diorex
Dedas

İtiraf - İskender Pala Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İtiraf kimin eseri? İtiraf kitabının yazarı kimdir? İtiraf konusu ve anafikri nedir? İtiraf kitabı ne anlatıyor? İtiraf kitabının yazarı İskender Pala kimdir? İşte İtiraf kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.02.2022 02:19
İtiraf - İskender Pala Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: İskender Pala

Yayın Evi: Kapı Yayınları

İSBN: 9789752448773

Sayfa Sayısı: 248

İtiraf Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İntikam ve hırs…

İyilik veya kötülük…

Siyah ile beyaz…

Ve zıtların arasında savrulan hayatlar…

Konstantinopolis’in İstanbul’a dönüştüğü yıllar… Hıristiyan hasımlarının Büyük Kartal diye andıkları Fatih’in, şehrine âlimleri davet etmekle kıvanç duyduğu, devletini ilimle ve sanatla yükseltmenin rüyalarını gördüğü, ulemanın tamamen özgür düşünceyi savunduğu, devletin yükseldikçe yükseldiği bir dönem… Ve eşsiz şöhretlere sahip Osmanlı ulemasının arasına sızmış bir kâfir. İntikam ateşinde kavrulmuş kötülük dâhisi bir zihin. Molla Lütfi, Ali Kuşçu, Sinan Paşa, Bellini ve daha niceleri… Kurbanlar, kurbanlıklar…

İtiraf her cümlesi hayretle ve merakla okunacak bir roman.

İskender Pala’nın her zamanki yetkin kaleminden…

İtiraf Alıntıları - Sözleri

  • Anlatacakların gerçek olsun da varsın gözyaşı olsun, elem olsun, sancı olsun…
  • “Acı çekmek bir şey değil, ama neyin acısını çektiğini bilmemek kahrediyor insanı.”
  • Devlet kılıçla kurulur oğul ama yükselmesi ilim ve sanat erbabınca sağlanır, hiç unutma!
  • İnsanların pek çoğu bir kuklacıyı seyreden çocuk gibidir.
  • Eh, yağmur duasına çıkarsanız çamurla da uğraşmak zorunda kalırsınız.
  • Her peri masalında bir cani elbette bulunurdu.
  • "Anlatacakların gerçek olsun da varsın gözyaşı olsun, elem olsun, sancı olsun..."
  • Bekleyenler bekleyenlere, bekleyişler bekleyişlere eklendi…
  • Bir yöneticinin kıymeti elbette ki kitaba ve âlimlere verdiği değerle ölçülüyordu.

İtiraf İncelemesi - Şahsi Yorumlar

intikam ve hırs: Yavuz Sultan Selim’in hocası Kemalpaşazâde’ye bir gün öylesine sorduğu bir soru bizi dedesi Fatih zamanına götürüyor. Eğribozlu Ornio nam-ı diğer Akbaba’nın Konstantinopolis’i fetheden Büyük Kartaldan (Fatih Sultan Mehmet) intikam almak için yaptığı kötülükleri yine Yavuz Sultan Selim’e itiraf edişini okuyoruz. Hızır-Musa kıssasından “delinecek bir gemi, tamir edilecek bir duvar ve öldürülecek bir çocuk vardı” sonucunu çıkarıp bu ilkeyle Fatih dönemindeki ilim adamlarının arasına fitne-fesat sokmak suretiyle devleti karıştırmak, düzeni bozmak, her fırsatta sokaklarda dine karşı söylentiler yayarak da Tanrıyı inkârı sağlamaya çalışmak, onlarca da cinayet var itiraflarda. Kısaca Ornio akbabayken nasıl kör kargaya dönüştüğünü samimi şekilde, etkileyici bir hikayeyle, tarihsel gerçeklerle de uyumlu bir şekilde anlatmış. Öğrenciyken İskender Pala’nın Üsküdar’daki söyleşilerine çok katılmışımdır. Konuşmalarını ne kadar naif ve akıcı buluyorsam kalemini de o kadar beğeniyorum. Zaten edebiyatın yanında tarihe de bu denli hakim olması takdir edilesi. Tarih ile edebiyatı müthiş harmanlayışı bu kitapta da beni kendisine ekstra hayran bıraktı. Okuyun, okutturun. (Ayşenur MERİÇ)

