Denizin Çağırışı - Kemal Bilbaşar Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Denizin Çağırışı kimin eseri? Denizin Çağırışı kitabının yazarı kimdir? Denizin Çağırışı konusu ve anafikri nedir? Denizin Çağırışı kitabı ne anlatıyor? Denizin Çağırışı PDF indirme linki var mı? Denizin Çağırışı kitabının yazarı Kemal Bilbaşar kimdir? İşte Denizin Çağırışı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Kemal Bilbaşar
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750702792
Sayfa Sayısı: 140
Denizin Çağırışı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Denizin Çağırışı, Türk edebiyatında, psikolojik yabancılaşmanın konu edildiği ilk roman olması açısından önemli bir yapıt. Yazıldığı dönemde yeterince anlaşılamayan Denizin Çağırışı'nda, bir kasaba öğretmeninin ruhsal sorunlarını, çelişkilerini, onun iç dünyasının derinliklerine inerek, büyük bir incelikle anlatıyor Kemal Bilbaşar.
Denizin Çağırışı Alıntıları - Sözleri
- Ben her konuda Tanrı’nın yoksul yarattığı ve mutluluk hazlarından mahrum ettiği bir yaratık edim.
- Benim gözlerimde karartan, çirkinleştiren bir mercek vardı. Yaşamayı tatsız, dünyayı sınırlı gösteren bu mercek bana babamdan mı yadigâr kalmıştı? Yoksa yaşadığım zamanın eseri mi idi, bilmiyorum.
- Bütün dertlerimiz dünyayı ciddiye almaktan geliyor.
- Beni bir karanlığın istila etmekte olmasından korkuyorum.
- Lambanın kızıl aydınlığında, uykuyu odanın eşiğinden içeri sokmayarak kitabın dikdörtgen kapısından rüya âlemlerine dalmak, insanı dünyaya gelmiş olmaktan pişman etmezdi. Öyle anlarda doğrultu, boyut ve hacim fikirlerini yitirerek duygudan bir uzay içinde, sonsuz yolculuklara çıkmış olduğumu sanırdım.
- Bütün dertlerimiz dünyayı ciddiye almaktan geliyor.
- Sen kendi kendinden kaçmak isteğini hiç duyar mısın dostum?
- Herkesin önünden kaçmak için can attığı bu kapıları, sen zorlayıp açmak cesaretini göster.
- Biz dört ayak yürüyüşünü unutmuş dejenere hayvanlardık.
- Anlıyordum ki her zaman dışımız içimize bağlıydı.
- "Gidin azizim!" dedi, "Ve çılgın bir hayat yaşayın! Göreceksiniz, bir şeyiniz kalmayacak. En iyi ilaç budur.
- Biz her gün biraz daha çıldıran ve karanlığa gömülen bir dünyada yaşıyorduk.
- Çıktığın yolda, bugün yelken açıp yapayalnız Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervasız Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar İnsan alemde hayal ettiği nisbette yaşar
- Sen kendi kendinden kaçmak isteğini hiç duyar mısın dostum? Güzel elbiselerin, iyi yemeklerin, aşkların, güneşlerin ve mavi denizlerin avutamadığı suratsız bir cadıdan kaçmak ister gibi, kendinden uzaklaşmak arzusunu duydun mu hiç?
- Görülüyor ki biz, henüz eski ile yeninin, Doğu ile Batı'nın, alaturka ile alafranganın kolları arasında yaşayan bir topluluktuk.
