Graziella - Alphonse de Lamartine Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Graziella kimin eseri? Graziella kitabının yazarı kimdir? Graziella konusu ve anafikri nedir? Graziella kitabı ne anlatıyor? Graziella PDF indirme linki var mı? Graziella kitabının yazarı Alphonse de Lamartine kimdir? İşte Graziella kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Alphonse de Lamartine
Çevirmen: İrem Özkaşıkçı
Orijinal Adı: Graziella
Yayın Evi: Babıali Kültür Yayıncılığı
İSBN: 9789944118149
Sayfa Sayısı: 128
Graziella Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Sana beni seviyor musun? diye asla sormayacağım ama ben seni seviyorum, seni seviyorum, seni seviyorum!"
Yüreğini bu üç kelimeye odaklamış gibi görünüyordu.
"Şimdi, hor gör beni, alay et, ayaklarınla ez! Paçavralarının içinde kraliçe olduğunu sanan bir deliymişim gibi dalga geç benimle istersen.
Beni herkesin ağzına sakız et!" Evet onlara da şunu söyleyeceğim:
Evet, onu seviyorum! Siz de benim yerimde olsanız, aynı şeyi yapar, ya ölürdünüz
ya onu severdiniz..."
Romantik ekolün üstadı Alphonse de Lamartine'den, duyguların ve hayallerin eşsiz anlatımıyla, klasikleşmiş bir roman GRAZIELLA
(Tanıtım Bülteninden)
Graziella Alıntıları - Sözleri
- Köleleşip de yıpranmayan tek yürek yoktur. ____
- "..bir ruh ve hayal ağrısıydı benimki.." _____
- Sayfaları karıştırmayı bilenler için her aile bir hikâye hatta bir şiirdir.
- Zaman, ilk aşkın izlerini yeryüzünden çabuk siliyordu, ama yürekten hiç silemiyordu.
- Emek ve cesaretle yeniden satın alabileceği şeylerin uğruna gözyaşı dökmemeli insan. Yalnızca üzüntüyle harcanan insan hayatı geri gelmez. Bir günlük gözyaşı, bir yıllık çalışmadan daha çok güç tükettirir.
- « Yediği ani darbeyle sersemleyen, acıyan yerini fark edemeyen ama her yeri sızlayan biri gibiydim.»
- "İnsan hatırladıkça tekrar yaşar. Bu da yaşamak demektir." ______
- “Emek ve cesaretle yeniden satın alabileceği şeylerin uğruna gözyaşı dökmemeli insan.." ____
- Ve çabuk unutulmak ikinci tabutudur ölülerin..
- ".. , bu neşeli ve şen şakrak haliyle zamanın ve ölümün kalıntıları arasında gençlik abidesi gibiydi."
- Sayfaları karıştırmayı bilenler için her aile bir hikâye hatta bir şiirdir. ______
- Sana ‘Beni seviyor musun’ diye asla sormayacağım. Ama ben, seni seviyorum, seni seviyorum, seni seviyorum!”
- Ölü bedenin nerede uyuyor, arkandan hâlâ ağlayanlar var mı bilmiyorum, ama senin gerçek mezarın benim ruhumda. Bütünüyle oraya gömüldün sen. Sevdim, sevildim. Başka güzellik ve sevgi ışıkları karanlık yolumu aydınlattı. Cenneti anlamamız, hissetmemiz ve arzulamamız için ilahi kudretin halkettiği ruhlar, sanki içlerindeki en gizli güzellik, temizlik, kutsallık hazinelerini göstermek için bana açıldılar. Ama hiçbir şey senin gönlümdeki ilk görünümünü solduramadı. Yaşadıkça düşüncemdeki sana daha da yakınlaştım. Hatıran, babanın kayığındaki, dumanı rüzgarla dağılan ve bizden uzaklaştıkça daha da parlayan, ateşler gibi. Ölü bedenin nerede uyuyor, arkandan hâlâ ağlayanlar var mı bilmiyorum, ama senin gerçek mezarın benim ruhumda. Bütünüyle oraya gömüldün sen. Adın boş yere aklıma gelmiyor. İsminin telaffuz edildiği dili seviyorum. Kalbimin derinliklerine damla damla sızan, hatıranın üzerine gizlice düşen ve onu mis gibi kokutan bir damla daima vardır.
