Deniz Feneri - Virginia Woolf Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Deniz Feneri kimin eseri? Deniz Feneri kitabının yazarı kimdir? Deniz Feneri konusu ve anafikri nedir? Deniz Feneri kitabı ne anlatıyor? Deniz Feneri kitabının yazarı Virginia Woolf kimdir? İşte Deniz Feneri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Virginia Woolf
Çevirmen: Sevda Çalışkan
Orijinal Adı: To The Lighthouse
Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786053324423
Sayfa Sayısı: 224
Deniz Feneri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İngiliz edebiyatının başyapıtlarından biri olan Deniz Feneri, son derece basit olay örgüsünün ardında yaratıcısının özyaşamının ayrıntılarını, toplumsal meselelere ilişkin sorgulamalarını, içgözlemlerini ve derin felsefi gizemleri barındırır.
Deniz Feneri ’nin merkezinde 1. Dünya Savaşı’nın öncesinde ve sonrasında İskoçya’nın Skye Adası’ndaki evlerinde kalan Ramsay ailesi ve konukları vardır. Çocuklar oynarken, yetişkinler sohbet eder, düşüncelere dalar ve keşiflerde bulunur. Yapıtın roman türünde alışık olduğumuz anlatı sürekliliğini kesintiye uğratan yapısı ve her bir anlatıcının kendi bilinç akışının perspektifiyle çözülen olay örgüsü, bir deniz fenerinin kendi ekseni etrafında dönen ışığını andırır.
Böylece Ramsay ailesinin sıradan gündelik yaşamı zaman, ölüm, toplumsal cinsiyet ve ahlak üzerine derin düşüncelere gömülür.
Deniz Feneri Alıntıları - Sözleri
- ..tüm hayatın bir gökkuşağı gibi geçici olduğu..
- "Gece, geceye kavuşurdu elbet."
- Hiçbir mutluluk uzun sürmüyordu; bunu biliyordu.
- Okurken çok huzurlu görünüyordu.
- ... sanki acılarla dolu bir dünyada mutlu olmak, bir insanın işleyebileceği en alçak suçmuş gibi.
- İstediklerini öyle çekinmeden, öyle açıkça istiyordu ki karşısındakileri büyülüyordu.
- Nasıl da yok olduk hepimiz, yapayalnız.
- Tansley bir çekiç kaldırıp olanca hızıyla havada salladı; ama aşağı doğru indirmeye başladığı anda, böyle bir aletle bu kelebeği ezmenin elinden gelmeyeceğini anlayarak, sadece, ömründe kendisini hiç deniz tutmadığını söyledi.
- Hiç kitap okuyacak zamanı olmuyordu.
- (...) neyse ki ben evlenmek zorunda değilim, dedi. Böyle alçalmaya gerek yoktu. Kişiliğinden özveride bulunmak, eriyip yok olmak tehlikesi yoktu.
Deniz Feneri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Nefretten Doğan Sanat ve Bizim O ‘Muhteşem’ Ailemiz: yazar/Nikos-Kazancakis kitap/yeniden-carmiha-gerilen-isa--4711 kitabında rahibin ağzından okuyucuya şöyle seslenir; “Eğer insanın yüreği sevgi ya da öfkeyle dolup taşmazsa, bu dünyada hiçbir şey yapılamaz, bunu da benden öğren!” gonderi/94722904 İşte bu bu sanat eserinin ortaya çıkmasına ön ayak olan itici güç de rahibin bahsettiği iki duygudan biri; öfke.Yazarın çocukluğundan itibaren ondaki Feminizmin temellerini atan, muhattabı olan kişiyle arasında varolan hiyerarşi sebebiyle asla gün yüzüne çıkamayan, ve yetişkin hayatında içinden çıkılmaz bir nefret duygusuna evrilen öfke. Şüphesiz bu duygu da diğer tüm duygular gibi insanlar için gereklidir.Tabii hayatın akışı içinde doğru şekilde kanalize edilip, anlamlandırılmışsa.Bu kitap Virginia Woolf için, öfke ve nefretin en özgün çığlığı.