diorex
sampiyon

Havva'nın Üç Kızı - Elif Şafak Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Havva'nın Üç Kızı kimin eseri? Havva'nın Üç Kızı kitabının yazarı kimdir? Havva'nın Üç Kızı konusu ve anafikri nedir? Havva'nın Üç Kızı kitabı ne anlatıyor? Havva'nın Üç Kızı kitabının yazarı Elif Şafak kimdir? İşte Havva'nın Üç Kızı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.02.2022 16:23
Havva'nın Üç Kızı - Elif Şafak Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Elif Şafak

Yayın Evi: Doğan Kitap

İSBN: 9786050935370

Sayfa Sayısı: 424

Havva'nın Üç Kızı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İnanca, inançsızlığa, arayışa, farklı kadınlara ve aşka dair baş döndürücü bir yolculuk...

Ben ne annem gibi dindarım, ne babam gibi kâinatın, beş duyumla kavradığım şeylerden ibaret olduğuna kaniyim. Öyleyse ben neredeyim? Ne mutlak dindarlığa, ne de mutlak akılcılığa dahil olmak isteyenler için bir başka yaklaşım, yeni bir varoluş şekli yok mu acaba? Bir üçüncü yol mesela? Kim bilir?

Şirin, Mona ve Peri…Günahkâr, İnanan ve Şaşkın. Münkir, Mümin ve Mütereddit… Böylesine farklı üç genç kadın nasıl bir araya gelebilir? Arkadaş olabilirler mi sahi? Hatta kız kardeş?

Tanrı, bilim, kimlik, aidiyet, Doğu-Batı tartışmalarının tam ortasında hiç kimselere benzemeyen, karizmatik bir adam, sarsıcı bir skandal ve sıra dışı biraşk... yarım kalan... seneler sonra yeniden canlanan...

Elif Şafak büyüleyici dili ve sağlam olay örgüsüyle inanca, inançsızlığa, arayışa, farklı kadınlara ve aşka dair baş döndürücü bir yolculuğa çıkarıyor bizleri.

Havva'nın Üç KızıTürkiye ile Avrupa, dün ve bugün arasında gidip gelen güncel bir hikâye anlatıyor.

Yüzyılımızın en çok tartışılacak konularından birini kışkırtıcı kahramanlar aracılığıyla ele alan, temposu hiç düşmeyen, kolay kolay unutamayacağınız bir roman.

Havva'nın Üç Kızı Alıntıları - Sözleri

  • Ne zor şeydi birbirini hiç sevmemiş bir çiftin evladı olmak.
  • Şayet hiçbir şeyi değiştiremeyeceksek hatırlamanın ne faydası var ?
  • “Eğer bir gün âşık olursam, kesin o kişinin beynine âşık olacağım” diye söz verdi kendisine. “Tipi ya da konumu umurumda değil, varsa yoksa aklı, zekâsı, birikimi.” * * *
  • Aşık olduğumuz kişiyi bazen o kadar büyütürüz ki zihnimizde, bir bakmışsın adeta tanrı olmuş çıkmış. Ve aşkımıza karşılık bulamadığımızda bu sefer de yok ederiz tanrıyı, bir hamlede.
  • Büyümek demek, anne babanın kusurlarını görmeyi öğrenmek demekti.
  • Acaba hangi yoldan gitmeliyim hayatta?
  • Kitap demek bilgi, bilgi demek kudrettir. Bu kadar büyük ara nasıl kapatılabilir?
  • Geçmiş bir yüktür, külfettir. Şayet hiç bir şeyi değiştiremeyeceksek hatırlamanın ne faydası var?
  • Eşitlik, lafta bile yoktu, değil hakikatte olsun..
  • Eğer bir gün aşık olursam, kesin o kişinin beynine aşık olacağım. Tipi ya da konumu umurumda değil, varsa yoksa aklı, zekâsı, birikimi."
  • "Lakin adalet, karmaşık bir kelimedir. Kime göre adalet, neye göre? Dünya tarihinin en katı bağnazları, fanatikleri, kendi kafalarındaki 'adalet 'uğruna en ağır adeletsizlikleri işlemişlerdir. "
  • Peri güncesine şöyle yazdı: İnananlar yanıtları sorulara tercih ediyor; netliği kafa karışıklığına. Ateistler de öyle bir bakıma. Tuhaf ama Tanrı hakkında bilgimiz son derece sınırlı olduğu halde ne kadar az insan kalkıp da “Bilmiyorum” diyebiliyor. Etrafımız hep “çok bilenler”le dolu. “Emin değilim, kararsızım, hâlâ arıyorum” diyen kimseye rastlamadım daha. Bir tek ben varım galiba..
  • Özgürlük yoksa aşk da yok. Özgür olmanınsa tek yolu var: Alışıp kanıksadığımız, kolayımıza gelen Ben’i terk edebilmek! Göze alabilir misin?

