Kervan - İskender Pala Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kervan kimin eseri? Kervan kitabının yazarı kimdir? Kervan konusu ve anafikri nedir? Kervan kitabı ne anlatıyor? Kervan kitabının yazarı İskender Pala kimdir? İşte Kervan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: İskender Pala
Editör: Hamdi Akyol
Editör: Rabia Aydın
Yayın Evi: Kapı Yayınları
İSBN: 9786257706063
Sayfa Sayısı: 296
Kervan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
1818 Mayıs’ında Topkapı Sarayı’ndan üç sürre devesi yola çıktı. Köyler, kasabalar, şehirler aşılırken üç yüz olacak, üç bin olacak, üç katına çıkacak ve elli bini aşkın hacı beyazlara bürünüp kervan kervan Kâbe’ye varacaktı…
Her adım bir öncekinden daha heyecanlı, her menzil diğerinden daha çetrefil bir yolculuk. Gündüzlerde alev alev seraplar, gecelerde ayaz mı ayaz kum fırtınaları…
Ve kervanı yutmak için pusuda bekleyen çeteler…
Bir müderris, bir mülâzım, bir kuşbaz, bir berber, bir bezirgân, iki deveci, bir seyis ve bir meczub…
Güzel bir cariye ile özürlü bir kız çocuğu…
*
Bir kervanda neler taşınmaz ki?
Aşklar, ihanetler, bilgelikler, hazineler, gizli sırlar, cinayetler…
İskender Pala’nın her zamanki yetkin kaleminden…
Kervan Alıntıları - Sözleri
- Bilin ki sizi Allah'a yaklaştıran her şey, ateşten uzaklaştırır; Allah'tan uzaklaştıran her şey de sizi ateşe yaklaştırır. Âgâh olun!"
- Kişi kalbinde olanı Allah'tan başkasına bildirmeye mecbur değildir.
- “Unutma; umut kestiğin şeye karşı özgür, tamah ettiğin şeye karşı tutsaksın..”
- "Kabe'nin yolları bölük bölüktür , Benim yüreciğim delik deliktir.."
- "Herkese anlayabildiği kadar söyle." Hz. Muhammed
- Zenginlik gurbette yurttur; yoksulluk yurtta gurbet.
- “İmkansızın peşine takılıp gelenlerin hayal kırıklığı mukadderdir.”
- Sükût ikrardan gelir.
- Hey Allah'ım! Benim kalbim pazar meydanı mıdır ki her gelen içindekini yokluyor?
- Biz bu kervandan sonra bir kervana daha katılacağız.İstesek de istemesek de… O kervanda insanın devesinde taşıdığına değil, kalbinde taşıdığına bakacaklar…
- Devlet hazinesinden çalanın devlet bilinci olabilir mi?
- Boğazıma bir şey düğümlendi, keder gibi, ayrılık gibi bir şeydi...
- İnsan kalbi ürkektir; kim onu elde ederse ona alışır.
- “Bilin ki sizi Allah’a yaklaştıran her şey, ateşten uzaklaştırır..”
- Hele hayırlısı can, Allah bir sühulet verir.