Öyle ki yazar/mina-urgan‘ın kendi adını taşıyan biyografisinde babasına duyduğu bu saplantılı nefreti, bu kitaptan sonra aştığını yazar. gonderi/137523420 (Keşke hepimiz içine hapsolduğumuz anlamsız komplekslerimizi böyle aşsak) Sözü daha fazla uzatmadan kitaba geçiyorum. Viktorya döneminin anlamsız muhafazakar kurallarının henüz üzerinden tam olarak silkeyelememiş toplum yapısının yanında, kendi ailesinin (özellikle annesiyle babasının arasındaki) ataerkil rol dağılımının, annesinin üzerindeki ağır yükün ve dolasıyla uğradığı haksızlığın; babasının -onu ve kardeşlerinin varlığını ezen- kişiliğini, yer yer kinayeli, yer yer vurucu, ve çoğu kez kendine has muzip bir üslupla aktarır okuyucuya. O sürekli bir kadının sonsuz emeğine, ilgisine muhtaç olup bu acziyetini reddedilemez buyurganlığıyla kapamaya çalışan, bencil, soğuk bir baba modelinin altında ezilmiş olan kişiliğini bu kitaptaki her satırla biraz daha özgür bırakır Virginia.İlerleyen yaşına karşın onun için sağlıksız bir saplantıya dönüşen nefretini böylelikle azad etmiş olur benliğinden.(Yine Mina Urgan’ın yazdığı biyografisinde günlüğüne annesinin kırk dokuz yaşında ölürken, babasının yetmiş iki yaşında kanserden ölmesine güç katlandığını hayret verici bir açık yüreklilikle yazar.) Kitapta sadece babasına olan nefretini değil annesine olan sevgini ve hayranlığını, sekiz çocuğuna bakmak için nasıl çalışıp didindiğinden de bahseder.Annesinin insanları etkisi altına alan güzelliğinin, sevgi dolu benliğinin yanı sıra toplumun ondan beklediği itaatkâr kadın rolünün altına kurbanlık bir koyun gibi yatmasını da sert bir dille eleştirmekten geri durmaz.Ne yazık ki bu fedakarlığın da aslında kadından beklenen sağlıksız bir ruh halininin sonucu olduğunun da farkındadır.Kadınları küçümseyen erkeklerin tavırlarında annesi gibi erkeğin yardımcılığını üstlenen edilgen bilincin tam karşısına, evlenmeyi reddederek kendini çizdiği resimlerine adayan Lily Briscoe vardır.Yazar bu karakter üzerinden bir adım geride durmasını dikte eden toplumun eril anlayışa kafa tutar.(En sevdiğim karakter haliyle Lily oldu) Ramsay ailesinin evini aydınlatan Deniz Feneri her karakter için farklı bir imgeye dönüşür.Hiçbir kavram tek bir şeyi ifade etmez.Ruhsal çözümlemelere, psikolojik tahlillere yer yoktur.Karakterleri anlamamız için geçmişle gelecek arasında bağlantılar kuran tüneller açar Woolf. Mr. ve Mrs. Ramsay’la beraber gerçek hayatta çok genç yaşta kaybettiği erkek kardeşi Thoby Stephen’ı da kalemiyle can vererek anar.Bu şiirsel düz yazı, kaybettiği tüm yakınlarının ardından yaktığı bir ağıta dönüşür.Woolf’a olan hayranlığım herkesin malumu, bu kitap da bu hayranlığın haklılığının altını dolduran, en zengin eseri. İçinizdeki nefretten azade bir ruh haline gelmemiz için, ihtiyacımız olan tek şey biraz Edebiyat’tır belki, kim bilir? :) (Bertha Mason)
"Belki de uyandığında güneş açmış, kuşlar ötüyor olur.”: Virginia Woolf uzun zamandır okumak istediğim bir yazardı. Deniz Feneri tanışma kitabım oldu. " Kitap ünlü edebiyat dergisi The Millions'un dünyanın en zor okunan 10 kitabı arasındaymış. " Bunu duyunca ufaktan da olsa bir korku geldi, kesin bitiremiyecem elimde kalacak diye çok düşünüyordum ama aksi oldu. Kitaba BAYILDIM. Baştan sona fazla zorlanmadan güzelce bitirdim, favori kitabım diyebilirim. Virginia Woolf'un başka kitaplarını da okumak istiyorum önerilerinizi yorumda lütfen belirtiniz:) . . . Konusuna hiç girmiyorum çünkü kitabın arkasında her şey tam anlamıyla yazıyordu tek diyeceğim: Kitap 3 bölümden oluşuyor:pencere,zaman geçer ve fener, beni en çok etkileyen zaman geçer bölümü oldu.Kitaptaki betimlemelerde kitap kadar harikaydı. .. Benim için güzel bir deniyimdi okumak istiyenlere şimdiden iyi okumalar. ✿ ✿ ✿ (Mervé)