Havva'nın Üç Kızı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

ELİF TİCARİ KAYGI "SHAFAK": Elif Şafak'ın bu kitabı kitaplığımdaki diğer kitaplarla karşılaşsaydı ne olurdu? https://youtu.be/VGYcmopyu4s Elif Şafak'ın son romanı. Kendi adıma da ona ait kitaplardan okuduğum ilk ve son roman olmuş oldu maalesef. Hatta hep beraber heceleyebiliriz bu romanın yazılma nedenini : Ti-ca-ri kay-gı. Kitapta geçen bazı cümleleri her ne kadar beğenmiş olsam da bu kitap tam bir Türk dizisi kıvamında. Çünkü her şey yüzeysel. Aşırılıklardan kaçmak isteyip de farklı olmayı arzulayan, üçüncü yoldan gideyim derken aşırı sıkıcı ve sıradan bir yazara dönüşen, aynı zamanda da yapay bir heyecana sahip biri gibi hissettim kendisini. İnternete, Türkiye'de en çok konuşulan konular enter yazıp din, İslam, ateizm, Mevlana, bomba, patlama, silahlı baskın, muhafazakar, laik, tarikat, siyaset, spor, yobaz, günahkar, kadın hakları, bekaret, evlilik, feminizm, eşitlik, adalet vs. gibi anahtar kelimeleri derleyip bir kitap çıkarmış gibi bence. Bu yönüyle tam bir ticari odaklı roman olduğunu düşündüm. Çünkü neredeyse her kesimden insana ve ideolojiye yönelik kelimeler mevcut. Hatta romanda inanan kişinin karşıtı inanmayan olarak değil de, "günahkar" olarak düşünülmüş. Bak sen. "Büyük skandal! Az sonra! Sakın kaçırmayın!" gibi bağıran fakat sonrasında hiçbir şey çıkmayıp size programı izletmeyi başarmış olan magazin programları kıvamında aynı zamanda. Skandal diye diye sizi kitapta tutmaya çalışıyor fakat sonrasında skandalı gördüğünüz zaman magazin programlarını izlediğiniz anda verdiğiniz tepkiyi veriyorsunuz. Yani televizyonu kapatmak istiyorsunuz. Kitabın sonları ve olayla alakasız bir başka bir olay da kalitesiz Amerikan filmlerinin sonu kıvamında. Kitapta varmanın değil yollarda olabilmenin önemli olduğunu savunuyor sayın "Shafak" fakat kitabını oluşturan yola sadık kalmamış, saçma bir şekilde sonlandırmış kitabını bence. Kitapta epey yerde sözü geçen siyaset eleştirileri de mevcut. Otoriterleşen siyasetin elit kesimi çok ama çok kaygılandırdığına dair bir monolog gibi olmuş adeta. Yani daha doğrusu olmamış be Shafak. Ama Türk insanının her baktığı yerde komplo teorisi aramasından