Danaburnu - Oktay Rifat Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Danaburnu kimin eseri? Danaburnu kitabının yazarı kimdir? Danaburnu konusu ve anafikri nedir? Danaburnu kitabı ne anlatıyor? Danaburnu PDF indirme linki var mı? Danaburnu kitabının yazarı Oktay Rifat kimdir? İşte Danaburnu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Oktay Rifat
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN: 978950813849
Sayfa Sayısı: 208
Danaburnu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Oktay Rifat, 1980 yılında yayımlanan kitabı Danaburnu'yla 1981'de Madaralı Roman Ödülü'nü aldı. Özellikle kahramanlarının iç dünyalarını anlatırken tutturduğu etkileyici diliyle bir ozanın elinden çıktığı belli olan Danaburnu, çeşitli kesimlerden insan hayatlarına ayna tutarken
bir döneme de tanıklık eder.
Gidenin boşluğunda bir öç alma duygusunun hızla boy attığını görüyordu. Hayır tutulmamıştı. Öç almak istiyordu sadece. Bunun acısını fitil fitil getirecekti burnundan. Emine'nin yüzü. Emine'nin aydınlığı. Emine'nin elleri. /.../ Uyuyordu, derin bir uykuya dalıyordu, uykunun denizine ya da toprağına. Denizse denizanaları, topraksa solucanlarla vıcık vıcıktı ve yapışkan. Erinç bir türlü oturmuyordu yuvasına, tekir kedi ya da Kayışdağ'dan esen rüzgâr gibi yalanıyor, pireleniyordu az ötede. Recep, Emine'nin ölüsüne takılıyordu uykunun en derin yerinde, tıpkı yüzen bir yosunun ağlarına takılır gibi. Dip sularında ölüyle birlikte sallanıyorlardı. Ölü, bir yakamozun fırıldağında çeviriyordu gözlerini, biri küçüldükçe öbürü büyüyordu. Mordu denizin altı ya da toprağın içi, yapışkan ve vıcık vıcık. Bütün ölülerin sessizliğiydi bu.
Danaburnu Alıntıları - Sözleri
- Şu kaymak tabaka var ya, şu bir giydiğini bir daha giymeyen, şu lüks arabalardan inmeyen, Avrupa'larda dolaşan, karısını kızını, hastalandı mı, yüce profesörlere gösteren kaymak tabaka, hepimiz onun için çalışıyoruz.
- Para aslanın ağzında derler ya, yalan, para bokun içinde. Ümüğüne kadar o batağa gömülmezsen para kazanamazsın.
- " Bir varlığın boşluğu şaşırtıcıydı ilk bakışta. Bu boşluğu yeni gelenler doldursa da bir süre, alışılmıyordu gidenlerin boşluğuna. "
- Basiret bağlandı mı alına yazılan geliyor başa.
- Çarşafını, yorgan ve yastık yüzünü bir kadının yıkadığı temiz bir yer yatağında yatmaktan daha güven verici ne olabilir!
- Perihan Hanım'ın ördüğü hırkayla benziyor yaşam. Ellisinde, altmışında, yetmişinde biten, kolları, omuz başları, cepleri dikilip sedirin üstüne serilen bir hırka. Zaman geçmiyor, birikiyor
- Tuhaf bir renkteydi günler, akçıl ve geçmişe benzemiyor.  Akçıl:ağarmış
- Boşuna mı demişler, zengin tekerini dağdan aşırır, yoksul düz yolda şaşırır,diye.
- İnsan ne oldum dememeli, ne olacağım demeli!
- Zaman geçmiyor, birikiyor.
- Yaşamak güç, biliyorsun. Boguşuyoruz habire.
- Şu günlerde adam öldürmek peynir ekmek yemekle bir.
- Bozuk yaşamın, bozuk düzenin getirdiği kargaşa tersine dönerek yaşamı ve düzeni büsbütün çorbaya çeviriyordu. Bu çorbanın içindeki insansa gitgide acımasız, gitgide amansız oluyordu.