Merhaba 1k ailesi! Bugün sizlere İskender PALA'nın İtiraf adlı romanını yorumlayacağım. Kitabı kütüphaneden temin ettim. Kitap genel itibariyle güzeldi, Fatih Sultan Mehmed döneminde yaşamış ve ona kin duyan Akbaba lakaplı şahsiyeti anlatmaktadır. İskender Pala'nın romanlarında hissettiğimiz o tarihi doku, karakterleri ince eleyip sık dokuyarak okuyucuları da o kişiyle özdeşleşmesini sağlaması gerçekten iyi bir yazar olduğunu ortaya koyuyor. Yazarın, Akşam Yıldızı ve Şah&Sultan kitaplarını okuduğumda da aynı keyfi yaşadığımı söyleyebilirim. İtiraf adlı romanı okuyanlar beni anlayacaktır mutlaka, 8 puan vermemin sebebi birazcık detaylara girmesiydi... Herkese keyifli okumalar şimdiden.. (Neslihan YILMAZ)

intikam ve hırs... iyilik veya kötülük...: Osmanlı'da bir casus... İntikamı için ilim dünyasını birbirine düşüren hırslı mı hırslı bir casus, itirafını padişaha sunar. Karga ve Akbaba lakaplarıyla karşımıza çıkan bu casusun, üstad olarak gördüğü Molla Lütfi'yi kullanarak nasıl bir intikam aldığının itirafını okuyoruz... İskender Pala'nın daha önce OD ve Katre-i Matem kitaplarını okumuştum. İtiraf, onların yanında biraz sade kaldı diyebilirim. Gayet sürükleyiciydi fakat onlar kadar tesir etmedi bana. Yine de karakter derinlikleri ve tasvirleri her zamanki gibi harikaydı... Birçok tarihi kitapta olduğu gibi bu kitabı okuduktan sonra da görüyoruz ki; zaman değişmiş ama insanların hırsları değişmemiş. Yine tarihi bir ibret değil bir hikaye olarak okumaya devam ediyoruz... Elbette okuduğumuz kitap, bir roman olduğu için anlatılanlar biraz da hayal ürünü. Ancak kitabın bana kattığı en güzel şeylerden biri de daha önce ismini duymuş olsam da üzerinde hiç durmadığım Molla Lütfi'yi araştırmama vesile olmasıdır :) (F. Hüda)

Kitabın Yazarı İskender Pala Kimdir?

İskender Pala, 8 Haziran 1958 tarihinde Uşak‘ta Kayaağılı köyünde doğmuştur. Uşak Cumhuriyet ilkokulunda okudu. Kütahya Lisesi’nden mezun oldu. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Lisans tez çalışması Câmiu’n-Nezâir’dir. Yine İstanbul Üniversitesi’nde “Aşkî, Hayatı, Edebî Şahsiyeti ve Divânı” konusunda Doktora çalışması yaptı. 1983 yılında Doktorasını tamamladı.

1983 yılında Divan edebiyatı dalında doktor, 1993 yılında İstanbul Üniversitesi‘nde doçent ve 1998 yılında Kültür Üniversitesi‘nde profesör oldu. Ortaokul ve liseler için Türkçe ve Edebiyat ders kitapları yazdı. Denemeler, hikayeler, fıkralar ve edebiyat araştırmacısı olarak çeşitli ansiklopedi ve dergilerde bilimsel ve edebi makaleler yayımladı. Düzenlediği Divan Edebiyatı seminerleri ve konferansları geniş kitleler tarafından takip edildi.

1979-1982 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji seminer kütüphane memurluğu yaptı. Hayatının ilerleyen dönemlerinde çeşitli sebeplerden dolayı askerlik mesleğini tercih eden İskender Pala, öğretmen subay olarak 1982 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığına girdi. 14 yıl 7 ay görev yaptıktan sonra 1996 yılında TSK‘dan ihraç edildi.

1982-1984 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Deniz Lisesi Komutanlığı’nda teğmen, 1984-1986 yılları arasında Üsteğmen olarak görev yaptı.

1986-1987 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi’nde part-time Türk Dili ve Edebiyatı öğretim üyesi olarak çalıştı.

1987-1994 yılları arasında Yüzbaşı olarak, Dz.K.K.lığı Tarihi Deniz Arşivi kuruluş ve faaliyetleri görevinde çalıştı.

1994-1996 yılları arasında Tarihi Deniz Arşiv Araştırmaları ve Dz.K.K.lığı yayın faaliyetlerinin yürütülmesi görevinde çalıştı.

1996-1997 yılları arasında Öğretim yılı, MSÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Eski Türk Edebiyatı öğretim üyesi ve İSAM redakte kurulu üyeliği yaptı.