Kervan İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kızlarımın bana aldığı ilk hediye ve bu yılın okunan ilk kitabı, harika bir kitaptı. İstanbuldan köyler, kasabalar şehirler geçerek kervanlarla yollarda dört ay yürüyerek hacca giden elli bin insanın hac vazifesini yapmak için neler çektiğini okudum ve insan ipeği meczup Hüdayi'ye hayran kalarak bitirdim. Onun aşkı Nadide olmak vardı diyerek ve son sayfaları dualar ederek okudum. Arafatta ikisine kiyilan nikahtan sevenlerede nasip et. Hz Ademle Havva anamızın buluştuğu o yerde Hz Hatice ile peygamberimiz Hz.Muhammed Mustafanın(S.A.V) sevgisinden bizlerde nasip et. Medineyi Münevvereyi, mekkede Hz Haticenin türbesini Kabe'yi bizlerede görmeyi nasip et. O kadar güzel yazmış ki yazar sanki ben onlarla hac vazifesini yapıyor orda tövbe ediyor gibi hissettim kendimi Hoca Merkez efendi,Yahya efendi, engelli Fatma ve tüm hacılar çıktıkları bu hac yolunda vehhabi ve dazlaklardan çektikçe ben de çektim. Rabbim bu mübarek gecede ellerimi açtım bana ve isteyen herkese mahşerde peygamberimiz şefehat ederken onun cemalini görmeyi nasip et Sen affetmeyi seversin. Kapından boş çevirmezsin. Biz bi çare kullarını affet.(Amin) (Hatice)
"Bir kervanda neler taşınmaz ki? Aşklar, ihanetler, bilgelikler, hazineler, gizli sırlar, cinayetler.." Yine konuşturmuş kalemini büyük yazar İskender Pala. Osmanlı Devletinin sıkıntılı zamanlarının başladığı döneme de denk gelen ve islamiyete büyük zararları olan Vehhabilik anlayışının yaptığı baskıların da etkisiyle yaklaşık beş senedir Osmanlı diyarından hac yapılamamış ve artık bu hac yapamama durumunun da son bulması adına büyük bir hac kervanı İstanbul'dan yola çıkar. Bu kervan aylar süren ve birçok badire ile karşılaşılan çok zor bir yolculuk yapar. Yazar bu yolculuk nezdinde birçok konuda çok güzel mesajlar verir. Özellikle İslam düşmanları tarafından islamiyete zarar vermek amacıyla desteklenip bir maşa olarak kullanılan vehhabilik anlayışının hem o bölgedeki müslümanlara hem de oraya hac vazifesini yerine getirmek maksadıyla giden kervanlara verdiği zararlar güzel bir şekilde anlatılmış. Kitapta Hüdayi ve Nadidenin aşkı da hoş bir şekilde anlatılmış. Yolculuk esnasında sohbetler aracılığıyla verilen çok güzel mesajlar ve yolculuk sonundaki Medine ile Mekke'deki duygusal anlar insanı alıp götürüyor. Sürükleyici ve heyecan dolu bir kitap. Herkese iyi okumalar.. (Turgutt)
Kitabın Yazarı İskender Pala Kimdir?
İskender Pala, 8 Haziran 1958 tarihinde Uşak‘ta Kayaağılı köyünde doğmuştur. Uşak Cumhuriyet ilkokulunda okudu. Kütahya Lisesi’nden mezun oldu. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Lisans tez çalışması Câmiu’n-Nezâir’dir. Yine İstanbul Üniversitesi’nde “Aşkî, Hayatı, Edebî Şahsiyeti ve Divânı” konusunda Doktora çalışması yaptı. 1983 yılında Doktorasını tamamladı.
1983 yılında Divan edebiyatı dalında doktor, 1993 yılında İstanbul Üniversitesi‘nde doçent ve 1998 yılında Kültür Üniversitesi‘nde profesör oldu. Ortaokul ve liseler için Türkçe ve Edebiyat ders kitapları yazdı. Denemeler, hikayeler, fıkralar ve edebiyat araştırmacısı olarak çeşitli ansiklopedi ve dergilerde bilimsel ve edebi makaleler yayımladı. Düzenlediği Divan Edebiyatı seminerleri ve konferansları geniş kitleler tarafından takip edildi.
1979-1982 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji seminer kütüphane memurluğu yaptı. Hayatının ilerleyen dönemlerinde çeşitli sebeplerden dolayı askerlik mesleğini tercih eden İskender Pala, öğretmen subay olarak 1982 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığına girdi. 14 yıl 7 ay görev yaptıktan sonra 1996 yılında TSK‘dan ihraç edildi.
1982-1984 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Deniz Lisesi Komutanlığı’nda teğmen, 1984-1986 yılları arasında Üsteğmen olarak görev yaptı.
1986-1987 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi’nde part-time Türk Dili ve Edebiyatı öğretim üyesi olarak çalıştı.
1987-1994 yılları arasında Yüzbaşı olarak, Dz.K.K.lığı Tarihi Deniz Arşivi kuruluş ve faaliyetleri görevinde çalıştı.
1994-1996 yılları arasında Tarihi Deniz Arşiv Araştırmaları ve Dz.K.K.lığı yayın faaliyetlerinin yürütülmesi görevinde çalıştı.
1996-1997 yılları arasında Öğretim yılı, MSÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Eski Türk Edebiyatı öğretim üyesi ve İSAM redakte kurulu üyeliği yaptı.
1997 yılında Öğretim yılında İstanbul Kültür Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. Aynı zamanda Uşak Üniversitesi öğretim üyesidir.
