Düşünce Tarihi - Orhan Hançerlioğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Düşünce Tarihi kimin eseri? Düşünce Tarihi kitabının yazarı kimdir? Düşünce Tarihi konusu ve anafikri nedir? Düşünce Tarihi kitabı ne anlatıyor? Düşünce Tarihi PDF indirme linki var mı? Düşünce Tarihi kitabının yazarı Orhan Hançerlioğlu kimdir? İşte Düşünce Tarihi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Orhan Hançerlioğlu
Yayın Evi: Remzi Kitabevi
İSBN: 9789751400017
Sayfa Sayısı: 429
Düşünce Tarihi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bu yapıt ilk yayımlandığında (1963) Âfet Muhteremoğlu, Oğuz Kâzım Atok vb gibi değerli yazarlarca "Yılın Kitabı" olarak nitelenmişti. Kültür bakanlarımızdan sayın Cihat Baban, 9 Mart 1971 tarihli Cumhuriyet gazetesinde şöyle yazdı: "Boileau, ancak iyi anlaşılan iyi anlatılır, der. Hançerlioğlu, bu kitabıyla, dünyadaki fikir cereyanlarını çok iyi anladığını, üslubundaki temizlik ve kalemindeki berraklıkla belirtiyor. Dünyanın kurulduğu günden bugüne kadar hangi fikir aşamalarından geçtiğini öğrenmek isteyenler, Düşünce Tarihi'nin sayfalarını çevirerek merdivenlerden yükselebilirler. Orhan Hançerlioğlu'nun Düşünce Tarihi'ni okuyanlarla, onun gelişme temposunu izleyenler, yakınlarda Hançerlioğlu'nun, bütün dünyada üzerinde durulacak orijinal yapıtlarla Türk düşüncesini yüceleştirdiğini göreceklerdir."
Düşünce Tarihi Alıntıları - Sözleri
- acılarımızda çeşitli iki yüzlülükler vardır. Sevdiğimiz kişinin ölümüne acırken kendi yoksunluğumuza ağlarız. O ölüyle birlikte ya malımız, ya mutluluğumuz yada gücümüz gitmiştir. Gerçekte acındığımız bunlardır. Ölüler sadece, diriler için akan gözyaşlarının şerefini taşırlar.
- İyi olmayan insanlar arasında iyi kalmak isteyen bir insan er geç ortadan silinir.
- Ne var ki artık, yoksulluk ve acı çeken insan yığınlarına öğütler yetmiyor.Onları baskı altında tutacak, başkaldırmalarını önleyecek bir güç gerekmektedir.Bu güç ‘devlet’tir.
- Ölümden neden korkuyorsunuz? Siz varken ölüm yoktur, ölüm varken de siz olmayacaksınız.
- İnsanlar bir'le sayar, bir'le düşünürler. Bir, insanla Tanrı arasında ortak bir ilkedir. Bir, bilenle bilineni, düşünenle düşünüleni birleştiren ortak bir ölçüdür.
- [...] metafizik, çağdaş anlamında, ilerici diyalektiğin karşısında gericiliği simgeler.
- Kazık, çakılmıştı bir kez. Çıkarmak kolay olmayacaktı elbet.
- Başkalarına karşı maske taşımaya o kadar alışmışızdır ki, sonunda kendimiz bile gerçek yüzümüzü unuturuz.
- İnsan ancak bir şey bilebilir, diyor Pascal; yakında öleceğini. Bundan başka hiçbir şeyi kesinlikle bilemez. Ölüme karşı gözlerimizi kapamaya çalışmak neye yarar, gerçek şu ki, ister açıklayalım ister açıklamayalım, bu ölüm hepimizi korkutmaktadır.
- Ben, sonum gelsin istemiyorum, sonu olmayan bir son istemiyorum.
- Bilgilerimiz duygularımızdan gelir. Duyular, kişilere göre değişir. İnsan, her şeyin ölçüsüdür.
- "Bu kadar iğrenç bir şeye Tanrı razı olamaz". Sonya'nın ağzıyla bu yargıya varan Dostoyevski, yaşadığı sürece onu kıvrandıracak olan ikiliği, Suç ve Ceza'nın dördüncü bölümünde, Raskolnikov'un ağzından ortaya atıyor: "Ama gene de razı oluyor işte.”
- Tevrat, insan soyunun on bin yıl önce başladığını bildirmektedir.Oysa bilim, günümüzden kırk milyon yıl önce insana benzeyen yaratıkların yaşamaya başladığını hesaplamış bulunuyor. Bilimle Tevrat'ın arasında, otuz dokuz milyon dokuz yüz doksan bin yıl var.
- Çağdaş insan, yüzyıldan beri öğüt dinlemeyen insandır.
