Gümüş Damarları - R. A. Salvatore Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Gümüş Damarları kimin eseri? Gümüş Damarları kitabının yazarı kimdir? Gümüş Damarları konusu ve anafikri nedir? Gümüş Damarları kitabı ne anlatıyor? Gümüş Damarları PDF indirme linki var mı? Gümüş Damarları kitabının yazarı R. A. Salvatore kimdir? İşte Gümüş Damarları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: R. A. Salvatore
Çevirmen: Ali Seval
Yayın Evi: Laika Yayıncılık
İSBN: 9789758904501
Sayfa Sayısı: 312
Gümüş Damarları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
'Mithril'in sularına vardığında gözlerin kamaşacak'.
Drizzt, Cüce Bruenor, Barbar Walfgar, Buçukluk Regis, Bruenor'un atalarına ait zengin cevherlerle dolu kayıp bir madeni; yüzyıllardır konuşulan ama nerede olduğu bilinmeyen Mithril Salonu'nu bulmak için yola çıkacaklar.
Bu soğuk, çorak coğrafya önlerindeki tek engel olmayacak. Yolculuğun bir yerlerinde onları bekleyen kiralık katiller, büyücüler ve türlü tehlikeler var... Yine soğuk... Drizzt, kendi kadar iyi kılıç kullanan, ölümcül bir düşman ile karşı karşıya gelecek. Ve Bruenor kabilesine ait eski büyüleri keşfetmeye başlayacak... Kanı donduran bir soğuk... Karanlıklarda gizli, kuytularda saklanmış yaratıklar, üstünde kar eksik olmayan bu toprakları daha çetin, daha aşılmaz yapacak. Yolculuk devam etmeli... edecek... soğuk da... Genç ve cesur bir kadın, belki de bu yolculuğun kaderini değiştirecek.
Bu çorak topraklarda bir destan yazılacak:
Buzyeli Vadisi Destanı
Gümüş Damarları Alıntıları - Sözleri
- İki dostu öldüren düşmanlar, yeri yurdu bilinmeyen bir yerde ölüp toprak olduktan çok sonra bile, ozanların ikisi hakkında türküler yazıp söyleyeceği şanlı şerefli bir son olacaktı.
- Alaycı ve büyüleyiciydi. Verilmiş bir ölüm sözüydü.
- Ateş ve çeliğin onu durduramadığı yerde umutsuzluk onu durdurmuştu.
- Kişi kılıç kullanmayı öğrenirken, aynı zamanda kılıcı neden ve ne zaman kullanması gerektiğini de öğrenmelidir.
- Her savaş kılıçla kazanılmaz.
- Nostalji, belki de kendimize söylediğimiz yalanların en büyüğüdür. Geçmişimizi, günümüzdeki algımıza uyacak şekilde süsleyip püslememizdir. Bazılarına huzur verir, kendini, köklerini hatırlatır. Korkarım bazıları, zihnindeki değiştirdiği bu anıları çok abartır ve bu sebeple kendini etrafındaki gerçeklere karşı felç eder.
- Başarının yerini makineler alırsa, kişinin hedefleyeceği ne kalır? Böyle hedefler olmadan biz aslında ne oluruz? Derim ki, dünyadaki herkesi eşit kılmak isteyen toplum mühendislerinden sakının. Fırsat eşit olmalıdır, eşit olmak zorundadır ama başarı kişiye özel kalmalıdır...
- Gölge ejderhâsı, karanlık bir yerde, karanlık bir tahtın üzerine tünemiş oturuyordu. Pek büyük bir ejder değildi, ama beterin beteriydi. Varlığı sadece karanlıktan oluşuyordu; pençeleri binlerce cinayetle aşınmış kılıçlardı; ağzı daima kurbanlarının kanıyla sıcaktı; kara nefesi umutsuzluktu. Dayanıklı pulları bir kuzgun postu gibiydi...
- Rengi o kadar zengin bir siyahtı ki ışıldıyordu. Duygusuz bir canavar için oldukça parlak ve aldatıcı güzellikte bir görünümdü...
- Buyruğu altındakiler ona Kasvetparıltısı adını takmıştı ve kendisine sonsuz hürmet ederlerdi.
