Kırık Kanatlar - Halil Cibran Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kırık Kanatlar kimin eseri? Kırık Kanatlar kitabının yazarı kimdir? Kırık Kanatlar konusu ve anafikri nedir? Kırık Kanatlar kitabı ne anlatıyor? Kırık Kanatlar kitabının yazarı Halil Cibran kimdir? İşte Kırık Kanatlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Halil Cibran
Çevirmen: Kenan Sarıalioğlu
Orijinal Adı: الأجنحة المتكسرة
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786052954966
Sayfa Sayısı: 88
Kırık Kanatlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Kırık Kanatlar, acımasız toplum yapısının kıskaca aldığı bir aşkın öyküsünü anlatıyor. Kahramanları arasında "kafese kısılmış kanatları kırık bir kuş" olarak tanımlanan Doğulu kadın, "avını onlarca koluyla kıskıvrak yakalayıp onlarca ağzıyla onun kanını emen bir piskopos" var. 20. yüzyıl başlarında Ortadoğu toplumunda ailesinin serveti yüzünden felakete sürüklenen genç bir kız ve aşkın inanılmaz gücü... Sınırlı aşk sevgiliyi sahiplenmeyi, sınırsız olanı sadece kendini ister. Bu uzun öykü, aşkın mutluluğa ulaşması için gösterilmesi gereken amansız çabayla, bu çabanın aşıkların kişiliğini tüketmemesi için gösterilmesi gereken dikkatli özen arasındaki dengeyi anlatılıyor.
Ruhun güçlüklere göğüs gererek acı çekmesi sakin bir köşeye çekilerek güven içinde oturmasından iyidir, diyen Cibrân, aşka rağmen dürüst ve prensip sahibi kalabilmenin gerçek aşkın bir parçası olduğunu vurguluyor.
Halil Cibrân'ın geleneksel Ortadoğu edebiyatının retorik süslemelerinden uzak, lirik ve dinamik stilini ve bilgelik felsefesini çok güzel yansıtan bu ilk dönem öyküsü, 1923'te başyapıtı Ermiş yayınlanmadan çok önce Amerikan edebiyat çevrelerini ve Göç edebiyatı yazarlarını derinden etkilemiştir.
Kırık Kanatlar'ı okurken gözyaşları arasında gülümseyecek, acıyla iç içe mutlu olacak ve felaketler karşısında yürekten kopan gerçek bir yakarış hissi duyacaksınız.
Kırık Kanatlar Alıntıları - Sözleri
- Aşkın uzun bir dostluktan ya da sürekli bir ilişkiden doğduğunu sanmak yanlıştır. Aşk manevi bir kaynaşmanın meyvesidir. Eğer bu kaynaşma bir anda olmazsa, değil bir yılda, bir yüzyılda bile oluşmayacaktır.
- "Kaç kez kitapların sayfaları arasında kendimi unutmayı denedim..."
- "Güzellik, bakan kişi ile bakılan kişi arasındaki bakışta saklı bir akıştır."
- Aşk, gözyaşlarıyla yıkandığında, saftır, güzeldir ve sonsuzdur!
- Yalnızlık nasıl ki ruhsal heyecanın yoldaşıysa, hüznün de yoldaşıdır.
- İnsanın dile getirebildiği en temiz, en duru sözcük "anne", en güzel sesleniş "anneciğim"dir.
- İnsanın dile getirebildiği en temiz, en duru sözcük "anne", en güzel sesleniş "anneciğim"dir
- “Yalnızca ruhlarımız idrak edebilir zarafeti ve onunla yaşayıp gelebilir.”
- “Ama şairler kederli insanlardır, çünkü ruhları ne kadar yükselirse yükselsin gözyaşlarından bir zarf içinde kapalı kalırlar.”
- Keder dolu ruhlar huzuru yalnızlıkta bulurlar.
- Susmak konuşmaktan daha ağır değil midir?
- Aynı duyguyu paylaşan kederli ruhlar birbiriyle karşılaştıklarında huzur bulurlar.
