diorex
sampiyon

Halas - Mehmet Rauf Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Halas kimin eseri? Halas kitabının yazarı kimdir? Halas konusu ve anafikri nedir? Halas kitabı ne anlatıyor? Halas kitabının yazarı Mehmet Rauf kimdir? İşte Halas kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 12.02.2022 20:58
Halas - Mehmet Rauf Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Mehmet Rauf

Çevirmen: Emin Nedret İşli

Editör: Hacer Er

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786257070379

Sayfa Sayısı: 276

Halas Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Halas Mehmet Rauf’un kaleme aldığı son romandır. Konusunu İstiklal Savaşı’ndan alan eser özellikle İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalinin anlatıldığı ve şehrin bu yıllardaki sosyal yaşamından kesitler aktaran bölümleriyle ilgi çekicidir. Hayatının son döneminde vücudunun sağ tarafına inen felç nedeniyle kitabını zaman zaman eşine dikte ettirerek tamamlayabilen yazar duygusal, heyecanlı ve bazen öfkeli bir üslup kullanmıştır.

Mehmet Rauf (18751931) İstanbul’da doğan Mehmet Rauf, Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi’ni bitirdikten sonra Bahriye Mektebi’nde okudu. Staj için bir buçuk yıl Girit’te kaldı, daha sonra görevli olarak Almanya’ya gönderildi. İstanbul’a dönünce Tarabya’da bulunan elçilik gemilerinin irtibat subaylığına atandı. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra askerlikten ayrıldı ve geçimini yazarlıkla sağlamaya çalıştı; hikâye, roman, tiyatro gibi türlerde pek çok eser verdi. Mehasin ve Süs adlı kadın dergilerini çıkardı. Bir süre ticaretle uğraştıysa da son yılları maddi sıkıntılar içinde geçti. Henüz on altı yaşındayken yazdığı ve Halit Ziya Uşaklıgil’e Hizmet gazetesinde yayımlaması için gönderdiği “Düşmüş” adlı hikâyeyle edebiyat dünyasına girdi. Daha sonra Mektep dergisinde yazdı. Serveti Fünun dergisinde hikâye, roman, makale ve mensur şiirler yayımladı. Mehmet Rauf asıl şöhretini Eylül adlı romanıyla kazandı. Türk edebiyatında psikolojik romanın ilk başarılı örneği kabul edilen Eylül’de Fransız romanında çok yaygın olan aşk üçgeni ele alınmıştır. Ruh çözümlemeleri açısından dönemin en yetkin örneği sayılan yapıtın başarı kazanmasında Mehmet Rauf’un diğer Edebiyatı Cedide yazarlarına göre daha akıcı bir dil kullanmasının payı büyüktür. Hikâye ve romanlarında aşk, ıstırap, arayış, ihtiras gibi daha çok bireysel duygulara eğilen ve Serveti Fünun topluluğunun en meşhur yazarlarından olan Mehmet Rauf’un eserlerine Türk Edebiyatı Klasikleri Dizimizde yer vermeyi sürdüreceğiz.

Halas Alıntıları - Sözleri

  • Yokluktan varlıkla çıkardın. Dahiyane tertiplerinle düşmanı avucunun içinde kıstırarak ezdin ve mahvettin. İşte Türk bu ilahi zaferinle vücut buldu ve senin sayende yaşıyor. Bizi kurtaran sensin ve bugünkü Türk'ü tam olarak sen yarattın. En hakiki ve en sade manasıyla bir mucize şaheseri olan bu halas ve zaferi ileriki nesillerin hafızasına nakş ve tespit arzusuyla hazırladığım bu romanın ilk sahifesine perestişkarın ve minnettarın bir yazar sıfatıyla takdis makamında senin yüce ismini yazmaklığıma müsaade et sevgili Gazi!
  • özellikle işe şahsi menfaat girince ne nezaket kalıyor, ne de iyilikseverlik... Hatta ne de insanlık ve uygarlık...
  • Kendini zarardan korumaya çalışıyor, kendi zevkini, kendi keyfini temine önem veriyordu.
  • Şunun bunun akılsızlıkları yüzünden zavallı Türk bugün artık uçurumdadır.
  • Palavra düzeni siyaset hiç hoşlanmadığım bir şeydir
  • Insan ne vakit olursa olsun olayları yalnız kendi gözüyle görmemelidir.
  • Ümitsizlik öyle bir kurttur ki düştüğü vicdanları ve kalpleri o anda kemirir, yer, mahveder.
  • Hangi kuruma, hangi adama kuvvet verirseniz mutlaka bu suistimale çevrilir.
  • Yalnız melun nefsimizi düşünerek, yalnız şahsi güvenliğimizi göz önünde tutarak etrafımızda yapılan kötülükleri ve rezaletleri kabul eder ve "Aman bize bir şey olmasın!" deriz.
  • Kimsenin görmediği, işitemediği, haber alamadığı öyle gizli, ince dalavereler, oyunlar ki şehri içinden oyuyor, hayatı yiyordu.
  • Ümitsizlik öyle bir kurttur ki düştüğü vicdanları ve kalpleri o anda kemirir yer, mahveder.
  • Türk kendini sana kavuşunca buldu.
  • biz Türkler hem mağlup olduk hem de galip büyüklüğünden vazgeçemedik.
  • Haftalar geçiyor, hayat böyle hedefsiz, amaçsız, bir bekleyiş içinde sürüklenip gidiyordu.
  • "çıkar" denilen canavarın bütün hareketlerimize, bütün güdülerimize yegane hakim olduğunu tasdik ediyordu.

