matesis
dedas

Halkalı Köle - Bekir Yıldız Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Halkalı Köle kimin eseri? Halkalı Köle kitabının yazarı kimdir? Halkalı Köle konusu ve anafikri nedir? Halkalı Köle kitabı ne anlatıyor? Halkalı Köle PDF indirme linki var mı? Halkalı Köle kitabının yazarı Bekir Yıldız kimdir? İşte Halkalı Köle kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 31.03.2022 08:00
Halkalı Köle - Bekir Yıldız Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Bekir Yıldız

Tasarımcı: Utku Lomlu

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9786051416441

Sayfa Sayısı: 162

Halkalı Köle Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Karım, içeriyi yüzüme kapatmıştı. Ama o, gideceğime inanmıyordu. Yirmi yıl koruyabildiğimiz, katlanabildiğimiz, geliştirdiğimiz bir birlikteliğin bozulabileceğine kesinlikle inanmıyordu. Beni de en çok üzen bu duyguydu aslında... Kendisini, evliliğin bir kurbanı olduğuna ve ölümsüz köleliğine o denli inandırmıştı ki, onun için beyaz gelinlik ancak beyaz bir kefene dönüşebilirdi bu evde... Everest Yayınları Türkçe edebiyatın usta kalemlerinden biri olan Bekir Yıldız’ın kitaplarını yayımlamaya Halkalı Köle ile devam ediyor. Bekir Yıldız Halkalı Köle’yi diğer kitaplarında olduğu gibi otobiyografik öğelerle süslemiştir. Hikâye birbirini seven köy kökenli iki insanın evlenip yıllar içinde geçirdikleri değişim ve dönüşümleri konu ediniyor. Yıldız; maddi sıkıntıların, çocuk sahibi olmanın ve diğer dış etmenlerin bin bir emekle kurulan evlilik kurumuna hasar verip yıktığını, yıllar içinde çiftlerin "halkalı bir köleye" dönüşmesini nükteli kalemiyle kendi hikâyesi üzerinden okuyuculara sunuyor.

Halkalı Köle Alıntıları - Sözleri

  • Her devrimci, her namuslu aydın, bu düzenin doğal olarak, eğitimine, hukukuna, dinine karşı çıkıyor da, aynı düzenin aile kurumuna hiç ilişmiyor... Kanımca her şey aileden kaynaklanıyor.
  • Balkona açılan odanın kapısı aralık.
  • İki insan, önemli konularda, hatta herhangi bir konuda bile, kendilerini hayvandan ayıran, konuşarak, sorunları çözebilme yeteneğinden yoksunlarsa, dünyaya neden çocuk getiriyorlardı? Çocuk, aralarında çözümlenemeyen herhangi bir konudan daha mı önemsizdi? Yoksa çocuklar, iki insanın uzlaşamazlığını unutturan, geçiştiren uğraşlar mıydı?
  • Sana öğüdüm olsun, bağışlamayı hak etmemiş insanları hiçbir zaman bağışlama... Bu tutum, yarardan çok zarar veriyor bağışlanana... Kendisi kadar büyüyeceğine, başkasının sırtında büyümeye alıştıkça, kendisini, yükselen kişi gibi sanıyor insan...
  • İnsan çoğunluğun yanında olunca, güçlü görünür, ama çoğunluk haklılığı anlatmaz her zaman...
  • Sevgi, ölçülüp biçilmiş günlere sığmaz...
  • Sevgi, bir insanın kendisini, karşısındaki insanda bulmasıdır demiştik. Aslında insan, karşısındaki insandan çok, o insandaki kendisini sever...
  • Korkulu, ama onurlu bir uğraştı babalık.
  • Bizim analarımız sevgisiz, yaşadıkları bir dünyada bütün sevgilerini, çocuklarına adamışlar…
  • İnsan çoğunluğun yanında olunca güçlü görünür ;ama çoğunluk haklılığı anlatmaz her zaman
  • O hep aynı türküyü söyler; karanlık yalnızlıklar, sevgisiz aydınlıklardan daha aydınlıktır...
  • Sevgisiz bir sorumluluğu sürdürmekten daha acı bir şey var mıdır?
  • Ya öteki kadınların pek çoğu? Sevdikleri için mi evleniyorlar? Yoksa sevmedikleri, barınamadıkları evlerinden kaçıp kurtulmak için mi evleniyorlar? Çocuklar... Aradıkları sevgiyi kocalarında bulamadıkları için, çocuk bir canlı oyuncak olmasın onlarca?
  • Korkuyu beklemek ne zormuş.
  • Bizim analarımız, hiçbir Batılı kadının, ister yerin altında, ister yerin üstünde çalışılsın, göze alamayacakları bir işi üstlenmişler: Sevgisiz yaşadıkları bir dünyada, bütün sevgilerini çocuklarına adamışlar. Kendi ömürleri de bir yıldız gibi akıp gitmiş.

