matesis
dedas

Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir - Emma Goldman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir kimin eseri? Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir kitabının yazarı kimdir? Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir konusu ve anafikri nedir? Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir kitabı ne anlatıyor? Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir PDF indirme linki var mı? Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir kitabının yazarı Emma Goldman kimdir? İşte Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 18.06.2022 01:00
Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir - Emma Goldman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Emma Goldman

Çevirmen: Necmi Bayram

Yayın Evi: Agora Kitaplığı

İSBN: 9789944916349

Sayfa Sayısı: 138

Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Emma Goldman, ya da herkesin bildiği adıyla ‘Kızıl‘ Emma: Evlilik insan doğasına aykırıdır, esas olarak kadınları baskı altında tutmaya yarar ve bir kurum olarak kadınların cinselliklerini özgürce yaşamalarını engeller...

Kadın ile erkek arasında aşkla kutsanmamış, doğal olmayan her türlü birlik fuhuştur. Kıskançlık ise, aşkın meyvesi olmaktan ziyade, erkeklere seks tekeli kurmayı sağlayan bir bahanedir...

Teizm insan zihnine bir hakaret, ateizm ise hayatın, güzelliğin ve insan bilincinin en güçlü biçimde ve ebediyen onanmasıdır. Vatanseverlik, dünyamızın her biri demir parmaklıklarla çevrili, küçük parçalara bölünmüş olduğunu ve bazı özel parçalarda doğma şansına sahip olanların, üstünlüklerini başka parçalarda yaşayanlara göstermek için onlara savaş açma ve onları öldürme hakları olduğunu öngörür. Anarşizm insanın ufkunu açıp onu özgürleştiren bir güçtür; insanlara kendi yeteneklerine güvenmeyi, herkesin eşit ve güvenlikte olacağı bir hayat uğruna mücadele etmeyi, tek birimiz bile tutsaksak hiçbirimizin özgür olamayacağını öğretir.

Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir Alıntıları - Sözleri

  • Din, insanın doğal fenomenlerin aslını çözmedeki zihni yetersizliğinden kaynaklanan bir hurafedir.
  • Bir gün, bir gün gelecek, kadınlar ve erkekler isyan edecekler, dağın zirvesine erişecekler, aşkın altın ışınlarının altında büyük, güçlü ve özgür olarak buluşacaklar, almaya,katılmaya, keyifli bir durumun tadını çıkarmaya hazır bir halde yaşayacaklar. Ne fantezi, ne hayal gücü, ne şiirsel zekâ, kadınların ve erkeklerin hayatında böyle bir gücün neler yapabileceğini öngörmeye kabildir. Şayet dünya, gerçek yoldaşlığı ve tekliği doğuracaksa, böyle bir yoldaşlığın ve tekliğin kaynağı evlilik değil, aşk olacaktır.
  • Insan gerçekten kurtulacaksa, kurtarması gereken şey cennet değil, yeryüzüdür.
  • "Pek çok insan hayata bakar, ama onu yaşamaz. Onların gördükleri hayatın kendisi değil, sadece gölgesidir."
  • Kızlara aşılanan ahlak dersi, erkeğin kadının aşkını uyandırması değil de, daha çok "Ne kadar kazancı?" oldu­ğudur. Pratikteki Amerikan hayatının önemli ve tek tanrı­sı: Erkek hayatını kazanabiliyor mu? Bir eşe bakabilir mi? Bu, evliliği meşru kılan tek ölçüdür. Bu ölçü usul usul kı­ zın bütün düşüncelerine işler; kızın düşü, ayışığı ve öpü­ cükler, kahkaha ve gözyaşı değildir; kız, alışveriş gezilerini ve pazar tezgahlarını hayal eder. Bu ruh sefaleti ve paragöz­ lük, evlilik kurumunun özüdür.
  • Kadın, hiçbir yerde yaptığı işin niteliğine göre muamele görmüyor, fakat cinsiyetine göre yargılanıyor.
  • Eğer iki ayrı dünya özgürlük ve eşitlik içerisinde birbiriyle buluşur­sa, bu muhteşem ve şiirsi bir haldir.
  • Evlilik kadını asalakça, bağımlı olarak ve çaresiz bir hizmetkarmış gibi sürdüreceği bir hayata hazırlarken, erkeğe bir insanın hayatını tapulu mülkmüş gibi sahiplenme hakkını tanır.
  • Insan, ruhu­nu zincirleyip prangaya vurdu, lakin aşkın karşısında baş­tan aşağı çaresiz kaldı.
  • ...her aşk ilişkisi, doğası gereği mutlak anlamda şahsi bir ilişki olmak durumundadır. O aşka ne devlet, ne kilise, ne ahlak, ne de başka insanlar karışabilir.
  • Milyonlarca insanın bir hiçlik gibi, inisiyatif gücü ya da yeteneğinden yoksun canlı cesetler gibi, başkalarına servet yığarken, bunun faturasını solgun, donuk ve perişan hale gelmekle ödeyen etten kemikten makineler olmalarını talep eden şey, özel mülkiyettir.
  • “Özgürleşme, kadının ruhunda başlar.”
  • “Hayatla birlikte, hayatın her alanında, düşe kalka yoğruldum. Gerçi bu yolun bedeli yüksekti, ama aynı bedeli en baştan yeniden ödemem gerekse bunu memnuniyetle yapardım; çünkü bedelini ödemeden, dibini görmeden, hayatın doruklarına hiçbir zaman yeniden tırmanamazsınız!”

Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"Ben doğup büyümedim yoğruldum"syf:2 Bu alıntıyla başlamak istedim incelemeye,kitapta zaten bu sözle başlıyor ve yazarın hayat özeti niteliğinde.Emma'nın hayatından bahsetmeyeceğim zaten diğer incelemelerde yer veriliyor... Kendi hayatımda bahsedeceğim biraz.Kitap okumaya evlendikten sonra başladım yaklaşık 20 yaşında filan olmam lazım,ama siteye de 2015 yılında kayıt olup yaklaşık 3-4 yıldır aktif olmaya çalışıyorum.Çok şey kattı tabi ki hepinize kattığı gibi bana da.Çok güçlü kadınlarla karşılaştım burada Ferah abla,black abla,gibi hep imrenerek bakmışımdır,güçlü kadınlara.Belki de kendimi güçlü olarak görmediğim için... Okumayı çok istemiştim ama okuyamadım ailevi problemlerden dolayı.Ortaokul mezunuyum ve 17 yaşında evlenmek zorunda kaldım aile baskısından dolayı.Taşra da yaşıyorsanız büyüklerine karşı gelemezsiniz.Her kızın bir evlilik çağı vardır ve o zaman geldiğinde evlenirsiniz.Başka yolu yoktur.Emma'nın da dediği gibi "Evlilik,alelade her kıza,neredeyse daha emekleme çağından itibaren en büyük hedef olarak gösterilmiştir"syf:25 Kocanıza hep itaat etmeniz gerekir,ömrünüzü vermeniz.Çünkü o erkektir sizden üstündür. Ayrılamazsınız gelinlikle gittin,kefenle dön derler.Ama temeli çürük olunca ne kadar yukarıya çıkarsan o kadar yıkım ağır olur,sorunlar büyür büyür bir yerde patlar.Benimki de bir nevi öyle oldu aslında.Boşanmaya karar vermem benim için devrim di.Ama tabi çok ağır sonuçları oldu,çocuklarımdan ayrı kalmam gibi... Tehdit edildim,belki televizyonda izlediğiniz kadın cinayetlerinden birine kurban gidebilirdim.Etrafımdaki insanlar tarafından çok sözler işittim.Herkes şiddet görüyor,herkes hor görülüyor kadın olmak kolay değil gibi.Fedakar olan hep kadın olur çünkü yapısında vardır kadının.İnsan isteyince herşeyi yapar,yeter ki isteyin. Ben liseye başladım,işe girdim,çocuklarımı yanıma aldım.Bunlar başlangıçtı.Umarım daha güzel şeyler başarırım.Neyse çok kafanızı şişirdim benden bu kadar:) Sağlıklı ve huzurlu günler dilerim:)) (Özlem)