bahsetmesini sevdim, gerçekten de artık böyle olduğumuzu düşünüyorum. Dini yönden de bir kaç dokundurma var kitapta. Fakat kendisi ne kadar doğrudan belirtmiş olmasa da Müslüman kesime yönelik bir yobazlık genellemesi yaptığını hissettim. Bence her inanışın yobazı vardır. Araştırmayan, hakikati sorgulamayan, bildiklerini tahkik inanç doğrultusunda değerlendirmeyen her inanıştan kişi bir yobaz olabilir bana göre. Ne kadar biraz ondan biraz bundancı muslimus modernuslar varsa ateistus modernuslar da var, agnostikus modernuslar da var. Kitabın bazı kısımlarında feminizm propagandası yaptığı yerler de mevcut. Hatta "Din hep erkekleri kayırıyordu." diyor kendisi. Bu yüzden de muhtemelen kendi düşüncesine göre İslam'da erkekler ve kadınlar eşit değildir. Sayın Shafak'a şu videoyu hediye ediyorum : https://www.youtube.com/watch?v=CCmeRwJuNF0 Ayrıca Tanrı'nın, O'nun ismi kullanılarak hem de insanın insanı katletmesine izin verdiği gibi bir düşünceye sahip olduğu için de ona şu ayeti sunmak istiyorum : "Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belirli bir süreye kadar erteler. Ecelleri geldiği zaman ise ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler." Nahl Suresi / 61. ayet Verdiğim 3 puanı neden verdiğime gelecek olursak. Sorgulama olayının yoğunluğu hoşuma gitti aslında. Zamanında ben de inanç konusunda kaybolmuşçasına yaşayan bir insan olduğum için sorgulama konusundaki gidip gelmeleri kendi geçmişime yakın buldum, ailesinden gelen bilgilerle değil kendi arayışından sonuçlar çıkarmak isteyen birisini anlattığı için. Bir de her inanıştan bir insanın bir masa etrafında kendilerine tartışma konusu verilerek tartışmaları beğendiğim noktalardan oldu. Kitabı sadece bu yönüyle olumlu yönde ütopik buldum. Ayrıca öğrenciyken bütün Tanrı sorgulamalarının ortak bir merkezde buluştuğu bir topluluk merkezi projem de bulunduğu için kitabı sadece bu yönüyle kendime yakın hissedebildim. Sonuç olarak, hafifmeşrep ve popülist bir üslupta edebiyata sahip kendisini bir daha okumayı düşünmediğim için kendisine minnettarım. Zira başka ve çok sayıda değerli yazarlar varken kendisine bir daha vakit ayırmayacağımın farkındalığını kendisi bana sağlamış oldu. (Oğuz Aktürk)

