Lanet Olsun Zaman Nehrine - Per Petterson Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Lanet Olsun Zaman Nehrine kimin eseri? Lanet Olsun Zaman Nehrine kitabının yazarı kimdir? Lanet Olsun Zaman Nehrine konusu ve anafikri nedir? Lanet Olsun Zaman Nehrine kitabı ne anlatıyor? Lanet Olsun Zaman Nehrine PDF indirme linki var mı? Lanet Olsun Zaman Nehrine kitabının yazarı Per Petterson kimdir? İşte Lanet Olsun Zaman Nehrine kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Per Petterson
Çevirmen: Aslı Biçen
Yayın Evi: Metis Yayınevi
İSBN: 9789753428538
Sayfa Sayısı: 184
Lanet Olsun Zaman Nehrine Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Lanet Olsun Zaman Nehrine, Hayatta aradığını bulamamış veya bulduğunu kaybetmiş, dünya üzerindeki yerini sağlamlaştıramamış, hep tereddüt eden, hep bocalayan bir adamın, Arvid Jansen'in hikâyesini kendi anlatımından öğreniyoruz bu romanda. Arvid geçmişi parça parça hatırlarken, hayatı zihnimizde yavaş yavaş belirginleşiyor: İhtiyaç duyduğu sevgi ve ilgiden mahrum kaldığı çocukluğu; idealleri uğruna üniversiteyi bırakıp bir fabrikada işçi olarak çalıştığı ve aşkta hep aradığı sığınağı bulduğu gençliği; boşanmanın eşiğinde olduğu ve annesinin mide kanserine yakalandığını öğrendiği buhranlı yetişkinlik yılları. Arvid'in hikâyesi her şeyden önce, duyguların bastırıldığı ve ilişkilerin mesafeli olduğu bir ortamda içindeki yoğun duyguları ifade etmeye, mesafeleri aşmaya çalışan bir adamın yaşadığı hüsranın hikâyesi. Tıpkı yarattığı karakterler gibi, Peterson da açıkça söylediğinden çok daha fazlasını anlatıyor bu romanda. Boşluk, varlığıyla gösteriyor yokluğu. Yakın insan temasının varlığıyla yokluğu arasındaki farkın büyüklüğünü bir kez daha görüyoruz tüm açıklığıyla.
Lanet Olsun Zaman Nehrine Alıntıları - Sözleri
- (...) parasızlık bir yaşam biçimiydi, artık farkına bile varmıyordum.
- Büyük değişimleri son ana kadar kestiremem hiç.
- Güldüm, tek başına kahkahalarla güldüm. Hayat beni bekliyordu. Hiçbir şey kesin değildi.
- Mezbahaya giden dana gibi bir hali var.
- Zamanın dışında bir adamdım ben. Ya karakterimde bir kusur, temelinde her geçen sene büyüyen bir çatlak vardı.
- Yüzüm maske gibiydi, ağzım kuru.
- (...) zaman nasıl da arkadan yetişiyordu, küçük elektrik şokları gibi nasıl teninin altında dolaşıyordu, ne kadar uğraşırsan uğraş nasıl durduramıyordun.
- Etrafımdaki herkes, bütün erkekler, bütün kadınlar benden daha iyi biliyorlardı her şeyi. Ben çok az biliyordum. Yine de gri ışıkta istasyona yürümekten ve onlarla kuşatılmış olmaktan daha fazla istediğim hiçbir şey yoktu.
- Ama ne kadar çabalarsam çabalayayım yine babam gibiydim.
- Ölü bir köpek düzlükteki bir evden, boş bir odadaki tek bir sandalyeden bile daha ıssız.
- Zaman arkamdan geçip gitmiş ben dönüp bakmamıştım; bu kötüydü çok kötü,
- Şu işe bak bunca zaman yaşadım, kaderde bunun tadına da şimdi bakmak varmış!
- Ondan kaçıyordum çünkü hayatım hakkında söyleyeceklerini duymak istemiyordum.
- Benim çok zayıf olduğuma inandığını düşünüyordum, karakterimde onu şüpheye düşüren bir şey vardı, sadece onun bildiği bir zayıf nokta, temellerimde bir çatlak; her şeyin elime hazır verildigini söylemeye çalışıyordu, hayat böyle değil diyordu, böyle olmamalı da.
- Anılar için teşekkürler, umut için teşekkürler, buruk ıstırap hediyesi için teşekkürler.
