diorex
life

Fırtına Çocukları - Nikolay Ostrovski Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Fırtına Çocukları kimin eseri? Fırtına Çocukları kitabının yazarı kimdir? Fırtına Çocukları konusu ve anafikri nedir? Fırtına Çocukları kitabı ne anlatıyor? Fırtına Çocukları PDF indirme linki var mı? Fırtına Çocukları kitabının yazarı Nikolay Ostrovski kimdir? İşte Fırtına Çocukları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 10.06.2022 01:00
Fırtına Çocukları - Nikolay Ostrovski Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Nikolay Ostrovski

Çevirmen: Serkan Gündoğdu

Orijinal Adı: Rajdenniye burey

Yayın Evi: Ceylan Yayınları

İSBN: 9786059038317

Sayfa Sayısı: 240

Fırtına Çocukları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Sosyalizme, devrime gönül veren herkesin başucu kitaplarından biriydi Ve Çeliğe Su Verildi. Yazarı Nikolay Ostrovski ikinci romanında Sovyet Devrimi'nden sonra, Almanların işgalindeki Polonya'da Bolşevik örgütlenmeyi, işçilerin ayaklanmasını anlatıyor. Ostrovski tıpkı ilk romanındaki Pavel Korçagin gibi bu romanında da kendinden bir kahraman yaratıyor. Bu kez adı Vassilek. O da tıpkı yazarı gibi ihtilalci ve askerlerin burnunun dibinde Bolşeviklerin bildirilerini dağıtıyor. O da yazarının izinde Kızıl Ordu'ya katılmak için evini terk ediyor...

Vassilek, Olessia, Çaçabel, Andre, Raymond, Pşeniçek, Sarah, Edwige, Sigismond... Onlar Fırtınanın Çocukları... Hepsi birer roman kahramanından daha fazlası...

Fırtına Çocukları Alıntıları - Sözleri

  • İnsan anlatmak istediği şeyleri anlatmamalı her zaman.
  • Siz de biliyorsunuz,fakir kişiler çok kötü durumda bugünlerde.Bütün kazanılan yiyeceğe gidiyor.
  • Yeryüzünde gerçek adaleti kuracak insanlar olmalı.
  • Ölüm herkesin yazgısı şüphesiz ama ne olursa olsun gençlere göre değil.
  • Senden çok daha akıllı insanların elinden bir şey gelmedi.Dünyayı yerinden oynatacağını mı sanıyorsun?
  • Annesi,yoksullar ve sefiller için mutlu bir hayattan başka bir şey istemeyen bu adamı anlatırken,ağlamıştı çocuk.
  • İnsanların yeryüzünde ne yaptıklarını soruyorum kendime.Her yerde yalnızca haksızlıklar..
  • Yeryüzünde gerçek adaleti kuracak insanlar olmalı.Ve şimdi bu insanların var olduklarına inanıyorum.
  • Yaşasın işçi ve köylülerin iktidarı.
  • İnsan sevmek,kendini sevmekle başlar.
  • Toprak köylülerin, fabrikalar işçilerin, efendiler darağacına, papazlar işkence çarkına…
  • Şerefimizi uyurken kaybettik
  • Ölüm herkesin yazgısı şüphesiz ama ne olursa olsun gençlere göre değil.
  • İnsanların yeryüzünde ne yaptıklarını soruyorum kendime. Her yerde yalnızca haksızlıklar…

Fırtına Çocukları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Herkese merhaba,sizlere Nikolay Ostrovski’nin Fırtına Çocukları isimli eserinden bahsetmek istiyorum.Yazardan daha önce Çelik Böyle Sertleşti eserini okumuştum beni mest etmişti.Bu kitap içinde aynı şeyleri söyleyebilirim. Devrim; güle oynaya kazanılan, sunulan, bir zaferle gelmemiştir. Devrim, büyük acılar ve kayıplar ile gerçekleştirilmiştir. Dönemi daha iyi görmek için bu tarz kitaplar okunmalı. Özellikle bir dönem güzel şeyler için mücadele eden insanları anlamak için okunmalı. Sovyet karalama kampanyalarının çok revaçta olduğu bu dönemde en azından mücadelelerin ne için,neleri korumak için yapıldığını göstermesi açısından. İnsanların bir derdinin olması ve bu uğurda bir idealin peşinde koşması oldukça güzel bir durum. Roman da bunu güzel bir şekilde yedirmiş edebiyatın içine.Bu kitabı okuyanlar sonun olmadığını fark edeceklerdir.Ostrovski’nin ömrü yetmiyor kitabı tamamlamaya. Belki de yazarın ömrü yetseydi Sovyet Edebiyatının dünyaya armağan ettiği nice diğer eser gibi dilden dile dolaşırdı yalnız eksik tamamlanmamış haliyle bile bir baş yapıt. Onlar eşit olmayan savaşta fırtınayla dövüştüler, ihanetler, cinayetler, ayağa kalkmış bir halk ve onun mücadelesinin en güzel anlatımı bu kitap.Tüm kitapseverlere tavsiye ederim. (Dark Reader)

