Hayalet Hikayeleri - Pınar Kür Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Hayalet Hikayeleri kimin eseri? Hayalet Hikayeleri kitabının yazarı kimdir? Hayalet Hikayeleri konusu ve anafikri nedir? Hayalet Hikayeleri kitabı ne anlatıyor? Hayalet Hikayeleri kitabının yazarı Pınar Kür kimdir? İşte Hayalet Hikayeleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Pınar Kür
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750734953
Sayfa Sayısı: 152
Hayalet Hikayeleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Hayalet Hikâyeleri bireyin uzun zaman susmuş geçmişinin yeniden dile geldiği öykülerle örülü bir kitap. Kimileyin ürkütücü, kimileyin yaralayıcı olan suskunlukların kendilerini dışa vurarak, artık o geçmişe sahip insanları sahipsiz bırakarak kendiyle yüzleşmeye ittiği öyküler bunlar. Bir Deli Ağaç ve Akışı Olmayan Sular adlı öykü kitaplarıyla romancılığı kadar öykücülükteki ustalığını da kanıtlayan Pınar Kür’ün kaleminden. “Bir kere bile dönüp baksaydın yüzüme... Bir kere bile dönüp bakmadın. Manasız mavi ışıltılı saçları okşadığını gördüm – hatta öptüğünü mü bile? Ne yapabilirdim? Fırlayıp zorla çekse miydim o saçları göğsünden? İnsan durduğu yerde büyük bir yükseklikten büyük bir hızla boşluğa düştüğü duygusuna kapılır ya... Biraz daha durursa yere güm diye çakılacağından, paramparça olacağından korkar ya... O anda söylenecek herhangi bir söz var mıydı?”
Hayalet Hikayeleri Alıntıları - Sözleri
- "İnsan ne kadar kaçmak istese de... hatta kaçtığının farkına bile varmasa da, gün geliyor, kaderinin çizdiği çizginin yoluna giriyor."
- "Yaşlanmak bir seçimdir," diyor. "Gün gelir, bir köşeye tıkılmaya karar verirsin, belini de ona göre bükersin."
- Mutlu olmak?.. Ne demek mutlu olmak? Unutmak... Uyumak...tan başka neleri içerir mutlu olmak?
- Mutluluk bu mu? Yüreğin her an pır pır etmesi…
- İlk aşklarımıza kavuşsaydık hiçbirimiz adam olmazdık.
- Hepimizi Nazım yaktı aslında.
- Kendi anılarımızı ne zaman derlemeye başlarız sahi?
- "Topluma ayak uyduramıyorum ben, sıkılıyorum. Bunalıyorum."
- Mutluluk kadar çarçabuk geçen bir şey yok, biliyor musun? Hem de birdenbire, önceden bir ipucu bile vermeden, bugün varken yarın yok olan bir şey… Aşk gibi değil, insan aşkı kendine göre uzatabiliyor. Ama mutluluğun artıklarıyla, kırıntılarıyla idare edemiyorsun. Gitti mi gidiyor… anında.
- İnsan ne kadar kaçmak istese de… hatta kaçtığının farkına bile varmasa da, gün geliyor, kaderinin çizdiği çizginin yoluna giriyor.
- Yalan değildi. Ömrümün sonuna kadar sevdim seni.
- Uyumak unutmak mıdır? Unutmak ölmek midir? Ölmek mutluluk mudur?
- Edebiyat kimi kez hayata yol gösterir. Hayata hazırlar insanı. Yıllar yılı hayatın dışında kaldıktan sonra yeniden hayata hazırlanmak...
- Edebiyat kimi kez hayata yol gösterir. Hayata hazırlar insanı.
- Yalnızlığa tek başına dayanmak çok zor.
Hayalet Hikayeleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Canım Pınar Kür... Ne anlatsa okunur keyifle ama kitabın sonuncu öyküsü "Ses" resmen icime işledi. Karakterin hüznünü kalbimin en derininde hissettim. Kisa oykulerden olusan her biri farkli duygulara surukleyen bu kucuk kitabi hayatinizin mutlaka bir yerine sıkıştırmalısınız. (Didem)
Karşımızdaki öyküler öcülü umacılı hikayeler değil. Bakmayın hayalet hikayeleri yazdığına. Sizi Orta Çağ'ın gotik dünyasına taşımayacak bu kitap. Karşımızdaki hayaletler, geçmişinde açık kapılar bırakan bazı kişilerin, bu kapıları kapatmak için ya da tümüyle onlardan kaçınabilmek için giriştikleri şeyler. Kiminin açık bıraktığı kapı aşkı üzerine, kiminin ki aile hasreti üzerine. Bir iki derken biliyor insan artık öykülerin nasıl bağlanacağını ama sondan çok sürecin merakı sarıyor insanı. Nasıl başladı, nasıl gelişti diye. İlginç hayaletler var kitapta. Pınar Kür'ün harika diliyle de bir solukta okunabiliyorlar. (Sîdar Ronahî)
İlk öykü hariç zevk alarak okudum diyemem. Ruhumuzda gezdirdiğimiz hayaletlerle yüzleşebilseydik neler yaşardık fikrini ucundan irdeleyen ama karakterlerini birbirine benzettiğim -sanki bir kadının hayat hikayesinin devamını okuyorum izlenimi edinecek kadar benzettiğim- ama çok hızlı akan öyküler. Yazarın üslubunu tanımak açısından doğru kitabı seçtiğimi düşünmedim, neyle başlasaydım iyiydi,tavsiyenizi beklerim. (Asuman MERCAN)
Kitabın Yazarı Pınar Kür Kimdir?
