diorex
Dedas

Gökteki Kuşlar - Karl Ove Knausgaard Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Gökteki Kuşlar kimin eseri? Gökteki Kuşlar kitabının yazarı kimdir? Gökteki Kuşlar konusu ve anafikri nedir? Gökteki Kuşlar kitabı ne anlatıyor? Gökteki Kuşlar PDF indirme linki var mı? Gökteki Kuşlar kitabının yazarı Karl Ove Knausgaard kimdir? İşte Gökteki Kuşlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 26.12.2022 05:00
Gökteki Kuşlar - Karl Ove Knausgaard Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Karl Ove Knausgaard

Yayın Evi: MonoKL

İSBN: 9786057072207

Sayfa Sayısı: 100

Gökteki Kuşlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İçimdeki bu aidiyetsizlik duygusu çok güçlüydü. İşte tam da bu nedenle Kierkegaard’un kitabı bende bu kadar büyük bir etki yaratmıştı. Çünkü kitapta oraya açılan bir kapı vardı.

Kırdaki zambak ve gökteki kuş.

Onlar Tanrı’nın Krallığı’ndalardı. Ve bizim için bu krallığa yol, onlardan geçiyordu, onlar gibi olmaktan.

Sahi neydi onlar?

Her şey onlar ve çevrelerindeki dünya ile aralarında bir aykırılık olmamasıyla ilgiliydi. Geleceğin olmamasıyla ilgili. Tanrı’nın Krallığı, kırdaki zambakla gökteki kuşun her zaman içinde yaşadığı anda gizliydi.

Kuş ânı yaşıyordu, bu yüzden atmacanın yavrularını alıp götürdüğü aynı yere son dört senedir tekrar tekrar yuva yapabiliyordu. Onun için geçmiş ya da gelecek yoktu, yalnızca bir zaman sonra doğacak olan yavruları ve yuvası vardı. Atmacanın gelip onları kapması o anda var olan bir gerçek değildi onun için, bu yüzden bunu düşünüp ona göre yaşamıyordu...

Kuşun başına gelen şeyler onun kontrolünde değildi, bu nedenle onu ilgilendirmiyordu.

Bizim için de böyle düşünmek mümkün müydü?

Başımıza gelen şeylerin bizi ilgilendirmediğini?

Böyle düşünmek bizi ızdıraptan ve acıdan özgür kılabilirdi. Bize Tanrı’nın Krallığı’nın kapılarını açabilirdi...

Karl Ove Knausgaard

Gökteki Kuşlar Alıntıları - Sözleri

  • Yaşamanın en büyük dışavurumunun uyku olduğu bir varoluş hayal edilebilir miydi? Cansız olmaktan çıkıp uykuya geçmek ama asla uyanamamak?
  • Hiçbir şey vermeyen ama sürekli etrafından bir şeyler bekleyen birisi.
  • Kırdaki zambağın ve gökteki kuşun sahip olduğu tek şey buydu. Onu ertesi günün sabahında hangi kötülük beklerse beklesin en büyük keder anında bile kuş, neşeyle dolup taşabiliyordu. Keder ve bir sonraki gün onu ilgilendirmiyordu. Tüm bunların yükünü Tanrı'ya havale etmişti
  • Bir insan ancak bir başkasıyla bütün olup tamamlanabilirdi.
  • Rüzgâr ona boyun eğdirdiğinde bile ot gibi itaatkâr olabilmek...
  • Bazen rüzgârın yükselmesiyle ağaçların âdeta parmak ucunda yay gibi gerilip ardından rahatlayıp kendilerini saldıklarını hissediyordum.
  • ... bu manzara bana ait değil... Ben de ona ait değilim. Sadece ona dışarıdan bakan, içinde gezinen biriydim.
  • Buna ulaşabilmek için Tanrı'ya mutlak bir güven ve mutlak bir bağlılık göstermek gerekiyordu. Kırdaki zambağın ve gökteki kuşun sahip olduğu şey buydu. Onu ertesi günün sabahında hangi kötülük beklerse beklesin, en büyük keder ânında bile kuş, neşeyle dolup taşabiliyordu. Keder ve bir sonraki gün onu ilgilendirmiyordu. Tüm bunların yükünü Tanrı'ya havale etmişti.
  • Ama iyiliğin özünde yatan gerçek anlam neydi? İyi olmakla güçsüz olmak arasındaki çizgi nereden geçiyordu? Sahi aralarındaki fark neydi?
  • Kuşun başına gelen şeyler onun kontrolünde değildi, bu nedenle onu ilgilendirmiyordu. Bizim için de böyle düşünmek mümkün müydü? Başımıza gelen şeylerin bizi ilgilendirmediğini? Böyle düşünmek bizi acıdan ve ızdıraptan özgür kılabilirdi. Bize tanrının krallığının kapılarını açabilirdi. Gülümsediğimi fark ettim. Buna ulaşmak için tanrıya mutlak bir güven ve mutlak bir bağlılık göstermek gerekiyordu.

