Fırtınayla Gelenler - Nikolay Ostrovski Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Fırtınayla Gelenler kimin eseri? Fırtınayla Gelenler kitabının yazarı kimdir? Fırtınayla Gelenler konusu ve anafikri nedir? Fırtınayla Gelenler kitabı ne anlatıyor? Fırtınayla Gelenler PDF indirme linki var mı? Fırtınayla Gelenler kitabının yazarı Nikolay Ostrovski kimdir? İşte Fırtınayla Gelenler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Nikolay Ostrovski
Çevirmen: Reha Pınar
Orijinal Adı: Born To The Storm
Yayın Evi: Ararat Yayınevi
İSBN:
Sayfa Sayısı: 282
Fırtınayla Gelenler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Fırtınayla Gelenler'de yine işçilerin, köylülerin mücadelesini anlatıyor.Halkın mücadelesi karşısında gerileyen sömürücü sınıfların durumlarını sergilerken, onların politikalarını ve sınıf çıkarlar için direnmelerini yansıtıyor. Mücadelede en önemli olan şeylerin örgütlenme ve kitle çizgisi olduğunu gösteren Ostrovski, mücadelenin yolunu, ilkelerini açıklamakta, karşılaşacağımız sorunlara ışık tutmaktadır.
Fırtınayla Gelenler Alıntıları - Sözleri
- Kader gizemli bir konuktur. Bütün genç kızlar onun gelişini umutla, heyecanla beklerler. Onu Tanrı yollar. O katı yürekli ve merhametsizdir. Ondan kaçınılmaz, ona karşı konulmaz. İnsan ona ne kadar boyun eğerse kendisi için o kadar iyidir.
- - Meyer, bu gece şehirde bir ayaklanma olacak. Meyer'in kendi gözleri kadar kara olan iri gözlerinin üzerine dikildiğini gören Sarah sustu. - Bir ayaklanma mı? Bunu nereden öğrendin? Hem... Daha cümlesini tamamlayamadan Sarah: - Belki sen de bizimle birlikte gelirsin Meyer? diye atıldı. - Nereye? - Gelirsen söyleriz. Meyer, hızla gözlerini kırpıştırıp, beceriksizce dudağını ısırdı. Yeniden iğnesini aldı eline. - Ben buradan bir yere adım atmam Kuşun, kanatlarından birini çırptığı görüldü duvarda. - Zaten sen de gitmeyeceksin... Hadi, doğru yatağa. Evet, evet, bir daha gelmesin! Senin asılmanı istemiyorum! diye mırıldandı korku ve öfkeyle Raymond bütün bunları duyuyor, ama bir anlam veremiyordu. Meyer eliyle kendisini işaret edince, kimden söz edildiğini anladı. - Peki, gelmezsen gelme, ben gidiyorum. Hiç düşünmemiştim senin bu kadar... Sarah ona 'korkak' demek istiyor, ama cesaret edemiyordu. Meyer elindeki botu döşemeye düşürdü. Herkes kapının vurulduğunu sanıp korkuyla o yöne doğru döndü. - Aileni düşünebilirdin... Babanı! Hepimizi öldürsünler mi istiyorsun? Hiç mi vicdanın yok? Gidip ne yapacaksın orada? - Vicdanım mı? Ben yaşamak istiyorum Meyer, yaşamak! Bu mudur vicdansızlık! - Hıh, yaşamak istiyormuş! Ölüme gidiyorsun, haberin yok... - Bıktım artık! Hep açlık, hep sefalet... Parası olanlar, gücü olanlar, size ayaklarındaki botlarla vurabilirler, öldürebilirler sizi... Hepimiz bu adamların canları istedikleri an ezdikleri birer böcek olduktan sonra yaşamak neye yarar, söyler misiniz bana? Sokakta öldürülmeyi yeğ tutarım.
- Ama öyle anlar oluyor ki, ruhunun sıkıntıyla dolu olduğunu hissediyor insan o zaman da biriyle konuşmaya gerek duyuluyor.
- (Galiçya ve Ukranya'da malikaneleri var)
- Sevdiklerinin mutluluğunu görmek onuda mutlu kılmıştı.
