını tanıtıp biz okuyucuların affına sığınması beni derinden etkiledi diyebilirim. Birkaç cümlesini sizinle de paylaşmak istiyorum; "Uzak görüşlü, arif, bilinçli, şuurlu, insaflı, akıllı, hoş ve latif insanlar! Anlayış sahipleri kusur değil, güzellik ararlar.." "Benim söz söyleme sanatındaki kibarlığı lütfen kabul buyurun. Ben faziletimle kibirlenmiyorum. Önce hatalarımdan dolayı Hakka, sonra sizin anlayışınıza sığınıyorum.." Böylesi başlangıcı olan bir kitaba hangi vicdan kötü yorum yapabilir ki..? Eser genel olarak Sadi Şirazi'nin de dediği gibi hurmaya benzemiş. Üstü tatlı kabuklu meyve ile çevrili, içi sadece çekirdekten oluşuyor. İlk bakışta sade hikayelerden oluştuğu düşünülsede aslında anlatılmak istenen hisseler kıssalardan bile üstün.. Yinede gerçekçi konuşmak gerekirse hikayelerle bezenmiş bu anlatım bizi yer yer yormakta. Tek düze bir anlatım yok ama farklı konuları günümüz anlatımı ile değil o dönemin getirisiyle aktarması biraz sıkabilir bizleri. Naçizane tavsiyem; benim gibi bir anda okumak yerine, alın kitabı her gün bostan bölümünden birkaç hikaye, Gülistan bölümünden ise kıta-beyit okuyun. Eminim daha faydalı olacaktır :) (Fazıl Şengül)
Çok güzel bir kitaptı. Zaten kapak tasarımı ayrı bir güzel . Sadi Şirazi'yi ilk defa okuyorum ve diğer eserlerini de merakla okuyacağım. Bostan ve Gülistan aslında ayrı ayrı kitaplar olarak basılmıştır ama Beyan Yayımlarından çıkan bu eser birleştirilmiştir. Bostan: 'Adil ve insaf, ihsan ve cömertlik, aşk ve sarhoşluk, huzu ve huşu, teslim ve rıza, kanaat, terbiye, afiyet, tevbe, münâcaat ve hatime' olmak üzere on bölümden oluşmaktadır. Gülistan da, tıpkı Bostan gibi bireysel ve toplumsal sorunları uzun uzadıya inceler. Kitabın özü ise 'nasihat' üzerine kurulmuş hikâyelerden oluşmaktadır. Hikayeler çok güzel ders verici ve bazı hikayelerde tarihten bilgilerde verilmektedir. Bahsedilen zaman dilimini, gören bir kişi tarafından yazılmış olması ayrı bir heyecanla okumama sebep oldu. Okurken de okuyucuya bir olgunluk kattığını düşünüyorum. Özellikle kitabın sonunu çok güzel bir dua ile bitirmiş: "Ey bu kitabı okuyan! Allah'tan merhamet dile. Müellifine, sahibine de af dile. Kendin için de istediğin hayrı dile. En sonunda bu kitabın yazarı için bağış dile". Ben çok sevdim yazarı. Bu kitabı yazma amacını önsöz de söylemiş ama hikâyelerinde ki samimiyeti, içten nasihatleri, naifliği ve işini Allah için yapması... Hepsi bir bir okuyucuya geçmektedir. Not: Dili ağır değildir. Okuyun, okutun... Kitapla kalın... (BirOkur)
Bostan ve Gülistan PDF indirme linki var mı?
Şeyh Sadi Şirazi - Bostan ve Gülistan kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bostan ve Gülistan PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Şeyh Sadi Şirazi Kimdir?
İran Edebiyatı'nın en büyük şairlerindendir. Asıl ismi bilinmemektedir. Atabek Sa'd'ın hizmetinde bulunduğu için Sadi mahlasını kullanmıştır. Orta çağın ilim ve kültür merkezlerinden Şiraz'da doğmuştur. Doğum tarihi hususunda görüş birliğine varılamasa da 1184 yılında doğduğu sanılmaktadır. Firdevsi hamasiyat denilen destansı epik tür şiirlerde Enveri, kasidede Sadi otorite kabul edilirken Hafız ise gazelde üstündür. Bazen Sadi'nin gazelleri Hafız'a tercih edilmiştir. Prof. Ali Nihat Tarlan'a göre Sadi, gazellerde Hafız'dan daha realist ve daha insanidir. Dili de harikulade denilecek kadar fasih ve beliğdir. Sadi'nin asıl ünü mesnevi türünün en büyük üstatlarından biri olmasından ileri gelir.
