Gül Yetiştiren Adam - Rasim Özdenören Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Gül Yetiştiren Adam kimin eseri? Gül Yetiştiren Adam kitabının yazarı kimdir? Gül Yetiştiren Adam konusu ve anafikri nedir? Gül Yetiştiren Adam kitabı ne anlatıyor? Gül Yetiştiren Adam PDF indirme linki var mı? Gül Yetiştiren Adam kitabının yazarı Rasim Özdenören kimdir? İşte Gül Yetiştiren Adam kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Rasim Özdenören
Yayın Evi: İz Yayıncılık
İSBN: 9789753551663
Sayfa Sayısı: 136
Gül Yetiştiren Adam Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Rasim Özdenören’in yayımlanmış tek romanı. Batı kültürünün baskısı ile çaresiz bırakılmış insanımızın bocalayışını, gizli protestolarını ve gizli kabullenişleri… Cumhuriyet dönemindeki değişime bir de “gül yetiştiren adam”ın gözünden bakmak isteyenlere...
Gül Yetiştiren Adam Alıntıları - Sözleri
- Nedensiz, tuhaf bir sıkıntı, tuhaf bir yalnızlık içinde duyumsuyordum kendimi. Belki de birdenbire başladı. Ya da öteden beri vardı da böyle bir şey içimde, birdenbire ortaya çıkıverdi.
- Şehrin bir yerinde birileri ölüyor, ne korkunç!
- Kendimi çok iğreti görüyorum bu insanların arasında.
- bana gelince... kimse olduğum gibi görmek istemiyor beni. Nasıl söylesem, herkes kendi icat ettiği gibi bakıyor bana.
- ...aslında kimse gerçek düşüncelerini yaşamıyor, içinde bulunduğu bir hali sürdürmek ya da o halden kaçmak, çekip gitmek için can atıyor.
Gül Yetiştiren Adam İncelemesi - Şahsi Yorumlar
“ Geç demek, çaresizlik demektir.” Rasim Özdenören alegorik bir anlatımla tasvir ağırlıklı ve şiirsel üslup kullanan, ‘Yedi Güzel Adam’ dan bir tanesidir. Yazar İslami kimliğiyle tanınıyor ancak kitapta dayattığı bir doktrin yoktu. Tarafsız bir dil kullanmış, bu hoşuma gitti. Kitapta, iki farklı hikaye görüyoruz, geçişler biraz zayıf kalmış, kısa bir hikaye olduğundan belki de, bütünlüğü sonlara doğru daha akıcı buldum. Bitime yaklaşırken olayların mizacı ve tarafların iletişimi daha belirgin. Gül yetiştiren adam, kitabın da adı olmakla beraber; Kurtuluş Savaşı yıllarında görev almış, arkadaşlarını kaybetmiş, sonra uğruna ölünen bu mücadele yıllarında insanların savaşılan değerleri yitirdiklerini görerek içine kapanmış, bu durumu kınar bir şekilde de kendini 50 yıl eve kapatmış ve bu süre içinde bahçesinde güller yetiştirerek onları eşe, dosta veren, torunuyla da iletişim halinde olan bir karakter. Zamanla bu evden çıkmama protestosu onu deli yapmış, malum bizim insanımız sever böyle yaftaları. :) Hikayenin diğer kısmında ise Zelda, Sitare, Çarli, Tansel gibi karakterlerin yer aldığı modernite etkisi altındaki gruplar ve bunların yaşantıları var. Çarpık ilişkiler göz önünde, İngilizce sözcükler kullanılmış ki bu durum günümüzde de yapılıyor ve çok sinir bozucu bence. Samimiyetsiz ilişkiler ve sevgi sahtekarlıkları söz konusu. Bu ayrı ayrı hikayeler aralarda birbirleriyle harmanlanmış, dediğim gibi sonlara doğru güzel bir uyum yakalanmış. Yazarın üslubu hoşuma gitti, biraz şiirsel esintiler de var doğrusu. Toplumun yapısında olan değişim, insanların kayan benlikleri, kültür ve değerlerden uzaklaşmayı anlatan ve betimleyen sahnelerde güzel tonlar var. Özellikle artan binalar, doğanın kaybolması, değişen cadde ve sokakların betimlenmesi şimdiki zamana göz kırpıyor. Ben okuyun derim, akıcı ve hemen bitireceğiniz, size katkıları olacak bir eser. (İnci Holben)