Denizin Çağırışı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Varolma Sancısı, ilk Tutunamayanlar: Yazarla tanışma kitabım oldu ve uzun zamandır okuduğum roman türlerinin çok dışında bir tarzı vardı . Bana bu kitabı nasıl tarif edersin diye sorsalar Nuri Bilge Ceylan filmleri gibi derim. Orada calismaya başlayan her kamu görevlisini geldigi kisinin tam tersine dönüştüren, ruhunu emen,hayattan soğutan, mutsuz ve amaçsız bir insana dönüştüren ucra bir kasabada 5 yıl boyunca ogretmenlik yapan bir kişi, kasaba doktoruna giderek içsel bunalımından ve ruhunun karanlıklara gomuldugunden bahseder ama doktorda hic iyi degildir ve ona "gidin azizim buradan"der ve kahramanımızın trenle başlayan yolculuğu gece yarısı Izmire gelmesiyle son bulur. Romanda karakter analizleri ve davranışların sebepleri o kadar güzel cümlelerle anlatılmış ki hayran olunasi. 5 yıldır medeniyetle ya da insanlarla normal bir şekilde iletişim kurmamış, tamamen insanlara yabancılaşmış bir kişinin varolma çabası ,varolamama çabası aslında. Kendini o kadar kaybetmiş ki olmadığı bir kişi gibi izlenim yaratmak icin elinde ne var ne yoksa bu yolda harcıyor. Cok ılginç ve çarpıcı bir romandı. Bir örnek vereyim size; ilk gece kaldığı otelde otel çalışanı tarafından bir beyefendi gibi karşılanıp,yeterli ilgi göstermediklerini düşündüğü icin hem kendine hem de otel çalışanına kızıyor, sürekli kendine deger yüklemesi yapıyor ama bunun hicbir zaman karşılığını bulamıyor. Dediğim gibi Nuri Bilge Ceylan filmlerinin o sizi esir eden durağanlığı, ya da anlayamadım sanki filmi sancısı vardir ya öyle bir enfes roman okudum,saatlerce üzerinde konuşulması gereken harika bir roman. Ha bu arada kimi edebiyat eleştirmenleri kitaba Türk edebiyatının ilk Tutunamayanlar 'ı demiş. Okuyun,okutturun, sevgiler, nice güzel kitaplara kitap dostları. (Hatice)
2022/6. Kitap: Denizin Çağırışı Kemal Bilbaşar’dan okuduğum ilk kitap… İtiraf etmeliyim ki Kemal Bilbaşar ismini hiç duymamıştım. Bu kitap, yaazarı tanıma kitabım oldu. Denizin Çağırışı; 36 bölüm ve 149 sayfadan oluşuyor. Denizin Çağırışı, bir kasaba öğretmeninin geldiği İzmir'de -düşüş, yükseliş, yaşayış gibi birçok kavramla ifade etmem mümkün ama kısaca- savruluşunun anlatıldığı psikolojik bir roman... Bu kitabı okurken daha önce okuduğum Açlık, Aylak Adam ve Bin Hüzünlü Haz romanlarını anımsadım. Bilbaşar'ın güzel üslubu, öğretmeni kaygılarıyla birlikte ele alması ve okuru yormayan tutumu kitabı çekici kılıyor. Kitaptan bazı alıntılar: "Bütün dertlerimiz dünyayı ciddiye almaktan geliyor" (24). "Beni bir karanlığın istila etmesinden korkuyorum" (25). "Ben yaşamaya en çok aday olduğum bir anda ölemezdim" (36). "Biz dört ayak yürüyüşünü unutmuş dejenere hayvanlardık" (36). "Yaşamak demek, biraz da eşyaya hükmetmek demek(tir) (56). "Evet, gelecek yüzyıllara bizden bir boşluk kalacaktı" (83). "Toprak deyip de geçmemeli idi. Bu toprak, toprak oluncaya dek kaç milyar insanın yaşantısını içinde eritmişti" (93). "Sen güneşin artık doğmayacağını hiç aklına getirir misin? Ben gurup zamanı onu sonsuzluğa dek yitirecekmişim korkusuyla ağlamak ihtiyacı duyarım" (107). "Birdenbire içime bir korku doldu: Ya gerçekten deliysem" (123). "Hepimiz günün birinde büsbütün çıldıracağız ve ondan sonra dünya rahat edecek" (123). Okuyun seversiniz. (Mahir)