Halkalı Köle İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bekir Yıldız’ı yakın zamanda bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine tanıdım. Sait Faik hikaye armağanı almış öykülerin yer aldığı hacimli bir seçkide onun “Kaçakçı Şahan” öyküsü de yer alıyordu. Bu öykü, kitaptaki en beğendiğim öyküler içerisinde ilk sıradaydı. Acı bir dili vardı Bekir Yıldız’ın. Muazzam bir üslupla biçimlenmiş o dil, imajlar yaratarak, insanı kanlı canlı yaşanan bir hikayenin ortasına acımasızca bırakıyor, onun konforlu yaşamına sızarak kelimelerden oluşan bir spot ışığı doğrultuyordu sanki değişmez yazgısına. Yazgısı, utanmazca yaşamanın bedeli olarak kendisini artık soyutlayamayacağı bir yaşamın, bir hikayenin parçası olduğunu ve bu hikayenin sorumluluğundan kaçamayacağını bir an olsun hissetmesi belki. Öykü türüne yabancı değilim. Ancak Türkiye’de öykü denilince haklı olarak birkaç bilindik isim öne çıkıyor, çıkarılıyor iken Bekir Yıldız isminin bunların arasında yer almadığı, şayet cehaletimden kaynaklanan bir yargı değilse şaşırtıcı doğrusu. Ben şaşırmış numarası yapmayacağım. Ne gösteriliyorsa gördüğümüz bir dünyada herkes gözlerinden değil, kalbinden sorumludur. Varsa şayet. “Halkalı Köle”, Bekir Yıldız’ın ilk okuduğum kitabı. Elimde, “Varlık Yayınları” baskısı var. “Roman” yazıyor başlığın altında. Ben uzun hikaye demeyi tercih ederdim. Bu, teknik olarak bir roman olsa bile, hikaye formu ve dilinden kopamamış bir metin bana göre. “Halkalı Köle”, evlilik üzerine yazılmış, sosyalist bir bakış açısıyla bu kurumu sorgulayan bir metin midir? Hiç sanmıyorum. Kuramsal olarak sosyalizm, bu uzun öykü içerisinde ancak çelişkilerle anılabilecek bir yere sahip. Bu şekilde anlaşılmazsa çatısı iyi kurulamamış, çelişkilerle dolu bir tuhaf öykü okuduğumuzu zannedebiliriz. Bence bu kuramsal olgu ancak bir dekor olarak yer alıyor öyküde. Diğer türlü anlamaya azmettiğimizde yazarın kafa karışıklığına kolayca hükmedebiliyoruz. Ben bu tür kolaylıklardan yana değilim. Yazara, kendisi hakkında düşünenlerden daha fazla inanmak istiyorum. Sosyalizmin doğuda ve batıda algılanış farklılıklarından ziyade, yön duygumu tekrar gözden geçirerek bu anlamsızlık içerisinde, bu topraklarda bir takım yaşamsallıkların adının belli ideallerle örtüşerek yine bu topraklara ait nevi şahsına münhasır bir algılayış biçimi yarattığı fikri üzerine yoğunlaşmak istiyorum. Bence metin tam da bu yoğunluk üzerinde duruyor. Çürümüşlüğünü, yasadan ve anne olmaktan doğan hakla ve pazarlığın diliyle bir keyfiyete dönüştürmüş kadının yapısında evlilik kurumunu ve toplumun kılcallarına sinen sahteliği görüyoruz bu öyküde. O sahtelik, sevgi, vefa, sadakat, fedakarlık, saygı, hesapsızlık gibi değerlere yönelik faşizan bir silaha dönüşüyor. Yazar, andığımız dekora yaslanarak o silahı tümelden tikele doğru genişleterek bir sınıf meselesinin parçası haline getiriyor. Hep dışsal olarak algılanmaya çalışılan iktidarın fenomenolojisini, iç dünyadaki bir eksikliğe ve bunun gündelik hayattaki yansımalarına bağlayarak görünür kılıyor. Yukarıdan aşağıya doğru bir hiyerarşi kuran bu eksiklik, sevgi yoksunluğudur. Buradan en kesif anlamıyla iktidar doğar. Bütün görünen yüzleriyle, yapısal anlamda yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya katlanarak büyüyen iktidar… Çocukları koz olarak kullanan kadın burada, iktidarın ev içi maşasına dönüyor. Yasanın ve toplumun yapısı yüzünden boşanmasına izin verilmeyen adam ise, kendisine doğrultulan silahla öldürülmeyi bekliyor, halkalı bir köle olarak. (narodnik)

