diorex
sampiyon

Hastalar ve Işıklar - Rasim Özdenören Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hastalar ve Işıklar kimin eseri? Hastalar ve Işıklar kitabının yazarı kimdir? Hastalar ve Işıklar konusu ve anafikri nedir? Hastalar ve Işıklar kitabı ne anlatıyor? Hastalar ve Işıklar PDF indirme linki var mı? Hastalar ve Işıklar kitabının yazarı Rasim Özdenören kimdir? İşte Hastalar ve Işıklar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 08.05.2022 20:00
Hastalar ve Işıklar - Rasim Özdenören Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Rasim Özdenören

Yayın Evi: İz Yayıncılık

İSBN: 9789753551670

Sayfa Sayısı: 126

Hastalar ve Işıklar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Öyküyü dantela gibi işleyen bir Türkçe, hayalgücünü tutuşturan tasvirler; gerçeklik duygusundan koparmayan bir örgü... Çağdaş Türk hikayeciliğine yepyeni bir çehre ve yerli bir boyut getiren Özdenören'in 1967'de yayımlanan ilk öykü kitabı...

Şimdiden klasikleşmiş bir öykü demeti...

(Tanıtım Bülteninden)

Hastalar ve Işıklar Alıntıları - Sözleri

  • Uzun süre bekledim. Bekledim ve yoruldum.
  • Ben miyim? Sessiz, beyaz, derin, hırçın boşluklar içinde cüretle adım atan.
  • Ruhum hasta benim.Vücut bahane.
  • Hayatı, değer verdiği bir yerinden kırılmıştı sanki.
  • Boynuna ilmiklenmiş bir halatla görünmez, gücüne karşı konulamaz bir el, bir uçurumun kenarından onu, bir ineğin memesinden süt sağarcasına aşağılara doğru çeker, o anda artık çevresinde yardımını umabileceği kimsenin kalmadığını da yeisle görürdü.
  • Çoktandır beni bekliyormuş da gelmemişim ya da gelmişim de bunu bildirmemişim gibi...
  • İçimden, melânkoliye batmış bir sesin, suyu çamurlara bulanmış, geniş ve ağır akan bir nehir gibi aktığını duyuyordum.
  • ... şehrin kustuğu mahallelerin birinin kenarında.
  • Toparlanmam gerek. Ama bu gidişle, nasıl? Kendimi bir kerecik, bir kerecik olsun yakalayamamışken?
  • Demek parça parça değişmişim. İçimin hiç bitmeyecek sandığım dayanıklı soluğu değişmiş.
  • Dilsiz bir adam yürüyor içimde.
  • Heykelimi dikmişler de yıllardır hep bu noktada durmuş, yorgun argın, budalaca bir bekleyişle burdayım, hep aynı biçimde yıllardır burda bekliyorum, durmuşum.
  • Yüklenemeyeceğim bir ağırlığın altında gücüm yitmiş. Zaman öfkeleri, ışıkları, yoksunluğu eze eze yaklaşıyor.
  • Nasıl oluyor, hiçbir düşünce, hiçbir iz yok kafamda. Kopkoyu bir yoğunluk. Bir çığ gibi yürüdükçe genişliyor ve hiç bir şeye yer bırakmıyor.
  • En çok da mahiyetini bilmediğim bir korku. Zehirli bir kurt gibi kemiriyor içimi. Belki yalnızlıktan.. belki insandan?