Halas İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Halas, Mehmet Rauf'un son eseri.Romanda, Türk halkının, Mütareke  sonrası, Milli Mücadele yıllarındaki direnişi anlatılır. Mütarekenin ilan edilmesi ile birlikte, İzmir'de başlayan olaylar, roman anakarakteri Nihat'ın milli mücadeleye yardım amacıyla gittiği İstanbul'da devam eder. Halas, gerçek olaylara, kişilere ve mekânlara dayanıyor.Yazar,  tarihi bir dönemi ve döneme ilişkin bilgileri ayrıntılı olarak aktarmış.Her ne kadar kurgu olsa da bana kurgu tadı vermedi kitap.Klasik Türk edebiyatından bir kitap daha okumuş oldum yine de. (Özlem Akbaş)

Merhaba dostlar ‍️ Kurtuluş anlamına gelen Halas, İngiliz gemilerinin İzmir limanına girdiği günden itibaren ülkemizin adım adım Kurtuluş Savaşı'na gittiği günleri anlatıyor. Başkahraman Nihat ve çevresindekiler aracılığıyla insanlarımızın farklı görüşleri, ülkede yaşayan ve sonradan gelen yabancıların davranışları anlatılırken ateşli eleştirilerden hiç kaçınılmamış. Nihat'ın biri İngiliz biri Türk iki genç kadınla yaşadığı aşk da biraz süsü olmuş sanırım. Yazarın, zorlu sağlık koşulları altında tamamladığı son romanıymış. Mehmet Rauf'un eserlerinde Eylül'ün başarısını bir daha yakalayamadığı söylenirmiş. Karakter tahlilleri ve edebi açıdan belki öyledir ama Halas'ın daha kolay okunduğunu söyleyebilirim. Sevgiyle kalın (Filiz Çakır)

#önsözden Mehmet Rauf'un bu eseriyle yakaladığı başarıyı daha sonraki eserlerinde gösteremediği söylenir. Halas Mehmet Rauf'un kaleme aldığı son romanıdır. Yazar hayatının son döneminde vücudunun sağ tarafa inen felç nedeniyle Halas'ı zaman zaman eşine dikte ettirmek suretiyle tamamlayabilmiştir. Konusunu İstiklal Savaşı'ndan alan romanında Mehmet Rauf alabildiğine duygusal, heyecanlı ve bazen de öfke dolu bir üslup kullanmış, özellikle imparatorlukta bir arada yaşayan gayrimüslim unsurlar için olumsuz bir tavır sergilemiştir. Kuşkusuz bunda o dönemin koşullarının, özellikle de milliyetçilik rüzgarının büyük etkisi olmalıdır. İki bölümden oluşan kitap İzmir'in Yunanlılar tarafından işgalini anlatırken aynı zamanda Nihat beyin aşk hayatını da anlatıyordu. Nedense Mehmet Rauf'un eserlerini çok severek okuyamadım. Tabii ki ara vermeden seriyi okumaya devam, bu seri mutlaka okunmalı... (Derya Sezgin)

Kitabın Yazarı Mehmet Rauf Kimdir?

Mehmed Rauf Servetifünun romancılarından, 1875 yılında doğdu, 1931 yılında İstanbul'da öldü. Bahriye Mektebi'ni bitirdi (1893), deniz subayı oldu, staj için Girit'e (1894), Kiel kanalının açılış töreninde bulunmak üzere Almanya'ya (1895) gönderildi, dönüşte İstanbul'da Tarabya'da elçilik gemilerinin irtibat subaylığına atandı. 1908'den sonra bahriye'den ayrıldı, hayatını yazarlıkla kazanmaya başladı. Cumhuriyet devrinde kadın dergileri çıkardı, ticaretli uğraştı. On altı yaşındayken yazdığı Düşmüş adlı hikayesini İzmir'e, Halit Ziya'ya göndermiş, Halit Ziya da Hizmet gazetesinde basmıştı, daha sonra İstanbul'da Mektep dergisinde yazıları çıktı. Halit Ziya, Cenap Şehabettin, Hüseyin Cahit'le böylece önceden tanışan Mehmed Rauf, sanatının en başarılı eserini Eylül romanıyla verdi; psikolojik roman örneği olan Eylül'de olduğu gibi öteki eserlerinde de özellikle aşk maceralarını konu yaptı. Romanları: Eylül (1901), Genç Kız Kalbi (1925), Böğütlen (1926), Define (1927), Son Yıldız (1927), Kan Damlası (1928), Halâs (1929) Hikâye Kitapları: İhtizar (Cançekişme, 1909), Âşıknâme (1909), Son Emel (1913), Hanımlar Arasında (1914), Bir Aşkın Tarihi (1915), Üç Hikâye (1919), İlk Temas İlk Zevk (1923), Aşk Kadını (1923), Eski Aşk Geceeri (1924) Mensur Şiir: Siyah İnciler (1901, 1925) Oyunlar: Ferdi ve Şürekâsı (1909, filme de alındı: 1917), Cidal (Kavga, 1911), Sansar (1920), Ceriha (Yara, 1927)