- " ölüler dirilerden daha kalabalık. Demek ölüm yaşamdan daha köklü. "
- Tuhaf bir renkteydi günler, akçıl ve geçmişe benzemeyen. Yine de zaman iç içe, iç içe değil de tek, Perihan hanımın elinden düşürmediği yün örgüye benziyor. Eski ilmiklerdir bugünün ilmiklerini tutan.
Danaburnu İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Oktay Rifat, 1980 yılında yazmış olduğu "Danaburnu" romanı ile 1981 yılında Madaralı Roman Ödülü'nü almıştır. Kendisinin üç adet romanı bulunmaktadır, bu kitap da onlardan biri. Daha ziyade şiirleri ile biliniyor. Romanda 1970'li yıllar Türkiye'sinde yoksulluk denizinde yaşayan farklı insanların hikayeleri anlatılıyor. Bazı yerlerde kesişiyor bu hayatlar. Rifat'ın anlatımı şair kimliğine uygun biçimde şiirsel bir döngüde. O kadar güzel anlatıyor ki kendinizi anlatılan yerde ve o insanlarla birlikte hayal ediyorsunuz. İyi ki okumuşum dediğim kitaplardan. Ayrıca kitabın kapağındaki resim de Oktay Rifat'ın elinden çıkma, on parmağında on marifet. Okumanızı kesinlikle tavsiye ederim, şiirsel bir yolculuğa çıkmak gibi, güneşi dahi teninde hissettiriyor insana... (Özlem)
1981 madaralı roman ödülü ne layık görülen kitap farklı sınıflardan insan hayatlarına güzel bir dille yer vermiş.Küçük çıkarlar peşinde koşan zenginler, yozlaşan sıradan insanlar, birbiriyle ilişkili görünmese de kesişen farklı hayatlar anlatılıyor. 12 Eylül Türkiyesine de şu cümlelerle değinmiş yazar. " ... Yeni ölülerin adlarını sayıyor radyolar mahalle aralarında,gazate resimlerini basıyor. Vurulanlar, bıçaklananlar, taşla sopayla zincirle can verenler... " Roman , birbirinden farklı insanların hayatlarına değinmiş. Köyden dışarı çıkmamış, hasta anasını sırtında taşıyarak kasabadaki hastaneye götürmeye çalışan, bir tanıdığın yoksa hastanede ölmenin bile lüks sayıldığı yılların portresi Mehmet Yalnız... 20 gün bir dam altında karı koca gibi yaşadığı kadını -hayat kadını emineyi - İstanbul'da arayan ve sonrasında bir sandıkta dizleri çenesinde yol kenarina bırakılan öldürülmüş berber Recep, kendisini Mehmet Yalnız ın bulmasını bekliyordu.. Kovancıların Zeynel ve kendir ailesi vardı bir de. Küçük çıkarlar, ince hesaplar peşinde koşan Yusuf kendir üst sınıfı - burjuvazinin yozlaşmışlığını - temsil ediyordu. Ve son olarak Kendirlerin hayatlarına zıt bir şekilde yaşayan Yoğurt satan , elinden her iş gelen, ailesiyle günübirlik, haftalık işlerde çalışan, site yazlıkcılarının tadilat işlerini yapan Zeynel vardı. Birbirini tanıyan ve tanımayan insanların temasları, karakter analizleri etkileyici bir dille anlatılmış Güzel bir tat bıraktı kitap. Okunmalı (Ömer)
Muhteşem eserlere öncü bir akım olarak: İkinci Yeni..: Kalıp ve anlayışlardan ayrılmak, yalnızca söyleyiş güzelliğini baz almak gerektiğini savunan, muhteşem olduğunu düşündüğümüz bir çok şiirde etkilerini görebileceğimiz İkinci Yeni adlı şiir akımının üç büyük ustası; Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat olarak geçer. Aslen şâirliğiyle ön planda olmuş bir sanatçı 1914 Trabzon doğumlu Oktay Rifat. Roman olarak kaleme aldığı yalnızca üç eser bulunmakta; -Bir kadının penceresinden -Bay Lear -Danaburnu. Eser, dönemin İstanbul’unda geçen, yokluk içerisinde