Hastalar ve Işıklar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Hikaye okumak istedim sadece. Bu nedenle daha önce Çözülme'sini okumuş olduğum Rasim Özdenören'in bende var olan diğer bir hikaye kitabı Hastalar ve Işıklar'ı okudum. Başlıkta Hasta ve Işık var. Ama bu bildiğimiz Hasta değil; bu var olan, üzeri puslu geçmişte yaşadığımız, bu olayları an be an gördüğümüz hallerdeki bizler ''Hasta''lar. Işık'sa yok gibi, tozlu, loş... ''Ben ne okuyorum?'' Bunu sık sık sordum kendime kitabı okurken. Öyle ki, bir hikayeden sonra allak bullak olup, 'nasıl olur, ben bu anı yaşadım'a gitmeye başladım! Hikayelerdeki yaşanmışlık hissi o kadar yüksek ki Özdenören okuru zamanda yolculuğa çıkarıyor. Birden de değil... Adım adım götürüyor kişiyi ve yine adım adım isyana sürüklüyor. Hissediyorsun; cümleleriyle yavaş yavaş patlayışın, geçmişe dönüşün altını dolduruyor. Hikaye deyince aklıma hep Sait Faik gelir benim. İnsanı alaya alan, yaşamayı seven. Tramvaydan denize sürükleyen, oradan karaya vurdurtan, oturtup tavla oynattıran, çay içirten, konuşturan... Anlattıran, ağlattıran. Eylemliliğini en isyankar, en serseri, en ''bizli'' yaşatan bende Sait Faik. Özdenören'in hikayeleriyse dehliz. Duraklık. Kitabı okurken aklıma sık sık Andre Gide'in ''Senin için kendi ailen kadar, kendi odan kadar, kendi geçmişin kadar tehlikeli bir şey yoktur.'' sözü geldi. Kişilerin kendi ruhlarının gerisinde, en gerisinde, dibinde pusup kalmış ailevi vurdulu-kırdılı anlarını, kişinin ruhundaki berelerinin nasıl kanayıp kanayıp artık kabuk bağalayamayacak bir ıslaklıkla parladığını, sızladığını anlatıyor. Ailenin sevgilisi anne, güç insanı ise hep baba. Babayla olan ruhsal uyuşmazlık, geçmişteki yabanıllığın; kişide artık olgunlaşmış olan ruhta nasıl bir çimdikli acı yarattığını, bunun sürüncemesindeki ruhu anlatıyor yazar. Özdenören, kişinin bile isteye görmezden geldiği, üstünün toz bağlaması için dokunmadığı gerçeklikleri, yaşanmışlıkları cümleleriyle baştan baştan yaşatıyor kişiye. <> syf21 Özdenören'in doğayla, ışıkla, maddeyle çok derin bir ilişkisi var. Doğayı çok farklı duyularda kullanıyor. Tek bir algı yerine imgelemler üzerinden onları çok daha ilginç hallere bürüyor. Doğa tasvirleri, gün batımları, gün başlangıcı, yağmur tıpırtıları onun ifadesiyle çok seslileşiyor. <>syf33 Beni bu dilde, bu ifadede en çok etkileyen şeylerden biri de düşündürücülüğü oldu. Önceki hikaye okurluğumda ben hep eylem halindeydim, çok gezer az düşünürdüm. Fakat Özdenören beni çok düşündürdü, beynimi yaktı. Onun hikayesi eğer ''bir kelime'' ise düşündürücülüğü ''kalınca bir roman''. En basitinden her hikayede bir sorgulama var, sorgulatıyor yazar. Salt kendi kendine dalışa geçiyorsun bir süreden sonra. Hikaye bittikten sonra içine sinen bulanık his kişinin düşünceleriyle özdeşene kadar bir demlenme süreci var. Orada da zaten hikaye kişinin içine çöküyor, zift gibi. Hikayelerdeki düşündürücülüğü, günlük minnacık yaşanmışlıkların tırtıl gibi kişinin zihnine girip, yavaş yavaş düşüncesini-ruhunu bitirmesini, bu denli tırtık tırtık öldürme halini, kişinin toplumla sorunlarını ve en çok, en dipteki kendi ile olan sorunlarını, benliğini arayış halini yazarın denemeci kimliğine bağlıyorum. Hikayelerde denemesel hava mis gibi hissediliyor! Odak var, odağın etrafında ailesel pürüz görünümlü fakat derininde kişinin çevresiyle, benliğiyle olan öz sorunu var, ve tüm bunlar bir deneme havasında vurduruyor kafayı duvara... Seve seve kırılmalı o kafa.. <>syf61 (meltem şen)

