Geliştiren Anne-Baba - Doğan Cüceloğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Geliştiren Anne-Baba kimin eseri? Geliştiren Anne-Baba kitabının yazarı kimdir? Geliştiren Anne-Baba konusu ve anafikri nedir? Geliştiren Anne-Baba kitabı ne anlatıyor? Geliştiren Anne-Baba kitabının yazarı Doğan Cüceloğlu kimdir? İşte Geliştiren Anne-Baba kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Doğan Cüceloğlu
Yayın Evi: Remzi Yayınevi
İSBN: 9789751417480
Sayfa Sayısı: 192
Geliştiren Anne-Baba Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Çocuğunuz bir kez çocukluk yaşayacak; bu dönemi onunla doya doya yaşayın.
Bir anne, bana yolladığı mektupta şöyle diyor: “Çok yorgun ve sorumlulukların altında ezilmiş hissediyorum. Annem kendi dönemlerinde böyle bir yılgınlık hissetmediklerini, bu kadar sabırsız ve öfkeli olmadıklarını, bizi seyrederken bile yorulduğunu söylüyor.”
Bir başkası da şöyle yazmış: “Otuz yaşında yaklaşık 4,5 ay sonra baba olacak bir baba adayıyım. Bugüne kadar geçen süre içinde baba olacağım düşüncesi üzerinde çok durmadığım için birçok şeyin farkında değildim. Ancak bugün bu düşünce üzerinde ilk adımımı attım ve daha ilk adımımda büyük bir eksik ile yola çıktığımı fark ettim. Bu sanki kutuplara keşfe giden kâşifin yanında soğuktan koruyucu kıyafetlerini almaması gibi bir hisse benziyor.”
Yetişen her yeni kuşakla birlikte, onları yetiştiren anne ve babalardan da beklentiler artıyor. Toplumun gelişmesi için öncelikle ailede demokratik bir yapı kurulması şart. Bunun yolu da, anne ve babaların geçmişten gelen korku kültürü kalıplarından kurtulmaları ve onur eşitliğine inanan sağlıklı gelişmiş bireyler yetiştirmeleri...
Geliştiren Anne-Baba olmak için kendinizi ve çocuğunuzu tanımanız, beklentilerinizi, niyetinizi keşfetmeniz; değerlerinizi ve aile ilişkinizi sağlıklı tutmanız önemli. Bilen, anlayan, seven gözlerle yaşama bakmak kendi elinizde…
Güler yüzlü, sakin, güvenen, hayata, ailesine şükür duygusu içinde bakan bir anne, bir baba olmak çocuklarınıza verebileceğiniz en büyük armağandır. Çocuklar böyle bir armağanı hak ediyorlar.
Geliştiren Anne-Baba Alıntıları - Sözleri
- Bir toplum, çocuklarına duyduğu saygı kadar uygardır.
- Şunu bilmenizi istiyorum: Kendinizi geliştirmezseniz çocuğunuzu da geliştiremezsiniz. Önceliğiniz kendinizi keşfetme ve geliştirme olmalıdır. Çocuğunuzun hayatındaki en güçlü rol model, en güçlü tanıksınız. Güçlü bir tanık olarak siz çocuğunuza inanırsanız çocuğunuz kendisine inanır, çocuğunuz kendisine inanırsa zaman içinde herkes çocuğunuza inanır.
- Hepimizin içinde güzel söz ve gülümseme bekleyen bir çocuk var.
- Hepimizin içinde güzel söz ve gülümseme bekleyen bir çocuk var...
- Anne-baba çocuğuna inanırsa, çocuk kendine inanır. Çocuk kendine inanırsa, zamanla herkes ona inanır.
- Çocukken hangisi daha baskındı; utandırıldınız mı, umutlandırıldınız mı?
- İnsanın en güçlü tanığı kendisidir.Bu gerçeği keşfeden artık yalan söyleyemez.
- "Çünkü kendine değer vermeyen bir başkasına gerçekten değer veremez."
- İnsanın anavatanı çocukluğudur.
- “İnsanı yoran hayat değil, taşıdığı maskelerdir.” Shakespeare
- Hayallerimiz kendimiz için beslediğimiz umutlardır; hayaller kaybolduğunda umutlar kaybolur.