Fırtınayla Gelenler İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yazar kitabı tamamen bitirmemiş. Ben de sadece birinci cildiyle yetinmek zorunda kaldım ve tabi bir de kitabın son sayfalarında kahramanlarla alakalı yazarın düşüncelerine ve kitabın devamı hakkındaki bilgi ve fikirlere kısa da olsa ulaşmam bir nebze olsun iyi geldi ama sonu getirilen bir kitap olmasını isterdim açıkçası. Elimdeki kitap sanırım baya eski bir basım. Kitapta yazım yanlışları ve matbaa hataları çokça gösterdi kendini. Kitap Polonyalı soylular ve onlara karşı mücadele eden sosyalizm taraftarları daha doğrusu Sovyet Rusya sempatizanları arasındaki savaşı anlatıyor. 2. Dünya Savaşı öncesini o dönemin Polonya, Ukrayna ve çevresini orada yükselen sınıf savaşlarını ve tahtı sallanan soyluları ve en önemlisi yükselişte olan Sovyetleri ele alması açısından önemli. Çok aham şaham bir kitap diyemem tabi. Okurken çok da ilgimi çekmedi aslında. Neyse çok uzatmayayım meraklısı varsa okur zaten. (Mazoyan)
Birinci Dünya Savaşı'nın hemen sonrasında Ukrayna'nın küçük bir kasabasındaki işçi hareketlerini odağına alan roman bu bölgede işgal başlatan Polonyalı senyörler ile bölgede örgütlenmeye çalışıp Kızıl Ordu ile sırt sırta mücadele eden komünistlerin mücadelesini anlatıyor. Yaşamının erken sonlanması nedeniyle tamamlayamadığı bu dev romanın taslaklarından oluşan bir sonsöz ile kitap sonlanıyor. Keşke ömrü vefa etseymiş de romanı tamamlayabilseymiş. (Cevat Bayhan)
Fırtınanın çocukları diye bir başka -sanırım doğru ismi de o- baskısı var kitabın. İlk o baskıyı okumuştum. Ostrovski'nin eserlerine baktığımda bu isimle karşılaşmamıştım ama kitabevinde bu kitabı görünce yanlış mı gördüm düşüncesine kapılıp, içeriğe bakmadan aldım kitabı. Daha ilk sayfadan aynı kitap olduğunu gördüm. Niye böyle yapıyonuz arkadaş? İsim değiştirmek nedir yahu? (Sîdar Ronahî)
Fırtınayla Gelenler PDF indirme linki var mı?
Nikolay Ostrovski - Fırtınayla Gelenler kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Fırtınayla Gelenler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Nikolay Ostrovski Kimdir?
Nikolay Alekseyeviç Ostrovskiy (16 Eylül 1904, Rovno - 22 Aralık 1936, Moskova), Sovyet yazar.
Bugünkü Ukrayna'nın Rovno bölgesinde bir köyde dünyaya geldi. Çocukluğu yoksulluk içinde geçti. Pek çok işte çalıştı. Kızıl Ordu saflarında iç savaşa katıldı. Yaralandı. Sağlığı ayakta çalışmasına elvermeyecek derecede kötüleştiği zaman kendisini yazmaya verdi. 1935 yılında Lenin Nişanı aldı. İç savaştan kalan yaralar ve hastalıklara karşı verdiği mücadeleyi 32 yaşında kaybetti ve hayata gözlerini yumdu.
Pavel Korçagin
Ostrovskiy'nin en ünlü yapıtı olan Ve Çeliğe Su Verildinin başkişisi yazarın otobiyografik niteliklerini barındıran Pavel Korçagin'dir. Ostrovski sosyalizm ülküsünü, proleter ahlakı ve çalışma disiplinini Korçagin'de somutlamıştır. Bu karakter, döneminde Sovyetler Birliği'nde çok popüler olmuş ve sosyalist emeğin ve çalışma azminin sembollerinden birisi haline gelmiştir. 1956 yılında kitaptan yola çıkılarak Pavel Korçagin adlı bir de film çekilmiştir.