bambaşka yollara savrulan, yer yer birbiriyle kesişen, birbirine dolanan, sonra çözülüp bir süre durulan, bir sonraki kasırgayı endişeyle bekleyen, aldığı yaraları sarmak için acele eden hayatların hikayesini kaleme alıyor. Yazarın kaleminin şiirselliğine laf yok. Kelimeler birbiriyle dans ediyor, bir tuvalin üzerindeki boyaların birbirinin içinde eriyip yeni tonlara kavuşması gibi deviniyor âdeta. Yazarın doğa betimlemeleri beni benden aldı diyebilirim. Bazı satırları okurken güneşin ısısını yüzümde hissettim, bazı satırlarda yağmur sesi kulaklarımda. Uzun zamandır okumak istediğim bir kalemdi, sırası gelmişti demek. Tercihimi romanlarından biriyle başlamaktan yana kullandım. Pişman etmedi Oktay Rifat beni. Şiirleri de güzeldir. Düzenli aralıklarla açıp bir kaç satır okunması kalbe iyi gelir. ‘Sen gelince bir mutluluk ülkesiyim, Cıvıl cıvıl; Az gelişmiş toplum gibi, sen gidince, Boynum bükük.’ İyi okumalar dilerim. (Nurcan Şeyma)
Danaburnu PDF indirme linki var mı?
Oktay Rifat - Danaburnu kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Danaburnu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Oktay Rifat Kimdir?
Oktay Rifat (d. 10 Haziran 1914, Trabzon ö. 18 Nisan 1988, İstanbul), Türk şair, oyun yazarı ve romancı.
Türk Şiirinin en büyük isimlerinden birisi kabul edilir. Orhan Veli ve Melih Cevdet'le birlikte Garip Akımı'nın kurucularındandır. 1955 yılından itibaren İkinci Yeni adlı şiir akımına yönlenmiştir. Şiir dışında roman ve oyun türlerinde de çok başarılı eserler vermiştir.
Yaşamı
10 Haziran 1914'de Trabzon'da doğdu. Babası, o doğduğu sırada Trabzon valisi olan şair ve dilbilimci Samih Rıfat, annesi Hasan Enver Paşanın kızı Münevver Hanımdır. Pek çok sanatçı ve yazar içeren bir ailede yetişti. Büyük dedesi Macar Hurşid Bey, hem Türk hem batı müziği konusunda donanımlı bestekardı; dedesi Albay Hasan Rıfat Bey şiir ilgilenirdi amcası Ali Rıfat Bey değerli bir udî ve besteci, annesinin teyzesinin oğlu Ali Fuat Bey cumhuriyet devrinin ünlü asker ve siyaset adamı, teyzesi Celile Hanım bir ressam, teyzesi Celile Hanımın oğlu Nazım Hikmet ünlü bir şairdir.
Ortaöğrenimini 1925-1932 yıllarında Ankara Erkek Lisesi'nde yaptı. Bu okulda ünlü şair Ahmet Hamdi Tanpınarın öğrencisi oldu, ilk şiirlerini kaleme aldı ve ileride birlikte Garip Akımını kuracağı arkadaşları Melih Cevdet ve Orhan Veli ile tanıştı. Üç arkadaş, okul bünyesinde Sesimiz adlı dergiyi çıkararak şiirlerini yayımladılar.
1932-1936 yılları arasında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne yüksek öğrenim gördü. Edebiyata olan ilgisi ve yazma tutkusu yükseköğrenimi sırasında da devam etti. Mezun olduğu yıl, arkadaşları Melih Cevdet ve Orhan Veli ile birlikte geliştirdikleri yeni bir yazın tekniği ile kaleme aldığı şiirleri Varlık Dergisinde yayımlanmaya başladı.
1937 yılında Devlet sınavını kazanarak Maliye Bakanlığı hesabına Siyasal Bilgiler öğrenimi görmek üzere Paris'e gönderildi. Pariste bulunduğu dönemde yalım bir söylemi ve bağımsız düşünceleri savunan Fransız şiirini kendisine yakın buldu ve ondan ilham aldı. Üç yıl sonra II. Dünya Savaşı nedeniyle, orada yaptığı doktora çalışmasını tamamlayamadan 1940 yılında Türkiye'ye döndü.