- Acı gerçek şudur ki, Aile; genellikle hayallerin öldürüldüğü yerdir.
- Çocukluğumuzu hatırlayıp bizim için nelerin önemli, nelerin önemsiz olduğunu bir düşünelim. Aklımızda neler kalmış bir bakalım; alınmayan oyuncaklar, hediyeler mi yoksa söylenmemiş duygular mı?
- Hepimizin içinde güzel söz ve gülümseme bekleyen bir çocuk var.
Geliştiren Anne-Baba İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Geçtiğimiz günler de vefat eden Doğan CÜCELOĞLU'nun okuduğum ilk kitabı. Ailelere öğütler veren yazar; yaşadıklarından, arastirdiklerimdan haraketle sorunlara çözüm yolları öneriyor. Tabiki nasihat kolay uygulamak güç. Anne babalara tavsiye edilir... (Servet Özay)
Ödevim için yazmıştım buraya da atayım dedim :): Kitabın yazarı geçtiğimiz aylarda bedenen aramızdan ayrılan Doğan Cüceloğlu,kendisine sadece ebeveynlere değil topluma da bir bakış getirdiği için şükranlarımı sunup rahmet diliyorum.Her toplumun aileye bakışı ve ailenin yaşanabilir bir şey olduğunu bilmeyiş şekli farklı.Kitapta da bahsedildiği üzere çoğu insan çocuğu yapılan bir şey olarak görüp yaşlılıkta ona bakabilecek bir potansiyel olarak görüyor.Özellikle Batı insanının kendi kabuğundan çıkmayan bireyselci yaklaşımı,Türk insanının ise çocuğu doğduktan sonra dahi kendisinin bir uzvuymuş gibi kendiyle aynı olan(fikren) ve ne yaparsa yapsın ona sonsuz katlanmak zorunda olan insan olarak görmesi gibi sorunları ele alan bir kitaptı. Neredeyse sınırsız denilebilecek bir belleme ve anımsama potansiyeline sahip olan çocukların biz büyükler tarafından sorduğu sorulara verdiğimiz yanıtların-hatta başka deyişle başımızdan savdığımız kelimeler- çocukların merak duygusunu öldürdüğü çok aşikar.Doğuştan adaptasyon yeteneği ile doğan çocuklara yaptığımız yanlışları yazarımız çok net ifade etmiş. Tabi bu yanlışların kaynağı olan bize de değinmiş. Biz büyükler sadece çocuklara değil kendimize karşı da acımasız ve bilgisiziz. Dünyayı keşfetmesine mani olunan çocukların çocukları derken girdiğimiz bir kısır döngünün içinde yaşıyoruz. Ebeveyn olarak farketmemiz gereken soruların başında “Çocuğumuzun sonsuz bir potansiyelle doğduğunu bilip onu bizden ayrı bir birey olarak kabul edip biricik olduğunu ona belli ediyor muyuz?”. Evet onlar yalnız bizim evimize değil aynı zamanda dünyaya doğuyorlar. Çocuğumuza bir ekibin parçası olduğunu öğrettik mi? Öğretmeliyiz. Öğretme kavramını kullanmışken öğrenmenin bir parçası olan deneme-yanılma yöntemini kullanmasına izin vermeliyiz. Çocuklar ikazla değil taklitle-bir bakıma-eğitilirler. Davranışlarımız neslimize yansır. Kendimize olan güvenimiz çocuğa da geçer. Kendine güvenen bir ebeveyni görmek çocukta güven duygusunu geliştirir. Sadece diplomalı anne-baba olmak uygulamadığımız takdirde doğruya değil yanlışa teşvik eder. Uygulamadaki hatalarımızdan biri de çocuğumuzun bir akranıyla ya da yaşça büyük biriyle olan olumlu-olumsuz iletişime karışmak. İletişim gelişimi açısından çok mühim. Problem çözme becerisini kazanması için ya da daha önce de belirttiğim gibi genel tabirle onun potansiyeline güvenmemiz ve onun da(potansiyeline) güvenmesi için onu özgür yetiştirmeliyiz. Bu ebeveynlerde korkuya yol açsa da aslında bu ebeveynlerin kendilerine olan güvensizliğinden kaynaklanıyor. İnsanın toplum tarafından ona yüklenen etiketten ayrı kendine değer vermesi,sevmesi ve çocuğundan önce kendisini eğitmesi gerekiyor. Nitekim insanın kendisiyle uyumlu olduğu halde bir başkasıyla hayatını birleştirmesi ve üremesi