》Kitap, bir ailenin öncesinde planladıkları, ancak bir dünya savaşı atlatılıp, aradan yıllar geçip, aile kayıplar verdikten sonra gerçekleşebilen bir deniz feneri ziyaretini anlatıyor. 》Kitabın tamamında, bilinç akışı tekniği kullanılarak hikayeden çok karakterlerin iç dünyası, ruh tahlilleri, mekan ve zaman tasvirlerine yer verilmiş. Aynı olayların her bireyde farklı duyguları tetiklediği gösterilmiş. Bu sebeple de akıcı bir kitap olmaktan çıkmış. Ben de bu yüzden okurken oldukça zorlandım. 》Kadın ve erkek çatışmaları, aile hayatının gerilimleri, ideal bir kadın olma, eş olma konuları ele alınmış. 》Yaşamı da, ölümü de son derece çarpıcı olan yazar, esere kendi hayatından da izler katmış. Fakat herkesin sevebileceği bir eser olduğunu düşünmüyorum. (Kübranur)
Deniz Feneri PDF indirme linki var mı?
Virginia Woolf - Deniz Feneri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Deniz Feneri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Virginia Woolf Kimdir?
Virginia Woolf (25 Ocak 1882 - 28 Mart 1941) İngiliz feminist, yazar, romancı ve eleştirmen.
1882'de Londra'da dünyaya gelen Virginia Woolf, Victoria devri'nin tanınmış yazarlarından Sir Leslie Stephen'ın kızıydı. Annesi ve babası daha önce başkalarıyla evlenmişler, dul kaldıktan sonra ise bir araya gelmişlerdi. Her ikisinin de ilk eşlerinden çocukları vardı. Sir Leslie Stephen'ın ilk eşi, ünlü romancı William Makepeace Thackeray'nın kızıydı. Thackeray'nın eşi akıl hastası olduğundan, Leslie Stephen'ın bu kadından olan kızı Laura, anneannesine çekmiş, yirmi yaşında bir akıl hastahanesine kapatılmıştı. Virginia'nın annesi Julia Duckworth ile Leslie Stephen'ın beş çocukları oldu. Yaş sırasıyla Vanessa, Julian, Thoby, Virginia ve Adrian. Virginia on üç yaşındayken annesi ansızın ölmüştür. Woolf, o yıllarda kadınların ikinci planda kalması nedeni ile okula gönderilememiş fakat babası yardımı ile kendini geliştirmiştir.
Kızkardeşi Vanessa Bell daha küçük bir yaşta iken bir ressam olmaya, Virginia Woolf ise bir yazar olmaya karar verir. Kendisini babasının kütüphanesinde geliştiren Virginia Woolf, 1895'de bir gazetede kısa hikâyelerini yayınlatır.
Özellikle, Viktorya tarzı yaşamaya karşı olan Virginia Woolf, yazılarında da bundan bahseder.
Bloomsbury Grubu
1904'te babasının ölümünden sonra kardeşleriyle Bloomsbury'ye taşınması ise hayatında ciddi bir dönüm noktası olmuştur. Bloomsbury grubu içinde birçok ünlü edebiyatçıyı barındıran ve cinsel konulardaki özgürlükçü tavırlarıyla tanınan bir grup entelektüelden oluşuyordu. Grupta bulunan birçok kişi eşcinsel ya da biseksüeldi. İnsanlar onları etik bir grup olarak görüyorlardı. Grupta John Maynard Keynes, E. M. Forster, Roger Fry, Duncan Grant ve Lytton Strachey gibi ünlü kişiler vardı. Woolf, 1909'da bir süreliğine Lytton Strachey ile nişanlanmıştır.
