matesis
dedas

Kadının Fenni - Feyza Altun Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kadının Fenni kimin eseri? Kadının Fenni kitabının yazarı kimdir? Kadının Fenni konusu ve anafikri nedir? Kadının Fenni kitabı ne anlatıyor? Kadının Fenni PDF indirme linki var mı? Kadının Fenni kitabının yazarı Feyza Altun kimdir? İşte Kadının Fenni kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 24.01.2023 18:00
Kadının Fenni - Feyza Altun Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Feyza Altun

Yayın Evi: İnkılap

İSBN: 9789751036285

Sayfa Sayısı: 264

Kadının Fenni Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Hep başkalarınca üzerime vazife görülmeyen işlerle uğraşırken buldum kendimi. ‘Sen mi kurtaracaksın?’ diye dalga geçenler de oluyor, ‘Sana mı kaldı?’ diyenler de. Ben de, ‘Evet bana kaldı,’ diyorum. En azından pek çok insan gibi ikiyüzlü değilim. Doğrularımın peşinden koşuyorum. İçim rahat.”

Doğrularının peşinden gitmekten asla vazgeçmeyen Avukat Feyza Altun Meriç, bir ilki gerçekleştirerek duruşmaya yedi aylık oğlu Ali Yiğit’le birlikte girdi. “Helal olsun,” diyen de oldu, “Madem çocuğunu bırakacak kimsen yok, evinde otur o zaman,” diyen de…

Feyza Altun Meriç Kadının Fenni kitabında genç bir kız olmanın, kadın olmanın, anne olmanın, çalışan kadın olmanın zorluklarını, güzelliklerini, tüm hallerini bütün çıplaklığıyla anlatıyor. Sırf “kadın” olduğu için susturulan, yok sayılan, söz alamayan kadınları da unutmuyor. “Hiçbir şeye alışmayın,” diyor. Kadınların yaşadığı çarpıcı hikâyeleri okurken üzülecek, belki sinirleneceksiniz ama bir şeylerin de farkına varacaksınız. “Benim başıma gelmez,” dediğiniz olaylarla karşı karşıya kaldığınızda ise Meriç’in bu kez avukat kimliğiyle karşınıza çıkıp size yol gösterdiğini göreceksiniz.

Feyza Altun Meriç, “Kadının fendi değil, kadının fenni erkeği yendi,” diyor.

Kadının Fenni Alıntıları - Sözleri

  • “Ben aslında bir erkeğin çıkıp,”İstemiyorum kardeşim evin direği olmayı!”diye isyan edeceği günü bekliyorum.Bir erkeğin çıkıp,”Ağlarım lan,ağlarım!”diye haykıracağı günü bekliyorum.Bir erkeğin çıkıp bir kadına,”Ben de kendimi güçsüz hissediyorum,beni koru,” diyeceği günü bekliyorum…”
  • Ben aslında bir erkeğin çıkıp, "İstemiyorum kardeşim evin direği olmayı!" diye isyan edeceği günü bekliyorum. Bir erkeğin çıkıp, "Ağlarım lan, ağlarım!" diye haykıracağı günü bekliyorum. Bir erkeğin çıkıp bir kadına, "Ben de kendimi güçsüz hissediyorum, beni koru," diyeceği günü bekliyorum. Erkeklerin bunları hissettiğinden eminim. Belki benim henüz bilmediğim yerlerde, tanımadığım insanlar bunları dile de getiriyordur, ama ben erkeklerin de gerçek bir insan gibi duygularını dile getirebildikleri bir yerde yaşamak istiyorum. Erkeklerin duygularını saklamalarına, istemedikleri halde "erkek" olmaları hasebiyle pek çok klişe sorumluluk yüklenmelerine ve bunun karşılığında da pek çok şeyi kendilerine hak görmelerine karşıyım.
  • O kadar iyi anladım ki kimsenin gelip beni kurtarmayacağını. Kendi kendime ya batacağım ya da çıkacağım.
  • anam babam bile garipsedi ben. bazen kendim bile garipsedim kendimi. ben küçük bir ayrık otuydum, kesildikçe gürleşen. sonra hepimiz alıştık, sevdik beni.
  • Korkmayın. Bir hata belki de hayatınızın akışını değiştirir.
  • Dinlediğin kötü hikâyeye karşılık daha kötüsünü anlatıp karşındakini rahatlatmaya çalışmak milli alışkanlığımız, ama bence bir işe yaramıyor.
  • İstediğimiz hayatı sürdüğümüzü sanıp suni bir mutluluk yaşıyoruz.
  • 'Neticede alışkanlıklardan vazgeçmek ne kadar zorsa bir şeylere alisivermek de o kadar kolay.. Fakat insan neye alışacağını iyi seçmeli'
  • O kadar iyi anladım ki kimsenin gelip beni kurtarmayacağını. Kendi kendime ya batacağım ya da çıkacağım. Doğrularımı yanlış bulanlar olacak. Belki bazen doğru eleştiriler yöneltecekler. Dinleyeceğim, işime yarayanı alıp yaramayanı kulak arkası edeceğim. Ve batmaya hiç niyetim yok.