“Şerefimizi uyurken kaybettik Raymond! “ Fırtına çocukları, Nikolay Ostrovski’nin ikinci romanıdır. Birinci cildinin ölümünden, 22 Aralık 1936’dan birkaç önce bittirdi, yazmayı düşündüğü öteki ciltlerden ancak bazı taslaklar ve başlangıçlar bıraktı. “Ve Çeliğe Su Verildi” nin unutulmaz yazar, bugün Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin Rovno ilçesi, Volhynia ilini, Vilia köyünde, 1904 yılında bir işçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Çoban yardımcılığı, komilik, deniz yolu işçiliği yapan Ostrovski, 1919 Ağustos’unda Kızıl Orduya katıldı ve Boudienny Birinci Süvari Ordusu’nda çarpıştı. Lvov önlerinde ağır yaralandı. İç savaştan sonra Kiev demiryolu atölyelerinde çalıştı ve gençlik örgütlerinde militanlık yaptı.1924 yılında felç geçirip gözleri kör olunca gençliğin heyecanını coşturmak için bir kitap yazmaya karar verdi. 1930 yılında yazılmaya başlanan “Ve Çeliğe Su Verildi”, 1932 ile 1934 yılları arasında yayınlandı. İlk Sovyet gençliği kuşağında özgü bu romandan sonra Ostrovski 1918-1919 yıllarında Polonya ve Ukrayna’da geçen olayların büyük bir tariki freskine girişmeye karar verdi. Böylece Fırtına Çocukları ortaya çıktı.(SS) Bazı kitapların edebi yanından çok politik yanı ağır basar ve bu kitaplar edebi bir yapıttan çok bir bildiri veya propaganda metni görevini üstlenir. Bu kategorideki kitaplar kalıcı olamaz edebiyat dünyasında. Bu konuda bazı eleştirmenlerin Maksim Gorki örneği ne kadar isabetli olduğunu bilmiyorum ama haklılık payı muhakkak vardır. Elinizdeki bu kitap politik bir kitaptır ama kesinlikle edebi değeri çok yüksek olan kitaplardan biridir. Yazar sadece belli bir fikri okuyucusuna aktarmakla kalmayıp, yazının tüm cazibesini ve gücünü de ortaya koymuş. Yazarın politik duruşu, geçmiş günlerde verdiği mücadele, mücadelesinin haklı yanları ve zorluluğu yürek titretecek bir cesaret örneğidir. Bu cesaret ve mücadele, yazardan kahramanlarına aktarılmış ve bu da kitaba heyecan katmıştır. Almanya kapitalizminin etkisiyle, Polonya ve Ukrayna’nın kaderini belirleyecek, kendi çıkarları doğrultusunda yeni bir devlet yönetimi yaratmak için kolları sıvan -Kont Moguelnitski çatısı altında- burjuva beyleri, büyük bir plan kurar ve bu planla hareket etmeye başlarlar. Bunu yaparken de kızıl orduya ilgi duyan ve onun ideolojisiyle hareket eden ve bunları savunun herkesi gözaltında tutarlar. Faşizmin en büyük dayanakları ve destekçileri olan burjuvazi sömürücüler ve zamanın kiliseleri kendi çıkarları için bu yeni yönetimi savunur ve bu harekete ortak olurlar. “ Sovyet iktidarında yaşamaktansa Polonyalı efendilerin emrinde yaşamak daha iyidir (s.74)”. Karşılarında ise, devrimci, sosyalist halk gönüllüleri vardır. Bu gönüllüler işçilerin, ezilmişlerin, hakkı elinde alınan herkesin yanlarında olması için propaganda yapar, bildiri dağıtır ve zamanı gelince silahlanır. Tabi bunları yapmak için faşizmin, totaliter sistemin, despotluğun karşısına büyük bir yürekle ve kararlılıkla çıkmaları gerekir ve hepsi de bunun farkındadır. Ostrovski’nin bu kitabı hikâye