Peri ahhh Peri... Geçmişidir insanı gelecek kaygısına sürükleyen. Annesi ve babasının zıt kutuplarında birey olmaya çalışan bir kız çocuğu. Sorgulayan, bilgiye aç, zeki, çalışkan ama yetiştirilme tarzı ve çocukluğunda yaşadığı travmalar yüzünden, içinde bir türlü kıramadığı kendine güvenememe duygusu. Söylemek isteyipte söyleyemediklerinin pişmanlığıyla dolup taşan bir ruh... Yazarın okuduğum ilk kitabı ve son olmayacak. Not:Kitabı nasıl bulduğumu soranlar olmuştu. Ben çok beğendim okumanızı öneririm. (A.A.Y.)

Herkese merhaba HAVVA’NIN ÜÇ KIZI / ELİF ŞAFAK ile geldim. Yazarla tanıştığım ilk kitabı bu. Neden bu kitapla başladın derseniz kitabın adı beni kendine çekmişti. Sizin de kitap alırken başınıza geliyor mu sadece adına bakıp kitabı almak? İçeriğini bilmeden kim yazmış umursamadan sadece başlığını okuyup hayal etmek içinde hangi hikayenin sizi beklediğini… alıntı ‘Büyümek demek anne babanın kusurlarını görmeyi öğrenmek demekti.’ diyor yazar. Sahi neydi büyümek? Nasıl bir ortamda olmalıydı? Anne baba aynı evi paylaşan ama ayrı lisanlar konuşan insanlardan mı oluşurdu? Herkesin ailesi de mi mutsuzdu onunkiler gibi? Ondan mıydı bu hiç bir yere ait hissedemeyişi, içinde onulmaz boşluk, sürekli tedirgin olma hali, güvensizlik… Peri yaşamı boyunca bu ikilemi yaşadı durdu. Ne annesi gibi koyu dindardı ne babası gibi materyalistti. Onların arasında büyümeye çalışan bir çocuktu sadece. Arafta sıkışıp kalmıştı. Madem Tanrı tek ve biricikti nasıl oluyorda annesinin korkuyla ve huşuyla yalvardığı Tanrı ile babasının sitemle dert yandığı Tanrı aynı varlık olabiliyordu? Nasıl oluyorda aynı varlık, dolasıyla tek hakikat bu kadar farklı algılanabiliyordu? Daha çocukken başlayan kendini arayışın hikayesidir bu. Kendini bulmaya çalışırken kendini daha çok kaybeden bir Peri. Bir başarı öyküsüdür bu ama aynı zamanda bir mahvoluşun da öyküsü. Bir aşkın öyküsü ama aynı zamanda ömür boyu süren vicdan azaplarınında… Genel olarak beğendiğim bir kitap oldu. Kitap kesinlikle sıkıcı değil, sizi meraklandırıyor son sayfaya kadar. Ancak daha önce Elif Şafak okumadığım için yer yere bana eleştirileri ağır geldi belirtmem gerekir ki. Yorumumu kitaptan güzel bir alıntı ile bitirmek isigtoyrum. Alıntı Tanrı demek sevgi demektir. Sevgi ile kalın. Keyifli okumalar (1kitap1arkadaş)

Kitabın Yazarı Elif Şafak Kimdir?

Elif Şafak (d. 25 Ekim 1971, Strazburg) Türk romancı. İlk romanının yayımladığı 1997'den beri peş peşe eserler vermekte olan ve geniş bir okur kesimince tanınan sanatçı, 2009'da yayımlanan Aşk adlı romanı ile Türk edebiyat tarihininin en kısa sürede en çok satan edebi eserinin yazarı ünvanına sahip olmuştur. Ayrıca kitapları otuzdan fazla dile çevrilmiştir.

Yaşamı

25 Ekim 1971 günü, babasının o sırada doktora yapmakta olduğu Strazburg'da dünyaya geldi. Babası sosyal psikolog ve akademisyen Nuri Bilgin, annesi diplomat Şafak Atayman'dır. Doğumundan kısa bir süre sonra anne ve babası ayrıldı, annesi tarafından büyütüldü. Soyadı olarak annesinin adını kullandı.

Ortaokulu annesinin görev yaptığı Madrid'de, liseyi Ankara Atatürk Anadolu Lisesi'nde tamamladıktan sonra, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümünü bitirdi. Yüksek lisansını aynı üniversitede Kadın Çalışmaları Bölümünde yaptı. "Bektaşi ve Mevlevi Düşüncesinde Döngüsel Evren ve Kadınsılık Anlayışı" üzerine master tezinin ardından; ODTÜ Siyaset Bilimi bölümünde doktorasını tamamladı. Doktora tezi, "Türk Modernleşmesinin Kadın Prototipleri ve Marjinaliteye Tahammül Sınırları" başlığını taşıyordu. Elif Şafak'ın İslamiyet, kadın ve mistisizm hakkındaki yüksek lisans tezi Sosyal Bilimler Derneği tarafından ödüllendirildi.

Yüksek lisans çalışması sırasında Kem Gözlere Anadolu (1994) adlı öykü kitabını ve ilk romanı Pinhan'ı (1997) yayımladı. Bu eserle Kombassan Vakfı tarafından verilen 1998 Mevlana Büyük Ödülü'nü kazandı.

Doktorasının ardından İstanbul'a taşındı ve Şehrin Aynaları'nı (1999) yazdı. Bir süre İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde "Türkiye ve Kültürel Kimlikler", "Kadın ve Edebiyat" konularında dersler verdi.