- İnsan her yerde insandır. Hassas yaradılışı hep aynı içgüdüleri barındırır; .. ister Roma’nın Parthenon’unda, Saint-Pierre’inde olsun, ister Procida’nın kayaları üzerindeki fakir bir balıkçının kayığında.
- Kalbimiz kıyafetle değişmez.
Graziella İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kumdan Bir Yürekte Kök Salan Deniz Çiçeği: Grazziella: Romantizmin ilk büyük şairlerinden biri olarak kabul edilen Lamartine'nin Graziella (1849) isimli bu romanı romantizm akımının ilke ve niteliklerini en iyi yansıttıldığını düşündüğüm eserlerden biri. Her ne kadar romantik biri olduğumu düşünmesem de bu kitabı her aklıma geldiğinde okumak, beni romantik biri yapıyor sanırım :) Sonunu bildiğim halde gözlerimin dolmasına da engel olamıyorum üstelik. Graziella'nın saf ve temiz aşkı, kitabın sonunda yer alan "İlk Pişmanlık" şiiri, okuyan her okuyucunun kalbinde dokunaklı bir iz bırakacağını düşünüyorum. Grazziella; hürriyet fikriyle (syf. 10 - 15), doğanın yeniden keşfedilişiyle( Roma ve Napoli kırsalını doğa ve tarihi ihtişamının anlatılması), duyguların ön planda yer alışı, hüzünlü ve melankolik atmosferiyle, Hristiyanlık duygusu ( kahramanın, Graziella' nın ruhunun ölümsüzlüğüne inanması) ve ölüm temasıyla benim gözümde romantizm akımının en başarılı örneklerinden... Romantik kimliğiyle şiiri tanımlayan Lamartine : 'Şiir kişisel, derin düşünceye ve hayal gücüne bağlı olacak, özellikle içten ve derinden gelecektir.' demiş. Ve kitabın sonunda yer alan ' İlk Pişmanlık' şiiriyle romantik şiirin de en güzel örneklerinden birini vermiştir. Ruh halini yansıtan tasvirleri ve iç dünyasında yaşadığı pişmanlığını, sanatkarane bir şekilde dizelere dönüştürmüş. Kitabın konusuna kısaca değinmek gerekirse; ailesinin işleri için Toskana'ya giden kitabın baş kahramanı, Roma ve Napoli'yi gezmeden ülkesine dönmek istemez. Arkadaşı ile birlikte yaz gecelerinde Napoli'de geçirdikleri birkaç aydan sonra bir balıkçının yardımıyla Napoli denizini gezmeye karar verirler. Fırtınaya yakalandıkları bir gün yaşlı balıkçının Procida'da yer alan üzüm bağları ve incir ağaçları arasındaki evinde misafir olurlar. Orada kaldıkları günlerde balıkçı ve ailesine yardım eden Lamartine, şairane bir biçimde betimlediği balıkçının 16 yaşındaki kızına aşık olur. Ancak kendi ifadesiyle nankör bir yaşta olan ve aptalca gururuna yenik düşen Lamartine, Graziella 'nın temiz ve saf aşkına karşılık veremez. Lamartine için bu aşk unutulmamamıştır ama gönlünde perdelenmiştir! 12 yıl sonra Procida' ya döndüğünde ne Graziella' yı ne de ondan kalan bir iz bulacaktır... Yaşananlar için yazdığı 'İlk Pişmanlık' şiiriyle Graziella'dan af dileyen, affedildiğine inanan Lamartine, okuyanlardan da kendini affetmesini istemiştir. Ne denebilir ki kimse sınanmadığı bir acının, aşkın yargıcı olamaz, sanırım... " Yüreğim kumdandı gerçi o zaman ama, Ischia Adası’nın kumsalında açan harikulade zambaklar gibi o da benim gönlüme kök salan bir deniz çiçeğiydi." (s.94) (The Misanthrope)