- Her ejderhanın yaptığı gibi, yüzyılların akışı içinde güç toplayan Kasvetparıltısı, kanatlarım sırtına katlamıştı ve hiç kıpırdamıyordu, tabii kendisine sunulan bir kurbanı yutmak ya da küstah bir yer altı sakinini cezalandırmak dışında. Bu yeri emniyete almak için üzerine düşeni yapmış, müttefikleriyle yüzleşmeyi bekleyen cüce ordusunun büyük kısmını bozguna uğratmıştı. O gün ejderha ne kadar da iyi bir ziyafet çekmişti! Cücelerin postları sert ve kaslıydı, ama ustura gibi dişlerle dolu ağzı, böyle bir yemekle kolayca başa çıkmıştı. Ve şimdi bütün işi ejderhanın köleleri yapıyor, ona yemek getiriyor ve her isteğiyle ilgileniyorlardı.
- Ejderhanın gücüne yine ihtiyaç duyacakları gün elbette gelecekti ve Kasvetparıltısı o zaman hazır olacaktı. Altında duran, yağma hazinelerden oluşmuş geniş yığın, ejderhanın gücünü ateşliyordu. Ve bu konuda Kasvetparıltısı'yla kendi türünden hiçbiri boy ölçüşemezdi.
- En zengin kralların dahi hayallerinin ötesinde bir hazineye sahipti. Ve sadık bir kalabalık gruba hükmediyordu, karanlık ejderhasının gönüllü kölelerine.
- "Bugün Buzyeli Vadisi'nden Luskan'a, bir tanesi bir drow elfi olmak üzere, dört yolcu geldi," diye açıkladı alacalı büyücü. "Şehirde ne işleri var? Neden buradalar?" Morkai bu soru için bir sebep bulmaya çalışarak tepeden tırnağa düşmanını süzdü. "Bu soruyu şehir muhafızınıza sorsan daha iyi olurdu," diye yanıtladı. "Misafirler kapılardan içeri girerken ne işleri olduğunu kesinlikle belirtmişlerdir." "Ama ben sana sordum!" diye haykırdı Dendybar, aniden hiddetle patlayarak. Morkai onu oyalıyordu ve her geçen saniye, alacalı büyücüye zarar veriyordu. Morkai'nin özü ölümle beraber gücünden pek az şey kaybetmişti ve büyünün zorlayıcı etkisine karşı inatçı bir şekilde direniyordu.
- "Cevapların için ne kadar süre araştırma yapacağım?" diye sordu Morkai. Dendybar gücünün emilmesi artmaya devam ettiği halde zaferiyle beraber gülümsedi. "İki saat," diye yanıtladı hiç geciktirmeden, arayışın süresini ruhu çağırmadan evvel dikkatle kararlaştırmış olduğu için. Morkai'ye bazı cevaplar bulmasına izin verebilecek kadar uzun, ama öğrenmesi gerekenden daha fazlasını öğrenmesine fırsat vermeyecek kadar kısa bir zaman sınırı seçmişti. Morkai bu kararın ardındaki sebepleri tahmin ederek gülümsedi. Aniden geriye doğru fırladı ve bir duman bulutunun içinde kaybolup gitti. Onun şeklini korumuş olan alevler, hayaletin dönüsünü beklemek için mangala geri dönüp yatıştı. Dendybar hemen rahatlayıverdi. Düzlemlerin kapılarını yerlerinde tutabilmek için hala yoğunlaşmak zorunda olsa bile, iradesine yapılan baskı ve güç emilmesi, ruh gittikten sonra hatırı sayılır derecede azalmıştı. Bu karşılaşma sırasında Morkai'nin irade gücü neredeyse onu alt edecekti ve Dendybar yaşlı ustanın mezardan dışarıya bu kadar güçlü bir şekilde uzanabilnesi karşısında kafasını salladı. Bu denli güçlü birine komplo düzenlemenin ne kadar akıl karı olduğunu düşünürken içini bir ürperti sardı. Morkai'yi her çağırışında, hesaplaşma gününün gelip çatacağı kendisine bir kez daha hatırlatılıyordu. Morkai dört yolcu hakkında bilgi edinmekte hiç güçlük çekmedi. Aslında hayalet, onlar hakkında zaten çok şey biliyordu. Kuzey Kulesi'nin Efendisi iken On-Kasaba ile oldukça ilgiliydi ve bu merakı vücuduyla beraber ölüp gitmemişti. Şimdi dahi, Buzyeli Vadisi'nde yapılan işlere sık sık gidip göz atardı ve bu son aylarda On-Kasaba ile ilişkisi olan herkes, dört kahraman hakkında bir şeyler bilirdi...