Nikolay Ostrovski Kitapları - Eserleri
- Ve Çelik Böyle Sertleşti
- Ve Çelik Böyle Sertleşti
- Fırtına Çocukları
- Ve Çeliğe Su Verildi
- Fırtınayla Gelenler
- Bu Hesapta Yoktu
- Fakirlik Ayıp Değil
- Seçilmiş əsərləri
Nikolay Ostrovski Alıntıları - Sözleri
- insanları tanımak güç. Dünya çok bozuldu. Bu dünyada yaşanmaz. (Bu Hesapta Yoktu)
- “İstersen yüz yıl yaşa ve durmadan oku, gene de öğreneceğin çok şey kalıyor...” (Ve Çeliğe Su Verildi)
- “Şu hayata bak, nasıl da yanar-döner bir hal alıyor bazen; bir anda zifiri karanlık, bir an sonra yine güneş gülüyor.” (Ve Çelik Böyle Sertleşti)
- …Buna hiç gelemem işte; birşey ya tam söylenmeli yada hiç söylenmemeli. (Bu Hesapta Yoktu)
- Siz de biliyorsunuz,fakir kişiler çok kötü durumda bugünlerde.Bütün kazanılan yiyeceğe gidiyor. (Fırtına Çocukları)
- “Dayak dolu, hakaret dolu acımasız hayatında, böylesine bir sevincin yer alabileceğini hiç düşünmemişti.” (Ve Çelik Böyle Sertleşti)
- Toprak köylülerin, fabrikalar işçilerin, efendiler darağacına, papazlar işkence çarkına… (Fırtına Çocukları)
- Ne çıkar yani? İşitirlerse işitsinler... Nasıl olsa çekip gideceğim buralardan!... Bu namussuz alayının ortasında, bu mağarada kakılıp kalmaktansa, gider yollarda kar temizlerim daha iyi. Hepsinin cebi parayla dolu bak. Bizi yük hayvanı yerine koyup kızları satıyorlar. Direnen bir kıza çattılar mı kapı dışarı ediyorlar gözlerini kırpmadan. Ne yapabilir sonra o kız? Nereye gider? Bütün bunları bir güzel hesap etmiş aşağılık köpekler: İşe aldıkları kadınlar daima, ya mülteci, ya evsiz, ya öksüz takımdan. Aç kalmadıkça kim satar kendini bir lokma ekmek için? Açlığa ve yoksulluğa güveniyor bu alçaklar!... (Ve Çeliğe Su Verildi)
- Şafağı olmayan gece, bir çırpıda sıcak bir Haziran gününün pırıl pırıl parlayan güneşiyle dolmuştu. (Ve Çelik Böyle Sertleşti)
- Ah bu dünya bana göre değil. İnsanlar çok bozulmuş. (Bu Hesapta Yoktu)
- İstersen yüz yıl yaşa ve durmadan oku, gene de öğreneceğin çok şey kalıyor... (Ve Çeliğe Su Verildi)
- Hayat bir kez verilir insana ve bu hayatı öyle yaşamalı ki, hiçbir amacı, anlamı olmadan yaşanan yıllar için insan utanç duymasın, miskin, pis pis heveslerle geçen günler için insanın yüzü kızarmasın ve hiç değilse ölürken kendi kendine diyebilsin ki: "Ben ömrümü, bütün gücümü dünyada en mükemmel olan şeye, insanın özgürlüğüne kavuşması için mücadeleye adayarak yaşadım." .. (Ve Çelik Böyle Sertleşti)
- “Hayat denen orospuyu yenmek için ne yaptın? Ne yaptın kırmak için bu demirden çemberi? “ Ve hüzünle cevap verdi kendine: “ Bu sefer her şeyi yaptım.” (Ve Çeliğe Su Verildi)
- İnsanın en paha biçilmez varlığı hayatıdır. Hayat bir kez verilir insana ve bu hayatı öyle yaşamalı ki, hiçbir amacı, anlamı olmadan yaşanan yıllar için insan utanç duymasın, miskin, pis pis heveslerle geçen günler için insanın yüzü kızarmasın ve hiç değilse ölürken kendi kendine diyebilsin ki: “Ben ömrümü, bütün gücümü dünyada en mükemmel olan şeye, insanlığın özgürlüğe kavuşması için mücadeleye adayarak yaşadım.” Yaşamak için acele etmeli. Durup dururken yapışan bir hastalık yada feci bir rastlantı hayata her an son verebilir. (Ve Çelik Böyle Sertleşti)
- Bütün dünyayı yangın sarıyor. (Ve Çelik Böyle Sertleşti)
- “Herkesi gülmeye davet eden bir gülüşle gülüyordu.” (Ve Çelik Böyle Sertleşti)
- Moskova'da başarı kazanmanın yolu nedir? Hiçbir iş görmeyeceksin ama çenen makas gibi işleyecek. Önemli olan laf etmek ve laf taşımaktır. (Bu Hesapta Yoktu)
- Yeryüzünde gerçek adaleti kuracak insanlar olmalı. (Fırtına Çocukları)
- Tutkunun sevincini de tatmıştı o, kaybedişin dehşetini de. (Ve Çeliğe Su Verildi)
- İnsanın en paha biçilmez varlığı hayatıdır. Hayat bir kez verilir insana ve bu hayatı öyle yaşamalı ki hiç bir amacı anlamı olmadan yaşanan yıllar için insan utanç duymasın, miskin, pis pis heveslerle geçen günler için insanın yüzü kızarmasın ve hiç değilse ölürken kendi kendine diyebilsin ki ;" Ben ömrümü, bütün gücümü dünyada en mükemmel olan şeye, insanlığın özgürlüğe kavuşması için mücadeleye adayarak yaşadım." Yaşamak için acele etmeli. Durup dururken yapışan bir hastalık ya da feci bir rastlantı hayata her an son verebilir. (Ve Çelik Böyle Sertleşti)