1997 yılında Öğretim yılında İstanbul Kültür Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. Aynı zamanda Uşak Üniversitesi öğretim üyesidir.

İskender Pala, 1980 yılında F. Hülya Avcı ile evlendi. Hilye Banu, Elif Dilasa adında iki kızı, Alperen Ahmet adında bir oğlu vardır.

Ödülleri :

1989 – Türkiye Yazarlar Birliği dil ödülü, (Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü)

1990 – AKDTYK Türk Dil Kurumu ödülü, (Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü)

1996 – Türkiye Yazarlar Birliği inceleme ödülü, (Şairlerin Dilinden)

2001 – Aydınlar Ocağı Kayseri Şb. Yılın Edebiyat Adamı ödülü,

2001 – YTB Uşak Halk Kahramanı ödülü,

2003 – “Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk” Yılın Romanı Ödülü

2013 – Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü,

Türk Patent Enstitüsü Marka Ödülü

İskender Pala Kitapları - Eserleri

  • Şah ve Sultan
  • Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk
  • Od
  • Kitab-ı Aşk
  • Aşkname
  • Aşina Güzeller

  • Ah Mine'l-Aşk
  • ... Ve Gazel Yeniden
  • Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü
  • Atasözleri
  • Ayine
  • Katre-i Matem
  • Boğaziçi'ndeki Mücevher

  • Divan Edebiyatı
  • Divane Güzeller
  • Dört Güzeller - Toprak, Su, Hava, Ateş
  • Düşte Kalan
  • Efsane Güzeller
  • Gözgü
  • Gül Şiirleri

  • Güldeste
  • İki Darbe Arasında
  • Hayriyye
  • İki Dirhem Bir Çekirdek
  • Kadılar Kitabı
  • Kahve Molası
  • Kırk Ambar

  • Kırk Güzeller Çeşmesi
  • Kırkıncı Kapı
  • Kudemanın Kırk Atlısı
  • Leyla ile Mecnun
  • Mir'at
  • Muhteşem Şair Muhibbi
  • Müstesna Güzeller

  • Perişan Gazeller
  • Perî-şan Güzeller
  • Su Kasidesi
  • Şair Fatih: Avni
  • Şairlerin Dilinden
  • Şiirler Şairler Meclisler
  • Şir-i Kadim

  • Tavan Arası
  • Akademik Divan Şiiri Araştırmaları
  • Kronolojik Divan Şiiri Antolojisi
  • Aşka Dair
  • Mevlana
  • Efsane
  • Hoş Sadâ

  • Kırklar Meclisi
  • Lale Devri
  • Mihmandar
  • İstanbulcunun Sandığı
  • Bülbülün Kırk Şarkısı
  • Şahane Gazeller 1
  • Üstatlar konuşuyor

  • Fetih ve Fatih
  • Nurundandır Bütün Nurlar
  • Mesela
  • İstanbul Bir Rüya
  • Karun ve Anarşist
  • Şahane Gazeller 2
  • Şahane Gazeller 3

  • Uzmanlar Konuşuyor
  • Barbarossa
  • Tarihimiz Konuşuyor
  • Türk Dili ve Kompozisyon
  • Yunus Emre
  • Şahane Gazeller 1- Fuzuli 
  • Nabi

  • Naili
  • Namık Kemal'in Tarihi Biyografileri
  • Necati
  • Nedim
  • Nef'i
  • Şeyh Galip
  • Aşkî

  • Baki
  • Fatih Sultan Mehmet
  • Fatih'in Şiirleri
  • Abum Rabum
  • İtiraf
  • Kalp
  • Akşam Yıldızı

  • Şiirin Sultanları
  • Ortaöğretim için Divan Şiiri
  • Ahmed Paşa
  • Jennifer’ın Düğünü
  • Darbe: Kan ve Sultan
  • Aşk Bir Zamanlar
  • Neyzen Tevfik

  • Vali Hanım
  • Süleyman
  • Leyla ile Mecnun
  • Nizamülmülk
  • Kılıçarslan
  • Kervan
  • Düşte Kalan

  • Güldeste
  • Mevlanâ Celaleddin
  • Ah Mine'l Aşk
  • A-71
  • Şehir ve Kültür İstanbul