Paristen döndükten sonra bir süre Maliye Bakanlığı'nda , daha sonra Matbuat Umum Müdürlüğü (Basın Yayın Genel Müdürlüğü)'nde çalıştı. Ardından Ankarada serbest avukatlık yaparak yaptı. Bu arada 1941 yılında Orhan Veli ve Oktay Rıfat ile edebiyat dünyasında büyük tartışmalara sebep veren Garip adlı şiir kitabını yayımladı. Şiirlerini "Yaşayıp Ölmek, Aşk ve Avarelik Üstüne Şiirler"(1945), "Güzelleme"(1945) ve "Aşağı Yukarı"(1952) adlı şiir kitaplarının yanısıra "Aile" (1947), Orhan Veli tarafından çıkarılan "Yaprak (1949-1950) ve "Yeditepe" (1951-1957) gibi dergilerde yayımlamayı sürdürdü[2]. 1954 yılında yayımladığı Karga ve Tilki" adlı şiir kitabıyla, Yeditepe Şiir Armağanı'nı kazandı.
1955 yılında İstanbul'a yerleşerek avukatlığını sürdürdü. Aynı yıl yayımladığı Perçemli Sokak adlı şiir kitabının önsözü tartışmalara neden oldu. Bu kitap ile İkinci Yeni adı verilen şiir anlayışına yöneldi. 1958 yılında "Aşık Merdiveni" adlı şiir kitabını yayımladı. 1961 yılından itibaren avukatlık mesleğini Devlet Demir Yolları'nda sürdürdü ve 1973 yılında emekli olana dek bu kurumda çalıştı.
1960lı yılların başında Latin ve Yunan ozanların mitoloji kitaplarının Türkçe çevirilerini yaptı. 1969 yılında yayımladığı Şiirler adlı kitabıyla Türk Dil Kurumu Şiir Ödülünü aldı. Bu tarihten sonra tiyatro ve roman çalışmalarına ağırlık verdi. "Oyun İçinde Oyun", "Zabit Fatma'nın Kuzusu", "Atlar ve Filler", "Yağmur Sıkıntısı","Kadınlar Arasında", "Birtakım İnsanlar" ve "Çil Horoz adlı oyunları kaleme aldı ve her biri sahnelendi . Arkadaşı Melih Cevdet ile Kıskançlar adlı oyunu kaleme aldı. 1976da ilk romanın Bir Kadının Penceresinden yayımlandı. 1980de Danaburnu kitabıyla Madaralı Roman Ödülünü kazandı. Aynı yıl Bir Cigara İçimi adlı şiiri Sedat Simavi Vakfı Ödülünü, 1984 yılında "Dilsiz ve Çıplak kitabıyla Behçet Necatigil Şiir Ödülünü aldı.
Fransızca çevirmeni Sabiha Rıfat ile evli olan Oktay Rıfat, yazar, çevirmen ve şair Samih Rıfatın babasıdır. Son günlerine dek eser vermeyi sürdüren sanatçı, Yağmur Sıkıntısı adlı oyununu tamamladıktan sonar 1988 yılında İstanbulda hayatını kaybetti. Karacaahmet Mezarlığına defnedildi.