Uygulamayı indirip kullanarak desteklerseniz çok mutlu olurum!: (Hürata)

Bekir Yıldız: Toplumcu gerçekçi anlayışla eserler vermiş olan yazar Bekir Yıldız'ın evlilik kurumu üzerine yazılmış, bir dönem çok ses getirmiş eseri. Varlık yayınlarından ilk baskısını okumuştum. Tavsiyedir okuyunuz. kitap/halkali-kole--142967 (Dogan Adsaz)

Halkalı Köle PDF indirme linki var mı?

Bekir Yıldız - Halkalı Köle kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Halkalı Köle PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Bekir Yıldız Kimdir?

Bekir Yıldız (d. 1933 - ö. 8 Ağustos 1998), Türk öykü ve roman yazarı.

1933 yılında Urfa'da dünyaya geldi. Matbaa'cılık okulunu bitirerek, işçi olarak Almanya'da çalışmaya gitti. Yurda döndüğü zaman, Asya Matbaası'nı açan Bekir Yıldız, hikâyelerinde Güney Doğu insanlarının yaşamlarını anlattı. Hikâyelerinden bazıları senaryolaştırıldı ve filme alındı. May, Halkın Dostları, Yeni a, Yazko Edebiyat dergilerinde görev aldı. Birçok yazısı "Zaman İçinden" adlı kitapta toplanmıştır.1971 yılında Kaçakçı Şahan eseri ile Sait Faik Hikâye Armağanı'nı aldı. 11 Ağustos 1998 yılında geçirdiği kalp krizi sonucunda hayatını kaybetti. Karacaahmet Mezarlığı'nda defnedilmiştir.

Bekir Yıldız Kitapları - Eserleri

  • Evlilik Şirketi
  • Kaçakçı Şahan
  • Halkalı Köle
  • Reşo Ağa
  • ve Zalim ve İnanmış ve Kerbela
  • Kara Vagon
  • Harran
  • Beyaz Türkü
  • Arılar Ordusu
  • Demir Bebek
  • Alman Ekmeği
  • Sahipsizler
  • Dünyadan Bir Atlı Geçti
  • Darbe
  • Aile Savaşları
  • Mahşerin İnsanları
  • Sahipsizler - Dünyadan Bir Atlı Geçti
  • İnsan Posası Güneydoğu Zındanı
  • Bozkır Gelini
  • Türkler Almanya'da
  • Ölümsüz Kavak
  • Kör Güvercin
  • Yaman Göç
  • Düz Adam
  • Seçilmiş Öyküler
  • Röportajlar
  • Şahinler Vadisi
  • Yargılayan Zaman İçinden
  • Sahipsizler