Vee Rasim Özdenören üstadın ilk kitabı olan "Hastalar ve Işıklar" kitabının da gece kapağını kapattım. Icerisinde 15 başlıktan oluşan bir hikâye kitabı. Ama öyle alelade yazılmış hikâyelerden değil tabii ki. Öyle güçlü tasvirlerle bezemiş ki kitabı, okurken kahramanların gerçek olduğunu sanabilirsiniz. Zira okurken kendimi kitabın isimsiz kahramanının yanında hissetim hep. Bazı paragraflar o kadar güzeldi ki, defalarca okuduğum oldu. Ilk birkaç hikâyede pek bir şey anlayamadım. Başlıklar açıldıkça konular farklı sandım ama sonuna doğru bir şeylerin değiştiğini anlayabiliyorsunuz. Bu kitabı okurken birçok okuduğum kitap aklıma geldi, neden bilmiyorum. Yine bu kitabı okurken, herkesin "yalnızlık" algısı ve yaşamışlığı farklıdır. Benim hissettiğim ise sanki yoğun kar olan, soğuk ve kimsesiz bir yerde tek başıma sabahın olmasını bekliyormuşum da, sanki o esnada kitabı okuyormuşum gibi hissettim. O yalnızlığı ve soğukluğu tamamıyle hissettim. Hastalar ve Işıklar... Benim anladığım kadarıyla biraz psikolojik, biraz melankolik bir eserdi. Yazarıyla tanışırsam bir gün bu kitap hakkında konuşmayı çok isterim. Bir de hani derler ya, perşembenin gelişi çarşambadan belli olur, diye. Işte bu kitapta yazarın ikinci kitabı olan "Gül Yetiştiren Adam" kitabındaki yalnızlık ve değişiminin geldiği unsurun aslında bu kitapla haber verdiğini düşündüm. Benim niyetim ömrüm yeterse Rasim Özdenören'in ilk kitabından son kitabına kadar tüm kitaplarını okuyup yazarı, yazarın kalemini, hayata bakış açısını tanımak ve öğrenmek. Güzel bir eserdi, dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım, istifadeli okumalarınız olsun. (Selen Sevim)

Hastalar ve Işıklar yazarın tarzına aşina olanların tahmin edeceği üzere yaşadığı dönemle barışık olmayan, hayatı sorgulayan kahramanların hikayeleri. Kahramanları sokakta karşılaşabileceğimiz türden kişiler. Dünyanın düzeninden hoşnut değiller ve iç dünyalarında bir var oluş alanı kurmaya çalışıyorlar. Kalabalıklar onları boğar adeta, hayallerinde kurdukları aleme sığınırlar. Yalnızlıklarına aynadaki kendi akisleriyle çare ararlar. İnsanlardan kaçarlar. Kahramanlarının iç dünyasını bilinç akışı tekniğiyle gözümüzün önüne seren yazar, olaydan çok kesitlere dayalı öyküler yazmış. Yer yer imgelerle şiire selam çakmış. Hayatı sorgulamak üzere okunup üzerinde düşünülebilecek bir eser. İyi okumalar. (MEHMET ERGÜL)

Hastalar ve Işıklar PDF indirme linki var mı?

Rasim Özdenören - Hastalar ve Işıklar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hastalar ve Işıklar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Rasim Özdenören Kimdir?

Rasim Özdenören (d. 1940, Maraş), Türk öykü ve deneme yazarı. İlk ve orta öğrenimini Maraş, Malatya, Tunceli gibi Güney ve Doğu şehirlerinde tamamladı. İ.Ü. Hukuk Fakültesini ve İ.Ü.Gazetecilik Enstitüsü'nü bitirdi. Devlet Planlama Teşkilatı'nda uzman olarak çalıştı. Bir ara araştırma amacıyla ABD'nin çeşitli eyaletlerinde, 1970-1971'de iki yıl kadar kaldı. 1975 yılında Kültür Bakanlığı Bakanlık Müşavirliği görevine geldi. Aynı bakanlıkta bir yıl da müfettişlik yaptı. 1978'de istifa ederek ayrıldığı devlet memurluğuna bir süre sonra tekrar döndü. Çok Sesli Bir Ölüm ve Çözülme adlı hikayeleri ayrıca TV filmi yapılmış, bunlardan ilki, Uluslararası Prag TV Filmleri Yarışmasında jüri özel ödülünü almıştır.