Evliliği
Virginia Woolf 1912 yılında Leonard Woolf ile evlenmiştir. Evlilikleri cinsel açıdan yeterli olmasa da, Virginia Woolf için çok önemli olmuştur. Leonard Woolf eşi için bir basımevi kurmuştu ve bu da Virginia Woolf'un yazdığı kitapları yayımlatması için bir fırsat olmuştu.
Ölümü
Perde Arası romanını yazdığı sıralarda artık kendini yeterince yetenekli hissetmiyor, yeteneğini kaybettiğini düşünüyordu. Her gün savaş korkusu ve yeteneğini kaybetmenin vermiş olduğu stres, dehşet ve korku sonucu ruhsal bunalıma girmiş, 28 Mart 1941'de içinde bulunduğu duruma daha fazla dayanamayıp evlerinin yakınlarında bulunan Ouse nehrine ceplerine taşlar doldurarak atlayıp intihar etmiştir. Virginia Woolf, geride iki intihar mektubu bırakmıştır. Birisi kardeşi Vanessa Bell'e diğeri ise kocası Leonard Woolf'a.
"Sevgilim, yine çıldırmak üzere olduğumu hissediyorum. O korkunç yeniden yaşayamayacağımı hissediyorum. Ve ben bu kez iyileşemeyeceğim. Sesler duymaya başladım. Odaklanamıyorum. Bu yüzden yapılacak en iyi şey olarak gördüğüm şeyi yapıyorum. Sen bana olabilecek en büyük mutluluğu verdin. Benim için her şey oldun. Bu korkunç hastalık beni bulmadan önce birlikte bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemezdim. Artık savaşacak gücüm kalmadı. Hayatını mahvettiğimin farkındayım ve ben olmazsam, rahatça çalışabileceğini de biliyorum. Bunu sen de göreceksin. Görüyorsun ya, bunu düzgün yazmayı bile beceremiyorum. Söylemek istediğim şey şu ki, yaşadığım tüm mutluluğu sana borçluyum. Bana karşı daima sabırlı ve çok iyiydin. Demek istediğim, bunları herkes biliyor. Eğer biri beni kurtarabilseydi, o kişi sen olurdun. Artık benim için her şey bitti. Sadece sana bir iyilik yapabilirim. Hayatını daha fazla mahvedemem. Bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemiyorum."
Virginia Woolf Kitapları - Eserleri
- Kendine Ait Bir Oda
- Dalgalar
- Deniz Feneri
- Yıllar
- Mrs. Dalloway
- Yaşlı Kadın ve Papağan
- Flush
- Dışa Yolculuk
- Bir Okur Olarak
- Granit ve Gökkuşağı
- Üç Gine
- Bir Yazarın Günlüğü
- Gece ve Gündüz
- Jacob'un Odası
- Virginia Woolf&Vita Sackville - West Mektuplaşmaları
- Güvenin Ölümü
- Bütün Öyküleri
- Kitap Nasıl Okunmalı? - Bir Okur Olarak 2
- Dadının Perdesi
- Perde Arası
- Varolma Anları
- Bir Hava Taarruzu Sırasında Barış Üzerine Düşünceler
- A Haunted House
- Benlik Üzerine Denemeler
- Kew Gardens
- Orlando
- Hasta Olmaya Dair - Hasta Odalarından Notlar
- Kadının Toplumsal İşlevi
- Pazartesi ya da Salı
- Londra Manzaraları
- Yorum Yorar
- Aforizmalar
- Romanları Tekrar Okuma Üzerine
- The Mark on the Wall
- The Shooting Party
- An Unwritten Novel
- Mr. Bennett and Mrs. Brown
- Yazınsal Ustalık
Virginia Woolf Alıntıları - Sözleri
- Hayır, dünya yüzünde istediği tek şey vardı; temiz su. (Flush)
- Life's what you see in people's eyes (A Haunted House)
- Şimdi bana söyler misin, şiir nereye gidiyor, yoksa artık öldü mü? (Yazınsal Ustalık)
- "İnsanın kusurlarını itiraf etmesi kolay iş. Ama hangi akşam karanlığı, insanın erdemlerini saklayacak kadar koyudur? (Bütün Öyküleri)
- ...she spent most of her time in the London Library, reading. (A Haunted House)
- Ama bu adamın yıpranmış yüz çizgilerinden her keresinde gizem duymuştu, suskunluğunaysa, tutku. (Perde Arası)