daha doğru olur. Anne ve baba olmadan önce çocuk yetiştirmedeki fikirler konuşulmalı ki çocuk doğduktan sonra kritik dönemde çocuk bir çatışma ortamında olmasın. Anne ve babanın hatta kan bağı olan veya olmayan herkesin dünyaya gelmesinden itibaren çeşitli beklentilerle boğduğu çocuklarımıza canının(hayati tehlikesi olmadığı sürece) yanma pahasına bile olsa özgür bırakılması ve hayatı kendi deneyimleyerek öğrenmesi en doğrusu. Böylelikle çocuktaki “yapabilirim” inancı artacak ve kendine güvenecektir. Çocuklarımızın sadece her koşulda yanında olmalıyız doğa zaten onlara gereken gücü verecek ve adaptasyon sağlayacaklardır. Onların hayatına davranışlarımızla örnek olmalıyız. Davranış bilincinde ise ona çeşitli sorumluluklar vererek sorumluluk bilincini oluşturabiliriz.4-5 Yaşlarından itibaren sorumluluk alabilirler. En basitinden sofradan kendi tabaklarını kaldırabilirler. Böylelikle yaşamın bir ekip işi olduğunu kavrayacaktır. Biz istediğimiz için değil doğru ve adil olan olduğu için ona birtakım öğretiler sunmalıyız. Bizim verdiğimiz hayata göre yetişkinliğinde kendisine o edindikleriyle hayat kuracak. Kendi yetiştiriliş tarzımızdaki yanlışları ona da yapmak mevzuyu kısır döngüye sokuyor ve hem aile için hem de dünya için olumsuz sonuç veriyor. Bilinçli anne baba olmanın ödülü hem kendimize bir gurur kaynağı hem de dünyaya bir yarar sağlama durumu. Çocuğumuzla etkileşimimiz sırasında ona gösterdiğimiz tutumun dünyaya olan faydası minimal gözükse de her ailenin bunu uyguladığı takdirde dünyanın nasıl da güzel bir yer olacağını düşünün. Mesela bilinçli anne babaların evde çocuk doğmadan ve doğduktan sonra da çocukların katılımıyla olacak olan toplantılar çok önemli. Aile içindeki etkileşimi kuvvetlendiren bu toplantıların ailemize yaptığı faydalardan bence en mühimi iş dağılımı ve problem çözme becerisi. Kendi seçimini yapan ve sorumluluk alan çocuklar yetiştirmek böylece daha mümkün.Kitapta çok beğendiğim bir cümleyi size aktarayım “Çocuk dıştan yönetilerek değil, onunla kurulan saygılı sohbetle gelişir. Sohbetin buradaki anlamı ne olursa olsun paylaşmak. Dilerim ki başta ülkemiz olmak üzere sağlıklı bireylerden sağlıklı nesillere sağlıklı nesillerden sağlıklı toplumlara erişebiliriz. Doğan Cüceloğlu’na anne babalara başucu eseri olarak sunabileceğimiz bu eseri bize sunduğu için tekrar teşekkürlerimi iletip tekrardan Hak’tan rahmet diliyorum. (ebrar)
Kitap geliştiren anne-baba olmak için öncelikle gelişen bir anne baba olunması gerektiğini hissettiriyor. Kitapta anne-babaları bilinçlendirirken karamsarlığa sürüklemiyor, yüreklendiriyor adeta. Bir ebeveyn neleri bilmesi gerektiğini, farkındalığının ne olması gerektiği konusunda aydınlatıyor. Çocuğun potansiyelinden, anne babanın çocuktan beklentilerinin ne olduğunu düşündürtüyor. İyi anne baba olabilmek için iyi birer eş olmanın gerekliliğinden bahsediyor. Yorgun anne sendromundan söz ediyor. Babanın her koşulda çocuğunun bakımında sorumluluk alması gerektiğinden. Çocuğa karşı yansıtılan değerlerde anne babanın tutarlı olmasının gerekliliğinden. Düzenli aile toplantısı yapılmasının gerekliliğinden ve bu toplantıların nasıl olması gerektiğini akıcı bir şekilde anlatmış Doğan hocamız. Öncelikle anne-babalar kesin okumalısınız. Anne baba olmayı düşünen kimseler sizlerde öyle. Öğretmenler, evet evet siz de okumalısınız. Ayy bu kitabı hayatında çocuğa dokunan herkes okumalı ya. Okuyun, okutun ! (Edanur)
Kitabın Yazarı Doğan Cüceloğlu Kimdir?
