Kemiklerin Şifresi - Simon Beckett Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kemiklerin Şifresi kimin eseri? Kemiklerin Şifresi kitabının yazarı kimdir? Kemiklerin Şifresi konusu ve anafikri nedir? Kemiklerin Şifresi kitabı ne anlatıyor? Kemiklerin Şifresi PDF indirme linki var mı? Kemiklerin Şifresi kitabının yazarı Simon Beckett kimdir? İşte Kemiklerin Şifresi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Simon Beckett
Çevirmen: Nur Küçük
Orijinal Adı: Written in Bone (David Hunter #2)
Yayın Evi: İthaki Yayınları
İSBN: 9786053750895
Sayfa Sayısı: 404
Kemiklerin Şifresi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İskoçya'nın uzak Hebrid adalarından biri olan Runa'da, adli antropolog Dr. David Hunter'ı tüyler ürperten bir keşif beklemektedir.
Neredeyse tamamen yanıp, ayakları ve bir eli sağlam kalmış bir ceset bulunmuştur. Yerel polis kaza sonucu ölüm raporu vermekte acelecidir, ama Hunter'ın içgüdüleri aksini söylemektedir: Karşılarındakinin bir cinayet vakası olduğu kanısındadır. Gerçekte Runa ilk anda göründüğü gibi huzurlu bir toplum olmaktan çok uzaktır... ve yanmış ceset de onun karanlık sırlarından sadece biridir.
Derken Atlantik'ten gelen fırtına adaya ulaşır ve bütün elektrik sistemi çöker, anakarayla bütün bağlantı kesilir. Fırtına kasıp kavururken, cinayetler de arka arkaya gelmeye başlar...
Etkili, sürprizli ve sarsıcı...
Kemiklerin Şifresi kitapları tüm dünyada çok satanlar listesinde yer alan birinci sınıf bir romancının kan donduran yeni polisiye romanı.
"Beckett beklenmedik manevralarla ve doruğa tırmandırdığı dehşetle okuru diken üstünde tutuyor"
-Daily Telegraph-
(Tanıtım Bülteninden)
Kemiklerin Şifresi Alıntıları - Sözleri
- En azından ölüler yalan söylemez ya da ihanet etmez.
- Her zaman ödenecek bir bedel vardır.
- "... Asıl dikkat etmen gereken şeyler , yaklaştığını hiç görmediğin şeylerdir."
- "Kanın madeni kokusu içerinin havasını mezbahaya çevirmişti. Kan ahşap döşemelerde göllenmiş, panelli duvarlara sıçrayıp soyut lekeler oluşturmuştu."
- "Kõtü şans söz konusu olduğunda hepimiz aslında bencilizdir, aynı duayı ederiz: Ben olmayayım, bana olmasın . Daha değil."
- "En azından ölüler yalan söylemez ya da ihanet etmez."
- Yaşamlarımız,bazen de ölümlerimiz kemiklere yazılmış öykülerdir.
- Sabahın üçü ölü zamandır. Vücut fiziksel ve zihinsel açıdan en olumsuz şartlarındadır. Savunmasının en zayıf olduğu, sabaha ulaşma umudunun en uzak gibi göründüğü zamandır bu. En kötü hayallerin kaçınılmaz, en karanlık korkuların gerçekleşmek üzere gibi geldiği zamandır. Genellikle bir ruh durumundan ibarettir ve biyoritimde dip noktasıdır.
- En azından ölüler yalan söylemez ya da ihanet etmez.