içinde hikâye anlatma, her kahramanının hikâyelerine az da olsa dokunma ve sonra da bunları bir bütün olarak okuyucuya sunması kitabın değeri tartışmasız kılmıştır. Kitabı okuduğunuzda her kahramanın hikâyesine dokunuyorsunuz, içinde biri de sizin hikâyeniz oluyor. Burada belki sizin için taraf önemli olmayabilir ama Raievski’nin, Andre’nin, Edwige’nin ve daha nice gönüllü halk devrimcilerinin davasını anlayacak ve hak vereceksiniz. Birileri fabrikasını düşünürken yaptığı zalimliliklerine karşı o fabrikayı işgal edenleri, birileri kendi iktidarı için insanları öldürürken ona baş kaldıranları, zulme karşı dur diyenleri bu kitapta daha iyi anlayacaksınız. Peki, bu insanların cesareti ve kuvvetinin kaynağı nedir diye soracak olursanız; “…yol gösterici, zalimlere karşı birlikte mücadele eden insanları birleştirici kardeşlik bağıdır (s.88)” cevabı iste bu satırda. Hepsi de bu bilinçle hareket eder her ne kadar içlerinden sonradan dönenler olsa da. Peki, bu bilinçle hareket eden insanlara karşı mücadele ettiğini düşünen burjuvazi kesimin dayanağı nedir? Ya da bunlar bu insanlara nasıl bakmaktadır? “Hayvanların ağılda olması gerek. Bir sürü bir sürüdür. Sırtında kırbacı hissetmelidir (s135)”. , “Bir sürü, sürü kalmalıdır (s.142)” onu da buradan anlıyoruz. Bu tarih boyunca hiç değişmedi mi? Bunun cevabını hepimiz çok iyi biliyoruz. Tarih tekerrür etmiyor, birebir yaşatıyor. Tüm bunlara karşı çıkanların içinde, anneler, çocuklar, babalar, hastalar olması ve bunları bir araya getiren temel dayanak temel düşünce yine şu satırlarda en güzel şekilde ifade edilmiş;”Dayanamam artık! Her zaman açlık ve yoksulluk… Parası ve gücü olanların sizi çizmeleriyle tekmelemeleri, yüreğinizden vurmaya hakları var… Bu canavarların canı istedikleri zaman ezebilecekleri bir toprak solucanı olduktan sonra, neye yarar yaşamak? Sokakta ölürüm daha iyi (s.166)” Kont malikânesinin ve askeri gücün elinde bulunan dava arkadaşları için kont ailesini ele geçirilen bu insanlar zaman zaman tereddüt ve yenilgi yaşasa da inançları onları ayakta tutacaktır. Sığındığı yerde yapılan küçük bir hata yakalanmalarına sebep olurken, burjuva-i kesime güvenilmeyeceğini de bir kere daha anlarlar. Burada öne çıkan kahramanlar elbette var ama çok belirgin değil. Ostrovski, eşitlik ilkesini kahramanlar üzerinde uygulayarak, sadece birini değil tüm kahramanlarını öne çıkarması ve hayatlarına dokunması, fikrine, davasına bağlılığını ve inancını gösterir. Kitap acı bir sonla bitse de önemli çocuk kahramanlarından olan Andre’nin şu son sözleri; “Şerefimizi uyurken kaybettik Raymond! Dişlerimizi kırarak iyi iş yaptılar. Şimdi kiminle dans edeceğimi iyi bileceğim” hatanın, kararlılığın, inandığı davanın önemini vurgularken, okuyucuyu da merak içinde bırakıyor. Bunun cevabı her ne kadar kitabın son sözünde dille getirilse de eminim Ostrovski devamını yazabilseydi çok farklı sürprizler bizi bekleyecekti. Ne yazık ki kitabın devamını yazamadan, sadece taslağını hazırlayarak düşüncesine ve davasına bağlı kalarak bu dünyaya veda etti. (Doğan Yalçın)