Düşünce Tarihi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Lise dönemlerinde felsefeye olan tutkumdan dolayı birçok felsefe kitabıyla birlikte Hancerlioğlu’nun bu eserini de okumuştum. Birkaç yıl sonrada Ankara da Siyasal Bilgiler Fakültesinde, üçüncü sınıfta Siyasal Düşünceler Tarihi dersin de hocamız Mete Tuncay, birçok kitap ile bunu da yardımcı ders kitabı olarak okumamızı tavsiye etmişti. İşte o zaman da ders kitabı olarak okudum. Görev olarak okumak “ farklı”, kendi öz iraden ile okumak “ pozitif farklı” bir felsefe yarattığını keşfettim. “OKUMAK OKUMAKTIR” felsefesi bende son bulmuştu. Sonuçta: Okumak…Öğrenmekti…, Okumak…Anlamaktı…, Okumak…Yargılaya bilme yeteneği, muhakeme edebilme sanatını kazanmaktı…,Okumak… güzelleşmekti…, okumak… Geleceğinin ışığını kendin yakabilmekti…, Ammaaa! asıl önemlisi, Okudukça cahilliğinle yüzleşebilme cesaretini elde edebilmek olduğu gerçeğini yakaladım… Birçok nedenden dolayı okunması gereken bir eser olduğunu ifade etmem gerekir, Özet olarak bu, kitap için. (Halil Yavuz KAYA)
Kitabı okumayı bırakıyorum. 1 saat oldu ama bırakıyorum. Çünkü elime aldığımda kitabın başlığından(tarih) dolayı içinde bilim var sandım. Maalesef yok. Çünkü çok önemli bir konu olan düşünce(düşünmek) ve onun tarihi yerine, yazarın düşünceleri var ve kaynakça çoğunlukla yok. Belki ilerde daha fazla vardır fakat bilemeyeceğim. Tarih kelimesini ciddiyet katmak için koymuş Orhan Bey sanıyorum. Fakat ilk arkeolojik bulgular, ilk yazı ilk kitap gibi şeylerle başlayan ve bu kaynaklarda gördüğümüz ilk düşünürler ve onların düşünceleri ile devam eden bir kitap beklerken tamamen tarih metodolojisinden geri bir kitap gördüm. Mesela "Gün geldi, insanlar, totemle yetinemez oldular." (sf:30) gibi bir cümle var. Bu gün hangi günmüş bu sonuca hangi kaynakla vardınız ne ile kıyas yaptınız herhangi bir arkeolojik kaynak var mı veya "ilk düşünce" gibi konularla alakalı yazılar kaleme alan hangi yazarın veya yazarların düşüncesi bu... Şu şekilde bir ismi olsa kitabın bütün fikrim belki değişirdi: "Bence Düşünce", "Felsefe Okumalarımdan" veya şu çokça kullandığı suni kelimelerden biri. Her neyse ciddiyet yok yani. Tabi emek var çok okumuş çok çalışmış filan o ayrı mevzu. Neyse, bilmiyorum, belkide önyargı bu... (A.Yasiiiin Altun)
bu kitabı 10 arkadaşınızın doğum günlerinde hediye olarak alıp verirken de ondan 10 arkadaşına doğum günü hediyesi olarak alması şartı koyduğunuzda aydınlanma hızı ışık hızına yaklaşıyormuş. (Neo Konstantin)
Düşünce Tarihi PDF indirme linki var mı?
Orhan Hançerlioğlu - Düşünce Tarihi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Düşünce Tarihi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Orhan Hançerlioğlu Kimdir?
1939 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Keşan ve Karaisalı’da kaymakamlık yaptı. İstanbul Belediye Müfettişi, Emniyet Şube Müdürü, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Müdürlüğü yaptı. 1954’ten sonra İETT Hukuk İşleri Müdürü olarak çalıştı. 1978’de emekli oldu.
Sanat hayatına şiirle girdi. Bir şiir kitabı çıkardı (Kıvılcım, 1936). Bazı dergilerde şiir yayımlamaya devam etti. Bir süre hikâye ile uğraştı. Bir hikâyesi Şadırvan dergisi yarışmasında birincilik kazanmıştı. 1951’den 1957’ye kadar her yıl bir roman çıkardı. İlk romanı "Karanlık Dünya" ile dördüncü romanı "Ekilmemiş Topraklar"’da Anadolu sorunlarını ele aldı. Diğer romanlarını ise büyük şehir yaşamlarından seçtiği sahnelerle ördü. Romanlarını birer büyük hikâye ölçüsüyle daraltması, her birinde yeni bir biçim denemesine girişmesi, dikkati çeken özelliklerindendir.
1956 yılında "Ali" adlı romanıyla Türk Dil Kurumu Ödülü’nü kazanmıştır. Orhan Hançerlioğlu 1956-58 yılları arasındaTRT uzun dalga radyo yayınında akşam saatlerinde yer alan "Binbir gece masalları" adlı yayında masalları seslendirdi.