Lanet Olsun Zaman Nehrine İncelemesi - Şahsi Yorumlar
‘Dünya bütün görkemiyle yayılıyordu, zamanda geriye, zamanda ileriye, tarih uzun bir nehirdi ve hepimiz onun bir parçasıydık. Bütün ülkelerdeki bütün insanların benzer özlemleri vardı, benzer rüyaları ve dünyanın çevresinde el ele koca bir halka oluşturmuşlardı.’ . Arvid boşanmak üzere, bununla birlikte annesinin hasta olduğunu öğreniyor. Oldukça iç karartan bir girişi yaptım değil mi? Ama durun daha bitmedi: Arvid’in tüm bunların dışında başka sorunları da var. Geçmişte aldığı kararlar, geleceğe dair umutlarının renginin giderek pastelleşmesi gibi. Arvid 37 yaşında koca bir adam. İçindeki çocuğu öldürmüş değil ama içinde bir şeylerin öldüğü kesin. Parça parça anlıyor bunu. Parçalanarak kavrıyor. Buz gibi bir havada, eldivenimiz de yokken dinliyoruz hikayesini. Annesini, büyüme sürecini, fabrikadaki mesailerini. Havadan çok soğutuyor bakışları. Evlerden ırak demiyoruz yaşadıklarına, hanelerimize ne kadar yakın biliyoruz. . Lanet Olsun Zaman Nehrine hem yalnızlığın hem de çokluğun romanı. Petterson’un okuduğum üçüncü eseri olmakla birlikte, bana en çok dokunanıydı bu (Reddediyorum adlı kitabını da yakın zamanda okuyacağım). Çok sakin bir anlatımı var diğer eserlerinde olduğu gibi. Acıları süslemiyor hiç, ‘bırak dağınık kalsın’ diyor sanki. Zamanda atlamalar yapıyor örneğin, bir düne gidiyor bir yirmi sene evveline. Büyütmüyor Petterson hayal kırıklıklarını. Tarif etmiyor da içinize akmasını sağlıyor yaşananları. Arvid siz oluyorsunuz, annenizin gözlerinin içine bakıyorsunuz biraz sevgi için, ellerinizi yokluyor nasırlarınıza dokunuyorsunuz. Hissediyorsunuz. Petterson bunu yapıyor. . Delicesine akmıyor bu nehir, kurumuş kolları da var. Eğer siz de bu durgunluğu benim gibi seviyor-sahipleniyorsanız lütfen bu kitabı okuyun. . Aslı Biçen çevirisi, Emine Bora kapak tasarımıyla ~ (Hülya Açılan)
Yeni bir yazarı keşfetmenin mutluluğunu yaşıyorum. Çok sevdim bu kitabı doğal olarak yazarın diğer kitaplarını da okuma kararı aldım. Yazar bu romanı ile Kuzey Ülkeleri Konseyi'nin edebiyat ödülüne layık görülmüş. Yeri gelmişken yazarın Norveçli olduğunu da ekleyelim. Kitabın çevirmeni Aslı Biçen'e de teşekkür etmek gerekiyor. Kitap su gibi akıp gitti. Kitabın ana kahramanı Arvid, boşanmanın eşiğindeyken annesinin kansere yakalandığını öğrenir ve ona destek olmak için yanına gider. Bu süre içinde zaman zaman çocukluğunu zaman zaman da gençlik günlerini hatırlar. Eski sevgilileri, vefat eden kardeşi, üniversite yılları ve iş hayatı... Bir yandan anıları canlanır bir yandan da hayattaki başarısızlıkları ile yüzleşir. İnsanoğlunun en önemli problemlerinden biri olan ilişkiler ve ilişkilerde yaşanan mesafeler de Arvid'in temel sorunu olur. (Fatoş Kesici)
Her ay bir Norveçli yazar okumaya devam. Bu kitabı geçen ay okudum. Dün de yazardan üçüncü kitabı bitirdim. . . Okuduğumuz ya da okumayı düşündüğümüz kitaplarların içerikleri, eleştirmen yazıları okuyucu yorumları ve bazı sözde bookstram hesaplarının OKUMUŞ gibi yapıp sağdan soldan derlediği sözde yorumların hepsi elimizin altında. O nedenle kitap konusuna girmeden düşündüklerimi buraya kendime notlar olması kaydıyla da yazacağım. . . Buraya yazdıklarımın da belli kişilerce okunduğunu biliyorum. O nedenle ben sadece içimden gelenleri sizlerle paylaşmaya ama arada