2000 yılında Türkiye Yazarlar Birliği Ödülü'nü kazanan Mahrem romanı ile geniş okur kesimi tarafından tanındı. Bunu iki yıl ara ile yayımlanan Bit Palas (2002) ve İngilizce olarak yazdığı Araf (2004) adlı kitapları izledi.

Sanatçılara verilen bir bursla doktora sonrası çalışması için ABD'ye giden Şafak, çeşitli üniversitelerde dersler vermiştir. 2003-2004 akademik yılı boyunca Michigan Üniversitesi'nde yardımcı doçent olarak bulundu ve ders verdi. Ardından Arizona Üniversitesi Yakın Doğu Araştırmaları bölümünde yardımcı doçent olarak görev yaptı. "Edebiyat ve Sürgün", "Bellek ve Politika", "Müslüman Dünya'da Cinsellik ve Toplumsal Cinsiyet" konulu dersler verdi.

Şafak, 2004 yılında beş yazarın (Murathan Mungan, Faruk Ulay, Elif Şafak, Celil Oker, Pınar Kür) ortak kaleme aldığı bir roman projesinde yer aldı, bu roman Beşpeşe adıyla yayımlandı.

2005'te Med Cezir adlı kitabında kadın, kimlik, kültürel bölünme, dil ve edebiyat hakkında yazılarını bir araya getirdi. Aynı yıl Referans Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can Sağlık ileBerlin'de evlendi.

2006'da yayımlanan "Baba ve Piç" adlı romanını İngilizce olarak kaleme aldı. Türk-Ermeni ilişkilerini inceleyen bu roman nedeniyle hakkında Türklüğe hakaret ettiği gerekçesi ile dava açıldıysa da, suçun yasal unsurlarının oluşmadığı ve delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat etti. Aynı yıl Şehrazat Zelda isimli kızı dünyaya geldi. Doğum sonrası yaşadığı depresyonu, İngilizce olarak kaleme aldığı Siyah Süt adlı otobiyografik romanda anlattı. İki yıl sonra oğlu Emir Zahir'i dünyaya getirerek ikinci kez anne oldu.

2009 yılının Mart ayında yayımlanan AŞK isimli roman, Türk edebiyat tarihinin en kısa sürede en çok satan edebi eseri ünvanına sahip olmuştur.

2009 yılı sonunda, sekiz romanı ve ilk deneme kitabı Med Cezir'den seçilmiş paragrafları bir araya getirdiği Kağıt Helva adlı kitabını yayımladı.

2010 Kasım ayında Firarperest adlı deneme türündeki ikinci eseri piyasaya çıktı. Eserin içindeki illüstrasyonlar M. K. Perker'e aittir.

2011 yılında Doğan Kitaptan "İskender" isimli eseri piyasaya çıkmıştır. Kitabın kapak resminde, makyajla erkek haline gelen Elif Şafak'ın kendi fotoğrafı vardır.

Sanatçı, Türkiye'de çeşitli günlük ve aylık yayınlarda yazmaya devam etmektedir. 1 Mayıs 2009 tarihinden bu yana Habertürk gazetesinde ve aynı gazetenin "HT PAZAR" adlı ekinde yazılarını yayınlamayı sürdürür. Bu gazetede yayımlanan deneme türündeki yazılarından oluşan bir seçki, M.K Perker illüstrasyonlarıyla birlikte 2012 yılında Şemspare adıyla yayımlandı.