Pişmanlık.. Kabuk tutmayan açık yara. Özellikle sevenler için hatıraların tuz görevi gördüğü, kesintisiz sızıların geçmeyeni. Bir insan sevdiğinden utanır mı ? Yokluğunda, ruhunun hastalığını bilirken hemde. Yüreğinde , aklında , ruhunda , yer etmişken. Genç adam kitaplarda ki gibi bir amaç uğruna feda edilmiş bir yaşamın başrolü olmak istiyordu. Zengin hayatında sadece o insanların kalıpları içinde yaşıyordu. O yüzdendir ki türlü türlü maceralara atılırken yolları karşılaşmıştı Graziella ile. Arkadaşı ile bir balıkçının yanında çalışırken hayatın diğer yüzünü gerçekliği görmeyi seviyordu genç adam. Denize kayıkla açıldıkları bir gün fırtınaya maruz kaldıklarından balıkçı amcanın evinde misafir oluyorlar. Graziella'yı ilk orada görüyor. Yaşantı şartları o kadar farklı ki bazen kendini gerçek bir ailenin yanında gibi hissediyor , bazen yabancılaşıyor. Olaylar , hisler birbirine karıştıkça iki genç bunları kendi iç dünyalarında çözmeye ve anlam kazandırmaya çalışıyor. Ve gerçek sevgi yerleşiyor kalplerine. Genç adama göre aşkına sahip çıkan , hatta ikisi arasında gerçek aşkı yaşıyor olan Graziella gibi geldi bana. Yaşantısının kalıpları içine işlemeseydi belki mutlu olmaktan, sevmekten, sevdiği birini tanıtmaktan, yanında bulunmasından utanmazdı Genç adam. Peki şiirdeki pişmanlık neye karşı ? Sevgisine sahip çıkamayaşına mı ? Mutluluğunu kaybettiğine mi ? Graziella'nın aşkı için yaptıklarının 10/1 i yapamamış oluşundan mı ? Genç adamın ilk başta bir düşüncesi vardı; "Gerçek mutluluğu ancak kaybettikten sonra tanır." Anladım ki kader bazen insana kendi ile alakalı çok şey söyletebiliyor. Umarım sevgimiz için pişmanlık duyacağımız günler olmaz ve umarım sevdiğini söylediği halde karşısındaki insandan utanacak kalplerde yerimiz olmaz. (Dem)
Graziella: Saflıgın ve masumıyetın anlatıldıgı duygu yuklu bir kıtap Tavsıye uzerıne okudugum ve akıcı bir dıle sahip olan bu eserı heyecanla okudum Ilk edapta gayet iyi ılerlıyordu ve sonrasında duygu yuklu ask ıtırafları ve kavusmaları vardı Bazı klasık hıkayeler gıbı cok guzel gıden bır askın nasıl harcandıgınıda gormus oldum Herseye ragmen okumaya deger bır eserdı Okumak isteyenlere de gonul rahatlıgıyla tavsıye edebılırım. (Esmer)
Graziella PDF indirme linki var mı?
Alphonse de Lamartine - Graziella kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Graziella PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Alphonse de Lamartine Kimdir?
Alphonse Marie Louise Prat de Lamartine (Alphonse-Marie-Louis de Prat de Lamartine) (21 Ekim 1790 - 28 Şubat 1869), Fransız yazar, şair ve politikacı.
Graziella, Göl, Şairane Düşünceler gibi kitapları romantik edebiyatın en ünlü yapıtları arasına girmiş bir edebiyatçıdır. Çeşitli tarih kitapları da yazan Lamartine'in Jirondenlerin Tarihi adlı yapıtı Fransa’daki 1848 ihtilalinin düşünce zeminini oluşturan eserlerdendir.İhtilalden sonra ülke yönetiminde önemli görev almış; Dışişleri Bakanlığı’nı üstlenmiş bir siyasetçidir.
Bir “Türk dostu” olan yazar, Türk tarihi ve Türkiye izlenimlerini Doğuya Seyahat, Doğuya Yeni Seyahat ve Türkiye Tarihi adlı eserlerinde aktarmıştır.
Yaşamı
21 Ekim 1790 tarihinde Fransa'da, Paris'in güneydoğusunda yer alan Macon'da dünyaya geldi. Krala çok sadık, Katolik bir aristokrat ailenin çocuğu idi.Lyon'da ve Belley'de öğrenim gördü. Gençliğinde orduya girmek veya diplomatik bir görev almak istiyordu ama ailesi, ülke Napolyon tarafından yönetildiği sürece devlet hizmetine girmesine izin vermedi. Bu nedenle gençlik yıllarında avare bir aristokrat hayatı yaşadı. Hıristiyanlık dininde karşılaştığı tezatlıklar dininden soğumasına, uzaklaşmasına ve sebep oldu; kalp temizliğini esas alan transandantalizm felsefesine bağlandı. 1811-1812'deki İtalya seyahati sırasında Napoli’de Antoniella adlı bir işçi kızla yaşadığı aşk onu çok etkiledi, 1815'te ölen bu sevgili, birçok şiirine ilham kaynağı oldu.
