matesis
dedas

Fıtrat - İsmail Saymaz Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Fıtrat kimin eseri? Fıtrat kitabının yazarı kimdir? Fıtrat konusu ve anafikri nedir? Fıtrat kitabı ne anlatıyor? Fıtrat PDF indirme linki var mı? Fıtrat kitabının yazarı İsmail Saymaz kimdir? İşte Fıtrat kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 21.06.2022 18:00
Fıtrat - İsmail Saymaz Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: İsmail Saymaz

Yayın Evi: İletişim Yayıncılık

İSBN: 9789750521041

Sayfa Sayısı: 253

Fıtrat Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Kaza değil bu ya, bu cinayet. Niye cinayet biliyor musun? Bazen şöyle diyorlar: İşçiler cahildir. Öyle midir? Bu işçiler dünya güzeli gemileri yapıyor, denizde yüzdürüyor; cahil değil. Ama elektriğe bastığında cahil! Oysa önlem almadığından, üç kuruş daha fazla kazanasın diye beş kuruşu harcamadığından bu cinayet oluyor. Beş dakikalık gaz ölçümünü yapmazsan, işçi patlamada öldüğünde bu cinayet değil midir? Cinayetin âlâsı bu."

- Tersane işçisi Hakkı Demiral-

Türkiye'nin son otuz yıldır geçirdiği iktisadi dönüşüm, tüm çıplaklığıyla işçi ölümlerinde çıkar karşımıza. Kimi zaman maliyet hesabıyla kimi zaman kadere havale edilerek ulaşılan sonuç, işçilerin hayatlarının devlet ve özel sektör tarafından önemsenmediği, güvencesizlik, ihmal ve umursamazlığın kol gezdiği bir "ölüm yolculuğu"dur. Tekstil, inşaat, maden, enerji, tersane işçilerinin hızlanarak artan ölümleri iş kazası değil, cinayet hükmüyle anılıyor bu nedenle. Başarılı gazeteci İsmail Saymaz, bu cinayet mahallerine dönüp bir kez daha bakıyor, cinayetin delillerinin izini sürüyor Fıtrat'ta…