ben dans etmeyi bilmiyorum ama devrimi seviyorum.: Dün masaldı,bugün hikaye,yarın ??? Yarından başlamak gerek diye başlıyor sevgili emma hayat mücadelesine,o yıllarda yaptığı devrimle otoriteleri,korkutmuş hayatını hep sürgünlerde geçirmiş. inandığı hayat ideolojisinin savaşını vermiş ve bunun içinde,hiç bir yere ait olamamış.”Tarihe geçmiş güçlü kadınlardan birisidir.”kadının gelişmesi,özgürlüğü, bağımsızlığı kendinden kaynaklanmalıdır.Birincisi kendisini cinsel bir nesne olarak değil,kişiliğiyle ortaya koymalıdır.eğer istemiyorsa çocuk doğurmayı reddetmelidir.Tanrıya,devlete,topluma,kocaya aileye,vb hizmet ederek yaşamını basitleştirmemeli,tersine yaşamini derinleştirmeli ve zenginleştirmelidir.kadınlar seçimle değil, yalnızca bu yolla Özgür olabilirler..emma goldman Edebiyatı erkeklerden öğrendik diyelim.özgürlüğü ise bu güçlü kadından :))okumayı tavsiye etmem söylerim herkes kendi ihtiyacı olanın peşine düşer:))) (Tamara)

Ne okudum ben böyle? Yazarın, 1900'lü yılların başında yaptığı bazı konuşma metinlerini ve yazılarını okuyoruz bu kitapta. Söylem olarak hiç bilmediğimiz şeyleri fısıldamıyor bize. Fakat ele aldığı özgürlük, evlilik, din, cinsiyet, kadın bedeni gibi konuları anarşizm bakış açısıyla sunuyor. Bizim şu anda, 2022'de, söyleyemediğimiz ya da daha yeni yeni söyleyip, dile getirdiğimiz şeyleri aşağı yukarı 110 yıl kadar önce söyleyebilmesi takdire şayan. Ya da biz bazı ülkelerden 110 yıl kadar geride kalmışız. Öyle ki evlenmek istemeyen bir kadını eksik, yarım, işe yaramaz olarak yaftalayabilme "özgürlüğünü" hala kendimizde görebiliyoruz. Kadın bedeni üzerinden ahkam kesebiliyoruz. Maalesef atılacak çok adım, gidecek daha çok yol, öğrenilecek çok şey var. (SİNEM ERKAN)

Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir PDF indirme linki var mı?

Emma Goldman - Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Emma Goldman Kimdir?

Emma Goldman, (d. 27 Haziran 1869, Litvanya – ö. 14 Mayıs 1940, Toronto) Anarşist yazar. 20. yüzyılın ilk yarısında ABD veAvrupa'da anarşist görüşün yayılmasında ve gelişmesinde büyük bir rol oynamıştır.