Elif Şafak Kitapları - Eserleri

  • Aşk
  • İskender
  • Kem Gözlere Anadolu
  • Pinhan
  • Şehrin Aynaları
  • Mahrem

  • Bit Palas
  • Araf
  • Med-Cezir
  • Baba ve Piç
  • Siyah Süt
  • Kağıt Helva
  • Firarperest

  • Beşpeşe
  • Şemspare
  • Ustam ve Ben
  • Sakız Sardunya
  • Havva'nın Üç Kızı
  • Sanma ki Yalnızsın
  • Aşkın Kırk Kuralı

  • On Dakika Otuz Sekiz Saniye
  • The Island of Missing Trees
  • Siyah Süt

Elif Şafak Alıntıları - Sözleri

  • Azalarak artıyor, eksilerek büyüyordum... (İskender)
  • İnsan yüreği birden fazla durumu hissedebilecek kadar engin, insan aklı aynı anda birden fazla konuda analiz yapabilecek kadar karmaşık... (Şemspare)
  • “Bu açıdan bakınca, yağmurda hüzün gibi bir şey galiba: İlk başta aman bana ilişmesin diye didinir sakınırsın, emniyetli ve kuru kalmak için elinden geleni yaparsın, ama baktın ki olmuyor, baktın ki yağıyor üzerine dört bir koldan, gark olursun ta dibine kadar ve bir kez bu kadar battın mı içine, ha bir damla eksik ha bir damla fazla ne fark eder. Yağmur da hüzün gibi bir şey, yakalandın mı bir kez, azı çoğu yok artık. Olsa olsa ‘kuru kalabilenler’ ve ‘sağanaktan’ nasibini alanlar var.” (Baba ve Piç)
  • “Eğer bir gün âşık olursam, kesin o kişinin beynine âşık olacağım” diye söz verdi kendisine. “Tipi ya da konumu umurumda değil, varsa yoksa aklı, zekâsı, birikimi.” * * * (Havva'nın Üç Kızı)
  • Onunla konuş. Onu ne kadar sevdiğini, onunla birlikte yaşamayı ne kadar sevdiğini söyle. Açık ol. Sevginin perdelere ihtiyacı yoktur. (Araf)
  • Ve yürek kredisinin ne dibi vardır, ne bitimi. (Firarperest)

  • Hayal gücü insana gerekli. Tıpkı ekmek gibi, su gibi önemli. (Sakız Sardunya)
  • İnsan bir yalanı ne kadar sürdürebilir? (Beşpeşe)
  • Ne hikmetse, erkeklerin en vasatı, en sıradanı bile kendini bir kadın karşısında yarı-Tanrı zannediyor. (Siyah Süt)
  • Yaradan'ın gökyüzünde, tepede bir yerlerde olduğu­nu sanırlar. Kimileri de O'nu Mekke'de, Medine'de arar! Ya da mahalle camisinde! Allah bir mekana sığar mı? Ne gaflet! O tek bir yerdedir ancak: Aşıkların gönüllerinde. (Kağıt Helva)
  • Birine inanmak ciddi bir iştir. (On Dakika Otuz Sekiz Saniye)
  • Gidemeyenler'den olmanın en kötü yanı gidememek değil, kalamamaktır aslında; seni kışkışlayan toprakta penah aramaktır hâlâ. (Bit Palas)
  • Hangi yolu seçersen seç, seçmediğin yolda kalacaktır aklın. (Siyah Süt)

  • " Bakan göze göre her şey değişmekte. Kimine dev görünen, ötekine cüce." (Sakız Sardunya)
  • " Yok olmadan var olmanın yolu yok ." (Sanma ki Yalnızsın)
  • Bilhassa putlardan uzak dur, dost. Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma! İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama! (Aşkın Kırk Kuralı)
  • Belki aşk sevgiliyi kazanmayı değil, kendini onda kaybetmeyi gerektirir. (Araf)
  • Ne zor şeydi birbirini hiç sevmemiş bir çiftin evladı olmak. (Havva'nın Üç Kızı)
  • Talih daima aşırıya kaçmıştır, dün olduğu gibi bugün de; kimilerine gani gani şans, yığın yığın variyet, tepe tepe iktidar, bol bol servet getirir. (Araf)
  • Kaç kitap okuyunca âlim, kaç diyar görünce gezgin, kaç hezimetten sonra bezgin olurdu insan?!.. (Mahrem)

Yorum Yaz