Bekir Yıldız Alıntıları - Sözleri

  • Bir çuval buğday karşılığı çalışmak, ağanın gölgesinde yalanmak, Gaffar'ın babasını yatağa vurmuştu..Toprak, şimdi, yıllardan beri kendisini deşen, dölleyen bu adamı cezalandırıp altına almak sabırsızlanıyordu adeta. (Kaçakçı Şahan)
  • "Yanıp kül olsaydın, bundan iyi miydi?" dedim kendi kendime. "Çocuklar için kağıt olacaksın ya, hey şımarık kavak. Daha ne isteyeceksin?" (Ölümsüz Kavak)
  • Hele babanızın polisliğinin ilk günleri var ki... Bak sen nerden nereye... Utandıydı ilk günler sokağa çıkmaya. Ben de utandıydım ilk mantoyu giydiğimde... İşte o zaman bildiydim utanmak nedir, ne değildir. (Aile Savaşları)
  • Bizim toplumumuzda, çocuk kaç yaşına gelirse gelsin, anne babalar için büyümemiş süt kuzularıdırlar. (Yaman Göç)
  • Çağımızda başarının ilk koşulu, birlik olabilmektir. Bir elin nesi var, iki elin sesi var. (Arılar Ordusu)
  • Büyük kentlerde hatalar ve günahlar kalabalığın arasında kaybolup giderken, burada her hata ve günah kurşunla bastırılıyordu. (Reşo Ağa)
  • "Fırında insan...Mahşeri bir fırında...Ateş,yakıcı, kavurucu değilken, birilerini sırtına almak gösterisinde insan.Ama ısı artınca, ayaklar yanınca, insan, sırtındakini ateşe atıp attığının sırtına binme yarışında.... (Mahşerin İnsanları)
  • Sanki sömürü biçimi değişince, sömürü ortadan kalkıyor! (Harran)
  • Neydi sevgi? Nasıl bir şeydi aile? Sevgi uğruna adanan hayatlar, giderek nasıl da unutulup yeni adanmalara dönüşüveriyordu. (Darbe)
  • Bir zamanlar kılıçlarıyla saldıran Türkler, bu defa pasaportlarıyla sızıyorlardı Avrupa'ya... (Reşo Ağa)
  • " İnsansız kent başkadır,insanların olup da,dışarı çıkamadıkları bir kentse bambaşkadır. ' (Mahşerin İnsanları)
  • Bilip de bir şey yapmamak, bilmekten daha acıdır. (Demir Bebek)
  • Tanrı insanoğlunu en olağanüstü nitelikte, hem de maliyeti sıfır denecek bir ucuzlukta yaratıyordu. Oysa ki, doğanın hışmına uğrayan insanoğluna uzatılan her doktorun eli, büyük ve obur pençeliydi.. (Reşo Ağa)
  • "Hasretiz biz," dedi. "Suya hasret bitki gibi, hasretiz Türkçe konuşmaya. Hanım işe gider, göremezsin. Sokaklarda yürürken, korkarsın çoluk çocuğunla Türkçe konuşmaya. Oh... Oh be ne rahatmış meğer, ana diliyle konuşması insanın..." (Yaman Göç)
  • Bir çuvalın içine doldurulmuş kediler gibi, birbirimizi parçalamak yerine, bizleri çuvala dolduranlar üzerine konuşabilsek... (Darbe)
  • Emekçinin Türkü Almanı olur mu sanıyorsun? (Alman Ekmeği)
  • Düşünmek istiyordu Ali. Düşünmek, yaşamak demekti gene de. Yaşamak da; dünle, bugünle, hatta gelecekle hesaplaşmaktı. (Darbe)
  • Seviniyor kimi altta kalanlar. Gaz fırınlarında ölmenin sırası altta kalanlara üç beş saniye sonra geliyor çünkü. (Dünyadan Bir Atlı Geçti)
  • Çünkü ölümsüzdür kitaplar, yazılmışsa eğer. (Beyaz Türkü)
  • Damgalanan insanlar, çirkinleşen insanlar, Tanrı'ya açılan umutlarıyla kümeleştiler. (Kara Vagon)

Yorum Yaz