Hayatı ve düşünceleri

Çocukluk ve gençlik dönemi

Emma Goldman 27 Haziran 1869'da, Rusya kontrolündeki Kaunas, Litvanya'da Yahudi bir ailenin kızı olarak doğdu. Emma daha 13 yaşındayken aile St. Petersburg'a taşındı. Bundan kısa süre önce 2. Alexander öldürülmüştü ve siyasi bir baskı olan ortamda Yahudiler çeşitli katliamlarla karşı karşıya kalmaktaydılar. St. Petersburg'a gelişlerinden sadece 6 ay sonra Goldman okulu bırakıp çalışmak zorunda kaldı, ailesi maddi sıkıntılar yaşıyordu. Bir fabrikada çalışmaya başlayan Emma devrimci düşüncelerle ilk kez burada karşılaştı. Fabrikada eline geçirdiği Çernişevski'nin "Nasıl Yapmalı?"[1] isimli eseri onu derinden etkiledi. Bu eser ileride filizlenecek anarşist fikirlerinin tohumlarını ekmekle kalmadı, hayatını istediği gibi özgürce yaşaması konusundaki fikirlerini de güçlendirdi. 15 yaşlarına geldiğinde babası onu evlendirmek istedi fakat o karşı çıktı ve evlenmedi. 17 yaşına geldiğinde ise, ailenin kararıyla, kız kardeşi Helene'le birlikte, diğer kardeşleri Lena ile yaşamak için Rochester, New York'a (ABD) göç etti. Burada bir tekstilfabrikasında birkaç yıl çalıştı. 1886'daki Haymarket Olayı'nın neticesinde dört anarşistin asılması Emma'nın anarşizmle ilgilenmesine yol açtı. 1887'de yine fabrika işçisi olan Jacob Kersner ile evlendi. Fakat anarşist harekete girişi ile bu evliliği kısa sürdü. Ailesi ve kocasını terk ederek önce New Haven,Connecticut'a sonra New York City'ye gitti.

New York ve tutuklanmalar

New York'ta Alexander Berkman ile tanıştı ve beraber yaşamaya başladı. Berkman o dönemlerde ABD'deki anarşist hareketin önemli figürlerindendi. 1892'de Berkman ile Henry Clay Finch'e suikast planları yaptılar, fakat bu planları başarısızlıkla sonuçlandı. Henry Clay Finch suikast girişiminden yaralanarak kurtuldu, Berkman 22 yıllık hapis cezasına mahkûm edildi. 14 yıl hapiste kaldıktan sonra 1906 yılında salıverildi. Başarısız suikast girişiminden sonra Berkman'ını savunmak için elinden geleni yaptı, fakat bu girişimleri devletin, resmi otoritelerin ona karşı cephe almasına yol açtı. Bu sıralarda Hippolyte Havel ile dostluk kurdu. 1893'de işsizleri güç kullanarak otoritelere karşı gelmeye (zor kullanarak ekmek almaya')kışkırttığı için tutuklandı. Tutuklanmasına neden olan bu söylemi "İş isteyin. Eğer iş vermezlerse, ekmek isteyin. Eğer ekmek vermezlerse, ekmeğinizi alın." zamanla ünlü bir söylem olmuştur. Blackwell Adası (Blackwell's Island) cezaevinde bir yıl tutuklu kaldı.

8 Eylül 1901'de, Chicago'da, dokuz kişiyle birlikte tekrar tutuklandı. Tutuklanma nedenleri Başkan McKinley'in suikasti idi. Leon Czolgosz isimli münzevi bir anarşizm sempatizanı McKinley'i birkaç gün önce vurmuştu. Aslında olaylarla ilgisi olmayan Goldman ve diğer dokuz kişinin tutuklanmasının nedeni anarşist hareketin halk nezdindeki itibarını sarsmaktı. Delil yetersizliğinden Goldman 24 Eylül'de serbest bırakılırken, olayın faili Leon Czolgosz suçlu bulundu ve idam edildi. 1910 yılında "Anarşizm ve Diğer Makaleler" isimli kitabı yayımlandı.

Emma Goldman 11 Şubat 1916'da tekrar tutuklandı. Bu sefer tutuklanma sebebi dağıttığı doğum kontrolü hakkında bilgilendirici dokümanlardı. Fakat hayatında bir dönüm noktası olan tutuklanması 1917 gerçekleşti. Berkman ve Goldman, Zorunlu Askerliğe Hayır isimli kurdukları birlik ve Birinci Dünya Savaşına karşı düzenledikleri gösteriler nedeniyle tutuklandılar. İki yıl hapsedildikten sonra Amerikan vatandaşlığından azledilerek Rusya'ya sürüldüler.