1814'te Napolyon Elbe Adası'na sürgüne gidip Bourbon Hanedanı Fransa tahta oturunca Kral XIII. Louis'nin muhafız birliğine girdi ama kısa süre sonra Napolyon’un Elbe'den kaçıp Paris'e dönüşü yüzünden İsviçre’ye kaçmak zorunda kaldı. Napolyon'un Waterloo Muharebesi'nde yenilmesi ve Bourbonlar'ın Fransız tahtını gele geçirmesinden sonra ülkesine dönen Lamartine, askerlik mesleğini bıraktı; kendisini edebiyatla uğraşmaya verdi.
1816'da sağlık sorunları nedeniyle kaplıca tedavisi için gittiği Aix-les-Bains’de Julie Charles adlı evli bir kadınla tanıştı. Bourget Gölü kıyısındaki gezintileri sırasında aşık olduğu Julie, ona ünlü “Le lac” (Göl) adlı şiiri için ilham verdi ve 1817'de hayatını kaybetti.
1820'de ilk şiir derlemesi olan “Méditations poétiques” (Şairce Düşünceler) adlı eserini yayımladı. Şair, bu eser ile büyük bir başarı kazanarak Fransız Edebiyatının genç romantik kuşağı arasında önemli bir yer edindi. Aynı yıl Napoli’de Fransız elçiliğinde elçilik katibi olarak atanan Lamartine, o günlerde Maria-Ann Birch adlı bir İngiliz hanımla evlendi. Bu evlilikten 1822'de kızları Juliadünyaya geldi.
Lamartine, 10 yıl boyunca Napoli ve Floransa’da görev yaptı ve şiir yayımlamaya devam eti. Bu dönemde yayımladığı başlıca eserleri “Mort de Socrates” (Sokrat’ın Ölümü) ve “Harmonies poétiques and religeuses” (Şairce Dini Ahenkler)'dir. 1829’da Paris'teki Fransız Akademisi'ne üye seçildi.
Büyük Doğu Seyahati
1830'da Fransa tahtına Louis-Philippe’in geçmesinden sonra politikaya atılmak için diplomatik görevlerinden istifa eden şair, seçimleri kaybedince karısı ve kızını yanına alarak özel bir gemi ile doğu seyahatine çıktı. Seyahatleri, tamamı Osmanlı Devleti sınırları içinde bulunan Lübnan, Filistin, Suriye ve İstanbul'u kapsıyordu. Hasta olan kızı Julia bu seyahat sırasında hayatını kaybedip Beyrut’ta toprağa verilince uzun sure şehirden ayrılamadı.Kızının ölümünden duyduğu umutsuzluk, Géthsémani adlı eserinde ifade buldu.
1833’te milletvekili seçildiği haberinin gelmesi üzerine seyahatini sonlandırarak Anadolu ve Almanya üzerinden dönüş yoluna girdi. İstanbul'u ziyareti sırasında padişah Abdülmecit tarafından iyi karşılandı, kendisine refakat etmek üzere Namık Paşa ve Halil Rıfat Paşa görevlendirildi. Seyahat hatıralarını 1835 yılında dört cilt halinde bastırdı.
Siyasi yaşamı
1833'te parlamentoya giren Lamartine, iyi bir hatip olarak ün yaptı. Başlangıçta liberal bir mutlakiyetçi iken gittikçe daha demokratik görüşere sahip oldu. 1842’den itibaren “burjuva kral” Louis-Philippe’e muhalefeti gittikçe arttı ve Temmuz Monarşisi’ni sonlandıran “akşam ziyafetleri” adlı siyasi kampanyada aktif rol aldı. 1847’de “ Histoire des Girondins” (Jirondenlerin Tarihi) adlı sekiz ciltlik eseri yayımlayan Lamartine, Jirondenler’in tarihini kadar; kendi siyasi görüşlerini anlatıyordu. 1848’de aniden gelişen Şubat Devrimi’nde önemli bir figür olarak yer aldı. Bu devrimi “1848 Devriminin Tarihi” adlı 2 ciltlik eserinde anlattı.