Çocukluğunun ilk yıllarını Şiraz'da geçiren Sadi, ilk tahsilini de orada yapmıştır. Moğol istilasına rast gelen bu dönemde Şiraz'dan kaçarak Bağdat'a göç etmiş ve tahsiline devrin en mühim eğitim müessesesi olan Nizamiye Medreseleri'nde devam etmiştir. Genç yaşta babasını kaybettiğini "Çocukların ıstırabını bilirim. Çocukluğumda babamı kaybettim." beyiti ile anlatmıştır. Tahsiline devam ederken devrin büyük mutasavvıflarından ve ulemasından istifade eden Sadi, gençlik çağından sonraki yıllarda sürekli seyahat etmiş ve maceralı bir hayat sürmüştür. Onun yaşadığı dönemde İran, Moğol hakimiyeti altında harap olmuş vaziyettedir. Sadi'nin Ortadoğu, Arabistan ve Mısır'ı gezdiği rivayet edilir. Sadi Şam'da iken Haçlılara karşı Türk-İslam ordularında savaşmıştır. Hatta orada Hıristiyan kuvvetlere esir düşmüş yıllarca ağır istihkam işlerinde çalıştırılmıştır. Sadi'nin bilgisine hayran kalan Suriyeli bir tacir onu fidye ile satın alarak esaretten kurtarmış ve kızıyla evlendirmiştir. Ancak bu büyük şairin evlilik hayatı pek iç açıcı değildir. Eşinin kendisine kötü davranmasına dayanamayan Sadi, en sonunda evini terk etmiş, Anadolu'yu Çin'i ve Hindistan'ı gezdikten sonra memleketi Şiraz'a dönmüştür.
1256'da memleketine dönen Sadi, kendisini şiire ve ilme vererek ölümsüz eserlerini kaleme almıştır. Moğollarca büyük ihtiram gören Sadi, Tarih-i Cihanguşa'nın yazarı sahibi Cüveyni tarafından da takdir edilmiştir.
98 yaşında ömrünü tamamlayan şair, geniş bilgisi ve yüksek kültürü sayesinde doğu kaynaklarında Şeyh Sadi olarak nam bulmuştur. Mezarı Şiraz'a yakın Sadiyye'dedir. Günümüzde Sadi'nin kabristanı Sadi Türbesi, Şiraz'ın başlıca turistik mekânlarındandır.
21 Nisan (İran Takvimi: 1 Ordibeheşt) "Sadi Günü" olarak anılmaktadır.
Öne Çıkan Eserleri
- Bostan (Sa’dî-nâme). (Ahlak ve Edebe dair konuların işlendiği mesnevi; 655/1257) Nşr. Muhammed Ali Fürûğî, Külliyat-ı Sâdî, (1385 h.ş). Tahran: İntişarat-ı Hermes. Çev. Kilisli Rıfat Bilge. Bostan ve Gülistan. 12. Bs. Konya: Meral Yayınevi, 1980.
- Gülistan. (Makame türünde yazılmış ahlaka dair mensur bir eserdir; 656/1258) Nşr. Muhammed Ali Fürûğî, Külliyat-ı Sâdî, (1385 h.ş). Tahran: İntişarat-ı Hermes. Bostan ve Gülüstan. Çev. Kilisli Rıfat Bilge. Konya: Meral Yayınevi, 1980.
- Divan. Nşr. Muhammed Ali Fürûğî, Külliyat-ı Sâdî,, (1385 h.ş). Tahran: İntişarat-ı Hermes.
- Nasihatü’l Mülük. Nşr. Muhammed Ali Fürûğî, Külliyat-ı Sâdî, (1385 h.ş). Tahran: İntişarat-ı Hermes. Nasihatü’l Mülük. Çev. Turgay Şafak. İstanbul: Büyüyenay Yayınları, 2015.
- Risale-i Akl ü Işk. Nşr. Muhammed Ali Fürûğî, Külliyat-ı Sâdî (1385 h.ş). Tahran: İntişarat-ı Hermes. Nasihatü’l Mülük. Çev. Turgay Şafak. İstanbul: Büyüyenay Yayınları, 2015.
- Risale-i Enkiyânû. Nşr. Muhammed Ali Fürûğî, Külliyat-ı Sâdî (1385 h.ş). Tahran: İntişarat-ı Hermes.