Rusya'daki günleri ve Bolşevikler

İlk enternasyonal'deki anarşist ve komünist ayrılığına rağmen, Rusya'ya vardığında Goldman Bolşeviklerin tarafında yer aldı. Fakat 1919'da Berkman ile ülkeyi gezerken tanık oldukları politik baskı, bürokrasi ve zorunlu çalışma Bolşeviklere olan sempatilerini yok etti. Hayal kırıklığı ile Aralık 1921'de Rusya'yı terk etti. Dönemin Rusya'sı ve Bolşevikler hakkındaki görüşlerini "Rusya'daki Hayal Kırıklığım" ve "Rusya'daki İlave Hayal Kırıklığım" isimli eserlerinde belirtmiştir. Ayrıca, Rusya'da tanık olduğu yoğun şiddet ve güç kullanımı onun şiddete ve güç kullanımına olan fikirlerinin farklı bir boyut kazanmasına neden oldu. Şiddetin toplumsal (sosyal) dönüşüm sürecinin (istenilmese de) zorunlu bir parçası olduğunu kabul etmekle beraber, şiddetin toplumsal mücadelenin yegane ve en önemli aracı olarak kullanmasına karşı çıktı. Ona göre şiddet "çarpışma sırasında bir savunma aracı olarak başvurulabilecek" bir şeydi. Ayrıca bu düşüncesi ilk zamanlarda savunduğu "amaç aracı haklı çıkarır" fikrinden ayrıldığının göstergesiydi.

İspanya ve ölümü

1921'de İngiltere'ye gitti. Sürgün edilebileceği haberlerini duyulunca İngiliz vatandaşlığına girebilmesi için bir maden işçisi kendisine evlenme teklif etti. İngiliz pasaportuyla birçok ülkeyi gezebilme fırsatı buldu. 1928'de Saint-Tropez'e taşındı, 1936'ya kadar burada yaşadı. Bu arada, 1931'de "Hayatımı Yaşarken" isimli otobiyografisini yayımladı. 1936'daİspanyol Devriminin başlamasından kısa bir süre önce Berkman intihar etti. Emma Goldman ise aynı yıl, 67 yaşında, İspanyol Devrimine katılmak için İspanya'ya gitti. CNT-FAI'li anarşistlerin 1937'de koalisyon hükümetine katılmalarını, giderek güçlenen komünistlere savaş faaliyetinin daha iyi yürütülebilmesi için taviz vermelerini onaylamadı. FaşizminAvrupa'daki yükselişi karşısında büyük bir üzüntü duysa da düşüncelerinden taviz vermeyi reddetti.

Emma Goldman 14 Mayıs 1940'da, Kanada'nın Toronto kentinde öldü. Chicago'da, Haymarket İsyanı sonucu asılan anarşistlerin gömüldüğü yerin yakınına gömüldü.

Emma Goldman Kitapları - Eserleri

  • Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir
  • Anarşizm Neyi Savunur?
  • Hayatımı Yaşarken 1
  • Hayatımı Yaşarken 2
  • Rus Devriminin Çöküş Nedenleri
  • Benim İnandığım
  • Bolşeviklerin Devrime İhanetinin Öyküsü
  • Anarşizm
  • Modern Tiyatronun Toplumsal Önemi
  • Rusya'daki Hayal Kırıklığım
  • Some Collected Works
  • Hristiyanlık Üzerine Bir Eleştiri
  • Modern Dramanın Toplumsal Uyumu