Kemiklerin Şifresi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Uzun zamandır polisiye tarzı kitaplar okumuyordum. Çünkü ne okuyacağıma bir türlü karar veremiyordum ve bende hem Instagram'dan hemde 1000 kitaptan çok sevdiğim PolgaraKitaplar bir danışayım dedim. İyiki de danışmışım. Aylin hanım sağolsun bir kaç öneride bulundu. Onlardan biride Simon Beckett'ti. David Hunter serisi polisiye tarzı romanlardan hoşlananlar için çok iyi bir alternatif. Yazarın dili akıcı ve okurken merak duygusunu hiç kaybetmiyorsunuz. Kitabın sonuna kadar katilin yada katillerin kim olduğunu tahmin etmeye çalışıyorsunuz ki okuduğum iki kitabın sonuda benim için sürpriz oldu diyebilirim. (Melike)
David Hunter bu sefer ıssız bir adada gizemli cinayeti çözmek için bulunuyor. Kitabın ilk yarısı adadaki kişilerin öyküleri ve karakter analizi ile ilgili bilgi verirken işlenen gizemli cinayetlerin içlerinden hangisi olacağı yönünde sorgulatıyor. İkinci yarısı ise ters köşelerle sürüyoe ki bu kitabın son sayfasına kadar böyle. Hemşire Cameron tuhaf davranışları şüphe uyandırırken, Grace ve Stracthan hakkındaki saklı gerçek ve sonrasında eski polis müfettişi Brody'nin olaylarla bağlantısı ustaca kurgulanmış. Son sayfada gerilimin sona erdiğini varsayarken ortaya çıkan kişinin varlığı ile tekrar gerilimi canlandırmış yazar. (Nil yener)
Yine 1 günde okuyup bitirdiğim bir kitap daha.. Yazarın henüz 2 kitabını okudum aynı seriden, bu seride yazarın toplamda 4 kitabı var ve bu 2. kitap. Bu kısa bilgilendirmeden sonra bu serinin içeriğine gelelim başta en çok ilgimi çeken kısım yazarın sürekli arkadan bıçak darbesi alması bu kadar bahtsız bir insan olabilir mi dedirtiyor adeta nasıl yapıyor bilmiyorum ama bir şekilde belayı, belalı insanları çekip çıkarıyor koskoca yaşadığı yerlerde. Hep aynı tarzda olmasına rağmen(2 kitabını okumuş olsam da) sonuna kadar asla anlaşılmıyor ve kısa bir şok etkisi yaratıyor her seferinde 3. kitapta da aynı şekilde olacak mı merakla bekliyorum açıkçası. Yazar çok fazla betimleme kullanmış eserinde bu biraz okuyucuyu sıkabilir, yavaşlatabilir(beni yavaşlattı genelde). Özellikle bu kitapta bir kısımda komik derecede olmuş bu durum çok can alıcı ve heyecanlı bir kısımda durup betimlemeye başlamış adeta şaka yapar gibi bilerek mi yaptı bilmesem de çok absürt durmuş ama sadece bir kısımda vardı neyse ki. Okurken akışkanlık problemi yaşama sebebimiz fazla betimleme sanırım. Genel olarak bir dava oluyor ve bunu çözmeye çalışırken beklenmedik şeyler buluyorlar konu bundan ibaret fakat zengin bir olay döngüsü de yok değil tabi ki betimlemede boğulmuyor yani. Yeni keşfettiğim ve sevdiğim bir yazar olduğunu söylemeye gerek yok sanırım 1 günde biten bir kitaptan bahsediyoruz sonuçta... (Sena)
Kemiklerin Şifresi PDF indirme linki var mı?
Simon Beckett - Kemiklerin Şifresi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kemiklerin Şifresi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Simon Beckett Kimdir?
1960, Sheffield doğumlu İngiliz yazar. The Times, The İndependent on Sunday, The Daily Telegraph ve The Observer de dahil olmak üzere bir çok gazete de çalışmış olan gazeteci/yazarın dikkat çeken romanları arasında "owning jacob" ve "chemistry of death" sayılabilir.