Fıtrat Alıntıları - Sözleri

  • Türkiye; fabrikalarında, atölyelerinde, madenlerinde ve şantiyelerinde binlerce işçinin güvencesiz çalışmaya mahkûm edilip ölüme itildiği bu amele pazarı manzarasından çıkarlmalıdır. Halkın sırtındaki asıl kambur, neoliberalizmdir. Cumhuriyet'in "kimsesizlerin kimsesi” olabilmesinin ilk koşulu, halkın bu kamburdan kurtarılması ve sosyal hukuk devleti'nin egemen kılınmasıdır.
  • Türkiye'de iş kazaları olgusu, ileri sürüldüğü gibi "fıtrat" ya da "kader” değildir. Ülkede 24 Ocak 1980'den beri uygulanan ve AKP iktidarlarında evrimi tamamlanan neoliberal politikaların zorunlu sonucudur. Küresel rekabette aktör olabilmek emeğin ucuza mal edilmesinden geçtiği için; bu politika, kapitalizmin ilkel ve vahşi çağına dönüştür. Bu politikayı hayata geçirmenin ilk adımı, kamu yatırımlarının durdurulmasıydı. Ardından "özelleştirme" adı altında ağır sanayi kuruluşlarından başlayarak, bütün kamusal birikim yağmalatıldı. Tarımdan enerjiye, madenden demir-çelik sektörüne varıncaya dek, halkın dişinden tırnağından arttırarak var ettiği kuruluşlar, yerli ve yabancı sermayenin kar hırsına terk edildi.
  • Türkiye'de henüz örneği görülmese de ABD'de ve Avrupa'da iş kazaları sonrası açılan "cinayet davası" örnekleri bulunuyor. Örneğin ABD'de 1983'te, işçi Stefan Golab'ın siyanür gazı soluyarak olumünün ardından beş firma yetkilisine bu suçtan dava açıldı ve üçer yıl hapis cezası verildi.ABD Adalet Bakanlığı 1988'de aldığı kararla, iş kazası durumunda işverenlerin cinayetten yargılanabileceğine hükmetti. 1991'de North Carolina'da bir tavuk çiftliğindeki yangında yirmi beş işçinin ölümüne ilişkin tesis sahibine yirmi yıl ceza verildi.Avrupa'daki en bilinen örnek, 2007'de İtalya Torino'daki Thysen Krupp Demir-Çelik tesisinde yedi işçinin ölümünden sonra açılan dava oldu. Torino Ceza Mahkemesi,2011'de şirketin CEO'su hakkında on altı yıl altı ay hapis cezası verdi. Yargıdaki bu bakış, Türkiye'nin ilerisinde olsa da, ABD ve Avrupa'da da istisnai hal sayılıyor. Bu nedenle Mony, cezasızlık politikalarına dikkat çekerek, uluslararası iş ceza mahkemesi kurulmasını öneriyor..
  • “Dünyanın hiçbir yerinde çalışma ve sosyal güvenlik bakanları kazalardan sonra 'Arkadaşlar öldüler ama cesetleri yanmamıştı, güzel öldüler,' demez. Dünyanın hiçbir yerinde başbakanlar 'Bu mesleğin fıtratında olüm var,'demez.Başbakanlar böyle ölümler olunca istifa ederler ama bizimki pişkin pişkin fıtrat göndermesi yapmaktadır."
  • Mahkeme raporu reddetti. Buna rağmen mahkeme, "adalet tanrıçasını” dizleri üzerine çökertip ağlatacak bir karara hükmetti. Özay'a verilen on iki yıllık hapis cezası, "duruşmada gözlenen iyi hali” nedeniyle on yıla düşürüldü. “Suç kusurla işlendiği” için 182.500 TL para cezasına çevrildi. Bu karara göre bir canın bedeli, 36.500 TL'ydi! Kazanan adalet değil, para olmuştu.
  • "Maalesel AKP iktidarının en zayıf olduğu, en yanlış iş yaptığı konuların başı, denetim konusudur. Denetim kavramını asla agzına almak istememekte ve denetimden sürekli kaçmaktadır. Bu denetim etkin kılınmalı, yaptırımlar caydırıcı hale getirilmelidir ve maden ocaklarında taşeron sistemi kaldırılmalıdır. Maden işçilerinin aldıkları ücret yetersizdir. İş güvenligi taşeron patronların iki dudağı arasındadır."
  • Bazen şöyle diyorlar : işçiler cahildir. öyle midir? Bu işçiler dünya güzeli gemileri yapıyor, denizde yüzdürüyor, boyasını yapıyor, elektriğini yapıyor, mobilyasını yapıyor; cahil değil. Kağıdın üstüne çizdiğin Resmi canlı hale getirip sana teslim ediyor; cahil değil. Ama elektriğe bastığında cahil! Oysa önlem almadığından, kârından vazgeçemediğinden , üç kuruş daha fazla kazanasın diye beş kuruşu harcamadığından bu cinayet oluyor.
  • "Gemiyi yaptıracak armatörle tersane kendi arasında pazarlık yapıyor. Armatör 'Eğer kaza olursa ve( işçi) ölürse ben üç kişinin parasını öderim' diyor. 'Eğer beşe çıkarsa ikisi tersaneye ait.' Yani baştan gemi yapılmadan bunun pazarlığını yapıyor. Kan parasını 'Sen öde-ben öde' pazarlığı yapıyorlar. Yani yapılan her gemide üç kişi ölme hakkı vardır. Biz öyle biliyoruz."
  • "Bağırsam ne yarar, nasılsa duymazlar ben bir kömür ocağının onulmaz göçüğüyüm içimde cesetler ve daha ölmemişler var." -Metin Altıok
  • "Grizu gazi maalesef madenlerin tabi bir parçasıdır. Grizu patlamalarını yüzde yüz önlemek mümkün değildir. Dünya'nın birçok yerinde bu ne yazık ki, bu işin kaderidir. Bunu sağa sola çekmeye kimsenin ne fikri ne düşünce derinliği yetmez. Niye yetmez? Senin kadere imanın yoksa ben seninle tartışacak değilim. Benim söylediğim mesele başka. Bu olayın fıtratında kaderinde bu var." - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Zonguldak Karadon'da 2010 yılında 30 madencinin ölümünden sonra... "Kömür ocaklarında bu olaylar hiç olmaz diye yorumlamayalım. Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında, fıtratında bunlar var.Hiç kaza olmayacak diye bir şey yok." - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Manisa Soma'da 2014 yılında 301 madencinin ölümünden sonra...

Fıtrat İncelemesi - Şahsi Yorumlar

“Fıtrat: İş Kazası Değil, Cinayet” adlı eser güzel bir araştırmacı gazetecilik örneği olup, iş güvenliği ve işçi sağlığına verilen önemin neler olduğunu gözler önüne sermektedir. Saymaz, basına yansımayanlar dahil hepsini tutanaklar, bilirkişi raporları, emniyet kayıtları ve mahkeme kararları üzerinden bugüne kadar iş kazalarında yaşanmış ölümlerin trajedilerini 253 sayfaya sığdırarak anlatmaya çalışmıştır. Okurken ifade ve tutanaklarda yok artık dediğim pek çok yerin olması işçi sağlığı ve güvenliğine verilen değeri de göstermekte olduğunu düşünmekteyim. Endüstri devrimiyle birlikte ortaya çıkan daha fazla üretim fikriyle işçileri bir para aracı olarak gören kurum, işletme vs. bu ölümleri görmeleri açısından eser belki de yarar sağlar umuduyla okumanızı tavsiye ederim. (Anıl Y.)