Emma Goldman Alıntıları - Sözleri

  • Evlilik kadını asalakça, bağımlı olarak ve çaresiz bir hizmetkarmış gibi sürdüreceği bir hayata hazırlarken, erkeğe bir insanın hayatını tapulu mülkmüş gibi sahiplenme hakkını tanır. (Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir)
  • Kadın, geleneksel annelik rolünün bir uzantısı olarak, erkek çocuğunun doğumundan yetişkinliğine kadar, onun elini sıcak sudan soğuk suya sokturmayıp tüm gereksinimlerini karşılayarak, kendisine bağımlı hale getirir, demiştim. Buna rağmen oğlunu zayıf görmekten nefret eder ve onun toplumun istediği gibi bir erkek olmasını şiddetle arzu eder. Onun kadını köleleştiren özelliklerine, gücüne, bencilliğine ve abatılı kendini beğenmişliğine tapar. Hemcinsimin bu yalpalamaları zavallı erkeği, idol ve canavar, sevgili ve hayvan, çaresiz çocuk ve dünyanın fatihi olma arasında bocalar hale getirir. Erkeği canavar yapan kadının kendi kendini aşağılamasıdır. Kadın, ancak, erkek gibi kendini merkez almayı ve kararlı olmayı öğrendiği, hayata atılma ve bunun bedelini ödeme cesaretini gösterdiği zaman özgürlüğüne kavuşabilirdi ve erkeğin tamamen özgürleşmesi de buna bağlıydı. (Hayatımı Yaşarken 2)
  • Uyumsuzluk ve küçüklüklere yer vermeyen o erişilmez aşkı düşlemiştim.Ne var ki, büyüklüğün ve küçüklüğün, güzelliğin ve bayağılığın yaşamımızın bir parçası olduğunu, bunların aynı kaynaktan çıkıp ortak bir deltaya döküldüğünü görmek benim için esaslı bir ders olmuştu. (Hayatımı Yaşarken 2)
  • Din, insanın doğal fenomenlerin aslını çözmedeki zihni yetersizliğinden kaynaklanan bir hurafedir. Kilise, her zaman ilerlemenin önüne engel olarak çıkmış bir örgütlü kurumdur. (Anarşizm Neyi Savunur?)
  • "Ekim Devriminde verdiğiniz sözleri yerine getirmenizi istediğimiz için bizi hapse atıyor ve kurşuna diziyorsunuz." (Rus Devriminin Çöküş Nedenleri)
  • Herhangi bir sendikanın gerçek bir sendikacılık faaliyeti yapmaya yeltenmesi halinde, ona hemen uygun bir dille, Avrupa ve Amerika'da sendikalar ne yaparlarsa yapsınlar, komünist devlet içerisinde sendikaların yasalara uymak ve daha ötesi için ağızlarını kapatmak zorunda oldukları anlatılır. Bu konuda bir örnek: Büyük ve mücadeleci bir sendikada örgütlenmiş olan Moskova fırıncıları 1920 yazında ekmek istihkaklarının yükseltilmesini sağlamak amacıyla grev yaptılar. Hükümet sorunla fazlaca ilgilenmedi. Yerel örgütlenme dağıtıldı, yöneticiler sendikadan dışlandı ve aktif üyeler tutuklandı. Grevcilerin etkili sözcülerinin sendika toplantılarına katılmaları yasaklandı ve herhangi bir işe girme hakları ellerinden alındı. (Rus Devriminin Çöküş Nedenleri)
  • Cehalet ve ahlakçılık her zaman gelişimin ayak bağı olmuştur. (Benim İnandığım)
  • Varlığını , daha da az olarak tüm yaşamın birliğini anlamayan ilkel insan kendini, onunla alay etmeye ve her şeyi yüzüne vurmaya hazır , kör , saklı güçlere tamamen bağımlı hissetti. Bu tutumdan bir toz zerreciği gibi yalnız tam bir teslimiyetle yatışabilen, yüksek üstün güçlere bağımlı olan insanın dini kavramları gelişti. Tekrar tekrar aynı motif , İNSAN HİÇBİR ŞEYDİR , GÜÇLER HER ŞEYDİR. Devlet , toplum ve ahlak kurallarının tümü aynı nakaratı söyler: İnsan dünyanın tüm görkemlerine sahip olabilir ama kendi bilincine varmamalıdır. (Anarşizm)