Gökteki Kuşlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

‘Yaşamanın en büyük dışa vurumunun uyku olduğu bir varoluş hayal edilebilir miydi? Cansız olmaktan çıkıp uykuya geçmek ama asla uyanamamak.’ . Kardaki zambak ve gökteki kuş. Yaşam ve ölüm. Gençlik ve yaşlılık. Yavaş yavaş biten hayatı anımsatan bir novella Gökteki Kuşlar. Hayata merhaba diyenlerle, vedalaşanların – vedalaşacaklarını şimdiden hissedenlerin bir arada olduğu. Bir anne, kızı ve torunu etrafında dönen birkaç gün, belki biraz da geçmişin kırıntıları. An’ın fotoğrafını çekiyor Knausgaard. Ve tek solukta bitiveriyor Gökteki Kuşlar. Kitabın başından sonuna kadar büyük bir şeyler olmasını bekliyorsunuz. Ama oluyor mu? Benim için hayat da öyküler gibi büyük şeyler olmaksızın da güzel. Bu kitap gibi. Karl Ove Knausgaard yine içimize değen cümleler kuruyor, bizi bizimle bırakıyor. . Buket Tellioğlu çevirisi ve Stephen Gill’in fotoğraflarıyla ~ (Hülya Açılan)

Üç kuşak kadının hikayesini gökteki kuşların metaforuyla dingince, bir masal dinler gibi okudum. Tanışma kitabımdı Karl Ove Knausgaard ile. Memnun olduk. Bildiğimiz kuzey sadeliğiyle büyükanne-anne-torun hikayesi. Kuşlar ve atmacanın ilişkisi. Doğanın harika tasviri ve yeni güne uyanmanın dupduru anlatılışı. Atmacanın yavruları çalmasına rağmen kuşların hep aynı yere yuva yapması 'an'ı yaşadıklarının göstergesi. Peki bu üç kuşak kadının hayatında da geçerli olabilir mi? Anlamak, anlatmak, yaşamak üzerine Gökteki Kuşlar. Severek okudum. Keyifle okuyun. (Çağla)

Karl Ove Knausgaard'ın bu kez bir novellası ile karşılaştık, Monokl Yayınları aracılığı sayesinde.Karl Ove Knausgaard'ın Kavgam ve Mevsimler serileri yazarın yaşamına odaklanıyordu.İlk kez kendi yaşamından yola çıkmadığı bir kurgu okumuş olduk.Yaşamından esintiler varsa da  okuyucu olarak hissetmedim. Knausgaard, arkadaşı Stephen Gill'in "Direk"  adı altında derlediği fotoğraflarını görünce bu novellayı yazmayı düşünüyor. Kitapta da bu fotoğraflar yer alıyor zaten. İçinde kuşların, felsefenin, doğanın, aile ilişkilerinin bulunduğu, incelikli, yumuşacık bir kitap Gökteki Kuşlar. Kierkegaard'ın Kırdaki Zambak ve Gökteki Kuş Üç Dini Sohbet adlı kitabı ile de tanışmak için  bir merak uyandırıyor bu novella. (Özlem Akbaş)

Gökteki Kuşlar PDF indirme linki var mı?

Karl Ove Knausgaard - Gökteki Kuşlar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Gökteki Kuşlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Karl Ove Knausgaard Kimdir?

Norveç Oslo'da doğmuş olan yazar Karl Ove Knausgaard, tüm dünyada edebi bir sarsıntı yaratan Kavgam adlı 6 kitaptan oluşan romanlar serisi ile tanınmaktadır. Kavgam'ın ilk kitabı 2009'da basıldıktan hemen sonra beş milyon nüfuslu Norveçte büyük bir sansasyon yaratarak yarım milyonluk bir satış hacmine ulaşmıştır. Serinin etkileri dalga dalga yayılarak Amerika ve Avrupa'yı derinden sarsmıştır. Kavgam kısa bir süre içinde 22 dile çevrilmiş ve Knausgaard'ı dünyanın en sıradışı edebiyat fenomeni haline getirmiştir. Yazar şu an İsveç Österlen'de yine bir yazar olan eşi Linda Boström Knausgaard ve 4 çocuğu ile birlikte yaşamaktadır.