Bu eserde iki hikâye birden işleniyor. Biri kurtuluş savaşından sonra birçok arkadaşını kaybetmiş olmanın verdiği hüzünle ve verdikleri mücadelenin bir hiç uğruna olduğunu gördükçe, protesto olarak elli yıl boyunca evine kapanıp gül yetiştiren adamın hikâyesi; ikincisi kaybolmuş, kendi kültür ve medeniyetlerinden tamamen kopmuş, yozlaşmış yeni nesli; Sitare, Yavuz, Çarli ve diğerlerini. Milli mücadele de bulunmuş olan gül yetiştiren adam, inançları ve bağımsızlığı uğruna savaşmıştır. Sonunda ise savaştığı değerlerin artık yok olduğunu görmeye başlayınca kendisini evine kapatmış ve orada gül yetiştirmeye başlamıştır. Elli yıla yakın bir zaman diliminde de dışarıdaki hayat ile bağlarını koparmıştır. O toplumdan kendini soyutlamakla birlikte tamamen de inzivaya çekilmez, bu ona uygun bir davranış değildir. O bunu kendine bir çıkış yolu olarak seçmiştir aslında. O pasif, edilgen bir direniş sergiler. Bu adam çok güzel kokan güller yetiştirir. Bir gün torunun da ısrarıyla artık dışarı çıkmaya karar verir. Ve doğal olarak her şeyin değişmesi karşısında çok şaşırır. Eve kapanarak değişimin önüne geçemeyeceğini anlamıştır artık. Sabah namazını kılmak için camiye gittiğinde de caminin dolu olacağını sanmış ve sonunda cemaatin azlığı karşısında şaşırmıştır. Ve o aradaki insanların giyimleri de değişmiştir. Namazdan sonra dayanamayıp tam bir manifesto tadında bir konuşma yapmıştır. Bu konuşma sonucunda onu, halkı kışkırttığı iddiasıyla hapse atmışlardır. İkinci hikâyede ise, modern yaşam, Sitare, Zelda, Tansel ve diğerlerinin çarpık ilişkileri üzerinden anlatılır. Sitare bir bankada çalışmaktayken babası yaşında bir adam olan Çarli ile evlenir. Kumar oynar, bilinçsizce parasını harcar, kocası hastanede yatarken bile arkadaşlarıyla tatile çıkıp eğlenir. Sitare’ye âşık olan yazar bir gencin gözünden anlatılan bu yeni dünyanın hikâyesinde artık her şey değişmiştir. Konuşmalardaki yabancı sözcükler, giyimde meydana gelen değişimler, yapılmış yüksek katlı binalar ve kalabalıklar arasında yalnız kalmış insanlar anlatılır. Herkes ama herkes bu yeni oluşan dünyaya ayak uydurmuştur. Romanın ikinci bölümünde ise Sitare kocasını hastanede bırakarak Las Vegas’a eğlenceye gitmiştir. Burada kocasını aldatan Sitare, bir türlü mutluluğu bulamamış ve intihar etmiştir. Sitare ve yaşlı adam kitabın sonunda bir gazete haberinde birleşmişlerdir. Bu eser anlatıdır çünkü ne roman diyebiliyoruz ne de hikâye. Modernist özellikler gösterir; Gül Yetiştiren Adam’ın toplumdan kaçışı modernist eserlerde görülen bir durumdur. İnsanın kendini yetersiz görmesi ve bunun üzerine kendini sorgulaması da modernizmin bir özelliğidir. Toplumda meydana gelen değer çatışmaları da modernist eserde işlenen konulardan biridir. Bu eserde de iki kültür arasında çatışmalar işlenmiştir. Eserde İç konuşma tekniğine de rastlarız. (Merve Uçar)