Anna Karavayeva nın anlatımıyla Ostrovski nın hayatına attığım adım ne yazıkki tam bir hayal kırıklığı oldu benim için. Bir türlü kitaba dahil olamadım. .konu itibarı ile Polonya daki isyanlar alman askerlerinin geri çekilişi ve rusların savaş sonrası polonyanin kaderini yazdığı dönemleri anlatıyor ..yıl 1918 Fakat o kadar kopuk bir anlatım ve üslup vardi ki tam şimdi düzelecek ne olduğunu anlayacağım dediğim anlarda ???? Olmadı yazarla yıldızımız barışmadı maalesef .. Yine de siz okuyun efendim ... Ve banada anlatın ben nerde yanlış yaptım :) (Ebru Ince)

Fırtına Çocukları PDF indirme linki var mı?

Nikolay Ostrovski - Fırtına Çocukları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Fırtına Çocukları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Nikolay Ostrovski Kimdir?

Nikolay Alekseyeviç Ostrovskiy (16 Eylül 1904, Rovno - 22 Aralık 1936, Moskova), Sovyet yazar.

Bugünkü Ukrayna'nın Rovno bölgesinde bir köyde dünyaya geldi. Çocukluğu yoksulluk içinde geçti. Pek çok işte çalıştı. Kızıl Ordu saflarında iç savaşa katıldı. Yaralandı. Sağlığı ayakta çalışmasına elvermeyecek derecede kötüleştiği zaman kendisini yazmaya verdi. 1935 yılında Lenin Nişanı aldı. İç savaştan kalan yaralar ve hastalıklara karşı verdiği mücadeleyi 32 yaşında kaybetti ve hayata gözlerini yumdu.

Pavel Korçagin

Ostrovskiy'nin en ünlü yapıtı olan Ve Çeliğe Su Verildinin başkişisi yazarın otobiyografik niteliklerini barındıran Pavel Korçagin'dir. Ostrovski sosyalizm ülküsünü, proleter ahlakı ve çalışma disiplinini Korçagin'de somutlamıştır. Bu karakter, döneminde Sovyetler Birliği'nde çok popüler olmuş ve sosyalist emeğin ve çalışma azminin sembollerinden birisi haline gelmiştir. 1956 yılında kitaptan yola çıkılarak Pavel Korçagin adlı bir de film çekilmiştir.

Nikolay Ostrovski Kitapları - Eserleri

  • Ve Çelik Böyle Sertleşti
  • Ve Çelik Böyle Sertleşti
  • Fırtına Çocukları
  • Ve Çeliğe Su Verildi
  • Fırtınayla Gelenler
  • Bu Hesapta Yoktu
  • Fakirlik Ayıp Değil
  • Seçilmiş əsərləri