  • ... kör olan, gözleri değil, vicdanıydı... Kızgın değildim, yalnızca tarif edilmez bir üzüntü içindeydim. (Hayatımı Yaşarken 2)
  • ...Gözümün önüne öğretmen olarak, Ernest Crosby'nin anlattığı Tolstoy geliyordu. Çocuklardan birisi okulda bir şey çalar. Diğer çocuklar onu hırsız olarak niteleyip, öğretmenden çocuğu cezalandırmasını isterler. Çocuklar ve öğretmen birlikte minik suçlunun boynuna "hırsız" yazılı bir yafta asılmasına karar verirler. Tolstoy yaftayı suçlanan çocuğun boynuna asmak için uzandığında, onun aşağılamayla sessiz ithamın karışımını ifade eden bakışıyla sarsılır. Hayır, suçlu olan çocuk değildir. Suçlu o, yani Tolstoy ve diğer çocuklardır -bir çocuğu hırsız olarak damgalayabilecek kadar acımasız olan toplumun tümüdür. (Rus Devriminin Çöküş Nedenleri)
  • Kadının ruhu olmadığı, onun yalnızca erkeğin bir ilavesi olduğu, çok güçlü olduğu için kendi gölgesinden bile korkan beyefendiye rahatlık olsun diye kaburgasından yaratıldığı dini efsanesinden hâlâ kurtulmuş değiliz. Belki de kadının üretildiği malzemenin kalitesizliğidir onun değersizliğinden sorumlu olan. (Benim İnandığım)
  • Aklımı herşeyden çok kurcalayan, Petrograd'dan ayrılmamdan kısa süre önce Pravda'da yayınlanmış olan bir makaleydi. Ahlaken sorunlu çocuklar hakkında bir yazıydı, yazar lafı bu çocukların hapse atılmaları gerektiğine getirmişti. (Rusya'daki Hayal Kırıklığım)
  • "Cehalet ne kadar aptal, ne kadar acımasız! Her zaman yanlış anlar, her zaman kınar." (Anarşizm)
  • Pek çok insan hayata bakar, ama onu yaşamaz. Onların gördükleri hayatın kendisi değil, sadece gölgesidir. (Anarşizm Neyi Savunur?)
  • "Anarşizm ayrıcalıklı azınlık için bir ideal değil, bütün insanlık için yeni bir dünya kurmakta tayin edici rolü olan yapıcı bir sosyal teoridir." (Hayatımı Yaşarken 2)
  • Her yeni inanç, hatta insan aklının kabul ettiği gelmiş geçmiş en barışçıl ve însancıl inanç dahi, dünyaya ilk gelişinde barış değil, kılıç getirmiştir; öğretisi şiddet içerdiği ya da toplumsal olana karşı olduğu için değil; sadece kabul ya da reddedilse de herhangi bir yeni ve yaratıcı fikrin, insanların zihinlerinde uyandırdığı heyecan yüzünden. Ve, bir yandan her tür çıkarı tehdit eden, diğer yandan halihazırdaki yanlışlara karşı yürütülecek bir mücadele aracılığıyla kazanılacak özgür ve soylu bir hayat görüşünü taşıyan bir Anarşizm anlayışı, en amansız muhalefeti yaratacak ve eski düzenin baskılayıcı gücünün karşısına yeni bir umudun coşkun ortaya çıkışını koyacaktır. (Anarşizm Neyi Savunur?)
  • Toplumdaki en affedilmez günah özgür düşüncedir. (Hayatımı Yaşarken 1)
  • "Ben bir Anarşist'im! Neden hükmedemezsem, O nedenle hükmedilemem!" (Anarşizm)
  • Aşk sınır olmadan vermeyi ve almayı bilmiyorsa, o aşk değil eksiyle artının altını çizmekten hiç geri kalmayan bir alışveriştir. (Benim İnandığım)
  • Madame de Stael'in sıklıkla alıntılanan cümlesi, "Her şeyi anlamak, her şeyi affetmek demektir," bana hiçbir zaman pek hitap etmedi; günah çıkarmaya dair bir izlenim bırakıyor sanki; kendiyle eş bir varlığı affetmek, ikiyüzlü bir üstünlük fikrini de barındırıyor. Kendine eş olan varlığı anlamak yeterli. (Benim İnandığım)

Yorum Yaz