Rasim Özdenören'in, Türk edebiyatında adını duyurmaya başladığı yıllar, köy romancılığının etkisinin artık azalmaya başladığı, varoluşçu yazarların etkisinin daha fazla hissedildiği yıllardır. O yıllarda roman ve öykü yazarları genel olarak Batı kaynaklı bir anlayışla, sanki dışarıdan bakan bir gözle eserlerini yazmışlardır. Özdenören ise daha çocukluğunda Anadolu'nun birçok ilini gezerek, orada yaşayarak, köyünü, kasabasını, şehrini tanıyarak, kendisine ';ayrıntı avcısı' dedirtecek bir özellik ve güçlü bir tasvir yeteneğiyle, insanın evrensel yanlarını öne çıkararak yazmıştır öykülerini. Yazar, gençliğinin ilk yıllarından itibaren kendine edebiyatı ciddi bir meşale olarak seçen insanlardan oluşan bir arkadaş grubuna dahil olmakla, sonraki yıllarda şekillenecek edebi şahsiyeti için çok önemli bir zemin bulmuştur. Bu arkadaş grubu Özdenören'in anlaşılmasında kilit konumdadır. Çünkü Özdenören'in okumaları, edebi ilgileri büyük oranda bu arkadaş grubunda şekillenmeye başlamış; sonraki yıllarda tanıştığı Sezai Karakoç'un etkisiyle bir bütünlük kazanmıştır. Özdenören'in Amerika'ya gidip orada iki yıla yakın bir süre kalması vesilesiyle çağdaş dünyanın en önemli merkezini tanımasının da eserlerine olumlu yansımaları olmuştur. O, yerli olmak nedir, bu nasıl gerçekleştirilir, sorularının cevabını öyküleriyle vermiş bir yazardır. Hikayelerinin kahramanları, çevremizde rahatlıkla görebileceğimiz, dokunabileceğimiz kişilerdir.

Rasim Özdenören, gerek denemelerinde gerekse öykülerinde, meselenin anlatmak olduğunu ilk öykülerinden başlayarak kavramış bir yazardır. O, İslami kimliğiyle tanınan bir öykücü olmasına rağmen öykülerinde hiçbir zaman, dönemindeki birçok yazarda görüldüğü gibi, inandığı şeyleri okuyucusuna dayatmamış, vermek istediği mesajı öyküyü örselemeden, akışı ve yapıyı bozmadan anlatmayı bilmiştir. Anlatırken de dili ustaca kullanmış, yer yer de adeta şiir yazmıştır.

Rasim Özdenören Kitapları - Eserleri

  • Gül Yetiştiren Adam
  • Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler
  • Müslümanca Yaşamak
  • Kafa Karıştıran Kelimeler
  • Çok Sesli Bir Ölüm
  • Yeniden İnanmak
  • Kuyu
  • Ansızın Yola Çıkmak
  • Çözülme
  • Aşkın Diyalektiği
  • Denize Açılan Kapı
  • Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalı
  • İpin Ucu
  • Eşikte Duran İnsan
  • Uyumsuzlar
  • Ben ve Hayat ve Ölüm
  • Hastalar ve Işıklar
  • Acemi Yolcu
  • Yeni Dünya Düzeninin Sefaleti
  • Hışırtı
  • Toz
  • Yaşadığımız Günler
  • Köpekçe Düşünceler
  • Yüzler
  • Çarpılmışlar
  • İmkansız Öyküler
  • Ruhun Malzemeleri
  • Düşünsel Duruş
  • Red Yazıları
  • Çapraz İlişkiler
  • Edebiyat ve Hayat
  • Açık Mektuplar
  • Kent İlişkileri
  • İki Dünya
  • Hadislerin Işığında Hz. Muhammed
  • Yazı, İmge ve Gerçeklik
  • Siyasal İstiareler
  • İmkânsız Öyküler
  • Elli Yılın Öyküsü
  • Çözülme