İskender Pala Alıntıları - Sözleri

  • Aşk da, âşıklık da en güzel meslektir bize. Ve Sevgili'nin yüzü yoksa eğer gözümüzde, aşk da haramdır bize, âşıklık da. (Mevlana)
  • "Sevgilinin Mahallesinde âşık kavgası hiç eksik olmaz,hatta sevgilinin Mahallesinin köpekleri onların kanları ile beslenir." (Şir-i Kadim)
  • Hak kulundan intikamın yine abdiyle alır Bilmeyen ilm-i ledünni anı kul yaptı sanır (Şiirler Şairler Meclisler)
  • İlk aşk günahı cennette işlenmiş, onun için aşk cennet duygusudur. Aşk cennetten çıkarıldığı için insana bu kadar fedakarlık yaptırır. (Ortaöğretim için Divan Şiiri)
  • Mutluluğun zevki paylaşılarak çıkar küçüğüm, lakin üzüntü tek başına yaşanır. (Abum Rabum)
  • Mezarlık bir ibrethanedir. İnsanı duaya sevk eden esrarlı sessizliklerin en muhteşem mabedidir o. (Tavan Arası)

  • Âşıkın ciğeri yandıkça, gözü yaş (su) döker. (Ah Mine'l Aşk)
  • Göz... Savaşı başlatan haberci. Bakış... Elde olmayan kader; ilahi kaza. Ve Aşk... Kalple göz arasında kutlu bir hadise... (Kitab-ı Aşk)
  • Dilberin eziyeti, rakibin düşmanlığı, ayrılığın ateşi ve gönlün zafiyeti... Meğer Allah beni bunca türlü dert için yaratmış. (Şiirin Sultanları)
  • 21. Derecelenme ve zıtlıklar olmayınca âlem yıkılır. Nitekim cahil de âlimin yerini tutamaz. 22. Su, ateşin yaptığı işi yapamadığı gibi; toprak da rüzgarın görevini yere getiremez. 23. Demirin işini altın beceremez; tuzun tadını ve çeşnisini de mücevher veremez. 24. Elin yaptığını ayak başaramaz; kalem de kılıcın çıktığı makama ulaşamaz. 25. Gözün yaptığını kulak yapamadığı gibi fare, akıl edip de zehiri düşünemez. 26. Çiftçinin yerini kuyumcu tutamaz, dülger de ayakabıcının işinden anlamaz. 27. Efendinin işini nasıl köle bilmezse, sultan da halkın işini bilemez. 28. Sıcak soğuğun yaptığını yapamazken; kuru hiç yaşın sonunu bilebilir mi? 29. Gölge güneşin eserini ne anlasın? İçki de Cemşit'in neşesini anlamaz ki zaten.. 30. İşte her şeyin bir zıddı vardır. Artık yaratılışındaki kabiliyet ölçüsünde bunu anlayıp hisseni al. (Hayriyye)
  • Mihr-ü mah ister cemalinden zekat Failatün Failatün Failat.. (Ey sevgili! Güneş ile ay (bile, sana hayranlıklarından dolayı) güzelliğinin zekatını isterler.) (Hoş Sadâ)
  • Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâdır bu Nazargâh-ı ilâhidir Makâm-ı Mustafa’dır bu NÂ Bî (Nabi)
  • Dahi mecâz u hakîkat ne olduğunu bilmez Hevâ-yı aşk sanır bir dil-i harâbım var |Nailî Benim, aşka tutulduğunu zanneden harabeye dönmüş bir kalbim var ki henüz neyin mecaz, neyin gerçek aşk olduğunu bile bilmiyor. (Şahane Gazeller 2)

  • Kişi kalbinde olanı Allah'tan başkasına bildirmeye mecbur değildir. (Kervan)
  • Geçmiş zamanın puslu hatıralarıdır kimlikler giydiren ruhlarımıza ve geçmiş zamanlar neşeli ve sevinçleriyle, hüzünleri ve acılarıyla en çok tavan arasında saklanırlar. (Tavan Arası)
  • Hamdım, piştim, yandım... (Mevlana)
  • Yıkılıptır şu cihân sanma ki bizde düzele Devleti çerh-i deni verdi kamu mübtezele Şimdi ebvab-ı saadette gezen hep hezele İşimiz kaldı heman merhamet-i Lemyezele İkbali / Cihangir (Şiirin Sultanları)
  • Ölüm... Acı olduğu kadar mecbur, ürkütücü olduğu kadar alışılmış, aykırı görüldüğü denli doğal ve kovulmak istendiğince kucaklanmış. Hayatla birlikte var; insanla birlikte yok. (Mir'at)
  • gel, yine gel, ne olursan ol yine gel (Mevlanâ Celaleddin)
  • Sevmek, tanımakla başlar. (Müstesna Güzeller)

Yorum Yaz