Kadının Fenni İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kadının Fenni: Feyza Altun kadının Fenni kitabında genç bir kız olmanın. anne olmanın. Çalışan kadın olmanın zorluklarını, güzelliklerini, tüm hallerini bütün çıplaklığıyla anlatıyor. Sırf "Kadın" olduğu için susturulan, yok sayılan, söz alamayan kadınları da unutmuyor. "Hiçbir şeye alışmayın," diyor. Kadınların yaşadığı çarpıcı hikâyeleri okurken üzülecek, belki sinirleneceksiniz ama bir şeylerin de farkına varacaksınız. "Benim başıma gelmez," dediğiniz olaylarla karşı karşıya kaldığınızda ise Altun'un bu kez avukat kimliğiyle karşınıza çıkıp size yol gösterdiğini göreceksiniz. Feyza Altun, "Kadının fendi değil, Kadının fenni erkeği yendi," diyor... Doğrularınızın peşinden koşmaktan asla vazgeçmeyin... (masal)

Beklentim yüksekti ve ziyadesiyle karşılayan bir kitap oldu. Feyza Altun’u ünlenmeye başladığı ilk zamanlardan beri biliyorum, kucağında bebeğiyle adliyeye gittiği zamandan beri ilgimi çeken bir kadın. Sonraları kendisine sempati de antipati de beslediğim zamanlar oldu lakin yazarla ilgili düşüncelerim genel olarak nötr bir çizgide diyebilirim, kitabı ise çok sevdim. Feyza Altun kitapta kadın olmanın meşakkatli hikayelerinden, toplum baskısı ile daralan hayatlarımızdan, anne olduktan sonra yaşadıklarımızdan bahsediyor. Okurken kendimi hiç yabancı hissetmedim, Türkiye’de yaşayıp da anlatılanlara yabancı bir kadın çıkacağını da hiç zannetmiyorum. Ta çocukluğumuzdan bu yana “sen kız çocuğusun, edepli uslu ol, bebeklerinle oyna,” alt metni ile başlayan hayatımız, ergenlik döneminde iç dünyamıza hata yapma (ki hata tanımının ne olduğu da tartışılır olmakla beraber genellikle bu düzlemde oldukça riyakâr gelir bana, kadınlar ergenlikte hata olarak addedilen şeyleri yapma korkusuyla tir tir titrerken erkeklerin çoğunlukla sırtı sıvazlanmaktadır) fobisinin tohumları ekilerek bastırılmış onlarca duyguyla yetişkinliğe itekler bizi. Yazar da kitabında yer yer bu durumlara, yer yer anne olduktan sonra toplumun o çok kutsallaştırdığı anneyi yıpratmak, korkutmak, bazen de dışlamak adına -belki kötü niyetli olmayarak ama sanmıyorum- elinden geleni yaptığına, kadının çocukluktan başlayan yalnızlığa itilme serüveninin, kutsal görülmesine rağmen annelikten sonra da devam etmesine değiniyor. Tüm bunlar aşina olduğumuz, yaşadığımız şeyler aslında, haliyle Feyza Hanım kendisinin veya arkadaşlarının, takipçilerinin anılarını anlatırken “vay be” demiyorsunuz. Bir dostunuzla sohbet eder gibi okuyorsunuz kitabı ki yazarın söyleşileri veya televizyondaki konuşmaları da bu şekilde zaten, öyle ya da böyle akıcı konuşan ve kendini dinletebilen bir insan. Kadınların çektiği ve gidişat o ki ilanihaye gibi duran, iyileşeceğini, değişeceğini umut ettiğimiz cefalar malum ancak Altun toplumca erkeklere yüklenen rollere de değiniyor. Yazar gibi benim de oldum olası canımı sıkan bir durum bu. Daha 7-8 yaşındaki erkek çocuklarına dahi “sen erkek adamsın oğlum, erkek adam ağlar mı lan,” diye diye tüm duygularını içinde yaşamak zorunda bırakılan, her koşulda güçlü durması beklenen ve tıpkı kadınların maruz bırakıldığı durum gibi neticede insan olduğu unutulan erkekler… Keşke toplum cinsiyetlere bunca rolü yüklemese. Sadece bizim toplumumuz değil gerçi, dünyada da durum çok farklı sayılmaz. Kitapta özellikle dünyanın dört bir yanından verilen -hukuki, istatiksel, psikolojik- örnekleri çok sevdim. Bir dostla sohbet eder gibi hissetmek bir yana bilmediğim şeyleri öğrenmek -öğrendiğim şeyler tatsız da olsa- hoşuma gitti. Kitabın sonunda ise Altun’un kadınlar adına daha iyi bir Türkiye için olan önerileri var. (Bunu sadece kadınlar için olarak nitelendirerek sınırlamak biraz sığ olabilir gerçi, aileler demek daha doğru olurdu lakin tüm yük genel olarak kadınlarda olduğu için cümlemi değiştirmek istemiyorum.) Okurken bir ütopyada gibi hissettim kendimi. “Yok artık Feyza Hanım,” dedim. Böyle düşündüğüm için kendime ve ülkeme üzüldüm. Ama belki bir gün diyorum, belki bir gün birazı bile olsa daha güzel olur her şey. Zira Altun ütopik şeylerden değil, her sosyal, hukuk devletinde olması gereken şeyleri talep ediyordu. (Hâle)