Karl Ove Knausgaard Kitapları - Eserleri

  • Kavgam
  • Aşık Bir Adam
  • Çocukluk Adası
  • Karanlıkta Dans
  • Sonbahar
  • Bahar Yağmurları
  • Kış
  • Gökteki Kuşlar
  • Son
  • İlkbahar
  • İstemsiz
  • Yaz
  • My Struggle

Karl Ove Knausgaard Alıntıları - Sözleri

  • “…ağaçlar fabrikalardı, güneş ışığı ve sudan, güzel ve girift desenli yapraklar üretiyorlardı.” (Aşık Bir Adam)
  • O sıralar yaşamda pek çok şey biri olmanın yörüngesindeydi; hırs güçlüydü ama hırslı bir yaşam kör de olduğundan kısıtlanıyordu. (Sonbahar)
  • İnsanların bir ufuk noktası vardır, bunun içine girip dışına çıkarız, burada başkalarının gözünde belirliden belirsize, belirsizden belirliye dönüşürüz. (Kış)
  • İnsan, ağırlığını duyumsayamadığı bir dünyada neden yaşamak istesin? Biz yalnızca imgeler miyiz? (Kavgam)
  • Hoşça kal de Ağırlandığın yere Sürgit eylenme Sevgi dönüverir nefrete Gelen gitmek bilmezse (Kış)
  • Bizimle onlar arasındaki asıl fark bizim düşünmemiz, onların düşünmemesi değil; bizde olan ahlakın onlar da olmaması. (Yaz)
  • Ama iyiliğin özünde yatan gerçek anlam neydi? İyi olmakla güçsüz olmak arasındaki çizgi nereden geçiyordu? Sahi aralarındaki fark neydi? (Gökteki Kuşlar)
  • "Önüme çıkan tüm engelleri aşabileceğim, yapabileceklerimin sınırsız olduğu duygusuna kapılıverdim oracıkta. Yazmakla ilgili değildi bu, başka bir şeydi, sınırsızlıktı bir tür, sanki o anda hemen kalkıp yürüyebilir, dünyanın sonuna kadar gidebilirdim." (Bahar Yağmurları)
  • Âşık olunur muydu yarım saatte? Evet, kesinlikle olunurdu. Tanımadığım, hakkında neredeyse hiçbir şey bilmediğim biri bütün duygularıma egemen olabilir miydi? Olmuştu işte. (Bahar Yağmurları)
  • Kitapların en önemli özelliği onları yalnız okuyor olmam ve kendimi asla yalnız hissetmememdi (İstemsiz)
  • Söğüt, yaşamın meşale taşıyıcısıdır, bizler de öyleyiz, içimizde sönen yaşam çocuklarımızda sürer. (Sonbahar)
  • “Kalp için hayat basittir: Atabildiği kadar atar. Sonra durur.” (Kavgam)
  • “Dünyaya anlam veren göz sürekli bir olasılık..” (Aşık Bir Adam)
  • Bir yazar için en önemli iş yazmak değil, okumaktı. (Bahar Yağmurları)
  • İnsanlar göründüğü gibi değildir ve bir çiftin ortak bir maskeye bürünmesi kolaydır, zira artık ayrılmış olan pek çok mükemmel çift tanımıştım; fakat uyum ve karşılıklı güveni taklit etmek mümkün değildir. (İlkbahar)
  • Onlara göre burnum havadaydı, kendimi bir halt sanıyordum, başkalarının beğendiklerini değil tuhaf şeyleri beğenmem gerekiyordu hep. (Çocukluk Adası)
  • Günlük yaşam, nesneleri yok ediyor, günlük yaşam, içine düşen her şeyi unutulmaya mahkûm eden bir alan gibi. (Kış)
  • Rüzgâr ona boyun eğdirdiğinde bile ot gibi itaatkâr olabilmek... (Gökteki Kuşlar)
  • Bir şeyi az bildiğinde, o yoktur. Bir şeyi çok bildiğinde, o yoktur. Yazmak var olanı, bildiklerimizin gölgesinden çekip çıkarmaktır. Yazmanın olayı budur. Orada olanlar değil, orada ne gibi eylemlerin gerçekleştiği değil, bizzat orasıdır. Orası, yazmanın mekanı ve amacıdır. (Kavgam)
  • Ben bir ağaca baktığımda, var oluş ile yok oluşu arasında kalan zamanda büyüyen bir canlının gelişigüzel ve kör yanlarını görüyordum. Bir ağda çırpınan parlak balıkları gördüğümde de aynısını, var oluşu ile yok oluşu arasında büyüyen kör ve gelişigüzel canlıları görüyordum. Nazi toplama kampları fotoğraflarında insanı da böyle görüyordum. Kollar, bacaklar, kafalar, karınlar, saçlar ve cinsel organlar. Bunun benim bakışımla ilgisi yoktu, tıpkı benim gördüğüm gibi görülüyordu bu insanlar o zaman, işte bu yüzden birçok insan bu katliamların tanığı, hatta parmağını bile kımıldatmadan suç ortağı olabilmişti. (Son)

Yorum Yaz