Gümüş Damarları İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Babam İçin...: Cüce Bruenor, barbar Wulfgar, buçukluk Regis ve kara elf Drizzt, Gümüş Damarları'nı kendi gözleriyle görebilecekler mi? Bruenor'un ve atalarının evi olan Mithril Salonu'nda sönmeyen ateşler yeniden alevlenecek mi? Guenhwyvar gölgelerin içinden her zamanki gibi yoldaşları gizlice koruyup gözetecek mi? . . . . . . .Spoiler Evet, evet, evet. Yine ve yine muhteşem bir kitap olmuş. Özellikle Drizzt'in peşlerinden gelen Artemis ile yaşadığı içsel çatışmayı okurken bayıldım. İyi ki terk etmişsin Menzoberranzan'ı da bize böyle okurken içinde yaşadığımız maceralar hediye etmişsin sevgili Kara Elf. Öyle bir kitap sonu var ki bu arada her anı gözünüzün önünde gerçekleşiyormuşçasına gerçekçi yazılmış. Hele kitabın son cümlesi olan "Başka bir kaya daha kıpırdadı ve yana doğru yuvarlandı." Yaşıyorsun değil mi Battlehammer... Yaşıyorsun ve evini geri almak için verilen savaşta en öndeki yerini alacaksın. Okuduğunuz için teşekkürler. (toprak aziz ot)
DRİZZT EFSANESİ: Drizzt o kadar hayranım ki sana ,methiyeler yazsam saysalar dolusu yer kaplar bu kitaba kadar sana denk bir düşman hiç karşına çıkmamıştı. Entveri hem birçok açıdan Drizzt e denk hem birçok açıdan Drizzt ten farklı bir kişilik aslında Entveri Kara Elf özelliklerinin hepsini taşıyor Drizzt te bir kara elf olmasına rağmen bir insan kalbi taşıyor onların vals yapar gibi dövüşmeleri hayranlık uyandırıyor çok mükemmel di . Aslında bu kitabı elimde olmadığı için okuyamadım 4-5 kitaplar bu serinin fahiş fiyata satılıyor bende YouTube dan Ulu Bilgin den dinledim resmen bu kitabı yaşatıyor arkadaşlar eğer elinizde yoksa ondan dinleyin sevgiler (Mon conte)
Dikkat spoiler içerir. Drizzt, Bruenor ve Wulfgar anlaştıkları gibi Mithril Salonunu bulmak için yola çıkarlar. Ve hemen Regis de onlara katılır. Çünkü meşhur katil Artemis Entreri, Regis'in çaldığı yakut taşın peşine düşmüştür. Hatta bunun için Cattibrie'ye de zarar verir. Bu arada Kessell'e Morkai adlı ustasını öldürten büyücü Dendybar, Artemis'e işbirliği teklif eder. Çünkü kristal parçasını Drizzt'te zanneder. Kiralık katilin yanına Sydney adlı büyücü çırağını, Bük adındaki golemi ve Jierdan adlı askerini verir. Pek çok maceradan sonra salonu bulan ekip büyük bir tehlikededir. Arkalarındaki kötü ruhlu ekibin elinde Cattibrie esirdir. Ayrıca salonu zamanında işgal eden Kasvetparıltısı adındaki ejderha da misafir sevmemektedir. Acaba bu savaştan kim galip gelecektir? Bruenor hak iddia ettiği tahta geçebilecek midir? Mitheil salonuna tekrardan cüceler hakim olabilecek midir? Drizzt ve Artemis arasındaki savaşta kim galip gelecektir? Buçukluk Regis nerededir? Ayrıca Dendybar ve Morkai arasındaki savaşın galibi kim olacaktır? Soluksuz okunan bir roman. Mutlaka okunması gereken kitaplardan biri. (Serdar Poirot)
Gümüş Damarları PDF indirme linki var mı?
R. A. Salvatore - Gümüş Damarları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Gümüş Damarları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı R. A. Salvatore Kimdir?
ABD'li fantezi kurgu ve bilim kurgu yazarıdır. En çok Unutulmuş Diyarlar romanları, İblis Savaşları Destanı ve Yıldız Savaşları romanları ile bilinir.