Simon Beckett Kitapları - Eserleri
- Ölümün Kimyası
- Kemiklerin Şifresi
- Ölülerin Fısıltısı
- Mezarların Çağrısı
- Kapan
- Die ewigen Toten
- Obsession
- Voyeur
- Verwesung
Simon Beckett Alıntıları - Sözleri
- İnsanın ayna da kendi yüzüne bakabilmesi gerekir. (Mezarların Çağrısı)
- "Zamanla insan hemen her şeye alışabiliyor." (Ölülerin Fısıltısı)
- Beden öldüğünde, hayatın denetim altında tuttuğu enzimler zincirlerini koparır. (Ölülerin Fısıltısı)
- Yokluğumda dünya dönmeye devam etmişti ; sokaklar hala tıklım tıklımdı , trafik hala yavaş ilerliyor ve Thames Nehri hala akıyordu. (Kapan)
- Sen şimdi nasılsan, bir zamanlar ben de öyleydim. Ben şimdi nasılsam, sen de öyle olacaksın. (Ölümün Kimyası)
- "Ne derler bilirsin, balığa benziyorsa ve balık gibi kokuyorsa..." (Mezarların Çağrısı)
- Çok çeşitli şekillerde ölmüş insan bedenleri gördüm. (Ölülerin Fısıltısı)
- "Fevkalade yaratıklar , değil mi? Lumbricus terrestris. Basit bir organizma , beyin yok , bahsedilecek bir sinir sistemi neredeyse yok , ama ikiye kesersen tekrar büyüyorlar. Burada çıkaracağın bir ders var : Ne kadar karmaşıklaşırsan , başını o kadar belaya sokarsın." (Mezarların Çağrısı)
- Kötü düşünceleri bırak. Düşünmen gereken daha önemli şeyler var. (Mezarların Çağrısı)
- "Sevdiğin kişiye gıcık olduğun an, onun hatalarını görmeye başlarsın ve ben bu kişiyi mi sevdim dersin." (Voyeur)
- Sabahın üçü ölü zamandır. Vücut fiziksel ve zihinsel açıdan en olumsuz şartlarındadır. Savunmasının en zayıf olduğu, sabaha ulaşma umudunun en uzak gibi göründüğü zamandır bu. En kötü hayallerin kaçınılmaz, en karanlık korkuların gerçekleşmek üzere gibi geldiği zamandır. Genellikle bir ruh durumundan ibarettir ve biyoritimde dip noktasıdır. (Kemiklerin Şifresi)
- "Kıskandığın kişiye yaptığın kötülük sana normalmiş gibi görünür." (Voyeur)
- Onlar ikinci şans değildir, sadece farklı şanslardır. (Ölümün Kimyası)
- "Dünya,herseyi senden daha iyi bildiğini sanan insanlarla dolu.Her zaman, kendinde sana ne yapman gerektiğini söyleme hakkını bulan bir İnsan çıkar." (Kapan)
- Ölenleri geri getiremeyeceğine göre, yaşamaya elinden geldiğince devam edebilirsin. (Ölümün Kimyası)
- Arabanın benzini bitmek üzereydi. Saatlerdir hiç benzin istasyonu işaretine rastlamamıştım ve yakıt göstergesi de kırmızıdaydı. Ana yoldan ayrılmam gerekiyordu ama uçsuz bucaksız gibi duran tarlalar sanki beni motor son nefesini verene kadar dolandırma niyetindeydiler. Günün henüz erken saatleri olmasına rağmen hava boğucu ve sıcaktı. Açık pencerelerden kırbaç gibi çarpan rüzgâr, havayı serinletmiyor yalnızca hareketlendiriyordu. Direksiyona kapanmış, arabanın her an stop etmesini beklerken, yeşil bariyerlerin arasında bir boşluk gördüm. Solumdaki buğday tarlalarının arasından sonu görünmeyen bir yol uzanıyordu. Nereye vardığına aldırış etmeden, tekerlek izleriyle dolu yüzeyde sarsılarak ilerlemeye başladım. İzler ağaçlık bir alana varıyordu. Audi’yi içine sürdüğümde dallar pencereleri çizdi. Arabayı durdurdum. Ağaçların gölgeleri daha serindi. Tik tak eden sessizlikte akan suyun sesini duyabiliyordum. Gözlerimi kapatıp kafamı arkaya yasladım ama dinlenecek zamanım yoktu. Yola devam etmeliydim. (Kapan)
- Dünya, her şeyi senden daha iyi bildiğini sanan insanlarla dolu… (Kapan)
- "Kõtü şans söz konusu olduğunda hepimiz aslında bencilizdir, aynı duayı ederiz: Ben olmayayım, bana olmasın . Daha değil." (Kemiklerin Şifresi)
- Hayatımdaki ironiler bitmiyordu. (Kapan)
- "Eğer gizlemek istediğin değerli bir şeyin varsa, bunu yapmanın iki yolu var. Birincisi onu gerçekten güvenli olan, hiç kimsenin asla bulamayacağı bir yere koymaktır. Ama sorun şu ki öyle bir yer senin aklıma geliyorsa, muhtemelen başkasının da aklına gelir. Diğer yolsa, onu hiç kimsenin bakmayı düşünmeyeceği bir yere koymaktır. O kadar aşikardır ki gizleme yeri olduğunu kimse fark etmez bile. Tercihen, her gün görebildiğin bir yer." (Mezarların Çağrısı)