Kırık Kanatlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Acı bana tanrım, bütün kırık kanatları güçlendir: Ne zamandır böyle gerçekleri yüzüme Osmanlı tokadı gibi yapıştıran bir kitaba denk gelmemiştim. Yazacaklarım bazılarını kızdıracak türden bir yazı olabilir gerçekler can yakıcıdır. Uygarlık bugün her ne kadar kadının bilinçlenmesine yardımcı oluyorsa da, buna karşılık, erkeğin açgözlülüğü yüzünden, aynı zamanda kadının acılarını da çoğaltmaktadır. Eskiden kadın mutlu bir hizmetçiyken, günümüzde mutsuz bir metrestir! dün, gün ışığında kör gibi yürüyordu, şimdi duru görüşüyle, karanlıkta yürüyor! Eskiden bilgisizliği içinde güzel, sadeliği içinde erdemli ve zayıflığı içinde güçlüydü. Şimdi oyunlarıyla çirkin, zekasıyla yüzeysel, bilgisiyle de kalpsiz bir hale geldi. Kadın bir yönde ilerliyor, başka bir yönde geriliyorsa, bunun sebebi dağların doruğuna varan zorlu yolun hırsızların tuzaklarıyla ve kurt inlemeleriyle dolu olmasıdır. Yukarıda bahsettiğim cümleler her ne kadar rahatsızlık verse de kitabı okuyunca acı bir gerçek gibi suratına çarpıyor insanın. Son cümleler ile de aslında korkutucu bir değişimin sebeplerini ortaya koyuyor. Umutsuz bir aşk öyküsünü konu alan bir kitap olmuş demek istiyorum. Kitaptaki olalaraa neredeyse hiç dikkat etmeden adeta şiir kitabıymış gibi okudum benn. "insanın gece karanlığında gizlice yaptığı şey yine insan tarafından gün ışığına çıkarılmaya mahkumdur. Acılı bir ruh, yabancı bir diyarda yakınlarından biriyle karşılaşan bir yabancı gibi, kendine benzeyen, aynı duyarlılığı paylaşan bir başkasıyla birleşince huzura kavuşur. Yanıp kül olana dek bir alevin etrafında uçuşan kelebek, hayranlığı, karanlık olduğunda rahatça yaşayan köstebekten daha çok hak eder."(Alıntı) Halil Cibran sanırım bu metinde, olağan ve sıradan bir aşk hikayesini anlatıyor. Bana göre okuyucu sayfalarda ilerlediğinde hiç bir hikayenin sıradan olmadığını fark edecektir. Doğudaki din adamları ve bunların eşrafının yönetimi altındaki kentlerde birey olamadan yok olup giden kadınların hikayesi, "Selma" karakteriyle hayat bulmuştur kitapta (Fethi Karataş)
Ben bu kitabın ağırlığının altından nasıl kalkacağını bilmiyorum... Tarif edemiyorum ağladım evet yine ağladım bu hikaye böyle bitmemeliydi dedim. Çok güzeldi, etkileyiciydi okuduktan sonra derin bir nefes aldım ağlamamı kesmek için bilmiyorum. Halil Cibran; 3 kitabını okudum, bütün karakterlerinle gönül bağı kurdum. Çok beğendim! (Merve)
çünkü kanatları kırılan bir kuş sonsuz göklerde uçamaz.: "Sen duyduklarına inanıyorsun. Söylenmeyene inan; çünkü insanın sessizliği sözcüklerden daha yakındır gerçeğe" Kırık Kanatlar, acımasız toplum yapısının kıskaca aldığı bir aşkın öyküsünü anlatıyor.... Bu uzun öykü, aşkın mutluluğa ulaşması için gösterilmesi gereken amansız çabayla, bu çabanın aşıkların kişiliğini tüketmemesi için gösterilmesi gereken dikkatli özen arasındaki dengeyi anlatılıyor. 'Kanatların nerede peki?' Elini tutup omuzuma koydum ve 'Burada,' dedim. 'Kırılmışlar,' dedi. gonderi/137099548 (Şahika)
Kitabın Yazarı Halil Cibran Kimdir?
Cibran, 1883 yılında Osmanlı İmparatorluğu kontrolündeki Cebel-i Lübnan Mutasarrıflığı'nda Maruni bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Ailesi ve kardeşleriyle 1895'de ABD'ye göç etti. Annesi terzi olarak çalışırken Boston şehrinde bir okula başladı. Cibran'ın yaratıcılığını fark eden öğretmeni Cibran'ı fotoğrafçı ve yayıncı F. Holland Day'le tanıştırdı. Gibran, Beyrut'taki Collège de la Sagesse'e kaydolmak için on beş yaşında ailesi tarafından memleketine geri gönderildi.