da kitap hakkında az da olsa bilgi vermeye ya da alıntı yapmaya önem veriyorum. . . "Lanet Olsun Zaman Nehrine" bir anne ve oğlu arasındaki ilişkiyi çok hafif bir tempoyla ama ilgiyle sonuna kadar okutacak kadar ustalıkla anlatan harika bir roman. . . Son olarak, kitaplarını okurken yazarın bana kendisi hakkında düşündürdüklerini buraya aktaracak ve bu yazacaklarımın bu ay okuduğum (henüz paylasmadığim) üçüncü kitabı "Reddediyorum" ile Eylül ayında okuyacağım (Ocak ayında @metiskitap tarafından yayımlanan "Benim Durumumdaki Erkekler" isimli) eseri için de geçerli olacağını belirtmek isterim. . . Okurunu, konudan, satırlarda yaşanandan koparmadan, ana karakter ve diğer karakterlerin sevinçlerini, karamsarlıklarını, kaybedişlerini duygu durumlarını, olduğu gibi okuyucuya yansıtan, yaşatan yazarlardan biri Per Petterson benim için. Soğuk iklimin sıcak yazarı. Keşke bütün kitapları dilimize çevrilse de okuyabilsek. (Çevrilmeyen kaç kitabı var bilmiyorum) . . #okudumbitti #lanetolsunzamannehrine #perpetterson #norveçedebiyatı #metisyayınları #aslıbiçen #kitaptavsiyesi #yazartavsiyesi #okumaönerisi #neokudum (Seda Ediz)
Lanet Olsun Zaman Nehrine PDF indirme linki var mı?
Per Petterson - Lanet Olsun Zaman Nehrine kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Lanet Olsun Zaman Nehrine PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Per Petterson Kimdir?
1952'de Oslo'da dünyaya geldi. Kütüphanecilik eğitimi alan Petterson, tüm zamanını yazarlığa vakfetmeden önce bir süre kitapçılık, çevirmenlik ve edebiyat eleştirmenliği yaptı. 1987'de öykülerden oluşan ilk eseri Aske i munnen, sand i skoa yayımlandı. Daha sonra yazdığı Ekkoland (1989), Det er greit for meg (1992), Til Sibir (1996), I kjølvannet (2000) adlı eserleriyle Norveç'in en iyi romancıları arasına girdi. At Çalmaya Gidiyoruz ile büyük bir çıkış yapan yazar hem Norveç Kitapçılar Ödülü'nü hem de Norveç Edebiyat Eleştirmenleri Ödülü'nü aldı. Eser İngilizceye çevrildikten sonra dünya çapında ün kazandı. 2004'te Månen over Porten adlı bir deneme kitabı yayımlayan Petterson'un Lanet Olsun Zaman Nehrine adlı romanı Kuzey Ülkeleri Konseyi'nin edebiyat ödülüne layık görüldü.
Per Petterson Kitapları - Eserleri
- At Çalmaya Gidiyoruz
- Lanet Olsun Zaman Nehrine
- Reddediyorum
- Benim Durumumdaki Erkekler
- Ardından
Per Petterson Alıntıları - Sözleri
- Vicdan tekerlek, hatta daire testere gibidir. Keskin dişlileriyle döner durur, canımızı delicesine yakar. Eğer çok kötü bir şey yaparsan etrafı kan götürür, ancak yaptığın kötülükler artınca testerenin dişleri körelmeye başlar, ruhun hissizleşir, hiç bir şey koymaz sana (Reddediyorum)
- İnsanın yalnızken mi yoksa yanında tanıklar varken mi döktüğü gözyaşları ağlamak sayılırdı? (Benim Durumumdaki Erkekler)
- Anılar için teşekkürler, umut için teşekkürler, buruk ıstırap hediyesi için teşekkürler. (Lanet Olsun Zaman Nehrine)
- Uzun, çok uzun zamandır sıkışmış olan göğsüme usul usul boşluk pompalıyorum, içimdeki sessizlik etrafımı saran sessizlikle uyum sağlayana dek. Sırtımı çam iğnelerine vererek tekrar uzanıyorum ve buz gibi soğuk havayı solumak iyi geliyor. Ağaç gövdelerinin arasından, tamamen açık ve yıldızlarla dolu gökyüzüne bakıyorum ve o yavaşça dönüyor, tüm dünya yavaşça dönüyor ve muazzam bir boşluk oluyor. Sessizlik her yerde, yıldızlarla benim aramda hiçbir şey yok ve bir şey düşünmeye çalıştığım zaman, hiçbir şey düşünmüyorum. Gözlerimi kapatıyorum ve kendime gülümsüyorum (Ardından)