Orhan Hançerlioğlu Kitapları - Eserleri
- Ali - Kutu Kutu İçinde
- Bordamıza Vuran Deniz - Yedinci Gün
- Ruhbilim Sözlüğü
- Büyük Balıklar - Oyun
- Ekonomi Sözlüğü
- Ticaret Sözlüğü
- Karanlık Dünya
- Türk Dili Sözlüğü
- Yedinci Gün
- Toplumbilim Sözlüğü
- İslam İnançları Sözlüğü
- Felsefe Sözlüğü
- Düşünce Tarihi
- Dünya İnançları Sözlüğü
- Mutluluk Düşüncesi / Başlangıcından Bugüne
- Felsefe Ansiklopedisi
- Başlangıcından Bugüne Özgürlük Düşüncesi
- Karanlık Dünya
- İnanç Sözlüğü
Orhan Hançerlioğlu Alıntıları - Sözleri
- Mânâsı olmayan bir şey ise yaşamıyor demektir. Taşların, toprakların, ağaçların ve böceklerin bile bir mânâ ifade ettiği bu dünya üzerinde kendimden şüphe etmem de ne yaparım? (Karanlık Dünya)
- Ahmet birkaç defa bu adamın yaşamaktan ne zevk aldığını düşünmüştü. İçinde bulunduğu dünyanın farkında olmayan bu sağlam makinede ne güneşin doğuşundan, ne kuşların ötüşünden, ne mevsimlerin geçişinden hiçbir iz yoktu. Bu adam acaba ne için yaşıyordu?... (Karanlık Dünya)
- Yaşamayı neşe ile karşılamaya başladığı günden beri yüzünün asık bulunuşu mutlaka esaslı bir sebebe dayanırdı. (Karanlık Dünya)
- Yaşamamız gerek Gönül.. Yaşamak bizim de hakkımız olmalı. (Yedinci Gün)
- İyilik ve kötülük. İşte bütün mesele bu iki ruhu mümkün olduğu kadar zarar vermeyecek surette bağdaştırabilmektedir. Ne yazık ki dünya kurulalı beri be din, ne felsefe, ne kanun bu işi bir türlü beceremedi… (Karanlık Dünya)
- Dünyadaki bütün sevgilerin toplamı kadar seviyorum seni. . (Yedinci Gün)
- Bulunduğum yere alıştım, ama itiraf etmeliyim ki memnun değilim. Tabi ki mümkün olmayan hayaller, tatmini imkânsız hayaller içindeyim. (Karanlık Dünya)
- Başkalarına karşı maske taşımaya o kadar alışmışızdır ki, sonunda kendimiz bile gerçek yüzümüzü unuturuz. (Düşünce Tarihi)
- Ne var ki artık, yoksulluk ve acı çeken insan yığınlarına öğütler yetmiyor.Onları baskı altında tutacak, başkaldırmalarını önleyecek bir güç gerekmektedir.Bu güç ‘devlet’tir. (Düşünce Tarihi)
- Sonraki acıyı bilmeyen bilgisiz yakın mutluluğu seçer, yarasına bıçak vurdurmaz. Sonraki mutluluğu bilen bilgili yakın acıyı seçer, yarasına bıçak vurdurur. Her ikisi de seçimlerinde zorunluğun peşinden gitmektedirler. Ancak bilgidir ki gerçek zorunluğu sahtesinden ayırabilir. Bilgisizin zorunluğu mutsuzluğa, bilgilinin zorunluğu mutluluğa ulaştırır. İşte bu bilgidir ki kişiyi özgür kılar, zorunlu olaylara egemen yapar. SOKRATES (Başlangıcından Bugüne Özgürlük Düşüncesi)
- Yapabilseydim eğer... Ne kadar isterdim, düşünmemeyi. (Ali - Kutu Kutu İçinde)
- Yaşamak?... Ama nasıl yaşamak?... "Ben bu yaşamayı sevmiyorum," diye mırıldandı. (Yedinci Gün)
- “Gelmek senin elinde miydi de gitmek elinde olsun?… Marifet ölmekte değil, yaşamakta..” (Yedinci Gün)
- "Acımasız ve zorba" olarak bildiğimiz "Ceberrut" aslında tanrıya ulaşmanın bir aşaması. Tanrınında büyüklüğünü dile getiren bu sözcük aslında "güç" anlamına gelen İbranice "geburah" sözcüğünden türemiştir. Ayrıca bu terim tanrının niteliklerini de dile getirir. Buna karşın tanrının kendiliğine lâhût denir. İslam gizemciliğine göre en üste lâhût alemi, ortada ceberrut âlemi, altta da melakût alemi vardır. Tanrıya bu alemleri geçerek ulaşılır. (İnanç Sözlüğü)
- Davranışlarını akla göre düzenleyenler delilerden daha deli olduklarından insanlıklarını unutur "tanrılığa özenirler." (Mutluluk Düşüncesi / Başlangıcından Bugüne)
- Kazık, çakılmıştı bir kez. Çıkarmak kolay olmayacaktı elbet. (Düşünce Tarihi)
- İdealizmin vardığı sonuç şudur: Evrende tek varlık (Ruh, Tanrı) vardır, o da var bulunmayandır. (Felsefe Sözlüğü)
- Düşünmelisiniz... Başüstüne... Ama neyi düşünmeli, nasıl düşünmeli? Maziyi düşünsem, faydasız. İstikbalimi düşünsem, karanlık. O kadar karanlık ki onu göremiyorum. (Karanlık Dünya)
- Geçmiş bütün ürpertileriyle karşısına dikilmişti. (Yedinci Gün)
- Descartes, "Düşünüyorum, öyleyse varım" (Felsefe Sözlüğü)