Oktay Rifat Kitapları - Eserleri
- Bir Aşka Vuran Güneş
- Bir Kadının Penceresinden
- Elleri Var Özgürlüğün - 50 Yaşında
- Bütün Şiirleri I
- Perçemli Sokak
- Yaşayıp Ölmek Aşk ve Avarelik Üstüne Şiirler
- Bütün Şiirleri II
- Seçme Şiirler
- Bayraklarımı Çektim
- Latin Ozanlarından Çeviriler
- Yunan Antologyası
- Danaburnu
- Aşağı Yukarı
- Şiirler
- Karga ile Tilki
- Aşık Merdiveni
- Bu Dünya Herkese Güzel
- Bütün Şiirleri III
- Bay Lear
- Nara Benzerdin
- Çobanıl Şiirler
- İkilik
- Yunan Antologyası ve Latin Ozanlarından Çeviriler
- Yağmur Sıkıntısı
- Bir Cıgara İçimi
- Koca Bir Yaz
- Şiir Konuşması
- Elifli
- Elleri Var Özgürlüğün: Oktay Rifat 100 Yaşında
- Dilsiz ve Çıplak
- Birtakım İnsanlar
- Gece Yazı
- Denize Doğru Konuşma
Oktay Rifat Alıntıları - Sözleri
- Leylasını kaybeden Mecnun mudur bilinmez. Çatlak dudaklar ile dağlara düşer yollar. Piri emretmiş gibi dağ demez tepe demez, Bir bilinmez aşk için uzayıp gider yollar (Bütün Şiirleri II)
- kenti kaplayan sis gibi koyulaşıyor yitmişliği. (Koca Bir Yaz)
- (...) sözde bir şarkı tutturmuş dalgın töbe töbe bir gözü kedilerde cıfıtın bir gözü bende (Karga ile Tilki)
- "Dışardan almak içerde üretmekten ve yaratmaktan daha kolaydır." (Bir Kadının Penceresinden)
- "Bahçe kapıları gibi yan yatmış Kırıksın biliyorum Her zaman bir aynadan baktım sana Kilitlisin bana biliyorum" (Bütün Şiirleri III)
- İnsanların böyle içten içe konuşması keşke her zaman duyulsaydı! Bir curcuna koparmış, varsın kopsun. Bütün insanlar görünür ya! İçten pazarlıklı görünmeyen adam piyasadan kalkar ya! İyilik kötülük ortada. (Birtakım İnsanlar)
- Ne parası pulu ne dikili ağacı yol göründü mü gidecek kendinin değil ev kiracı. (Koca Bir Yaz)
- En çabuk eksilme bu! Ya ufalmak azar azar, ya bitmek temelli! Ve sonra yeniden, Yeniden büyümek, toprağa ve poyraz yeline aykırı!.. (Bayraklarımı Çektim)
- Getir o eski sevincini çocukluğun (Aşağı Yukarı)
- Onu bunu bilmem arkadaş İnsan kısmı hergele (Karga ile Tilki)
- Bir kilim bir masa bir limon Bir ağaç Bir çocuk çizgili Bir kedi içi boş Bir kulak beşte bir (Perçemli Sokak)
- "Korkmuyor, çünkü korku Bir hiçle başlar her akşam bir hiçle düşer avucuna," (Bütün Şiirleri III)
- Nerdesin güzel kokularla dolu gece! (Elleri Var Özgürlüğün: Oktay Rifat 100 Yaşında)
- "Bırakmalı bu mumları, diye düşündü, unutmalı, yağmuru güneşle ayırmalı ikiye, bir kırlangıç koyarak arasına gitmeli, nereye olursa oraya," (Bütün Şiirleri III)
- ... "Oysa hiç gidilmemiş bir akşamüstüdür yalnızlık beni bulur sensiz" (Bu Dünya Herkese Güzel)
- Yollar sende başlar sende biter Açık denize dökülmeden önce (Bir Aşka Vuran Güneş)
- Öpüşmek yasaktı, bilir misiniz, Düşünmek yasak, İşgücünü savunmak yasak! (Elleri Var Özgürlüğün: Oktay Rifat 100 Yaşında)
- Beni baştan çıkardı arabın kızı; Ölüyorum, a dostlar, Didima için! Karaysa, ne var sanki, kömür de kara; Hele bir kez tutuştur da o zaman gör: Y anar durur, ışıl ışıl, güller gibi (Yunan Antologyası)
- Bu umut özgür olmanın kapısı; Mutlu günlere insanca aralık. Bu sevinç mutlu günlerin ışığı; Vurur üstümüze usulca ürkek. Gel yurdumun insanı görün artık, Özgürlüğün kapısında dal gibi; Ardında gökyüzü kardeşçe mavi! (Seçme Şiirler)
- Koşuyorum yarınların çağrısına Bitimine karanlığın (Bir Aşka Vuran Güneş)