Kadının kişiliğini yaratan ne terbiye, ne baskı. Ona özellik veren aşk ve omuzlarına yüklendiği misyon. Çağdaş toplum kadını erkekleştirme yolunda. Cemiyeti değerli bir yardımcıdan mahrum eden bir yöneliş bu. Üstelik kadına mutluluk da getirmiyor. Mutluluk vaadi laf. Öte yandan, modern zihniyet, ‘anne’ rolüne ‘düşkünlük’ izafe ederken, kadının ‘dişiliği’ni yüceltir. ‘Anne’liğin değil, ‘dişi’liğin bir değeri vardır buna göre. Annelik sıradan, ‘dişi’lik özeldir. Annelik ayak bağı, dişilik özgürlüktür. Bu çizgide kadın annelikten uzaklaşıp ‘dişi’leştiği oranda değer kazanırken; erkek ‘dişi’nin beğenisini cezbettiği oranda değer kazanır. Annelerin gözünde değerli olan yuvasını hem geçindirip hem de koruyacak erkekler iken, dişilerin gözünde değerli olan kadınsılaşmış erkeklerdir Kadim firavun, erkek çocukları boğazlayıp kadınları sağ bırakıyordu. Modern firavunluk, erkekliği öldürüp, dişiliği diri bırakıyor. Modern firavun Batı, karşısında ‘Musa’lar istemiyor.Bu konular gündem olmalı....Anlatılmalı anlaşılmalı...Doğru söylemler olmalı ki hem anlam açlığı çeken insanlar faydalansın hem de bilgi kirliliği bitsin...Feyza Altun bu kitabıyla bu konu üzerinde duruyor.Mutlaka okunmalı... Keyifli okumalarınız olsun... (Gamze)

Kadının Fenni PDF indirme linki var mı?

Feyza Altun - Kadının Fenni kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kadının Fenni PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Feyza Altun Kimdir?

1987 yılında Üsküdar' da doğdu. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Bölümü' nden mezun oldu. Halen Altun Hukuk & Danışmanlık bürosunda avukatlık yapmaktadır. Tarafsız Çalışan Anneler Platformu ve Kadın Birliği Platformu ' nun kurucusudur.