Cüceloğlu'nun dilinden...
On bir çocuklu bir ailenin on birinci çocuğu olarak Mersin'in Silifke kasabasında doğmuşum. On yaşındayken annemi kaybettim ve ölümün ne demek olduğunu anladım: artık onu bir daha hiç göremeyecek, dokunamayacak, naz edemeyecektim.
Silifke'de en yüksek dereceli okul olan ortaokulu bitirdikten sonra subay olan ağabeylerimin yanında Ankara ve Kırklareli'nde okudum ve Kırklareli Lisesi'nden mezun oldum. Kırklareli Lisesi'nde ilk aşk şiirimi yazdım.
Ankara Atatürk Lisesi'nde edebiyat ve kompozisyon öğretmenim olan Cahit Okurer bir gün ne olmak istediğim sordu; mühendis olmak istediğimi söyledim. Bilim adamı olmak istemez misin, dedi. Onun etkisi altında İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü'ne yazıldım ve oradan mezun olduktan sonra ABD'de Illinois Üniversitesi'nde doktoramı yaptım. Uzmanlık alanım iletişim psikolojisidir.
Amerika'da doktora öğrencisiyken, benim gibi doktora öğrencisi olan Kaliforniya'da doğmuş büyümüş Emily ile tanıştım ve evlendim. On bir yıl süren evliliğimizde üç çocuğumuz oldu: Ayşen, Elif ve Timur.
Evlendiğimde ne kendimi tanıyormuşum, ne de evliliğin ne olduğunu. Silifke'de büyürken çevremde gördüğüm evlilik, koca, baba modelleriyle Kaliforniya'da büyümüş feminist bir Amerikalı kıza kocalık yapmaya çalıştım. Sonuç: hem ben çok ıstırap çektim hem de Emily'ye acı çektirdim. Benim şimdi yüreğimi en çok yakan çocuklarıma verdiğim acılar. Onlardan dört yıl ayrı yaşadım.
Yaşadığım acılar her şeyi bilmediğimi, öğrenmem gereken çok şey olduğunu gösterdi ve yalnız bilgi yönünden değil, insan olarak gelişmem gerektiğine ikna oldum.
Kendimi geliştirme süreci içinde kitap yazmaya başladım; ilk kitabım İnsan İnsana bu sürecin ilk ürünüdür. Gelişim süreci içinde kazandıklarımı kitaplar yoluyla paylaşmaya devam ediyorum.
Amerika'daki görevimden emekli olup ayrıldıktan sonra Türkiye'de kitap yazmayı sürdürdüm. Kitap yazmanın yanı sıra konferanslar ve seminerler verdim, televizyon programlarına başladım.
Şu devrede önceliğim kitap yazmak.
Ünlü psikolog 16 Şubat 2021 tarihinde İstanbul Beşiktaş 'taki evinde hayatını kaybetmiştir.
Doğan Cüceloğlu Kitapları - Eserleri
- İletişim Donanımları
- Mış Gibi Yaşamlar
- Bir Kadın Bir Ses
- İçimizdeki Çocuk
- İnsan İnsana
- Savaşçı
- Öğretmen Olmak
- Onlar Benim Kahramanım
- İçimizdeki Biz
- Başarıya Götüren Aile
- Damdan Düşen Psikolog
- Korku Kültürü
- Mış Gibi Yetişkinler
- Gerçek Özgürlük
- İnsan İnsana Sohbetler 1
- Derviş'in Aklı
- Geliştiren Anne-Baba
- Evlenmeden Önce
- Öğretmenim Bir Bakar mısın?