Nikolay Ostrovski Alıntıları - Sözleri

  • insanları tanımak güç. Dünya çok bozuldu. Bu dünyada yaşanmaz. (Bu Hesapta Yoktu)
  • “İstersen yüz yıl yaşa ve durmadan oku, gene de öğreneceğin çok şey kalıyor...” (Ve Çeliğe Su Verildi)
  • “Şu hayata bak, nasıl da yanar-döner bir hal alıyor bazen; bir anda zifiri karanlık, bir an sonra yine güneş gülüyor.” (Ve Çelik Böyle Sertleşti)
  • …Buna hiç gelemem işte; birşey ya tam söylenmeli yada hiç söylenmemeli. (Bu Hesapta Yoktu)
  • Siz de biliyorsunuz,fakir kişiler çok kötü durumda bugünlerde.Bütün kazanılan yiyeceğe gidiyor. (Fırtına Çocukları)
  • “Dayak dolu, hakaret dolu acımasız hayatında, böylesine bir sevincin yer alabileceğini hiç düşünmemişti.” (Ve Çelik Böyle Sertleşti)
  • Toprak köylülerin, fabrikalar işçilerin, efendiler darağacına, papazlar işkence çarkına… (Fırtına Çocukları)
  • Ne çıkar yani? İşitirlerse işitsinler... Nasıl olsa çekip gideceğim buralardan!... Bu namussuz alayının ortasında, bu mağarada kakılıp kalmaktansa, gider yollarda kar temizlerim daha iyi. Hepsinin cebi parayla dolu bak. Bizi yük hayvanı yerine koyup kızları satıyorlar. Direnen bir kıza çattılar mı kapı dışarı ediyorlar gözlerini kırpmadan. Ne yapabilir sonra o kız? Nereye gider? Bütün bunları bir güzel hesap etmiş aşağılık köpekler: İşe aldıkları kadınlar daima, ya mülteci, ya evsiz, ya öksüz takımdan. Aç kalmadıkça kim satar kendini bir lokma ekmek için? Açlığa ve yoksulluğa güveniyor bu alçaklar!... (Ve Çeliğe Su Verildi)
  • Şafağı olmayan gece, bir çırpıda sıcak bir Haziran gününün pırıl pırıl parlayan güneşiyle dolmuştu. (Ve Çelik Böyle Sertleşti)
  • Ah bu dünya bana göre değil. İnsanlar çok bozulmuş. (Bu Hesapta Yoktu)
  • İstersen yüz yıl yaşa ve durmadan oku, gene de öğreneceğin çok şey kalıyor... (Ve Çeliğe Su Verildi)
  • Hayat bir kez verilir insana ve bu hayatı öyle yaşamalı ki, hiçbir amacı, anlamı olmadan yaşanan yıllar için insan utanç duymasın, miskin, pis pis heveslerle geçen günler için insanın yüzü kızarmasın ve hiç değilse ölürken kendi kendine diyebilsin ki: "Ben ömrümü, bütün gücümü dünyada en mükemmel olan şeye, insanın özgürlüğüne kavuşması için mücadeleye adayarak yaşadım." .. (Ve Çelik Böyle Sertleşti)
  • “Hayat denen orospuyu yenmek için ne yaptın? Ne yaptın kırmak için bu demirden çemberi? “ Ve hüzünle cevap verdi kendine: “ Bu sefer her şeyi yaptım.” (Ve Çeliğe Su Verildi)
  • İnsanın en paha biçilmez varlığı hayatıdır. Hayat bir kez verilir insana ve bu hayatı öyle yaşamalı ki, hiçbir amacı, anlamı olmadan yaşanan yıllar için insan utanç duymasın, miskin, pis pis heveslerle geçen günler için insanın yüzü kızarmasın ve hiç değilse ölürken kendi kendine diyebilsin ki: “Ben ömrümü, bütün gücümü dünyada en mükemmel olan şeye, insanlığın özgürlüğe kavuşması için mücadeleye adayarak yaşadım.” Yaşamak için acele etmeli. Durup dururken yapışan bir hastalık yada feci bir rastlantı hayata her an son verebilir. (Ve Çelik Böyle Sertleşti)
  • Bütün dünyayı yangın sarıyor. (Ve Çelik Böyle Sertleşti)
  • “Herkesi gülmeye davet eden bir gülüşle gülüyordu.” (Ve Çelik Böyle Sertleşti)
  • Moskova'da başarı kazanmanın yolu nedir? Hiçbir iş görmeyeceksin ama çenen makas gibi işleyecek. Önemli olan laf etmek ve laf taşımaktır. (Bu Hesapta Yoktu)
  • Yeryüzünde gerçek adaleti kuracak insanlar olmalı. (Fırtına Çocukları)
  • Tutkunun sevincini de tatmıştı o, kaybedişin dehşetini de. (Ve Çeliğe Su Verildi)
  • İnsanın en paha biçilmez varlığı hayatıdır. Hayat bir kez verilir insana ve bu hayatı öyle yaşamalı ki hiç bir amacı anlamı olmadan yaşanan yıllar için insan utanç duymasın, miskin, pis pis heveslerle geçen günler için insanın yüzü kızarmasın ve hiç değilse ölürken kendi kendine diyebilsin ki ;" Ben ömrümü, bütün gücümü dünyada en mükemmel olan şeye, insanlığın özgürlüğe kavuşması için mücadeleye adayarak yaşadım." Yaşamak için acele etmeli. Durup dururken yapışan bir hastalık ya da feci bir rastlantı hayata her an son verebilir. (Ve Çelik Böyle Sertleşti)

Yorum Yaz