Devrim sonrası oluşturulan geçici hükümette Dışişleri Bakanlığına getirildi. 24 Şubat 1848’e başladığı bakanlık görevi, 11 Mayıs 1848’te son buldu. Bu dönemde ülke yönetiminin emanet edildiği beş kişilik komitenin bir üyesiydi. ve birkaç aylık bir süre için Avrupa’'nın en öndegelen siyasetçilerinden birisi olmuştu. İçinde yar aldığı geçici hükümet, soyluluk ünvanlarını kaldırdı politik suçlardan idam cezasını kaldırdı; Fransa kolonilerinde köleliği kaldırdı.
Lamartine Ocak 1849'da cumhurbaşkanlığına aday olduysa da sadece birkaç bin oy alabildi ve üç ay sonraki seçimlerde meclise de giremedi. Köleliğin kaldırılmasından iki yıl sonra 1850'de kaleme aldığı ve Haiti’deki köle devrimini konu alan Toussaint Louverture adlı oyunu çok popüler oldu.
1850'de ikinci kez İstanbul'a gitti, Sultan Abdülmecit ile görüştü. III. Napolyon bir darbeyle imparatorluğunu ilan etmesi üzerine siyasetten tamamen ayrıldı.
Aydın’da çiftlik tasarısı
Lamartine, siyasi kariyeri sırasında birikimlerini kaybetmiş ve büyük maddi sıkıntı içine girmiş olduğundan ülkesinden ayrılıp Türkiye'ye yerleşmek istedi. Sultan Abdülmecit'e bir mektup yazarak çiftlik kurmak üzere İzmir veya Marmara yakınlarında kendisine bir arazi verilmesini talep etti. Hükümet, Burgaz Ovası olarak anılan bölgede 38 bin dönümlük toprağın, mülkiyeti sadrazam Mustafa Reşid Paşa üzerine geçirilmek şartıyla Lamartine'e kiralanması ve kira bedelinin hazinece ödenmesine karar verdi.Lamartine, Osmanlı yönetimi ile 25 yıllık kira sözleşmesi imzaladı ama çiftliğin işletilmesi için gerekli sermayeyi karşılayamadı ve projeden vazgeçmek zorunda kaldı.
Lamartine, Osmanlı yönetimine minnetinin bir ifadesi olarak sekiz ciltlik Histoire de la Turquie (Osmanlı Tarihi) adlı eserini yazdı. Eser, 1859’da Paris’te yayımlandı.
Son yılları
1851'den sonra hayatını yoksulluk içinde geçiren Lamartine, 1863'te eşini uzun ve acı veren bir hastalıktan sonra kaybetti. 1867'de geçirdiği bir krizden sonra kısmen bilincini kaybetti; 28 Şubat 1869 tarihinde Paris'te yaşamını yitirdi.
Alphonse de Lamartine Kitapları - Eserleri
- Graziella
- Osmanlı Tarihi
- Rafael
- Aşiretten Devlete - Osmanlı Tarihi 1
- Cihan Hakimiyeti - Osmanlı Tarihi 2
- Sona Doğru - Osmanlı Tarihi 3
- Kanuni Çağının Ruhu
- Rafael
- İmparatorluk Yolu
- Türkiye Tarihi
- Méditations Poétiques
Alphonse de Lamartine Alıntıları - Sözleri
- Batan güneşe benzeyerek, toprağın üzerine engin bir gölgeyi serdim! (Cihan Hakimiyeti - Osmanlı Tarihi 2)
- -Raphael, niçin yazmıyorsun ? diyordum. Bana: -Boşver yahu! diyordu. Sanki rüzgâr başlarımızın üstündeki bu sesli yapraklarda söylediği şarkıları yazıyor mu ? Yazılan hiçbir şey güzel değildir; insanın kalbinde bulunan en kutsal şey oradan asla çıkamaz. (Rafael)
- Kalbimiz kıyafetle değişmez. (Graziella)
- "İnsan hatırladıkça tekrar yaşar. Bu da yaşamak demektir." ______ (Graziella)
- Kılıç, kılıcın fethettiğini muhafaza etmelidir (Cihan Hakimiyeti - Osmanlı Tarihi 2)