Aylak Adam yayımlanma tarihi: 1959 Anayurt Oteli yayımlanma tarihi: 1973 Hakkari’de Bir Mevsim yayımlanma tarihi: 1977 Neden bu romanların isimlerini anıp yayımlanma tarihlerini paylaştım? Neden bu kitabı okurken sürekli bu kitapları okuyor gibi hissettim? Neden her sayfada kendimi bir Aylak Adam’da, Bir Anayurt Oteli’nde, bir de Hakkari’de buldum? Üstelik roman, Hakkari’ye 1800km uzaklıkta geçiyor: İzmir’de. Denizin Çağırışı, ilk basım yılı: 1943. Türk edebiyatında varoluşçuluğu ve yabancılaşma itemini ilk kez ele alan romanımız sayılan Aylak Adam’dan 16 yıl önce basılmış Denizin Çağırışı. Yani yanlış bilinen bir yargıyı düzeltelim. Türk edebiyatında yabancılaşma itemini ele alan ilk eser Aylak Adam değil Denizin Çağırışı’dır. Cemo ve Memo romanlarıyla tanıdığımız Kemal Bilbaşar’ı feodalite karşıtı, toplumcu bir yazar olarak bilirken varoluşçuluk gibi bir felsefeyi böylesine ele almış olmasını beklemiyordum. Toplumcu bir yazarın, bireysel bir konuyu bu denli ustaca işleyeceğini düşünmemiştim. Beklentim düşüktü lakin beni oldukça şaşırtan ve epey başarılı bulduğum bir roman oldu: Denizin Çağırışı. Uzun zamandır erteliyordum çünkü baskısı yoktu, neyle karşılaşacağımı bilmediğim için de ilk baskısını bulup olağandan epey fazla bir ücret ödemek istememiştim fakat artık böyle bir sorunumuz yok. 2020 yılının son aylarında yeniden basılmaya başlandı. Artık temini eskisi kadar zor değil, bu kolaylığa sahipken temin edip okumanız taraftarıyım zira bu kitap keşfedilmezse, talep görmezse tekrar baskıdan kaldırılacak. Böyle bir eseri unutulmaya mahkum edemeyiz. “Alın, aldırın; okuyun, okutun.” diyemem size lakin okuduktan sonra çevrenizdeki insanlara okuması hususunda teklifte bulunacağınız bir eser olacak Denizin Çağırışı. Bundan eminim. kitap/aylak-adam--1091, kitap/anayurt-oteli--1094, kitap/hakkaride-bir-mevsim--1555 en az bu eserler kadar ilgi çekici ve de başarılı. (Pagliacci)
Denizin Çağırışı PDF indirme linki var mı?
Kemal Bilbaşar - Denizin Çağırışı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Denizin Çağırışı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Kemal Bilbaşar Kimdir?
1910 yılında Çanakkale'de doğan Bilbaşar, orta öğretimini 1929 yılında Edirne Öğretmen Okulu'nda tamamlamış, iki yıl ilkokul öğretmenliği yapmıştır. Yüksek öğretimini Gazi Eğitim Enstitüsü Tarih-Coğrafya Bölümünde tamamlamış, 1935 yılında mezun olmuştur. Aynı yılın resim-iş bölümü mezunlarından Bedia Bilge ile evlenmiş, İzmir'e yerleşmiştir. Hayatları boyunca biribirlerinden bir gün olsun ayrılmayan çiftin iki çocuğu olmuştur. Nazilli ve İzmir Karataş Ortaokullarında öğretmenlik yapan Bilbaşar 1961 yılında emekliye ayrılmış, bir süre siyasetle uğraştıktan sonra 1966'da İstanbul'a yerleşmiş, kendini tümüyle yazmaya vermiştir. Yazar 21 Ocak 1983'te ölmüştür.
Kemal Bilbaşar edebiyatla ilgilenmeye Gazi Eğitim Enstitüsü'nde başlamış, ilk öykülerini İzmir'de Cahit Tanyol ve İlhan İleri ile birlikte çıkardıkları Aramak dergisinde yayımlamıştır (1939). Bu dönemde Halkevlerinin açtığı öykü yarışmasında ilk ödülü kazanan yazar, 1945-1952 yılları hariç, sürekli öykü yayımlamış, radyo oyunları yazmış, pek çok gazete ve dergide öykü, roman ve makaleleri çıkmıştır. Tiyatro, senaryo ve ders kitapları da yazan Bilbaşar, 1961 den sonra daha çok roman türüne ağırlık vermiştir.