Pınar Kür (d. 15 Nisan 1945, Bursa) Türk yazarı. Lisans eğitimini Queens College ve Boğaziçi Üniversitesinde tamamladıktan sonra Sorbonne Üniversitesinde Karşılaştırmalı Edebiyat üzerine doktora yaptı. "Bitmeyen Aşk" adlı romanı "müstehcenlik" gerekçesiyle toplatıldı. İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller okulunda ingilizce okutmanı oldu. Şu anda Bilgi Üniversitesinde Medya ve İletişim Sistemleri bölümünde öğretim görevlisidir.
Pınar Kür Kitapları - Eserleri
- Asılacak Kadın
- Sadık Bey
- Bir Cinayet Romanı
- Akışı Olmayan Sular
- Bitmeyen Aşk
- Yarın Yarın
- Bir Deli Ağaç
- Cinayet Fakültesi
- Küçük Oyuncu
- Sonuncu Sonbahar
- Hayalet Hikayeleri
Pınar Kür Alıntıları - Sözleri
- Paydos saati diye bir şey kalmamıştı- hele hele son yıllarda. İşinde ilerlemek isteyen herkes gereğinden fazla çalışması, en azından öyle görünmesi gerektiğini biliyor, gözü saatte, beklediğini çaktırmıyordu. (Sadık Bey)
- ... Sevinç değildi aradıkları. Sevinç nedir biliyorlar mıydı? Kendi çocukluğunu anımsadı uzaktan - özlem - siz, acısız bir anımsama. Tüm başka bir çocukluk ama hep aynı sevinçsizlik. Mutluluğu bilmediği için mutsuz olmayan, ama gene de gülemeyen bir çocukluk. (Yarın Yarın)
- Düşünce özgürlüğünü bir kavram olarak bile ortadan kaldırmanın en iyi yolu, düşünmeyi bilmeyen kuşaklar yetiştirmektir. (Asılacak Kadın)
- İçimde en ufak bir sevgi kıpırtısı var mı diye yokluyorum kendimi.Yok, hayır.İlginç olan nefret bile duymuyorum.O derece hissizleşmişim ona, öylesine silmiş bende kendini. (Bitmeyen Aşk)
- Tüm bildiklerini ağaca anlattı kız . Ağaç delirdi . Yıllar var uğraşıyor güneşe tırmanacağım diye . Çevresini saran duvarları yeneceğini sanıyor. Deli bir ağaç bu . (Bir Deli Ağaç)
- Kızı en içten, en derin iç dökmelerindr bile ancak kendi kendine bağışlattığı şeyleri açıklar. (Küçük Oyuncu)
- Aynı evde oturan insanların birbirlerini öldürmeleri o kadar kolay ki... (Bir Cinayet Romanı)
- Gözlerini şu maviden ayırabilse dönüp gidecekti. Ama bu kez martılara takılmıştı. Bir de çok uzaklarda, tıpkı martılar gibi su yüzünde bir yükselip bir konan ufak motora. İçindekini ya da içindekileri seçemiyordu durduğu yerden. Her an iki yanında meydana geliverip yiten sudan tepecikler gerçekten göz alıcıydı. (Yarın Yarın)
- Bütün mesele hayatı elden geçirebilmek... (Sonuncu Sonbahar)
- “Geçmişinden gururu , geleceğinden umudu olmayan bir adam tek başına rakı masasında otururken hangi şarkıdan medet umar?” (Sadık Bey)
- “Korkmuyorum artık. Yani kızmıyorum. Yani kızıyorum ama o ilk günkü gibi delice degil. Akıllıca. Ne yapacağını bilenlerin sabırlı kızgınlığı var içimde.” (Asılacak Kadın)
- İlk kez zeki bir kızla karşılaşmış olmanın kıvancı içinde ama aslında kızın zekasına değil, hatta o zekanın aynası olduğuna inandığı acayip yeşil gözlerine bile değil, minicik memelerini düşünerek gülmüştü. Ceviz gibi, derdi o zamanlar. Ceviz gibi memelerin nesi güzeldi acaba? Şimdi sorsalar bilemezdi. (Yarın Yarın)
- Bazı şeyler öyle plansız oluyor - ya da bizim bilmediğimiz, ilerde irdemeye çalışsak da çözemeyeceğimiz başka bir plana uygun olarak gelişiyor. (Cinayet Fakültesi)
- Bu adam, ortaokulda mazur görülebilecek bir tutkuyu nerdeyse hayat boyu sürdürerek kendi çapında üstün bir salaklık mertebesine ulaşmış, hepsi bu. (Sonuncu Sonbahar)
- Ben hamalsam sen de mi hamalsın. Onlar aptalsa sen de mi aptalsın? (Küçük Oyuncu)
- " Yeryüzünde benden başka canlı yoktu sanki . Çakmağımı çakmak , derin bir soluk almak bile yersiz , gereksiz , belki de sakıncalı bir gürültü çıkarmak olacaktı ." (Bir Deli Ağaç)
- "Sevmek, her şeyi feda etmek değil. Tam tersine. Feda etmemek! İnsan kendisi olmaktan vazgeçerek sevemez ki... Kendini feda ettiğin anda neyinle seveceksin?" (Bitmeyen Aşk)
- Nasıl mı geçiyor ömrüm? Sensiz ama seni özleyerek... (Bitmeyen Aşk)
- “Dudaktan öpmek değil de, yanaktan öpmek, sevmektir. Biliyor muydun bunu?” (Bitmeyen Aşk)
- Bazı erkekler vardır, bilirsiniz, size en derin aşk sözcükleri söylerken bile gidicidirler... Kalıcılıkları yalnız üstünüzde bıraktıkları izlerdir... (Cinayet Fakültesi)
Editör: Nasrettin Güneş