- Okuma sürecinin ikinci aşaması olan, yargılamanın, okumanın kendisi gibi basit bir işlem olduğunu düşünmek ahmaklık olur, kitabı zihninin içinde tartışmayı, kitabı bıraktığında bile onu okumaya devam etmeyi ve bir kitabı diğeri ile uygun bir şekilde karşılaştırabilecek kadar okumuş olmak, işte bu zordur. Bundan daha zor olan şey ise "Sadece bu tarz bir kitap değil, aynı zamanda bu değerdedir, burada yetersiz; burada yeterli olur, burası kötü; burası iyi," demek. Okur, bunu yapabilmek için bilgi, iç görü ve hayal gücü sahibi olan biri olmalıdır. (Romanları Tekrar Okuma Üzerine)
- Hayata ne ile başlarsan başka elinde çok az şey kalıyor. Gurur ve aptallık... Kaç kez yaşadığımız anın değerini bilmediğimiz için geleceği reddetmişizdir, kaç kez kıymetini anlayamadığımız bir anda yaşadığımızdan çok parlak olabilecek bir geleceği elimizden kaçırmışızdır. Halbuki her şeyi istemiştik değil mi? (Aforizmalar)
- Başkalarının gözleri bizim için birer hapishane ; düşünceleri de kafeslerimiz. (Pazartesi ya da Salı)
- "Bak, uyuyormuş gibi dudaklarında aşk var" (Romanları Tekrar Okuma Üzerine)
- Ah! Aman Tanrım, yaşamın gizemi bu; düşüncenin doğruluktan sapması! (Bütün Öyküleri)
- . Kırdaki tepelerin üzerinden hızla geçen rüzgar, yeniden yeşile dönen geniş gölge halkaları savurdu. Ama Londra'da sokaklar bulutları daralttı; Doğu Yakası'nda nehir kıyısında yoğun bir sis asılıydı. 'Satılacak eski bir demir, herhangi bir eski demir' diye bağıran adamların seslerini uzaktan geliyordu; ve banliyölerde organlar susturuldu. Rüzgar dumanı savurdu çünkü hala son birkaç sardunyayı barındıran sarmaşıklarla kaplı duvarın köşesindeki her arka bahçede yapraklar yığılmıştı; keskin sivri alevler onları yiyordu sokağa, sabahları salonda açık duran pencerelere. Çünkü yılın doğum günü olan Ekim ayıydı. ... (Yıllar)
- Hiçbir yazar kendi sefil kişiliğini sırlarını ve kötü huylarını okuyucuya yansıtmak istemez herhalde (Bir Hava Taarruzu Sırasında Barış Üzerine Düşünceler)
- Oh, is this your buried treasure? The light in the heart. (A Haunted House)
- Evet, toplum dışı biriydi kendisi. Doğa ne yapmışsa yapmış, onu türdeşlerinden ayrı bir yere koymuştu. (Perde Arası)
- Bir silah sesi kulaklarda patlar: Romantizmin devri kapandı. Realizmin devri başladı. (Yazınsal Ustalık)
- Tansley bir çekiç kaldırıp olanca hızıyla havada salladı; ama aşağı doğru indirmeye başladığı anda, böyle bir aletle bu kelebeği ezmenin elinden gelmeyeceğini anlayarak, sadece, ömründe kendisini hiç deniz tutmadığını söyledi. (Deniz Feneri)
- baska bir sey düsünen kisinin yarı bilincli-yarı bilincsiz tekrar tekrar baktıgı herhangi bir cisim, düsüncelerin malzemesiyle öyle ic ice gecer ki, asıl bicimini kaybeder, biraz farklı, ideal bir bicim alarak yeniden olusur ve hic beklemedigimiz bir anda beynimize girer. (Pazartesi ya da Salı)
-  I want to think quietly, calmly, spaciously, never to be interrupted never to have to rise from my chair, to slip easily from one thing to another, without any sense of hostility, or obstacle. (A Haunted House)
- Biz ki çöl nesliyiz. Biz, yani daha özgür daha eşit bir dünyayı düşlemeden yaşamayı beceremeyen yetimler. Çaresiz bir yandan özgürlüğün ve eşitliğin vahasına ulaşıncaya değil çölde başıboş dolaşıyoruz (Yorum Yorar)
Editör: Nasrettin Güneş