Salvatore en:Leominster, Massachusetts'de doğdu. Yedi kişilik bir ailenin en küçüğü idi. Karısı Diane ve üç çocuğu ile birlikte halen orada yaşamaktadır. İyi bir sporcu olan Salvatore, beyzbol, halter ve buz hokeyi ile uğraşmaktadır. Faal olarak hokey koçluğu da yapmıştır. Kendisine yılbaşı hediyesi olarak gelen J. R. R. Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi'ni okuduktan sonra bilgisayar okumak isteyen Salvatore, edebiyat ve gazeteciliğe yöneldi. İletişim diploması aldığı üniversiteden bir de İngilizce diploması aldı. Yazar olmadan önce barlarda sorun çıkaranları dışarı atarak hayatını kazanıyordu.
İlk basılan ilk romanı 1988'de TSR'dan çıkan Buzyeli Vadisi Üçlemesi'nin ilk kitabi olan Kristal Parçası'dır. New York Times Bestseller listesinden aylarca inmeyen eserlere imzasını attı. Unutulmuş Diyarlar için birçok kitap yazdı. Ayrıca İblis Savaşları Destanı, kendi oluşturduğu kurgusal dünya Corona'da geçen birkaç roman ve Yıldız Savaşları romanları yazdı.
En tanınmış karakterleri arasıda drow Drizzt Do'Urden yer alır.
Romanlara ek olarak Unutulmuş Diyarlar: Şeytan Taşı (Demon Stone) adlı video oyunun da hikâyesini yazdı. Oyun Atari tarafından yayınlandı.
Yoğun ve ayrıntılı savaş sahneleri ile tanınmaktadır. Bunda eski bir boksör ve kabadayı olmasının etkisi olduğu sanılmakta.
R. A. Salvatore Kitapları - Eserleri
- Anayurt - Unutulmuş Diyarlar
- Sürgün
- Göç
- Kristal Parçası
- Gümüş Damarları
- Buçukluğun Mücevheri
- Miras
- Yıldızsız Gece
- Karanlığın Kuşatması
- Şafağa Geçit
- Sessiz Kılıç
- Dünyanın Omurgası
- Kılıçlar Denizi
- 1000 Ork
- Yalnız Drow
- İki Kılıç
- Kristalin Hizmetkarı
- Ork Kral
- Korsan Kral
- Hayalet Kral
- Artemis'in Yolu
- Kışgörmez
- Gauntlgrym
- Cadı Kralın Vaadi
- Star Wars Bölüm II Klonlar'ın Saldırısı
- Charon'un Pençesi
- İblisin Uyanışı İblis Savaşları Serisi 1. Kitap
- İblisin Havarisi İblis Savaşları Serisi 3. Kitap
- Bedwyr'in Kılıcı
- İblis Ruhu İblis Savaşları Serisi 2. Kitap
- Son Eşik
- Luthien'in Kumarı
- Ejderha Kral
- Sürgün
- İlahi
- Ormanın Gölgelerinde
- Star Wars Yeni Jedi Tarikatı / Vector Prime
- Düşen Kale
- Gece Maskeleri
- Hero
- Maestro
- Archmage
- Dungeons & Dragons: The Legend of Drizzt Vol. 1: Homeland
- Hero
- Maestro
R. A. Salvatore Alıntıları - Sözleri
- Duygular ne tuhaf şeyler. Nasıl da mantığı hiçe sayarlar, en temel içgüdülere baskın gelirler. (Şafağa Geçit)
- Şu engin dünyada görülecek bir sürü şey var, sevgili cüce. Gölgeler içindeyken göremeyeceğim bir sürü şey. Çeliğin çınlamasından çok daha hoş olan bir sürü ses ve ölümün kokusuna tercih edilecek bir sürü esans. (Buçukluğun Mücevheri)
- Umursuyoruz, yoksa hayatımız bomboş olur. (Kristal Parçası)
- "Silahını çıkarsana be!" diye bağırdı Thibbledorf Pwent'e. "Benim silahım benim gerizekalı!" diye bağırdı Karındeşen, tam Athrogate öne çıkıp üzerlerine gelen şişmiş yaratığa seheryıldızlarıyla saldırmadan önce. Pwent ileri atılıp yumruklar ve tekmeler eşliğinde yaratığın üzerine atladı. Yumruk çivileri sayesinde olduğu yere mıhladığı yaratık debelenip onu ısırmaya çalışıyordu. Pwent çılgınca sallanmaya, vahşice çırpınmaya başladı, sanki kriz geçiriyor gibiydi. Cücenin çıkıntılar ve dikenlerle dolu zırhı yaratığın etini deşti ve canavarı kısa sürede püre et haline getirdi. "Bvvahaha!" diye gürledi, sırıttı ve selamladı Athrogate, Pvvent'i hızla geçip yaklaşmakta olan diğer canavara silahlarını savururken. (Hayalet Kral)