Rasim Özdenören Alıntıları - Sözleri

  • Çünkü bir sevgi daima, inanılmaz bir durum, ama, daima tahammül edilemez bir şeydir, insanca bir şey.. uzaklıklar, unutmalar.. bunlarla diri kılınabilirdi sevgi.. (Hışırtı)
  • Kısır niyetler, kısır sonuçlar doğurur.Niyete bir aşkınlık yükleyerek, daha doğrusu aşkın niyetlerle yola çıkarak bereket ülkesine ulaşmak mümkünken, kendi nefsanîliğinin dar sınırları içinde kalmak onu eşya ile kendi nefsi arasındaki çorak bir alanda bırakır. (Yeniden İnanmak)
  • "Senden uzak kalan tesellisini hasret yaşlarında bulur; düşünelim, ya seni bulan ne olur?" (İmkansız Öyküler)
  • “Sevginin içinde o alevi söndürecek Tükenmekte olan fitil gibi bir şey vardır.” Shakespeare (İmkânsız Öyküler)
  • "Kalplerimizi dinin üzerine sabit kıl" (İmkansız Öyküler)
  • kentin bu derin uğultusu, bu sürgünlük ve krallık bir gün silinip gidecektir. ne tuhaftır ki, ebedîlik iştiyakı da bu sürgün hayatının ve bu fena olma halinin içinden sökün ediyor. (Kent İlişkileri)
  • Ne zaman elimi ona doğru uzatsam elim boşlukta kalıyor. (Uyumsuzlar)
  • Hakkın hiçbir zuhuratı yoktur ki, mümin için iman tazelemesine yol açmasın. (Müslümanca Yaşamak)
  • Ve şimdi, öyle düşünüyorum ki, tecrübe denilen şey, insanın hayatında yer etmiş olan hayal kırıklıklarının toplamıdır. (İpin Ucu)
  • O sıralarda ben kendim miyim, değil miyim, sorusunu tartışıyordu kafasında. Diyordu ki, ben kendimsem, benim benden ayrılmam, benim benden kaçmam mümkün olmamalı: ama ben kendim değilsem, ben kendimden kaçıp kurtulabilirim. (Elli Yılın Öyküsü)
  • İnsanın, sevgisi ne türden olursa olsun, onun dışına çıkması diye bir şey söz konusu olmaz ki, onu denesin. Ve zaten böyle bir şey denenebilecek bir şey olsa, o deney o sevginin bitirilmiş olduğu yerde başlar. (Aşkın Diyalektiği)
  • Hayatı elde tutmak ölümü ele geçirmekle, mümkün oluyor ve ölümün ele geçirilişi, onu ele geçirenin kendi ölümünü sonuçluyor. (Eşikte Duran İnsan)
  • Durmak her zaman beklemek anlamına gelmez. (Toz)
  • Onun görmesinden nereye kaçacaksın diye fısıldadı kadın... (Çarpılmışlar)
  • Günümüzde kendisine Müslümanım diyenlerin çoğu "çağın gözüyle İslam'a bakma" yaklaşımını benimsemiş durumdadır.. Oysa Müslüman, çağın gözüyle İslam'a bakmaz, İslam'ın gözüyle çağa bakar.. (Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler)
  • Dünya kendi dışında cebinde duran herhangi önemsiz yabancı bir nesne gibiydi. (Çarpılmışlar)
  • İnsan, yeryüzünü kendisi için kötü bir döşek haline getirmiştir. (Red Yazıları)
  • Özgürlüğümü yitirdiğim yalan. (Ansızın Yola Çıkmak)
  • zaman zaman, dön dolaş aynı noktaya gelip takıldığımı, belki daha isabetli bir ifadeyle hiçbir yere kıpırdamamış olduğumu hissediyor; yalnız bunu hissetmekle de kalmıyor, bu hissi de daha önce yaşamış olduğum hissine yakalanıyorum. (Kent İlişkileri)
  • "İslâm diyalektiğinin dışında kalan birine her çeşit izahın yetersiz ve kısır kalacağı aşikârdır. Böyle bir hükmün sırrını ancak bir mümin kavrayabilir." (Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler)

Yorum Yaz