1904'te, Cibran'ın çizimleri ilk kez Boston'daki Day's stüdyosunda sergilendi ve Arapça ilk kitabı 1905'te New York'ta yayımlandı. Cibran, yeni tanıştığı hayırsever Mary Haskell'in mali yardımıyla 1908'den 1910'a kadar Paris'te sanat okudu. Oradayken, Jön Türk Devrimi'nden sonra Osmanlı İmparatorluğu'nda isyanı destekleyen Suriyeli siyasi düşünürlerle tanıştı; Gibran'ın aynı fikirleri ve aynı zamanda antiklerikalizmi dile getiren bazı yazıları, sonunda Osmanlı yetkilileri tarafından yasaklanacaktı.
Eserleri ve düşünceleri dünya üzerinde geniş yankı uyandırdı. Şiirleri yirmiden fazla dile çevrilmiş olan Cibran aynı zamanda başarılı bir ressam idi. Resimlerinin bazıları günümüzde dünyanın birçok şehrinde sergilenmektedir.
Yaşamının yaklaşık son yirmi yılını ABD'de geçiren yazar, ölümüne kadar kaldığı bu ülkede eserlerini İngilizce yazmıştır.
Halil Cibran'ın en ünlü eserlerinden biri olan ve ilk kez 1923 yılında basılan Nebi adlı eseri, toplam 26 adet şiirden oluşan bir karma şiir denemeleri kitabıdır. El Mustafa adındaki bir kahinin 12 sene kaldığı Orphalese şehrinden ayrılıp evine gitmek üzereyken bir grup halk tarafından durdurulması ve ana kahraman ile halk arasında insanlık ve hayatın genel durumu hakkında geçen konuşmalar kitabın kendisini oluşturmaktadır. Cibran'ın bu kitapta El Mustafa isimli şahsa verdiği bu isimle peygamber Hz. Muhammed'i işaret ettiğini iddia edenler vardır. Fakat kitaptaki metinler çoğunlukla Matta'ya göre İncil'in 5. bölümünde yer alan İsa'nın Dağdaki Vaaz'ıyla içerik ve üslup açısından benzerlik ve paralellik gösterir. Yazarın İnsanoğlu İsa adlı kitabındaki çalışmalar da dikkate alınırsa El Mustafa'nın Meryemoğlu İsa Mesih olabileceği iddiaları daha da güç kazanmaktadır. Ermişin Bahçesi Halil Cibran'ın Ermiş kitabının devamı niteliğindedir. Türkçeye çevirisi R.Tanju Sirmen tarafından yapılmıştır. Yayın yılı 1999.
Halil Cibran Kitapları - Eserleri
- Ermiş
- Fırtınalar
- Ermişin Bahçesi
- Asi Ruhlar
- Kum ve Köpük
- Aforizmalar
- Vadinin Perileri
- Rüzgar Gülü
- Gönlün Sırları
- Bilgelik Kitabı
- Bütün Eserleri - 2
- Bütün Eserleri - 1
- İnsanlık Yalnızlığında Oturur
- Umutsuz Aşık
- Bilgelik ve Erdem
- Bir Gözyaşı ve Bir Tebessüm
- Mezarlar Ne Söyler?
- Haberci
- Aşk Mektupları
- Meczup
- Bir Ozanın Ölümü Onun Yaşamıdır
- Gezgin
- Kendimle Konuşmalar
- İnsanoğlu İsa
- Lazarus ve Sevgilisi
- Dost Mektupları
- Sevgili Ermiş
- Kabuklar ve Özler
- Yeryüzü Tanrıları
- Cibran Neden Evine Gidemedi?