- Yaşayacağım hayatı kendim seçebilseydim, şu anda yaşadığım hayatı seçerdim. (Kristal Parçası)
- Hikayemin tam olarak anlatıldığına inanmaya cesaret edebilir miyim? Sanmıyorum. (Göç)
- Her gün, on günde bir, bir sıkıntıyla karşılaştığımız zaman ikiye ayrılan bir yola giriyoruz. Ya önceden seçtiğimiz -daha iyi ve daha umutlu zamanlar için kararlılıkla ilerlediğimiz prensiplere ve inanca dayanan-rotaya devam ediyor ya da göreceli bir şekilde daha kolay ve uygun olan hem ruhsal hem de fiziksel bir savunmaya geçiyoruz. İnsanlar ve hatta toplumlar bazen acıya ve korkuya kendilerini kapayarak, özgürlüklerini feda ederek ve prensiplerinin yerine işlevselliği koyarak tepki verir. (Yalnız Drow)
- Onda koşmayı yeni öğrenen bir tayın ruhu ve tutku dolu bir yürek vardı. (Karanlığın Kuşatması)
- “Bağlılık ve sadakat ne olacak? Eksiksiz güven? inanç somut kanıtla sağlanmaz. Yürekten ve ruhtan gelir. Eğer bir kişi, bir tanrının varlığına dair kanıta ihtiyaç duyuyorsa, o zaman maneviyat kavramı maddiyata indirgemiş oluyor ve biz de kutsal olan bir şeyi mantıksal olan bir şeye dönüştürmüş oluyoruz.” (Karanlığın Kuşatması)
- Can sıkıcı günler birbirini kovalarken,aylar seni yıpratacak. (İblisin Uyanışı İblis Savaşları Serisi 1. Kitap)
- ``Belki gelecekte,`` dedi Cattie-brie, fısıltıdan ibaret bir sesle. ``Belki,`` diye onayladı Drizzt. ``Ama şimdilik-`` ``Dostuz,`` diye tamamladı Cattie-brie. (Karanlığın Kuşatması)
- "Sabır en iyi müttefikimizdir!" (Anayurt - Unutulmuş Diyarlar)
- 'İhtiras iyi niyeti bastırır, merhameti söküp atar.' (Anayurt - Unutulmuş Diyarlar)
- Açıkça meydan okudun; böyle bir dövüşe hak kazanman için, töre gereği kanunlar bunu kan bağı yoluyla ya da marifet ile temele dayandırmanı emreder . (Kristal Parçası)
- ``Değiştirilmesi gereken şeyler güle oynaya kendi yollarına giderken sen burada kös kös oturmuş değiştiremeyeceğin bir şey için hayıflanıyorsun!`` (Yıldızsız Gece)
- Her savaş kılıçla kazanılmaz. (Gümüş Damarları)
- "İnsanlarin yürekleri gıptaya yenik düştüğü, Aşk şehvete dönüştüğü zaman, Kadınlar eğilmek zorunda kaldığı, Kazancın adil değil uğursuz olduğu zaman. İşte o zaman, ey insanlar,karanlığa bakın. O zaman duman kaplı göğü görün. Ve ölme zamanının geldiğini anlayın. ÇÜNKÜ DACTYL UYANDI!" (İblisin Uyanışı İblis Savaşları Serisi 1. Kitap)
- “Beni abartıyorsun,” diye karşı çıktı Regis. “Bekli de sen kendini fazla küçümsüyorsun,” dedi Cassius. (Kristal Parçası)