Şeyh Sadi Şirazi Kitapları - Eserleri
- Gülistan
- Bostan
- Bostan ve Gülistan
- Hükümdarlara Öğütler
- Uykusuz Aştık Geceyi
- Beş Meclis ve Akıl ve Aşk Risalesi
- Bostan - Gülistan - Altın Küpeler
- Rubailer ve İlk Gazeller
- Seçilmiş əsərləri
- Genç Adam
- Gülistan Pehlivan Ve Çırağı
- Gül Suyu Gülistan Tercümesi
- Nasihatü’l-Mülûk
Şeyh Sadi Şirazi Alıntıları - Sözleri
- üç günlük dünya için mağrur olmamalıdır. (Hükümdarlara Öğütler)
- Eşşək ki, deyirlər çox natəmizdir, Yük çəkir, bununçun xalqa əzizdir. Zəhmətkeş öküzlə, yük çəkən eşşək, Bədxah insanlardan yaxşıdır, bişək. (Seçilmiş əsərləri)
- . Yanlış üslup doğru sözün celladıdır. . (Gülistan)
- Dünyayı aydınlatan güneş, yarasanın gözüne çirkin gözükür. (Bostan - Gülistan - Altın Küpeler)
- “…Hiçbir kişi senin sırrına senden fazla şefkat göstermez.” (Genç Adam)
- Kanın damarımda akması gibi Gönlümde kaynayıp duran sevgili Bülbüller uyandı, şakıyadursun Biz yine uykusuz aştık geceyi! (Uykusuz Aştık Geceyi)
- Yumuşaklıkla düşmanın derisini yüzebilirsin. Halbuki sert davranış dostu bile düşman eder. (Bostan ve Gülistan)
- Bir söz ağzından çıkmadıkça sen o söze hükmedebilirsin ama söyledikten sonra o sana hükmeder. (Bostan - Gülistan - Altın Küpeler)
- Ben,başka birinin sevgisine söz vermiyeceğim.Bilirim ki senden daha iyi bir dost elime geçmez.Gönlümü sana bağlıyayım ki canımın rahatı sensin. Gönlümü senden ayırayım da kime vereyim? (Rubailer ve İlk Gazeller)
- Kainatın efendisi Adem oğullarının seyyidi Allah'ın selamı üzerine olsun şöyle buyuruyor Bir kimse seher vakti uyan uykudan uyandığında dinle ilgili bir derdi kendine dert edinir ve İslam'ın bir derdini kalbine hisseder kalbinde Allah aşkı olursa yüce Allah'ın Kerem ve fazla ile acil yardımlarını ona gönderir ki ebediyete kadar ona kifayet eder ve her kim ki kalbinde bunun dışında bir sevda varsa ve gönlüne başka bir dert yerleşmişse onun vicdanına baskı yapması için kahır ordusunu gönderir ve kendi İzzet gücünün kılıcı ile onun başını alır ve hiç kimse de ona ne için böyle yapın ne için böyle davranıldı diye sormaz (Beş Meclis ve Akıl ve Aşk Risalesi)
- İnsanların kusurlarını örtmeye çalış ki Allah da senin kusurlarını bir perde ile örtsün. (Bostan - Gülistan - Altın Küpeler)
- “Herkesin itibarı kendindendir..” (Bostan)
- Faydasız söz işitmektense sağır görünmek iyidir. (Bostan ve Gülistan)
- Ya Rabbi! Sen beni hayra, iyiliğe muvaffak kılmazsan benim kime ne hayrım dokunur. (Bostan)
- Çocuklarımızı kuzu gibi büyütmeyelim ki ileride koyun gibi güdülmesinler. (Rubailer ve İlk Gazeller)
- . Kendi ekmeğini yiyip oturmak, altın kemer bağlayıp bir kişinin karşısında ayakta durmaktan iyidir. . (Gülistan)
- Ah Kâşki gözümü kaldırıp sana bakmasaydım. Belki gözümden gönlüme inen aşkın böyle soygunculuk yapmazdı. Kusur gönülden, günah gözdendir. Âh şu gönülden, yüz bin âh şu gözden.... (Rubailer ve İlk Gazeller)
- “Ey aşkını başkalarının pazarında satmış olan kişi, bu dağınıklık nereye kadar?” (Beş Meclis ve Akıl ve Aşk Risalesi)
- Erdemli kişi yalnızca kusurunu görür. (Bostan)
- Kendi canını kurtarmak için arkadaşını savaş meydanında bırakıp düşmandan kaçan askerin cezası ölümdür. Bir sultan bir askere ekmek veriyorsa canını ortaya koysun diyedir. Öyleyse savaştan kaçan bir asker öldürülmeye layıktır. (Hükümdarlara Öğütler)