- Ermiş - Gezgin
- Gece ile Sabah Arasında
- Usta'nın Sesi
- Derin Akıl ve Derin Yürek
- Bütün Eserleri
- Öz
- Kırık Kanatlar
- Musiki
- Sus Kalbim
- Ben Bir Sisim
- Kum ve Köpük - Avare
- Şeytan
- Seçme Eserleri
- Medcezir
- Cibran'ca 3: Şeytan - Deli
- Kafir Halil
- Reenkarnasyon Öyküleri
- Gavur Halil - Deli
- Felsefi Öyküler
- Halil Cibran Seti
- Bütün Şiirler ve Şiirsel Yazılar
- Şairin Ölümü Hayatıdır
- من به خوشبختی شما اهمیت می دهم
- Vadinin Perileri
Halil Cibran Alıntıları - Sözleri
- Binlerce ifadeye ev sahipliği yapan bir yüz de gördüm, kalıptan çıkmış gibi tek bir ifade barındıran yüz de. (Meczup)
- Biz çok ekeriz, biçtiğimiz ise hiçtir . (Vadinin Perileri)
- "Yalnızlığımın ötesinde başka bir yalnızlık var içimde ve orada oturan için benim tek başınalığım kalabalık bir pazar yeridir ve sessizliğim seslerin bir karmaşasıdır." (İnsanlık Yalnızlığında Oturur)
- Bunlar kelimelere dökülenlerdi. Fakat kalbindeki pek çok şey, söylenmemiş olarak kaldı. Çünkü en derin gizemini açıklayamazdı… (Ermiş - Gezgin)
- Fırtınalar ve karlar çiçekleri öldürebilir fakat çiçek tohumlarını öldüremezler. (Mezarlar Ne Söyler?)
- - Nereye ilkbaharım, nereye? (İnsanoğlu İsa)
- Dün, hayat dairesinde kararsızca dalgalanan bir zerreymişim gibi gelirdi bana. Oysa bugün, çok iyi biliyorum ki o dairenin kendisiyim. Ve düzenli zerreleriyle hayat, bütünüyle bende devinmektedir. (Ben Bir Sisim)
- Ve zaman da, tıpkı sevgi gibi bölünemez ve ölçülemez değil midir? (Derin Akıl ve Derin Yürek)
- “Bir kadını anlayabilecek veya bir dahiyi açıklayabilecek veya bilimin sırrını çözümleyebilecek biri işte o kişidir, güzel bir düşten uyanıp, bir kahvaltı sofrasına oturan.” (Kum ve Köpük)
- "Acılarınızın çoğu sizin tarafınızdan seçilmiştir." (Bilgelik Kitabı)
- Delillerimi dinleyin. Acımayın, fakat adaletli olun. Çünkü şefkat zayıf günahkarlar içindir. Adaletse masum insanların isteğidir. (Gavur Halil - Deli)
- Bu, ölümün pençeleri arasındayken hayata döndüğünü hisseden bir insanın, ümitsizliğe düştükten sonra ümitlenen kişinin bakışıydı. (Kafir Halil)
- Bizler bu dünyaya aşağılık birer sürgün olarak gelmedik. Aksine hayatın güzelliklerini, gizemlerini öğrenmek, ölümsüz evrensel ruha ibadet etmek ve bedenlerimizin sırlarını araştırmak için cahil birer çocuk olarak geldik. (Mezarlar Ne Söyler?)
- "Her birimizin bir yerlerde mutlaka dinlenecek bir yerleri olmalı, sevgili Mary. Benim ruhumun dinlenme yeri, içinde senin üzerine edindiğim bilginin yaşadığı güzel bir koruluk." (Sevgili Ermiş)
- Cehalet ise bir zencinin teninden daha siyahtır. Sizler,zulüm ve zorbalığa tamamen teslim olmuşsunuz. (Asi Ruhlar)
- Kimimiz mürekkep gibidir, kimimiz kâğıt. Bazımızın siyahlığı olmasa, beyazlık sağırlaşırdı. Ve bazımızın beyazlığı olmasa, siyahlık kör olurdu.. (Halil Cibran Seti)
- "Hatırlamada mesafeler yoktur; sadece farkında olmadan ne sesinin ne de gözlerinin daraltacağı bir uçurum vardır." (Bütün Eserleri - 1)
- Bilmez misin ki ruhun, hayalinde aşamayacağı hiçbir uzaklık yoktur? Ve bu uzaklığı aştığın zaman ruh bir uyuma kavuşur. (Ermişin Bahçesi)
- *İnsanın hayal gücü ile hedefledikleri arasında bir uçurum vardır. Ve bu uçurum ancak tutkuyla aşılabilir. (Bütün Eserleri - 1)
- " Ne kadar yaşam eder bu para! " (Rüzgar Gülü)
Editör: Nasrettin Güneş