- -Raphael, niçin yazmıyorsun ? diyordum. Bana: -Boşver yahu! diyordu. Sanki rüzgâr başlarımızın üstündeki bu sesli yapraklarda söylediği şarkıları yazıyor mu ? Yazılan hiçbir şey güzel değildir; insanın kalbinde bulunan en kutsal şey oradan asla çıkamaz. (Rafael)
- "Yazılan hiçbir şey güzel değildir ; insanın kalbinde bulunan en kutsal şey oradan asla çıkamaz. " (Rafael)
- Medine, Mekke ve Şam'da yaşayan bazı din adamları, Kur’an-ı Kerim’in ayetlerinden yanlış bir yoruma vardılar ve yoksulluğu Allah'ın şanından saydılar. Böylece Müslüman toplumlarda, içine kapanık yaşam ve sofu dilenciliği teşvik edildi. Bu yanlış yorumun olumsuz etkileri Anadolu'da da yayıldı. Ayrıca, tarihçi Hammer'in bilimsel saptarnalarına göre, Anadolu, Arabistan ve İran'da otuz altı lslam tarikatı ortaya çıktı. (Osmanlı Tarihi)
- Kılıç elde, savaş meydanlarında vuruşurken ölen ilk Sadrazam, Ali Paşa'dır. (Cihan Hakimiyeti - Osmanlı Tarihi 2)
- Elli bin Türk, dünyayı hakimiyetimize almak için yeterlidir (Cihan Hakimiyeti - Osmanlı Tarihi 2)
- Doğası gereği sınırlı, arzularında sonsuz olan insan, gökleri hatırlayan düşmüş bir tanrıdır. (Méditations Poétiques)
- Ben kendi karanlığımda başkalarına görünmeyen ve sadece gecemi aydınlatan ışıkla çok mutluydum. (Rafael)
- İnsan her yerde insandır. Hassas yaradılışı hep aynı içgüdüleri barındırır; .. ister Roma’nın Parthenon’unda, Saint-Pierre’inde olsun, ister Procida’nın kayaları üzerindeki fakir bir balıkçının kayığında. (Graziella)
- Cem Sultan, II Bayezid'in imparatorluğuna sahip olamadı, lakin Osmanlıların engin hayal gücüne hükmetti (Cihan Hakimiyeti - Osmanlı Tarihi 2)
- « Yediği ani darbeyle sersemleyen, acıyan yerini fark edemeyen ama her yeri sızlayan biri gibiydim.» (Graziella)
- " Bilim merdivenini adım adım çıkarlar, fakat Tanrı'ya götüren son basamağı asla aşmak istemezler! " (Rafael)
- Her ırkın dehası, coğrafi vaziyetine rağmen, kederi üzerinde daha etkili olur. (Cihan Hakimiyeti - Osmanlı Tarihi 2)
- Ruhu hiçbir nazım usulünün not etmeye yetmeyeceği sınırsız bir nağme idi (Rafael)
- Ölü bedenin nerede uyuyor, arkandan hâlâ ağlayanlar var mı bilmiyorum, ama senin gerçek mezarın benim ruhumda. Bütünüyle oraya gömüldün sen. Sevdim, sevildim. Başka güzellik ve sevgi ışıkları karanlık yolumu aydınlattı. Cenneti anlamamız, hissetmemiz ve arzulamamız için ilahi kudretin halkettiği ruhlar, sanki içlerindeki en gizli güzellik, temizlik, kutsallık hazinelerini göstermek için bana açıldılar. Ama hiçbir şey senin gönlümdeki ilk görünümünü solduramadı. Yaşadıkça düşüncemdeki sana daha da yakınlaştım. Hatıran, babanın kayığındaki, dumanı rüzgarla dağılan ve bizden uzaklaştıkça daha da parlayan, ateşler gibi. Ölü bedenin nerede uyuyor, arkandan hâlâ ağlayanlar var mı bilmiyorum, ama senin gerçek mezarın benim ruhumda. Bütünüyle oraya gömüldün sen. Adın boş yere aklıma gelmiyor. İsminin telaffuz edildiği dili seviyorum. Kalbimin derinliklerine damla damla sızan, hatıranın üzerine gizlice düşen ve onu mis gibi kokutan bir damla daima vardır. (Graziella)
- İki kalbi yakınlaştırmak için kederin mutluluktan daha çok yolları vardır. (Rafael)