- "Üzüntün dürüstçe mi?" diye sordu Montolio. "Çoğu değildir, bilirsin. Kendi üstüne yüklenen yüklerin pek çoğu yanlış anlaşmalarla temellenir. Biz -ya da içimizden samimi olanlar- kendimizi çoğunlukla, başkalarının uymasını beklediğimizden daha sert standartlar ile yargılarız. Bu bir lanet, sanırım, ya da bir kutsama, bu o kişinin bakış açısına bağlı." Görmeyen bakışlarını Drizzt'e çevirdi. "Bunu bir kutsama olarak kabullen dostum, ulaşılamaz denilen yüksekliklere çabalamanı sağlayan, içten gelen bir çağrı olarak kabullen." "Öfkelendiren bir kutsama," diye yanıtladı Drizzt, düşünmeden. "Yalnızca çektiğin acıların sana ne verdiğini durup da gözden geçirmediğin sürece," sanki drowun bu sözlerini beklermişçesine cevap vermekte gecikmedi Montolio." Azla yetinenler az şey başarırlar. Bundan şüphe edilemez. Düşündüğüm kadarıyla ulaşamayacağını bilip de bocalamaktansa, yıldızları yakalamaya çalışmak daha iyidir." Drizzt'e tipik o acı gülümsemesi ile baktı. " En azından uzanmaya çalışan iyice bir gerinir, güzel bir manzara görür ya da belki alçaktaki dallarda asılı bir elmayı kapar. çabasının karşılığı olarak!" "Ya da belki görünmeyen bir saldırganın fırlattığı alçaktan uçan bir oku," dedi Drizzt acıyla. Montolio, Drizzt'in bitmek bilmeyen olumsuz ifadeleri karşısında çaresizce başını eğmişti. İyi kalpli drowu bu denli yaralı görmek onu derinden sarsıyordu. "Tabii, olabilir," dedi Montolio, amacının dışına çıkan sert bir sesle, "ama hayatın kaybı, sadece ona yaşama şansı verenler için büyüktür! Bırak ok, alçaktan uçup yerde oturanı vursun. Onun ölümü bu denli trajik olmayacaktır!" (Göç)
- "Cevapların için ne kadar süre araştırma yapacağım?" diye sordu Morkai. Dendybar gücünün emilmesi artmaya devam ettiği halde zaferiyle beraber gülümsedi. "İki saat," diye yanıtladı hiç geciktirmeden, arayışın süresini ruhu çağırmadan evvel dikkatle kararlaştırmış olduğu için. Morkai'ye bazı cevaplar bulmasına izin verebilecek kadar uzun, ama öğrenmesi gerekenden daha fazlasını öğrenmesine fırsat vermeyecek kadar kısa bir zaman sınırı seçmişti. Morkai bu kararın ardındaki sebepleri tahmin ederek gülümsedi. Aniden geriye doğru fırladı ve bir duman bulutunun içinde kaybolup gitti. Onun şeklini korumuş olan alevler, hayaletin dönüsünü beklemek için mangala geri dönüp yatıştı. Dendybar hemen rahatlayıverdi. Düzlemlerin kapılarını yerlerinde tutabilmek için hala yoğunlaşmak zorunda olsa bile, iradesine yapılan baskı ve güç emilmesi, ruh gittikten sonra hatırı sayılır derecede azalmıştı. Bu karşılaşma sırasında Morkai'nin irade gücü neredeyse onu alt edecekti ve Dendybar yaşlı ustanın mezardan dışarıya bu kadar güçlü bir şekilde uzanabilnesi karşısında kafasını salladı. Bu denli güçlü birine komplo düzenlemenin ne kadar akıl karı olduğunu düşünürken içini bir ürperti sardı. Morkai'yi her çağırışında, hesaplaşma gününün gelip çatacağı kendisine bir kez daha hatırlatılıyordu. Morkai dört yolcu hakkında bilgi edinmekte hiç güçlük çekmedi. Aslında hayalet, onlar hakkında zaten çok şey biliyordu. Kuzey Kulesi'nin Efendisi iken On-Kasaba ile oldukça ilgiliydi ve bu merakı vücuduyla beraber ölüp gitmemişti. Şimdi dahi, Buzyeli Vadisi'nde yapılan işlere sık sık gidip göz atardı ve bu son aylarda On-Kasaba ile ilişkisi olan herkes, dört kahraman hakkında bir şeyler bilirdi... (Gümüş Damarları)