Yarınlar, dün ve bugünün arasında…: Gerek yazar hakkındaki yazılarda gerekse kitaba yapılmış olan yorum ve incelemelerde şu dikkatimi çekti.. İslami yönü kuvvetli olmasına rağmen bunu yazılarında okuyucuya dayatmamış üslubunu korumuş vs.. Evet kabul, kalemini, takındığı tek çizdeki tavrını duruşunu ben de çok sevdim.. Fakat olması gereken de zaten bu değil mi?.. Sağın solu kötülemesi solun sağı rencide etmesi doğru mu… İnanmak ya da saygı duymak istemeyen insana ne kadar okutursanız okutun, anlatırsanız anlatın o yine almak istediğini alıp onu benimseyecek… Neredeyse tüm eserlerini kitaplığımda tuttuğum bikaç yazar var John Steinbeck, A. Ali Ural vb gibi.. Artık Rasim Özdenören’de onların yanında yerini aldı Satırların altını sıkça çizdiğim nadir kitaplardan biri oldu Gül Yetiştiren Adam… Geçmişini anlamlı bir şekilde geçirmiş biri artık kendini eve kapatmıştır, tam elli yıl boyunca dışarıya adımını atmadan gül yetiştiriyor, ki adamın karısının öyle güzel bir ismi var ki; Salha(Yıllar, seneler) Tek gün olsun dışarı adım atmadığı zamanlar şehir, insanlar, çevre her şey tümüyle başkalaşım geçiriyor.. Geçtiği ışıklı mağazanın vitrinini görünce torununa diyor ki, insanlar artık mallarını ortaya mı koyuyor… Ve geçmişte değil de günümüz modern çağında yaşayan bir grup kesim… Aldatan, mutsuz, ne sevdiğini biliyor ne de sevildiğinden emin… Boşlukta akıntıya kapılıp giden zamanlar, emekler… İçsel durumlarımda zayıflık hissettiğim, nerden nasıl bir destek alabilirsem toparlayabilirim dediğim iç yaralarıma, özüme merhem gibi geldi bu roman… Biliyoruz eskiler daha güzeldi, daha yalın daha samimi... Kötülükler çirkinlikler hep vardı ama bu kadar ayyuka çıkmamıştı. Ne zaman ne vakit hangi durumda nerede okurum bilmiyorum ama yine aynı heyecan ve özveriyle tekrar okuyacağıma eminim… Kitapla kalın. Alıntı: …içinizdeki İslâmı gösterin. Çünkü İslâm, sizin üzerinizde görünmek ister. İman gizlidir, İslâm açık. İman kalbdedir, İslâm zahirde. İslâm şeriatsa, şeriat sizin amellerinizde görünmek ister. (〝Mavidekalan〞)
Gül Yetiştiren Adam PDF indirme linki var mı?
Rasim Özdenören - Gül Yetiştiren Adam kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Gül Yetiştiren Adam PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Rasim Özdenören Kimdir?
Rasim Özdenören (d. 1940, Maraş), Türk öykü ve deneme yazarı. İlk ve orta öğrenimini Maraş, Malatya, Tunceli gibi Güney ve Doğu şehirlerinde tamamladı. İ.Ü. Hukuk Fakültesini ve İ.Ü.Gazetecilik Enstitüsü'nü bitirdi. Devlet Planlama Teşkilatı'nda uzman olarak çalıştı. Bir ara araştırma amacıyla ABD'nin çeşitli eyaletlerinde, 1970-1971'de iki yıl kadar kaldı. 1975 yılında Kültür Bakanlığı Bakanlık Müşavirliği görevine geldi. Aynı bakanlıkta bir yıl da müfettişlik yaptı. 1978'de istifa ederek ayrıldığı devlet memurluğuna bir süre sonra tekrar döndü. Çok Sesli Bir Ölüm ve Çözülme adlı hikayeleri ayrıca TV filmi yapılmış, bunlardan ilki, Uluslararası Prag TV Filmleri Yarışmasında jüri özel ödülünü almıştır.