- Etrafımdaki herkes, bütün erkekler, bütün kadınlar benden daha iyi biliyorlardı her şeyi. Ben çok az biliyordum. Yine de gri ışıkta istasyona yürümekten ve onlarla kuşatılmış olmaktan daha fazla istediğim hiçbir şey yoktu. (Lanet Olsun Zaman Nehrine)
- Vicdan ile tekerlek arasında doğrudan bir benzerlik olduğuna inanıyor musun? Nasıl yani? Şöyle, vicdan bir tekerlek hatta daire testere gibidir, keskin dişlileriyle ruhumuzda döner durur, canımızı delicesine yakar, eğer çok kötü birşey yaparsan etrafı kan götürür, ancak yaptığın kötülükler arttıkça testerenin dişleri körelmeye başlar, ruhun hissizleşir ve sonunda hiçbir şey koymaz sana, öyle biri olmuşsundur. Nasıl biri? Feci şeyler yapan ancak bunun farkında bile olmayan biri. (Reddediyorum)
- Saclarımı bir kez daha karıştırırken gözlerini kısarak, dudağında o çok hoşuma giden yarım gülümsemesiyle bana baktı. (At Çalmaya Gidiyoruz)
- Ölü bir köpek düzlükteki bir evden, boş bir odadaki tek bir sandalyeden bile daha ıssız. (Lanet Olsun Zaman Nehrine)
- İçkiden art arda yudumlar alıyor ve bu dünyada sadece içmek için yaşıyormuşum gibi yutuyordum (Ardından)
- Ondan kaçıyordum çünkü hayatım hakkında söyleyeceklerini duymak istemiyordum. (Lanet Olsun Zaman Nehrine)
- “Elinde bir kitapla koltuğuna gömülür, her şeyden kopardın, yanına gelip kolunu çekiştirerek sana ne okuduğunu sorduğumda ilk önce benim kim olduğumu çıkaramamış gibi bakardın, sonra gözlerinde ciddi bakışlarla Dickens derdin, o zamanlar ben Dickens okumanın başka kitaplar okumaya benzemediğini düşünürdüm; belki de bu biraz alışılmadık bir şeydi, herkesin yaptığı bir şey değildi, bana öyle gelirdi en azından.” (At Çalmaya Gidiyoruz)
- “'Kendi yaşamöykümün kahramanı ben mi olacağım, yoksa bu yeri başka birisi mi ele geçirecek, bu sayfalarda göreceğiz bunu.'“ (At Çalmaya Gidiyoruz)
- Artık zamanın benim için ne kadar önemli olduğunu hissediyorum. Daha hızlı ya da yavaş geçsin diye değil, yalnızca zaman olsun diye; içinde yaşadığım, fiziksel olaylar ve etkinliklerle bölebildiğim bir şey olarak benim için belirginleşsin ve farkına varmadan geçip gitmesin diye. (At Çalmaya Gidiyoruz)
- Beyaz bir sehbanın üzerinde, uzak bir ülkeden gelmiş bir kasenin içinde iki Norveç elması ve kalın bir İsveç kitabı (Ardından)
- Bazen gerçekten iyi olan tek şey ağaç tepelerindeki rüzgar olurdu (Ardından)
- "Sanki beni birilerine verip kurtulmak istiyordu." (Benim Durumumdaki Erkekler)
- "Yarından korkmaya başlamıştım ansızın. Bugünden çok daha boş bir gün olacağını biliyordum. Ben ve yazı makinem. Bugün her şeye rağmen hayatın içine karışmıştım, yarın yerçekiminin dışına itilecektim yeniden. Ya da itilmeye izin verecektim. Havada salınıp uzaklaşacaktım. Bugünden yarına geçiş için uyku dışında bir köprü göremiyordum, o da zaten şüpheli bir köprüydü." (Benim Durumumdaki Erkekler)
- Ateş olmak istemiştim ama ateşimde alevden fazla kül vardı artık. (Benim Durumumdaki Erkekler)
- Çok hayalci bir insandı, zamanının çoğunu kendi düşüncelerinin içinde kaybolarak geçirirdi. (At Çalmaya Gidiyoruz)
- Evet nefes alabiliyorum alamasaydım ölürdüm, ama içime hava doldurmuyorum, anlıyor musun? (Benim Durumumdaki Erkekler)