- İletişim ve Etkili Yaşam Semineri
- İnsan ve Davranışı
- Var mısın?
Doğan Cüceloğlu Alıntıları - Sözleri
- Olgun insan şu özelliklere sahiptir: (1) iyi belirlenmiş benlik sınırları vardır; (2) kendini değerli bulur; (3) yaşamın değişik yönleri arasında denge kurar; (4) duygularını tanır ve ifade eder. (İçimizdeki Çocuk)
- Yarın dağların yerini değiştireceğini hayal ediyorsan, bugünden küçük taşları kaldırmaya başlamalısın. (Onlar Benim Kahramanım)
- "Ama ben hiç akıllanmadım... Yok sayılmışlığın farkında bir deliyim hâlâ..." (Bir Kadın Bir Ses)
- Kitabın ilk hâlini değerlendirmesini istediğim Milli Eğitim Müdürlüğü görevini yürüten değerli bir eğitimci dostum bana şöyle yazmış: "Öğretmen, aslında her biri saklı, potansiyel bir rezerv olan öğrencilerini açığa çıkaran bir maden mühendisi olmalı. Sınıfın en akıllı ve en yaramaz çocukları bilinir, diğer rezervler hep saklı kalır. İşte öğretmen asıl bu öğrencileri ortaya çıkaran olmalıdır!" Çok güzel bir benzetme : Toprağın altında gömülü, saklı maden rezervini ortaya çıkaran bir mühendis olmak! (Öğretmenim Bir Bakar mısın?)
- “Kim olduğun o kadar bağırıyor ki ne dediğini duyamıyorum.” (Var mısın?)
- "Özgürlüğünün sorumluluğunu alan ve bu sorumluluğun gereğini yapan insan benim gözümde bir kahramandır." (Onlar Benim Kahramanım)
- Hüznünüzü kaybetmeyin. Acınızı ucuza satmayın. (Gerçek Özgürlük)
- Hayallerimiz kendimiz için beslediğimiz umutlardır; hayaller kaybolduğunda umutlar kaybolur. (Geliştiren Anne-Baba)
- Öyle yorgunum ki.. . . (Bir Kadın Bir Ses)
- İnsanlarla münasebetin ateşle münasebetin gibi olsun. Çok uzaklaşma donarsın çok yaklaşma yanarsın SADİ ŞİRAZİ (İletişim Donanımları)
- Genetik yapının çalışma şekli evrenseldir. (İnsan ve Davranışı)
- Bir nazlı kuşa benzer Çocuk dediğin. Ev ister, ekmek ister Öpülmek okşanmak ister. Cahit Külebi (Başarıya Götüren Aile)
- Bence bir ülkenin bir numaralı sorunu , her öğrencinin yetenekleri doğrultusunda tırmanabileceği yere kadar tırmanmasına imkan sağlamaktır. (Derviş'in Aklı)
- "Bence dünyada öğretmenlik gibi hiçbir meslek yok ki sadece bir saatlik bir dersle bile bir insanın kaderini etkileyebirsin". (Öğretmen Olmak)
- “Sevgi ve anlayışla hareket eden hiç kimse kaybetmez; veren de kazanır, alan da!” (Öğretmenim Bir Bakar mısın?)
- Korku ortamına alışmış bu insanlar, korku ortadan kalkınca, iyi muamele eden kişiyi zayıf olarak görürler. (İletişim Donanımları)
- "Ruhen çöken insanın şevki kaybolur. Bir insana yapılabilecek en büyük kötülük budur." (İçimizdeki Biz)
- Hepimizin içinde güzel söz ve gülümseme bekleyen bir çocuk var... (Geliştiren Anne-Baba)
- Kendini bil ve çıkabildiğin yere kadar çık. (Derviş'in Aklı)
- Her din, kendi tarihi içinde belirli devrelerde yozlaştırılmış ve yobazların hakimiyeti altında kalmıştır. (İnsan İnsana)
Editör: Nasrettin Güneş