Feyza Altun Kitapları - Eserleri

  • Kadının Fenni
  • Kadının Derdi
  • Sınırda Üç Kadın
  • Kadının Erki

Feyza Altun Alıntıları - Sözleri

  • O kadar iyi anladım ki kimsenin gelip beni kurtarmayacağını. Kendi kendime ya batacağım ya da çıkacağım. (Kadının Fenni)
  • Kötülükleri yaşayanlar travmalarını ancak iki şekilde atlatabiliyordu; ya aynısını yapıyordu ya tersini. (Sınırda Üç Kadın)
  • İnsan kendi yaşamayınca anlamıyor işte... (Sınırda Üç Kadın)
  • Hayal kurar, o hayaller tutunur, onlar üzerine senaryolar yazardı. Çok kitap okuduğu için de bu senaryolar hep zengin olurdu. (Sınırda Üç Kadın)
  • “Ben hep böyle miydim? Ben hep farklıydım. Sivriydim, çok konuşurdum. İnsanları sinir ederdim. Sıklıkla annem ve babamın beni sevmediğini hissine kapılırdım. Ben yorucu bir çocuktum. Ne söylediğimi ya da neyi savunduğumu bilmediğim anlarda bile aslında bir feministtim.” (Kadının Derdi)
  • “Yuva bana göre huzurlu olduğun, mutlu ve güvende hissettiğin, yatınca yaşadığına şükrettiğin yerdir. Hayır, ihanetin olduğu yer yuva değildir. İhanet, ortada bir yuvanın olamadığını, bir zamanlar olduysa bile zaten yıkılmış olduğunu gösterir.” (Kadının Derdi)
  • Ben aslında bir erkeğin çıkıp, "İstemiyorum kardeşim evin direği olmayı!" diye isyan edeceği günü bekliyorum. Bir erkeğin çıkıp, "Ağlarım lan, ağlarım!" diye haykıracağı günü bekliyorum. Bir erkeğin çıkıp bir kadına, "Ben de kendimi güçsüz hissediyorum, beni koru," diyeceği günü bekliyorum. Erkeklerin bunları hissettiğinden eminim. Belki benim henüz bilmediğim yerlerde, tanımadığım insanlar bunları dile de getiriyordur, ama ben erkeklerin de gerçek bir insan gibi duygularını dile getirebildikleri bir yerde yaşamak istiyorum. Erkeklerin duygularını saklamalarına, istemedikleri halde "erkek" olmaları hasebiyle pek çok klişe sorumluluk yüklenmelerine ve bunun karşılığında da pek çok şeyi kendilerine hak görmelerine karşıyım. (Kadının Fenni)
  • Ne çok kitabım var, hangisiydi o demin baktığım? Vay be bu kadar kitabı okudum sahiden. Çünkü ömrüm boyunca kitaplara bel bağladım. Hep okudum, onlarda huzuru ve mutluluğu aradım. Ya da içimdeki boşluktan kaçtım, bilmiyorum... (Sınırda Üç Kadın)
  • Bazen, bazı kararlar acı verir. (Kadının Derdi)
  • Korkmayın. Bir hata belki de hayatınızın akışını değiştirir. (Kadının Fenni)
  • Geçmişin hayaletleri bugünün yaşayanlarını sürekli hançerliyordu. (Sınırda Üç Kadın)
  • Aşağılanmadığı, sevdiği ve sevildiği bir hayat yaşamak zorundaydı. (Kadının Derdi)
  • “Ben aslında bir erkeğin çıkıp,”İstemiyorum kardeşim evin direği olmayı!”diye isyan edeceği günü bekliyorum.Bir erkeğin çıkıp,”Ağlarım lan,ağlarım!”diye haykıracağı günü bekliyorum.Bir erkeğin çıkıp bir kadına,”Ben de kendimi güçsüz hissediyorum,beni koru,” diyeceği günü bekliyorum…” (Kadının Fenni)
  • "Her şey yok olup yalnız o kalsa, benim varlığım gene devam ederdi; her şey yerinde kalıp da o ortadan kaybolsa, dünya bana büsbütün yabancı olurdu." (Kadının Derdi)
  • ‘Zamana mı bırakmalıydı, düzeltilebilir miydi, yoksa bitirmeli miydi, bilemiyordu…’ (Kadının Erki)
  • anam babam bile garipsedi ben. bazen kendim bile garipsedim kendimi. ben küçük bir ayrık otuydum, kesildikçe gürleşen. sonra hepimiz alıştık, sevdik beni. (Kadının Fenni)
  • Sonuçta başarı ve güç, kendini kontrol edebilmekten geçiyormuş. Sükûnet, insan zihni ve kalbinin sahip olabileceği en büyük sığınakmış. (Kadının Erki)
  • “İnsanı Kafdağı’na çıkarıyor ve habersizce doruktan aşağı bırakıveriyorlardı.” (Kadının Erki)
  • Sadece anlaşılmak ve acısının kabul gördüğünü bilmek istiyordu. (Sınırda Üç Kadın)
  • Bazı insanların ölmesi hem kendileri için hem de etrafındakiler için kurtuluştur. (Sınırda Üç Kadın)

Yorum Yaz