Rasim Özdenören'in, Türk edebiyatında adını duyurmaya başladığı yıllar, köy romancılığının etkisinin artık azalmaya başladığı, varoluşçu yazarların etkisinin daha fazla hissedildiği yıllardır. O yıllarda roman ve öykü yazarları genel olarak Batı kaynaklı bir anlayışla, sanki dışarıdan bakan bir gözle eserlerini yazmışlardır. Özdenören ise daha çocukluğunda Anadolu'nun birçok ilini gezerek, orada yaşayarak, köyünü, kasabasını, şehrini tanıyarak, kendisine ';ayrıntı avcısı' dedirtecek bir özellik ve güçlü bir tasvir yeteneğiyle, insanın evrensel yanlarını öne çıkararak yazmıştır öykülerini. Yazar, gençliğinin ilk yıllarından itibaren kendine edebiyatı ciddi bir meşale olarak seçen insanlardan oluşan bir arkadaş grubuna dahil olmakla, sonraki yıllarda şekillenecek edebi şahsiyeti için çok önemli bir zemin bulmuştur. Bu arkadaş grubu Özdenören'in anlaşılmasında kilit konumdadır. Çünkü Özdenören'in okumaları, edebi ilgileri büyük oranda bu arkadaş grubunda şekillenmeye başlamış; sonraki yıllarda tanıştığı Sezai Karakoç'un etkisiyle bir bütünlük kazanmıştır. Özdenören'in Amerika'ya gidip orada iki yıla yakın bir süre kalması vesilesiyle çağdaş dünyanın en önemli merkezini tanımasının da eserlerine olumlu yansımaları olmuştur. O, yerli olmak nedir, bu nasıl gerçekleştirilir, sorularının cevabını öyküleriyle vermiş bir yazardır. Hikayelerinin kahramanları, çevremizde rahatlıkla görebileceğimiz, dokunabileceğimiz kişilerdir.
Rasim Özdenören, gerek denemelerinde gerekse öykülerinde, meselenin anlatmak olduğunu ilk öykülerinden başlayarak kavramış bir yazardır. O, İslami kimliğiyle tanınan bir öykücü olmasına rağmen öykülerinde hiçbir zaman, dönemindeki birçok yazarda görüldüğü gibi, inandığı şeyleri okuyucusuna dayatmamış, vermek istediği mesajı öyküyü örselemeden, akışı ve yapıyı bozmadan anlatmayı bilmiştir. Anlatırken de dili ustaca kullanmış, yer yer de adeta şiir yazmıştır.
Rasim Özdenören Kitapları - Eserleri
- Gül Yetiştiren Adam
- Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler
- Müslümanca Yaşamak
- Kafa Karıştıran Kelimeler
- Çok Sesli Bir Ölüm
- Yeniden İnanmak
- Kuyu
- Ansızın Yola Çıkmak
- Çözülme
- Aşkın Diyalektiği
- Denize Açılan Kapı
- Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalı
- İpin Ucu
- Eşikte Duran İnsan
- Uyumsuzlar
- Ben ve Hayat ve Ölüm
- Hastalar ve Işıklar
- Acemi Yolcu
- Yeni Dünya Düzeninin Sefaleti
- Hışırtı
- Toz
- Yaşadığımız Günler
- Köpekçe Düşünceler
- Yüzler
- Çarpılmışlar
- İmkansız Öyküler
- Ruhun Malzemeleri
- Düşünsel Duruş
- Red Yazıları
- Çapraz İlişkiler
- Edebiyat ve Hayat
- Açık Mektuplar
- Kent İlişkileri
- İki Dünya
- Hadislerin Işığında Hz. Muhammed
- Yazı, İmge ve Gerçeklik
- Siyasal İstiareler
- İmkânsız Öyküler
- Elli Yılın Öyküsü
- Çözülme
Rasim Özdenören Alıntıları - Sözleri