İskender Pala, 1980 yılında F. Hülya Avcı ile evlendi. Hilye Banu, Elif Dilasa adında iki kızı, Alperen Ahmet adında bir oğlu vardır.
Ödülleri :
1989 – Türkiye Yazarlar Birliği dil ödülü, (Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü)
1990 – AKDTYK Türk Dil Kurumu ödülü, (Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü)
1996 – Türkiye Yazarlar Birliği inceleme ödülü, (Şairlerin Dilinden)
2001 – Aydınlar Ocağı Kayseri Şb. Yılın Edebiyat Adamı ödülü,
2001 – YTB Uşak Halk Kahramanı ödülü,
2003 – “Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk” Yılın Romanı Ödülü
2013 – Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü,
Türk Patent Enstitüsü Marka Ödülü
İskender Pala Kitapları - Eserleri
- Şah ve Sultan
- Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk
- Od
- Kitab-ı Aşk
- Aşkname
- Aşina Güzeller
- Ah Mine'l-Aşk
- ... Ve Gazel Yeniden
- Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü
- Atasözleri
- Ayine
- Katre-i Matem
- Boğaziçi'ndeki Mücevher
- Divan Edebiyatı
- Divane Güzeller
- Dört Güzeller - Toprak, Su, Hava, Ateş
- Düşte Kalan
- Efsane Güzeller
- Gözgü
- Gül Şiirleri
- Güldeste
- İki Darbe Arasında
- Hayriyye
- İki Dirhem Bir Çekirdek
- Kadılar Kitabı
- Kahve Molası
- Kırk Ambar
- Kırk Güzeller Çeşmesi
- Kırkıncı Kapı
- Kudemanın Kırk Atlısı
- Leyla ile Mecnun
- Mir'at
- Muhteşem Şair Muhibbi
- Müstesna Güzeller
- Perişan Gazeller
- Perî-şan Güzeller
- Su Kasidesi
- Şair Fatih: Avni
- Şairlerin Dilinden
- Şiirler Şairler Meclisler
- Şir-i Kadim
- Tavan Arası
- Akademik Divan Şiiri Araştırmaları
- Kronolojik Divan Şiiri Antolojisi
- Aşka Dair
- Mevlana
- Efsane
- Hoş Sadâ
- Kırklar Meclisi
- Lale Devri
- Mihmandar
- İstanbulcunun Sandığı
- Bülbülün Kırk Şarkısı
- Şahane Gazeller 1
- Üstatlar konuşuyor
- Fetih ve Fatih
- Nurundandır Bütün Nurlar
- Mesela
- İstanbul Bir Rüya
- Karun ve Anarşist
- Şahane Gazeller 2
- Şahane Gazeller 3
- Uzmanlar Konuşuyor
- Barbarossa
- Tarihimiz Konuşuyor
- Türk Dili ve Kompozisyon
- Yunus Emre
- Şahane Gazeller 1- Fuzuli
- Nabi
- Naili
- Namık Kemal'in Tarihi Biyografileri
- Necati
- Nedim
- Nef'i
- Şeyh Galip
- Aşkî
- Baki
- Fatih Sultan Mehmet
- Fatih'in Şiirleri
- Abum Rabum
- İtiraf
- Kalp
- Akşam Yıldızı
- Şiirin Sultanları
- Ortaöğretim için Divan Şiiri
- Ahmed Paşa
- Jennifer’ın Düğünü
- Darbe: Kan ve Sultan
- Aşk Bir Zamanlar
- Neyzen Tevfik
- Vali Hanım
- Süleyman
- Leyla ile Mecnun
- Nizamülmülk
- Kılıçarslan
- Kervan
- Düşte Kalan
- Güldeste
- Mevlanâ Celaleddin
- Ah Mine'l Aşk
- A-71
- Şehir ve Kültür İstanbul
İskender Pala Alıntıları - Sözleri
- Aşk da, âşıklık da en güzel meslektir bize. Ve Sevgili'nin yüzü yoksa eğer gözümüzde, aşk da haramdır bize, âşıklık da. (Mevlana)
- "Sevgilinin Mahallesinde âşık kavgası hiç eksik olmaz,hatta sevgilinin Mahallesinin köpekleri onların kanları ile beslenir." (Şir-i Kadim)
- Hak kulundan intikamın yine abdiyle alır Bilmeyen ilm-i ledünni anı kul yaptı sanır (Şiirler Şairler Meclisler)