Unuttuğumuz, kimi zaman "yeterli ölü sayısı"na ulaşmadığı için gündeme bile gelemeyen, kimi zaman da sadece kayıp fazlası nedeniyle gündem oluşturabilen (Soma) iş cinayetleri, bazı vakalarda insana pes dedirten ihmaller, yolsuzluklar, kısacası iktidar sermaye yandaşlığında yaşanan vicdansızlık örnekleri, yüreği titremeden okuyabilecek delikanlı varmı bilemiyorum (ben bazı örneklerde gözyaşlarıma hakim olamadım) . Herkes okumalı ve doğru soruları sormaya başlamalıyız (Fk)

Kitap güzel..iş kazaları konusunda güzel bir çalışma olmuş..okumak isteyenlere tavsiye ederim...Alanında yapılan örnek çalışmalardan biri olmuş..teşekkürler... (Andy Dufresne Jr.)

Fıtrat PDF indirme linki var mı?

İsmail Saymaz - Fıtrat kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Fıtrat PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İsmail Saymaz Kimdir?

Rize’de, 11 Temmuz 1980’de doğdu. Halen gazetecilik üzerine yüksek lisans eğitimini sürdürdüğü Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni bitirdi. Gazeteciliğe Rize’de başladı. Konya ve İstanbul’da yerel gazetecilik yaptı. Mayıs 2002’den beri Radikal gazetesinde muhabir olarak çalışıyor. İnsan hakkı ihlalleri, düşünce ve ifade hürriyeti üzerine haberlere imza atıyor. Saymaz, başta Erzincan Davası olmak üzere, haberleri nedeniyle yirmiye yakın davada yüz yılı aşkın hapis cezası istemiyle yargılandı.

Kitapları:

Postmodern Cihad / Tarikat, Siyaset, Adalet Üçgeninde Erzincan Davası (Kalkedon), Hanefi Yoldaş / Gizli Örgüt Nasıl Çökertilir? (Kalkedon), Nefret / Malatya: Bir Milli Mutabakat Cinayeti (Kalkedon), Oğlumu Öldürdünüz Arz Ederim / 12 Eylül’ün Beş Öyküsü (Postacı Yayınları)

Ödülleri:

İstanbul Tabipler Odası Basında Sağlık Ödülü (2009), Metin Göktepe Jüri Özel Ödülü (2010), Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü Ödülü (2010), İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Ayşenur Zarakolu Basın Özgürlüğü Ödülü (2011)i Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yılın Söyleşisi Ödülü (2012), Türkiye Yayıncılar Birliği Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü (2012).

İsmail Saymaz Kitapları - Eserleri

  • Şehvetiye Tarikatı
  • Kimsesizler Cumhuriyeti
  • Çay Güzeli
  • Tosun Bank
  • Fıtrat
  • Ali İsmail
  • Türkiye'de IŞİD
  • Balkon Sefası
  • Esas Duruşta Cinayet
  • Sözde Terörist
  • Oğlumu Öldürdünüz Arz Ederim
  • Sıfır Tolerans
  • Postmodern Cihad
  • Hanefi Yoldaş
  • Nefret