Aldığı Ödüller :
Bilbaşar 1939 yılında Budakoğlu öyküsüyle Ankara Halkevi Öykü yarışmasını, Cemo adlı romanıyla 1967 yılı Türk Dil Kurumu Roman Ödülü'nü, 1970 yılında da Yeşil Gölge adlı romanıyla May Roman Ödülü'nü kazanmıştır.
Kemal Bilbaşar Kitapları - Eserleri
- Cemo
- Yonca Kız
- Denizin Çağırışı
- Memo
- Başka Olur Ağaların Düğünü
- Cevizli Bahçe
- Ay Tutulduğu Gece
- Bedoş
- Zühre Ninem
- Yeşil Gölge
- Irgatların Öfkesi
- Kölelik Dönemeci
- Kurbağa Çiftliği
- Memo 2. Cilt
- Pembe Kurt
- Anadolu'dan Hikayeler
Kemal Bilbaşar Alıntıları - Sözleri
- Bu millet bol vaat ile göynünü havalandırana kul köle olur. (Ay Tutulduğu Gece)
- Benim yüreğim, onun yüreğiyle bir çarpardı. (Cemo)
- "Yonca kız adam olmaya bir türlü akıl erdiremiyordu. Ama Kocanine'sine de niye kadın değil de adam olacağını bir türlü soramıyordu." (Yonca Kız)
- Her kadının içinde bir iskelet gören adam aşka yükselebilir mi? (Cevizli Bahçe)
- Benim gözlerimde karartan, çirkinleştiren bir mercek vardı. Yaşamayı tatsız, dünyayı sınırlı gösteren bu mercek bana babamdan mı yadigâr kalmıştı? Yoksa yaşadığım zamanın eseri mi idi, bilmiyorum. (Denizin Çağırışı)
- "Tabutnan gömmeğe günah derler." "Günah senin benim için. Ağa oldu mu iş değişir. İmam fetvasını verdi." (Irgatların Öfkesi)
- Memo'nun hamaylı asılı göğsüne yatanda dünyayı unuturdum. Kırk anahtarlı dilinin açmadığı kapı, sevdalı elinin çözmediği büyü yoğdu. Onun ağzında her iş kolaylaşırdı, olmayacak şeyleri oldurur, uyanık göze düş gördürürdü. (Memo)
- “Gençlik aklın, mantığın yüksek duvarlarına tırmanıp aşan bir duygu coşkunluğu demekti.” (Başka Olur Ağaların Düğünü)
- Düşkırıklığı gibi yıkan dert yoktur kişiyi. (Kölelik Dönemeci)
- Muhabbet de, kazanç da karşılıklı olur katip. Sev beni, seveyim seni. Kazandır beni, kazandırıyım seni! (Yeşil Gölge)
- Bu iradesizlik varken bende ben adam olmam. (Cevizli Bahçe)
- Ne zaman uyanıp kalkınacak Bu memleket? (Kurbağa Çiftliği)
- "Tanrım verince birden verir. Oğlumuz pavlikeye katip oldu, bubamız da belediye ireisi..." (Yeşil Gölge)
- Herkesin önünden kaçmak için can attığı bu kapıları, sen zorlayıp açmak cesaretini göster. (Denizin Çağırışı)
- Kırılmış hayatlar da mesut isteğinde haklıdırlar. (Cevizli Bahçe)
- Mal tamahına tutulan beyin kulağı, vicdanının da, törenin de, halkının da sesine sağır olur. (Kölelik Dönemeci)
- Hünerli kişi ne birine kul olur, ne birini kendine kul eder. (Cemo)
- "İnsan sevdiğinden ayrılanda, yüreğinden kök sökülür kurban." (Cemo)
- "Cesur bir kez ölür, korkak olan her saat ecel teri döker," (Cemo)
- Bataklığın içinde bir çiçek görsen bataklığa saplanırım korkusuyla gidip onu almaktan vazgeçer misin? (Ay Tutulduğu Gece)