- İlk aşk günahı cennette işlenmiş, onun için aşk cennet duygusudur. Aşk cennetten çıkarıldığı için insana bu kadar fedakarlık yaptırır. (Ortaöğretim için Divan Şiiri)
- Mutluluğun zevki paylaşılarak çıkar küçüğüm, lakin üzüntü tek başına yaşanır. (Abum Rabum)
- Mezarlık bir ibrethanedir. İnsanı duaya sevk eden esrarlı sessizliklerin en muhteşem mabedidir o. (Tavan Arası)
- Âşıkın ciğeri yandıkça, gözü yaş (su) döker. (Ah Mine'l Aşk)
- Göz... Savaşı başlatan haberci. Bakış... Elde olmayan kader; ilahi kaza. Ve Aşk... Kalple göz arasında kutlu bir hadise... (Kitab-ı Aşk)
- Dilberin eziyeti, rakibin düşmanlığı, ayrılığın ateşi ve gönlün zafiyeti... Meğer Allah beni bunca türlü dert için yaratmış. (Şiirin Sultanları)
- 21. Derecelenme ve zıtlıklar olmayınca âlem yıkılır. Nitekim cahil de âlimin yerini tutamaz. 22. Su, ateşin yaptığı işi yapamadığı gibi; toprak da rüzgarın görevini yere getiremez. 23. Demirin işini altın beceremez; tuzun tadını ve çeşnisini de mücevher veremez. 24. Elin yaptığını ayak başaramaz; kalem de kılıcın çıktığı makama ulaşamaz. 25. Gözün yaptığını kulak yapamadığı gibi fare, akıl edip de zehiri düşünemez. 26. Çiftçinin yerini kuyumcu tutamaz, dülger de ayakabıcının işinden anlamaz. 27. Efendinin işini nasıl köle bilmezse, sultan da halkın işini bilemez. 28. Sıcak soğuğun yaptığını yapamazken; kuru hiç yaşın sonunu bilebilir mi? 29. Gölge güneşin eserini ne anlasın? İçki de Cemşit'in neşesini anlamaz ki zaten.. 30. İşte her şeyin bir zıddı vardır. Artık yaratılışındaki kabiliyet ölçüsünde bunu anlayıp hisseni al. (Hayriyye)
- Mihr-ü mah ister cemalinden zekat Failatün Failatün Failat.. (Ey sevgili! Güneş ile ay (bile, sana hayranlıklarından dolayı) güzelliğinin zekatını isterler.) (Hoş Sadâ)
- Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâdır bu Nazargâh-ı ilâhidir Makâm-ı Mustafa’dır bu NÂ Bî (Nabi)
- Dahi mecâz u hakîkat ne olduğunu bilmez Hevâ-yı aşk sanır bir dil-i harâbım var |Nailî Benim, aşka tutulduğunu zanneden harabeye dönmüş bir kalbim var ki henüz neyin mecaz, neyin gerçek aşk olduğunu bile bilmiyor. (Şahane Gazeller 2)
- Kişi kalbinde olanı Allah'tan başkasına bildirmeye mecbur değildir. (Kervan)
- Geçmiş zamanın puslu hatıralarıdır kimlikler giydiren ruhlarımıza ve geçmiş zamanlar neşeli ve sevinçleriyle, hüzünleri ve acılarıyla en çok tavan arasında saklanırlar. (Tavan Arası)
- Hamdım, piştim, yandım... (Mevlana)
- Yıkılıptır şu cihân sanma ki bizde düzele Devleti çerh-i deni verdi kamu mübtezele Şimdi ebvab-ı saadette gezen hep hezele İşimiz kaldı heman merhamet-i Lemyezele İkbali / Cihangir (Şiirin Sultanları)
- Ölüm... Acı olduğu kadar mecbur, ürkütücü olduğu kadar alışılmış, aykırı görüldüğü denli doğal ve kovulmak istendiğince kucaklanmış. Hayatla birlikte var; insanla birlikte yok. (Mir'at)
- gel, yine gel, ne olursan ol yine gel (Mevlanâ Celaleddin)
- Sevmek, tanımakla başlar. (Müstesna Güzeller)
Editör: Nasrettin Güneş