 

Mehmet Rauf Kitapları - Eserleri

  • Eylül
  • Genç Kız Kalbi
  • Böğürtlen
  • Ferdâ-yı Garâm
  • Define
  • Kan Damlası

  • Halas
  • Eski Aşk Geceleri
  • Bir Aşkın Tarihi
  • Define ve Kan Damlası
  • Bir Hastalığın İlacı
  • Yara
  • Uzaktan

  • Bir Zambak Hikayesi
  • Üç Hikaye
  • Karanfil ve Yasemin
  • Siyah İnciler
  • Kabus
  • Serap
  • Menekşe

  • İsyanlar, Direnişler, Zaferler
  • Âşıkane
  • Edebi Hatıralar
  • Son Emel
  • İhtizar
  • Eylül
  • Eylül

  • Sansar
  • Son Yıldız
  • Yağmurdan Doluya - Cidal - Sansar
  • Seçme Hikayeler
  • Harabeler
  • Menekşe

Mehmet Rauf Alıntıları - Sözleri

  • Yani hayale, yani şiire, yani aşka aşıktım. Aşkı evrenle hayatın tek varlık sebebi sayacak kadar deli bir aşık. (Eski Aşk Geceleri)
  • Sende bir şey var, öyle bir şey ki hiçbirinde rastgelmiyorum. (Eylül)
  • "Ah bu eksiklik duygusu.. İnsan değilim sanki bir denklemim.." (Eylül)
  • O anda kapıdan genç bir hanım girdi. Fakat bu tam manasıyla bir güneşin doğuşu gibiydi. (Define ve Kan Damlası)
  • "Ah insan denen mahlukat ne kadar zayıf ve alçak birşey (Üç Hikaye)
  • “Günlerce ev bir hastane gibi, delirmiş genç kadına gelen giden hocalarla, hekimlerle dolar. (…) genç kadın bir deri bir kemik kalmıştır. (…) Hastalık geçer, fakat bu yara, bu valide yarası geçmez, aylarca kadını inletir.” (İhtizar)

  • Biliyor musunuz, kadın olmasaydım belki Mesut olurdum. Zira kadın olmak, kadınlar arasında çirkin olmak gibi bir şey. (Ferdâ-yı Garâm)
  • Zaten hayatımız âdet ile tesadüfün elinde zalim ve yırtıcı bir pençe içinde dayanıklılık ve katlanabilme yetisini kaybetmiş sefil bir hastalıktan başka bir şey miydi? (Serap)
  • “Nedir bu insanın içten içe çürüyüşü...” (Eylül)
  • Ah niçin bütün aşklar böyleydi? Niçin birbirlerini bugün sevenler hayattaki mutlulukları birbirlerinden bekler ve mutluluğu bulmakla bahtiyar ve zevk dolu olurken, iki gün sonra, birbirlerine iki amansız düşman oluyorlar, dişleri, tırnakları, pençeleri kan içinde, birbirini didiklemekten, mahvetmekten, helak etmekten başka bir şey istemiyorlardı? Buna nasıl razı oluyor, nasıl dayanıyorlardı? (Menekşe)
  • Hayat böyle vesveselere değer mi? (Bir Hastalığın İlacı)
  • Gök, yaldız içinde, aynı zamanda berrak, hayran hayran sevdiğine bakan bir genç kız gözü gibi saf ve berraktı (Karanfil ve Yasemin)
  • "İnsanın içtenliğine inanmıyorum!" (Böğürtlen)

  • “Ah, kim bilir ne nefis bir ruhu vardır.." (Menekşe)
  • Dünyada şefkat, af, insanlık gibi güzel şeyler varken neydi bu insanlardaki vahşilik ki hâla birbirlerini yiyorlar, hâla birbirlerini yemekten zevk alıyorlardı ? (Kabus)
  • ''Kalabalık içinde yalnız yaşamak, kalabalık içinde gezip beraber bir köşeye kaçmak, işte asıl zevk budur. İnsan, kalpleri birbirine bağlayan bu bağları o zaman anlar.'' (Eylül)
  • “Zavallı hiç! Bazen ne etkili olarak zıddını ifade etmek ve anlatmak için kullanılır ve bir bakış açısına göre ne büyük, ne kahredici bir heptir!” (Serap)
  • "Yaşamda o denli kötülük gördüm ki kimden olursa olsun, iyilik beklemiyorum." (Böğürtlen)
  • Zaten hayatımız tamamen zannetmekten ibaret değil midir ? (Bir Aşkın Tarihi)
  • Gün oluyor ki hiçbir şey görmemek için gözlerimi kapayarak oturmak istiyorum. (Ferdâ-yı Garâm)

Yorum Yaz