İsmail Saymaz Alıntıları - Sözleri

  • Sarı telefon bir gün olsun çalmadığı halde sehpadaki varlığını senelerce korudu. Zamanla ahizesi kırıldı, sonra tuşları çıktı, ardından kablosu koptu. Bir sabah annem sarı telefonu kömür sobasına attı.. (Balkon Sefası)
  • Aşk, satır aralarımda gizlenmişti ve belki bir imadan ibaretti. (Çay Güzeli)
  • Holdingleşen tarikat ve cemaatler dini bir sektör ve piyasa oluşturuyor: Dini ritüellerin etrafında gelişen pazardan daha fazla pay alma hırsı olmadık dinî suiistimallere yol açmaktadır. Vaaz ve hutbeler, televizyon programları ve sair araçlarla yapılan cemaat propagandalarında artık gizleme ihtiyacı duyulmadan suiistimaller yapılmaktadır . Bu aşamada, bireyin kurtuluşunun cemaat yoluyla gerçekleşeceğine dair güçlü bir inanç aşılanıyor. Tabanı, eğitimsiz ve ekonomik açıdan güçsüz müritlerden oluşan topluluklar hurafeciliğe başvuruyor. (Şehvetiye Tarikatı)
  • Üye sayısına baktık. Tatmin edici miktardaydı. Bu kadar insanın aptal olamayacağını düşündük. Katılmaya karar verdik. (Tosun Bank)
  • Banka yönetim kurulu üyesinin güreşçilerden seçildiği liyakaysiz bürokrasinin, kamu ihaleleriyle semirtilmiş işadamlarının ve partizanlaşmış memurların elinde kalan Türkiye'nin Tosuncuk Mehmetler üretmesi kaçınılmazdır. Gelir adaletsizliği, işsizlik ve yoksulluk var oldukça bir Tosuncuk gidecek, bir başka umut taciri gelecektir. (Tosun Bank)
  • Önce tarikat kıydı, sonra adalet. (Kimsesizler Cumhuriyeti)
  • “Rakamlar, bu zayiatın toplu kıyıma dönüştüğüne işaret ediyor.” (Esas Duruşta Cinayet)
  • Üye olan kullanıcılara bir tane tavuk veriyoruz. (Tosun Bank)
  • “İşkence yapıyor. Vicdan olsa, bunu bana emanet etmişler diye, elini kaldıramaz.” (Esas Duruşta Cinayet)
  • Bazen şöyle diyorlar : işçiler cahildir. öyle midir? Bu işçiler dünya güzeli gemileri yapıyor, denizde yüzdürüyor, boyasını yapıyor, elektriğini yapıyor, mobilyasını yapıyor; cahil değil. Kağıdın üstüne çizdiğin Resmi canlı hale getirip sana teslim ediyor; cahil değil. Ama elektriğe bastığında cahil! Oysa önlem almadığından, kârından vazgeçemediğinden , üç kuruş daha fazla kazanasın diye beş kuruşu harcamadığından bu cinayet oluyor. (Fıtrat)
  • Devir, toplumsal kurtuluşun değil, bireysel zaferlerin devriydi. (Tosun Bank)
  • Gölgesinde yetmiş yıl dinlendiği koca çınarın devrildiği gün, o da bu dünyadan yüz çevirdi. Kırdığı odunda, tutuşturduğu sobada ve yıkayıp soba demirine astığı çamaşırda bile dedem vardı. Onlar bir cümlenin öznesi ve yüklemiydiler. Özne düştükten sonra yüklem tüm anlamını yitirmişti. (Çay Güzeli)
  • Şimdi yaşayan bir ölüyüm. (Kimsesizler Cumhuriyeti)
  • Buluşabilseydik, gökyüzünde ipleri birbirine dolanan iki uçurtma olmayı önerecektim. (Balkon Sefası)
  • Azzam, 1989'da bombalı saldırıda ölünce *Ladin doğal lidere dönüştü. Esasen ne kahraman bir savaşçı, ne fetva makamında bir ideologdu; yetenekli bir finansördü., o kadar. (Türkiye'de IŞİD)
  • Şuan ülkemiz üzerine oynanan bazı oyunlar var. (Tosun Bank)
  • Emniyetteki gözaltı işlemi sırasında çekilen fotoğraflarının birkaç yıl sonra İnterpol'ün "en çok arananlar" sayfasında yayınlanacağını kim tahmin edebilirdi? (Tosun Bank)
  • Çünkü devrimler bir düzene karşı oluşmakta ve düzeni konuşarak, tartışarak ve nihayetinde anlaşarak değiştiren olmamıştır. Örnek olarak bir devletin rejiminden memnun değilsiniz ve fikrinizi ortaya koyup, destekçilerinizle toplanıp bunu sistemin başındakilere sunarsanız, fırtınadaki ıslık kadar etkisiz olursunuz. Sistem, düşüncelere bu kadar duyarsız kalıyorken, bir hareketlenme kaçınılmazdır. Bu durumda devrim, fiili olarak başlar.Ne bir fikrin başkanlığının ne bir düzenin ne devletin ne de hiçbir dayatma, zorbalık, mecbur kılmanın destekleyicisiyimdir. Anlattıklarım, bu görüşümün kaynağıdır. (Ali İsmail)
  • İlk yankı, Fenerbahçe taraftarlarından geldi. Ali İsmail'in Fenerbahçe formasıyla çekilmiş fotoğrafını gören Fenerbahçeli "Vamos Bien" adlı taraftar grubu, 31 Ağustos 2013 akşamında Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda oynanan Fenerbahçe-Sivasspor maçı sonrasında polisleri görür görmez hep bir ağızdan aynı marşı söylemeye başladı: “Daha 19 yaşında Düşlerinde özgür dünyada Öptüğün çubuklu forma Yaşayacak anısında Ali Ismail Korkmaz Fenerbahçe yıkılmaz!" (Ali İsmail)
  • Raflarda fason ürünler sergilendi. (Tosun Bank)

Yorum Yaz