- Çünkü bir sevgi daima, inanılmaz bir durum, ama, daima tahammül edilemez bir şeydir, insanca bir şey.. uzaklıklar, unutmalar.. bunlarla diri kılınabilirdi sevgi.. (Hışırtı)
- Kısır niyetler, kısır sonuçlar doğurur.Niyete bir aşkınlık yükleyerek, daha doğrusu aşkın niyetlerle yola çıkarak bereket ülkesine ulaşmak mümkünken, kendi nefsanîliğinin dar sınırları içinde kalmak onu eşya ile kendi nefsi arasındaki çorak bir alanda bırakır. (Yeniden İnanmak)
- "Senden uzak kalan tesellisini hasret yaşlarında bulur; düşünelim, ya seni bulan ne olur?" (İmkansız Öyküler)
- “Sevginin içinde o alevi söndürecek Tükenmekte olan fitil gibi bir şey vardır.” Shakespeare (İmkânsız Öyküler)
- "Kalplerimizi dinin üzerine sabit kıl" (İmkansız Öyküler)
- kentin bu derin uğultusu, bu sürgünlük ve krallık bir gün silinip gidecektir. ne tuhaftır ki, ebedîlik iştiyakı da bu sürgün hayatının ve bu fena olma halinin içinden sökün ediyor. (Kent İlişkileri)
- Ne zaman elimi ona doğru uzatsam elim boşlukta kalıyor. (Uyumsuzlar)
- Hakkın hiçbir zuhuratı yoktur ki, mümin için iman tazelemesine yol açmasın. (Müslümanca Yaşamak)
- Ve şimdi, öyle düşünüyorum ki, tecrübe denilen şey, insanın hayatında yer etmiş olan hayal kırıklıklarının toplamıdır. (İpin Ucu)
- O sıralarda ben kendim miyim, değil miyim, sorusunu tartışıyordu kafasında. Diyordu ki, ben kendimsem, benim benden ayrılmam, benim benden kaçmam mümkün olmamalı: ama ben kendim değilsem, ben kendimden kaçıp kurtulabilirim. (Elli Yılın Öyküsü)
- İnsanın, sevgisi ne türden olursa olsun, onun dışına çıkması diye bir şey söz konusu olmaz ki, onu denesin. Ve zaten böyle bir şey denenebilecek bir şey olsa, o deney o sevginin bitirilmiş olduğu yerde başlar. (Aşkın Diyalektiği)
- Hayatı elde tutmak ölümü ele geçirmekle, mümkün oluyor ve ölümün ele geçirilişi, onu ele geçirenin kendi ölümünü sonuçluyor. (Eşikte Duran İnsan)
- Durmak her zaman beklemek anlamına gelmez. (Toz)
- Onun görmesinden nereye kaçacaksın diye fısıldadı kadın... (Çarpılmışlar)
- Günümüzde kendisine Müslümanım diyenlerin çoğu "çağın gözüyle İslam'a bakma" yaklaşımını benimsemiş durumdadır.. Oysa Müslüman, çağın gözüyle İslam'a bakmaz, İslam'ın gözüyle çağa bakar.. (Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler)
- Dünya kendi dışında cebinde duran herhangi önemsiz yabancı bir nesne gibiydi. (Çarpılmışlar)
- İnsan, yeryüzünü kendisi için kötü bir döşek haline getirmiştir. (Red Yazıları)
- Özgürlüğümü yitirdiğim yalan. (Ansızın Yola Çıkmak)
- zaman zaman, dön dolaş aynı noktaya gelip takıldığımı, belki daha isabetli bir ifadeyle hiçbir yere kıpırdamamış olduğumu hissediyor; yalnız bunu hissetmekle de kalmıyor, bu hissi de daha önce yaşamış olduğum hissine yakalanıyorum. (Kent İlişkileri)
- "İslâm diyalektiğinin dışında kalan birine her çeşit izahın yetersiz ve kısır kalacağı aşikârdır. Böyle bir hükmün sırrını ancak bir mümin kavrayabilir." (Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler)